—— ji SUNİTİNSAN KALBİ Tayyareci Lindberg'in sun'i Bix insan kalbi yapmaya muvaf- | fak öldüğu haber. veriliyor. Bu- na itanmakta çektiğimiz güç - lük, sade, hayatın mekanik te- lâkkisittin çoktanberi iflâs etmiş olmasitdan değil, yürek gibi heâmi Kati Wakiki, hem de bütün ihtirgelarımızın sembolik mer - kezi telâkki edilecek kadar çap- | raşık bir üsvun tayyare motörü kadar basit bi? cihaz yerine kom masındandır. İnsan kalbini bir Mmakineden ayıran farkta hayatırt bütürn cev heri gizlidir. Bu orgam ve bütün insan vücudü, ancak duröürula- rak mütalca edildiği zamatt ma kineye benzer; işlediği zaman 6- nun her zerresi arasına hayatın kattığı gizli ve tahlili imkânı olmayan seyyale, katı ve ölü çe- lik parçalarile her hüceyresin - den yaşama hamleleri fışkıran supi, kıvrak, elâstiki vücut âza- ları arasındaki farkı yaratıp dur maktadır. Hem bence bu fark, insan kal- | bini makine kadar basit sanan - ların kafalarile onu en büyük hırslarımızın, en gizli ürperişle- rirnizin ve en ince sezişlerimi - zin merkezi telâkki eden zekâ - lar arasında da vardır. Terkibi- ne hadit emlâhı karışmış gibi sertleşen ve kalınlaşan makinc- ci kafalar, o makineyi icat eden diğer yaratıcı kalplerin ve zekâ- Jarın emrinde çalışmaktan başka işe yaramazlar. Bunun için, ben | ce, meşhur Amerikalı tayyare - ciyi gökyüzüne ve şöhretin en yüksek arşına kadar çıkaran makine, bu garip teşebbüsü üze rine onu yerin dibine geçirecek kadar nafile ve komik bir faali- yet olabilir. Bereket versin ki, bu haber, doğru bir fen müjde - sinden ziyade bir Amerikan pa- lavrasına benzemek için müh - taç olduğu bütün kaba ve aykırı mübalâğalarla tıka basa dolu- dur. Peyami SAFA ——— Gayrimübadiller hücum ediyorlar Dün Halkevinde Gayrimüba- diller köngresi toplanacaktı. Ekseriyet olmadığı için kongre toplanamamış ve 8 Temmuza bırrakılmıştır. Ancak salondaki- lerden bazıları kongre toplanma | masına rağmen idare heyetini tenkit etmişler, hücumlar yap - mışlar: — Biz bu işlerden bıktık. İş- Terimizi hükümete devredin, Ar tık cemiyet memurlarını besle- mek için verecek paramız kal - madı. Biz hükümetle daha iyi an laşırız..,, Diye söylenmişlerdir. — » Duyduğumuza göre cemiyet Üüyelerinden bazıları imza topla- mak ve hükümete müracaat ede rek Gayrimübadiller cemiyeti - nin feshini istemek için kendi a- ralarında teşebbüsler yapmak - tadırlar. 1M — ŞEHİRDE OLUP BİTENLER Ergani bakır şirketi idare _Cırn fabrikasının Açılışı Paşabahçede kurulan cam ve | şişe fabrikası Temmuz başında |çalışmağa başlaya- caktır. Fabrikanın tam olarak — çalışması ancak A- ğustos ortalarına doğru kabil o- labileceğinden, bazı gazetelerin yazdığı gibi açılış resmi temmuz başında değil Ekonomi Bakanı Celâl Bayarın Rusyadaki tetkik seyahatinden dönüşünde ve A- ğustos ortalarında yapılacaktır. Fabrikanın son teoçübeleri de | bitirilmiş ve çalışmağa hazır bir vaziyete getirilmiştir. | — |Erganı bakır ş'rketi toplandı Dün sabah Ergani bakır şirke | tinin umumi meclisi şirketin Taş | handaki merkezinde ve Muam- | mer Erişin riyasetinde toplan - | mıştır. Bu toplantıda nizamna - mede yapılması teklif edilen de- ğgişiklikler görüşülmüş, kabul e- dilmiştir. Buna göre sirketin merkezi idaresi gelecek Teşrini- evvelde Ankaraya