11 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İkincikâmm K SON POSTA Almanyanın b üyük birdeniz muharebesine hazırlandığı doğru mu? Böyle bir muharebe vukubulursa hasıl olacak netice nedir ? L— “Son Posta,, nın denizci muhar %“ff_î—mn. Graf Spee kruvazörünün Tebesi almak üzere bir deniz muha- %hmladığmı işitiyoruz, — havadis Tühar e“teresandır Ancak böyle bir Ö ebe_mn mümkün olup olamıyaca- ) tetkik etmek çok faydalı olacaktır. Za ğ:' olduğu üzere Almanya İngilte- ansa tarafından abluka edilmek- lenk- Bu ablukanın yalnız Rusyaya ge- eçi TU açıktır, eğer Rusya harbin ida- Bida İçim lâzım gelen harb malzemesi ve ahi Maddelerini temin edebiliyor ise bu P'kat hiçbir kıymeti yok demektir. hadisat üç sebebden dolayı Al- diğinı;am_n Rusya tarafından besleneme- Söstermektedir. dünn;hBamk deniz yolu kış aylarında him i adır. Binaenaleyh senenin mü- T ç kısmında bu yol Almanya için Palı olacaktır. !nî._;ı Almanya ile Rusya arasında kara decek Almanların ihtiyacına kifayet & 3 bir kabiliyet göstermemektedir. bita, A'manyanm ihracat ve ithalâtı Haf devletler tarafından istihlâf edil- AAL Herhalde Almanya - iktısadiyatı Ap | darbelere maruz kalmaktadır. Zale yanın bu müşkül durumunu B v:debılecek üç kuvveti vardır: Kara, » deniz kuvvetleri..: hvıum“" kâra kuvvetleri neticei kat'i- #lmak için ya Majino gibi kuvvetli letleri yarmak veyahud da başka €rin harbe girmesini icab ettiren ker, Cepheler açmak mecburiyetindedir- Hı_ntvı kuvvetleri ise kat'i netice alacak ku kitayete yü ir. Bu iki diyîî,“ cihanşümul kabiliyeti teslim e- ti :le, benzin vesair maddelere azim Yaçları dolayısile deniz kuvvetlerine mmî*;îyacı pek büyüktür. Esasen ya- hazbi, & Olan harbin ismi de «iktısad İktişay GEBil midir? Denizin en mühim kuvy sahası olması dolayısile deniz hllaîlm diğer kardeşlerine nazaran Dikgiğ kıymet almaktadır. İşte Alman- V Niz harbi yapar ise iktısadi bir mü- ktır, yoksa Graf Spee kruvazörü- mı almak için değil... Biü Deniz harbi nasıl olur? Vqım Zde muharebe yapmak kara kuv- Tün riri S ğ ST Graf Spee arzusuna tâbidir. Karada düşman tecavü- züne maruz kalan bir ordu, muhakkak | muharebe eder. Fakat denizde muharebe etmek istemiyen bir düşmanı zorla dö- vüştürmek mümkün değildir. Eğer İn-| giltere harbetmek istemez ise Almanya hazırlığında muvaffak olamıyacaktır. | Malüm olduğu üzere deniz kuvvetleri, kat'i neticeli bir deniz muharebesi yap- maksızın dahi harbin gayesine ulaşabi- lirler. Nitekim 1914-1918 harbini, İngiliz kuvvetleri muharebe yapmaksızın kazan- mışlardır, o tarihte gördüğümüz büyük İskajarak deniz muharebesi bile kat'i ne- ticeli bir mücadele değil idi. Bu yüzden ngilizler gayeye deniz muharebesi yap- înıksızın ğlışacaklar. bilâkis Almanlar da, ab'uka tesirniden kurtulmak 'için böyle bir harb yapmak istiyeceklerdir. İngiltere filosı nasıl harbe icbar edilebilir? Muharebe yapmak istemiyen bir düş- man fitosunu mücadeleye teşvik edecek yvasıtaları yok değildir. Alman filosu müt- ea  t Yazış batarken ” ruz edecek olur ise İngiltere filosu ister istemez muharebe yapacaktır. Mevzuu kısa kesmek için aşağıdaki sebeb'erden dolayı böyle bir hareketin imkânsız ol- duğunu kaydetmek isterim:; 1 — İngiltere şark sahilleri tamamen maynlerle mesturdur. Esasen deniz kuv- vetlerinin en zor bulduğu harb şekli de budur. 2 — Manş denizindeki İngiliz nakliya- tıma darbe vurmak için evvelemirde Dou- ver gibi dar bir boğazdan geçmek lâzım- dır. Alman'ar bu işin müşkülâtımı Büyük Harbde de anlamışlardır. 3 — İngiltere şimalindeki karakol hat- Jarına tecavüz etmek için —Almanların, hiç olmaz ise İngiltere ile 2-3 gibi bir kuvvet nisbetine malik bulunması lâzım gelir. 