'İHAFTADA BİR.. ÂBİDE MESELESİ ETRAFINDA üzel — San'atlar Akademisi G müdürü Burhan Toprak'la Mimar Nejad Sirel arasın- da başlıyan ve birçoklarının iş - tirak ettiği âbide meselesi etra- fındaki münakaşa üzerinde biraz durmak yerinde ve vaktinde ola- caktır. Burhan Toprak — şehirlerimize »dikilen heykellerde israf görü - nüyor. Necib Fazıl Anadolu şehirlerine yapılan âbideleri çıplak bir vü - cud üzerine takılan yakalığa ben- zetiyor. Nejad Sirel âbidelere sar- fedilen para ile mimarların ka - zancım mukayese ederek ortada israf olmadığını söylüyor. Asım Uz) kendi görüşünü izah ediyor. Bence mesele iki cepheden mü- talea edilmelidir: Abide meselesi, İsraf meselesi. 'Türk millçti Gültekin âbidele- rindenberi bin iki yüz sene hey- kel yapmak imkâünını kaybetmiş- &. Milli inkılâbdan sonra başka garb milletleri gibi bu fırsatı bul- u. İnkılâbın harareti ve plüstik bir san'ata karşı duyulan haz - Tet (1) âbide merakını izah eder, Garb şehirlerini gezenler âbi - delerin orada oynadığı rolü bilir- ler. Orada her köşe bir heykel ve- 'ya büstün zeyneti ile büyük bir hatıraya bağlanmaktadır. Fakat âbide ve heykeli müstakil bir mesele olarak almak doğru değildir. San'at tarihi bize göste- iyror ki —heykel, — mimari - ye merbut ve onun bir unsuru — halinde — doğmuştur İlk zamsyıda heykel put'du ve | mihrab gibi mabede bağlıydı. — Cariatide heykelleri mabed sütu- mu gibi kullanılmıştır. Nihayet heykel binanın kabartması, med- halin tezyinatı, hasılı dini san'atta mimarinin tamgmlayıcı unsuru “Sonradan resim gibi heykel de mümariden ayrılmağa başladı. Tab- lo binadan müstaki! yapıldığı ve müstakil bir gaye kazandığı gibi, heykel de mimariden ayrı ken - dine mahsus gayesi olan bir san'at oldu. Artık heykel tasviri mahi yette bir sentez olan âbide haline geldi. 19 uncu asrın, meydanları -— dolduran âbideleri bu tekâmülün eseridir. Burada resmin ve hey- kelin mimariden ayrılışının se- bebleri üzerinde duracak değilim. Onun lehinde veya aleyhinde çok geyler söylenmiştir. Şu kadar var ki yeni san'atta tekrar mimarinın eski mevklüni ele aldığı görülü - yor. Artık resim, müstakil bir tablo san'atı olmaktan çıkıyor; Mmimarinin tamamlayıcı unsuru baline geliyor. Ve bu dekoratif Tol - belki de - resimde gördüğü- müz cubisme temayülünün belli- başlı âmilidir. Nitekim heykel de ayni suretle hinaya bağlanmıya başlıyor: Kabartma, medhal ziy- neti veya binanın bir nevi imzası ve mührü vazifesini görüyor. Bü- tün bir vâk'ayı teferrüatile an - latan parçalardan mürekkeb, müs- takil bir tasviri san'at olmaktan çıkıyor. Bu suretle bir üniversite, bir hastane, bir mekteb, bir kışla ve- ya bir tiyatro binasında binayı yaptıranın, bina ile alâkası olan büyük bir adamın, veya mevzuu — Bembolize eden esatiri bir şahsi. yetin ilâh.. beykelleri bulunabi. larına birer bütün, anasırı ile be- — () İptidal cemiyetlerin fetişle- KOKOT NTT ı v AA BŞ Tinden itibaren heykel bütün me- deniyetlerde görülüyor. Kt HB EEN ÇEN B raber müstakil gayeye hizmet e- | den bir composition değü, ancak yeni mimarinin mantığına göre binayı tamamlıyan zaruri bir un- Sur vazifesini görürler. 'Höykel Ve hdi aldığı bu yöni | istikamet memleketimize de gir- melidir. Mademki yeni san'atı ya- dırgarnıyoruz, mimaride kübizme gidiyoruz; ressamlarımız dekora- tif resme rağbet ediyorlar, Hey - keli bundan ayırmak doğru de - #ildir. Müstakil âbide değil, bü- 'yük mimari bütünleri tamamlı - yan yeni heykeller yapmalıyız. Henöz yeni san'ata alışkım olm- 'yan muhitlerimizde de bunun bir zaruret olduğunu yazılarla, kon - feranslarla ve nihayet bizmet eser halinde emrivakilerle göslermeli- yiz. Bir şehir bizden bir heykel is - tedi mi, onu nereye ve hangi mi- marl terkibin içerisine yerleştire- ceğimizi sormalıyız? Parklarda, havuzlarda kullanılan dekaratif heykeller de ayni mahiyettedir. Bizde eski mimari hüsnühat, arabesk, çini, kabartma, ilâh... gi- bi birçek mütemmim — san'atları ihtiva ediyordu. Binanın mantı - ğını bozmadan ve ibzal edilme - kullanılan bu ük kıymetleri vardı! Bugün de ayni suretle re- simden, heykelden ve kabartma- dan istifade edebiliriz. Bir büyük adam tarafından yap- fırılan veya onun namına yapı - lan bir bina ve hayır mücssese - sinde heykelin yeri ne kadar za- ruri ve mantıkidir! Fakat müsta- kil bir composition halindeki â- bide ameli bakımdan neye ya - rar, ne ifade eder?. «Ameli ba - kımdan» diyorum; çünkü - kana- atimce - güzel san'atlar hedefsiz süslerden ibaret değildir. Teknik- ten ve içtimal ihtiyacdan doğmuş- lardır: Mabed, mezar, hastahane, mekteb, meclis, fabrika ilâh... da- ima bir işe yaramak ve bir iş gör- mek için yapılmış, fakat güzel yapılmıştır. Güzel san'atla san'at arasında uçurum yoktur. San'at, bu içtimal gayesini kaybettiği za- Tan kısırlaşıyor ve marazileşiyor. Eski heykelin kıymeti mabed - de put olmasındaydı. Yeni hey - kelin kaymeti bir. bina ve hayır müessesesinde imza ve hatıra ol- masındadır. e İsraf meselesine gelince, bu hususda her iki tarafın verdiği Takamları tahlil edecek vaziyetde değiliz. Ancak yorganına göre a- yağını uzatmak lâzım geldiğini de hiçbir zaman unutmamalıdır. Beş altı asırlık mazisi olan zengin ve büyük garb şehirlerinin yüksek bütçe ile yaptıkları işi taklide kalk- mak hüyük bir hata olur. Şehri tezyin etmek bir medeniyet alâ- metidir. Fakat beslemek, bakmak ve okutmak birer medeniyet bor- cudur. Binalar ve sokaklar — Bu borcu ödemek için kurulur. Me - deni insan bütün bu işlerin yalnız faydalı değil, fakat en güzel ol - masını aradığı için başda mimari olmak üzere bütün plâstik san'at- lar vücude geliyor. Fakat tekrar ediyoruz: Onları hedefsiz birer süsg gibi almamak şartile! Güzel san'atlar tekniğe ve ihtiyaca dayanırlar. Çiçekten köke doğru değil, kökten çiçekler ve mübrem ihtiyaçlarımızın hudu - dunu unütmiyalım. ua —e a e GRİPİ Baş,Diş,Nezle,Grip,Romatızma — mevralji,kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhalkeser İcabını ııııqp n ııı.o alınabilir. - ları ilân olunur. m/u Büyük Şef'in -“Sözü Ve Esari (1 inci sahireden devam) ki ve füli olmadıkça ve böyle ol- duğuna milletçe kanaat edinilme- dikçe, halk idaresi vardır, dene - mez.. Diyen, Büyük Şef işte dün te- cellisine fırsat “verdiği tezahür sahnesi ile bu yolda ilk siyasi