naklolunacak Türkiye ve ecnebi memleketler- de şubeler açılacaktır. Şirkette mmuranmas-aza ı hap edilen eski Maadin direktö |rü Vehbi Ergene birkaç güne | kadar Erganiye gidevek vapılan tesisatı mahallinde tetkik ede - cektir. Vehbi İstanbula dönünce gelecek toplarıtıda tetkiklerini umumi heyete bildirecektir. ——— Büyükadaya yeraltı yolu! Bundan bir bucuk sene evvel bir Alman, belediye ve müze- ler idaresinden izin alarak Ka- dıköyle Büyükada arasında Mi- lâttan önce yapılmış olduğunu iddia ettiği bir tünel bulmak i - çin çalışmağa başlamıştı. Kadı- köyünde Sanayi müfettişi Dani- şin oturduğu evin bahçesinden başlanan arama bir müddet de- vam etmiş ve parası yetişmedi- ği için ameliye yarım kalmıştı. Bahçede bulunan — kemerlerin çok eskiden kaldığı anlaşılmış, fakat yolun yer alundan Büyü- kadaya kadar uzadığı iddiası he nüz tahakkuk etmemiştir. No. 67 Erik Çiçekleri Mahmud YESARI . — Ben, her ihtimali düşün - düm; bir arkadaşa, buradan te - lefon ettim. Kadriye, tereddüt geçiriyor - muş gibi bakıyor: — Arkadaş, ben de seninle beraber gideceğim. Omuzlarımı kaldırdım: — Sen bilirsin, Yalnız ,mat- baada çok kalmak icap ederse, karışmam. Sıkılırsın. Sonra, ba na, söz söyleme! Yaprak kadar hafif, tüy ka - dar yumuşak elini çeneme vuru yor: — Merak etme, başını ağrıt- marm. Şimdi, otornobilimi getir- teyim. Sen de, giyinmeğe baş - a. Ben, ağır ağır giyinirken, o, bavulları açıyor, kapayor, gard- robu karıştırıyor, odadan odaya peret kuplesini ıslıkla çalıyor, #dadan odaya geçerek telâşlı te lâşlı dolaşıyor... Onun giyinme tarzını öğren- dim. Bir teviye bavulu, gard- robu karıştırıyor, odadan odaya dolaştyor, sanıyorken, onu, bir- denbire tepeden tırnağa, giyin- miş bulyorum. Bir tek zaaft var. Sıra makya ja gelince, beni, odadan kovu - yor... Bu, onun sırrı... Bu makiyaj, haylı uzun sürü. yor... Fakat ne kadar uzun sür- se, ona, seslenmemeli, yanına uğramamalı... K M Giyindim; onu, makiyajı için yalnız biraktım. Bahçeye indim. Otomobil geldi. Kadriye, halâ görünmedi. K Şoför, Kadriyenin huyunu bil diği için, hiç sinirlenmeden, kaş larmı çatmadan, alnını buruş - turmadan, uysal bekliyor. Ben de, farksızım; sinirleri - mi muhakememle ayar ederek uysal uysal bekliyorum. Dakika lar; uzun, ağır dakikalar geçi - yor... Kadriye, kapıdan göründü; kırık kırık, nazlı nazlı gülümsi- yor; meclisi dün toplandı — Gülhane Parkında Şehir bandosu ilk halk konserini verdi 'lngil'lereden Gelecek heyet Londra- İstanbul otomobil yolunu tetkik etmek üzere şehri | mize geleceğini yazdığımız İn- giliz heyetinin bugün öğleden sonra şehrimize gelmesi beklen mektedir. Bu heyet İngiltere o- tomobil ve spor muharrirlerile motör fabrikaları mümessille - rinden mürekkeptir. Heyetin dün Edirneye varması mukar - rerdi. Turing klüp nâmına Ek « rem Rüştü kendilerini kargıla - mak üzere evvelki gün Edirne- ye gitmiştir. — 750 bin lira toptan verilmiyor Ön senede ödemek üzere be - lediyenin belediyeler bankasın - dan 750 bin lira istikraz yapaca ğinı yazmıştık. Duyduğumuza göre mikdar üzerinde henüz bir uyuşma yapılamamıştır. Banka bu parayı toptan olarak verecek vaziyette olmadığını ileri sür - mektedir. Bu işin düzeltilmesi için şarbay Muhiddin Üstünda ğın Avrupadan dönmesi bekle- niyor. Kıymetli