.-. 2 AMERIİKADA BİR KARAR Burada bir kere daha size ha- tırlatmış olduğum gibi, Mah - mut Esat Bozkurt, Universite - | de verdiği İnkılâp derslerinden birinde, Amerikanın demokrat olduğunu ve iktisadi liberalizm- den ayrıldığını söylemişti. Dün kü Akşam gazetesinin Akşam- cısı tarafından yazılan bir tıkra- dan da öğreniyorum ki, Ameri- kanın yüksek mahkemesi, “Cu- murreisi Roosevelt'e Parlâmen. to taralından verilen levkalâde salâhiyetler üzerine yapılmış kanunları, teşkilâtı esasiyeye muvafık bulmamış ve ortadan kaldırmıştır,,, Akşamın liberal muharriri, teşkilâtı esasiye ile diğer ka - nunlar arasında tezad olunca, re Himin ana kanununa baş eğdiren Amerika yüksek mahkemesini avuçlarının olanca hararetile al- kışlıyor, Yasakçı, faket ne de olsa pek sevgili dostumuz Vedad Nedi- min birçok eserleri, Matbuat teş | kilât kanununa dayanarak afo- röz etmesi üzerine, bu hareketi- njn teşkilâtı esasiye kanunu - muz önündeki hukuki değeri ne olabileceğini, birkaç büyük hu- kukçumuza sormuştum. İnkılâ- bımızı tetsir eden, bazı hukuk kitaplarına da baktım. O zaman öğrendim ki mesele, yani bir kanun teşkil esasiyeye uy - marsa ne olacağı keytiyeti, bi- zim hukukçularımız, hattâ tem- yiz aralarımız arasında da türlü türlü — tefsirlere uğrayormuş. Mahkemelerimizde bazı tered - düdler ve hukukçularımız ara - sında da birçok münakaşalar ol- muş, Konuştuklarımın hemen hep- si, bana, yalnız Amerikada yük- sek mahkemenin teşkilâtı esa - siyeye zıd kanunları hiçe sây - mak hakkı olduğunu hatırlattı- lar. Bazıları, son zamanlarda, Fransada da bu salâhiytin i naf mahkemelerine verildiğini ilâve etti. Burada bulunan bir Fransız hukukçusundan da me- seleyi sordum; Fransada kanu- nu esasiye mugayir bir kanunun hiç bir mahkemede mer'i olamı- yacağını söyledi. Başka memle- ketleri bilmiyorum. Bu davayı temiz niyetlerle ve açıkça münakaşa etmekte in- kılâp hukukunun kazanacağı pek çok şeyler olduğunu 'sanı - zım. Hukukçu olmadığım için, Matmut Esat Bozkurt başta ol- mak üzere, bu meselenin en sa- Iâhiyetli kalemleri bizi biraz ay | dınlatırlarsa, davanın alaca ka- zanlığından oldukça kurtularak feraha çıkacağır. SEHİRDE OLUP BİTENLER TAN Kadıköy Akşam Kız San'at mektebinde bir sergi açıldı dz4dark gemisinde dün bir çay verildi. Resimlerde dans eden çifiler ve şampanya içen kadınlar görünüyor — HAVA TEHLİKESİ Üye Olanların Sayısı Artıyor Hava tehlikesini bilen üye ya zımı devam ediyor, Bir çok va- tandaşlar üyelik için yeniden müracaatta bulunmuşlar, - bir çokları da muhtelif şekillerde teberrülere girişmişlerdir. İstanbuldaki bütün esnaf ku- rumlarının haziranın 15 - inde yapacakları genel toplantı için hazırlıklara başlanmıştır, 'Türk hava kurumunun çalış - ması hakkında halka sağlık ver mek üzere İstanbuldaki Halk - evleri tarafından — konferanslar sıralanmıştır. Bu konferanslar evvelâ hava kurumunun çalışması anlatıla - cak bundan sonra hava tehlike- si hakkında halka bilgi verile - cektir. Yeni üyeler Hava kurumunun İstanbul şubesine müracaat ederek üye kaydedilen ve yeni teberrüde bu Junanlar şunlardır: Armatör Barzilay ve Benja - men 100 lira ile üyeliğe kaydo- dolmuş, ayrıca 1000 lira teber- rü etmiştir. Sultanhamamında Kazmirci Moiz İsanit oğulları senede 30 lira taahhüt etmişlerdir. Ayakkabıcılar cemiyeti ka - zancının yüzde 10 unu hava ku rumuna bırakacağını bir mek « tupla bildirmiştir. Marpuçcularda Kotel hanın - da İsak Robendi ve Moiz Koel de senede 100 lira taahhüt et - mişlerdir. Radyoda dün akşam da bir söylev verilmiştir. Hava tehlikesini bilen ülye ya zımı için memleketin her yanın- da olduğu gibi Bursa ve Zongul dakta da etraflı çalışmalar sür- mektedir. Bafra öğretmenleri Peyami SAFA | aylıklarından yüzde birini her <— eee | ay muntazaman hava KUTUMU - Terkos suyu na vermeği taahhüt etmişlerdir. Terki : erkos suyunun temizle: si için Kâğıthanede süzme ha. | Olgunluk vuzları yapılmaktadır. imtihanları Bu havuzların yapılması iki | İstanbuldaki bütün hususi ay içinde bitecektir. No. 44 < sarm eee —e ea Erik Çiçekleri Mahmud YESARI Bir hiç, onu, çileden çıkar- mağa kâfi geliyordu. Kaşlarını çatarak öyle dikdik bağırışı, kabarıp horozlanışı vardı ki be- nim pek hoşuma gidiyordu. Bak, sırası geldi de söylüyo- rum. Onun bağrışı, “patron,,u- mun bağırışına benzemiyordu. Sesi, acı tatlı idi. Bağırırken, titizlenirken, saçları Ürperiyor, gözlerinde şimşekler çakıyor - du. Verem, çok garip bir hasta - lık, çocuğum! Veremlilerde, ha yata karşı bir kin, aynı zaman- da bir hırs uyanıyor. Yaşayan- lara, uzun müddet yaşayacak olanlara karşı bir kin; ve yaşa- mak hırsrı... Önceleri hastalıklarından kor kuyor, titriyorlar. Lâkin hasta- İik ilerlemeğe başlayınca, bu korku, bu titreyiş gidiyor. O- nun yerine sonsuz bir inarış ge Türk liseleri ile azlık ve ecnebi mekteplerinden mezun olanla- rın olgunluk imtihanları Gala - tasaray lisesinde yapılacaktır. Maarif idaresi olgunluk imti- hanlarının programını hazırla - mış ve dün Galatasaray lisesine bildirmiştir. Galatasaray lisesi de mektep idarelerine tebligatta bulun - müuştür. Yapılan programa göre imti- hanlar 15 haziran cumartesi gü nü başlayacaktır. Fen, edehiyat gruplarından ayrı ayrı imtihan yapılacaktır. Fen grupuna girenler 15 ha » ziran cumartesi riyaziye ve ec - nebi lisanından, 28 haziran cu - ma günü felsefeden, edebiyat grupu da 21 haziranda tarihten, 24 haziranda felsefeden, 27 ha- ziranda da edebiyattan imtihan olacaklardır. Lise mezuniyet imtihanları da aynı günlerde ayrı bir komis- yon tarafından yapılacaktır. KÖRLER Şehrimizde bulunan Nevyork körler cemiyeti müessisi ve “Perkins — İnstitution forthe Blind,, ismindeki kör mektebi - nin müdürü Mrs. Winifred Holt Mather, dün saat 17 de Üniver- site konferans salonunda körlük hakkında bir konlerans vermiş- tir. Amerikadaki körler mekte- binde talebelere nasıl okuma yazma öğretildiğini, canlandı - ran bir filmden sonra ayrıca i - zahat veren konferanscı masra- fi kendilerine ait olmak Üzere i- ki Türk gencini Amerikaya da - vet etmiş, mektepte kalıp tetki- kat yapabileceklerini söylemiş - tir. Kalacakları müddet içinde bu iki gencin pansiyon ve ye - mek masrafını mektep verecek- tir. — Tahta evler Yeni yollar ve yapılar kanu- nüna göre şehir içinde ahşap ev yapılmasına müsaade edilme - mektedir. Ancak büyük bahçe ortasın - da olduğu takdirde buna izin verilmektedir. Maamafih son üçay içinde İstanbulda yapılan binaların yalnız 3 tanesi ahşaptır. VAPURCULUK ŞİRKETİNDE Tasfiye istiyen leri Tasfiye... Vapurculuk şirketi idare mec lisi, genel hissedarlar heyeti ni fevkalâde bir toplantıya ça- gırmıştır. Bu toplantıda bir. k- sım hissedarlarla idare meclisi azalarının ekseriyeti tarafından | verilen fakririn müzakeresi