a- | dimi atmış ve. bize millet hak- kının ve millet idaresindeki ileri tekâmülün ilk varlığını getirmiş bulunuyor. Biz onun bu geniş, halka, o- nun olgunluğuna ve reşidliğine güvenen samimi görüş ve duy gularına lâyık oldukça; o da hiç şüphesiz ve asla tereddüde mahal bırakmaksızın daima ve beheme- hal hatve hatve gür sesindeki vaadi; halkcı bir idarenin bütün yüksek ve ileri tekâmlilllerini, si- yasi hayatımızda mütemadiyon tahakkuk ettirecektir. Şimdi biz bu yolun içinde ve o yüksek hedefin üzerinde bulunu. yorüur. — ETEM İZZET B K Hi düeüyeiüyedlüüğaeyliatiamei Eyüb sulh hukuk ahkâmı şah- siye hâkimliğinden: Ölü Karıştıranlı Ali oğlu Ah - fiye satılmasına karar verilen: 1 — Ramide Cuma mahallesin- de Oruç sokağında 6/8 numaralı ve 340 zira miktarında bahçesile ayda yedi lira kiraya müleham- mil hane olup alt katta bir aralık iki oda bir abdeşthane bir mut - fağı ve ikinci katta ise bir sofa ve bir odasını havi ve evin ittisa- linde 6. atik. 12 cedid numaralı 340 zira miktarında bir arsa ile tamamına 900 lira kıymet takdir edilen işbu ev ve bahçelerin ta- Tamı, 2 — Rami kışla arkası Topçular| caddesi Bağlar mevkilnde 19 mü-| kerrer ve 59 yeni numaralı dört dönüm iktarında ve etrafı çu- nunda 1800 adet çavuş, hafızalı, misket ve dimyat çubuklarına di- kilmiş ve tamamına 1200 lira kıy- met takdir edilen bir bağın nısıf gissesi, 3 — Raminin kışla arkası Top- çular caddesi Bağlar mevkiinde 19 mükerrer humaralı ve iki bu- Ççuk dönüm miktarında bir sene evvel dikilmiş yabani ve”diğer ve bağın yol kısmına gelen yerde ve alâtı ziraiye muhafazasına mah-, sus 3,50X4,80 metre eb'adında birl bağ odası ile tamamına 450 lira kıymet takdir edilen bir bağ odası ve evin tamamı, 4 — Ramide kışla arkası Top - çular caddesinde Bağlar mevküin-| de 19 mükerrer ve beş dönüm miktarında ve halen bamya tar- Tası olup tamamına 500 lira kıy - met takdir — edilen bir tarlanın tamamı. ŞARTNAME: 24 mart 1939 gü- nünden itibaren divanhaneye ası- Tacaktır. BİRİNCİ ARTTIRMA: 25 nişan 1939 salı günü 1 den tatil saatine kadar arttırmağa girmek için talib olanların muhammen kıy - meti yüzde yedi buçuk nisbetin- de pey akçeleri vermeleri veya milli bir bankanın teminat mek- tubunu hâmil bulunmaları lâ zımdır. Müterakim vergi, alacaklıya ve) bir senelik evkaf taviz rüsumu tellâliye müşteriye aittir. Birinci arttırmada — kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulursa müş- terisine ihale edilir. Aksi takdirde son arttıranım tâahhüdü baki kal- mak üzere arttırma 15 gün daha uzatılarak 10 mayıs 1939 çarşam- ba günü ayni sastte yapılır. İpotek sahibi ve alacaklı ve di- ğer alacaklıların ve irtifak hakkı sabiblerinin ve gayri menkuller üzerindeki bakları ve hususile fa-, iz ve masrafa aid olan iddialarını evrakı müsbitelerile birlikte ve 20 gün içinde bildirmeleri aksi tak- dirde hakları tapu clcillerile sabit olmadikça |» laşmadan hariç ka- lacakları ve fazla malümat almak istiyenlerin mahkememizin 929/19 gyılı tereke dosysına müracaat - med terekesinden olup borayı tas-| buklu tel üzerine alınmış ve deru-| kısmında aşılanmış çubuklar olup, | Almanlar