? Sayfa Hergün Avrupada helesan Yazan: Muhittin Birgen on on sene içinde tek bir sene istisnasile hemen her sene en az bir defa geldiğim ve bazan da hafta - larca kaldığım Budapeşt, çok iyi tanıdı - İm şehirlerden biridir. Burada bir hay- Hi tanıdık ta vardır. Dünyayı o kadar ko- yu renklerle görmeği sevmiyen Macarlar, geçirmiş oldukları felâketlere rağmen, Tunanın bu inci - şehrinde, öledenberi, neş'e ve zevk içinde yaşamanın kolayını bulmuş insanlardır. Fakat, anlaşılıyor Ki, şimdi o günler geçmiş, mavi Tunanın üstünde uçan pembe hava, esmer renk - İere bürünmüştür. Son 7-8 sene içinde turizm sayesinde kendisine geniş bir ha- yat ve hareket temi iş olan bu şe - hir, şimdi turist kıtlığı içinde esneyip duruyor; sade esnemekle kalsa gene bir şey değil, esnemek, insana nihayet uy - ku getirir ve uyku da sökün verici bir şeydir. Bilâkis, Budapeşte uykusuz esni - yor ve ekseri gecelerini helecan içinde geçiriyor. Üç gündenberi burada kiminle konuş- tumsa hep ayni şey: Hayattan şikâyet, mwrharebeden endişe... Bir dükkâna giri- niz, orada komuşmuıya ve pazarlık etmeğe bol bol vaktiniz vardır. Bilhassa son se nelerde arı kovanı gibi işliyen dükkân-| larda şimdi, müşteri, sinek kadar nadir görülen bir şey olmuş. Mağaza sahibi size uzun uzadıya derdini yanar, siz de onü teselli için sözler bulmıya mecbur olur. sunuz. Sokakta rastgeldiğim her tanı - dıkla, hemen daima «harbolmak» fiilinin muhtelif sigaları içinde konuştuk. Dün ükşam otel lokantasının terasında yalnız başımıza otururken eski aşina, başgarson yanıma yaklaştı ve beni ayni mevzu Üze- rinde istintaka çekti. Uzun zaman İstan - bulun yüksek yerlerinde metridotellik et- miş olan bu Macar, tekrar İstanbulda münesib bir iş bulacağına emin olsa, he- men koşup gidecektir. «Şüphesiz orası ra- hattır. sükün içindedir!. diyor. Bu gü - zel, temiz, herkese geniş konfor veren şehir bırakıhp ta İstanbula gidilir mi? E- vet, çünkü burada herkes helecan içinde yaşıyor ve herkes şimdi konfor değil, sü- kün arıyor! Odamıza çıkarken, gene eski dost. gece kapıcısından Pester Lloydun akşam nüs hesinı istedim. Vakit geç olduğu için kal- mamış. İtizar etti: «— Fakat, dedi; gazeteyi ne yapacaksı- mız, Her Muhittin, ben size bütün hava - disleri verebilirim: Harbolacak!» Birdenbire teliş ettim, acaba benim bu sene İçin harbolmıyacak kanaâtimi boşa göstermek güçtür. Yep yeni Bir ameliyat Londrada denize daldığı sırada boy- İnu kırılan bir İngilizi derhal çelik ci - İğere koyarak tedaviye başlamışlar, ve kendisine makinenin içinde olarak a - meliyat yapılmıştır. e Hâdiseye büyük bir ehemmiyet atfedilmesinin sebebi, İngiliz tıb tarihinde ilk defa olmak ü - zere böyle bir ameliyat yapılmakta - dir. ——————> yasi hâdiseler üzerinde de tesir yapaca- ğı kanaatinin, gittikçe dairesini genişlet” mekte olduğu ilâve ediliyor. Bizim ka -| pecibaşı, belki bugün biraz rahatlar, çün- kü ib tarada bir anlaşma, Almanyanın! İy#yecek bulması #btimallerini kuvvetlen- | direcektir! | Bugünkü havadisler arasında sükünet verici başka unsurlar da vardır: Tiençin etrafında İngiliz - Japon müzakeresi, va- him bir safha geçirdikten sonra, İngiliz sefirinin aklığı yeni talimat üzerine bir- denbire genişlemiştir: İngiltere fedakâr- Nankat vermek Kolay. verilen nasihatin tatbiki çeklini çıkaran bir hâdise mi oldu, diye düşün -| yk yapıyor ve bütün Japon borsalarında düm ve izahat istedim. Meğerse, o bana | kayrnetler, birdenbire yükseliyor, fakat, gazetelerin akşam nüshalarındaki hava-| bizim kapıcıbaşı, acaba bu havadisleri disleri değil, kendi kafasının içindeki ka- nasti söylüyormuş! Bir aralık boplamış olan yüreğim, tekrar rahatladı. Kapıcı - başıya göre harb muhakkaktır; mademki Almanya yiyeceğe muhtaçtır, mademki yiyecek bulmakta güçlük çekiyor, şu hal- sulh alfimeti olarak mı telâkki edecek yoksa harib alâmeti şeklinde mi alacak Burasını bilmiyorum. i Evet, Budapeşte, fakat sade Budapeş- te değil, gezetelerde görülen şeylere na - zaran, bütün Avrupa helecan içindedir. helecan verici şeylerden bahsediyori de harbden ietinaba imkân yoktur. Uyku| fnsanlar için artık rahatça uyku uyuma zamanı çoktan gelmiş olduğu halde, â -| pan imkân kalmamış gibi görünüyor. Av- damcağız söyledi, söyledi, eski müşte -| runanın üstürelm ağır bir sıcak dalgam riye karşı bu teklifsizlikte beis görmiye-| pg, birlikte, ağır bir endişe havası geçi - rek beni yarım saat ayakta tuttu! yor. Yalnız iyi bir şey: Dün Viyanalı ta- Budapeştede işleri on iyi giden yegâ-| pığıklardan fki Almana rastgeldim, Bun- ne miesseseler gazeteler ve kazançları) yarın biri eski bir gazeteci dosttur. Her yolunda olanlar da müvezzilerdir: Gaze -İ kini de harbolmıyacağına kanidirler ve telerin muhtelif tabiları çıktıkça, halk Avrupadaki bu helecana karşı gülüyor - bunları kapışırtasına alıyor ve okuyor. Tari kahvelerde, lokantalarda yemek isimle- ok, Mittin Bingen (STER.İN rinden çok, Angol ve Nimet, yani «İngi- AArkadaşlarımızdan birinde güzel bir Mz. ve «Alman; sözleri işitiliyor: Yer yer, masa masa, her tarafta siyaset ba - hislerine aid münakaşalar yapılıyor! * Gazetelerde hakikaten hep yüreklere! bu yazısmda diyor ki: Erkânrharbiye seyahatleri, amiral ziya çenlerde hükümet merkezine gidip gelmiş bir meslekdeş SON POSTA Lüzumsuz nasihatler Karşımdaklne müfid olmak istiyorsın nazariyatı bırak, Hilliyata gir ve daima şahsan yapabileceğin şeyi tavsiye et. SÖZ ARASINDA İm Hergün bir fıkra İstediğiniz zaman i Bir köylü, buz dolabı komisyon » cusundan mektub almıştı: «Bir buz dolabı alırsanız, #neğiniz- den sağdığınız siltü taze olarak suku yabilir, istediğiniz zaman taze süt içe" bilirsiniz. Köylü komisyoncunun adresine ce» tab yüzdu: ; «Bir inek clırsanız, sütü onun ms- mesinde taze olarak saklıyabilir, iste- i diğiniz zaman taze süt içebilirsiniz. | N vd Bu şapkanın altında Ne var? İ Gıda serumlarının faydası Bir İngiliz doktoru. şimdi İngilterede futbolculara tatbik edilmekte olan «gud. de» serumlarının, bundan Üç bin sene evvel de kullanılmış bulunduğunu iddin ederek: «Bü gibi boş ilâçlarla, oyuncuları tah rik etmeğe lüzum yok. Onları nafile yere akiatıyoruz.. zira faydaları sıfırdır» de miştir. AN, İSTER yazı gördük. Ge - bütün bir milletin. İstanbul ise gözümüzün önünde, tek