ı .* YA T e P DU SK AAA SŞ UC BZT DNSN G GURAAİN A N Ç ENĞAD ÇD Nİ DNUK ÖL F 8Ş SA F FO ——U MEMLEKETTE TAN Atatürk heykeli dikilecek Aydm, 29 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şehir kurulta- yının toplantısında Atatürk'ün heykeli dikilmesi hakkımda ve- tilen takrir konuşulmuştur. Proje yapılması için tahsisat ko- nulmak' üzere mali muvazene encümenine havale edilmiştir. Asrt mezarlık yapılmak üzere Tellidede yanmdaki sebze bah- çesinin tahsisi istendi, onaylandı. Halka kolaylık olmak üzere bundan sonra mükelleflere borçlarını gösterir karne dağıtılma- sı ve belediye resimlerinin ağustos ve son kânun aylarında iki taksitte tahsis edilmesi kararlaştırıldı. Meclis, müteahhitle yapılan elektrik mukavelesini tasdik etti , Şehid Düşen Askerlerimiz için Bozüyük 2 (Hususi muhabirimizden) — Ön mayısta birinci ve ikinci İnönü zaferlerinde şehit düşen askerlerimiz için, me- zar başında bir ihtifal merasimi yapılacaktır. Bu ihtifal için büyük bir program hazırlanmaktadır. Civar vilâyetlerden he- yetler gelecek bu merasimde hazır bulunacaklardır. Programı yapan komisyon Bozüyükte çalışmalarına başlamıştır. Sivasta Atlı Spor kulübü Atlı sporculardan bazıları (Hususi muhabirimiz y 4, - Sıvasta atlı spor yapmak gaye ile bir spor kulü- bü açılmıştır. Bu hafta da kulüp mensupları Halkevinde toplana- Tak faaliyete başlamak üzere i- dare heyeti seçmişlerdir. Diş hekimi Nüzhet Çubukçu baş - kanlığa, ve azalıklara da mü - | | hendis Neylan, Faik oğlu, Cumhuriyeti okutanı Nu- rettin, Fehmi, Karslı oğlu, se- çilmişlerdir. Kulüp; atlr sp dan maada atıcılığa da chem - | miyet verecek ve diğer spor sa- halarında da uğraşmalar yapa- caktır. Kulüp azaları arasında bir çok bayanlar da vardır. Bu cuma ilk olarak bir atlı gezinti yapılmış ve Kangalda atlı spor kulübü menfaatine olmak üzere C Gökte- ları yapılmak için bir program hazırlanmıştır. ©00 Çankırıda cirid diriliyor Çankırı, (Tan) — Bir kaç haftadanberi istasyon altındaki mey danda binlerce halkın seyrettiği canlı bir spor hareketi var.Halke vinin teşviki ile cirit oyunları yeniden büyük bir alâka uyandır- Tmıştır. Köyler için en güzel bir eğlence ve spor olan atlı ciridin, koşu atlarının yetiştirilmesinde de yardımı görülecektir. Keçiburlu Kükürtleri Uluborlu, (Husust muhabiri- miz yazıyor) : Keçiburlu, tabia tın en zengin topraklarından birisidir. Burası kükürt yurdu- dur. 1933 yılının şubatı içinde gelişlerile — Keçiburluyu — se- vindiren değerli ekonomi baka- nı, altın külçesi halinde yatan bu madenin; — imtiyazmı elinde tutmakta olan ecnebi şirketi ta- rafımdan işletilmediğini görmüş ve mezkür şirketin — imtiyazını bozarak, bu işletilme hakkını u- lusal müessese olan Sümer ve İş Bankalarına vermiştir. Yeni şirketimizin müdürü Şehap Enver Birgi'nin duraksız çalışmalarıyla üç ay içinde kü- kürt fabrikası inşa ve ikmal o- lundu. Ocaklardan çıkarılıp ge- tirilen kükürt, — fabrikada hem izabe yapılmakta hem de gün- le 500 torba üğütülmektedir. Bu kükürt, ecnebi kükürtüne çok faik olmakla beraber daha ucuz ve bağcrlarımızın işine da- ha elverişlidir. Fabrika ve maden ocaklarının elektrik tenviratı da bitmiştir. yakında kasabada bu nimetten pay almağa hazırlanmıştır, Madenlerle fahrikada ve şir- ketin Burdur vilâyetindeki kö- mür madeni - ocaklarında 250 genç işçi çalışmakta ve bu kay- naşmanın bıraktığı servet, aile ocaklarını da aydınlatmaktadır. Riza ONUR Gümüşhanede Sürek avları Gümüşhane, 1. (Husust mu- | habirimizden) : Ötedenberi Vi- lâyetimiz mahsullerini tahrip e- den yaban domuzlarının öldü- rülmesi için bu sene muntazam bir proğram içinde münferit av- lar tertibile yapılan mücadelede yüzlerce yaban domuzu ve em- izararlı hayvanlar - öldürül. Bundan başka da şubat ve ni- san aylarında aynı proğram da: hilinde merkez kazasının çok mühim sayılan —Karsmustafa, Yeniköy ve Torul kazasının Ni- vene mıntakası kollarında mer- kez kazası Halkevi avcı klübü- ne mensup bir kaç avcı aza ile Vilâyet ziraat ve mücadele me- murları ve bir çok köy avcrları- nın birleşmesile birkaç günlük sürek avı mücadelesi yapılmış ve aynı zamanda zehir tatbik e- dilmek suretile (250) ye yakın yaban domuzu, kurt, tilki gibi zararlı bayvanlar oldürülmüş- tür. Yaban domuzlarının barmdı- gı dağlar çok yüksek, arızalı, u- çurumlu, taşlık, kayalık ve teh- likeli olmasına rağmen arazi vaziyetine göre programla ha- reket edilmiş ve mücadele mu- vaffakiyetle neticelenmiştir. T KN Italya bu yıl müşterimiz değil mi ? Ege'de Zeytinyağları Müstahsilin Elinde Kaldı (İzmir Husust Muhabirlimiz Yazıyor:| | Ön on beş gün evvel İtalya- nın bizden vâsi mikyasta zeytin yağı mübayaa edeceğine dâair bir havadis çıkmıştı. Bu haber üze - rine piyasada bir hareket başla- dı. Fakat, aradan epeyce zaman geçtiği halde, ne İtalyadan bir sipariş olmuş, ne de zeytin yağ- ları üzerinde bir yükselme görül müştür. Garibi şudur ki, şimdi, vazi - yet aksine oldu. Zeytin yağı pi- yasasma fena bir durgunluk gel di. Tücar endişeye düştü. Epey- ce hazırlıklar da yapılmıştı. Şu- nu söylemeliyim ki, İtalyanın bizden külliyetli mikdarda sipa- riş yapacağı haberini işaa eden yer, memleket iktisadiyatı ilealâ kadar resmi bir dairedir. Tica - ret piyasasından mevsuk olma- yan haberlerin, bilâhara, ne kadar zararlı olduğunu, bu son misal daha iyi anlatmıştır. Bir yıl, bir çok mahrumiyet- ler içinde, bin bir dert ve meşak kate katlanarak çalışan müstah siller, böyle bir şayia üzerine bi- raz ümide kapılmışlardı. Habe - rin uçurulmuş bir balon olduğu anlaşılımcca, müstahsiller, çok feci bir sukutu hayale üğradılar. Memleket ticaret ve iktisadiyatı namına böyle yalan habecler işae etmenin artık önüne geç - mek zamant gelmiştir. Bu vaziyeti, yukarıdaki şekil- de hülâsa ettikten sonra, zeytin yağlarımız hakkında biraz malü mat vermeği faydalı buluyo - rum; Zeytincilik, memleketimi- zin garp ve cenup kısımlarında sahilden 30—50 kilometre ka- dar olan mesafe dahilindeki | topraklarda yapılmaktadır. Ka- radeniz sahillerinde de ufak te- fek zeytincilik yapılmakta ise de miktarı ehemmiyeti değildir. Marmara ve Adalar denizi sa- ı