4 — Büyük Harbin İskajarak muhare- besinde A'man gemileri İngiliz donan- masından çok sağlam idi. İngilizlerin (Köyn Meri) zırtılısı beş Alman mermi- sile battığı halde (Zaydelç) Alman zırh- hsı yirmi üç İngiliz mermisine mukave- met etmiş ve limana dönmüştü. Fakat yakın zamanda gördüğümüz (Graf Spee) (Devamı 9 uncu sayfada) * l H üdiseler - Karşısında J A ün akşam dondurücu bir rüzgâr esiyordu. Eminönündeki tram- vay durağı çok kalabalıktı. Bu kalaba- lık arasında ben de titreye titreye tram seydim, bana ne cevab verirdiniz? — Kışın nasıl bir mevsim olduğunu anlatırdım. — Ya, biliyordunuz demek? — Evet, hem niye bilmiyeyim? — Tuhaf şey!.. Ne garib bir adamdı. Sarhoş muydu,. deli miydi? Sarhoş hali de yoktu. Göz- leri de deli gözüne benzemiyordu. — Siz bir dâhisiniz! — Ben mi, ne münasebet? — Bildiniz, kış gelmeden, kışın yağ- müur yağacağını, kar yağacağını bil - mek, bu bir deha meselesi. Hayır hayır; muhakkak bir zırdeli Tramvay beklerken ile karşı karşıya idim. Bir deli doktoru arkadaşım söylemişti; — delilere karşı aksi hareket etmek kadar hata olamaz. miş, en makul hareket delinin suyu « vay bekliyordum. Yanıbaşımda tanı - Na gitmekmiş. madığım bir adam peyda oldu: — Belkil — Merhabal Dedim. Dedi. Merhabasına: — Muhakkak, diye cevab verdi. Çün- î— Merhaba! : kü sonbaharı müteakib kış geleceğini, le cevab: verdim: yağmur yağacağını, kar yağacağını, so- — Mevsim kış! ğuk olacağını bilmiyorlar. — Evet! — Kim bilmiyor? ka_ Kışın soğuk olur, yağmur, yağar»| —— Kim olacak, herkesi r_ yğîîî.; bakm yağmaya başladı. — Amlamadım. — Siz bunu bilir misiniz? Üİ — Bilirim tabit! — Darılma amma anlayamadım. — Meselâ size sonbaharda — tesadüf | Güldü: etseydim, kış nasıl bir mevsimdir? de-| — Anlamıyacak ne var ki? Kış gel meden evvel, kış geleceğini, yağmur yağacağını, kar yağacağmı, soğuk ola - cağını bilselerdi, bu tramvay durağına iğreti de olsa, oluklu saçtan, hattâ por- takal sandığı tahtasından bir sundurma yaparlardı, tramvay bekliyen yüzlerce binlerce — insan da ıslanmaktan, üşü - mekten kurtulurdu. Cevab vermedim; o sordu: — Burası durak ha? — Evet! — Hayır, donmamak için yürüyek! Ve yürüdü, gitti. ; Damct :ıl! uliüsl | Bunları biliyor mu idiniz? — | Bir metre mikâhı yerde ne kadar mikrob var? Pariste zemin - de bir metre mik- abı yerdeki hasta- lk mikroblarının - sayısı 2217 imiş. Evlerin — birinci kati yüksekliğin - de miktar 408 ve üçüncü katlar yük - sekliğinde de 96 oluyormuş. * Saçlar ne kadar uzar ? Bir insan saçla - vi MA rını hiç kestir - mese acaba saç - ları ne kadar u - zar, bilir misiniz? Doktorlar, 60 santimle, 150 santim a- rasında tehalüf edeceğini iddia etmek- tedirler. * Tarike geçen kaç insandır? İlk insandan bugüne kadar dünyada yaşamış olanların sayısı yüz milyara ba- liğ olmaktadır. Tarih bw yüz milyar in - sanın ancak beş bininin isimlerini tikre- der. MWısırdaki ehramlar nasıl yapılırdı ? Mısırdaki büyük ehramın — inşasında yüz bin insan istihdam edilmiş, ve el'i se, ne çalışılmıştır. Kullanılan taşların ağır- bğı yedi milyon tondur. a * Çar Nikolanın saati Çar Nikolaya aid bir altın saat ”'!ı bundan bir sem% evvel Hindistana - . . — —a da müzayede ile satılmıstır. Bunu haber veren gazete, «bu saat Hindistana — gidinceye kadar kim bilir ne kadar macera geçirmiş, ne kadar uzun bir — seyahat yapmıştır?» demektedir. * Yugoslavyada kayholan göl Yugoslavyada, Serkikada, sathı birkaç kilometre genişlikte bir göl vardır. Gö- lün vasati derinliği on sekiz metredir. Her sene ilkbaharda iki üç gün içinde gölün suları esrarengiz bir surette kay- boluverir. Göl bütün yaz mevsimince ku- ru bir çukur halinde kalır. N&farkh olarak her iki tarafın ÇA Devlet adamlarında I meşhur olduklarını bilir m n birçoğunun unulkanlıklarile SİNİZ ? Idklı,:lyonhm insanr idare edeni devlet| “Tardır V ekseriya çok unutkan adam” de gç Büğünün büyük adamları için- Sükkm Hai ai Banlı Vg?:m!rm&llm RUZVELT hnutıi:ın arabada, vapurda her yerde kk!iy * Yahud düşürür. Meraklı ko - (ODCular bunları tehalükle topla- düz paTlar. Bu mendiller markasız vt Stniy Yaz olduğundan bir kıymet ifade Ha Gillar. Bu sebebden de Ruzvelfe ları tesbit edilememektedir. İNGİLTERE KRALI l Unutkan olan devlet adamı y krahı altıncı George'dur O Slapp Alhiz stylosunu yahud eldi- Unutmaktadır. Geçenlerde de “ıduk t Ha Reisieümhuru — Ruz - Ülleyi Tgün bir mendil kaybeder: Men- bf ÇAN-KAY-ŞEK ve büyük kahraman- birçok renkli kurşun| kalem serpmek- Yerleri adeh,fmtâ ku;şı;nbe’tüğî kurşun l_ıa- fından tesbit edilmiştir. isi Hitler bu hususfa Alnî:ın da_r_let reisi ö SN T 1 Çan-Kav- i başkmmdam Mareşa ıy- Cm, benzemektedir. Her ikisi gibi )sıînemendılhtini. hem kı.ırş:;kaıeî; lerini kaybey]emektedır. 1 ksîîet_ harında çantasın! yolda - kay hat S üzden ortalık birbirine karış- ihaye anta bulundu; fakat am iyetli biçbir şey çı.kmadz. iyatı bir sürü mendil MUSSOLİNİ İtalyan Başvekili Mussolini — sporu çok seven bir adamdır. O da mendille- rin?, kalemlerini kaybeylemekle şöhret kazanmıştır. Bu yaz deniz banyoları sı- rasında güneşe karşı kullandığı yağla- rın şişelerinin kaybolduğunu farketmiş, nihayet bunların prestişkârlarından bir İtalyan kızı tarafından çalındığı tesbit edilmiştir. MOSCİESCY Lehistanın eski cümhurreisi Mosci- escy hem devlet adamıdır, hem de bü- yük bir âlim. Evinde takke şeklinde başlık kullanır ve hemen her hafta bir iki takke kaybeder. İSVEÇ KRALI İsveç kralı beşinci Gustave eskiden sık sık saatini kaybederdi. Hemen he- men ayda bir iki saati ortadan yok olur- du. Şimdi saatleri kordon ile yeleğinin cebine bağlamaktadır. Fakat buna mu- kahil sıra sigaralara gelmiştir. Sigara vattan ibaretti. Ye B Tde İlk d a Un efa olarak melon şapka Ytmuştur. kutusundan sık sık siğera düşürmektedir. Ev.enmekten Çekinen bir erkek lâsa edeyim: dir. Evlenmek istiyorum. Fakat bir türlü cesaretim yok. Çünkü evli in - sanların halini biliyorum. Benim, dört yaş büyük bir ağabe - yim var, üç senelik evlidir. ÂAyni evde otururuz. Fena bir insan değildir. 'Yengem de fena bir insan değil. Fa - kat bu fena olmıyan insanlar birbir - lerile neden bir türlü iyi geçinemez - ler. Hemen her gün kavga ederler. Bazan kavgaları o kadar şiddetlenir ki, konu komşu duyup ayırmak için eve gelirler. Her gün bu misali görürken ben nasıl evlenebilirim. Evlendiğim zaman, karımla ben de, bugün yengem le ağabeyim neyse olacak değil mi - yiz?» 24 yaşında bir erkek okuyucum, ba- na bir mektub yazmış. Mektubu hü- <Evlenmek çağındayım, tahsilim vardır. Kazancım bir aileyi pek de - ğilse de orta halli geçindirmiye kâfi - Okuyucumun mektubu bana bir hi- kâyeyi hatırlattı. Yabancı bir memleketten Fransaya gelen yabancı bir gazeteci Fransa sa - hillerinden birinde vapurdan — inmiş, bir Fransız kadını görmüş, Bu kadının saçları kırmızı, yüzü çilli imiş. Gaze- teci kadını görür görmez bir telgraf « haneye koşmuş ve gazetesine aşağıdaki telgrafı çekmiş: «Bütün Fransız kadınlarının yüzleri çilli ve saçları kırmızıdır.» Bir tek misali ele alıp bütün bir kütle hakkında hüküm vermenin ne kadar yanlış olduğunu gösteren bir hi- kâye değil mi? Okuyucum da ayni hataya düşüyor. Bir tek misali bütün evlilere teşmil e- demeyiz. Nice evliler vardır ki, ha - yatlarından memnundurlar. Karı koca kavga etmeden güzel bir hayat geçi - rirler. Okuyucumun ağabeyisile yen - gesine bakıp evler « len çekinmesi- ni hiç doğru bulmam. TEYZE | İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: