SAZ BENİZLİ RAHİP Kılık değişmesi kanununun tatbik edildiği ilk gün, yeni ve çok bol bir sivil elbise giymiş, genç bir rahip gördüm. Bir va- purun güvertesinde, benden iki sıra ötede oturuyordu. Gevşek ve rahat caketinin etekleri, ge- niş pantalonunun paçaları, en hafif bir hava cereyanile salla - nacak kadar vücudünü serbest bıraktığı halde, ruhunun - fazla semizlemiş bir tarafını sıkıyor - muş gibi onu rahatsız ettiği bel- liydi. Mahzun duruyordu, çok mahzun. Gözlerinin yorgun genç liğini daha çok belirten seyrek ve yumuşak bir sakalın çevirdi ği sazbenizli yüzünde, baygın - ıı_gı benzer bir uçukluk ve derin bir keder hazımsızlığı vardı. - Daha dün, rahip elbisesile, bir yıldızın havuzdaki aksi ka - dar bize yakın, fakat o yıldı - zın kendisi kadar bize uzak du - ran bu semavi genç, sanki o gün, ilk defa olarak toprağa ayak ba sıyor ve gökten yere hızla inmiş olmanın baş dönmesini duyuyor du. Sanki o gün, ilk defa olarak aı_-ılımışıı ki, tipkı biz faniler gibi kendisinin de ergeç düra - cak bir yüreği, çürüyecek bir hazım cihazı, işlemiyecek bir midesi, veresiye ve iğreti bir vücudü vardır. Sebatsız madde âlemi onu da zaruretleri - içine almış ve buluttan şiltesini al - tından çekerek fani gövdesini toprağa oturtmuştu. Ben, realitenin bu ikinci bü- yük kutbunu da yakından gör - meğe ve hissetmeğe fırsat bul- duğu için, bu setre pantalonlu genç rahibi tebrik etmek iste - rim; tebrik etmek ve kendisine anlatmak isterim ki, ruhun en fani kisvesi telâkki ettiği bede - ne ehemmiyet vermeyen bir ra- hip, o bedenin daha fani kisvesi olan kıyafete her yerde bağlı talmayı büsbütün mânasız bul- malıdır. 'eyami SAFA | ——— Üniversite imtihanları Üniversite talebesinden mühim bir kısmı bu yıl imtihanlara girememiş - lerdir. Bunun sebebi yabancı dil im- Evli Kadın Öğretmenler 'Türkiyede ilkmekteplerdeki mual- lim adedi on sekiz bine yaklaşmıştır. Her yıl açılan yeni mekteplere, her yıl muallim mekteplerinden mezun olan yeni muallimler tayin edilmek- tedir. Yapıları bir istatistiğe göre, Türkiyede ilkmektep muallimliği, ya ni mürebbiliği gittikçe kadınlaşmak- tadır. İlk mekteplerde erkek hocala- rın gayısı her yıl biraz daha aralmak- tadır. Yapılan bir hesaba göre ilk- mektep muallimlerinin üçte ikisi ka- dindir. Muallim mekteplerinden me- zun olan kız ve erkek gençlerin (8) yıl mecburi hizmetleri vardır. Kültür | bakanlığı son ramanlarda bir karar vwermiştir. Evlenen kadın muallimler, isterlerse muallimlikten — ayrılabilir- ler. Bu vaziyette meslekten ayrılan kadın muallimler, henüz mecburi hiz- met müddetlerini doldurmamış olsa- lar dahi, kendilerinden bir tarminat istenmez ve çalıştırtmak mecburiye- tinde tutulmaz. Bakanlığın bu karatı, ilk tedrisat kadın muallimleri arasında iyi bir te- sir bırakmıştır. ——— Amerikan kız kollejini bit'renler Arnavutköy Amerikan Kız Kolleji yeni mezunlarının dün diplomalarını vermiştir. Ba merasimle olmuştur. Ev velâ İstiklâl marşı çalmmış, bundan sonra Birleşik Amerika devletleri bü- Syük elçisi Mir, Bikinmer hir mutuk | lemiştir. Bu nutuktan sonra mektebin eski mezunlarından Malatya saylavı Mihri Pektaş güzel bir hitabe okuya- tak mektebi bitiren genç