eçenler de « kuşçulu » fumuzun Alman su İstanbuldı geri dönüyor. Bunu bana an- kları - kuş m klısı olmadığım balde - partımanın bi nunda zaman z8- latt komşu & ınu, memleke- onra düydüm. di | | fazla irili u | e | lurduk. Babamı ne Almanyada vardır. ne de | başka bir yerde. — Aman azizim, ne diyorsun? dedim. Avrupa'da öyle mesli var ki, bunların hazıları da- ha emiştir. —— | — Bugün için böyledir. Lâkin bundan otuz yıl önce İstanbula Kanada, Afrika ve sair uzak mem- leketlerdn gelmiş ö lar gelirdi ki.. Biz bunları burada soysuzlarla çiftleştirerek yeni bir kanarya nesli bile vücude ge' <Diştik. Hatta babem tanınmış bir İstanbula bile meraklısıydı, Evimizde © zaman | üç yüzden fazla kuş beslerdik.. Bü-| hanemiz, camlı bir çif yazlık, kişl; z — vardı yül leşti lerin şlar için de yüz elliden klı ve içi dolu kafes- | miz bulunurdu. Bunlarla sa - | akşama kadar meşgül ö- * bir (sarı kızı) vardı ki, Abdülhamidin sarayıı L kadar şöhreti yayılmı gün Arab İzzet paşanın kâhyası evi - | mize geldi. Meğer İzzet Paşa da | kuş severmiş. Babama: «Paşa, se- nin sarı kızın şöhretini duydu. Sa-| imak istiyor.. Ne istersin?. | Babam: «Ben biricik kızımı kimseye satamam. Paşa hazretleri beni afi ler. İstersen kendile- rine onun yerine başka bir kuş | vereyim!» cevabını verince, kâh- yanın 1 babami biraz körküt- tu, biraz da yumuşatlı Nihayet bahtan isral elli altına sattı. Şık bir tel kafes | içinde alıp gitti. İşte vaktile kuş- lara böyle bir rağbet vardı. Bu yüzden geçinenler, çoluk çocuk be çoktu. Şimdi, bir çok küçük san'atlarımız gibi, kuşçu- luk da tarihe karı Kuşçu â bu işin tarihini de biliyordu. İçini çekerek ilâve iyenler z nasıl pehlivan - a, Sultan Mahmud oz döğüştürmekten hüş- de kuşları arya, İspi- a gibi güzel öten d nından sonza bun- ısmı © devrir zamı cedid» il ların bir v na bir kısmını da kuşçuluğu: bu devirden sonza çok ( İ lun bir çok valilere ve devlet anbül- dan kafes kafes kuş gönderi miş. “Yakın zamana kadar eski kı naklarda kuş beslemek adeta bir nler- | adamları: larının veya | dNti ş Küçük hanımi uııı dem çekişlerine dalarak mı- | beslemek. güverci buna benzer birçok iptilâlar var- dı. Bunların tarihe — karışmasile şimdiki nesilde hayvan sevgisin den de eser kalmadı, Bence, küş-| lar kadar sgvilmeğe lâyık hiç bi hayvan yoktur. At da beslenir.. Köpek de beslenir.. Fakat, bunla- rın hiç birisi kuş kader sevilemez. Onlar, ne ince, ne hassas, mahlüklardır. Ben, doğrusu şi başka işlerle uğraştığım halde, gördüğünüz beş on kafesin başın- (Devamı 7 inci sayfada) ingiliz Hükü NASIL YAŞARLAR’ estminster kilisesinin çanı W yedi defa vurdu mu, Bu - kingi ayı pencerele- rinden ikisi aydınlarır: Kraha o- dası. İngiliz Kralı; ken uyarır, tuvaletini yapar, bah- çeye iner. Biraz dolaşır. Sonra kahvaltı eder Sekiz buçükta mesai odasında- dır. Günün işlerile meşgul olur. | Başvekâletden, hariciyeden ge - len mühim evrakı tetkik eder. Bunlara verilecek cevabları biz- zat dikte eder. Sonra irad edeceği nutuklar 1 hazırlar. Kimleri kabul edeceğini | kararlaştırır. Kraliçede Erkencidir sabahları çok er- | | Kraliçe ESlizabet, —ab.h uyku - l Gunu çok Levmekle beraber erken- | den kalkar. Kahvaltısını yaptık « | tan sonra sade bir rob giyer. Hu- susi büro vazifesi gören küçük sa- lona geçer. Kâtibelerinden - biri sabah gazetelerini getirir. Bun - ları gözden geçirir. Sonra gelen | ublara bakar: — Şuna şu, buna da bu cevabi veriniz. Der. Sonra ahçıbaşıyı kabul e- der. Öğle ve akşam yemeklerinin listesini görür, Bazan, Kralın sev- diği yemeklerden birini ilâve eder, Şapkalar, Roplar... Ve Protokol Kraliçe, protokol de birkaç defa kıyafe! tirmek mecburiyetindedir. bu çok zahmetli bir iştir. Damdöhürlerile beraber, o gün Biyip çikaracağı elbiseleri, şapka» mdarları ları tayin eder. Bazan bunları ta- yinde müşkülâta uğrar. O zaman hemen kainvalidesi Kraliçe Meri- nin reyine müracaât eder, Saat on bir olunca Kraliçe pen- cereye yaklaşır, perdeyi kaldırır, bahçede, dadılarının nezareti al- tında oynuyan Prenses Margarit | Roz'la Elizabet'e bakar, Sonra sade bir tayyörle ve başı açık olarak bahçeye çıkar. Küçük Prensesler kendisini gö- rünce: — Mamy!i. Diyerek koşarlar, boynuna sa- rılırlar, öperler. Biraz sonra Kraliçe dairesine ler de ders- | Üğlen Yemekleri Kral ve Kraliçe öğle yemekle - riniberaber yerler. Küçük Pren- sesler babalarıni tapınırcasına se- verler. Kral da onları dinlemek - ten çok hi Prensesler, kendisile gayet ser. best konuşurlar: - Pazartesiye daha - kaç gün | Prenses Elizabet'in bunu tan maksadı, ne olduğunu anlar, güler: — Ne o, der. Ceb harçlığın kal- madı mi — Hayır! Hattâ, Margarit'e zıp | zıp almak İçin dadıma bir şilin ŞAKA A HANGİSİNİ?, enç bir müellif, şehir tiyat- | G bir piyes | verir, Aradan iki ay geçtik- | ten gonra kendisini ziyaret eder, soraj — Piyesi &l buldunuz?, - Okudum... işrım, £ tanılmış üç müellife verdim. müdürüne okudunuz mu? Na- Sonra, okuma - lerini söylemeleri için bir perdesini H ı Tözim gel - laı'ı* eder: ç müelüf memnun. Hangi urt köpeği yal Yold rüyor musun, di- | e. Sahibine iliş- hen Insanın bo- ldanmaz bi- elim. damın suratına bir t derhal: ğiniz zaman ylemişti. t köpek benim deği üzerime | Altı Ayda Doğan Çocuk Mahkeme Kararını ondra'nın boşanma — dava- larına bakan mahkemesin- de şöyle bir dava cereyan |e Henri Klark isminde bir erkek mahkemeye müracaatla ka- rısının başka bir erkekle müna « sebette bulunduğunu iddla etmiş ve nikâhın feshini istemi dan başka karısından olan çocu: ğun kendisinden olmadığı bu çocuğa baba olamıya dia etmiştir. Bunun üzerine ka- dın da mahkemeye müracaat ede- rek kocası Henri Klark'ın başka bir kadınla sebette bulun - duğunu iddia etmiş ve nikâhla - | zının feshini istemiştir. Mahi de kadın şöyle demiş- nişli — Başka bir erkekle münase - betde bulunduğum hakkındaki id- diayı reddederim, Bunun aslı yok- kocam başka bir ka- münasebelte bulunmuştur. Erkek buna karşı şüyle muka- bele etmiştir: — Karım başka bir erkekle mü- nasebetde bulunmuştur. Benim başka bir kadınla münasebetde bulunduğumun aslı yoktur. Hâkim her iki tarafı dinledik- ten sonra tir kiz Bu makama geldim geleli (Devamı 7 inci sayfada) di ON TELGRAF— 23 MART 1ss En Çok Kazanan Kadını Tanımak İster misiniz ? Crasi Field Çirkindir. Fakat, Herkes kendisini Sever, Güze! Bulur Niçin ?.. Bu Sri Ögrenmek İstiyorsanız Bu. Orı]ınal Yazıyı Okuyunuz' etmekte aktan hoşi kaba d gilizi olsa yine hoş görürler ve Grasi'yi bünyo salor nereye gi Grasi; hayatından çot memnun- Kibir ve İskarpinleri ünmekten çe nik, bir saytarıdı hresini ok; ina Tağmen » O modaya . Bazan o kadaz yinir ki görenler dönüp dönüp ba- karlar, gülerler. Fakat o aldırış | bile etmez. ce serbesttir. mahallelerini çok sever. Yalnız başıra dolaşır, | Şununla bununla