— » TAN 24-6-9353 ——— Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler BOĞAZLAR MESELESİ VE BİZ Boğazların Tahkimi ARSIULUSAL SİYASA İtalya Ve Uluslar Kurumu Benesin Moskova Seyahati Ve Avrupada Panslavism Siyasası Çanakkale Boğazı Japan Times'den: - Son günlerin haberleri arasında Ça- makkale ile Boğaziçi yine en önemli- leri sırasına girdi. Türkiye Dış Baka- pı Tevfik Rüştü Arasın Bükreşte Sov yet elçisi ile Boğazları silâhlandırmak Mmevzuu üzerinde görüşmesi Londra, Paris ve Romadan şiddetli reaksiyon- ı_:n yol açtı. Buna ımıhh: nı:ğiıı ür! karşı bu işte büyük bir ıaııam yektedir. Cenevredeki kanaata göre bu meseleyi halletmek için yeni bir Lozan konferansına ihti- yaç vardır. 16 Nisan 935 te uluslar kurumu konseyinin toplantısında Türk mü - messilinin A, Macaristan ve Bulgaristanın yeniden silâhlanmasına müsaade edildiği takdirde Türkiyenin de Boğarları silâhlandıracağını bil - dirmesi hali harırdaki can erkscr tahdi dattan kurtulmak için Türkiyenin müsbet siyasasını göstermektedir. Türkiyenin maksat ve niyetini te- yit etmesi bu işi Balkan devletleri » nin silâhlanmasından daha önemli bir şekle sokuyor, Bilhassa Akdenizde ar sıulusal kuvvet muvazenesi bakımın- dan yüzlerce yıl süren tarihi geçim- sizlikleri hatırlatırsak bu meselenin «hemmiyeti daha ziyade göze çarpar. Genel savaştan sonra Boğazlar me- selesi yeniden münakışa mevzuu ol « du. Hatırlardadır ki Vilsonun on dört maddesi arasında Boğarzların ulusal Yekabetlere ve düşma-lıklara yöl aç- mâsına mâni olabilmek üzere Çanak- kalenin arsrulusallaştırılması ileri sü- Tülmüştür. Ttilâf devletleri büyük savastan al- dıkları acı tecrübe dolayısile Boğazlar meselesinde endişeye düştüler. Gene- Tal Ludendorff boğazların kapatılma- sının savaşı en aşağı iki yıl uzattığı- nı söylemişti. İtilâf kuvvetleri bütün savaş boyunca Rus; Ki hiç bir yardımda bulunama. göre böyle bir hatırlatmaya ttiyaçları yoktur. Itilâf devletleri ile Türk devleti 2- Tasındaki bellirbaşlı meseleleri hallet. müş ve bu meyanda Sevr andlaşmasını ortadan kaldırmış olan 1923 Lozan andlaşması diğer bazı kayıtlar ara - sında le, Matmara denizi ve Karadeniz boğazının her türlü gemi- lerin geçmesi için açık tutulmasımı, uluslar kurumunun Boğazlar komis - yonunün bu işi kontrol etmesini, Bo- ğazların her iki sahilinin gayri askeri yhö':ş T olmak şartile Türk hâkimi - atında kalmasını kararlaştır - mıştı. Türkiyenin kabul ettiği bu şeraite Yuygun evvelce geçmiş bir örnek ol - madığı için Lozan andlaşmasına “ya- Filhakika her hangi ani bir taarruz karşısında Türkiyeyi yurtlarının mü- dafaası işinde elleri bağlı bir vaziyete sokuyordu. Türkiyenin noktal nazarıma lâzım- gelen saygıyı göstermekle beraber bi- Z€ kalırsa Lozan andlaşmasını imza eden devletlerle müzakere etmeden Boğazları yesiden silâhlandırmak Lo- zanda taahhütleri inkâr ma - hiyetinde olacağı şüphesizdir. Türki- yenin bu gibi taahhütlerini feshetme- den evvel hiç olmazsa diplomatik va- sıtaların hepsine müracaat etmesini candan dileriz. Bu meselenin müzake- resinde ise Sovyet Rusyanın yardı- mına mazhar olacağı için Türkiye büs