bir levha Düşüyor! Şehrimizde bulunan Bizans Asarı mütchassıslarından İngi - liz John Philip Daşton'un ver - diği habere göre Kariye camiin de bulunan ve büyük tarihi kiy meti olan mozayik levhalardan biri düşmek üzere bulunuyor. Bu levha Meryemi, yanında Havariyunu bulunduğu halde yatmış bir şekilde tasvir eden levhadır. Bu levha bundan bir kaç senc evvel, üzerinde bulu - nan kireç badanası kaldırılmak suretile meydana çıkarılmıştır. Kariye camiinde bulunan diğer mozayikler yerinde temizlene - rek meydana çıkarıldığı halde bu levha yerinde temizleneme- miş, bir tahta kadroya geçirile- rek badanaları temizlendikten sonra yerine çakılmıştır. John Philip Daston'un verdi - ği habere göre bu levha 14 ün - cü asra ait çok kıymettar bir e- serdir. Bu levhayı drvara tesbit eden çimento tabakası ve demir parçaları pek sağlam olmadığın dan levyha düşmek tehlikesine maruzdur. Fransız selareli müsluşarı Parise gitti Fransa sefareti — müsteşarı Lescuyer tayyare ile Parise git- miştir. İsveç sefiri W, Winther, dün karısile beraber Sofya ve Atina ya gitmiştir. Ankaraya dönün - ceye kadar sefaret kâtiplerinden Grafstrom maslahatgüzar sıfa- tile sefaret işlerine bakacaktır. — İtalyan şairi bugün geliyor Şehrimize geleceğini yardığı mız İtalyan futurist şair Mari- netti bugün tayyare ile Brendi- ziden şehrimize gelecek ve ya - tın İtalyan sefaret konağında açılacak kitap sergisinde bulu - nacaktır. İtalyan sefiri de sergiyi aç - mak için bugün Ankaradan İs - tanbula gelecektir. Marinetti şehrimizde bir konferans vere cektir. Recep Peker gitti C. H. Partisi genel sekreteri Recep Peker dün sabah İtalya bandıralı Kaznero vapurile Ve mnedik'e gitmiştir. Yanında ço - cukları da vardır. Genel sekreter orta Avrupada bir buçuk ay kadar kalacaktır. —— Plâj fiatları ucuzl. cak Belediyenin plâj fiatlarını u- cuzlatmak için yaptığı tetkikler ilerliyor. Ancak plâjcılar beledi yeye müracaat ederek deniz vak ti geldiğini ileri sürmüş ve fiat listelerinin bir an önce imza c- lilmesini istemişlerdir. Bunun üzerine belediye dün sıhhat mü dürlüğünden plâjlarda yapılan sıhhi tetkikat sonunun çabuk o- larak bildirilmesini — istemiştir. Her iki tetkik birleştirilecek ve fiatlar ona göre tesbit edilecek tir, sıkt sıkı tutuyor — Çak iyi, çok neşeli insan- lardır. — Kim bunlar? — Saniye hanımefendi... Kı- zı Meymenet... Fakat asıl sür- — Çok beklettim, değil mi? Başımı geriye itiyorum: — Hayır! Hiç bekletmedin! — Yalancı! Kadriye, koyu lâcivert bir es- vap giymiş... O kadar saklı bir dekoltesi var ki, ilk görüşte, ta- | prizi sonraya bırakiyorum. Yoo, mamiyle kapalı hissini veriyor. | hamurdanmayı — bırak, baka- Otomobilde, çantasını dizime | yım! ; vuruyor: Yapma bir şaşkınlıkla Bakıyo- — Seni, matbaaya bırakaca- | rum: ğun. Eğer işin uzun sürecekse, | — Ben, homurdanıyor. mu- ben, Maçkada, çok sevdiğim bir | yum? ahbabıma giderim. ÖOtomobili Yan yan beni süzüyor: matbaaya gönderirim. İşin bitin — Senin içiniçin homurdan- ce otomobile biner, doğruca ge- | malarını öğrendim artık! Bana, Tir, beni bulursun. inanmıyor musun? Hiç seni, sı- Dı.