11 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— -ALA < İlincikânım SON POSTA S Psal &S P O R - G. Saray Macar takımı ile1- 1 berabere kaldı Oyunun ilk devresinde Galatasaray çok hâkimdi, 2 nci dakikada bir gol attı, fakat sonradan hâkimiyet Macarlara geçti Hasılatı zelzele felâketzedelerine ve- Ma k üzere dün son bir maç yapan Carların meşhur F. T. C. takımı, Tür Ye şampiyonu Galatasarayla oyna - 1 Ve sıkı bir mücadeleden sonra maç berabere bitmiştir. “G&l'“âsmy ile F. T. C 1912 senesin- Budapeştede karşılaşmışlar ve o Za- I- Slübi - Ntilenrç İ_.Gn.lıtısıraym mağlül izi takım, 1923 de İstanbulda, Tak - & Stadında ikinci defa karşılaşmış - g. “* bu maç da 1-I berabere bitmiş - nsenemmdunnçüncüdefaola- ;.'kaârıü-muş olan Galatasaray ile * . C her türlü mücadeleye baş vur- Ve iki takımın çarpışmasından son Maç gene 1-! berabere bitmiştir. Galatasarayın — bu beraberliği, ufak tefek bir mülâhaza ile kenara atılacak 1 Netice olmaktan çok uzaktır. hnmnkü maçta 716 Hra hasılat top - Iştır. Zelzele felâketzedeleri için Yapılan diğer maçların hasılatile dün - ü hasılatın meemuu 2925 lira 50 ku- Ştur. Toplanan bu para, Kızılaya tevdi İr. Macarlara kupa verildi ı'st’“'fl'ml mıntakası, Macar takımının *zele felâketzedeleri için Mmaç Yap - k Sportmenliğini göstermiş olmala - ;m 'dan dolayı dünkü maçtan evvel Ma- ” fakımına güzel bir kupa hediye e - İştir. Maçtan evvel Galatasaray, F. 'T. C maçı başlama - €vvel her iki takım büyük felâ - Kette ölenlerin hatıralarına hürmeten bir dakika toplu olarak durmuşlardır. Müsabaka j Bozuk, buz tutmuş ve bazı yerleri lUr bir sahada yapılan maça Mmisa - takım başladı. buqahtısıny muavin hattında kesilen hücum, Galatasarayın hızlı bir a - Yapmasile Macar kalesine döndü. ü En kısa bir zaman içinde yapılan bir jlaşma Budurinin ayağında bir müd- :î dürdu. Buduri kalenin ortasındaân luğa to nderdi. Hemen orada E h Gündp;zg:e ikinci dakikada Ga - fasaraya bir gol kazandırdı. K c şaşırmış, Galatasaray şah - hmmş_ öyun bu sayıdan sonra azami h'"mn veren bir şekil almışti. Galat&sınym bu hâkimiyeti ikinci d İ;;yk:::n yapılmasına ynrdm;_ e'î'mî CASh veğCE, S Ve Beçti. iyet te yavaş ya hoy““! tamamen değilse de çok de - hkhâkim olan Macar takımı beraber - için birçok fırsatlar — bulmuş, sağa 5» sola yüklenmiş, sırası ge!d_ik “ çekmiş ve devreyi 1-0 mağlüb k ten kurtulamamıştır: İkinci devrede Galatasaray - Cemili, ha İyi, Sarafimi takıma almış, Ve Sâ- .î_a öyle çıkmıştı. bolç. * kuvvetle sahaya giren üç fut - B CUnün hemen hiç bir rolü olmadı. klcı aâayni kadroyu — muhafaza eden dafa (, fakımı birinci devreye nazaran fazla oyuna hâkim oldu. bi latasaray bu devrede ciddi olarak dar :ı:“' kaçırdı. Bıma mukabil Ma - Tnak) kmmı büyük fırsat kaçırmamış Oİ- hu ça Peraber, cidden yüksek oyunu - biş (iteriyor ve elde ettiği hâkimiyet! Gıl:m Galatasaraya vermiyordu. _en t““'? müdafaası üzerine yük- Sinde 9 UT mütemadt bir müdafaa dti &u. iken bir sürü korner de oluyor - 2 * incı dakikada soldan çekilen kor - du, durdu. Dünkü maçtan heyecanlı bir safha ner Galatasaray kalesine musallat ol - Ayaktan, ayağa dolaşan top, tâ geri- (Devamı 9 uncu sayfada) ( Kız liseleri voleybol maçları B Kız mekteb!eri arasındaki maçlarına dün İstanbul Kız lisesi ile İstiklâl lisesi takımları voleybol| — İkinci olarak karşılaşan Çamlıca - Şişli de Kız Mua lim meklebi:Terakki maçında Çamlıcalılar çok daha edilmiştir. Mektebli hakim oynıyarak maçı 15-3, 15-4 yenmiş- sabnıanıîîîndıîrî:k seyircinini de hazır y ai ı;:)zlllîxğu bu müs“?a%;a]însîîîn 501ml_ Son defa olarak İstanbul Kız Jisesi ile kadar heyecanlı Ve şu'ltl îivoı:;i ıc Bo .