EFES Mahallebiye sarımsak koy - Sak ne ise eski eserleri badana- lak ta odur. Bazı işgüzar â - ci lar güya güzelleştirmek İ -« k';':m-jkalan kirece bulamak letinde bulunurlar, l c"jçtn gün bize haber verdi - “t ki Beyazıt camiinin drvarla- Ambıııana etmişler, dün de L dolu muhabirimiz Hamdi Stel'den bir mektup aldık. O bundan şikâyet ediyor. Mek- ' aynen koyuyoruz: d "s_elçuk istasyonunda, tren - ü iner inmez, Kuşadasına gi Heğ Sösenin başlangıcında, E - Esli'lerden kalma, kadim su ke- Şerlerinin yanında müânâsız ve g"kın bir park göze çarpar. Undan başka, gözü korkutan, değerine paha biçilemiyen bu kemerlerin, bol bol bir kireç ba- d"'llıı ile badanalanmış olma- Hdır, Bu çirkinlik nazarı dikka- hi celbetti. — Eski bir ösere el ülmesini bir zulüm ve cina - telâkki ettim. Hayretle öğ- ;:“d'lm ki Atatürk, — geçen yıl ka tivardan geçecekleri sırada, liry’“ıkım tarafından — verilen emir üzerine badanalatılmış- br. Ve filhakika Atatürk Selçu- ka vardıklarında bu çirkin man lbg'&dın müteessir olmuşlar, huyk kıymetli bir eserin kirece » _ı_il!ınlması mânasızlığından ürü kaymakama gereği olan Tsi vermişlerdir. — Anlaşılan, M ihbtar üzerine badanayı çıkar- dağa çalışmışlar ve becereme - ikleri için kemerler yol yol Bördüğüm halde kalmış. Arzu edilir ki, bu gibi kıy - Tetli âbideler üzerinde, düşü - :q_l_*hheden yapılmak — istenilen ]iYıe sağlam ve esaslı boyama- T! gibi köylerin içlsri de sağ- esaslara dayansın. NiAvmpıdın ve Amerikadan, kı)'ük masraflara katlanarak, lhıı ledîmr Efes harabelerini görme- gçlen gezsinlerdenin! y tanir Etah Satea tabif park larla bezenmiş bu şirin köyde > bir şehre benzetmek vâhime- le — park karikatürlerini ya - Parak tabilliklerini bozacakları- ha, köylerin daha esaslı işlerile Braşsınlar... ılalSe_l:;uk harabelerini h tile, Aydın demiryolundan Ususi katarlar tutmak külfeti- © giren seyyahlar düzenli bir 'Olla karşılaşmak şöyle dursun, 'abelerin dört yanını otla, yo- Sunla, dikenle örtülü bir halde Börürler... Sözlerimiz tesirini Bösterirse ne âlâ!,, E. Hamdi USTEL keEfe: eski tarihin büyük mer- ezlerinden biridir. İzmirin dizi lin dibinde bugüne bugün dü H en mühim harabelerin - sayılır. Akın akın seyyahla- büyük - yorgunluklarla tır - Mandıkları bu harabelerde, Di- .:ğ'_l Mabedi vardır ki “Acayibi &i âlemden” biri olarak ta- at iştır. Efes, İsâ doğmazdan r“'_ Yüz sene evvel başlayan şöl ŞNi 1421 genesine kadar ehem lh.:::m kaybetmeden yaşat - görmek Bu uzun zaman içinde devir - 'nin"ımî' geçmiş, başka başka il etlerin medeniyet örnekle - tirm © ehemmiyeti ziyadeleş - aK stir. Meselâ — Lidyalların Beçmiş, İranlılar tarafın - deri $gal edilmiş, Büyük İsken- Veit halefi Leizimak'ın hima - kez € girmiş, Romalılara mer- :qh:"nu;. sonra Hıristiyanlar ı'üy $ Selçukiler oturmuş, ni - k €&t Osmanlı Türklerinin ma- Müş. Bütün bu devirlerden aa PA eserleri koynunda taşı - AKADEMİDE Tüzel San'atlar Akademisi w Şubesi konkurları devam ıo:'“f- Bu hafta içinde eskis k,ık""_“ yapılacaktır. Konkur- lı%p:"fh'l talebeye (Atölye) rü,m.. 