hillerinde hemen kâmilen dene- S mendur yevama seyun Vireniz ları mevcut olduğu gibi, İzmir- den başlayıp Suriye sahillerine kadar uzayan topraklarda d küçük bir himmet ile büyük bir servet olacak zeytinlikler var - dır, Halen kabili istifade bir hal- de bulunan zeytin ağaçlarının miktarı 7—8 milyon dönüm top rak üzerinde 70—100 milyon a- det kadar hesap , edilmektedir. Gerçi bazı eserlerde neşredilmiş olan rakkamlar Türkiyede zey- tin ziraatile uğraşan remçber a- dedini bir milyon olarak gös - termektedir. Bunu, kaydi ihti - yat ile telâkki etmelidir. Memleketimizde zeytin ye tiştiren yerler esas itibarile ü mıntakaya taksim edilebilir: Ege iktisadi mmtakası dahi - linde en bereketli mahsul istih- sal olunan yerler ise İzmir, Ay- dın, Kuşadası, Karaburun, Öde- miş, Nazilli, Söke, Bayındır, Çi- ne, Akhisar, Manisa, Kırkağaç- tır. Daha bazı yerlerde de mah- sul alınmakta ise de o kadar şa: yanı kayıt değildir. Eğge iktisadi mınmtakasının sa- hil boyundaki dağlık mahalle - rinde 3—4 kilo zeytinden bir kilo zeytin yağı almdığı halde, dahilde ve ova mahsullerinde bir kilo yağ 5 ilâ 8 kilo zeytin- den istihsal edilmektedir. Memleketimizin zeytin yağcı lığı Edremit, Ayvalık ve Bür - haniye ile buralar havalisinde temerküz eder. Bunlardan Ed - remit mahsulü yağlar dünyanın her tarafında şöhret bulmuş ve rTağbete mazhar olmuştur. 'Türkiyede zeytin yağı istih » salâtı asid dereceleri, koku ve tadlarına göre ayrı ayrı sınıfla- Ta ayrılmaktadır, Asid derece - leri nihayet yüzde ikiye baliğ olup kokuları bulunmıyan ve tatlı olan yağlarımız birinci ne- vidir. Yüzde 3,5 asidi ihtiva e- denler kera tatlı ve kusursuz olmasından birinci yemeklik ne- vine ayrılmakta ve bazan iyi ko- kulu, güzel renkli ve tatlı oldu- gu halde yüzde beş nisbetinde asidli yağlar da ikinci nevi ye - meklik olarak tefrik edilmekte- dir. Ancak asid dereceleri kolayca anlaşılan yağlarımızın — yukar- daki nevilerden hangisine tefrik edilmesi lâzım geldiği ve yekdi- ğerleri arasındaki koku ve tad farkı mütehassıslar tarafından tayin edilebiliyor. Yüzde beşten yukarı asidli ol- duğu halde kokusu fena olmt - yan yağlara sıra yağı,daha fazla hamızlı olmakla beraber koku - ları 'yi olmryan mahsule de sa- Of Çocuk Esirgeme Of, (Hususi muhabirimiz- en) — İki yıldanberi tama- nluk denilmekte ve İzmir ni- İ — —— Birindisi : Bursa, Bandırma, | men sönmüş olan çocuk esir: Gemlik ve havalisi, geme kurumu Of kolu bu yıl ye- İkincisi: Ayvalık ve civarı. niden faaliyete geçerek iki ay. ÜUçüncüsü: İzmir mmtakası - | lık bir çalışma sonunda çocuk CYS PÜ v 4-5.-535 KUÇUK TELGRAF HABERLERİ * Sivas, (Tan) — 9 mayıs Halk Partisi Büyük kurultayı - nn toplanma günü olluğun- dan; her yerde olduğu gibi bu« rada da tezahürat yapılacaktır. ı Şimdiden Halkevinde hazırlık - lar başlamıştır. ! * Sıvas, (Tan) — İsmet İnö- | nü okulu himaye heyeti tarafın- dan yeni hayat sinemasında bir film gösterilecektir. , Buradan kalacak hasılât ile okul çocuk - larıma dersleri daha iyi anlata - bilmek için ders levazımı getiri- lecektir. İki yıldanberi okul beş yüz liraya yakın ders levazımı- nı bu suretle tedarik etmekte « dir. yasasında fiyatlar dalma asit mühteviyatı üzerinden tayin e- dilmektedir. İhracata elverişli yağlarımızım ekseriyetini sıra mallar teşkil etmektedir. Dünya piyasalarında zeytin yı%ndı rakiplerimiz başta İtal- ya bulunmak üzere İspanya, Yu nanistan, Tunus, Cezair ve Fas olup heyeti umumiyesinin istih- salâtı 810 milyon hektolitre- ye baliğ olmaktadır. Ancak şurası şayanı kayıttır ki rakiplerimiz arasında birinci mevkiü işgal eden İtalya aynı zami; sayılı ve mühim müş- terilerimiz meyanındadır. Bunun sebebi ise İtalyanın is- tihsalâtı dahili ihtiyacat ve ih- racatı için muhtaç buluhduğu miktara baliğ olamadığından sair istihsal mıntakalarından olduğu gibi memleketimizden de mal mübayaa etmekte ve ham olarak aldığı malları tasfi. ye ettikten sonra kendi istihsa- lâtı ile karıştırarak ktsmen da- hilde ve kısmen de tasfiye olun- müuş fevkalâtle İtalyan yağları namile Avrupa ve Amerikaya ih raç etmektedir. Her sene, Ege iktisadi mınta- | kası zeytin yağlarının en birinci müşterileri arasında olan İtâl - yanın, bu sene piyasamızda he- nüz görülmemesi, ehemmiyetle tetkik edilecek bir şeydir, Kuı_'umu ve yoksuz çocuk giydirmiştir. Yukarıkiresimde giydirilen çocukları ve ösirğeme kurumu başkanı Hüseyin Perşatr ve idare heyetinden Maarif müdü- dır. haftasında (20) tane kimsesiz *TAN . m Edgar Wallace içeriye girdi. Her taraf simsi - yah...şoförün hayaletini bile zor görüyordu, Şoför başını dahi çe- virmedi, motör bir taraftan ça- lışırken, dedi ki: — Dün sizi sulh mahkemesi- ne götürdüler. Çünkü küçük hır altın heykel çalmışsınız. Dün akşam da gazeteye bir ilân ver- diniz. Bu ilânda müstemlekeden geldiğinizi ve bir kâtiplik ara - dığmızı yazıyorsunuz. Yeni gi- receğiniz yerde de böyle küçük heykeller aramak için mi? 'Thalia hiç de endişeye kapıl - madan, bütün soğukkanlılığı i- le cevap verdi: — Çok tuhaf şeyler söylüyor- sunuz... Fakat — zannederim ki için çağırmadınız. Mektubunu- zu aldığım zaman, — belki size faydam dokunür diye düşün - düm, Onun için, müsaade eder- seniz, bir sual soracağım. — Sorunuz, işime gelirse ce- vap veririm. — Pekâlâ, eğer bana gönder- diğiniz mektubu polise versey - dim, eğer şu dakika — müfettiş Parr ve polis hafiyesi Yale bu civarlarda bulunsalardı, ne o - lurdu? — Hiç bir şey olmazdı. Çün- kü o vakte kadar siz çoktan her hangi bir kaldırımın — üstünde cansız yatıyordunuz. Fakat Mis Drummond, şimdi lâtifeyi bıra- kalım da kendi işimizi konuşa - lmn. Ben size gayet kolay bir şe- kilde çok para kazanmak için bir teklifte bulunacağım. Hattâ ne kadar küçük heykel meraklı- sr olsanız da, umurumda değil- dir. Yalnız sizden istediğim şey hizmetimde çalışmaktır, Thalia: — Pekâlâ, çalışırız, dedi. — O halde bizim için ne ka- ni buraya hayatımı anlatmak | dar iyi iş görürseniz, o kada: mükâfat, yahut en küçük bir hanete karşı da müthiş ceza... Ben başta olarak, bir ân gözü - müzü sizden ayırmıyacağız. An ladınız mı ? — Anlıyorum, — Yapacağınız