Memele. Romanya Seferberlik Yapıyor Girdiler (1 inci sahifeden devam) iki taraf erkânıharbiyesi arasın - da harita üzerinde tesbit edilmiş olan hududa kadar bütün sahayı işgal edecektir. Berlin'den hareket etmiş olan Hitler de Alman'ların meşhur ceb kruvazörlerinden biri olan Doyçland gemisine binmiş ve kru- wazör Memel'e doğru yola açıl « mıştır. Kruvazöre Amiral Şpe ve A- miral Şir zırhlıları ile Laypzig, Nurenberg ve Köln kruvazörü, iki torpido muhribi ve üç tarpido filâtillâsı refakat etmektedir. Alman ordularının — Memel'e girmesini mütcakib Hitler maiyeti erkânı ile birlikte kruvazörden şehre çıkacaktır. Hitler için vak- tin dar olmasına rağmen mutan- tan bir karşılama merasimi ya - pilacaktır. Hitler'in doğrudan doğ- ruya belediye dairesine giderek, şehrin ileri gelenlerinin tebrikâ- tıri kabul etmesi muhtemeldir. Alman devlet relsi bundan sonra kıtaatı teftiş &decek ve bazı zi- yaretlerde bulunacaktır. Hitler'in Memel'de bir gece ka- lacağı ve ertesi ğün yine Doyçland kruvazörü ile hareket edecej miz edilmektedir. Bütün Alman gazı nal sosyalist Almanya'sının bu ye- ni zaferini hararetle kutlulamak- tadır. Litvanya ile Memel arazisi hu- dudunun teferrüatını bir Alman generalinin riyasetinde muhtelit bir heyet tarafından hal ve tesbit edilecektir. Memel'deki Litvanya bankaları gişelerini kapatmışlardır. Londra 23 (A.A.)— Röyter ajan- sınınBerlin'den öğrendiğine gö - re, Alman polis teşkilâtı reisi Himmler, dün akşam Memel'e gel- | miştir. Berlin 23 (A.A.)— Memel'de Litvanya için bir serbest liman mıntakası ayrılmaktadır. Bu ser- best liman için Bir şirket teşkil edilecektir. Bu şirketin sermaye- sinin büyük bir kısmı Litvanya tarafından tesviye olunacak ve limandaki serbest mıntakaya ay- rılacak arazi 99 sene müddetle Lit- vanya'ya kiralanacaktır. Alman- ya'nın liman tesisatı ve havuzlar üzerindeki hukuku hükümranisi Bardan Sarhoş Dönen Kadın (A inci sahifeden devam) Hüdise şöyle olmuştur: Beyoğlu - barlarından - birinde çalışan ve Tepebaşında Bristol o- telinde oturan Turelo Roberno a- dında bir kadın artist dün gece | barda birkaç müşteri ile oturup bir hayli içmiştir. Karışık bir hay- H içki içen artist sarhoş olmuş ve bar kapandıklan sonra saat üçe doğru otele giderek kapıyı çal - maştır. O sırada uykuda bulunan otel kapıcısı Arsen'in uyanıp da kapıyı açması biraz gecikmiş, bun- dan sinirlenen Turelo kapıyı açan kapıcının üzerine hücum ederek | manikürlü tırnaklarile adamcağı- Zaın yüzünü tırmalamıya başlamış- tır. Niye uğradığını şaşıran Ar - sen artistin ellerini tutmak iste- | bi Serbert döviz- | der (1 inci sahifeden devam) olarak fazla heyecana kapıldığı görülmüş ve Ru- men hükümeti halkı tenvir için bir beyanname neşretmiştir. Bu beyannamede ortalıkta Romanya için telâş Ve endişeyi mucib hiçbir sebeb olma - dığı sarahat ve kat'iyetle izah edilmekte ve hükü- metin aldığı askeri ve iktısadi tedbirlerin ihtiyati mahiyeti haiz bulunduğu bildirilmektedir. Maamafih siyasi müşahidler Romanyanın va- ziyetinin gayet elddi ve nazik olduğunu, Bükreşin gayet basiretkârane bri siyaset takib etmesi iktıza edeceğini açıkça