bayanları tihanlarında çok fazla talebe dönmüş | kutlulamış, İnkılâp Türkiyesinde ken olmasıdır. Yabaner dil imtihanların- da muvaflak olamıyan talebeler, ken- di fakültelerinde imtihana alınmamak tadır. Bu vaziyete düşen talebeler K.Ul“lr Bakanlığına müracaat ederek âuymı bulunmağa karar vermişler- ir. Tam yevmiye verilecek Hafta tatilinin cumartesi günü sa. At 13 te başlaması dolayısile ortaya a- melenin gündeliği işi çıkmıştı. Bu iş halledilemediği için dün de bazı fab- rikalarda amele ile sahipleri arasında gündelik işi görüşülmüştür. Amele tam gündelik istemektedir. Miiesse - seler yarım gündelik vermişlerdir. Bu :ırıdı bir iki resmi müemese de var- u, Amelenin istekleri hükümete bildi- Tilmiştir. Tatil saat 13 te, yani öğle - den sonra olduğuna göre ların lehine olarak tam yevmiye verilmesi- nin muvafık görüleceği kuvvetle tah- min edilmektedir. Erik Çiçekleri Mahmud YESARI alışkanlığı ile şişeyi açtı, yay-- van kıdoh,f'lıri doldurdu, birini bana uzattı: — Al, sevgilim! Bu, onun en büyük iltifatı idi, Fakat bu iltifatın sonu ne çıkacaktı? İ Dek ei İçime korku gelmişti. Çünkü çok defa o, zehirden evvel şurup veriyordu. Acaba, bu iltifat da, sonradan dayıyacağı zehirden evvel verilen bir meşrup muydu Öteki kadehi aldı, yanıma geldi. Oturduğum geniş kana - penin kenarına ilişti; — İşte böyle arkadaş! Kadehini kadehime dokun- durdu: — Şerefimize içelim, arka. daş! İçimden geldi. Haydi içe- lim! Ve kadehlerimizi bir içişte bo şalttık. Kadriye, kanapenin ke- marından kalktı, masaya yaklaş- dilerine düşen vazifeyi hatırlatmıştır. Bundan sonra mektebin genel direk- törü D. Paul Monroe bir nutuk söy- lemiştir. Nutuklar bitince genç bayan ların diplomaları verilmiştir. Bu yıl mektepten 31 talebe çıkmıştır. İki ba- yan şeref diploması almağa muvaffak olmuşlardır. Bu iki talebenin isimleri Meri ve Halettir. — Bebek — Eminönü yolu kısaltıldı Bebek ile Eminönü arasında sefer yapan tramvayların en çok 40 dakika- da bu mesafeyi katetmesi sosyetece kararlaştırılmıştır. Halbuki evvelce bu mesafe 55 dakika olarak tesbit e- dilmişti. Bu mesalfenin az zamanda katedilmesine sebep, vatmanların faz la süratle hareket etmeleridir. Alâkadar bu yüzden kaza olması ihtimalini önemle gözönünde tutarak tetkikata başlamışlardır. ti ve kesme billür yemiş kâse- sinden buz içinde dura dura buz kesilmiş kaysılardan iki tane aldı, birini bana verdi, ve tek- rar kadehleri doldurdu: © — Arkadaşlığımız için içe- lim! Gözleri, pırıl pırıldr. Şampan- ya ile değil, insan, onu görmek- le sarhoş olurdu. Kırmızı abaju- rün kızıllığı, ateşi al - kimono, kırmızı ipek kamisol ve onun ateş dudaklı ağzında yanar gibi kırmızılaşan kaysı... Bu, bir adamı değil, binlerce adamı, sarhoş etmeğe, kendin. den geçirmeğe yetişir ve artar- dı.. O, tekrar yerine oturmuştu: — Avrupadan döndüm. Def. terde, ben, biraz kapalı ve kısa geçtim. Neden mi? Çıngıraklı bir kahkaha attı: — Neden mi? Utandım. Şai- rimden utandım. Kaşlarını birden çatmıştı: — Utanılacak kadar da var, Yesari! Bak, anlatayım. İstan- 'l bula dönünce gene can sıkısı başladı. Bir baloda; bir gence söye | TAN SEHİRDE OLUP Mektebinde imtihanlara başlandı Terkos suyu Kesilecek