iğ 12 Sayfa BON POSTA Ağumler. 27 “Son Posta, nın Hikâyesi evleneli sekiz gün olmuştu. &nnesi Madam Lerivyer otuz seneden - beri Şosse sokağında bir oyuncakgı dük. kânı işletiyordu. Uzun o boylu, kuru ve müstebid bir kudmdı. Mahallede, hatırı sayılır paralılardan olan Mösyö Berarın oğlu Lüsyene kızını vermeğe razı ol - muştu amma yeni evlilerin burnu dibin. den ayrıldığı yoktu. Sıcağn ortalığı kasıp kavurdu. Zu Ağustos ayında işler pek durgun gi. derdi. Bu münasebetle Madam Lariv . yerin yüzünden düşen bin patça oluyor- du. İş zamanında Uüsyen, karısının ya - nina yaklaşmasına kat'iyen müsaade et. miyordu. Bir sabah ikisini dükkünda ö- EÇ BAKALIM VEZNEYE! KA ie... Çeviren : Faik Bercmen Lösyen Barar ile Hortanş Larivyer Hortan#'ın Lüsyen onu dinlemeden kolundan tu. tup indirdi, Tren kalkarak iki sevgiliyi bu yeşil ve minimini yuvada bıraktı. Or talıkta, kuş cıvıltısından başka $8es. sa » da yoktu. Hele şırıl şırıl akan oOrmağın sesi yeni evlilere en güzel bir musiki par çasından daha tatlı geldi. Lüsyenin &k İşi elindeki rehberi bir kenara fırlatmak oldu. İşte nihayst serbest kalabilmiş - İerdi, Üç yüz adım ileride köyün kahvesine vardılar. Kahvenin sahibi Madam onla - ri, benrbeyaz boyalı, insanin içini açan bir odaya aldı. Burada hiç kimsecikler yoktu. Lüsyen: — Daha sekiz günümüz var, dedi, bu sekiz günü burada geçiririz. ları birbirinden ayıran duvarlar o kadar ince idi ki oda komşularının en küçük bir gürültüsü bile duyuluyordu. Bu va siyet karşısında büzülüp yatağa girmek ten başka çâre kalmamıştı. Sabahleyin Lüsyen: — Haydi, Hortens dedi, şehirde biraz dolaşalım. Bütün gün âbide, kilise, şaheser pe . şinde koştular. Akşam da yorgun argın döndüler. Oradan Havr'a gittiler. Havr'dan son. ra bir çok şehirleri dolaştılar. Kafaları - nan içi, bir sürü kilise, cadde (o sokakla dolmuştu. Bu kadar (gezdikleri halde kendilerini alâkadar edecek hiç bir şey bulamamışlardı. Hareketlerindenberi hiç Salie davasında yeni safhalar (Baştarafı 8 inci sayfada) susmri neden söylemediğini Tahir Kev- kebden tekrar sordum. Bana; «İşle alâ. kadar olmadığım için mahal görmedim. Zaten bir havale naklinden İbarettir.» Cevabını verdi, Bu izahatı müfettişe vermek Üzere, ayni gün kendisile birlikte bankaya gel. dik, Fakat müfettişi bulamadık. O za. man Müdürü Umumi bulunan Yusuf Zi. ya Erzinle görüştük. Tahir Kevkeb bu işin nasıl cereyan etmiş olduğunu ber- tafil kendisine anlattı, Ben de ertesi gün kayfiyeti müfettişe bildirdim. İşte bu rapor meselesine ancak, tahkikat &. rasında yani o günlerde agâh olmuştum.» İkinci bir hâdise sordu: «— O halde niçin siz havale ettiniz? Alâkadar servis şefi havale edemez miy. Bu sırada reis Kemal suçluya şu suali püşürken yakalamamış mıydı? Hemde böyle evlendikten sekiz gün sonra! Ne bir yerde huzur ve rahata kavuşamadı - lar, saygısız kulaklardan (o ve gözlerden İ Ne tatlı bir hafta idi bu! Sabahleyin erkenden dışarıya çıkıyorlar, yeşil ağaç. ayıbdı bu? Halbuki o merhum kocası 0. na dükkânın içinde parmağının ucunu bile dokundurmamıştı. Lüsyen kayınvalidesine isyan etme - mekle beraber, kocakarının arkası dönük olunca uzaktan olsun karısına (öpücük yollamayı ihmal etmezdi. Nihayet bir . gün dayanamadı. kayınvalidesine vâdi - ni hatırlattı; bunun Üzerine ihtiyar ka dın kaşlarını çatarak: — O da nesi? dedi, bir öğleden sonra şöyle Vensan ormanma kadar uzanın, 0. rası size yeter de artar bile.. Genç evliler birbirlerine bakakaldı - lar. Hortana da ennesini pek O çekilmez bulmağa başlamıştı. Gündüz neyse, gece de rahatcacık, başbaşa kalamıyorlardı. En hafif bir gürültü ile uyanan Madam Larivyer, odalarında bir ışık gördü mü hemen kapıya seğirtiyor ve hasta olup olmadıklarını soruyordu. «Bir şey yok« derlerse: — Zıbarıp yatsanız daha iyi olur! der di, yine yarın öğleden sonra uyuklama. Ba kalkarsınız! Bu işkenceli hayat © artık çekilmezdi doğrusu. Lüsyen karşılık verip kayın . validesile kavga etmemek için kendişini zor tutuyordu. Mahallede, kendilerin - den daha az zengin olanların bir çoğu karılarını İsviçreye, İtalyaya gönder . mişlerdi de, onlar çok şükür zengince ol- dukları halde gidemiyorlardı. * Ertesi günü oyuncakçı (o dükkânında kıyamet koptu. Lüsyenin babası mahal . lelinin pak sevdiği Berar baba, öğle ye . meğine gelinine gelmişti, Yemekten son. ra baba Berar: ye — Çocuklar, size bir hediye getirdim, diyerek cebinden iki tren bileti çıkardı. İhtiyar kaynana bunu görünce boğuk bir sesle sordu: uzak kalıp birbirlerile kucaklaşmamış .|Jarın gölgelediği yollarda iki mekteb ka. lardı bile.. çağı gibi sevinçle haykırarak şakalaşa . Artık hiç inmeden © yol gidiyorlardı.|rak koşuyorlar; ırmağa rastgeldiler mi, Bu baş belâsı seyahatin biran evvel so .| Hartans hemen çoraplarını siyırıyor ve na ermesini temenni edecek bir raddeye | suya dalıyordu, Böylece yaşlarının icab gelmiştiler. Bir akşam Lüsyenin ağzın -Jettirdiği gibi sevişip eğleniyorlardı. dan şu sözler döküldü: Yedinci günü vaktin bu kadar çabuk — Galiba annene yavaş yavaş hak ve.| geçmesine hem üzüldüler ve hem de şa. receğim, şakaldılar. Kendilerine yedi günlük bir Şerburgdan ertesi günü Granvile ha .|sâadet geçirten bu şirin ve yeşil yuva - reket ettiler. Fukat Lüsyenin hiç de neş.|nın adını öğrenmeğe lüzum (görmeden ©si kalmamıştı. Sıkkın sıkkın pencere .İoradan ayrıldılar. den dışarı akıp giden güzel manzaraları! Evlerine dönünce baba Berar Onları görmeden bakıyordu. Birdenbire tren! bir sürü suale boğdu: küçük bir istasyonda durmuştu. Burası| — Yahu Arsenaldan bahsetsenize? Şer küçük, şirin ve yeşillikler arasında kay-| burgdaki kule nasıl? bolmuş bir yuvaya benziyordu. Lüsyen| Genç karı koca hiç bir şey hatırlamı burasını görünce hemen haykırdı: yorlardı. Ne kule, ne de Arsenal, one — Haydi sevgilim burada inelim! tersane. onların bu sükütu ve ademi ma Birdenbire şaşıran Hortans: lâmatları karşısında Madam © Larivyer a Nasıl olur, bu köy rehberde yok, ki | sertleşti: Ni — Sanki yakışmış, dedi, gittikleri yer. im Rehber filân bilmiyorum. Çabuk i. lerin adını bile batik Hadi jbadi bu &adar çılgınlık yeter, Hortans geç bakalım vezneye!, Emile Zd'a'dan iş —m MERHEMİ KİK KTP YAY LE TİP TEİAŞ İK ARYA mer- hemdir lid cild çatlamalarında Soğuk ve sıcaktan mütevel- era ani EYT uslura yaralarında muannid ve ka ATAR YAN TE İTE EYER AYE.İR : Yeni-deri merhemi her eczanede bulunur. İdin Hamdi Emin Çap: «— Bunda bir beis olamazdı. Çünkü! her salâhiyetli arkadaş bu havaleyi ys- pabilirdi» diye suali ocevablandırdıktan sonra devam eti: «— Gene bu Satiye muamelesine ka. rışmaklığımı gösteren ikinci bir hâdise vardır ve şöyle cereyan etmiştir; Bankada kendi işlerimle meşgul oldü- ğum bir sırada avukat İsmail İsa bana geldi. «Satiyenin (erağ muamelesi yapı. lacak, yanında fotograf var m7» dedi. Cüzdanımda tesadüfen bulunan fotoğ. rafı çıkarıp kendisine verdim ve bu iş İhakkında meclisi idare kararı olup olma. dığını da sordum. Kârarın mevcud oldu. ğunu ve her şeyin hazırlanmış bulundu- ğunu bildirdi. Benkanın intizar odasına gitti. Orada tapu memuru ve bazı kim. seler de bulunmeskta idiler. Evrakı okudular. Tahir Kevkeb imza. ladı. Ben de onu takiben imzaladım. Meclisi idare kararını yerine getirmek gayesile bu formaliteyi yapmış idik. Banka hukuk snüşavirinin şifahi temina. timi aldıktan sonra ve alâkalı müdür mu. avininin imzaladığını da gördükten son- ra benim izma etmem bir zaruret idi. İmza mose esi Bunu benden başka sirküler mucibin. ce imzi İdan biri de yapabilirdi. O gün tesadüfen ben imzaladım. Bankada mutad olan bu çifti imza keyfiyetini, bilhassa tebarüz ettirmek isterim. Banka sirküleri muci. bince bütün muhabersta çift imza atı. lırdi, sk bu imzalardan biri o işin mevzuile meşgul olanın imzası ise, diğe- ri çift imza esbabı zaruretile yapılırdı. Yoksa dosyalar üzerinde inceden inceye tetkik imkânsızdı ve usulden değildi. Bu hususta icab eden ihtimamı göstermemiş olduğum âöyleniyor. salâhiyetli kimler varsa onlar. — Nedir bu kuzum? — Çocuklara aldım, bütün Norman diyayı dolaşsınlar diye... e birinci mevki iki “bilet. Nasıl çocuklar hoşunuza gitti mi? Bilet bir aylık, göreyim ( sizi yine beyaz bir halde dönün! Madam Larivyerin pek canı sıkıldı. İ- tiraz edeyim dedi olmadı, zaten itiraz da etse faydasızdı. Genç karı kocayı Barar baba, istasyo. na kadar götürdü. Trene atlayan genç evliler bütün ko. ridor boyunca boş bir kompartiman ara. dılar. Yoktu. En nihayet içinde uyuk - layan bir ihtiyarın bulunduğu kompar -| timana daldılar. Çantalarını fileye koya. | rak yanyana oturup birbirlerine baka .| rak gülümsediler. Fakat ihtiyar, onların! LCL. BA KIRI KANZUK ECZANESİ GRİP NEZLE NEVRALJİ Soğuk algınlıkları ve ağrıları Beyoğlu. İstanbul Di KLIK gelmesi üzerine uyanarak, gençlerin böy le sıkı fıkı (o birbirlerine sokulmalarını hoş. görmediğini gösterir bir eda takın .