İİstik âl !sesi karşılaşmışlardır. Bu maçta tık olarak. Muallim. VeT 'da İstanbul Kız Nsesi büvük bir faikiyet Jaşmış. Ve azİŞİ YOT lşler 154 1 kızları Boğaziçi mişlerdir. MMuallim met'ebi, 5.13 yen - göstermiş, ozunu 19-3, 15-1 ile bitirmiş - ğtıı'. «Son Posta» nın zabıta romanı: 49 İzenir Nöbetçi doktor bu işle meşgul iken fa- cianın ikinci kısmı patlak verdi. İki bek- çi ile bir polis memuru kollarından ve bacaklarından tutarak kaldırdıkları bir cesedi taşıyarak hastane kapısına dayan- dılar. Kapı açıldı, içeri girdiler. Nöbetçi doktor hâlâ elektrikleri sönen pavyonda idi. Oraya gittiler. Cesed doktorun bulunduğu odanın ze- minine bırakılınca orada bulunanları ye- ni bir hayret ve dehşet hissi kapladı. Ce- sedin arkasında pijamalar vardı ve bu pijamalardan kendi hastalarından biri olduğu anlaşılıyordu. Tam alnında bir kurşun deliği vardı. Buradan sızan kan bütün yüzünü kaplamıştı. Bu itiparla yeknazarda tanınmıyordu. Kanlar temiz- lenince bu müşkül de hallolundu. Ve- remliler koğuşunun hademeleri bu ada- mın beş gün evvel yatırılan Ali isimli Ankaralı bir hasta olduğunu söylediler. Maktulün başı traşlı idi. Yüzündeki kan- lar temizlenince yarasının yalnız alnın- da olmadığı görüldü. Kafa tasının arka- sında da bir şişkinlik vardı. Belki kafa tası parçalanmıştı. Polisle bekçiler maktulü hastaneden üç yüz adım ötede yol üstünde bulduk - larını söylüyorlardı. Nasıl olup ta onun gaybubeti nazarı dikkati celbetmemişti? Acaba onu da kaçırmışlar mı idi? Bu yeni hâdisenin korkunçluğu mef- lüç muhasebecinin kaçırılışını unutturur gibi olmuştu. Mesele çok mühimdi, Der- hal bir yandan sertabibin evine adam yollanınken diğer taraftan polis müdiri- yetine telefonla malümat verildi. Yirmi dakika sonra sertabibden başka müdiri- yetten polisler de gelmiş bulunuyorlardı. İptidat tahkikat böylece başlamıştı. Ci- nayet masası serkomiseri ile müddeiu- mumi muavininin de anbean muvasalat- larına intizar olunuyordu. Bu sırada mü- diriyetten gelen komiserlerden birisi maktulü tanır gibi olmuştu. Evet hiç şüphe yok, bu Ankaralı Ali falan değil, sabıikalı gece hırsızı Ahmeddi. Hayır ha- yır aldanmasına imkân yoktu. Kendisini iki defa bizzat yakalamıştı. Ona çolak Ahmed derlerdi. Son defa hapisaneden kaçtıktan sonra da taharrisine memur e- dilmiş, fakat enseleyememişti. Demek o, gedikli müşteriyi şehrin hırsız yatağı o- lan kahve ve mevhanelerinde ararken ço'ak Ahmed, A#**t ralı Ali. ismile Cer- rahpaşa hastanesinin veremliler - koğu- işunda yatıyordu. Hakikaten veremli mi idi? Belki! Fakat hastaneve hasta'ığını tedavi ettinmek üzere girdiğine inanmalı lmı idi? Bu başına gelenler ne idi? Onu 'kim kaçırmak istemiş, sonra neden öl- ıdürmüştü? Bu suallerin aydınlanması İ - çin Osman beyin işe başlaması Vâzım geli- yordu. Cinayet masası serkomiseri vak'ayı te- lefonda din'ediği gibi