— 4.5.935 aA M LA Atatürk, Türk Kuşu Kurumunda Çok Mühim Bir Söylevde Bulundu (Başı 1 incide) zelden tanrmak kapasitesini gös tererek kapsal bir dölenle, top- Tağı ve onun türlü ürünlerini, İnsanlığa verimli kılmış,okan de Tizlerde göğüşlemedik dalgalar bırakmıyarak, insanlığa genlik Veren kültür yolları açmıştır. Lâkin, yaşadığımız bu çağda, Artık, insanlar, yalnız karada Ve denizde kalmadılar. Tabia- g:; hava varlığının da içine dal- lar, Hayat için, havayı, yalnız, Hefeslenmenin yeter olmadığı Anlaşıldı. Gerek ve gerçek olan, Va egemenliği olduğu yalın olarak ortaya çıktı. Bütün uluslarm, büyük dö- Henle, üzerinde çalıştıkları bu Yöneyde, Türk ulusu da, şüphe- iz, yerini almalıydı. Türkiye Cümhuriyeti hükü- Meti, kara ordumuzun yanında, donanmamızı kurarken ,hava fi larrmızı da, en son hava araç- leriyle düzenlemekten geri kal- Madı. Şahıslarile onur düydüğür Muz, hava subaylarımız ve ko- TMutanlarımız da yetişmiş bultı. hüyorlar. . Uçmanlarımız, her zaman her halde, ulusun yüzünü ağfır - tacak yüksek değerdedirler. Lâkin, arkadaşlar; bu kaida - Tını yeter görmek doğru olfmaz- dı, Hava işine, onun bütürr dün- Yada aldığı önem derecesihe gö- Te genişlik vermek lâzımılı. Bunu göz önünde tutath Cum- huriyet hükümeti, havvacılığı. ltlin slinmesen Zai S Tarında idi. Türk; yurdun dağlartında, or- evalarındaa, deniz - lı:[înr!e. her bucağımd'a, pasıl bir inlgi ve kendine güvenle yürü - var. o yardüan asuğs manında da, ayni süretle dola- Şabilmelidir. Bu ise, Türkü, içocukluğun - | dan, vatan kuşlarile, vatan ha - ;îs: içinde yarışa — alıştırmaklâ ? ş.aar, İşte, bugün, burada, bizi top- hlıyan sebep, o, klatsal işe başla- Ma âyinidir. Havacılrk kıylavına ciddi - sa- tılmalarından dolayı, hüküme - Uçmazi — Tayyareci Önem — Ehemmiyet İşlev -— Amel, fiil, meşgale Güver — İtimad Asuğman — “mecazi olarak,, gök Kınav — Fnaliyet Ödev — Vazite Kıvanç — memnuniyet Düzey — Seviye Vatan — "r,KKaq Ayrin — “Türkçe ayın « oyjn,, Ürel — Ezeli Hayat — “T. Kö.,, Düzım — “T. Kö.,, Ysmet İnönünün söylevi Ankara, 3 (A.A.) — Bugün Tiürk kuşu kurumunu açarken Başbakan İsmet İnönü şu söy - levi söylemiştir: Sayın arkadaşlar, Hava kurumunun açılmasını ;yalnız bir spor kulübünün açıl - masındaki sevinç ile karşılama- malıyız. Türk kuşunun büyük bir ulusu, havanın engin dünya- sı ile tanıştırıp alıştıracak bir teşebbüs olarak alkışlamalıyız. Türk kuşunda yüce yetenek - lerini geliştirecek sportmenler, Türk havasını medeniyetin bir - leşme ve buluşma alanı haline getireceklerin öncüleridir. Bun- yeni temellere dayamak için ö - nayak olacaklardır. Plânörler bugün her ülkede havacılığın yardımcı kurumla « rından sayılmakta, binlerce ha- vacılar ilk aşklarını bu kurum - da kazanmaktadırlar, ae —— caraur aı%vânbğkı lerinin tamam - lanması ve severek eğlenilecek bir toplanma yeri olması için ©- lHimizden geleni yapmak kararın dayız. Türk gî:"'d:.