| dı. Zavallı genç kadın hırsından başını çevirip yavaş yavaş ağlamağı . başladı. Biran ihtiyarın yakın bir istasvonda ine. ceğini düşündü. Fakat boş bir ümid.. 2- dam tâ Havr'a gidiyordu. Lüsyen na 0. İursa olsun diyerek karısının elini tut . tu. Lâkin bunun üzerine ihtiyar mösyö. nün bakışları o kadar sertleşti ki, her halile, iki gencin hareketlerini takbih et. tiği anlaşılıyordu. Vaziyetin farkına va- ran Hortans kıpkırmızı kesildi ve avu . cunu kocasının elinden çekti. Seyahatin mütebaki saatleri müz'iç bir süküt içinde geçti. Allahtan Ruen'e varmışlardı. Lüsyen, Paristen ayrılırken bir reh . ber almağı unutmamıştı. O rehberin de. Miletile bir otele indiler.. Bu Kalabalık 3. telde de huzur göremediler, Nihayet er- *nden odalarına çekildiler. Lâkin oda NEOKALMINA Sıhhat Vekâletinin 15-4-986 tarih vo 4-45 numaralı ruhsatını haizdir. ! İ Satılık Çam Tomruğu Devlet Orman İşletmesi Karabük . gi. Revir Âmirliğinden 1 — Yalakkuzu bölgesi kat'iyatından Eskipazar istasyonunda İstifte mevcud 516 aded muadili 420 metre mikâb (962) desimetre mikâb çam tomruğu açık arttırma İle satılacaktır. 2 — Tomruklar evsafı yüksek budaksız olup baş kesme payları mevcud ka- bukları soyulmuştur. Hacim orta kutur üzerinden hesablanmıştır. 3 — Tomruklara alâ satış şartnamesi Çankırı Orman Çevirge Müdürlüğünde ve Karabük Devlet Orman İşletmesi Revir Amirliğinde görülebilir. 4 — Tomrukların muhammen bedeli 13 Hra 65 kuruştur. $ — İsteklilerin © 775 muvakkat pey akçesile 6/9/939 günü sâat 11 de Kara. bükteki Revir merkezine müracaatları, © (6973) Bir kere bu iş benim vazifem değildi. Sonra hukuk müşavirinden şifahi temi. nat almak suretile uluorta hareket etme. diğimi ve dikkatimi göstermiş bulundu. guru teyid etmşi oluyordum. Aksi takdirde itimadı ortadan kaldır. mak ve bütün inuameleleri bizzat yap- mak lâzım gelirdi. Bu da maddeten gay. ri kabildi ve banka kanununun vazife takdirine mühaliftir. Arzettiğim veçhile hiçbir kasde mak. run olmıyan ve shcak bir tesadüf eseri olarak ve sirf itimad saikasile hâdis olan bu fiil ve hareketimin vazifemi sutisti. mal etmek değil, hattâ ihmal etmekle kat'iyen münasebeti yoktur. Reddede. rim. Dosnanın tekemmülü Müddeiumumi Sabri suçluya şu sunli sordurdü: «— Denizden dolma kısım için hazır- Jsnan formülde imzası var mıdır?» «— Vardır, Onu da çift formül esası. na istinaden ve hukuk müşaviri İsmail İsi beni feraga çağırdığı zaman im. zaladım.» Müddelumumi tekrar sordü: «— Tekemmül eden ikinci raporda da imzaları var mı?» «— Evet vardır. Onu da bana Tahir Kevkeb getirmişti. Havale etmemi söy. ledi. Ben de yapılar servisine havale et. tim ve bunun repor olduğunu bilmiyor. dum.» Bu sefer reis Kemal: «— Güzel amma dizin servise ald ol. mıyan bu raporu neden Tahir Kevkeb kendi havale etmedi de size getirdi?, «— Yukarıda da söylediğim gibi, Ta. hir Kevkeb getirdi. Dosya tekemmül e. decek dedi. İtimada mecburdum, Onun söylediği eski tarihle havale ettim. Müddetumumi Sabri, suçludan bu su. alin de sorulmasını istedi: «— Havale yapıp eski tarihi attıkları zaman kendi havale ve İmzalarınden başka Sadun Galibin ve Tahir Kevkebin de İmza ve havaleleri var mı imiş, gör müş mü?» Hamdi Emin Çap bu sorguya sadece" 4*— Hatırlamıyorum.» Diye mukabelede bulunmuştur. İsmail İsanın isticvabı Hamdi Emin Çapın sorgusu bittikten sonra, Denizbank hukuk müşaviri avu. kat İsmail İsa Canişin