in 14 Sayfa «Sen Posta» nin tefrikam: 62 0 zamanlar Loyd - Corc, Skotland - Yarda bağlı hususi bir polis kadrosu tarafından muhafaza edilmekte idi H aten de bunun dışında yapıla- i ket yoktu. Çünkü, böy- le bir hareketten İngiliz polisini şu ve ya bu şekilde hgberdar esek bilene hasıl olabilirdi?. Bizim yapabi - biricik şey Şlayher'in eşkâ - 'mekti. Halbuki o İngilterede, Şlayher'in eşkâline uygun, böyle ufak tefek belki de binlerce insan vardı. İn- ça iyi İn sim... Gi irolünden sonra, bir adam için kırk milyon nüfuslu İngil gözden kaybolmak hiç de güç bir i. Benim bütün ümidim —doğ- iylemek lâzım gelirse ilk za - z daha fazla nikbin - dim— Lojd "un etrafındaki mu - hafaza teşkilâtının sağlatmlığında idi. Benim bildiğime nazaran Twid Core (1) Skotland - Yard'a bağlı hususf bir polis kadrosu tarafından muhafaza e - dilmekte idi. Belki de Lold Corcun bundan hdberi bile yoktu (O Çünkü 0 şahsen bu gibi tedbirlerin aleyhinde İ- di. Fakat o arzu efse de etmese debu muhafezanın bir vakıa olduğunu çok iyi biliyordum. İşte ben bu muhafaza ve bu teşkilâta güveniyor ve kendi he- sabıma o kadar üzülmüyordum. Fakat Loid Corcun Omubhafızlarının Şlavher'i görmemek ihtimalleri de var- dı Cünkü Şlayher'in o kadar masum bir görünüşü vardı ki, 2fbıta memur - larının ondan şüphe etmelerine imkân ve ihtimal yoktu. İşte bu mülâhazalara istinaden, da - ha fazla münakaşaya lüzum görmeksi zin, benim derhal İngiltereye giderek Loid Core'un bulunduğu mıntgkalar - da Şlayher'i aramama karar verildi. Böyle hareket ettiğim takdirde,Şlay - herin eulkesd niyetleri cidâf ise, onu, Lold Core'n yaklaşmak çareleri arsr - ken mutlaka görecektim. Şlayherin na- sıl bir vasılaya müracaat ederek sui - Tusunu m8ölar ben haberdar değildik. Şimdi bizim için en mühim mesele Şlayher'i bulmaktı. O - nu bir defa bulduktan sonra, ona nasıl muamele etmek lâzım geleceğini tayin etmek de benim zekâ ve kabiliyetime ald bir Işti. Meselenin en güzel hal şek- Hi onu tekrar Almanyaya (o götürebil - memdi. O takdirde onu, harbin sonu - na kadar bir hapishaneye atmak, bu su retle de tehlikesiz (bir hale koymak mümkün olurdu. Her ne suretle olursa olgun Şlayhe - rin hakkından gelmek için bena geniş bir salâhiyet verilmişti.. Hattâ bu mü- him vezifegi yaparken o onu öldürsem bile, hakkımda herhangi (bir kanun! fakibatta bulunulmıyacağına dsfir ba - na söz bile verildi.. Maamafih ben, ci- nayet İngiliz topraklarında olacağı i - çin bu sözün hiç bir kıymeti olamıya » Cdığını cevaben amirlerime söyledim. Bana verilen direktife nazaran, Şlay « heri ancak en son bir çare olarak poli- se ieslim edebilecektim. Çünkü böyle hareket ettiğim tekdirde, İngilizlerin beni de, bir casus değilse bile, bir harb esiri olarak tevkif etmeleri pek Alâ im- kân dairesine girecekti. Mahmafih, ne olur ne olmaz bir açık kapı bırakmak li ğım bu büyük hizmete mu- zlerin benim tekrar Alman» dönmeme müssade etmeleri ih - de ileri sürdüm.. İleri sürülen ihtimeller karşısında ben şöyle 'r de ortaya attım: Şlayher”i, 1 « i, Üçüncü derece bir suçun faili o- larak İngiliz polisine ihbar etmek de pek âlâ mümkündü. Böyle bir vazi- yet karşımda da Şiayher ( yakalanıp Umumi Harbin müsebbibi sayılan Alm en imparatoru bir geçid resminde hapse atılacağı içm, ğimiz olmuş olacaktı. İşin en sıkıcı, en güç tarafı, İngilte - reye geçiş meselesi idi. Vakıa ben, her zaman kullandığım OHolanda yolunu gene kullanabilirdim. Fakat bu yol, en aşağı üç günümü dlacaktı, OHalbuki mektubuna İnanmak caizse, Şlayherin şu sıralarda artık (İngilterede olması lâzımdı. Bu müşkül ânımda hava kuv- vetleri erkânıharbiyesinden (o ahbsbım olan Tsimk imdadıma yetişti. Alman - ların birkaç aydanberi tayyarelerden paraşütlerle atlama tecrübelerinde bu- Yunduklarını biliyordum. (Bugün pa « Taşütle atlama işi alelâde bir spor ha - line gelmiştir. Fakat bundan yirmi kü- sur sene evvel bunun ne tehlikeli, ne! gene bizim istedi- Günün Bulmacası İça iyi neticeler vermiş; bilhassa tay - J Artık bundan sonra Bahrisiyan — Sarhoş olmıyan - Ayni işl yapıp bir- birlerinden iyi yapmağa çalışanlar — Yalancı 4 — Akar getiren - Etrafı kara parçası 8 — Başında saşı olmıyan - Genişlik. © — Eirad - Kibislerin öleberi konulan yerleri 1 — Bir meyva - YÜK taşıyan hayvanların en büyüğü 9 — Başında «Br» olsa bir meyva - Eski- den çok meşhur olan bir kantocu Su ile çevrili Telsizi fenfeİ-ele) elem (<3) Jile 7< ze Te ZAYİ — Ziraat Bankasından almakta ol- duğum teka0d maaş cüzdan ve berttimi za- Yi eitim. Yenisini almak için makamı aldi- ne müracaat ettiğimden eskilerinin hükmü olmadığını. Hân ederim. Anadoluhisar daireli belediyesinden wütekaid kavas Tabsin Saraç (Baştarafı 12 nei sayfada) — Hiç. şey yani, sizde çocuğun | Hikâye: Sakallı çocuk, güç bir iş olduğunu bilmiyen yoktur.) Tsvink benim için son model, husu - sİ bir paraşüt tedarik etti. Bu paraşüt tipi, henüz kat'i tecrübelerden geçme «| mekle beraber ilk tecrübelerde olduk- yare yükseklerde o bulunduğu zaman pilotun veyahud rasıdın atlayabilme - si esaslarına göre (yapılmıştı. Tsvink bunu nazarı itibara alarak, çok yük - sekten uçmağa kadir (bir tayyare ile İngiltereye gitmekliğimi (teklif etti. Böyle hareket ettiğim takdirde, İngil - tere sahillerinde, ve Londra civarında tayyarelere karşı ittihaz edilmiş ma - nislardan da müteessir olmıyacaktım. iş kolaylaşırdı. (Arkas. var) Bir doktorun günlük notlarından Tedavisine dair Dektor Hegmı yazmadan çev Ağız açık veya kapalı olmak üzere iki türlü horlama vardır. Kapalı ağızla da- ha ziyade büyük insanlar horlarlar. Açık ağızla horlayanlarda küçük dil ve ya - nındaki perdecik refes alıp verirken saj- lanır. Hususile bel'umun, yani yutmak azamizın örka tarafının sallanması nde- Va testere sesi gibi sesler hasıl eder, Çocukların horlamasında derin uyku- da dilin arksys düşmüş bulunmasının da tesiri vardir. Bademciklerin ve küçük di- Hn büyük olmalarının horlamaya tesiri vardır. Tedavi için her geyden evvel bu- rundan teneffüs eltirmeğe alıştırmak - dır. Burunda ahtapotu yani pollbi, buru- nun içinde eğrilikler ve müzmin Mihap ları ortadan kaldırmalıdır. Alkol ve kokain