ğ îıemıiıyetinin ve onun erli Başkanı Fuad Bulcay'ın yıllardanberi Türk tayyareciliğine olduğu gibi bu kurumun kurulmasında da yüce hizmetler ettiğini to - Şekkürler ile anarım, Bu kurü - mun çalışmasında Sovyet uz - manları kılavuzluk ve hocalık e_dçe:k!erdir. Sovyet tayyareci - liğinin gösterdiği bu dostça ilgi lar Türk havasının savgasını da | | çalışmaktan çok istifade edecek | | TA ye içten teşekkürlerimizi söyle- mek benim için bir zevktir. Sov- yet Büyük elçisi yüce sportmen ve sayın Karahan bu yolda çak dostça ilgiler göstermiştir. Sovyet tayyareci! bütün dünyanın takdir ettiği yüksek bir düzeye çıkmıştır. Türk Ku- şu Sovyet uzmanlariyle beraber tir. 'Türk kuşunun çalışmaya ve yükselmeye başladığını sizi ta- nık tutarak ulusa müjdelemek benim için bahtiyarlıktır. Türk gençleri Türk havasma bütün ateşleriyle atılmakla, &o ğuk kanlı ve yürekli yaradılışla- Tının yüce verimlerini göster. mekle Atatürkü cok sevindire. cek bir spora bağlanmış olacak- lardır. Kurum başkanı Fuad Bulcay'ın nutku Ankara, 3, A.A. — Türk ku- şu kurumunun — bugünkü açılış merasiminde tayyare cemiyeti başkanı Fuad Bulcay şu söy- levi söylemiştir: Kurumumuzun — bütün çalış- | ma ve başarmalarını benzersiz ve değeri ölçülmez şeflerimiz- den aldığımız kuvvete ve hıza borçluyuz: Türk gençleri, gerek | en büyüğümüzün, gerekse Cüm huriyet hükümetinin ulusal ha- vacılığa vermekte olduğu ehem- miyeti tamamiyle kavramışlar- dır. Türk kusu daha işe başlar- ken üyelerinin 150 ye yaklaşma v Düsle gencliğinin havacılığa karşı nasıl içten bir #evgi ve il- gi taşıdığının en sağlam belgesi- dir. ! gerek ku- *Türkisir ha. vacılık kurumu,, na çevirmek su retiyle cemiyetimize karşı lüt- fettilderi alâkayı, gerekse şahsı- ma karşı gösterdikleri teveccük, itimadı ve yüce Başbakanımızın çok değerli güvenlerini özyü- rekten saygı ve — minnetle kar- şılar, bu alâkaya lâyik uçucu bir gençlik yetiştirmek gayesi uğrunda bütün gücmüzü harcı- yarak çalışmaya and içeriz, girer te, Genel Kurmay Başkanı sa - yın Mareşala 've Türkiye Hava Kurumu Başlsanı değerli arka- daşm Fuad'a, burada, özel min- Betlerimi sutetrım, Bu ödevimdzi başarmada, biz- '!E_n değerli "ytardırnlarmı esirge- Miyen dostümüz Rus Sovyet c_flnhun'yetme ve onun, sayın b';fyiik elçisi, Bay Karahana, önü hüzde, açıkta teşekkür etmek - ten kıvanç duyarım, çopuğu: h Her işt> olduğu gibi, havaer- ikta da, en yüksek düzey de Bökte serti bekliyen yerini, az da, dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız Bevinecek, Türk ulusu mutlu o- lacaktır. Türkçe kelimeler Ankara, 3 (AA.) — Ata- 'h“irk'mı bugünkü — söylevinde ç m:bına kelime yoktufh Ka R kullanmış olduğu ke- limelerin Bazılarının anlamları Ş$unlardı Yesy DKS — Mahlâk Bökâa — “T, Kö., KÜ K k te — yetenek, iyet k'Pııl — Am ve şamil phand tetkikatının —mühim bir kısmımır bitirmiş ve - raporlarını hazırlamıştır. Maliye Bakanlığı bu raporlar da maliyede yapılacak — ıslahat hakkında ileriye sürülen tavsi- yeleri nazarı dikkate alarak lâ - zım gelen kanuni projeleri ha- zırlamaktadır. Alphand önce yeni maliye teşkilâtı hakkında bir rapor ver. miştir. Bu rapora göre yeni teş- kilât hakkında bir kanun hazır- lanmıştır. Ayni zamanda mali- ye teşkilâtıma terettüp eden va- zifelerin basitleştirilmesi hak « kında mühim tavsiyelerde bu - lünulmuştur. Yeni maliye teşkilât kanu- nundan maada maliye memu - rin kanunu da hazırlanmak üze- redir. Mütehassıslar şimdiye kadar bilhassa