Şehre çok su vermek için Terkos fabrikasında ve yollarındaki borular büyütülmektedir. Bundan dolayı bu- | gün ve yarın Terkos saat 21 de ke- silecek ve saat S te şehre tekrar su verilecektir. Su kesileceğinden yan- gına karşı depolar dolu bulundurul. maktadır. —— | Tramvay şirketinin borcu Tramvay sosyetesinin hükümete borçlu olduğu 2,5 milyon liranın ia « desi için verilen mühlet cuma günü bitmisti. Aldığımız mâalümata göre, direktör Gindorf mühletin bitmesinden bir gün evvel Bakanlıkla müzakerede bu- lunmak üzere Ankaraya - gittiği için, bu işin sonucu ancak bu müzakerenin sonunda belli olacaktır. — | Yol vergilerindeki yanlışlıklar 'Yol vergisi tahakkuk listelerinde bazı yanlışlıklar görülmüştür. Kanu. na göre beş çocuk babaları, okul tale- besi, bütün askerler, 18 yaşmdan ufak ve 61 yaşına basmış olanlardan yol vergisi almmaz. Bu gibilerin listeye konulmaması ve vergi vereceklerin de adları yanına yaşları ve ne iş yap- tıklarının yazılması, böyle yapmıyan memurların ceza görecekleri şarbay- lıktan direktörlüklere yayılmıştır. —— Bakırköyündeki eroin fabrikası Bakırköyünde Nifos köyünde dişçi Atıfın çiftliğinde Kemal tarafından kurularak basddan ercin fabrikası bak kındaki tahkiklere devam edilmekte- dir. Bunlar, çiftlikte yeraltı bir mahzen de yapmışlardır. Ercin yapıcılığı ve kaçakçılığı işinin büyük ve başka kim selerin de eli olduğu anlaşılmaktadır. Ziraat odaslle Adaları güzelleştir- me cemiyeti tarafından Büyükadada 22 haziranda açılacak çiçek sergisi ha zırlıklarına devam edilmektedir. Bu - gün ziraat direktörü ile ziraat odası üyeleri Büyükadaya giderek sergi ye- rini göreceklerdir. — Alyon satışları Alyon alımı ve satımı işleri etrafın da bazı önemli kararlar alacak olan müsteşarlar komisyonu önümüzdeki hafta sonunda Ankarada toplana- caktır. Uyuşturucu maddeler inhisarı idaresi genel direktörü Ali Sami, bu | | datım taksitle alınması da muvalık iş için bir iki güne kadar Ankaraya gidecektir. rasgeldim. Pek, çiçeği burnunda genç değil...Hattâ, biraz da orta yaşlı sayılabilir. Fakat çok çir- kin! Evet, çok çirkin.. Elleriyle tarif ediyordu: — İnanır misın, bazan çir- kinliğin de kendine göre bir gü- zelliği var. Sana, nasıl anlata- yım? Kemikli, sert çizgili bir yüz... Zayıf değil, lâkin kalm kemikli, sert bir vücut.. Boy, ortanın uzunu... Bakışları çelik gibi... Adaleleri de çelik gibi... Öyle, hantal sporculardan de- Bil; yay gibi... Uzak günlerin hatıralariyle uyuşmuş gibi gözleri dalmıştı: — Bahriye zabitine benziyor- du; bahriyeli değildi. Sporcuya benziyordu, sporcu değildi. O, “nev'i şahsıma münhasır,, bir adamdı. Evet, yaradılışında tekti. Birkaç dil biliyordu ve | hepsini ana dili gibi konuşuyor- | du. Nerede, ne okumuştu? Mes- | leki neydi? Bilmiyorum. Sorma- dım. Tüccar mıydı? Komisyon- cu muydu? Müteahhit miydi? Onu da bilmiyorum. Miras ye- diye benzemiyordu. Her halde, Vi adai F aa —e dd el Gdi saer e BZ D ADK vi d l İi aa Sandığın hesabı Verilecek Tramvay işçilerinin — sosyetedeki *“Yardım ve Ceza,, adlı sandıktan ha- va kurumuna teberruda bulunacakla- rını, ancak şimdiye kadar kendilerine hesap verilmediğinden sandıktaki pa- ranım tamamını bilmediklerini