ık__nmi sıkmama rağmen, | kılacağın bir yere götürür mü- ümü buruşturmaktan kendi- | yüm? Neşeli insanlardır, diyoe alamadım: rum sana! — Nereye geleceğim? Birdenbire, gözleri ve alnı O, sinirli sinirli kaşlarını oy- | kararıyordu. Bu kadının, ne Bga- natıyor: rip anları var! Aklından bir fi- — Benim olduğum yere. Maç- | kir, bir karar geçtiği vakit, yü- kadaki ahbabmmnın evine... Ne 0? | zünün güneşi bulutlanıyor, göz- Canın mı sıkıldi? Hayır... Çok, |lerinin ışığı ile birlikte, alnı da hem çok memnun olacaksın, kararıyor. Olmıyacak duaya, amin! der| Ne düşünüyor? Birdenbire gibi gülümsüyordum. Kadriye, | aklımdan ne geçti? Soramam beni inandırmak istiyor, ellerimi | ki... İKÜÇÜK HABERLER | el eei * Emlâk ve emval komisyonları dellallar ve muakkipler cemiyetinin yeni idare heyeti seçilmiştir. Yeni he- yete Tamail Hakkı, Ferruh, Nazmi, Âli Rıza, Kâzım Hüseyin, Avni seçil- Emniyet direktörü Fehi dün İlbayı olduğu Mardine hareket etmiştir. Fehmi istasyonda yeni di - tektör Salihle arkadaşları tarafından uğurlanmıştır. * Istanbul Emniyet ikinci direktör lüğüne vekâleten Rasih bakmaktadır. Hüsnünün Artvin kaymakamlığına gi deceği kuvvetle söylenmektedir. * Istanbul Emniyet direktörlüğü ikinci şube şefliğine tayin olunan Co- mal, bu sabah İstanbula gelecek ve ye ni vazifesine başlryacaktır. * Milli Müdafaa Bakanı General Kizım Özalp'in bugünlerde Ankara - dan şebrimize geleceği duyulmuştur. * Kültür Bakanlığında dört genel direktörlük kurulduğunu — yazmıştık. Gelen haberlere göre Bakanlıkta yeni den dört genel direktörlük daha teş- kil edilecektir. Bu suretle teşkilât bü- yüyecek ve daha muntazam bir gekil | alacaktır. * Etibba odan senelik kongresini bugün saat 17 de Etibba odası salo- nunda yapacaktır. * İznini Avrupada geçirmekte o - lan İstanbul ilbay ve şarbayı Muhid- din Üstündağ Berlinde burnundan kü Air izar veya pazartesi günü şehrimize gelmiş bulunacaktır. * Şanghayda Fuh Tan Üniversite- sinin 30 uncu yıldönümü münasebeti- le Çin hükümeti Üniversitede bir gı zete sergisi açmağa karar vermi Dünyanın her tarafmda neşredilmek- te olan gazetelerin nümuneleri ve her gazeteye ait muhtelif malümat bura- şhir edilecektir. Çinin Ankara se firliği de bu sergi için Türkiyede çı - kan gazeteler bakkında malümat top- lamaktadır. Sergiye gönderilmek üze- re her gazetenin son çıkan nüshası ile gazetenin sahibi, sermayesi ve kuru- Tuş tarihi hakkında malümat istenmek tedir. * Dün sabahki semplon ekspresi ile Bulgaristandan şehrimize gelen 125 kız ve erkek Faşist talebe İtalyan bandıralı Karnaro vapurile saat 11 de Italyaya hareket etmişlerdir, Plâkalar değiştirilecek Belediye geçen yıl 7240 oto - mobil ve otobüs plâkası değiştir mişti. Bu yıl da bisiklet, yük ve binek arabalarının plâkalarmı değiştirecektir. Bunun için 2400 plâka münakasaya konmuştur. Bu kararış, bulutlanış, çok sürmedi, yüzü ve gözlerinin içi tekrar aydınlandı: — Seni, oraya götürmekten hemen hemen vazgeçiyorum, — Neden? Omuzlarmı oynattı: — Bilmem! Seni, kıskanır gibi oldum da... Utangaç utangaç gülümsü- yordu: — Sonra, kendimden utan- dım... Fakat Yesari, eğer orada, senin küçük bir münasebetsizli- ğini görecek, hattâ sezecek o- lursam, vay haline! — Ne gibi münasebetsizliği- mi? Avuçlarında sıktığı sarsıyor: — Sana, bir sürpriz yapaca- ğım. Fakat bu sürpriz, benim aleyhime olabilir. — Ne itibarla? — © kadar inanılmıyacak