22 Hazan KAHKAHA! Kordelalı şapkalar Sokakta bir kadın gördüm, Şapkasınır. | etrafını çerçeveliyen kordelânın bir ucu omuzlarına kadar uzanıyordu. e iki Demiştim. Yanımdan geçen bir başka "Kadın da görmüş, dediğimi duymuştu. — Daha şıkı olabilir! Dedi. Ve hemen bir şapkacıya girdi, kapıda bekledim. Çıkarken gördüm. Şap kasının kenarına bir kordelâ geçirtmişti. Kordelânin ucu tâ göğsüne kadar ini - yordu. Yanımdan geçerken: — Bu daha şik değil mi? Dedi, cevab vermedim. * Birkaç gün sokağa çıkmamıştım. Dün tekrar sopağa çıktığım zaman gördüğüm kadınların şapkalarının kordelâları gö - züme çarptı. Birininkinin Ucu tâ beline kadar uza. nıyordu. Bir başkasının ki diz kapakla - rını geçiyordu. Eve erken döndüğüm için şapkasının kordelâsının ucunu beş adım arkadan yürüyen erkeğin tuftuğa kadına rastgel. alel ii düğmemi girmeme le Ki 2 — Şunu imzalar mısmız? — Al sana imzal ( Hoş Sözler ) İnanmıyorum Kızların annelerine benzediklerine ar- tik hiç inanmıyorum. — Ne vakittenberi inanmıyorsun? — Sen otuz yaşına basalıdanberi, an - nehin otuz yaşına bastığı zaman birden. bire dili tutulduğunu, ve bütün ömrün de bir daha konuşmadığını söylemiştin yal — Ne yazık değli mi? — Evet ne yazık, kızlar annelerine benzemiyorlar, x Yedi devre — Kadın hayalında yedi devre geçirir. Bunlar nedir bilir misiniz? — Bilirim. Bebek, çocuk, genç kız, genç kadı... Dört etti değil mi?.. — Dört etti, üç kaldı. — Gene genç kadın, gene genç kadın, gene genç kadın! * Odur Meşhur bir tayyareciye sordular; — Siz bütün tayyarecilerden iyi uçtu. ğunuz halde bir kere olsun uçuşlarınız - dan bahsetmediniz?, Meşhur tayyareci cevab verdi: — En az, en fona uçan kuş papağan - dır, Fakat kuşıar arasında en çok söyl yen de odur. * Terakki Bir senelik evliydiler. Kadın yemekte kocasına: — Sen beni artık eskisi kadar sevmi - yorsun? Dedi. Koc: — Bun ast sordu: nereden çıkardın? — Belli. Yeni evlendiğimiz zaman ye- meğin azını sen ölır, çoğunu bana birâ - kırdın, halbuki şiidi çoğunu sen alıyor. sun. — Bu benim seni az sevdiğimi değil, se. nin yemek pişirmende terakki etiğini gösterir, pe — Kocacığım; mukabelede bulund daha faz! Karı koca oyunu Kız demişti oğlana; Otur!! O da oturdu. Oturma, kalk!! deyince; Kalktı; yerinde dardu!. x Annesile babası; Çocukları gördüler, Neler yaptıklarını; Merak edip sordular. * İki çocuk gülerek; Hemen cevab verdiler: Karı koca oyunu; Oynuyoruz dediler!!. Hüseyin Şevket Aydüz — Her sabah uyanır uyanmaz siz aklıma geliyorsunuz. — Arkadaşınız Necati de uyni şeyi söylüyor. — Olabilir, fakat o benden çok geç uyanır, — Yeni hizmetçiniz muhit değiştir. mekten çok hoşlanırmış. — Zannederim, buraya gelmeden evvel çok kibar bir gilenin yanında — Dün gece rüyamda bana 'dşık oldu ğunuzu gördüym — Rüya görmüşsünüz. e Lİ PEN POSTA LLEDEE YAZAN: HALİD debiyattan konuşuyorduk. Samimi bir itirafla dedi ki: Bana gayet türlü gönülden ısınamıyorum. Realizm, realizm. fakat bende kuvvetle tesir, hâlâ Tomantizmdir. İhtımal baba - mın ve büyük babamın çocukluğumda bana aşıladıkları zevki devam ettirmek. teyim. Bundan kurtulamıyorum da... Dostum, fen muallimidir. Fakat ede - olmamasma rağmen, gerek ken - gel yi e ; kumağa meraklıdır. Öyle iker KO Yet eş zevk üslünde bu kadar şuna hayret etmekten ziyade takdir hi duyduk. Hiç olmazsa, kültü veti ile zevkinin miyarını birbirme karış tırmıyor, hakikati olduğu gibi itiraf edi. yordu. Aradan bir müddet geçti, Bahsi yeni çı. kan bazı Fransız romanlarına çevirdim. | Bunlardan hir tanesinin mevzuunu da kı. saca anlattım. Derha! alâka duydu ve ki. tabın ismini not etti. İşte bu defa ilk dü. şüncem sadece hayrer oldu. Çünkü, bu bahsettiğim kitab. romantizmden tama. mile uzak, yeni teknikle yazılmış, psiko. lojik 'bir eserdi. O halde, hiç bir suretle hoşlandığı nev'e girmiyen bu esere bir - denbire bü alâkayı neden duymuştu? m sebebi, yalnız mevzuun la hiddetlenir. ığdır Esen, muvaffakiye, timi, üslübundan, tahkiyesinden evvel, bilhassa bu nektadan elde ediyor. Yazı Jışındaki Üstadlık ise ayrı bir meseledir. Demek oluyor ki, bütün san'at eserlerin. sesi ik birden doğurmuş. Söy « de aranması lâzım gelen üslüb bile, ba - liye öyle bisiremiy zan, bir mevzınn canlılığı önünde ikinci mammisansanr“oanrinernsmsaamssnsaunssnssmesasaanassasaşame | Dinde aranabiliyir. Zeynebin Romantik edebiyaitan hoşlanan dostu. mu, daha okumadan, bahsettiğim roma - saçları nım mevzuuna çeken nedir? Kısaca an'a. tayım: Bir Yedi yaşımda bir çocuktum. O zaman| raf kapal. yerinde an yaşı altmışı geçmiş Zeyneb| gunu açıyor. Sonra sessizce dönüp bir isimli bir hizmetçisi vardı. Zeynebin bo.| Koltuğa oturuyor ve bekliyor, Neyi? Tek. Yü üzün muydu, kısa, muydu. gözü mayi | ik9li dakikaların ö'üm havası yaratarak miydi, siyah muydı. vilcudü zayıf mıydı. araş Çünkü, —— heyecanlara tr may bl tg Bt ann gm da kalmadı, Yalnız e hatırımda kaldı. | bakü samdnı * göçiemiğiir. ağlı hissi! Zeynebin, ömüzlarile belinin arkasın .| başlıyor, Artık kurtulmasına imkân daki mesafenin yarısını geçmiyen uzun. | Yok. İşte o andesn itibaren, ölümü karşı. luktaki saçları tam ensöye gelen yerde ipi Bu yeisle bütün hayatı bir an. bir siyah şeridie bağlanmış olurdu da hatırasında canlanıyor. Düşünüvor, O zaman orta yaşlı tanıdığım bütün © pe ye beyan tatmin ser m kadınlar saçlarım topuz yaparlardı.. On VE erhiiie Memi ğikierizi bir sekiz, yirmi yaşına kadar olanlar tek, yahud çift örgü halinde sallandırırlardı. Zeynebin bu tarz saç modasını nedense yadıngardım. Bir gün ablama sormuştum: — Zeynebin saçları neden gibi değil? Cevab vermişti: — Saçını toplamasını bilmiyor da on. dan... — Bu insanlar da çok görgüsüz şey. ler. Bir kadın. kaç sene evvel bir ke. ninemin sizinkiler X Bir aya yakın zaman evvel şık giyin - miş bir kadıma saçlarını Zeyneb gibi bir şeridle bağlamış olduğunu görmüş şaş - mıştım. Fakat son günlerde gördüğüm bütün şık kadınların saçları Zeynebin saçları tarzında... — Acaba şimdiki bütün kadınlar Zey - neb gibi saçlarını toplamayı mı bilmi . yorlar?. Korkunç katil Valdmanın Fransada nihayet kiyotinle idam edildiğini tel - graf haberi olârak yazmıştık. Son ge - len Avrupa gazeteleri bu canavarın son dakikaları hakkında tafsilât vermek - tedirler. Avukatının tabiri vechile hayatında bir canavar gibi