yâz - mıştık. Duyduğumuza göre, sosyeteden he sap istemek üzere teşebbüsata girişen işçilerinin bu müracaatları yerinde gö rülmüştür. Sösyete ameleye bu san - dığın hesabını verecektir. — Rıhtım şirketi memurları sandığı Rihtiım sosyetesi memurları tasar - ruf ve taavün sandığı, dün yıllık ge- nel toplantısını yapmıştır. Bu toplan- tıda, bir yıllık işler görüşülmüş ve ye ni idare heyeti seçilmiştir. Idare he- yetine Hüsamettin, Saim, Rüştü, Hil: mi, Ziya Seydi, Halit Gökı mettin seçilmiştir. Muhasel ğe Şe rif Ocal, veznedarlığa Ferruh, mura- kipliğe Kadri ve Ahmet Fevzi seçil- mişlerdir. — Yeni şeker fiyatları Şarbaylık İktisat direktörlüğü şeke- rin yeni toptan satış fiyatlarına göre halkın her hangi bir ihtikârla karşı - laşmaması için tetkikler yapmış ve | Jüzümlü görülen tertibatr almıştır. 'Toz şeker en çok 27 ve kesme şeker 30 kuruşa satılacaktır. — Şeker kaçakcıları Şaker kaçakçılığından suçlü Salâ « haddin Bifse Statin. Meehan Hitza mettin ve İsmailin duruşmalarına dün | sekizinci ihtisas hakyerinde bakılmış- | tır. Dinlenen şahitlerden tecimen Ke- rim, bir çok göçmenlerden şeker ala- | rtak müamelelerini takip ettiğini an- latmış, ikinci noter kâtibi Suatla, dör düncü noter kâtibi Ahmet te bildik- lerini söylemişlerdir. Göçmenlerden şahit Ibrahim “bir yıldır ne çekiyor- sak, hep bunlardan çekiyoruz.,, diye Büyük adada açılacak sergi | “57* butamıs. isin iç yüzünü anlar mıştır. Duruşma gelmiyen şahitlerin çağırılması için başka güne bırakıl - mıştır. — Esnaftan alınan yıllık aidat Esnaf cemiyetlerine yazılı esnaftan alman yıllık aidat çok ağır ve yüklü olduğu yolundaki şikâyetler üzerine bu mesele önemle gözden geçirilme- &e başlanmıştır. Duyduğumuza göre, Ük olarak berber esnafının cemiyete ödedikleri aidatın azaltılması karar - laşmıştır. Diğer esnaf cemiyetleri ü- yeleri için de aynı şekilde kolaylıklar gösterilecektir. Bundan başka, bu ai- görülmüştür. iş adamıydı. Belki karanlık, ka- rışık işlerle uğraşıyordu. Lâkin, o kadar sert ve dikti ki sorma- ğa korkuyor ve ondan ürküyor- düm. iİhaimal ki ona karşı duy- duğum sevgi, — geçici de olsa, gene sevgidir! — bu korkudan, bu ürkmeden ileri geliyordu. Ara sıra gözlerini yumuyor, dizleri üstünde yumruklarını sıkıyordu : — Ne yapıyordu? Nereden para kazanıyordu? Önun parası- na ihtiyacım yoktu. Fakat o, benim para harcamama vakit btrakmıyordu. Çok hovarda idi. Hattâ, benden hovarda idi, yebilirim. Su gibi, sarfediyordu, su gibi... Durdu, hâlâ çözemediği dü- ğümün, kendini sıkan hatırasiy- le yorulmuş — gibiydi; tekrar gözlerini yumdu, içini çekti. Gözlerini açtığı zaman hazin hazin bakıyordu: — Bu parayı nereden bulu- yordu? Çalıyor muydu? Bu tip insanlar, çok korkulu... Onlar- dan, her şey umulur. Belki yan- kesici, belki kasa hursızı. Belki Dün İspanya elçisi geldi — Amerikan Kız Kollejinden mezun olanlar diplomalarını aldılar — Tapu ve Kadastro KÜÇÜK HABERLER l * Haszeki haştanesine ek olarak ya- pılmakta olan pavyon yakında bite- cektir. * Şarbaylık sınıyları içersindeki pazar yerlerinde gçatılan deve, at, manda, eşek, katır. gibi hayvanların gatışlarında ihtisap vergisi alınacak- tır. *Fransız Verdon torpidosu yarım