bütün dostsuz kalmayacaktır. Fransa, İtalya ve lagiltere Boğazların yeni - den silâhlanmasını kabul hususunda karşısında hiç şüphesiz onlar da mu- vafakat edeceklerdir. Asıl ehemmiyet H olan şey, Avrupada bu gibi noktai nazar değişikliklerini hallederken bu gibi ihtilâflar ve sureti halleri ile alâ- kadar devletlerin makul bir yol tut - malarıdır. Daily Telegraph'dan: Türkiyenin son zamanlarda Boğaz- lar için bazırladığı proje Lozan and- laşmasının menettiği silâbların yeni den iadesi şeklinde bir meselyi ortaya atmıyacaktır. Menedilen silâhlar ağır sahil bataryaları, yerli tahkimat ve mayinlerdir. Bu gibi silâhlardan fera- gat etmek Türkiye için de kolaydır, çünkü bü korunma metotlarının bu - gün modası geçmiştir. Buna karşılık Balikan antantı Türkiyenin şu talep - lerini onayacaktır: 1 — Bir miktar müteharrik sahil bataryaları kurmak hakkı. 2 — Boğaza giden bütün kara ge- eÜi krtalarla aa n BAA Şi (yani Türkiyenin Avrupa kıtasındaki | parçasını askerileştirmek hakkı). 3 — Sahilde yeraltı torpil kovanla- rı tesisi hakkı. 4 — Muayyen miktarda denizaltı gemileri ile Çanakkalede iki tane de- nizaltı gemileri üssü kurmak hakkı. $ — İki tane deniz ve kara uçak ka rargâhmın tesisi hakkı. Pester Lloyd'dan: Türkiyenin Çanakkalenin tahkimi bakkındaki yeni plânma göre Türki- ye Lozan muahedesile tesbit edilmiş olan tahdidatım ve sahil muhafazası i- çin ağır toplar bulundurmak, tahki - at yapmak ve torpil dökmek husus- larındaki memnuiyetlerin devamına tazı olmaktadır. Çünkü bu nevi silâh- lar artık kullanılmayıp bunların yeri- ne Balkan ünyonu Türkiye için aşağı- : GÖRİNG Le Temps'dan: Benesin Moskovaya yaptığı seya- hat panslavisme meselesinin yeniden ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İ- talyan mat >atı Ç:k v" Sovyet yakın- lığının bütün Lâtin âler.i için büyük bit tehlike teçkil edecek olan iki yüz milyonluk bir Slav blokunun teşek - külüne varacağını asla tahmin etme- miştir. Bu blok Adrimiğe hâkim ol- mak ve Ege denizine doğru bir yol bulmak çarelerini arayacaktır. İmdat işaretine cevap veren Comte | Bethlen, —mamen nüfuz altına alın - mış olan Çekoslovakya ülkesi içinde Sovyet Rusyanın tayyatelerinin Buda peştenin elli kilometre mesafesinde yerleştirilebileceğini nazarı dikkate alarak, talisir Macaristan hakkında, Avrupanın merhametini — celbetmeğe çalışıyor. Böyle bir maksat ne Çekoslovakya- da ve ne de Sovyet Rusyada mevcut olsun olmasın, bunun tebarüz ettiril- mesine karşı hayret edilmektedir. Slav hayalleri geriye dönmüştür. Masaryk ve onun taraftarları, tâ harp ten evveldenberi, bu hayali ileriye sü- zerek Çekoslavak siyasasını buna doğru sevketmeğe çalışmışlardır. İşte Benesi Moskovya götüren de bu siyasa olmuştur. Sovyet Rusya, müdafilerine müzaheret etmek için Avrupadaki rakiplerini terketsin, Ce- nevre de siyasasından zevk alsın, A- vusturya istiklâlile alükadar olsun ve- ya bir Tuna paktının akdine taraftar Y İBEAN YAKT İA GA bütün bunlar Çekoslovak hükümet â- damlarına göre sulhun muhafazası i- çin bir hareke* ve Çekoslavakya dahil olduğu halde bütün Avrupanın istifa- de ıdxıghir iyilik