ya- pılacaktır. Duyduğumuza göre, bu tak - rirden şirketin tasfiye edileceği ve vapurlarının satılacağı mâ - nasımı çıkaran asılsız şayiaları ve yazıları tekzip etmemek su - retile şirketi şüpheli vaziyete düşüren idare meclisi azaları hakkında da bazı kararlar alı - nacaktır. Bu suretle şirketin tasfiyesin den bahsedenlerin tasfiye edil - meleri istenmektedir. Nüfusumuz 17,5 Milyon İç işleri Bakanlığı, genel nüfus di. rektörlüğü geçen dört yılda yapılan ve gelecek dört yılda yapılacak işler hakkında bir broşür yapmıştır. Bu broşüre göre nüfus işlerini ler- de bugünkü teşkilât ve tahı ida. Te etmek güçtür. Nülus dairelerinin perişan vaziyetleri devletin, ekonom- sâl, finansal ve soysal durumlarında çok büyük ve tehlikeli aksaklıklara sebep olmaktadır. Bu durum çok ace- de ıslahı hali ve bugünün ihtiyaçları. na cevap verecek yeni ve medeni teş. kilâtı icap ettirmektedir. Broşüre göre savaşım başlangıem- dan beri memleket içindeki bütün do- gumlar ve bütün evlenmeleri tama » mile yazılamamaktadır. Nüfus daire- leri ve nüfus teşkilâtı nüfus sayısı ile mütenasip değildir. Broşürde yapılacak işler de şu su. retle sayılmatkadır: 1 — Genel yazım, 2— Nüfus teş. kilâtını ikmal. 3 — Salim bir tesçil usulü. 936 yılında Türkiyede yaşayan bü- tün insanların doğum rabıtlarını tu- tacak ve yeniden ana kütüklere yazı- lacak şekilde genel bir yazım hazır- lanılmaktadır. Genel yazım için bir bu çuk milyon liraya ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar 1,659,573 gizli do- ğüm, 1,506,913 ölüm, 529,522 gizli evlenme yazılmıştır. Genel nüfusumuz - çoğalmaktadır. Haziran başına kadar yazılanlarla be Taber genel nüfusumuzun sayısının 17,5 milyonu bulmakta olduğu tah - min edilmektedir. liyor. Evet, iyileştiğine, yaşayaca - ğina ve n geçtiğine i- nanıyor, — Âh, bu nezle... - Bir türlü eçmiyor ki... Bir şeyi: Ürsürük bir op EYEN yok. y Ka n a — Terliyorum, akşam aya - zında, korunamıyorum, kendimi üşütüyorum, nezle tekrarlıyor. Kışm, soğukları bahane edi - yor. İlkbahar ve sonbaharda da yağmurlar, sakat havalar var. kstrüğü kesilse, bir şeyciği kalmıyacak! Evet, öyle içten i « nanıyor ki şaşarsın. Bütün hayalleri, hep ileriye, uzun yaşanacak günlere ait... Hayali, tasavvurlarla dolu... Gezecek, yürüyecek, gülecek, eğlenecek, yaşayacak... Tekrar ediyorum, verem de - nilen hastalık, lı.'ı.kikaten, ina - nılmıyacak kadar garip, tuhaf Ve sonra, veremlilere başka bir huy da geliyor. Artıklarını muhakkak başkalarına yedir - mek, içirmek... — Benim bardağımdan neye içmiyorsun?.. — Al, şu pastanın — yarısmı ye... Ben, yedim, temizdir. p Neye benim — çatalımdan yemiyorsun? — Bu çukulatanm bir ucunu dudaklarımdan kopar! Bir şey anlayamadım. Hasta- llklarını mr aşılamak istiyorlar? Yoksa hasta olmadıklarını mı anlamak istiyorlar? onun — bardağından iç - tim; '*'ddlil Pılı=m yarısını e AAAi e , tiksindim, — T e t6 İnaânır mısın? Ben de verem olmak istedim. Buna da şımarıklık! diyebilir. sin. Hakikaten de öyle, Şıma - bir hastalık... heyi- AĞ Veremlilerde, aşk ve cinsi ih- tiyaçlar, azgın bir yarış atı ha- line geliyor. rıklık! Başka bir şey değil... Hasta çocuğumu, teselli et - miyordum, Param vardı, — onu İsviçreye götürebilirdim. Fakat babasıyla annesinin elinden ala- mazdım. Onların bırakacakları- nı bilseydim, bir dakika bile te- reddüt etmezdim. Yavrumu, doktorlara gösteri- yordum. Lâkin hepsi ümidi kes- mişlerdi. Ölecekti, ölüme mah- kümdu. Düşündüm; bu yavru, daha hayata gözlerini yeni açtığı bir zamanda ölecekti, bari, dünyayı az buçukolsun görerek, hattâ bi- raz da ağız tadıyla ölmeliydi. Bunu, ahlâksızlık, vicdansız - lık sayanlar olabilir. Ben, öyle düşünmüyorum, Ölüme mah - küm bir insanın son ve sayılı daha mı ahlâki, daha mı vic- dışl! esin, içsin, gülsün, Gözlerini dünyaya kıpıılıııım: yarıda kalmış bile olsa — İ ve tatlı — hât neşvesini, keyfini duysun... Hasta çocuğum, darülfünun- daydı. Ne okuyordu, hangi mes- leğe h;:" etmişti? Bilmiyo - | Tum. Bunu, sormak bile aklıma 1 gelmedi,. [İî&füî HABERLER 1 Yunan tecim anlaşması uzatılmıştır. Bu iki ay i- çinde yenişi yapılacaktır. * Etibba odası idare heyeti dün Dr. Niyazi Gözcünün başkanlığı al - tında toplanmış, her aylık kongrenin 28 Haziranda toplanması kararlaş » mıştır. * Sanat evlerinin yaptıkları ma - zottan bazı belediyelerce istihlâk res mi aranmaktadır. Alâkadarlar- bele - diyelerin bu yolda bir resim alamıya- taklarını öne sürerek itiraz etmişler, Ekonomi Bakanlığına müracaatta bu- Tunmuşlardır. Sanat evleri, istekleri - nin tetkiki bitinceye kadar bu resmin alınmamasını da dilemişlerdir. * Hukuk Fakültesinde doktora w mıfında sözlü imtihanını vererek ka - zanmış olan Avram Motalan pazarte- si günü profesörler önünde (Türk Hâkimi) adındaki tezini müdafaa ede cektir. * Türk « iki ay daha # Berberler Cemiyeti başkanlığı Istanbul belediyesine müracaat ede- tek berberlerin de hafta tatilinden is- tifade etmeler'ni rica — nişlerdir. * Üniversiteye bağlı yabancı dil mekteplerinin yazlık kurları bugün Fakültesinin — tarih zümresi imtihanları bitmiştir. * Üniversite imtihanları — bitince talebeden 100 kişilik bir grup Yuna- nistana gidecektir. Seyahat programı hazırlanmıştır. * BSevkiyat erat ve erbaşılarına ve- yevmiyeler hakkındaki kanıın Tantla yemek suüretile iaşelerinin — temini mümkün olmayan erata (er, erbaş ve gedikli erbaş) ve sücl okullar talebe- sine bulundukları yer rayici üzerinden gündelik verilecektir. * Kadıköy Akşam Kız Sanat mek tebinde bir yıllık çalışmayı gösteren güzel bir sergi açılmıştır. Sergide, ta- lebelerin kendi emeklerile hazırladık- ları everler teşhir edilmektedir. * Galata yolcu salgnundaki ham- mallar ve rıhtımdaki kayıkçılar için koyu renkli yeknesak elbise şekli ka- bul olunmuştu. Bunlar dünden itiba- ren yeni elbiselerini giymeğe başla - m=ır. Bir hafta içinde hepsi kıya- fetlerini bu şekilde değiştirmiş ola . caklardır. *& Yıllık İkramiye alacak gümrük memurlarının listesi bakanlığa gönde rilmiştir. Ikramiyelerin yakında veri- leceği umulmaktadır. * Ekoönomi Bakanlığı deniz müs - teşar. Sadullah dün sabah Ankaradan gelmiş ve Yalovaya gitmiştir. Müste. şar Yalovanın imar plânt için yerinde tetkikatta bulunan mütehassıs Prost ile temaslarda bulunduktan sonra şebrimize dönecektir. Ekonomi Ba . kanlığı nakliyat genel müdürü Aye - tullah da buügünlerde şehrimize gele- cektir. Mektebine gitmiyordu. Onu avare eden bendim, Ama, nasıl avarelik! İlkbaharı, yazı, son - baharı, kışı ile bütün bir yıl!.. Onu, öyle gezdirdim, — öyle koşturdum ki... Evet, koşturdum, — diyorum. "| Ağır yürümek, boş ve öldürecek zamanı olanların işidir? Halbu- ki onuün, vaktı yoktu ve ölüme, doludizgin gidiyordu. Bu kısa ve sayılı zaman içinde, ağır yürü- mek değil, koşmak, uzun mesa- feler kazanmak icap ediyordu. Yalan mı söylüyorum, çocu - ğum? Yanlış mı — söylüyorum, yavrum? O, ki yaşamıyacaktı! O, ki ö- lecekti, ölmeğe mahkümdu. Ve bu, önüne geçilmez bir hakikat- ti. Cesaretimi dişlerime taktım, bir gün, yavrucuğumun annesi - ne söyledim. Dedim ki; « — Çocuğunuzun hayatını teh likede görüyorum. Ben, İsviçre- ye gitmek niyetindeyim. Eğer müsaade ederseniz, onu da be - Taberimde götüreyim. Bir sana- TT Y CF Cf YO y $5-6.