şehrimize gelecektir. Torpido $ gün İsmanımızda kalacak ve ayın yirmi birinde Çanakkaleye gidecektir. * İstatistik genel direktörü Celâl Ayba, genel nüfus yazım işleri için yapılan hazırlıkları gözden geçirmek- tedir. Bu işlerin ağustos sonuna ka- dar bitirilmesi ilgili olanlara bildi- rilmiştir. Celâl Ayba yarın Ankaraya gidecektir. * Şarbaylık kalem işlerinin düzgün gitmesi için her kalem şefinin yanın- da o şube memurlarının ev adresleri de bulunduralacaktır. Lüzum görül- düğü vakit istenilen memur çabucak evinde buldurulacaktır. * Gümrük muhalaza teşkilâti tek- neleri İstanbulda kurulan gayet sürat Ni iki motor yaptırmıştır. Kaçakçıların takibinde kullanılacak olan bu motor- Jarın dün tecrübeleri yapılmış, iyi 6o nuçlar alınmıştır. * Cumuriyet Halk Partisi Süley- maniye ocak merkezinde dün akşam saat 20 de bir toplantı. yapılmış, iki | piyes temsil edilmiştir. * Tuzu ucuzlatan kanunun tatbiki- dünden itibaren başlanılmıştır. In- -« aK TETUN Kai vca nı fiyatla satılmasını temit için kon: rollara başlamışlardır. Yeni tuz fiya- ti yedi kuruştur. * Kadastra meslek metkebinde im- | tihanlara dün sabahtan itibaren baş - | lanmıştır. * Kızılayın İstanbul mümessilliğin. de önümüzdeki salı günü kaza baş - kanlarının iştirakile bir toplantı ya - pılacaktır. Bu toplantıda Kızılay haf- tasında yapılan faaliyet ve kaydedilen üye miktarı tesbit edilecektir. * Kıyafet kanununün - tatbiki mü- nasebetile Fener patrikhanesi papas ve Metropolitlere bir tebliğ gönder - miş, sakal ve bryığa ustura sürülme- mesini, saçın enseyi kapatacak şekil- de kesilmesini bildirmiştir. Papa Ei - tim de sakalını kestirmiştir. * Kızılay Alemdar nahiye kolu ta- rafından tertip edilen Yalova gezinti- si bu sabah saat 9 da Akay idaresinin Kadiköy vapurile yapılacaktır. * Yugoslavyanın Ankara - sefiri Yankoviçin ailesi Mari Yankoviç ve çocukları dün sabalt ekspresle İsviç- reden şehrimize gelmiş, sefir tarafın- dan karşılanmıştır. Bugün Ankaraya hırsız. çetesinin başı idi, Bu şüphe de, ona olan zaafımda üyük bir rol oynuyordu. Onun- la bir yere giderken, kalabalık bir yerde otururken, korkudan titriyordum. Birden polisler gö- rünüverecek ve kanun namına tevkif ediyorum! — diyecekler, onun bileklerine kelepçeyi geçi- riveçecekler.., Bir sinema, bir roman hayatı yaşıyorum, gibi geliyordu. Ve heyecan içinde ya şamanın zevki başka... Hakika- ten bu, tadılacak bi Ayağa kalkmıştı, ü: gibi titredi ve bir bardağa şam- panya doldurup içti: — O günleri, andıkça korka- rım. Ö günlerde, yaşamıştım. Evet, tam manasiyle yaşamış- tım, Ben, sessiz, sakin, hareket- siz, uyuşuk, miskin hayattan bir şey anlamam; hattâ, tiksini- rim. İnsanın, bir teviye heyecan içinde yaşaması, korkması, tit- remesi, yabana atılır bir keyif mi? Her an, kendimi tehlikede görüyorum. Tekrar yerine oturmuştu: —— Korkuyorum. Ona, apar- | Yalnız, 16.:6-9395 ——— BU DA BENDEN BEKÇİ PARASI Bekçiler eskiden kalın sopalı, pos bıyıklı, gocüklüydülar. Şim- di üniformaları, düdükleri ve ço | Şunun uçları kesilmiş bıyıkları sar, Bu giyim kuşam işinde ye- vi bekçi eski bekçiden ayrılıyor. Bekçiler eskiden ramazanlar- | Ja davul çalarlardı. Şimdi de ça lryorlar. Bekçiler