iki noktaya ehemmiyet verilmesi lüzumuna işaret et - mişlerdir. Biri maliye makaniz- masının kendisinden beklenen vazifeyi hakkile görebilmesi i - çin mütehassıs memur yetişti - rilmesi ve diğeri de maliye işle- rinin daimi bir şekilde ve mahal- linde kontrol edilmesidir. Bugün iş başında bulunan bü- yük memurlar arasında müte - hassıs ve değerli olanlar mevcut ise de küçük memurların ekse- Bisi meslekte armeli olarak yetiş- MALİYEDE YENİ TEŞKILÂT Bugünkü Kontrol Daha Ziyade Takviye Edilecek Fransız maliye müşaviri AlL- | miş olduklarından bunlardan |lerdir. Memurların ilmi seviye- hakkile istifade edilemerekte . dir. Bu sebeple mütehassıslar malümat sahibi ve değerli me- mur yetiştirmek için bir maliye mektebi tesisini tavsiye etmiş - leri yükseltilmeli ve badema ma | liyeye almacak memurlar imti . hgn veya müsabaka ile seçilme- lidir. Çünkü kanun ve nizamlar ne kadar mükemmel olursa ol. sun, bunlardan hakkile istifade edilebilmesi için, iyi tatbik edil- meleri ve bunun için değerli me- murlar bulunması lâzımdır. Maliye işlerinin gelince: Bugünkü kontrol kâfi değildir. Buğün teftiş heyeti bir kat daha takviye edilmeli ve vilâyetlerde bulunacak müfet - tişler vasıtasile maliye daireleri daimi bir kontrol altında bulün- durulmalıdır. | Yeni yapılacak maliye teşki- lâtında defterdarlıklar kâmilen kaldırılacaktır. Yeni teşkilâtta her vilâyetin bir maliye müdürü pulufızcnktn'. Vilâyetin maliye işleri müdürün kontrolu altında bulunacak, kontrol bir kaç şı- be müdürü arasında taksim edi- lecektir. Alphand bir kaç gün kalmak üzere Ankaradan şehrimize gel- Miştir. kontroluna N TU Bizim eşhki “Akşam,da, "Ahşam- Ct imzasile yazan arkadaş kim ise, işte o zat, dünkü yazısında, di- 'an,, En çıkmasile gazeteler ara- nda şiddetli Blr rekabet beşladı. EBakiden gazetelerin büyüklüğünü ade iç'n çarşaf kadar derlerdi. Şimdiki gizetderimiz çık şükür çarşalı da geçtilec. Beş kuruş veri- yöruz amma, bir kilo ikfat alıyoruz. 2 — Gazetelerimizin kıiymetini yalaız okkalarile ölçmek günahtır. İçleri de do- le. Türlü târlü, kıymetli yazılar var. Bu kadar zenginlik dofrusu cidden tebcik edilecek muvaffakiyet, 3 — “Tan., arkadaşımızm doğuşa baş- ka gazetelete bir örnek teşkil etti. Hepsi sahifalarmı artırdılar. İçlerindeki yazdarı da tenevvü ettirdiler. O derese ki. bugün iki gazeteyi okumak İmkân haricine çektı. $i okuyucular meveut gaztelerden bi Fini kati surette seçerek ona bağlanmak mecburiyeti ile karşılaşıyorlar. 4 — Bayıfa bolluğunu görünce kendi kendime düşündüm: “demek çok kâr edi- yorlarmış! $u halde biribirlerine reka. beti sayıdalarını çoğaltmakta arayacakl v gözete fatını ucuzlatmakta arasalar, daha doğrü olmaz mı? $ — Fakat hakikat gu ki, bu satışlarla | şa sahifa bolluğu devam ederse, mutlaka bazı arkadaşlar top atmak mecburiyetinde kalacaklardır. Bu felâkete uğramayanlar da mafile yere rarara katlanmış olacaklar. dir. Bu. bir'm kültürümüz bakımmdın da bir tehlikedir. Matbuatımız bu gibi teşeb- büzlerden ve tehlikelerden masun bir hal- de çalışıyor ve memlekete hirmet ediyordu. Fakat son günlerdeki yarış bize içtinabı İc<p eden felüketin ne taraftan gelebilece- &ini gösterdi. Onun için Gmlt edeciz ki, yakımda toplanacık matbuat — kongresinin irşadına hacet k;”lıma:hn gazetce İerimiz ralarında z ve kimseye Jardast olmayan ifiâs kı bir nihayet vermek çarelerini düşün Bu yazıya bizim cevaplarımız kı- saca şunlardır: ” 1 — On altı sayıfa bir gazete, bir kilo cekmez. Bizim on altı sayı- famaz 105 gram eder, Bu noktada on müsli mübalağa vardır. 2 — Yazının başındaki “gazete- lerimizin heymetini yalnız okkalla- rile ölcmek günahtır, içleri de do- ladtr, türlü türlü yazılar vardır ve bu kadar zenginlik cidden tebrik edilecek muvaffakiyettir,, mütalea- sile, sonundaki “bu bizim kültürü » müz bakımından bir tehlikedir. Malbuatımız bu gibi teşebbüsler- den ve tehlikelerden masun bir hal: de çalışıyor ve memlekete hizmet ediyordu.,, iddiası, biribirini tatma- makta ve arkadaşımız yukarıda ak dediğine aşağıda kara buyurmakta dır, Sayıfalar çoğalmış ve tenevvü €etmiş ise ve bunun faydasını da Akşamcı yukarıda itiraf ve teslim ettiğine göre, nasıl oluyor da, aşa- Şıda bunu memleket kültürü için bir tehlike gibi gösteriyor? Bununla beraber onun ne demek iğini biz pek iyi anlıyoruz. Du- ” ki, sayıfalar çoğalıyor, gazeteden birini almak mecburiyetinde kalıyor, bu da sa- tışa tesir ediyor ve bu yarıştan ba- zı gazeteler zarar görmek tehlike- sine maraz belunuyor ve sermayesi kâfi olmuyanların vaziyeti fenaya Kars ?elâketzedelerine HAF BİR MANTIK | AKŞAM ARKADAŞIMIZA 'ulbı:'ıı da cevabı basittir: Evvelâ, kariler kaç gazete ister- lerse o kadar alırlar veya almaz- lar, işte bu tercihtir. ki bir kültür işidir ve ba onların hakkıdır. İkincisi, bir gazetenin on altı sa- yıfa çıkması, diğerlerini de behe- mehal on altı savıfa çıkmağa icbar etmez. Çünkü biri fazla satar, da- yanabilir. Diğeri satamaz, binae- nalevh dayanamaması icap eder. Çünkü on altı savıfada refikimizin zannet*di gibi bahemehal zarar maukedder değildir ve mukadder olmadığı da kendilerine isbat olu— nabilir. Vaziyet böyle olunca, “Ak- sam,,in arzasu, rekabetin su veya b şekilde elini kolunu bağlavarak satamamak yüzünden — tehlikeye maruz olanları satılan gazeteve harsı korayalım demektir ve daha fazlası var: “horumak için da dev- Teti çağıralım!., buyaruyor. Mükem mel. Ama nicin? Hangi mecburi- vetle ve ne hakla? Gazetelere ne adar kö'se kovacafımızı. hansi ns mürekkeb kullanacağımız: ve kaç maharririn vazı yarması doğru oluağını da acaba matbuat konare sinden soracakmıvız? Çünkü, kâğıt kadar bunlar da maliyet Fiatı üze - rinde müessir bulunuvorlar. Ve son ra. bu davete mazeret olan, esas iftihaz olanan memleket kültürü - nün gazetelerin sayıfalarını çoğalt- masından değil de eheltmesinden faydalenabilaceği şeklindeki iddia da, nasıl ve hangi mantıktan stkı - yor? Nihayet şu da söylenebilir ki, on ı(& sayıfa cıkarmanın zararları- nt dün hepimize hatırlatan ve Mat buat koöngresine başvurocçak kadar vaziyeti vahim balan “Aksam., ar- kadasımızın, bizzat kendileridir ki on altı savıfa gazele cıkarmadı İs- tanbulda ihdas etmişler ve banu ödelt haline getirm'şlerdir. Mahaza biz buanu simdiye kadar hatırlama- mıştık. Çünkü, meşhur darbı mesel- dir: “Nefe zancı başı olsun!,, derler. Akşam da okuyucusuna güvenmiş, seneler- denberi