beyan etmektedirler. Boğazların İstratejik Ehemmiyeti Londra 23 (Hususi) — M,mel'den sonra Al- manya v İtalyanın nasıl bir hattı hareket ittihaz edeceği merakla beklenmektedir. Alâkadarlar şim- di patlak vermek sırasının ya İtalyadan beklen - diği, Yahud da Almanların Holandaye akın et - meğe teşebbüs etmelerinde görülmektedir. Romanya meselesine gelince, Alman'ların Ka - Tadenize doğru inmeleri ihtimali karşısında İngiliz Harbiye Nazırı avam kamarasında Boğezların mu- azzam istratejik ehemmiyetini gözden uzak tut - mıyacağını beyan eylemesi bura siyasi mahfille- rinde ehemmiyetle karşılanmıştır. ingilizlerin Yeni Hedefleri Londra 23 (Hususi) — Alman yayılması kar- şısında alınacak vaziyetle ehemmiyetli — surette meşgul olumaktadır. Almanyanın şarka doğru ge- nişleme hareketine iptidar eylemesi ve Romanya meselesi karşısında kat'i bir karar verilmek için Balkan devlet! e diğer alâkadar baz. devletler- den sorulan suallere verilecek cevablar beklen - mektedir, Fakat diğer taraftan İngiltereyi bilhassa alâ- kadar eden nokta Cermen akınının berhangi bir sebeble günün birinde şarktan garba teveccüh et- mesi meselesidir. Londra bu ihşimali gözönünde bulundurarak infirad politikasını tamamile ter - ketmeyi ve muvazeneyi temin için bir blok teşkil etmeği yeni diplomasi mesaişine başlıca hedef it- tihaz eylemiştir. Bu gayeye varmak için bir taraftan Fransa ile olan mevcud dostluk ve ittifak daha şümullü bir şekle sokulmakta diğer taraftan da bu iki dev- lete tam manasile her sahada muzahir olabilecek yeni elemanlar temin edilmeğe çalışılmaktadır. Bu arada bilhassa Belçika, Holanda ve İsviçrenin mülki tamamiyetlerini korumak ve bu üç küçük devleti ber türlü tecavüzden masun bulundurmak için de yeni tedbirler alınmakta ve bu yolda bu devletlerle istişareler yapılmaktadır. Hitierin Mektubu Karşısında.. Londra 23 (Hususi) — Hitler'in İtalyan meta- Jebatının ortaya atılma zamanı geldiği ve Alman- ya'nın kendisine tam manasile müzahir - olacağı hakkında Mussolini'ye yazdığı mektub burada ehemmiyetle karşılanmıştır. Reisicumhurla birlikte buraya gelmiş olan Fran- sız l'hrlclye Nazırı Baone bılhı.ııı bu nokta etra- AKTİF KASA: Lira Altın: Safi kilograrr 17.161.286 24.138.722.28 BANKNOT 1344 UFAKLIK 38.610.738,74 Dahildeki Muhabirler: 'Türk Hirasi | Hariçteki Mubabirler: VAltın: Safi kilagram 9054616 12.736.038. Altına tâhvili ka- Diğer — dövizler ve Borçlu kliring bakiyeleri Hazine Tahvilleri: Derühde — edilen evraki — nakdiye Kargılığı Kanunun 6 - 8 inci maddelerine tevfikan — harina tarafından — vüki tediyat miş ise de sarhoşluktan ne yap - tığını bilmiyen kadın bu sefer de | kapıcının elini fena halde ısırmış- | tar, Arsen'in feryadı üzerine gelen | memurlar sarhoş kadını yakalı - yarak karakola götürmüşlerdir. Belediyede (1 inci sahifeden devam) Söylendiğine göre esasen 50 metre derinliğinde olan bu arsayı kâfi görmiyen Üstüdağ belediye vestitile belediye amelesile Kadı- köy, Erenköy ve havalisinden top- lattığı molözları arsasının önüne döktürmek suretile denizden ara- zi kazanmış ve arsasını 50 metre cepheyi ihtiva eden bir hale sok- muştur. Denizi doldurmak yasak olduğu Bibi belediye vesaitinden istifade etmek de kanunsuz bir harekettir. Bu noktalar ayrı ayrı tamik e- M.