eskiden bay - ramlarda mendil ve para toplar lardı, şimdi de topluyorlar. Bay ram ve ramazatı bakımından es- ki bekçiyle yeni bekçi arasında ayrılık yok, Olmalı mrı? Bilmem. Ben eskiden çocuktum, oruç tutmaz ve sahura kalkmazdım ki, davülü düşünmüş olayım; şimdi de oruç tutmuyörum ki, bekçinin davuluyla uğraşayım. eskiden — yapmayıp şsimdi yaptığım bir iş var, Çocuk ken bekçi parasını babam ve « rirdi, şimdi ben veriyorum. Bekçiler hangi esas üzerin « den aylık toplarlar? Bizim evden bizim bekçi ayda 40 kuruş alı - yor, sağdaki komşudan 30, sol- dakinden elli, karşıdakinden 45 kuruş.. Bekçi aylığını mahallelilet verecekse, bunu her ev ne ka- dar verecek? Gönlünden kopa - nı kadar mı? Yok eğer bekçi her kesin gönlünden kopanla geçi- nen, iş gören bir yurddaş değil se, her evin ne vereceğini nere « si bildirir? Bunu çok merak ediyorum, Acaba “ makamı aidi beni ten« vir,, eder mi? Orhan SELİM Olgunluk imtihanlarına başlandı Dünden itibaren liselerde olgunluli imtihanlarına -başlanmıştır. Bu imti- hanlara liseyi bitirme imtihanlarında muvaffak olan sön sımıf talebeleri, ha Tiçten müracaat edenler ve geçen yıl bakaloryada dönen talebeler girmek- tedirler. TIstanbuldaki hususf liseler talebe- Si mıntakalarındaki resmi liselerde im Jiselerden bir müdürle başmuallim ve hususl liseden de bir müdür, mümey- yiz olarak bulunmaktadır. Olgunluk - imtihanlarının haziran devresinde muvaffak olamıyan tale« beler, eylülde tekrar imtihana girebi- leceklerdir. Olgunluk imtihanlarında muvaffakiyet kazanan talebeler Üni « versite fakültelerine ve yüktek mek« teplere kabul edileceklerdir. Yalnız l seyi bitirme imtihanını verip te ol « güunlük imtihanında kazanamıyanlar, yüksek tahsile devam edemiyecekler- dir. gideceklerdir. * Ingiliz bandıralı Orama va; e yarın şehrimize 450 seyyah gı lı— tir. Seyyahlar bir gün d e larak muhtelif yerlerle cami ve mü - zeleri gezeceklerdir. Kraliçe Marya vapurile gelen teyyahlar da bugün gi deceklerdir. * Lise ve orta mekteplerin son sı- nıflarında, dün sözlü imtihanlar bit - miştir. Bu yıl imtihanlarda muvaffak olan talebe sayısı yüzde yirmidir. Ey Tül devresi imtihanları da yapıldıktan sonra, hakiki vaziyet — anlaşılacaktır. Mühim bir krsrm talebe doğrudan doğ ruya sınıfta kalmışlardır. tımanımı göstermedim. O, beni, serseri ruhlu, dejenere bir aşif- te zannediyordu. Ben, para sar- federken, onun, sinsi sinsi bir gülüşü vardı, kanıma dokunu- yordu. O, benim para sarfedişi- me sinirlenirdi de... Bu garip ti- pin, inkâr olunmaz meziyeti, er- kekliği idi. O, erkekti. Yanında- ki kadına; yan hı)ıtırııı.ııdwi ;mxı' dının parasını yemezdi. ire diği parayı başa kakmazdı. Vü- cudu, yüzünün çizgileri kadar, sesi de sertti. Sözüne karşılık verilmesini, itiraz. istemezdi. Evet, itiraza, hiç ta- hammül edemezdi. Sözlerinde ve kararlarında sert ve kat'i idi. İki elini koltuğun kenarlarına vuruyordu: — Tam erkek, diyorum sana 'Tam erkek... Hırsız da olsa, ka” çakçı da olsa, umurumda değil- di. Onun erkek üstünlüğü, banâ yetiyor, ve artıyordu. Önun ya” nındayken kendimi emniyett€ sanıyordum. Onunla her yeret gidebilirdim. Ve, beni nerey€ götürüyorsun? diye sormadım e “ , (Arkası var)