on altı savıfa çıkarmış, hat- 16 bazan yirmi dört savıf, retmiş ve kimse kendi! “Niye bövle yapıyorsun. başka gazeteler mahvolervorlar, Fazla olarak mem- leket kültürüne de zarar veriyor- sun ,, di he Gazetelerin - sayıfalarını çoğalı- acuzlatmak — hususunda “A yaptığı tavsive ve tek- life gel'nce, ba mesele pek âlâ pö- rüşülebilir. Ancak, Akşam gazetesi sayıfaları ile beraber fivatını indi- Terek bize örnek vermelidir. Arka- sından x imize hic şüphesi ol mı'ıın!l Yalnız, hele o bir kure baş- TANCI Yapılan Yardımlar Kızılay kurumu Başkanı geçen zelzelenin tafsilâtını veriyor Karstan gelen hususl! haber - lerde 500 ölü ve 1000 den fazla yaralı olduğu bildiriliyor. Sıhhi- ye Bakanlığı ise 60-70 kişinin öldüğünü söylüyor. Bu iki ihti- malden hangisinin daha doğru olduğu ancak yarın anlaşılabile- cektir. Çünkü Kars yolları bo - zuk olduğu için telgraflara ce. vap gelmiyor. Diğer taraftan ci- var vilâyetlerden aldığımız ha- berler biribirini uymıyor. Sıh - hiye Bakanlığının beyanatında- ki rakamlara, Bakanlıkça alı « nan malümattan sonra vukua gelmiş zelzeleler telefatının kay dedilmemiş olması da muhte - meldir. Zelze'enin tafsilâtı Ankara, 3 (A.A.) — Sağlık | Bakanı ve Kızılay kurumu baş.- kanı doktor Refik Saydam, Karstaki yer sarsıntısı ve felâ- kete uğrıyanlara yapılan yar- dım tedbirleri hakmda Ana- dolu Ajansına aşağıdaki beya « natta bulunmuştur: “Sarsıntı bürkâni olmayıp çö- küntüden ileri gelmiştir. Sarsın. tının merkezi Digor nahiyesi i- le çevresidir. Sarsıntının, tesiri- ni takriben elli kilornetre nışıf kutrunda bir çevre içinde gös » terdiği anlaşılmıştır. Digor na- hiye merkezinden itibaren 15 ki lometrelik bir çevredeki köylet tamamile harap olmuştur, Bu çevre dışmdaki kısımda evler kısmen yıkılmış ve bir gok lu_n da çatlamak suretile zarara uğramıştır. , Bu hâdiseden Digor nahiye - sinde, yirmi beş köyde 709 e « vin tamamile yıkıldığı, 68 kişi- ;xin d:ı:duğü ve 70 kişinin yara - landığı ve 8 kişinin de kaybol - duğu tesbit edilmiştir. Hayvan zayıatı çoktur, — | Kağızman kazasının Digor nahiyesine sınır olan dört kö - yünde 30 a yakm ev yıkılmış ve iıgı kişi yaralanmıştır. Bura. :lı;hınz hayvan zayiatı da var- A.rpaşıy kazasından Digor nahiyesine smır olan köylerde de bazı evlerin yıkıldığı ve bazı- larmın da hasara uğradığı anla- şılmıştır. Yine Digor nahiyesine sınır o lan Kars merkez kazası köyle- rinde de elli kadar ev yıkılmış. tır. Butada insanca zaylat yok- tur, Biraz hayvanı telefatı var - dnîî:mdi)’z kadar yapılan yar - Kars halkı tarafından veri - lt'n 520, Kars Kızılay merke . zinde bulunan 430 lira ile Kars un fabrikasının teberrü ettiği Sq çuval un derhal tevzi edil - miştir. Ciheti askeriyeden de çadır almarak muhtaçlara veril- miştir, Kızılay genel merkezi de fe- lâkete uğrryanların iaşesi için vali emrine ilk yardım olmak üzre telgraf havalesi ile iki bin lira göndermiştir. Yaralılara yardım için Erzu- rumdan bir operatör — ile diğer bir doktor, iki sıhhat memuru ve bir çok sıhhat malzemesi yo- la çıkarılmıştır. Yıkılan evlerin yeniden yapıl- 3 ELER HIRSIZ Dostlarımdan M. Z. nin kay- nanası akıllı uslu, becerikli ve kibar bir kadımdır. Bu