2 Sayfa “Son Posa, Hye mmm KUNDURACI iLE ŞEYTAN LL Il. emi > “Noel arifesi idi. Gece bir hayli ilerle - niş ve her taraf derin bir sükünete gö - 'mülmüştü. Odaya benziyen çatı arasın. İa karısı Maria kerevetin üzerine uzan. “miş horul horul uyuyordu, amma kun . Fiodor hâlâ çalışıyordu. Hani lâm. da gaz namına bir şey kalmamıştı. an işi bırakıp hava almak için s0 - a çıkacaktı, lâkinselindeki çizmele - s&hibi pek aksi hir müşteri idi. Dün miş ve okkalarla küfrü basmış, hattâ| bu gece çizmeleri evine kadar yetiştir. onu asacağını söyleyip gitmişti © Fiodor bir yandan çalışıyor, öbür Yı nda kendi kendine dırlanı; e doldurmak diye buna d elem.. Hepsi bir lokma ekmek için.» Fiodor bütün müşterilerinden nefret eder Hele şu çizmelerin sahibinden. Onu e verselerdi kiç düşünmeden kıtır hr keserdi, Uzun boylu, soluk mavi W olan bu herif bilinmez ne iş ya - irdı? Neyle geçinirdi? Geçen sefer evine iği zaman Herif havana bir şey kiy. uş dövüyordu. Daha ağzını açıp «mer. is demeden havandaki şey bir a » İs yanmış ve ortalığı pembemsi bir iman kaplamıştı, Oradan ayrılıp eve erken dayanamamış ve: «Allahtan an bir adam böyle şeylerle uğraş - 1 diye homurdanmıştı. © Uykuya dalmamak > maz! yanına yarım rdu. Şişede bir damja a Fiodor elinden çizmeleri bırika düşünmeğe koyuldu. «Ah, şu h 8 zamana kadar sürüp gidecek? Ne Man. onun da zenginler gibi üç katlı bir İ, ârabısı, cebinde bol bol parası ola. tı?» Böyle düşnürken birdenbire aklı. “çizmeler geldi ve gözleri faltaşı gibi a. #A, hele bak bir kere ne antika 2. im bel Çizmeler bitmiş te kalkıp sa. götürmüyorum'e hemen davrandı. zmeleri parlak bir kâğıda sararak yo. Ja koyuldu. Dışarıda kar yağıyor ve in. İsanın yüzüne kamçı gibi çarpıyordu. Ne bad bir hava. Arabalarına kurulmuş tam Fiodorun yanından geçer - dillerini çıkarıyorlar ve: Şuna bak, dilenciye bak'» diyorlardı. Buna adama. alk içerliyordu. Arma ne halt etsin, e. inden bir şey gelmezdi. Sadece hiddetten üyordu. SE le bir aralık, yanında bir sürü adam an büyük kundura mağazaşı sa - bibi Kuzmaya rastladığı zaman büsbütün | en çıktı. Çünkü herifin çenesi dur. nı n Posta» nın edebi romanı: 54 mektubda genç adam Neri- i unutmadığını söylediklen sonra oluda bazı temsiller vermek için çıkacak olan hususi o bir tiyatro panyasile bir mukavele imza ede- bildiriyordu. “Bundan maada, Feridin de tam ma- le Feridun beyin nezareti altına ve- esi ve genç çocuğun hayatile ve is- lile onun meşgul olması tekarrür için Nuriye banım (bir yandan memnun oluyor, diğer taraftan da unun böyle sert bir adamın elleri a- ında üzülüp hırpalanmasından kor - kuyordu. İşte bu iki sebeb, kadıncağı - zı durgunlaştırmağa kâfi gelmişti. “Buna mukabil genç kızlar pek mes - lar. Yeni eve yerleşmişler, rahat | iler, Feridun beyin annelerine ver aylık le refaha kavuşmuş n bundan: daha büyük istedikleri . meşkediyorlar, ervatus asma» gelince, İstanbul- mimar, burasını tam ilera iâyık bir yuva haline sokmakla du. Genç nişanlılar sık sık bura- lerek inşaatı teftiş ediyorlar, bah» votka almıştı; arasıra çakıştırıp du.