'Zisyonu mevzu olarak ve- hlz., » talebe bu kompozisyonu kla meşgüldür. Kot- 'tür, *A beş gün devam edecek- yan Efes hakkında şöyle kısa bir fikir vermek her halde fayda sız olmasa gerek, Istasyon tarafından Efes ha- rabelerini gezmeğe başlarsanız, evvelâ karşınıza Bizans devrin- den kalma bir kemer gelir. Son- ra 6 ıncı asırdan kalma bir kapı, ki üzerinde Aşil'in Hektor'u ta- kip edişini gösterir bir kabart - ma vardır. Zaten bunun için bu kapının adına da “takip kapısı,, denmiştir. Meselâ Sen Jan mabedi ki, 110 metre uzunluğundadır. Ve altı tane kubbesi vardır. Bunu Imparator Jüstinyen yaptırmış. Sonra 260 metre yüksekliğin- de “Konsiller kilisesi,, var. Daha sonra tiyatrodan lima- na giden bir yol, Arkadiyana caddesi denen geniş bir cadde ki tekmil etrafı sütunlarla süslü - dür. Yerde mermer döşelidir. Vaktile kim bilir bu cadde ne kadar güzelmiş. Ya tiyatrol!.. İyi muhafaza edilmiş. Tekrar, tekrar her devirde tamir gör - müş bir yer olduğu için bugün bile seyri — güzel bir manazara gösterir. Burası, 42 bin seyirci yi içine ferah ferah alabilen bü- Yük bir binadır. 12 büyük mer - divenle çıkrlan tiyatro 18 metre S kdel Süleymaniye camiinin — bir şaheser olduğunu bilmiyen yok- tur. Yoktur ama camiin nasıl yapıldığını, ne kadar masrafla, nasıl bir emekle meyvdana gel- diğini de bilen her halde azdır. Halbuki hergün önünden geçti- ğimiz güzelliklerle biraz yakın- dan tanışmak gerektir. — Zaten bu sütunların kasti de budur. Bi lenlere tekrar etmek, bilmiyen- lere de öğretmek. Kısaca anla- talım: ü ll Kanuni Süleyman bir gün Mimar Sinanı karşısına çağırt- EEĞ b g. — Ben öyle bir cami isterim ki, benden evvel gelmiş padi- şahların hepsinin yaptırdığı ca- milerden güzel olsun. Öyle bir cami ki, senin ve benim ismimi ebedileştirsin. Kanuni'nin istediği oldu. H_ı- kikaten Süleymaniye hem is- mini alanı, hem temelini atanı ebedileştirdi. Sinan, camiin plânlarını ya- prp ta padişaha arzettiği zaman Kanuni bu neticeyi kestirmiş o- lacak ki, gülümsiyerek: — Güzel, güzel.. den'_ıiş. Sinan ise o sıralarda dehşetli me;gçı: Üzerine aldığı mühim bir işi başarmakla uğraşıyor. Kâ_gnhı- nedeki membalardan şehire su getirmek için gene padişahın is teğini yerine getirmeğe çalışı- yor. Su yolları yapıyor. Bllym_(. çok eziyetli, çok m.ıırını_.blr iş bu. Bir taraftan da camiin te- meli atılmış, bina yükseliyor. Her şöhretin etrafında bir ta- kım kıskançlar türer. Hele Si- nan gibi o kadar ün salmış, iti- bar ve itimat kazanmış bir insa- nın arkasında kuyusunu kaz- mak için binlerce ihtiras bulun- ması gayet tabil. Camiin inşasıma başlanalı 6 sene olmuştu. Hâlâ bina bir tür- lü bitemiyordu. Kanuni Süley- man sabirsızlanıyordu. Bir ta- raftan “camiin tetümmatından- dır” diye camiin yanına kendi- sine bir de türbe yapması için Sinanı kışkırtıyorlar. Bir taraf- tan da padişaha giderek “Sinan yüksekliğindedir. nakışlarla süsülenmiştir. Daha ötede Agora çarşısı. 110 metre uzunluğunda sütun- larla, kemerlerle süslü bir çarşı. Selçukilerin kalesi, Aydın o - ğullarından kalma birinci sul - Gayet güzel tan İsâbey camii, — kütüphane, 1400 seyirciyi alabilen Odeon tiyatrosu, Kızlar sarayı, ashabı kehfin kabirleri. Ashabı kehfin mezarlarını bi- lir misiniz, Bunlar Panayır da- ğının şimali garbisine tesadüf eden yamaçtadırlar. Imparator Desiüs zamanında hrristiyanlar müthiş zulüm gö - rüyorlardı. Güya bu zulümden kurtulmak için yedi genç hıris- tiyan bu mezarların olduğu ye- re kaçmışlar, sığınmışlar ve 200 sene uyuduktan sonra hiristi - yan imparatorlarından Teodos zamanında uyanmışlar ve öl « dükleri zaman imparator Teo - dos bunları ayni yere gömmüş ve mezarları üstüne bir de kilise yaptızmış, Velhâsıl bütün bu güzel eser- lerin karargâhı sayılabilen Efes canlı bir tarih halindedir. Eski eserlere karşı daima hür | metkâr olmalıyız. BF M aA üzumsuz işlerle uğraşıyor da camii ihmal ediyor” diyorlardı. Kimisi: “Kubbeyi oturtamıya- cak, şüphelidir” dedi. Padişa- hın da bu dedikodulardan sabrı son dereceyi bulmuştu. Bir gün Sinan; mihrabın ve mimberin süslerile uğraşıyordu. padişah geldi. “— Niçin benim camiimle mukayyet olmayıp mühim olmı yan nesnelerle tatili evkat ey- lersin? Ceddim Sultan Mehmet Hanın mimarı Ayas sana nümu- ne yetmez mi? Bana bu bina ne zaman tamama erişir? Tez haber ver, Yoksa sen - bilirsin.,, diye Sinant azarladı. Sinan, pa- dişahtan hiç böyle bir muamele görmeğe alışık değildi. Şaşırdı. — İki ay sonra tamamdır pa- dişahım, dedi. Bu inanılacak şey değildi. Zi- ra camiin eksiği öyle iki ayda pek tamam olacağa benzemiyor du, Süleyman, Sinan aleyhinde söylenenlere daha çok inanma- ğa başladı. Nyese iki ay sabret- ti Sinan, söz verdiğinden ta- mam iki ay sonra hakikaten Ka- nuni Süleymanın karşısına çık- 'ti ve tamam olmuş camiin anah tarlarını teslim etti, Güzel bir açılma merasimi ya pildi. Açış hakkını Sinana ver- Camic Muradiye Camii Manisada - Muradiye Camii vardır. Camiin güzelliği hak- kında bir fikir verebilmek için sadece şu kadarını söylemek Pkâfi gelebilir ki, bu cami Sina- | nmdır” Burası nedense seneler- denberi tamir görmemiş, harap | perişan bir halde kalmış. Evkaf Umum Müdürlü*ü bu değerli eserin esaslı Siu *te bir tamir görmesini ve tamiı n üç senede bitirilmesini istemişti. Geçen sene tamir işine başlandı. İş epeyce de ilerledi. Bu sene ye niden tamire başlanması lâzım geliyordu. Haber aldık ki, he- nüz anlaşılmıyan bir sebepten dolayı, bu tamirden vazgeçil- miş ve cami, bu sene öyle ya- rım bir halde, yüz üstü brrakıl- albüki Evkaf Umum Mü- ü bu meselg için lâzım gelen tahsisatı ayırmış bulunu- yordu. Yarıda kalan bir işi bi- tirmek ve Sinanın bir şaheseri- ni korumak için camiin tamiri- nin bu sene bitirilmesini temen ni etmek isteriz, diler (1556). Süleymaniye camii sekiz se- nede tamamlandı. Camiin inşasında kullanılan dört büyük mermer direk vardır ki, bunlardan biri İskenderiye- den, biri Balebek harabelerin- den, bir tanesi de Amire Sarayı civarından, dördüncüsü de Kız- taşından getirildi. Bu taşların camie ırgatlarla, dolaplarla ge- tirilmesi uzun bir uğraşma ile mümkün olmuştur. Aylarca ça- lışılmıştır. Nihayet kubbesi kapandı, Du- varlara çiniler kaplandı, Hattat Karahisarlı meşhur Hasan E- fendi yazılarını yazdı. Dünyanın hiçbir tarafında eşi bulunmıyan renkli camlar takıldı. Cami bit- ti. Camie giden masraf:537 yük, 82.900 akçedir. Süleymaniye için derler ki, kürei arzı sarsan müthiğ bir zelzele olsa da, ar- zın üstündeki binalar tekmil yı- kılsa, hâk ile yeksan olsa Sü- Ic.ymaniyc gene yıkılmaz. Koca Sinan gerçi “Ben Süleymani- yeyi kalfalığımda yaptım” di- yor amma, Süleymaniyenin eş- siz bir mabet olduğunu da bil- miyen yoktur. , Bugün - bütün dünya bu bina karşısında Sina- nın büyüklüğünü söz birliğile tekrarlayıp duruyorlar,, ——— TİYATRO MEKTEBİ Sanılır ki bizim bir tek tiyat- romuz vardır o da şehir tiyatro- su. Hayır. İstanbul halkevinin de bir tiyatrosu olduğunu bil- mem bilir miydiniz? Bu tiyatro, üç senedenberi muntazaman temsiller vermekte, çalışmakta ve genç neslin kabiliyetlerini ye- tiştirmektedir. Halkevi — tiyatrosu, senenin her ayında çalışır. Bu sene de otuz kişilik kadrosu ile bütün çış çalıştı. Bir defa burası bir mekteptir. 3ir tiyatro mektebi. Buranım tiyatro dershanele- inde tiyatro dersleri alan genç- ere Seniha Bedri Alman tiyat- *0 metinlerini, aktör küçük Ke- nal, Diksiyon, kostüm tarihi, nakiyaj ve tiyatro tekniği, Mehmet Şükrü, Shakespeare'in »serlerinin metinleri, Celâl Tah- sin de tiyatro tarihi, edebiyat ve »stetik dersleri veriyor, Mektepte her gün ders var - lır. Dersler 6,30 da başlar. Bu lersler, halkevinin güzel sanat- lar subesi olan Alayköşkünde 'erilig. Mektep hakkında biraz daha malümat verelim. Mektebin üç kursu vardır. Üçüncü kurstan yedi genç bu sene teşrinisanide . 9 Tiyatro mektebinde Diksiyon dersi “Olgunluk kâğıdı,, alacaklardır ki, yedi san'atkâç üç senedenbe- ri muntazaman mektepte çalı- şıyorlar. İkinci kursta on kişi, birinci kursta da 12 kişi var, Sı- rası geldikçe tiyatronun bu genç yolcularını birer birer tanıtaca: gız. —— SAN'AT HABERLERİ “HEYKELTRAŞ ZÜHTÜ| IMARLAR 'Sör anlarda Güzel San- atlar -. nisi mimari şubesi- nin kaldırılarak Mühendis Mek- tebindeki inşaat kısmına ilâve edileceği söyleniyordu. Bunu gazeteler de yazdılar. Evvelâ haber verelim ki, bu bir dediko- dudan ibarettir, asıl ve esası yoktur. Hattâ Mühendis mektebin- deki “İnşaat ve mimari şubesi,, ismini taşıyan bu kısmını ismi sadece “İnşaat,, şubesi olarak kalmış. Akademideki mimari şubesinin genişlemesine çalışıl- mış. Bunu sevinerek yazıyoruz. Zira mimarların Güzel San'atlar Akademisinden Mühendis mek- tebine geçmeelri onların çok za- rarına idi. Değil böyle bir deği- şiklik hatta akademideki mima- ri şubesinin kuvvetlenmesi için Kültür Bakanlığı bu sene üç bin liradan fazla tahsisat koymuş, ayni zamanda uzun zamandan- beri bir türlü almamıyan tazyik ve cer makinesinin alınmasıma karar vermiş. Sevinilmiyecek şey değil. Zira her memlekette mimar, Güzel San'atlar akade - misinden yetişir. DENİZLİ ABİDESİ Denizli'de dikilecek “Ata- türk,, âbidesinin şartnamesi Gü zel San'atlar Akademisine gön- derilmişti. Akademi bunun üze- rinde bazı değişiklikler yapıl- masına lüzum görmüş ve şart- nameyi tekrar Denizli valiliğine göndermiştir. Sovyet San'atkârları Yarın Sovyet san'atkârları İs- tanbula geliyor. Kendileri hal- kevi, fırka, şehir tiyatrosu, gü- zel san'atlar akademisi ve kon- servatuvar tarafından karşıla- nacaklar. Temsillerini Fransız tiyatrosunda halka bedava ve- receklerdir. Halkevi tarafından bütün teşekküllere davetiyeler gönderilecek ve İstanbulda bu- lundukları esnada Güzel San'at- lar birlikleri tarafından ağırla- nacaklardır. Sovyet san'atkârla- rt mayısın 14 üne kadar Park Otelinde misafir kaldıktan son- ra memleketlerine dönecekler. Bir kata Eskişehirde dikilecek “Ata- türk,, âbidesini yapmakta o'an “D, grupu azasından heykel- traş Zühdü yakında Eskişeh're gidecektir. Türkiyede ilk hey- kel sergisini açan Zühtü “D,, sergilerinde eserlerini gören - ler bilir ve tanırlar, Bu hafta Zühtü'nün en yeni calışmaların- dan bir “Kafa,, etüdünü koyu- yoruz.