yaşayan, fakat başını kiyotine verirken bir aziz gibi ölen Va- idman idamından az evvel hücresinde uzun bir mektub yazmıştır. o Vaidman bu mektubunda kurbanlarından Ame - rikalı dansöz, Jean döş Kpven'i tenzih etmekte ve: «Villama gelmişti. Fakat aramızda hiç bir hâdise cereyan etme - töigiire demektedir. Muallim olan bir Fransız dostumla €-! — İnanır mısınız, yeni eserlere bir| yaşıyan | kuv -İy Sayfa ? İYATJ Eser ve mevzu FAHRİ OZANSOY panorama gibi parça parça, dilim dilim ! dağınık bir surette haylinde yeniden ya. İşiyor. Maceralar, maceralar... Meselâ, kocalı bir kadın, baştan çıkharması.. sonu İra bir cinayet. hakikaten öyle mit, Bi. linmez!,, Hatıralar o kadar sık, o kadar karışık ve ölüme o kadar yakın ki... Bir İçok levhalara, vak'alara ne evet, ne ha. yır diye müsbet bir cevab veremezsiniz. Yalnız, muhakkak olan, ölüme doğru ses sizce kayan adamın hayat panoraması. runun ve gayrı şuurunun bütün ha» peketlerile bir ker» yanmıştır. Sona gelecek.. fakat ölüme ka. , he karanlık bir geçiğ!. Ve hele, ne çehreler! nc meserret ve ne güz Ne derin. ne korkurç psikoloji, kudreti. teknik bunun arkasından gel İbu canlı ve yepyeni mevzuu . İnişletiyor ve sizi son sayfaya kadar sü. rüklüyor. Fakat, daha eseri elinize alma . dan, sadece arlatılan mevzuu ile bir âiâ. ka duyabiliyorsunuz. « Tapkı, muallim dostum gibi... O halde edebiyatta mev zuu kiymet vermiyenleri ne dereceye ka. dar haklı görebilirsiniz? Üslüb şart. fakat hepsi üslüptan ibaret değil... Hele bugünkü edebi İbütün diğer san'atlar gibi dalma ye tahassüs ve tefekkür ufku açmadıkça, da . İyarına ayak alamadan unutulup giden #. İserlerle doluyor. Ve anesk, çok kuvvetli bir orijinalite ayni kuvvette bir ifade kud. reli ile birleşebilirse yarınından daha © min olabiliyor. Mâamafih, bugünkü edebiyatta, eskisi gibi sadece üslübe ile yaşıyan eserler de yok değil!.. Meselâ gene Fransız edebi. yatında Madam Köiet, bir tek yaprak, bir kuş ve çinkosu üstüne yağmur yağmı balkon tasviri ile bütün hayat ve fabia sevgimizi çoğaltabiliyor, en basit madde . lerden en ince tahliller ve düşünceler Yi atabiliyor. Fakat bu san'at bugün artık derin değildir, romantik eko başlayıp realizmi bile atlıyarak gelen ve birçok nümunelerini evvelce de bırak . mış olan bir tekrardır. San'atkâr yalnız ifadesine bir yenilik vermiştir ve belki hayalleri dünkünden biraz daha başka dir görüşleri biraz daha tecrübelidir. Ancak, mevzuların bu kadar sadeliği bugünkü 0. kuyucu kütlelerini tamamile memnun 8. der mi, etmez mi? İşte bu noktada, mev. zuda da üslübdeki kadar yenileşmelerin (Devami 10 uncu sayfada) LV Salli son dakikaları 3 | Vaiduan hücresinden (çıkarıldıktan sonra Kiyotinin bulunduğu yere kadar on adımlık yolu yürümüştür. Bu arsda etrafta toplanan kadınlar. Vaidmanı görünce çığlıklar koparmışlardır. Se - yirciler arasında oğlunu öldüren kati - Wn idamını seyretmeğe gelen Maö Blonde ile zavalli delikanlının seveili. si de vardı. Vaidrmanın son arzusu şu Olmuştur: «Yeleğimi ceketimle bi yak Zira cebimde bazı mukaddes mada'ya- lar vardır. Yukarıdaki resimde Vaidman sehpa- ya doğru giderken görülmektedir m