bir meydanını ge- yeni şehri dümdüz bir saha üzerinde yeniden kuruldu Jrlanadalı tethişçilerin Verdiği korku 71 yaşında bulunan İngiliz hâkimi Humphreys, İrlândalı tedhişçilerden bir çoğunu mafıküm ettiğinden her hangi bir sulkanda maruz kalmaması için evi sivil veya resmi polisler tarafından muhafaza altında bulunmaktadır. Bu kararı da biz- zat dahiliye nazır: vermiştir. Hâkim, mahkemeye giderken kendisine müsellâh muhafızlar refakat etmektedir. Resimde, İbir teharrinin evi tarassud edişini görü. yorsunuz. Siyam da tecavüzden korkuyor! Siyam devleti, Londrada mahfuz bu- man altınlarından 1,015,000 İngiliz tira- Yığını çekmiş ve Siyama naklettirmiştir. Londradan ayınca bildirildiğine göre, Siyam hilkümeti, herhangi muhtemel bir tecavüze karş İngiltere ve Fransa- nan garantisini istemiş; buna mukabil de tecavüz aleybtarı devletlerin emrine hava meydanlarile, limanlarını amade Mlacağım bildirmiştir. , Siyamın bu teklifi Fransa ve İngiltere- de tetkik olunmaktadır. nutuk söyliyen prens İngikere ana kraliçesi Marinin erkek Kardeşi, Lord Athlone davetli bulundu- Hu Londra musiki akademisinin ziyafe- *inde mutuk vermek üzere ayağa kalk- tağı zaman, harikulâde bariton sesile güf- tesini, bestesini kendisinin yaptığı şu Sözün kısası Yakışık almayan Bir merak E. Talu . stenbulda bir adam idam edilmiş. Bu bir katil suçlusudur; ve kanun ona, işlediği menfur cinayetin hesabını darağacında verdirmiş, döktüğü masum kanları kendi canile ödetmiştir. İdam cezası cemiyetin kerhen tatbik ettiği bir şeydir. Asırlardanberi onun Ieh ve aleyhinde çok sözler söylendi, çok münakaşalar oldu. Garbın en büyük mütefekkirleri bu cezanın kaldırılması hakkında mskale- Xer, kiteblar yazıp neşrettiler, Viktor Hügo beşeriyetin mmücrimlerden bu tür- Yü intikam almağa hakkı olmadığını yas şadığı kadar haykırdı. Her nedense, camialar burun ipkesı- na Bizum gördüler ve bir iki memleket müstesna, idam cezası bugün her yerde tatbik ediliyor. Ben şimdi bunun burada münakaşas- mi yeniden açacak değilim. Ölümün her şekli soğuktur. korkunçtur. Hele o gay- Zİ tabii de oldu mu, şuurlarda çirkin aksülâmeller yapar. Kanum, adalet, hemcinsini öldüren caniyi asadursun. Cemiyetin bu hâdire- den alacağı ancak bir ibrettir. O manzas Tağan haz duyduğu gün o cemiyet sukut 'eder: O cezaya müstahak görülen adam kadar! İşte, bumum içindir ki, katil Alinin asıl- Idığı gece, Ayasofya meydanına seyir #- çin akın eden halkın «rasında bilhassa, çocuklu kadınlarla genç Kızların kalaba- lk bir kütle teşkil eyiedikerini vatan gazetelerinde okuyunca derin bir elem duydum. O annelerle o genç kızların o meydan- da ne işleri vardı? Böyle, uykularını f€ da ederk, hangi temaşadan, ne gibi bir zevk almağa, bir haz duymağa kaşmuş- lardı? Beşeriyetin hayatını devam ettir- mekle mükellef olan: kadın, bir zavallı- nın sekerâtı mevtini temaşadan ve hele çocuklarına temaşa ettirmekten ne bek- Ter? Bu anormal annelerle kızlar, o gece sabalia karşı evlerine dönerlerken kalb- lerinde nasıl bir duygu taşıyorlerdı? Ve © duygunun içinde acaba birazcık olsun hicab ve nedamet var mı idi? Ne de