-9358 —A BU DA BENDEN BİR ÖRDEK YAVRUSUNUN ÖLÜMÜ O, kuluçka olmuş bir tavuğun alftındaki bir ördek yumurtasın- dan, vaktinden önce çıktığı için, kafacığı analığının gagasıyla yaralanarak dünyaya geldi. Evin kadını, bu başı yaralan- mış ördek yavrusunu, bu boyu- na söylenip boyuna koşan, kı - muldanan küçücüğü avuçlarının arasına aldı, sabah ayazında ne- fesiyle hohlayarak isitmağa uğ- raştı. z Ördek yavrusu kadının sarı ayakkaplarının peşinde dolaştı bütün gün, Ve ben yalmız insan- larda ve dört ayaklı hayvanlar- da bulunduğunu sandığım bu alışkanlık, bu alıştığını bıraka- mamazlık duygusunu küçücük ördek yavrusunda da görerek şaştım. 24 saat, evin kadınıyle ördek yavrusu arkadşlık ettiler, Ertesi gece kadın bir gezintiden eve döndüğü vakit, ördek yavrusu- nu, yatak odasında içine yerleş- tirdiği dikiş sepetinin kalabalı. ği arasında ölü buldu ve birden bire ağlamağa başladı. Bir arkadaşım vardı, ağlıyan kadına dedi ki: — Çıldırdın mı? Bir ördek yavrusu için üzülünür mü hiç?. Öyleyse - filitleyip boğduğun sivrisineklere, tahta kurularına, bile bile nasıl kıyıyorsun? On- Tar da ötdek yavrusu gibi canlı ıjcğ ler mi? Bir ördek yavrusu için böyle ağlıyorsan, sonra dostların felâketlerine üzüldü » ğün vakit onlar bunu nasıl kar şılarlar? Ağlayan kadın başını kaldı « rıp bu söylevi söyliyene baktı: — Ona alışmıştım, dedi, o da bana alışmıştı. Belki böyle ağ. Iıın_ıklığım. eğer ağlamayı bir çeşit teessür ifadesinden başka birşey sanıyorsan, çocukluktur. Olabilir. Fakat neyleyim o bana ATfTŞMIşti, Ban de ana. € Kadın sustu Alıçkenlığın ae büyük kuvvet olduğunu ben böy Te bir ördek yavrusunun ölümüy Te anladım, Orhan SELİM Pr. Dessaver Hacizin doğrulu- ğunu söylüyor İstanbul Üniversitesi — profe- sörlerinden röntgenci Dessa- verin Almanyada bulunan en lâ* kine vaziyet edildiği ajans has beri olarak biildirilmişti. Dün Dessaverle görüştük. Profesör şunları söyledi: | “Almanyadaki mallarıma ba- ciz konulduğu haberi — doğrü- dur. Yalnız bu haciz kararı bir kısım em'âkime tatbı< e lilmiş> tir. Her şeye rağmen memleke- timi seven bir. insan olduğum için, bu huşusta hiç bir şey söy: Hiyemiyeceğim,,, toryoma koyarım, her gün yok larım. Annesi boynunu çarpıttı, dü- dak büktü: — Nasıl olur? — Ne demek nasıl olur? Bu annenin asıl fikrini, kafa” sının içini bilmiyordum. Neler düşünüyordu? Benden şüphe - lenmiş miydi? ŞK Kadın, benim soruşuma sinir- lenmiş gibiydi: — Biz, burada çocuğumuza bakabiliyoruz. K Yavrum, bu sinirleniş nedifı ve nereden, ne sebeple gelir. bis lir misin? Bazı insanlar ve âi ler vardır. Üzerlerinde, mallaâ * rın, matahların fiyat yaftalarl zenginlik yaftasmı vi rakındadırlar. Hasta yavrumun anası, “_: sı da, bu merakla hasta İ lardı. Kendilerini herkese Z60 * gin tanıtıyorlar. zenginliğe © vünerek zengin geçiniyor! ü Halbuki ancak ortahalli sayt” bilirlerdi, TArkası ve) T SRN