iş gayet ba - sittir. Yarın Brabazon bankası- na gideceksiniz. — Brabazon'un bir kâtibe ihtiyacı var. — Fakat bakalım beni kabul eder mi? Yoksa müstear bir ad- la mı müracaat edeyim? — Hayır, kendi isminizle mü racaat ediniz. Şimdilik size iki yüz lira veriyorum. Buyurunuz. Şoför amuzlarmın üstünden iki yüz lira uzattı, Thalia para- yı alırken, eli tesadüfen şoförün omüzuüna dokunmuştu. Caketin altında bir sertlik hissetti. San- ki madent bir çamaşır giymiş gibi... Zihnen şöyle düşündü: — Her halde kurşuna karşı zırh olacak, Sordu: — Brabozona şimdiye kadar nerde çalıstığımı sorarsa, ne ce- vap vereyim? iç bir şey söylemesi: daha iyidir. Ben size ayrıca tali- mat veririm. Thalia Drummond — bir kaç daika sonra başka bir otomobi- le atlayarak Lexigton sakağına vardı, Arkasından da başka bir otomobil takip ediyordu. Otur- duğu evin sokak köşesinde dur- dakika sonra başka bir otomobi- de şöyle uzakça bir yerde durdu. Acaba Thalia takip editdiğini biliyor muydu? Cebinden çıkar- dığı anahtarı — sokak kapısının kilidine sokacağı sırada müfet- tiş Parr belki de — dokuz metre kadar yakınında bulunuyordu. Parr karşı kaldırıma geçti. Her hangi bir pencerenin ay - dımlanmasını bekledi, sonra dö- nerek kendi otomobiline doğru yürüdü. Tam kapısını açıp içe - riye gireceği sırada idi ki, yanı- başımdan yakası kalkık bir a - dam geçti, Parr derhal bu ada- mı tanıdı: —Flush ! Yakası kalkık adam durdu. Ktsa boylu, esmer, çevik görü - nüşlü birisiydi, müfettişini — görünce tanıdı ve şaşırdı : — Parr, dedi, böyle sâkin bir mahallede size rastgelmek ki - min aklına gelir? — Flush, gel buraya, sana bir söyliyeceğim. “ylıvîlııyı Şx endişe aldı: — Biliyorsunuz ki artık hiç bir süç işlediğim yok, Namuslu namuslu yaşıyorum, — Evet, biliyorum, Hapisha- neden çıkarken bana vadetmiş - tin, — Doğru, şimdi çalışryorum, kazanıyorum. Hattâ evlenmek Üzereyim. — Öyle mi? Kiminle? Bella ile mi, Milly ile mi? Flush emniyet müfettişinin bu isimleri bile hâlâ hatırında mşnuş olmasına hayret ede- rek: — Milly ile, dedi, o da namu su ile yaşamak istiyor, o da ça- lışıyor . — Brabazon bankasında ça - hışıyor değil mi? Biliyorum. Parr o esnada sanki birden O da emniyet ' bir şey hatırlamış gibi elini alnı- ' | — Şimdi nerede çalışıyor? — Karşı tarafta... Artık na. muslu olduk Parr, eski mesete« leri yeniden kurcalamıyacaksı « nız değil mi? — Hayır, fakat ben kendisi ile konuşmak isterdim. Belki... Flush müfettişin Milly ile gö- üşmesini pek de istemiyordu. Fîît bu hissini izhar etmedi. Parr zihnen: — Demek ki böyle... diye dü- şünüyordu. y Fakat bu “böyle” nin ne ol « duğunu kimşeye — söylemedi, hattâ Derrik Yale'e bile... Kızıl çenber muammasını beraber a- raştırdıkları bu zeki. adamıa, Miss Drummond'uün bir otomo- bilde bir adamla “konuştuğunu dahi söylememişti. Parr ve Yale ertesi sabah er- kenden Ambrose Sibiy ismin - deki bahriyelinin Jack Bezrd « more'un babasını — öldürme'zle maznun — olarak tevkil edildiği küçük kasabaya hareket etti'er. Müracaatı üzerine Jack'ı rla be- (Arkası var)