| muyordu, Fiodora diyordu ki: «Bak ben zengin karı aldım, onun drahomasile fab. rikalar kurdum, yanımda birçok adamlar çalıştırıyorum, Sen de kunduracısın am. ma dilenci soyundan.» Bu lâflera daya. namayıp Kuzmanın arkasından koşmağa başladı. Çizmenin sahibi olan mlişterisinin otur. duğu sokağa kadar zengin kunduracıyı kovaladı. Müşterisi bu sokakta, bir apar. tımanın dördüncü katında oturuyordu. İ Merdivnleri tırmanıp soluğu | yukarıda aldı. Müşteri tıpkı iki hafta evvelki gibi havanın içerisinde gere bir şeyler yordu, Fiodor korkudan kısılmış bir ses. le: — Zatı âsilânelerinin çizmeleri hazır. dır, dedi, buyurun bir defa giyin de gö- şev söylemksizin kalk. e aldı Kunduracı müş. | ni r pabuçları çıkarmak için yere çömeldi. Amzaa müşterinin sağ ayağındaki kundurasını çıkarmakla kü çük dilini yutması bir oldu. Müşter'nin ayağı at ayağına benziyordu; üstelik nal da vardı. Hemen bir istavrız çıkarmağa davrandı ise de birden aklı başma g-ldi. Kırk yılda bir karşısına bir şeytan çik mıştı, neden bundan istifade etmesindi? Gayri ihtiyari istavroz çıkarmağa giden ellerini arkasında kavuşturup bir iki ök. sürdükten sonra; — Herkesin dediğine bakılırsa dünvada dan daha ve lâneş bir mahlük r edilemez. dedi Fakat efendim, benim *anladığıma göre n tasavvur edebileceğim mahlükların en akıllı ve y malümatlısıdır. Affınıza mağruron söy. Tiyorum, onun bir kuyruğu, “ki de eşek kulağı olmasına rağmen kafasındaki ze. kâ benim diyen talebede bulun Kundurscmın bu 1 zeden müşteri: NEZ. atından pek haz. — Hele bak hele, hoşuma gitmeğe baş- adım; kunduracı, dedi Dile benden ne dilersir.! Fırsatı kaçırır mı Fiodor, hemen dav. randı, çicukluğundanberi yegâne emeli zengin olmaktı. Süslü bir evi, güzel ko -| | kulu bir karısı, mutfağında, aşçısı, orta. da hizmetçisi olsun isterdi. Bu istediği şeyler çok mu idi sanki”. Onun yaptığı pabuçların yanında, şu miskin Kuzma. nın fabrikasında yapılanların kıymeti sı. fırdı, Fakat ne yaparsın, işte Kuzma İzenk Müşteri sözünü keserek kısaca: j iyle bakalım ne istiyorsun! dedi. UVAĞL Yazan: GÜZİN DALMEN çe hakkında emirler veriyorlar, kendi| müstakbel evlerile mşgul olmaktan son- suz bir saadet duyuyorlardı. Düğünden birkaç kaftâ evvel bir niyetlerini sarsmadı. Nikâh günü kararlaşınca, Feridun İstanbuldaki samimi dostlarından biri- tireceğini yazdıktan sonra Nerimeyi İstanbula götürdü. Karısının, güzelliği masını İstiyor, bu hususta hiç bir feda- kârlığı çok görmüyordu. | Nerime, ev sahibi ile karım Nezahet | hanım tarafından büyük bir samimiyet- İle karşılandı ve Nezahet hanımın re - ceği İçin, tanınmış bir aile içinde olma- sı Feridunla dnha rahat yor, onu alıp mağazalara, terzilere gö- türüyor, işleri bittikten sonra da bir ai- nemaya veya tiyatroya gidiyorlar, bu suretle birbirlerine karşı olan bağlar. tılarını takviye ederek birbirlerini da- Faik | dağıldığı zaman vak'a onlara ufak bir heyecan verdi ise de gene birbirlerine olan itimad ve em- ne, nişanlısını birkaç gün için oraya ge- lalıp, hazırlıklarını ikmal etmek üzere | ve mevklile mütenasib tuvaletler yap- yinden ve intihablarından çok istifade- ler etti. Bundan başka, tek başına bir *Jotel odasında yaşıyamıyacağı ve © oda da nişanlısın! serbestçe kabul edemiye- görüşmesine vesile oluyordu. Hergün Feridun geli- — i Bercmen — İstediğim şu efendiciğim, imkân varsa beni zengin bir adam yap' Âlâ, yaparım amma, bunun için bana ruhunu satman lâzım; hadi horozlar öt.| meden şu kâğıdı, imzala! | — Aman efendiğicim, zatı Asilâneleri| çizmeleri bana ısmarladıklar: zaman, ben, peşin para istememiştim. Benim bildiğim sipariş yerine getirildikten sonra bedeli istenir. — Peki öyle olsun! diyen müşteri ni havana değ: e etrafa yanık bir kükürd kokusu yayıldı. Yayılan duman Fiodor gözlerini oğuştu. rüp baktı. Hiç te deminki Fiodor değildi. Üstünde sonmoda güzel şık bir elbise var. dı, Bir masanın yanında mükellef bir kol. oturmuştu. Karşısında iki uşak du. ruyordu. — Buyurunuz efendi hazretleri! diyor. | Vardı, | Ne .zenginlik? Masanm üstünde neler rdı? Koyundan, kaz etine, muzdan, bö. rtlene kadar her şey, her şey vardı Yiyor yiyor doyamıyordu. Bir aralık çok sıkıştı, kendi kendine: «Ben bir defasın.| da patlıyacak' gibi oldum, acaba zengin. ler her gün böyle yemeğe nasıl taham.| mül ediyorlar? Yemekten sonra müşterisi göründü: — Nasıl Püdot yemek boşuna gitti mi? ar şişmişri, ki kendinde ce. bulamadı. Bir aralık İ | o kaça yap - Temen uşağı çağırıp sordu. m, bunu Kuzma kırk Jiraya ı Şu hayvanı buraya. sonra Kuzms karşısınday - , Yerlere Kadar eğilerek: — Zatı asilâneler: beni dedi. Hemen çıkıştı: — Bre hayv emretmişler, n utanmıyor musun sen, on liraya çı çi a kırk lira isti yorsun? Defol, gözüm görmesin, seni! Ah, mendebus ah. nasıl da ses çıkar .| madan iki bük olarak — sıvışıyordu.| Fakat birden aklına, müşterilerinin için. de de kendisine böyle muameleler ya - panların bulunduğu gı o zaman bir ve pişmanlık duydu. ağa başlamıştı. Oyalar. mak için cebinden paralarını çıkardı. A. man Yarabbi istif istif banknotlar! Akşa. ma şeytan ona uzun boylu, güzel, kırmı. (Devamı 13 üncü sayfada) i anlamak vesilesini buluyorlardı. anlısının bütün itirazlarına rağ - men Feridun ona karşı fevkalâde açık elli davranıyor, her aldığı şey için genç kiz ona darıldıkça «ne yapsam, sana lâ yık olacak kadar iyi bir şey alamıyorum | | Bundan manda, bu kadar sene çektiğin mebrumiyetleri sana unutturmak, bun- tiyorum.» diye kaya çevirmenin yolunu bu- İuyordu. Nerime, hergün biraz daha fazla se- vilmekte olduğunu hissetmekten müte- ; vellid bir huzur ve sükün içinde pek mes'ud günler yaşıyor, kendisini büyük bir şefkatle ihate eden, hiç hissetlirme- den ket zerinde nafiz olan, ona tat bir şekilde hükmeden bu kudretli ada- ma her saniye biraz daha bağlanmakta olduğunu duyuyordu. Artık bütün korkuları uçmuş, yerine sonsuz bir emniyet gelmişti. |, Birkaç gün içinde eski iki dost gibi | konuştuğu Nezahet hanıma: — Ona karşı artık gözleri kapalı bir itimadım var ve böyle devam ederse onun bir müddet sonra fukara babası tesmiye edilecek kadar insanları seve- ni ve etrafındakileri hoş tutacağını ümid ediyorum; diyordu. Kocasının iyi dostu olan Feridunu pek iyi tanıyan Nezahet, ondaki deği #iklikleri yakından gördüğü için Neri meye hak verdi: — Benim de ona itimadım var yav « na herkesten çok lâyık olduğunu isbat Kapalı Eksiltme İlânı 28/6/939 tarih Çarşamba günü saat 15 de İstanbul Belediye Daimi Encümeni odasında (430,368) lira (97) kuruş keşif bedelli Atatürk köprüsünün iki başında yapılacak betonarme köprüler inşaatı . kapalı zarf - pazarlık usulile eksiltmeye konulmuştur. Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje keşif hülâsasile buna müteferri diğer evrak «l» lira «52> kuruş mukabi . linde F. İ. Müdürlüğünde verilecektir görülecektir. Muvakkat teminat (2277) Wra (67) kuruştur. İsteklilerin teklif mektubları ve bu işe benzer iş yaptığına dair idarelerinden almış olduğu vesikalara istinaden İstanbul Belediyesi Fen işleri müdürlüğün. den eksiltme tarihinden «8» gün evvel dilekçe ile alınmış ehliyet ve yılına aid Ticaret Odası vesikaları ve muvakkat teminat makbuzu veya mektubu ile beraber usulü dairesinde ihzar edecekleri teklif mektublarını havi kapalı zarf. larını 28/6/939 Çarşamba günü saat 14 de kadar Daimi Encümen riyaseline vermeleri - gelmeleri lâzımdır. — (4140) KAYAN WMAM Kürkleri, elbiseleri, çamaşırları halıları ve snireyi tahrip eden GÜVELERİ kökünden yok eder. Yemek salonuna, yatak odasına, banyo ödasına, mutfağa, aptosano- ALLA Mütehassıs kimyngerler tarafından Benelerdenheri tetkik ve tetebbü edilen ve bütün dünyada tesir ve faydam vhhim olan veni bir KEŞİFTİR: rum; onu sevmekte haklısınız ve o bu -| Pnskürtmeye lüzum yok. Yakmak lüzumu hissetmez Hiç bir zahmeti yok, Yalnız odanızın veya elbise dola- binızın berhangi bir köşesine asıl ması kâfidir. Sizin başka bir meşgleniz olma- dan ASEPTA tableti vazifesini kendi görür. Beyoğlunda Bülbül mahallesinin sında mevcud 267 parça sandalya, masa parça, üzerinden açık artırma ile satılacaktır. (4357) komisyona müracanti, de Nerim sevmiş ve önü Feriduna methetmek fırsatını kaybetmemişti. Birgün, iki nişanlı Boğaziçinde yap - tıkları bir otomobil gezintisinden dön- dükleri vakit, Nezahat hanımın ya - ninda Melih bir iş için İzi bulda birkaç gün kalacağını ve bu se - ti esnasında Nerimeyi görmeme - ine imkân olmadığını mütebessim ve nda fena bir koku sezen itedenberi entrikacı bir İkadın gibi gören Feridun ona, neza - ketin icab ettirdiği kadar hoş yüz gös- termişti. Nerimeye gelince, Reşad bey ailesini ne kadar çok severse bu acaib huylu ve kapalı kafbli kadmdan da o derece nefret ettiği için ona fazla ilti - fat edemedi. Kurnaz kadın kendisine yapılan bu soğuk kabulü görmemezlik- İten gelerek bir çeyrek sonra kalkıp #it meğe mecbur oldu; fakat kapıdan çık - madan evvel, Nerimenin arkasındaki zarif elbiseyi kıskanç gözlerile süzdük- ten sonra ona: — Ne zaman İzmire avdet edeceksi- niz? diye sormaktan kendini alamamış- Nerime Onun gözlerindeki kıvılcım! rmemiş gibi cevab verdi: — Ben yarınkı vapurla hareket ede- ceğim. Feridunun Bursada bir işi var, ben buradan ayrıldıktan sonra o da bir kaç gün İçin Bursaya gidecek. — Demek siz hemen yarın yola çıkı- rsunuz?! Birkaç gün sonra İzmire döndüğüm vakit sizi orada bulacağıma memnun oldum. ediyor. — Siz daha birkaç gün İstanbulda ka- Hukikaten Nezahat birkaç gün için - pyar musunuz? Defterdarlık binasında mevcud müstamel sandalya Defterdarlık binasında mevcud Buik marka binek otomobili. Yukarıda yazılı eşya ve otomobil hizalarında gösterilen muhammen bedelleri caktır. Satış bedelleri nakden ve peşin. rini yatırarak mezkür gün ve saatte Defterdarlık Mili Emlâk iin lere koyacak olursanız, SİNEK - SİVRİSİNEK ve bülün haşaratı uzaklaştırdığı gibi fena kokuları da izale eder. Sari hastalıklar mikropların ta şıyan o haşarattan korunmak için EVİNİZE, APARTIMANINIZIN içine bir veya birkaç ASEPTA tab Jett asmak kâfidir. Eczanelerde ve böyük Bakkaliye mağazalarında satılır. Şark İspençiyari LAboratuvarı, İstanbul | | Beyoğlu Vakıflar Direktörlüğü ilânları | Ziba sokağında yeni | olması hasebile bu hisse 27 kadastroca kaydı ifa kılındığı cihetle bu gayri menkulde tasar. ruf iddis edenlerin usulen mahkemeye ve evkafa müta 9 No. lu arsanın 23 2 sayılı Vakıflar kanunun 44 üncü atları. © (4475) İsti beiörderiğmdemi : Muamele ve istihlâk müdürlüğünden müdevver Defterdarlık bing - vesaire 16 ve koltuk 14 5 0 60 0 İhale 3/1/9839 Pazartesi günü saat 14 de Taliblerin © 7,5 teminat akçele. — İşlerime bağlı. şimdiden belli ol- maz. Melihâ hanım ikten sonra Neza- - het gülerek Nerimeye baktı: — Bu hanımdan pek hoşlanmıyorsu- nuz zannederim. — Güzel olduğu kadar kötü huylu ve sevimsiz bir kadındır. — Evet, benim de hoşuma gitmedi. O vakte kadar söze karışmamış olan Feridun ağır ağır başını kaldırdı: — Hayret etmem... Bu kadının riya- kâr olduğu hususi bir maksadı olmadan kimseye selâm bile vermediği besbelli. Sizin gibi saf ve iyi kalbli insanlar böy- lelerile imtizac edemezler. Güzelliğine gelince, başka bir yerde olsa belki de verilebilirdi; fakat Nerimeni nda onün güzelliği kay- boluyor. Bunu daha yakından ve daha samimi bir surette söylemek için genç kızın el- hi alarak uzun uzun öptü” Mükâlemenin böyle hususi bir cere- yan aldığın, gören Nözahet hanım ses- e dişeri çıkarak iki sevgiliyi gözgö- ze, başbaşa bıraktı. Buna lüzum da vâr- dı; çünkü ertesi sabah erkenden birbir- lerinden syrılacak'arı için nişanlıların İ birbirlerine söyliyecek birçok sözleri vardı; fâkat her nedense ne Feridun; ne de Nef kelime telâffuz e demeden; sustular. ime bir £ heyecanla çarptığ duyuyorlar, Du heyecanın tatlı sarhoşluğuna kendi!e- rini bırakmağı terci ediyorlardı. (Arkan vur)