Hergün Kooperatif ihtiyacı Yazan: Muhittin Birgen 4 ünkü yazımda köyün iktisadi teşkilâtsızlığından bahsediyor - dum, Köyü teşkilâtlandırmanın yegâne yolu kooperatiftir. Şu kalde köylerimizi - fakat sade köylerimizi değil, şehirleri - mizi de istihlâk bakımından « teşkilâtlan- dırmak işi en mübrem ihtiyaçlarımızdan biridir. Mademki böyledir, ne duruyoruz, he - men köylerimizi kooperatiflerle techiz €- delim? | Fakat, kazın ayağı da, maslesef böyle değildir. Kooperatif, gayet ince, gayet na- zik bir makinedir. Bu makinenin nezâke- tini iyice anlatmak için, son sene esna - sında üzerinde hayli söz söylenmiş olan bir misal alayım: Hani şu bizim Deniz - yollarının Almanyaya sipariş ettiği va - purların yeni sistem kazanları yok mu, işle bunlar gibi. Bu kazanlar gayet ida - reli, gayet güzel şeylerdir. Fennin en İleri gitmiş olan tecrübelerinden istifade edi- lerek vücude getirilmiş olan bu kazanları kullanmasını bildiğimiz zaman, onlardan birçok faydalar görürüz, Eğer bu kazan- Jarı kullanmasını iyi bilmezsek, o zaman, ya gemilerimiz yürümez olur, yahud da pek az bir zamanda kazanın harab o'dü - Bumu görürüz. İşin daha mühim bir tarafı da şudur ki kazan, nihayet cansız, kafamız, ruhsuz, kendisini fennin riyazi hakimiyeti altına teslim etmiş bir mahlüktur. Eğer onu kul'anmasını bidayette bilmiyorsak bile, az zamanda öğrenebiliriz. Buna mukabil, kooperstif canl, kafalı, ruhlu, an ri ve Adet mağlübu bir sürü in; arsda el ve iş birliği yapmasını istiyen bir teşekküldür. On'arla uğraşmak, onları bir arada hayırlı ve faydalı bir suretle sevk ve idare etmek, kazan kul'anmasını öğrenmeğe nisbetle, birkaç kere daha güç olur. Bunun için, Denizyollarına vapur Yâzım olduğu zaman onun içine en son sistem kazanı koymakta tereddüd etmiye- biteceğimiz halde iş her köyü bir koopera tifle techiz etmeğe gelince, mesele değişir. O zaman çok düşünmeğe ve çok ihtiyatlı hareket etmeğe mecbur o'uruz. Evet, kooperatif, arkamızda bıraktığı- muz asrın en güzel, en hayırkâr bir ica - dıdır. Fakat, bu, öyle nazik bir makine, bir iktısad cihazıdır ki eğer biz onu iyi kurmasını ve iyi işletmesini bilmezsek kooperatifle bir fayda temin etmek ister- ken bilâkis kooperatif fikri aleyhinde, halk arasmda acıklı bir propaganda yap- mış oluruz. olursun. Uruguay kızları da Güzel midır? Uruğuay futbolcularını tarırsınız. Ila fizamız aldatmıyorsa 1928 de beynelmilel * olimpiyadlarda en kuvvetli futbol takım- Türkiyede modern kooperstif hareke-|larını yenerek dünya şampiyonu olan U- ti, 925 den itibaren başladı. Bu hsreket,|ruguay erkeklerinin, istisnasız sevimli 4 günden bugüne, on beş sene içinde, ken. | olduklarını dünya #lem duydu. Ya kızları disinden çok bahsettirdi, fakat, muvaf -İnasıldır? Bumu merak etmedinizse, bu İakiyetleri mahdvd kaldı. Bunun birçok | gö: inüz resme bakınız. İşte Uru - sebebleri vardır. Bu sebebler arasında en | guaylı genç bir kızı milli kıyafetile büyük âmil nazari kooperatif bilgisinin ri aramızda çok az İntişar etmiş olması ve — — ——> idiye kadar: yapılmış olan mes'ud veya ameli tecribenin ise, maalesef, inzibattan | bodbaht, bütün tecrübeleri bir kere daha kâmilen mahrum, başıbozuk — wsullerile| yapılmasıdır. Kredi shasında Ziraat Bankasının girişmiş olduğu tecrübe ta - mamen kayaya oturmuştur. Tıpkı, cenub sahillerimizde son günlerde kayaya otur- muş olan bedbaht gemi gibi, Ziraat Bankası kredi kooperatiflerini, bugünkü hallerile yüzdürmeğe imkin yoktur. Yanlış kurulmuş ve yanlış işletilmiş olen gözden geçirip, harekete yeni bir can vermek kâfidir. Bilhassa içinde bulundu- ğumuz şu fevkalâde zamanlarda buna © Jan ihtiyacımız kendisini aha şedid su » rette hissettiriyor. Bu meseleyi halletmek veyshud halli yoluna girmek millf müdafaanın iktisadi “İcephesinde bir Maginot hattı vücude ge - bu teşkilât ancak yeniden kurulmak su - tirmek denilecek derecede mühimdir. Şu yetile canlandırılabilir. dakikada harb eden milletlerin, dabili ve Satış kooperatiflerine gelince, bunlar harici piyasalardaki ticaret işlerini mu « için önde iyi misa'ler, tecriibe edilmiş o- vaffakiyetle döndürmekte âmil olan en Jan bir takım tsüller ve an'aneler mev -| büyük kuvvet, her sahadaki her çeşid teş cud olmasına rağmen, bu misaller her | Xlâtarile kooperatiflerdir. İktısad saha- tarafta çoğaltınıya kadir unsurların azlığı |“ndA halk ile devletin en salim bir el ve ve bu unsurları yetiştirmek üzere her) DİT'İĞİ yapmaları, ihtikârın her mana- hangi bir sistem kurulmamış bulunması da men'i, ancak kooperâtiflerle mümkün neticesinde, hareket bir türlü ilerliyeme. | olur. Bunun gibi, harb masraflarını kar- miştir. Şimdiye kadar yapılmış olen tep. | mak için, büyük milletlerin göster - rübeler gösteriyor ki satış kooperatifleri mekte oldukları o büyük maliye kudret- de nfhayet hükümetin yardımına muhtaç | <TİNİ gıdalandıran kaynaklar da bunlar. olmuşlar, kendi kendilerini, srt dır. Bunun İçin, şimdiye kadar aldığımız kuvvetlerile ileri götürememiş'erdir. neticeler bize yeni teşebbüsler için şetk Bununla beraber ben meyus değilim. ve cesaret verecek nisbetlere dahil ol - Yapılan geri ie SE w kiymetli er er, > PE lerden iştitade etmeği bilirsek, piha İSTER yet, inkılâb, köyün de, şehrin de pek bü- yük bir iştiyak ve pek yakıcı bir ihtiyaç bu işi de başarır ve memle- ile ae. mübadele sisteminde, harici #abahladıklarını : ketin “ reketinde büyük ve rehakâr bir)| Bu satırlar m e lie ie vücude getirmenin yolunu bul - sordu: kadaşımız, bir gazeteden muş olur. öğ | de Bu sahada muvaffak olmamız için, şim yy Hisezmeel ln Lİ İhmalci olabilirsin, günün birinde zararını görüp silkin- mekliğin mümkündür, fakat ihmalci tanınmaktan çekinin, ömrünün #onuna kadar silinmiyecek fena bir damga almış göste-İna nazaran bü para fazla ehemmi l SON POSTA İnsan insanı hiç kıymeti ile ölçmez, tanır, yanlışı bırak SOZ ARASINDA Hergün bir fıkra Şehirler kaçmasınlar diye Beş yaşında bir çocuğu büyük ba- bası Topkapıya götürmüştü. o Çocuk surları, kale kapısını ilk defa görü - İ yordu. Büyük babası anlattı: — Eskiden bütün şehirler böyle duvarlarla çevriliydiler. Gece olduğu İ zaman duvarlarla kapılar capalılyrdı, İ © Beş yüşındalki çocuk bir müddet düşündü, sonra: — Büyük baba, dedi, şehirler gece- leri kaçmasınlar diye #mi kapıları ka- parlardı? : sl Bir Fransız kızına kalan muazzam serv'İ Geçen hafta zarfında İngilterede ve- fat eden lord C: Montagu adında 79 yaşındaki asilzade, Malmazel Suzanne Leonide Rensrd adında bir Fransız kı- zana 2.650.000 frank nakid bırakmış - tır. Bundan maada, iza senede ka hayat şartile 10.500.000 frank terkey- lemiştir. Müteveffa lordun serveti mecmuu- yeti haiz bulunmamaktadır. Serveti tam 50.569.500 frank nakid 68.750.000 frahklık gayrimenkuldür. Ehlileştirilmiş yılan Amerikanın cenub eyaletlerinden birinde yaşıyan Clarence Mears'e is - minde bir kadının bir yılanı vardır ki, sahibini her yerde takib eylemektedir. Bu hayvana bir de Oswnald. Ehlileştirilmiş olar bu yılan ismile çağırıldığı vakit derhal itaat €- der. Soğuk mevsimlerde de sahibi ta - rafından kürk giydirilir. —————— a ———— muş bulunmasa dahi, bu hareketi can lardırmıya, bugün her zamandan ziyade muhtacız. Ancak şüurlu ve sağlam plânlı yeni bir kooperatif hareketi sayesinde - dir ki halk kütlelerimiz, iktisadi müşkü- Mita karşı muvaffakiyetle mücadele ede- bilirler ve devlet te bütün iktisadi siya- setinde iIk defa olarak emin yardımeya - rın müzaheretini görür. INAN, <Ertincandan gelen bazı felâketzedelere yemek, içmek verildiği halde yatacak yer temin olunmuyor. Bunların kaç gündür karakollarda ve diğer yelerde sandalye üzerlerinde Muhittin Birgen İSTER — Acaba şehirde «— Otel de var, İNAN, iSTER INANMAI .. isim Konmuştur:| Bir sual daha sordu: — Bu birkaç vatandaşı kendilerine bir yer temin edilin. ciye kadar, otellerde yatıracak para mı yok? Bir başka arkadaş cevab verdi: Sözün kısası Böyle düşünüyorum E. Ekrem Talu rzincan #feti “içeride ileti zin, dışında Göst ve Bayisi r gelir memleketlerin insanlık duygularımı leyana getirdi. Hemen her tarafjan, ketzede yurddaşlarımıza yardım gel” Buyün ilk iş olarak onların yaralarını © / daviye, aztırab'arını dindirmeğe çabif yoruz. Bunun, bir de yarını var. Şimdiye kadar yapılan (o yardımisf z nemli bir yekün tuttu. Daha da edecek. çünkü bu işi yarıda bırakamayif Bizim, şark hudüdlarına yakın, E giz. Bu iş şöyle düşünüyorum: : Gelen haberlere bakılırsa taş taş Dİ tünde kalmıyan eski Erzincanın kadi trosunü kenlemyekün saymulı, eni kaldırıp dümdüz bir hale getirdi sonra, önce caddeleri, sokakları eÇ — ç | me; ları tesbit etmeli, - eğer evvel bir zaman olduğu gibi görmen, hakiki | ak idi ise. su yullarını tamır ve 3 başkasının gözlüğü ile görür, rivayeti ile N eylemelidir. ip doğruya geçen pek azdır. Bunu müteakıb, madem orası zelzf felâketine dalma maruzdur, birer bü katlı nimkârgir ve biribirinden bahçe İİ ayrılmış ayni tipte evler inşa edere kur'a ile yerli ahsliye tevzi ve temlik ©“ Tunmalıdır. Bü evlere iskân olunacaklafdı” mali vaziyetin müsaadesi nisbetinde eş9# da verilebilir. ğ Sonra, iş kalır, Erzincanlılara geçi teminine, Bunun da en âmeli şekli şu li sdâm meselâ demirci falanca terzi, diğer biri de marangöf imiş. Demirciye örsü, çekici, avadanlığ ile ufak bir ocak, terziye esaslı levasımi"ği le beraber bir tezgih, marıngoza genf mücehhez bir dükkân gösterilir; tüccar uzun vadeli bir kredi açılır; çiftçiye 88 pan, öküz verilir; iradeılık yoktur, Evvek ce bu türlü geçinenlere ya bir san'at, y&” hud ki bir ticaret tutmaları için gene bif / miktar sermaye temin olunur. Memurlara gelince, onlar için dav&” basittir. Devlet, kendilerini va yerlerindö ipka, yahud ki başka tarafa tahvil İnakleder. Ancak, bütün bu dediklerim çabu d malıdır. Teemmül, tereddüd, toplanafi ve daha da toplanacak olan paraları çaf“ çur olmak tehlikesine marvz bırakır. AV rupalı filân mütehassısın reyini almak İ mahallinde uzun uzadıya tetkikat yap” mak, muhtelif fikirleri bir bir incelerek © güzel şeylerdir amma, işi sürüncemedi İbrakr; İş sürüncemede kaldıkça da gü alkınması günbegüf Bir İngiliz bahriyelisi Karısından ayrılıyor Trenin penceresi pek yüksekte kal - maktadır. Yerde de, basıp bu pencereye |7*İ Erzincanm kı İ yetişecek bir basamak yoktur. Halbuki | SÜSİSİN i j Demir tavında dövülmeli, ilkhsherd? Cepheye İt hı ğ , eye giden bu İngiliz bahriye aska -|, Hye, geçmelidir. Madâf manevi 1zi” rile eşi birbirlerinden hiç olmazsa“ son | ç n İbir öpücükle ayrılmak İstemektedirler. |rabler içerisinde kroraiınn aziz yurddeğ Tarımızı bucaklarına biran evvel kavuş Bahriyelinin biraz daha vagondan sark-! ii i > Z ması, ve kuvvetli kollarile eşini yakala - | tural, yurd hasretini o'sun gönüllerin; İyip havaya kaldırmasıdır. Nitekim (de (ten simeliviz , 7 öyle olmuş ve seyrettiğiniz gibi, her iki) Pu de. careabuk olmalıdır ki taze ye sevgili birbirlerini öpebilmişlerdir. rslarm üstüne gerçekten bir merhem te m me siri yapsın İşte ben böyle düşünüyorum. Fikrine de yanılıyor isem, bunun da hösnüniye” time bağıslarrmasım dilerim, 2 İbtikâr komisyonu toplandı İhtikâr komisyonu dün mıntaka ticaref müdürlüğünde toplanmış ve komisyonf vaki olan şikâyetleri tetkik etmiştir. Bu şikâyetler bilhassa inşaat levazımı, kâğıd ve mukavva üzerinde tekâsüf etmekte * dir. Alâkadarlar bunların fiatların çok yü sek olduğumu ve satışların ibtikâr mabi' yetinde bulunduğunu bildirmişlerdi! Komisyon vaziyeti tahkik ederek, kars verecektir. Same 20An vpn 0 man AA ANAN ANNAN TAKVİM © İKİNCİKÂNUN İlânı harb usulleri Eskiden harbe başlamazdan o evvel devletler yekdiğerlerine (o ültimatom gönderir ve ayin edilen müddetten sonra harbe başlarlardı. Ültimatomdan çok evvel her mille - tin kendine mahsus bir harb ilânı tar- 21 vardı. Cok eski devirlerde harbe karar ve- ren Romalılar düşman toprağına kanlı ir ok atarlardı. Bu harb işareti idi. 1284 senesinde Cenevelilere (o karşı harb ilân eylemek arzusunda bulunan ranlılar Ceneve limanına gümüşten yavılmış oklar atmışlardı. 'Transilvanyada hudud Üzerinde kan lı bir kama sallandırılırdı. İskoçyada hududa bir salib rekzedi - lir ve salibin fki ucu tutuşturulurdu. Harb kabul edildiği takdirde tutuştu - rulan yerler bir hayvan kanı ile sön - dürülürdü. INANMA! otel mi yok? para da var amma; formalite de var.» si ", Yap “ekleri İç ile a Ay e