olarak telâkki e- dilmektedir. Fakat Çekoslovakya geniş bir Slav federasyrnu teşkil <mellerini besliyen lerini temsil etmekte olan Dr. Kramer Sovyetler ile barışmağa asla raz: olmu yor. Çünkü Kramcre göre Sovyetler Tailtt bir hükümet clmadığı gibi pans- lav — idealini — vü getirebilecek bir halde de değildir. Bu suretle Sov- yet Rusyanın en hararetli bir rakibi olan Dr. Kramer İzvestia ile hemfikir bulunuyor. Bu gazete 14 mayısta di- yor ki: “Sovyet ittihadı, Slav olmrıyan bir çok hükümetlerin bulunduğu bir devlettir. Slavlık hakkında hiç bir e - lecek olurlarsa bu da evvelceden mev €ut olan bir yakınlıktan ve bilhassa doğrudan doğruya tehdit altında bu- lanmalarından ileri gelmiş olacaktır. Sovyet Rusyaya gelince Rosinberg' in plânları malümdur. Şarası muhak- kaktır ki Göringin orta Avrupa ve Bal kanlara yaptığı seyahat cevvelâ Çek otlovakya ve İtalyaya ve Italyanın Tuna havzasındaki nüfuzunun gelişi- mesine müteveccih geniş bir manevra dan ibarettir. Prağ ve Bükreş hükü- metlerini Göringe, "ağ ve Bükreş - ten geçmesini kabul <:mekle beraber kendi muvafakkatile mütenasip bir su retle kabul etmiyeceklerini bildirmiş olduklarından, Göring te Budapeşte, Sofya ve Yugoslavyayı ziyaret etmek le iktifa etmiştir. Bu seyahatin maksadı pek aşikâr- dır ve Alılan siyasasının hedefi de BENES pek vazihtir. Almanya, Yugoslavyayı kendi fikrine çevirmekle küçük anlaş- mayı dağıtacaktı. Almanya nüfuzunu Bulgaristan ve Yunanistanda da yü - Tütmekle Balkan andlaşmasını da da- ğotmağa muvalfak olacektı. Titulesco'nun kendi memleketinde de muvaffakiyetsizliğini temine mu- vaffak olursa, bütlin orta Avrupayı nüfazu altına alacak ve bu suretle Çe- koslovakya müdafaası müşkül bir a- da haline gelecekti. Almanya bu gü- zel neticeyi elde etmek için mevcut bütün vasıtalardan istifade etmekte- S Günlanmakta Höiruzlik gösteren Bulgaristan ve Macaristana mitralyözler, toplar, tanklar vermeği ve bunlara mukabil zahire ve tütün almağı teklif etmektedir. Burada fik- ri bir prpaganda da mevcuttur. ki bu da muallim ve talebe mübadelesinden ibaret kalmıyacaktır. Meselâ Paris ü- niversitesinin Romanya talebesi üze- Tindeki nüfuzunu kırmak için Alman- ya hük. seti, Romanyayı terketmez- den evvel Romanya - Almanya kle- ring hesabına 75 mark olan her Romen talebesine 175 mark ver- meği düşünmektedir. Bu işte siyasal bir propaganda var- dır. Yani Yugoslav ve Bulgarların Bolşevizmi sevmemeletini ve flıl * Yugoslav ihtilâfini istismar etmek sıfatı vardır. Sonra orta Avrupanım her tarafına yayılmış olan Alman az- İl Popolo d'İtalia'dan: Çindeki Japon süel hareketleri mü- temadiyen genişlemekdedir. Eski başşehir Pekin de dahil oldu- gu halde diğer büyük bir kıta başdan başa ve Tientsin gibi arsrulusal bir iyanın kontro- Çin, bilindiği gibi, eski ve yüksek bir medeniyet sahibidir. Çinin nü- fusu 450 milyondur. Çin uluslar sow yetesi Üyelerindendir. Bununla beraber, uluslar sosyetesi Japonyanın sücl hareketlerine karşı Susmakda ve hiç bir şey yapmamak- dadır. Japonya, maden menbaları ile zen- gin olan Mançuri kıtasını ta Sibirya amırlarına kadar hükmü altına aldık- dâan sonra şimdi de sücl hareketleri- ni ve yayılmayı Çinin güney bölge- lerine çevirmiştir. Çin kapuları büyük Okyanus dev- tetlerinin iş birliğine açık bulunacak- tr. Halbuki Çin kıtası sadece Japon- yyanm süel ve ekonomik gelişmesine (inkişafına) açık bulunmaktadır. Japonyanın Çindeki hareketleri Habeş meselesi ile ölçülmeyecek ka- dar geniş ve manalıdır. Habeş mese- lesi bunun yarında ehemmiyetsiz bir mesele mahiyetinde kalır. Japonya kendisi için çizdiği imper- yalizm yolunda — ilerlemektedir. Ha- kikat böyle olduğu halde, bütün a- cun bu Badiseye karşı susmakda ve Cenevre bir şey söylemeğe lüzum görmemektedir. İngiltere, Çin kıta- sına yalrız bir finansal mümeşsil gön- dermekle iktifa etmiştir. Matbuat ta- rafından bi kınav — (faaliyet) gösterilmemektedir. Bu gidişi ile,bü- tün Çin, yavaş yavaş Japonya tara- fından yütülmak — tehlikesine maruz bulunmaktadır. Konfneisonun metni gibi kalmışdır. Japonya uluslar sosyetesinden çe- kilmekle kendisi için iyi bir hareket tır. Japonya — bu çekilişi ile Tağmsn (sürbest) kulmış ve kandi iş- lerini dilediği gibi yapmağı temin r. Bu örnek Almanya — tarafından da taklit edilmişdir. Almanya uluslar KDSEİDİŞ BUET İK SADĞA İK den çekilince tam hüriyetini elde et- miştir. Bu gün uluslar sosyetesine mensup bir devlet, Almanya ile mü- Almanya, canlı dinamik bir devlettir, Japonya dahi dinamik bir imperator- Tuktur, İkisi de bir takım işlerini kur- tarmak istediler, fakat uluslar sos- yetesi bu devlete karşı bir engel va- Kısırlık meselesi Berliner Tageblat'tan: İrsi hastalıklarla malül kim - selerin nesillerini üretmemek maksadile vazedilen kanunun hükümlerine göre kısırlaştırma ameliyatını yapan ve buna işti- râk edenlerin bu işi gizli bir sır f t d İ İ ziyetini takırmıştı. Bunun üzerine, bunlar da sosyeteden çekilmişlerdir. Uluslar sösyetesi ,bu — işlerde büyük bir muvaffakıyetsizlik göstermiştir. Uluslar sosyetesinde eksik olan şey moral kısmıdır. Ulus'ar sosyetesi kurulmuş bulü- nan büyük devletlerin bir sigorta ku- rumudür. FER aa DAT DA AA Amerikada hayat Petit Parisien'den: “Bir dostum şunları söyledi: A- merikaya | idi; ya, orada bilirsiniz. Amerikada yalnız otomo bil değil, benzin de ucuzdur. Hele radyolar bedava sayılır. Fransada verilen bir çift ayakkabı parasına Nevyorkta altı lâmbalı radyolar çoktur. Yirmi birinci katında oturduğum otelde, herkes gibi benim de rad - yom vardı. Öyle mükemmel radyo ki parazitsiz... Tpek çoraplar da öyle... Bir ko- ca, sevgili harıcığına bütçesini ha- rap etmeden çift çift ipekli çorap- lar alabilir. ar bir küçük kadeh şaraba üç franz yetmiş beş santim verirsiniz. Bir şi- 4€ adi şarap, eğer o da şüpheli de- #ilse, iki dolar, yani otuz İranktır. Büyük otellerde oda kira- ları 8 - 10 dolar, 75 - 150 franktır. Nevyorkta otomobil ne kadar u- cuzsa, otomobille bir yere gitmek Parise nazaran iki mislidir. Nevyor kun en güzel sineması olan Radio » City'de koltuklar üç dolardır. F vit hi AÇAM eli mühliketimize “gelirse, 'ne hadar bol sarfetse bile, yine “Amerikada ucuz gelir. Sa yapan andlaşma,, adı verildi. Bo- | daki metalibatı ikame ediyo' meli yoktur. Fakat tecavüiz tehdidi | Irklar fazliyeti Pri de ğ Baldar dünpeümeeri. tüi öüyükı | Dekia bi tesbülardr içle mu- | altında Bulunan Elav deyletlerinin mü | Hosee vo kamamin arletolirasi miine. KELEĞİL AD ekirk Lozanda çok hararetle münakaşa edil | ayyen bir miktarda seyyar batarya bu | dafaasının, Fransanın müdafaasından | gebetleri ve Belgratta Lufthan: | larr haklkıında kanunda mevcut KS İK ği Ve neticede Türkiye ile Sovyet | dundurmağa, Boğazlara giden bütün | daha az lürumlu olmadığını da gizle- | sa seferlerini idace e olan Neu- | kaydı son zamanda Reich dahi | —— Ben sizin âma olduğunuzu usyanın itirazlarına rağmen İngil - | yolları seyyar topçu ve diğer | yemez... hauser'in Alman nazırının bizzat ya- | liye nazırı bir tamim ile tasrih | zannediyordum. SW ile İtalyanın arzuları hâkim oldu. | askeri kuvvetlerle muhafazaya, sahil- | - İşte kulaklarımıza çarpan yeni Pa- | pamadığı propagandaları vardır. Son- | ve tefsir etmiştir! Bu tamime | —— Evet, âmayım! whıırımu. Lozan andlaşması Bo | lerde yeraltı torpido kovanları inşa- | nislavizm böyle tarif ediliyor. Bu me- | ra Yugoslav milli kıyafeti içinde pek | göre esas ameliyat haricinde va — Peki o halde nasıl okuyar« n_—-ı-ı etrafında uzun zaman | sına, Çanakkalede iki yeraltı gemisi | selede Slav milletlerinin, Cermaniz- | güzel görünen Madam Göring'in te- | yi D A Öt edi - | sunuz ? mdıı-kdmb—ı—— istinat noktası tesisine ve min gizli bir tecavüz ve tehdidine kar | bessümleri kolaylıkla ve bol bol sar- D AE ADGADA * B _ıılıhrdı Ka 'Türk bakı- | bir miktar yeraltı gemisi bul - | & tedafüt bir aksülâmeli mevzuu ba- | fedilen paralar ve nihayet Alman pro- | Nenlerin de bu işi gizli bir sır — Okumuyorum, resimlerine a didat ulusal | mağa ve nihayet istinat noktaları kur | histir. Eğer Sovyet Rucsya ve Çekos- | paganda mükemmel surette | olarak saklamaları mecburiyeti | bakıyorum. gemenliği baltalayan bir hareketti. | mağa salâhiyettardır. lovakya bu mese' de ilkönce uyuşabi- | yaptığı blöfler vardır... bildirilmiştir. Aftenpostan (Oslo) dan aşırmıştı. YU z Yale bu fotoğrafta pek iyi tanı- | fat vereceğiz. Bunun h__ı cînde müsaade elilmediğinden dolayı | mu? O da sizin meslektaşlarınız Hançer Willings'in tam göğ- | yordu. başka ne yapabiliriz? Çünkü kı- | şikâyet etti. Hapishane müdürü | dan biri idi, o da sizin gibi ayni süne saplanmak üzere iken, ken- Şimdi baylar, sormak istedi - | zınız memlekete hizmet etmek | ne: vazileyi yapıyordu. ” disini müdafaaya çalışan Thalia | giniz daha başka şeyler var mı? | için çok büyük tehlikelere göğüs — Fransada böyle şeylere mü | — Cellâd cevap vermedi. Çünkü şiddetli bir itiş ile adamın vazi- | Sözümü bitirmeden evvel kü - | germiştir. saade edilir, ben bundan evvel | hapishane nizamnamesine gör€, yeti değişmiş ve hançer omuzu- | çük bir noktayı daha arzetmek O zamandan Jack heyecan - | de idam edilirken, sigara içme - | herbangi bir idam mahkümu ile na saplanmıştı. Ş isterim, İki gün Yale'e şöyle bir | dan titreyen bir sesle: me birşey dememişlerdi. münakaşaya girmesi yasaktı. Pek tabii ol.ır'ık Yale bu cina | şey demiştim: En büyük caniler, — Onua istikbalini bana bı - Biraz düşündü ve ilâve etti: Yale yahut Lightman, hapis- yetı;uı kızı mes'ul gösterdi. ekseriya en küçük hatâları yü - | rakmanızı rica edeceğim, dedi, —Ben ömrümde — Thalia | haneden çıkıp siyaset yerine gi" Edgar WALLACE mî“ğ':';:“h:'îı':x kadar şey | zünden yakayı ele verirler. çünkü o ve ben yakında evleni- | Drummond kadar hârika bir kız | derken: birkaç dakika evvel yazıhanede- İ savvur edersiniz. Yale en yük - | , vale de bana, Willinge köşke | Yuruz. K amoğ EEGDETİN Dürnelerldi eihdi | o z Siz " eei Di kibüyük dolaba saklamıştım. | sek bir polis hafiyesi sıfatile, | Sittikten sonra evine uğradığını Jack bunu orada söyledi ama, | Jack'la evlenecek, Bu delikarılı- | Palliondan ders almalısınız. Sâ” Kızım dolabın - içinden bütün | her türlü kolaylıkları görüyor - | Ve hizmetçilerden efendilerinin | ne yeptığını bilmiyerek söyle - | nın talii varmış. Kadınlar şah - | km içki içmeyiniz, içki benim f€ du. Hattâ Emniyet müdürlüğün | köşke gittiğini öğrendiğini söy- | mişti. Çünkü o kadar mütehey - âketi, komedyayı mükemmelen sey- retti. Çıkarken, Yale'ın yazıhanenin bir gözüne attığı klaroform şişe- dm;ll?lli::: gelince bu zat ha 'e geli: zat ha- yatinı kızıma karşı beslediği ahlâksızca niyete medyundur. Kızım, onun deraguşlarına kar- şı kendisini şiddetle müdafaa ederken, perdenin aralığından hancer tutan bir el uzandığını gördü. Bu hançeri Yale, polis memuru sıfatiyle hareket ede- de, benim emrim altında dahi olsa, kendisini resmi vazifeye dahi tayin ettirdi. Müdürlükte birçok mühim vesikalara ittılâ hasıl ediyordu. Bunlardan Yale bir tanesini çalmıştı. Bu vesika, içinde bir fotoğraf bulunan bir zarftan ibaretti. Zarfı açtı, fo - toğrafı aldı, içine beyaz bir kar- ton koyarak, zarfı gene maha - retle kapadı. Bu fotoğraf, bir idam hükmü nün icrası sırasında alımmıştı ve lemşti. Halbuki Yale Villingsin evine hiç uğramamıştı. Çünkü Willings kızımla beraber köşke gitmeden daha iki saat evvel o köşke gitmiş bulunuyordu. Başvekil dedi ki: — Bu büyük muvaffakıyeti - nizde kızınızın büyük bir rol oy- nadığını görüyorum. Onu nasıl mükâfatlandıracağız? Sizin için mesele basittir. Terfiiniz yapıla caktır. Fakat kızınız için ne ya- palım? Kendisine nakdi mükâ . yiçti. Maamafih herkes kendisi- ni tebrik evti. Parr o zaman kı- zına döndü; — Fakat bana birşey söyle - memiştiniz, dedi. Genç kız da Jack'a bakarak: — O da bana birşey söyieme- mişti ki.. dedi. . Lightman, namdiğer Yale ha pishanede son derece uslu oturu yordu. Yalnız idam dakikası ge- Lip çatınca, bir ıı':ın.îşmeıine sen benim üzerimde hiç bir te - sir bırakmazlar. Zaten hayatta- ki muvaffakıyetlerimin çoğunu buna borçluyum. Şayet bir gün evlenmiş olsaydım, herhalde Thalia Drummond gibi bir kadı- nı intihap ederdim. Soğuk ve sert bir mart saba - hı, adamın biri hapishanedeki höcresine girdi, cllerine kelepçe vurdu. Yale adamın yüzüne dik dik baktı: — Siz hiç Pallion adında bi - rinden bahsedildiğini duydunuz ğ K ç a — Dilerim ki bu sefer ip koP” maz, dedi. Kızıl Çemberin son arzusu ** bu oldu.