konuşur, güler. Onları da güld alay e- der, irü Grasi Field; çok iyi yürekli, ç merhametli ve daima — neş'lidir. Şarkı söylerken bazan — öksürür, susar, ve: — «Affedersiniz-.» di Bunu öyle bir tavırla — söyler ki | dinleyiciler tabit görürler, güler- | ler. İngiltere Kralı, filmini dört defa seyretmiştir. — | o Grssi'nin son ari - Tezer Valantin, adlı yirmi beş yaşlarındaki gü - zel kadın, son defa olarak ( 1938 senesi haziranın 4 üncü gü- nü saat 18 de görülmüştü. Kale - nin birkaç kilometre — ilerisinde, | Gravelin yolu üzerinde bir evde | ikamet eden ve bahçivanlık ya.» | pan babasının evine giderken.., Sonra?... Genç kadını gören ol-| miş. Birdenbire ortadan kaybo- lüvermişti. Ne anası, nede tanı - | dıkları nereye gittiğini, ne oldu- ğunu bilmiyorlardı. Mari Tezer, Kale'den bir yere gitmemişti. Ölmüştü, Daha doğ - Tusu öldürülmüştü. Cesedi bahı vanın evinin raz ilerisindeki hendeğin içeririnde bulunmuştu 'allı genç kadının macera-| enmek İster mi Kale'nin kenar — mühallesinde, tün gramofon plâkla- | rasi'nin söylediği rkıların $ milyon plâğı yapılır. Halbuki Karüzo'nini 3 milyon yapılı | ik prensesler Margarit Ro-| za ve Elizabet kenidsini sahnede | seyretmeğe bayılırlar. (Grasi ge- cede 100,000 frank alır). Radyoda şarkı söylediği zamanlar 150,000 verirler. İngiltere'nin Komandör nişa - | n birlcik kadın hârnilidir, şehirlerinden birinin isidir. Bu savede, Ame- rikaya gittiği zaman her türlü ver- giden muaf tutulur. İ eşhur. tenö,: ir B& 14 sönkânun 1918 de doğdu. Ba - bası ve anası, bir sene evvel ta nışmışlar, evlenmişlerdi. Fakat sa-| adetleri çok sürmed'. Gaston Ve- lüntin Belçikalı idi, 3 e; da Mons'da dünyaya gelm çimsiz bir adamdı. Üç sene sonra | karısını terketti. Kadın; Kale ci varında yerleşti. Gastenda Mons'a gitti. Küçük kızları kâh babası- | vun, kâh anasınin yanında oturu- yordu. Gaston, 1924 de Belçikalı zabitin dul zevcesile evli Gaston çok usta bir bi Küçük Mari Tezer, çekler arasında büyüyor, büyü - dükçe güzelleşiyordu. 18 yaşına bastı. Bu galışkan bir amele ile tanıştı. T! ren... Genç kıza kur yapıyordu. Evlenmek — istiyordu. Bu proje, bir Kral taraâfından kabul olunar tek müzik hol aktrisidır. Senede 20 milyon 'İrank (8 yür bi nTürk Hizası) kazanır. Bir gemiye, bir düzin esokağı ismi verilmiştir. İngilterenin & cömerd,'en vergili artistidir. Aik sine yardımda bulunur. Bringtor civarında, fakir ve kimsesiz ço cuklara mahsus bir yurd tesis e miştir. Bazan, doğduğu şehve, Rosdal gelir. Hayır müesseselerini geze bunların menfaatine bir hafta mi samereler verir, Bu müsamerele rin hasılatı 700 bin franktan aşağ düşmez. (Devamı 7 inci sayfada Kızılbaş ve Kâfcüll Evvelâ Kızını Berbad Etmiş, Sonrada Onu Boğmuş abal! bahçivanın hoşuna gitmedi. 1937 de, Mari Tezer, birdenbli evlenmeğe karar verdi. Haziran iptidasında düğünleri yapıldı. İki genç Fransaya geldiler. yerleş - tiler, Fakat uzun müddet için de- ğil Düğünden dört hafta sonra Gar ton geldi, kızını aldı, tekrar Bel- çika'ya, Mons'a götürdü. O gün: den sonra Titren bir daha karısır göremedi. Tezer, 1937 de bir ço- cuk dünyaya getirdi ve Titren'in meşru çocuğu olarak tescil ettird Titren, bazı esbab dolayısile bun iğiroz Fakat itirazını dinle - temedi. 1988 senesi — bidayetinde Gaston, Kale'ye geldi. Baba, ka- dın, kız ve çocuk ayni çatı altınd bulunuyorlgrdı. Bu da çok sürmedi. Kale'de o- (Devamı 7 inci sayfada)