ifratından çekinmeli- dir. Defi tabiiyi intizama koymalıdır. Şiş- manlık tedavi edümelidir. Hazmı kolay yemekler yedirmeli, mukavemeti arttıra- cak idmanlarla spor yaptırmaldır. Cevab iatiyen okuyucularımın. posta pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir Fethiye asliye hukuk hâkimiiğinden: Pothiye kazasının Cümhuriyet mahallesin- den sanfçi Haşan Raşid oğlu (1306) doğumlu Mehmed Saatçinin 931 yılında hanesini terk-| le kaybolduğu ve aradan beş sene geçtiği halde evine dönmediği gidi hayat ve #nema- | tından da bir haber alınamadığından behis- le karım Zehra tarafından n ga #bliğine hüküm verilmesi taleb ve dava e - diülmesi Üzerine icra kılınmakia olan muha - keomesinde: Medeni kanunun 32 nel maddesi mucjbin- ce 20-2-039 tarihinden itibaren bir sene zari fında gelb Mehmed Saatçi hakkında malö- matiar kimselerin ilgilerini mahkememize ulaştırmalarına karar verilmiş olduğundan müddeti mezküre içerisinde bu husüsta ma- Jümatı olanların Fethiye asliye hukuk mah- kemesine bildirmeleri ilân olunur. 930-167 Mecmuanın redaktörü ahizeyi yerine'h asarak: — Hele şuna bak, diye söylendi, «ace. leleri yokmuş» diyor. halbuki kim bilir hasedinden kendi kendini yiyiyordu. Bo- rü mu bu! Sakallı bebek! Bin senede bir defa ele geçen bir firsat. İşte tam bu sırada fotografı içeri gir- di, Redaktör büyük bir heyecanla: — Ne oldu?, Nasıl?, diye sordu. Göster bakalım!, Mecmua fotografçım omuzlarını silke- rek: Ta — Ortada hiçbir fevkalâdelik yok, diye | söylendi. Evvelâ: Çocuk iki yaşmda de. Bil, beş yaşında. Saniyen: Çocukta sakal falan yok, tabit bıyık ta yok. hatti fa- vuri bile yok, Buyurunuz, resme bakinız!, Fotografçı mecmuanın redaktörüne bir resim uzattı. Redaktörü, kendisine uzatı. Jan resmi dikkatle tetkike koyuldu: — Him.. tuhaf şeyi. Bu, alelâde hir hiçbir hususiyet görmüyorum. Yazik". Hem çok yazık!, gi Fotoğrafçı: — Size diyorum ya efendim, alelâde bir çocuk. Hiç acele etmeğe lüzum yok- muş!. Çocuğu da boşuna rahatsız ettik. zavallmın bir dakika rahaç yüzü gördü- ğü yok!. Mütemadiyen resmini çekiyor. rafçımız sizinkinden daha iyi ve Ö ta imiş! - bıyıklı resmi var mu?. — Olmaz olur mu?, Tabii var. resmi bile var, Mecmuanın redaktörü buz gibi — Fakat bu nasıl olur?. diye Halbuki bendeki resminde ço sakalı, ne bıyığı, hattâ ne de fa' yok?. — Mesele basit: Demek ki izim z — Yâni siz ne demek istiyo Ilol Allol. Allah belâsını versin, #X )de ahizeyi asıvermişi, Redaktör. odasının içinde sinirli £ bir müddet dölaştıktan sonra nın önünde durdu: — Derhal otomobile atlıyarak 9 nin ne olduğunu anlayınız!, Şayeâ lerimiz çocuğa takma sakal, takmf koyarak resmıni aldırdılarsa vay çocuk!. Ben kendi hesabıma bu çocukta | başlarına!. Onları derhal teşhir ğim!. Onları rezil edeeğim!, Siz 0 diniz ve bu işm aslını öğreniniz Redaktör, vahşi bir kurd gib dolâşıyordu. Takriben bir saat golf” tagrafçı göründü, — E?. Ne haber?. e Fotoğrafçı sallanarak masanın geldi ve bir sandalya çekerek oturd#” ler.. ben gitmeden önce şu Cumartes' zü, bir ölü yüzü gibi sapsarı id günleri çıkan mecmuanın fotoğrafçısı! gitmiş!, Ben onu orada buldum. Sarışın, küstah bir delikanlı, Bilmem sözüme ina- nacak #misınız, fasılasız olarak tam bir saat çocuğun resmini çekmekle meşgul oldu. Kfrata içeriden kapıyı da sürmele- miş!, İşini bitirineiye kadar içeriye kim- seyi sokmadı. Mecmuanın redaktörü elindeki resme bir defa daha baktıktan sonra, kaşlarını çatarak; — Mesele pek te böyle olmasa gerek, dedi, İşin içinde bir oyun var gibi geliyor | a bana!, Bu meseleyi hana telefonla bizzat Podrajanski haber verdi, Söylediğine gö- Te çocuğun uzun siyah bir sakalı, gene ayni siyahlıkta bir de bıyıkları vermiş!, Hem de koskocaman bıyıklar!, Hattâ ço- cuğun favumileri bile varmış. “ doğrusu ben bu işden hiçbir sey anlamadım. Mecmüanın redaktörü büyük bir telâş. la telefon ahizesini eline aldı: — Allo', Demek ki sir bu Cumartesi günü çıkacak sayınıza sakallı.bıyıktı ço. cuğun resmini koyacaksınız, değil mi?, — Evet koyacağız!. — Yani şa sakallı - bıyıklı - çocuğun resmini?, — Evet, gu sakallı, bıyıklı, favurili çö favurilt cuğun resmini. peki ne olacak? g — Meseleyi ânladın mı7, Fotografçı elini sallıyarak: — Anladım, diye inledi ve başladı. — Fakat rica ederim, ağlemağı Tafa bırakınız da meselenin ne olü bana anlatınız!, Naml, hakikate bir sakal - bıyık mı takmışlar?. — Ondan da fena bir şey onlar... — E, ne onlar? — Orlar... Evvelâ küçüğün Iimışlar... Sonta da... — Sonra da çocuğu öldürmüşler Söyleyin canım!, Sözünüzü meyiniz!, — Sonra da, — Ne sonra da? — Sonra da onu traş etmişler» Mecmuanın redsktörü iki elile dan tutarak hıçkırmağa başladı? — Yazık bizim sakal küçül senede bir defa öle geçen fırsatl. “Al Yarınki wüshamızda: “ Eski bir hatıra Yazan, İnci i Cerrahpaşa, Haseki, Beyoğlu, Zühreviye hastanelerile Zeynepkâmil evine Nizumu olan ve hepsine 17832 lira 19 kuruş bedel tahmin edilen levazımı vesaire açık eksiltmeye konulmuştur. Lirtesile şartnamesi LevasB dürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayıl kanunda yazılı vesika ve 133 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile birlikte 15/5/8939 Pai saat 14,30 da Daimi Encümende bulunmalıdırlar. o (B) ateli 1 — İstanbul Ziraat Bankasından aylık alan belediye ve hususi idarede (2031) z şekkil mahallf idare emekli ve öksüzlerinin 939 sayılı birinet altı aylık 79 maları 12/Mayıs/939 dan itibaren başlamıştır. y 2 — Maaş sabiblerinm yoklama ilmühaberlerini oturmakta olduklari müdürlüklerine tasdik ettirdikten sonra resmi sened, aylık cüzdanı W tezkerelerile birlikte Mayıs 938 sonuna kadar aid oldukları Belediye müracaatla yoklamalarının yaptırmaları ilâ nolunur. «3320» MEŞE TRAVERS ALINAC SÜMER 30. 6. 1939 BANK tarihinde İzmit Kâğıt Fabrikamız iskelesi üzerinde teslim şeri Anahat için; 90 Dekovli hattı için: 2000 90 Kapalı zarf usuliyle mübayaa edilecektir. Eksiltme 20 Mayı8 ya saat 16 de Ankarada Sümer Bank Umum! müdürloğun İsteklilerin şartnameyi Sümer Bank 2800 Adet Normal o Trs' » — Makaslık v Normal » o Makaslık de İstanbul Şubesi ile Ankar* ” mi Müdürlük Ticaret servislerinden talep etmeleri.