olsa, bu manzarayı görmeğe can atmış olan kadın, tabistin kendisine tah- mil etmiş bulunduğu mukaddes vazife- lere aykırı davranmıştır. Kadının yeri idam sehpasının önünde değildir. Iztırab çeken her ferdin başı ucundadır, İnkat onun ıztırablarından haz duymak için değil, ancak o mtırabları teskin için. Kadının şefkatten gayri bir şey taşı- mamağa memur hazarları bu kabil man- zaralardan rencide olur, kirlenir, alçalır. O gece oraya can atan annelerden hiçbi- ri bunu idrak etmedi mi?.. Etmesi ise, yazıktır.. çok yazıktır! Pariste, katil Vidmanın idamından sonra, halkın tehalükünden insaniyet için bir tehlike sezen Kransa hükümeti badema idamlarm umumi meydanlarda değil de hapishane avlularında infazına karar verdi. Böyle bir kararın bizde de alınmasını şiddetle ve ehemmiytle temenni ediyo şarkıyı söylemiş ve dakikalarca alkış) WU Tanmuştar: Ziyefetimiz için teşekkür ederiz. Şarabımız için teşekkür ederiz, Ve tekrar çağırılırıak, Sizinle tekrar taam ederiz.» INANMA! müşterek gayretile vücud buldu. etleri, harb gemileri manevraları, Tien- çin #tilâfları, Mançuri ve Moğolistan bâ- diseleri, Moskova müzakereleri vesaire vesaire... Yegâne ümid veren şey İngik tere ile Almanya arasında yeni başlamış ölan iktisadi ve mali meselelere aid Lon- dra müzakereleridir. Pester Lloydun bu sabahki nüshasında Londra muhabiri bu bahse dalr uzun uzun malümat veriyor. Bu malümat, Fransa ile Almanya ara - sırtda ahiren aktedilmiş olan bir anlaşma tarzında bir itilâfın bu defa da İngiltere Ge Almanya arasında aktedilmesi ibti - mallerinin kuvvetlendiğini gösteriyor. Hattâ, böyle bir anlaşmanın derhal si - — Ankaraya her gidişimde devlet merkezimizi biraz da- | nişletmiye kalkışsık milyon gidiyor, ha güzelleşmiş, biraz daha büyümüş, biraz daha modern - leşmiş buluyorüm. Ve hakikaten bir Avrupa şehrini sayre- der gibi ona bekmaktan, onu gezmekten zevk duyüyorum. Muazzam devlet binaları, muhteşem âpartımanlar, bahçe- ler içinde viliilar, her terefta bol yeşillik, her yerde te - mizlik, münekalâtta intizam, ve her tarafta Atatürk. Arkadaşımızla tammen hemfikiriz. Ankaraya ne zaman gitsek biz de ayni şeyi düşünür, ayni hissi duyarız. Arka - daşımız bu mukaddemeyi müteakib: — Ya İstanbul?'diyor, oru hiç sorma! Bunda da haklıdır. Yalnız unutmıyalım ki Ankaramn İSTER İNAN, den birini İrulmuş: ten dâha kolaydır.» ey okuyucu sen: 5'E ER Geçenlerde bir Bizans eserleri mütehassıs büyüklerimiz- — İstanbulu imar etmekten vazgeçiniz, demişti. Hangi tarafına dokunsanız ya biz Bizans eserleri mütehassısları, yahud Türkoloğlar veya mimarlar, #iraz edeceğiz. İyisi mi şehir dışında boş bir sahaya gidiniz ve şehri orada yapınız, hem bilirsiniz ki yeni bir bina yapmak cskisini düzeltmek- İhtiyar mütehasssa tamamen hak vermesek te mevcud zorluklar ve parasızlıklar içinde İstanbul şehrini imar içn tek bir, hattâ İki neslin yetişmiyeceğine (biz inanıyoruz, INANMA! EE dram Tül Mersin C. H. P. Başkanlığı Adana (Hususi) — Mersin Cümhu- tiyet Halk partisi ilyönkurul reisliğine Ali Rıza Kurtuluş intihab edilmiştir. Ali Rıza Kurtuluş muhitin çok sev- diği bir gençtir. TAKVİM