isticvabına geçi. miştir. İsmail İsa, söze şöyle başlamıştır: «— Satiye işi etrafında, ilk teması, U- mum Müdür Yusuf Ziya ile Ankarada İ yaptım. Yusuf Ziya He görüştüğüm esna. da Nafıa Vekâleti. İktısad Vekâletinden bu binanın alım ve satımı hakkındaki i. zahatı geçen celsede Yusuf Ziya Öniş sa. rahsten arzetti> Nafıa Vekâletinin İktisad o Vekâletine gönderdiği mektubda, Denizbankın Sa. tiye binası işinden sarfınazar etmesinde menfaatinin haleldar olup olamıyacağı- nı sormuş olduğunu işaretle, demiştir ki: İmzadan rücu meselesi «— Bankanın bu işden menfaati mev. zuubahs olduğuna göre, bundan sarfınâ. zar etmek icab etmiyeceğin düşünerek ve taraflar arasında bu işin mektublarla tekemmül etmiş bulunduğunu gözönün, de tutarak: «Bankanın verdiği sözden ve imzasından rücuunu prensip itibarile, doğru bulmuyorum: dedim. Kanunu me. leni gayrimenkulün ferağında tarafların uzurunu kabul eder amme, mili ban. kalar gibi müesseseler de İmzalarına hürmetkâr olurlar ve ben, bunu her za. man. böyle düşünürüm. Kanunu medeninin yanında, tebedi. memiş bir karun daha vardır ki, on «kanunu ahlâk» denir. Bu itibarla, im. zasına riayet etmiyen bir müesseseyi balk, en küçük bir itimada bile lâyık görmez. Devleti temsil eden 55 milyon lira sermayeli ve cihan iktısadiyatı mü. İ vacehesinde bulunan Denizbank elbette imzasına riayet etmeliydi ki, lâyık oldu- İ ğu emniyeti temin edebilsin. Umum Mü. dürle hasbıhalimizde, kendisine bu ka. naat ve cevabı verdim. Gerçi, müdürü. nün buzuru mlinizde bahsettiği veçhile, bankaya ve kendilerine çok hayırhah O. lan Nafıa Vekilinin bu düşüncelerine gü- cenip gücenmiyeceklerinden bana bahs etmemiştir. Ve bahsetmiş olsalardı bile, vereceğim cevab, gene bu olacaktı. Na. fıa Vekili, şahsan benim de, * hayırha, hımdır ve bu sevgisinden de emin oldu. ğum için, bu düşüncelerimi burada teba- rüz ettiriyorum.» Bir cevab müsveddesi İsmail İsa. Umum Müdürün direkli. file Nafianın mektubuna bir cevab müs. veddesi hazırladığını, fakat Yüsuf Ziya, nın bunu pek beğenmediğini, sonra mü, dürle konuşma.srında fazla isticale ma. hal olmadığı kanaatine vardıklarını söy. liyerek, o gün Ankaradan İstanbula av. det ettiğini ilâve etmiştir. Aradan birkaş gün geçtiğini, bu sıra ferağın yapıldığı” nı ve İki gün sonra Umumi Kâtib Sadun .Galibin kendisine ayrri mektub müsveğ. ekini etini: «— Bu işe, sen başlamıştır, sen bitiri ver» dediğini söyliyen suçlu, bundan İsonra müsveddenin birinci kısmına sid sn mucibede tadil edilecek bir cihet görmediğini, ikinci kısmı ihtive eden fik. raları ilâve eylediğini anlatmıştır. Sonra demiştir ki: — Biliyorum ki, iddia makamı sora caktır. Ben de, mukadder cevablarını şimdiden vereyim, Füli tasarruf diye, mektubda bir kayıd vardır. Tasarruf kelimesi Bu fıkrayı tahkikat sırasında müfet. tlşler binayı işgal manasında telâkki ve öylece tefsir etmişlerdir. Halbuk!.. mek. tubların yukarı kısmında, bu ifade yazı, lıydı. Tarafların tahriri bir halde itmam etökleri bu akde, karar yazılmamış olsa (Devamı 13 üncü sayfada) di h Dağların Esrarı