kadının başına oldukça garip bir vaka gelmiştir. Bakınız: Dostumun kaynanasının An - karada da bir kızı vardır. Son hafta onu görmek için Ankara- ya gitmesi icap eder. Hazırla « nır, biletini tedarik eder. Ufak valizini ve el çantasımı alarak Haydarpaşadan akşam üstü se- kize yirmi kala trenine biner.. Bizde perde, kafes, çarşaf kal ka dursun, erkekle kadınm müsa- vi sayıla gelsin... Bütün dünya trenlerinde olduğu gibi Anado- lu hattı trenlerinde dc_ bir (yal- nız kadınlar) kompartimanı var dır. j Dostumun kaynanası, kayna- nalık icabı pek genç olmamakla beraber erkeklerle bir arada bir kompartimanda — gecelemeyi - pek haklı olarak - istemez. Gi - der kadınlar kampartimanma. Bu kompartiman her zaman boş bulunmaz. Çünkü kadınlara ay- rılan yer erkeklere verilen ka- dar bol ve geniş değildir. Halbu , ki kadınların sayısı her yerde - eğer daha fazla değilse - er- keklerinki kadardır. Buna göre kadınlara verilen yerin kendi sayrlarına bakarak nisbetsiz ve az olduğu anlaşılır. Uzatmaya - İrm, aasılsa o akşamki trende (kadınlar) kompartimanı boş - tur. Hemen hemen boştur. Bir dostumun kaynanası, bir de der li toplu diğer bir kadım... Kadınlar erkekler gibi değil- dirler. Biribirlerile çabuk ahbap olurlar. Bu iki yolcu kadın da biribirlerile şuradan buradan gö rüşürler, Gece ilerler.. Dostu - mun kaynanasınımn uykusu ge « lir. Trende uyku, biraz da ser « semliktir. Başını söyle yan yas- tığa davar ve kestirmeye başlar. Ne kadar uyur belli değil, — l ı n ırır. yerinden kalkmaz sadece lerini aralık eder. Ve o sırada kompartiman arkadaşı kadınm Cantasına rengine nazaran elli liralık olduğu anlasılan bir para koyduğunu görür Buraya kadar vaziyette bir aykırılık yok. Lâ « kin dostumn.un kaynanasının da el çantasında elli liralık bir ka- ime vardır ve bu çantayı da üyürken şöyle kanapenin üstü- ne birakmıştır. Şimdi kadının önünde hele onun çantasına pa- ra koyduğunu gördükten sonra arkasından kendinin de çanta « sınraçıp içine bakması biraz ayıp olur.. Beklemek lâzım. Lâ- kin meraktan da içi içini yiyor. Tren sarsıla devam ederken d:m_!umun kaynanası kararını verir ve tekrar uyur gibi yapar ama aralık gözile karşısındaki kqdını gözler... Aradan bir saat mi, iki saat m. ne kadar gectiği malüm değil.. Nihayet yoldaşr olan meçhul kadın da uyur. Büs bütün emin olmak için biraz da- ha bekledikten sonra dostumun kaynanası kendi çantasını açar ve görür ki, ellilik kâat çantada yök... İşkili tahakkuk eder. Beş on dakika daha bekleyip kom - partiman arkadaşı olan kadının iyice uykuya daldığını gördük - ten sonra yavaşça onun çantası- nı açar ve ellilik kâadı alrp ken- di çantasına koyar İşi polise ha ber verip uzun uzadıya mesele yapmadansa bu şekilde kestir - me halletmek daha münasip. Simdi elin yaslı kadınını da hır- siz dive yakalatıp rezil etmede de mâna yok.. İ Tren Ankaraya varır. İstas - vonda kızını bulur. Eve gider « ler. Biraz sohra İstanbuldaki da madından şu telgraf gelir: “Ellilik kâadı konsolun BÖ « xğnde_ unutmuşsunuz. Kaybet « tim diye telâş etmeyiniz.,, B. FELEK ması için gereken tedbirler hü- kümete — arzedilecek ve açıkta kalan halkın bir an evel iskânı için tertibat alınacaktır.