FİNANSAL KRONIK ——— ÖRON!ıK EKONOMSAL KALKINMA iÇiN Belçikada Reeskont Ve Garanti Enstitüsü Yapıldı Belçika hükümeti ekonomsal durumu düzeltmek - için rees - kont ve garanti enstitüsü adı altında bir kuru myapmıstır. Bu suretle Belgayı (Belçika parasını) bile bile düşürerek bankaları yuvarlandıkları - iflâs uçurumundan kurtaran Zeeland kabinesi finansal ve ekonomsal siyasasında yeni bir durağa var mış oluyor, & Yeni yapılan kurum: Herke - sin menfaatine hizmet edecek- tir, Amacı, bankalara, endüstri- el, tecimsel ve ekimsel teşeb - büslere yardım etmektir. Kamuğ — menfaati gerek - lendirdiği zaman, enstitü, sosi- yetelerin alacaklarını mobilize edecek ve onların özel kredi ih- tiyaçlarını karşılayacaktır. Kurumun manevi şahsiyeti #ivildir. İdare merekzi Brüksel- dedir. Müddeti beş yıldır. Kral, enstitünün — vaktinden önce lâğvına yahut beş yıl geç- tikten sonra müddetinin uzatıl- masına karar verebilir. Uzatıl - ma müddeti, beş yıldır. Ensti - tünün müddeti beş yıl birbiri ar dında hissedarlar genel ' heyeti tarafından verilecek kararla da uzatılabilir. Enstitünün — sermayesi 200 milyon franktır. Bu sermaye, a- da yazılı yüzer bin franklık iki bin hisseden mürekkeptir. Ser- maye tamam konulacaktır. Ser Mayenin yüzde yirmisi “suskrip siyon,,la toplanacaktır. Ancâk, buna, bankalar, kanüna tâbi sos yetelerle şahıslar iştirak edehi- lecektir. Bu iştirakler finans ba kanlığının tasvibi ile olacaktır, Enstitü her türlü tecim se - netleri, senetler iskonto edebi - lir, satına alabilir. Ancak bun - ların endüstriel, tecimsel ve e- kimsel muamelere ait olması ge rektir. Enstitü, iskonto ve avans mu amelelerinde kefil olabilir. Ken di alacaklarını terkeder, yahut tekrar kefalet altına sokabilir. Ticaret senetleri kabul yahut a- valize edebilir, Devlet, enstitünün taahhüt - lerini tekeffül edecektir. An- cak, kefalet edilecek taahhütle- rin yekünu hiç bir zaman iki milyarı geçmiyecektir. Enstitü. Hün imzasını taşıyan senetleri tlusal banka isknoto edecektir. ,Enstitünün idare komitesi, bir başkan ve kral tarafından be litilmiş beş üyeden mürekkep- tir. Kral, ekonomik kalkınma ofisinin göstereceği namzetler - den iki azasını seçecektir. Baş- bakan kral tarafmdan tayin olu nacaktır.Komitenin öbür 3 üye- si hissedarlar genel heyetinin göstereceği namzetlerden seçi « Hava Andlaş- lecektir. Enstitünün bütün muamelele ri, hükümetin beliteceği bir ko- mMiserin kontrolu altındadır. Ko miserin maaşını hükümet verir. Komiser, direktörlüğün bütün toplantılarına ve konuşmaları - na istişari rey ile iştirak eder. iser lüzum gördüğü zaman direktörü bir kararın tatbikin- den meneder, Mesele derhal Fi- nans bakanına havale edilir, Ba kanlık 8 gün içinde kararını ve- rir, Bundan başka, finans baka.- nı, kanunlara, nizamlara ve memleket menfaatlerine aykırı göreceği her hangi bir muamele ve tedbiri de menedebilir, Enstitünün pilânçosu ve kâr ve zarar hesabı resmi gazetede her yıl neşrolunacaktır. Kârın yüzde dördü hissedarlata veri - lecek, kalanı ihtiyat:. geçirile - cektir, ması İçin Almanyanın Londra elçisi FON HOCK (Baş tarafı 1 inci sayfadal andlaşmayı ayrıca konuşmaya uygun getirecek mahiyette oldu ğu düşünülmektedir. Sir John Simona ayni zaman da bir Fransız hava projesi de gönderilmiştir. İtalya ile Belçi- kanın da buna benzer projeler hazırlamakta oldukları sanılmak tadır. Şimdi beş devletin bir konfe- rans yapması ihtimali düşünül - mektedir. Söylendiğine göre, Sir John Simon, Avam Kamara sının yarınki konuşmalarında bu sorum hakkında bir kaç söz söyleyecektir. Almanyanın plânı Nasıl karşılandı? Londra, 30 (A.A.) — Alman 1ISTIKRAZLAR ao R aA AAA BORSA aAaARAAR AAA 80 MAYIS PERŞEMBE PARALAR 20 Fransız Prangı 20 Liret 20 Belçika Prangı 20 Drahmi 287 20 İsviçre fe, . ğ 20 Leva 23— — Florin Bim— Bim 20 Çek Kuron 9N 98 Avusturya şilin — 22 23 Mark 4dMl— d3 Zloti tzem 2i Pengo 2i Böem 20 Ley 15 16 20 Dinar S S4— Yen 3d M İsveç Kuron 32— 3ö3— Altın Y3 9is— Mecidiye Öüre 4850 Banknot 228— 250 ÇEKLER Kapanış Pransız Frangt 12,06 Tagiliz lirası 621 — Dolar 0,79,35 Liret 9,62.90 Belga 40404 Drahmi 83.71.50 İsviçre Frangı 245t Va 64,42,36 Flerin LAT A4 Çekoslovak kurona 19,07,25 Avusturya 2A Pezeta Mark 95 Zloti n Pengo Si Ley e Dinar 33 Yen 2.78,30 Çernovets 19,98 İsveç kuronu 31260 ESHAM Iş Bankası Mü. $Ö "” . U 9.50 p nn İ 9470 Anadolu ©6 60 250 » 95100 41.50 Şirketihayriye 16— Tramvay 2928 Bomonti - Nektat 8.50 Terkos G Reji 235 Aslan Çimento 945 Merkez Bankast Sö— Osmanlı Bankası 27,50 < Te ü >a2sa S Teit de; m-lk T AYŞ *eb Şark Değirmenleri 020 .B0 | Şark merkez eczanesi Türk Borcü 1 Kupon Kesik — 24,0$ W Ni G , blaş 26,05 ge mi HB 4 -< 26,535 Ergani Yi İstikrazt dahili 94,50 çe — ya tarafından bir hava plânı pro jesi gönderilmesi, İngiliz diplo- | matik çevresinde Alman hükü - metinin iş birliği düşüncesi ile Avrupanın barışı için çalışmaya hazır olduğunu gösterir bir ha - reket olarak telâkki edilmekte . dir. Belçika ve Almanya Brüksel, 30 (A.A,) — Başba- kan Von Zeeland, dün Senato . da verdiği bir söylevde demiştir ki: “Hitlerin sözlerinin değeri, bu sözlerden sonra, gelecek harc - ketlerle, anlaşılacaktır. Alman. yanın silâhlanması, bizi Belçika ... | Ayak diremişler, ortalığı biribi nın güvenliği meselesini incele- mek zorunda bırakmaktadır. Venizelos Casusl! Venize'os IBaş tarafı 1 inci sayfada) ti.. Ve yaman bir casustu.. O sırada Girit mesclesi gene alevlenmişti.. Giritten kaçan Rumlar gizlice Yunanistana ge- liyorlar, yerleşmek istiyorlardı. Başlayan bu mühacir akınının önüne geçmek lâzımdı. Fakat kaçanları bulamıyorduk. Bunla - rı da bize Venizelos, birer birer haber verirdi. Hemen her gün elinde bir liste ile gelir, Giritten kaçarak Pire, Atina ve Yunanis tanımn her hangi köşesin: gelmiş | Giritlileri adları sanlarile bildi « | rirdi. Biz de Yunan hükümetine müracaat ederek bunları tekrar Giride iade ettirirdik, Venizelos o zaman bile Yu - nan hükümetinin başına işler açardı... Peşine bir çok gençleri toplar, ellerinde bayraklar, s0- kaklarda nümayişler yapar, meydanları doldururlar, nezaret lere giderler, Girit için bağı - rırlar çağırırlardı. Bir defasın. da kralın sarayına kadar git - mişler, bütün mümanaatlara rağ men dağılmak v istememişler .. Kralı balkona çıkarümışıaı .. rine katmışlardı da, nihayet itfaiye yetişmiş, hortumlarla su sıkarak, bunları güç hal ile da- ğıtabilmişti. Bir kelime ile 52 sene evvel, o yaşta Venizelos bir gaile halini almıştı. — Hattâ hiç unutmam, bir gün ondan bahsederken, Yunan başvekili; “bu çapkın, demişti, sizden yüz buluyor da böyle yapıyor,, Dünya siyaset tarihine mü - him bir vesika olarak geçecek ve birdenbire her yanda hay - ret uyandıracak olan bu ifşaatı bir haftalık gazetede görür gör mez hemen çekip yıkılmış sal - tanatın eski Sadrâzamını ara - dık. Kendisinden sormak istiyor duk: — Bu ifşaat ve size atfedilen beyanat doğru mudur?. Babiâli hükümetini ihtiyar sır tında sürükleyip götüren ve şim di doksan üç yaşında olan geç - Hava Tehlikesi (Baş tarafı birinci sayfada) tanbul merkezinde meşgul ol - müş, hava tehlikesini bilen üye yazımı işlerini gözden geçirerek icap eden direktifleri vermiştir. Genel başkan Fuat, Türk ha- vasını koruma yolunda giriştiği miz son atılışlar münasebetile, sorgularımıza karşı dün şu ö - nem beyanatta bulunmuştur: “ — Hava tehlikesinin bugün için ne olduğunu izah etmeği lüzumsuz sayarım. Büyük şefim Başbakan, biribirini takip eden kurultaylarda hava - tehlikesini çok açık bir lisanla bütün ulusa bildirmekten çekinmediler. Mem leketin idare mesuliyetini deruh te etmiş olan Başbakanın “hava tehlikesi vardır, Ulusun fedakâr lığı lâzmdır!,, deyişinde ve bu - nu açıkça söyleyişinde büyük bir mâna olduğuna şüphe yoktur. Yüksek Türk ulusunun bu tehli keyi çok iyi ve çok çabuk anladı ğına eminim.. Tehlike anlaşıl - dıktan sohra da bu vatan ödevi ni bütün vatandaşların yapaca - ğında zerre kadar şüphem yok- tür. “Vazife başına!,, işareti veri- leli henüz çok az bir zaman ol - masma rağmen memleketin her tarafında hava tehlikesini bilen üyeliğe yazılmak için gösteri - len sonsuz, yüksek ve taşkin he yecan da engüzel bir delilidir. Türk milleti benliğini bildiği ka dar, memleket muhafazasının da ne yönde olduğunu çok iyi bilir. Geçirdiğimiz bir çok felâ - ketlerde gösterilen fedakârlık'« lar meydandadır.,, Üye yazılanlar çok * — Şimdiye kadar ne kadar üye yazıldı?.. Bu büyük işin ne kadar zamanda başarılacağını umuyorsunuz? Ve almacak ted birler yalnız halkın müracaatı - na mı kalacaktır?,, “ — Başbakanın Türk hava kurumu kurultayında hava teh likesini ulusa işaret ettiği daki- kadan itibaren hava tehlikesini bilenler kurumuna üye vazılmak için bir çok müracaatlar karşı- sında kaldık. Yıllık taahhüdü icap ettiren ve üye sayısı mil - yonlara varacak olan bu işte ka rışıklığa meydan vermemek i - çin esaslı tedbirlere ihtiyaç ol - duğu âşikârdır. İşte, beş gündenberi de bu tedbirleri almakla meşgulüz.. İs tanbulda hava kurümunun bü - tün şübelerine lâzimgelen tali - mat verilmiştir. Bu arada bir çok kurumlarla da temas edil- miştir. Ve belki yarından itiba- ren de her tarafta üye kaydına başlanacaktır. Bu işin ne vakit - bitirileceği meselesine gelince; bu ödevin | veznedarı 20, Reşat Şakir Saltekin İf | bankası işyarı 20, Hikmet Negir İ8 —e kabul edemiyordu. Ancak, evin de haftalık gazete muharriri ile ihtiyar vezirin görüşmesine tavassut eden zevatı bulduk. On lar bize: — Mülâkat ve bu sözler doğ- kin veziri Şişlideki evinde bul - duk. Fakat, hastaydı. Kimseyi ruduür. Paşa, kendisi söyledi... Dediler. b sonu olmadığı için buna bende bir sonuç söylemiyeceğim.,, Silâh başına Hava kurumu genel başkani Fuat Bulca bu ulusal ödev içilt ne gibi propagandalar yapıldığ! yolundaki sorgumuza da şu cevâ bi vermiştir : “— Matbuatımız, bu ulusal ödevi yerine getirmek için direk tif almağa lüzum göstermiye * cek kadar yükselmiş bir halde dir, Başbakanın hava - tehlikesi işareti karşısında yazılan yazı" ları her gün okuyorum. Mi! duyguların en değerli bir ifade si olan bu yazılar bütün millete “silâh başına!,, işaretini en â* çık şekilde vermeğe kâfi gel - mektedir. Bütün temennilerim, daima mevcut olan bu tehlikeyi matbuatımızm sürekli yardım * larile millete her zaman göster- meleri ve ikaz etmeleridir.., Yüksek Mühen- dis okulasında Yüksek mühendis okulası tâ- lebesi kendi aralarında bir tay * yare cemiyeti yardım derneği tt sis etmişlerdir. Derneğin fahri başkanı mektep direktörüdür. Dernek üyeleri Türk tayyare cemiyetinin madeni rozetlerini takacaklardır. ll ÜYELER ' Ankara, 30 A.A. — Hava tehlike- sini bilen üyeler: C, H. P, genci sek* reteri Recep Peker, yükenini 100 İi Taya çıkarmıştır. Mehmet Ali Fidan, Izmirde mani- faturacı 20, Ali Galip Fidan, Izmirde manifaturacı 20, Hamit Polga Nali$ | Müstafa ticarethanesinde — veznedâf | 20, Ahmet Nail, Demirli hanında mü cellit Izmir 20, Salamoan Izrail, NafiZ Mustafa ticarethanesinde TIzmir 20: Fabri Yavuz, Izmir T. H. K. sagıs * | manı 20, Burhan Bardakçı T. H. E- vweznedarı 20, Firuz Sumtekin, İzmif İş bankası direktörü 60, Osman Dat* dağan, İzmir Iş bankası direktör mu* avini 36, Cahit, Izmir Iş bankası İ* kinci direktörü 24, Hüseyin Hüsxnlk Eronat, Izmir Iş bankası sagıs ZÜ; 'Tahsin İzmir Iş bankası sigorta şe 20, Edip Carfi Izmir Iş bankası iş * e dan ON Navrat Tnrewi İy bankağı İşyarlartndan S0 ” GAN Saffeti Izmir İş bankası işyarların * dan 20, Rifat İzmir İş bankası büf bankası istihbarat şefi 20, Burla birâ” derler İstanbul Galata Hezaren cade No. 1-3 1000, Süleyman Ankara KO* | yunpazarı kantariye şirketi 25, Saif Ankara Koyunpazarı kantariye şirkt” # 25, Asım Ankara Koyunpazatf 4 kantariye şirketi 25, Ali Aktar Ankâ* ra Koyunpazarı manifaturacı 25, Ö * mer Kütükçüoğlu Ankara Koyunp#” | zarı manifaturacı, Jsnan Aslan ÂAN” kara Koyunpazârı manifaturacı 20t | Naim Güdülloğlu Kantariye şirketif” de 25, Kenan Eskişeri T. H. K. b% : kant 25, F. Şükrtü Eskişehir T. H. P başkanı vekili 25, Ziya Boral Es$” şehir Bankası muhasibi 25, Zeki E# kişehir T. H. K. muhasibi 20, Devl şürası Başkanı Reşat Mimar 190, M N. D, Başkanı Rtza Sun 50, 'rıuı',. mat dairesi Başkanı Hakkı Özer $ Duavi dairesi başkkanı Saffet Tuncü 50, Mülkiye dairesi Mitat Kalaba 50, Üye Ali Rıza 40, üye Asaf Cubt | ruk 40, üye Şefik Yürekli 40. üY Asım Yeğin 40, üye Ömer Lütfi B” nal 40. - No, 38. KIRMİZİ VE SİYAR — Birkaç saat sonra Julien, ma- dame de Rönal'in odasından çı- karken, — roman — Üslübu ile söyliyelim — bütün emellerine muyvaffak olmuştu. Madame de Rönal'in kalbinde aşk hissi uyandırması ve onun büyüleyici güzelliğine bend> olması saye- sinde kazandığı bu zaferi, o ace- mice ustalığı ile hiçbir vakit el- de edemezdi. Fakat en tatlı anlarda bile, hep o garib gururuna kurban olup, kendine kadınları bağla- mağa alışık bir erkek gibi gö- zükmeğe çalıştı: tabiatinin en sevimli tarafını bozmak için inanılmaz gayretler gösterdi. Sebep olduğu zevkli doşkunluğa ve bunu lezzetini bir kat daha arttran vicdan azablarına dikkat edeceği yerde vazife fikrini bir dakika aklından çıkarmadı. Kendine örnek edinmek istediği STENDHAL ” insan idealinden bir " lacak olsa artık ölünciye kadar olacağını ve korkunç bir T Kziz e ulien'i; kendini üstün bir ıdıın"ed:ıı:: rafr, ta ayaklarının ucuna kadar gelmiş olan bahtiyarlığı tatma- sına engel oldu. O, yanaklarının asıl rengi pek gönül çekici ol- duğu hâlde, baloya giderken al- lık sürmeğe kalkan on altı ya- şında bir kız gibi idi. Julien'in gözükmesi ile ölecek gibi korkmuş olan madame de Rönal, biraz sonra haylı telaşa düştü. Julien'in gözyaşları, o umudsuz gibi durması, kadının zihnini perişan etmişti. Julien'e artık reddedemiyece- ği bir şey kalmadıktan sonra bi- le onu, gerçek bir gönül incin- mesi ile uzağa itiyor, sonra yine “kollarına atılıyordu. Bu'yıptığı, gözül bir yaptığına uymuyordu. Hiç bağışlanmıyacak bir günah işle- diğini santyor ve gözleri önünde beliren cehennemi, Julien'i en tatlr okşayışlara kandırarak, örtmek istiyordu. Kısacası Juli- en'in bahtiyarlığının hiç bir ek- sik tarafı yoktu, böyle elegeçir- diği kadında alev gibi bir hassa- siyet bile bulmuştu; fakat yazık ki o bundan anlıyacak adam de- ğildi. Julien çıkıp gittikten son- | ra bile madame de Renal'in hiç İstemeden duyduğu coşkunluğu, içini parçalıyan vicdan azabı ile “?A“:.“ ';jevım etti. n Tanrım! İ - ni e bisekz bahtiyar ol düştüğü perişanlığı duyuyordu. O ruh arzu etmeğe alışmıştır, artık ar- zu edecek bir şey bulamaz, bu- nunla beraber henüz hatıralar da vücut bulmamıştır. Geçit res- minden dönen bir asker gibi Ju- Hen, her hareketini birer birer üne getirip düşünmeğe M $i n başladı. — Kendi kendime olan vazifemi hakkile yaptım mı? Rolümü iyi oynadım mı? Hem de ne rol! Kadınları av- lamağa alışık bir adam rolü! Bölüm XVI ERTESİ GUN Çok şükür ki madame de Rö- nal pek heyecana kapılmış, pek şaşırmış, biran içinde kendisi için dünyanın her şeyi, merkezi oluveren adamın budalalığını farkedemiyecek bir hale gelmiş- ti,; böyle o'masa Julien bütün ününü kaybediverirdi. Ortalığın ağardığını göı:_üp de Julien'e artık gitmesini söy- lerken madame de Rönal: — Aman Tanrım! — diyordu, kocam bir gürültü işitti ise ben mahvoldum demektir. » Hala da parlak cümleler sa- vurmağa vakit bulan Julien şu cümleşi hatırladı : — Yoksa — yaşadığınıza esef Mi ediyorsunuz? a ğuma esef etmem! _julie.n odasına, ortalık iyice ağardıktan sonra ve hiç bir ihti- yat gözetmeden dönmeği şere- fine daha uygun buldu. Tecrübeli bir adam - gibi gö- *ikmek fikrine, bu çılgınca fik- Te saplanmış, en küçük hareket- lerini bile bir an olsun Şşaşmaz bır_dik!_utle ince-eleyip ona gö- Te iş görüyordu; bunun bir tek _faydaıı oldu, madame de Rönal ile sofrada karşılaştığı vakit ha âeketi bir ihtiyatlılık usta-işi ol- . Madame de Rönal ona her baktıkça kulaklarma kadar kıza- rıyor ve bir an bile ona bakma- dan yaşıyamıyordu; halinde bir mhşüık olduğunu kendi de far- k_c_dıyor ve bunu gizlemek için Bgösterdiği her gayret heyecanı- ni ğır kat daha belli ediyordu. Julien ancak bir defa gözlerini kaldırıp ona baktı. Önce ma- dame de Renal Julien'in bu ihti- yatlılığına hayran oldu. Fakat, arası çok geçmedi, bu biricik ba- |— Bu anda çok, çok esef e- yorum! ama sizi tanımış oldu- kışın bir daha tekrarlanmadığını görünce telâşa düştü:. “Yokez beni sevmiyor mu? diyordu î onun yanmda ihtiyar bir ka' Nim, ondan on yaş büyüğüm"ı_ Yemek odasından bahçeyt L karlarken Julien'in elini ':4[ Böyle — fevkalâde bir aşk iZEL görmenin verdiği beklenilmedi sevinc Julien'in gözlerinde ihtiras ateşi belirtti; S0l madame de Rönal'i çok bulmuştu ve, gözlerini mamakla beraber, bütün onu süzmek, bütün güzelli ni birer birer incelemekle mişti. Bu ateşli bakış de Rönal'i teselli etti; ger$ KA kaldıf? vaktil ikldr': | i bür İt tün endişelerini gidermi :’; kadıncağız, bu endişeler içil sinde, kocasımı aldattığ! aK duyduğu vicdan azabını V yordu. K Sofrada bu koca bir !Cy"âg kıma varmamıştı; ama maf y Derville çok şeyler sezdi :’_de- geldi, madame de Rönal'if gie | şüp bayılıvereceğini sandi- tün gün madame de *, dostluğundan aldığı c ürt