ıı ve Tahvilât Cüzdanı Avanslar: Hazineye kısa va- ideti avans Altın ve - Döviz üzerine Tahvilât üzerine Hissedarlar; Muhtelif: 1 Temmuz 1938 Tarihinden itibaren : İskaentö haddi 0/._,4 Albrif üzerım ıvans 993 | Türkiye Cumhuriyeti Merkez 18 Mart 1939 Vaziyeti | fında İngiliz ricalile temaşlarda — bulunmaktadır. Bükreş 23 (Hususi) — Yakında buraya Fran- sız erkâmharbiyesine mensub yüksek rütbeli zar bitlerden mürekkeb bir heyetin geleceği söylen * mektedir.Bu heyet Rumen askeri makamlarilt istişarelerde bulunacaklır. |Fransız - İngiliz Görüşmeleri Londra 23 ((Husust) — İngiliz Krah Core il& misafir Fransız Cumhurreisi arasında Bukingam sarayında verilen ziyafette söylenmiş olan karşı lhıklı nutukları bütün İngiliz gazeteleri memnuni- yetle tefsir etmektedirler. İki memleket Hariciye Nazırları arasında dâ — Avrupa'nın emmyetini korümak bakımından alı- nacak yeni tedbirler etrafında dün Lord Halifakâ ile Bone arasında bir buçuk saat kadac güren mü- zakereler esnasında birçok noktalarda fikir birliği hasıl olduğu teyid edilmektedir. Buğgün de devam edecek olan müzakerelerin uzun gürmiyeceği tahmin olunuyor. Neşredilmesi beklenen resmi tebliğe de çok ehemmiyet veril * mektedir. Gazetelr, bu müzakirllerin Avrupa'nın durumuna yeri bir veçhe verecek mahiyette oldu" ğunu kaydediyorlar. Franşız Cumhurrcisi ile refikası bugün saat on birde Vestminster Hol'de Lordlar ve Avam kâ* maralarının müşterek bir kabul resminde hazif bulunacaklar, müteakıben Vestminster - kilişesine gidilerek, maktuller abidesine çelenk konacaklır. Bugün Kral ve Kraliçe tarafından Vindsaf sarayında misafirler şerefine bir ziyafet verile * cektir. Öğleden sonra Londraya dönülecektir. Ake şam üzeri Harlciye N tinde bir ziyafet veriler cek, ziyafette Kral ve Kraliçe de hazır bulunacak” lardır. Resmi ziyaretler bu geceyarısı bitecek, nit safirler yarın sabah Londradan ayrılacaklardır. Danzig'in Akibeti Ne Olacak ? Varşova 23 — Bura siyasi mehafili Danzig li> manının âkıbeti hakkında endişe izhar etmektedi!. Almanya, Danzig limanım şimdiden üç taraftafı çember içine almıştır. ğ Salâhiyettar mehafilde, Lehistan'ın Danzig'€ karşı herhangi harekete kuvvetle mukabele etmek — azminde bulunduğunu beyan ediyorlar Paris 23 — Fransız siyasi mehafili, Memel'iü Almanya tarafından ilhakımı mevzuu bahseder * ken, Almanya'nın Lehistam çember içine almak siyasetini takib eltiğini beyan ediyorlar. Almanya'nın bu ihata plâmı, Bohemya ve Mo” ravya'nın ilhakile başlamıştır. Bir Fransız Heyeti Gönderiliyor Paris 23 (Hususi) — Pransız gazeteleri, Al - manya'nın teşviki üzerine İtalya hükümetinin de bugünlerde yeni tâleblerini ortaya atması muh * temel olduğunu yazarak, dikkete değer makaleler yazmaktadırlar. Yeni talebler vukuu takdirinde, Akdenizde zaten gergin bulunan vaziyetin büsbü" tün vehamet keşbedeceğine şüphe edilmemekte * dir. İtalyan taleblerinin çok tehdidkâr olacağı mu” hakkak addediliyor. PASİF Sermaye İhtiyat Akçesi: Adi ve fevkalâde H