bir şey karşısımda kalacaksım ki, bu, ::ıqiıı gözünü ve hislerini çele - ılir. ellerimi Eğer bunu, geveze, yavan, ak- A hna geleni yapan ve her aklına 28 « G « 935 BU DA BENDEN HANGİ BİRİNE YANAYIM? Geçen gün sığımnaksız Harbiye | yolunda, galiba mevsimin son D yağmuruna tutuldum. Sırasına | göre ıslanmasını da bilmek lâ « zım, Fakat böyle ahmak ıslatan Ularda değil. Bir kapı eşiğinde yarım yama lâk korunduktan sonra sarı ve soluk yaftalı bir durak levhası - nın altına koştum ve gelen tram vaya kol kaldırdım. Fakat, tram vay durmadan geçti. Hem de içi bir softa kafası kadar boştu. Bunu,vatmanın dalgınlığına ver dim. Islanmakta devam ettim. İkinci tramvay da gelip geçti. Yine durmadı. Böylece ikinci de fa da atlayınca kolumu yukarı kaldırarak verdiğim “dur,, retinin faşist selâmına benzetil- diği için alınmadığını sandım. Fakat üçüncü tramvay da dür - madı, O zaman aklım başrma ge |lir gibi oldu. Başımı kaldırdım, tepemdeki sart levhayr okudum. Ve afalladım doğrusu. Levhada güç belâ okunan şu yazılar var « di: “Otobüs durak yeri,, Artık tramvay durdurmak Üü« midi kalmamıştı. Yi ladım. Yolda diki karak Taksime doğru ilerledim. Her nakil şirketi cadde boyun ca her direğin başma bir işaret çakmış. Hepsinin biçimleri, bo- yaları ayrı ayrı. Bunlardan han gisinin hangi nakil vasıtasına ait bir işaret olduğunu ve neyi gösterdiğini anlayabilmek, bu şirketlerin diğer işlerine akıl er direbilmekten de daha zor gel « di bana. Kestirdiğim bir kaç işa retin dibinde de ıslana ıslana ya rım düzüne kadar tramvay daha kaçırdım. Ve en sonra usulile binemiyeceğimi anladığım tram vaya, yürürken atlamaktan baş | ka çare bulamadım. Fakat gü - nümün tersliğinden olacak ki, tesadüf kargıma bir memur çı- kardı. Ve o belediye tarihinde eşi görülmemiş bir usulseverlik göstererek bana ceza yazdı. “GImTEYSOTATNIT SIZE, SİYSİKTANT solanııp nezleye — yakalanışıma mı... Rastladığım işaretlerin bil mecesini çözmek için harcadı « ğım kafa zahmetine mi... Tram vay kaçıra kaçıra irlerimin bozuluşuna mr... Yoksa, bütün bunlar yetmiyormuş, az geliyor muş gibi üstüne üstelik bir de ce za yiyişime mi yanayım? Orhan SELİM Adaların su işi g ek yıla kaldı Şarbaylık bu yıl Adalara su verecekti, Fakat, Adalara şehir- den su götürmek üzere alınacak vapur işi henüz halledilmemiş- tir. Mevsim de ilerlediği için A- dalara su verme işi bu yaz kal- mıştır, Esasen Adada yapılacak tesisat epeyce bir zaman iste « mektedir. Gelecek sene için da- ha geniş bir proje hazırlanacak- tır. geleni nükte, sürpriz sanan bi söylemiş olsaydı, meraka kapıl- mazdım. Fakat Kadriyenin, kahkahalarına, şakacılığına rağ- men ne kadar temkinli olduğunu biliyordum. O, saçma bir şeye, sürpriz di« yecek kadar gülünç insan değil- di, Merak etmeğe başladım: — Nasıl sürpriz? — Söylersem olmaz ki... — Ama, bugün çalışamam. Birden kaşlarını çattı: — Haydi, beni tehdit etme... Hem bırak, sürpriz, tamam ol- sun... Şimdi söylersem tadı ka- çar! Boynumu büktüm: — O da doğru! Yasemin parmaklı eliyle yü- zümü okşuyor: — Bu halin hoşuma gidiyoru Otomobil, baş döndürücü bir hızla, iki yanı ağaçlık, düz, as- falt yolda ilerliyor. Kadriye, yanımda öyle neşeli cıvıldıyor ki, işe, çalışmağa de- ğil, gezmeğe, eğlenmeğe, uzun, n TArkası var)