anlattıktan sonra sustu ve bekledi. Radvan Sadullah tek ke'ime sövleme- den ayağa kalktı. Bu veni vak'anın heve- canı ile bütün vorgunluğumuz bir anda silinmisti. Hattâ bende az evvel hissetti- ğimiz ümitsizlikten de eser kalmamıştı. se Fasid daire Maçka ile Cerrahpaşa arasındaki yol bize olduğundan fazla uzun — göründü. Rıdvan Sadullah bermutad tahkikine - Cesed, pavyona nakledildi gittiğimiz vak'a ile hiç te alâkası olmıyari mevzuülar üzerinde konuşuyordu. Meşhur âlim Lâmbrosonun (Suç işleme sebeble- ri) adlı kitabı belki yirmi dakikamızi al- dı. Birçok memleketlerde gıda maddele- ri fiatları ile işlenen suçların miktarı a« rasında münasebet bulunduğu tesbit e- dilmişti. Fransada intiharların ve hırsız- lhikların buğday fiatının artmasile çoğal- dığı, inmesile de azaldığı meydana çıka- rılmıştı. İngilterede — alkol ucuzlayınca kalpazanlık ve hırsızlıklar azalıyordu. Başka bir zaman olsaydı belki Rıdvan Sadullahın anlattıklarını çok büyük bir alâka ile dinliyecektik. Fakat o sırada hissettiğimiz heyecan ve sabırsızlık o ka- dar büyüktü ki can kulağile dinlesek bile tamamile kavrayamayacaktık. Otomobilimiz nihayet hastane kapısı önünde durdu. Serkomiseri göten bir po- lis memuru koşarak kapıyı açtı. Osman bey arabadan.-inerken sordu: — İçerde kimler var oğlum? — Zabıta doktoru az evvel geldi efen- dim. — Sertabib de burada mı? — Evet sizi bekliyor. Doğru sertabibin odasına çıktık. Mak- tul çolak Ahmedin cesedini pavyon- dan buraya getirmişler, beyaz bir çarşa- fın üzerine yatırmışlardı. Zabıta dokto- ru cesedi muayene ile meşguldü. Osman beyi görünce yarı şaka, yarı cirldi: — Bu sizin mühim dediğiniz vak'alar son günlerde siklaşmaya başladı, dedi. Hemen iki gecede bir telefon. Mühim... Kalk bakalım, yataktan,.. Allahın serse- rileri de ölmek için ille geceyi beklerler. Sanki bu işin gündüzü yokmuş gibi.. Durdu, tamamen ciddileşerek - ilâve etti: — Öleli iki saat oluyor, çok yakın me- safeden ateş edilmiş. Ölüm ani olmuş. Başın arkasındaki yaraya gelince üstün- de çamur kırıntı!arı buldum. Ölümden sonraki sukuttan mütevellid bir yara... Kafa tası aşağı yukarı hurdahaş olmuş. Ölümü müteakıb yüksek bir yerden düş- tüğüne, meselâ bir otomobilden atıldığı- na hükmedilebilir. İçinde yaşadığımız facialar serisinin ilk aktörü olan maktule hususi bir alâka ile baktım. Bu adam bir gece yarısı be- nim yatak odama ginmiş ve Raif Beyin mektubunu bırakmıştı. Henüz delikanlı denecek çağda idi. Yakışıklı bir adam denebilirdi. Sapsarı saçtarı vardı. Uzım boylu idi. Zayıflığı ve çökmüş avurdları ciğerlerindeki derdi ifşa ediyorlardı. Sır- tında bulunan hastane pijaması yer yer kan lekelerile kirlenmişti. Cesedin başından kalkan zabıta dok- toru: — Ben işimi bitirdim, dedi. Serkomi- ser beye lâzım deği'se cesed kaldırıla- bi'ir. Odada zabıta doktorundan başka ser- tabib, nöbetçi, doktor ve bir de hastaba- kıcı bulunuyorlardı, Osman bey Rıdvan Sadullaha baktı. Dostum: — Şimdilik ihtiyacımız yok, zannede- rim, Osman bey! dedi. Sertabibin çağırdığı iki hademe cese- di kaldırıp götürdüler. Aletlerini çanta- sına yerleştiren zabıta doktoru da arka- sından veda ederek gitti. Odada hastane doktorlarile yalnız kaldık. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: