SON POSTA HAT ” Saatin muntâzam tıkırtılarından baş » ka bir ses duyulmuyordu. Odanın loşluğu içinde kımıldayan hiç bir şey yoktu, So - luk ve zayıf akşam güneşinin sarı leke - leri odanın duvarlarını süslemişti, Köşe - © deki sandalyasında oturan Sedadın nefes alışları duyulmasa Adeta cansız olduğuna hükmedilebilirdi. Genç adam gözlerini artık güçlükle seçebildiği saatin akrebi © he dikmiş sessiz duruyordu. (o Dakikalar geçiyor, zaman tembel bir yürüyüşle ağır ağır ilerliyordu. Yavaş yavaş duvardaki lekeler silinmiş karanlık basmıştı. Kü - çük salondaki eşyaların renkleri ve şe - killeri gittikçe birbirine karışıyordu. Sedat merdivende ayak sesleri duyar gibi oldu. Gözlerinde belirsiz bir pırıltı yanıp söndü. — İşte geldi, diye mirildandı, Saat henüz altı buçuk ben de ne boş şeylerle ken - dimi üzüyorum. Fakat karşıki dairenin ziH çalınmış ve kapının açıbp kapanması ile sesler ke - silmişti. Sedat dudaklarım ısırdı: Hayır gelmedi. Karısı hâlâ gelmemişti. Genc adam Kalbinin acı bir burkuluşla kıvrandığını duyuyordu. Aciz içinde bulunduğunu his sediyor, elinde hiç bir şey olmadığını bi- Hyordu. Sakattı, Geçirdiği kaza dolayı « sile bir seneye yakın bir iki ayağı tutmaz bir hale gelmişti. San - dalyesinin tekerlekleri ancak odanın i - çinde dolaşmasına yardım edebiliyordu. Maziyi. mes'ud günlerini, parlak istik- bal projelerini hatırladı. Hepsi derin bir uçuruma yuvarlanan bu hayallerin ar - dından iki damla göz yaşı (o akıtmaktan başka bir şey yapamıyordu. Neler düşünmüş, neler ümid etmişti. Fakat ne olmuştu? Melek ile evlendiği zaman kendisi ile ayni yerde çalışmakta olan karısını 'der- © hal vazifesini terke mecbur etmişti. Ka - rısımı çalıştırmaya tahammül edemiyor - da Genç kadın artık sadece evi ile meş - Son Posta, nın Hikâyesi IRA DEFTERİ | Genç adam si zamandanberi | | ını, Yazan: içinde geçmekteydi. Küçük bir apartı - manda oturuyorlardı. Sedadın aldığı ay- lık onları geçindiriyordu. Yaşayışları ha- rici görünüşüne bakılırsa basitti. Basit gö rünüyordu. Fakat her dakikası, her saati başka bir saadet başka bir neş'e ile süs - lenmiş basit bir hayat... Gerç adam yüzünü ellerile kapamıştı. Sanki gözlerinin önüne gelen (hayalleri görmek istemiyordu. Karısının ince çeh- resinde gülümseyen siyah gözleri, bütün geçmiş günlerin ılık saadetini ona bahşet miş olan bu bakışlar Sedada ihanel €de-| bilirler, bir başkasına da ayni hisle baka- bilirler miydi? — Buna imkân yok hayır! diye söylen- di. Fakat gözleri kendini taşıyan sandal - yemin tekerleklerine ilişmişti, Sonra,. has tane odasında onun yatağının yanında sâ- baklara kadar gözünü ( kırpmamış olan karısının izarabla solmuş çehresi karşı - sına dökild! Bir otomobil kazası neticesinde vücu-! dü bir külçe haline gelen sakat bir in» sen olmuştu. Bir senedir çalışsmıyordu. Gazetelere büzi ufak tefek vazılar yaz - mak suretile ansâk pek az bir şey alabili- yordu. Geçinmeleri gittikçe güçleşmi eri harab ve hasta oldu- ğu halde elinden geleni yapmak için çır- pınıyordu. Karısını memnun edememek, ona sikıntı çektirmek korküsu içini ke - miriyordu. Fakat Melek datma güler yüz- lü, dalma memnundu. Hattâ Sedadın faz- la yâzıp kendini yormasına bile razı de » gildi. Ve buna rağmen evlerinde etkisine namran büyük bir eksiklik ogörülmü- yordu. Genç kadın sor zamanlarda bazı ak - şamlar, hattâ haftanın muayyen akşam- larında öteberi almak bahanesile dışarı | çıkıyor, ve bir arkadaşına uğradığını söy- liyerek ekseri sazt sekize doğru eve dö - hüyordu. Fakat Sedat karısına ağzını a- Şıp bir şey soramıyordu. Sadece birkaç defa: ç yon gul oluyordu. Ne kadar mes'uttular! Se - dat genç, neş'ek, sıhhatli bir erkekti ve Melek İle onu sarsılmasına imkân olmi - yan tertemiz bir sevginin kollari sımsıkı bağlıyordu, Hayatları her gün artan, ha- raretlenen bir sevgi ve samimiyet havası — Geç kaldın, merak ettim, diyebil : mmişti. Melek bütün bunlara rağmen gene ây- ni şekilde harekete devam ediyordu. He- le bir gün evvel eve geldiği zaman Seda- dın suallerine karşılık vermemiş, keke - - “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 3 Nakleden : —çg———m—— Muazzez Tahsin — Evvelki günkü ve dünkü (sek dostu olduğunuzu unutmuştum, . ilin camını indirerek yap » kısımların hülâsası: rakları sokağa attıktan sonra smçası- yandi piya muvafık gere) EDE mi yat yayarlar gerine AE) Gigek sevgisi dediğin böyle olmac Cerad Kartal, riyafetten ameasile beraber; . Bara gelince, Xış bahçelerinde bin dönerken otomobilde amsasins yenlden eşi) bir türlü itinslar ve fedakârlıklarla Jenmek arzusunda olduğunu söylüyor. yetiştirilen bu kıymetli nebatat beni Fakat Cevad Kartal evleneceği kızda eid-| tamamile Jâkavid bırakıyor. Bunlar diyet ve uğırbaşlılıkla beraber soiyete ha -| ancak bir kaç saat için, güzelliklerile yatırdan metret een ve ömrünü Beykoz et-| beni meşgul ederler, ondan sonra da varındakl küçük çirikte geçirmeğe taham-| hiç acımadan onları hırpalar, atarım. mül edecek evsaf bulunması izm geldiğini! Benim için hakik! çiçek, yanlarına yak. anlatıyor. laşsam bile ancak güzelliklerini yakım- Cöyadın ölen karısından Zeyneb ininde; dan görmek, gönlümü ve gözümü zevk- bir de kızı vardır ve bu çocuğa bakılması /-'le doldurmak için yaklaştığım ve ko - çin erleneceği kızda çocuklara karşı bir parmağa kıyanısdığım sade ve güzel muhabbot bulunması Jâzmm geldiğini 8öyli-| kır çiçekleridir. PE e e am * Müfid beyin tekrâr hayretle gözle - #inomalarda gördüğü sahnelerin tesiri al - O tinda kâlan kadınlardan nefret ettim ye g-) Tini aşması Cevada büyük bir neş'e len karsı Müreyyenin, hayatımı bir cehen.| VerMİŞi. Kahkuhalarla gülmeğe baş - meme çevirdiğini unutmadığını ilâve ediyor.| Jadı. Nihayet amcası ona bir kız tavsiya edi - Şor: İmmitte Nedim Bey isminde fakir birl yeni ufuklar açtım amca. Cevadm şai- © adamın kızı olan Munllâyı... Muallâ tam) rane Sözler söylemesine Şaşıyorsunuz © Osvadın istediği gibi ev kadını, işgüzar, ça-| değil mi? Buna ben de şaştığım için © işik, sassiz bir kızdır. Amcası bunları an-| tekrar ciddi sözlerimize avdet ediyo - iarken birderdire yeğeninin kolunu tütü -| rum. Evet neden bahsediyorduk. Çi - çeklerden mi? Haysr, hayır, Muallâ hanımdan. Maamafih belki o da bir çi- çektir?. — Bir ar çiçeği. (Roman devam ediyor) < A r — Kuzum Cevad, çiçekleri ne kadar © çok sevdiğimi bilirsin. Bu zavallı çi) Cevad müstehziyane güldü: seği böyle hırpalamasan olmaz mı? — Eğer hakikaten öyle ise, müste - Aficdersiniz amca, ben sizin çi-| rih olumuz amca. Ona karşı lâzım ge - — Zannederim ki bu gece önünüzde | sey. İnci Ozkurt lemişti, Gözlerini utangaç ve korkak ba-| kışlarla Kocasının gözlerinden kaçırmış- tı. Bunların delâlet ettiği şeyleri düşün - mek bile genç adamı boğucu bir Iztıraba sürüklüyordu, — Karım beni aldatıyor diye düşünür- ken yüzünün hatları geriliyor, gözlerin - de korkunç pırıltılar krvılermlanıyordu. Yumruklarını sikti, İçinde Meleğe karşı derin bir nefret ve kin uyanıyordu. Fa - kat dudaklarmın ucuna kadar gelen fena kelimeleri söyliyemedi. e Kirpiklerinde yaşlar pırıldadı, Sakatlığını hatırlamak, kuvvetsiz ve kudretsiz bir yarım adam olduğunu tekrar hissetmek bütün isya - nını kamçılamışlı sanki.., Melek henüz çök genç ve güzeldi, Bü - tün hayatını Sedada hasredip ömrünü tü. ketecek değildi ya... Kendisinin bu genç kadına ne ağır bir yük olduğunu düşür- dü, Ondan mutlak bir sadakat beklemek bakaızlık olmaz mıydı?.. Tekrar başını kaldırıp saate baktı: Se- kiz... Bu iztıraba aha fazla dayanamıyaca » ğını hissediyordu. Gün geçtikçe eriyen vücudünün zaten ne kadar ömrü kalmış- tı ki... Hayatı da hayat olsa bari... Gü - niln birinde bu ihanetin bütün çıplaklığı ile karşısına dikileceğini düşündü. O za. map ne yapabilecekti sanki... Dünyada yapyalnız bir insandı. Daha doğrusu yaşa yan bir külçe... Bunları düşünerek sandalyesinin teker Jeklerini çeviriyordu. Yatak odasına seçi mişti. Ölümü hiç yadırgamıyordu. Artık yaşamamealı, ölmeliydi. Bakışları karısının duvardaki resmine takılmıştı. Solgun yanaklarından iki dam İla yaş yuvarlandı, O sırada Meleğin da - ima kilitlediği çekmecenin açık olduğu gözüne çarptı. Genç kadın acele giderken çekmecesini kapamağı unutmuş olacak - i. Sedat tecessüsle elini uzattı. Gö- züne ilişen siyah kaplı kalın bir defteri parmakları titreyerek çekti, Bu siyah ka. pağı kaldırmağa kork#yordu. Sanki her şeyin burada gizlendiğini, bu sayfaların acı hakikati yüzüne çarpacağını zanne - diyordu. Defterin Ifalettayin bir yerini aştı, Gözleri bütün hir sayfada bir iki ke. Jime okuyarak koşuyorlardı, Ancak, şun- len hürmette kusur etmiyeceğim. Fa- kat onun bir resmini elde etmeğe im - kân yok mu? — Karımda eski bir resmi var, Üç dört sene evvele sid. İstersen onu sa- na yarın gönderirim. — Adresi de doğru olarak bildirme- nizi rica ederim, Evlenmeğe karar ver» dikten sonra bu işi bir an evvel bitir. mek iştiyorum. Binaenaleyh — şayed genç kızın yüzü aşağı yukarı hoşuma giderse İzmite gidip onu göreceğim. Bu ziyaret için de bir bahane (bulmamız lâzım. — Bundan kolayı ne? Nedim beyin babasının. tarihe-merakı “vardı. Öldük» ten sonra bir çok eski kitablar, el yaz ları falan bıraktı. Yazmakta olduğun yeni bir eser için bu vesikalara müra- caat etmek İstediğini kendisine yaza Tam, — Mükemmel... Hazırlıyacağım bir eser hakkında etüd yapmak istemek- ten daha tabii bir şey olur mu? Fakat Nedim beyin evine gitmek, kızını gör- mek için bir sebeb teşkil etmez. — İşi sağlama bağlamak için yen - gen Mualla hanıma verilmek üzere kü» çük bir hediye de gönderir... — Çok Alâ... Bu hanımın sıhhti na. sıldir acaba? — Mükemmel, Aflede irsi bir hasta- lık da yoktur. Buna emin olabilirsin. — Bu nokta çok mühimdir. Söyle - diklerinize razaran bu iş oldu gibi bir Sustular, Cevad kayıdsız bir tavırla eldivenlerile oynuyor, amcası da hay- ret ve takdirle karışık nazarlarla arada bir genç muharriri süzüyordu., — O halde demin bahsettiğin ideal, bir şakadan ibaretti öyle mi? Cevadın kapalı göz kapakları açıldı. Koyu gözleri kıvılcamlandı ve güzel yüzü birdenbire ciddi ve ağır bir mâna aldı. — Bir tek idealim var amca: Vata - nu Nafıa Vekâletinden: Eksiltmeye konan iş: 1 — 'Tarsusta Berdan çayı sulama şebekesi keşif bedeli (180.000) liradır, 2 — Eksiltme 10/3/9349 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 te Nafia Vek& Jeti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usu- Ele yapılacaktır. 3 — İstekliler, eksiltme şartnamesi mukavele projesi bayındırlık işler genel şerinamesi, fenni şartname ve projeleri (9) lira mukabilinde Sular Umum Mü. dürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (10.250) liralık muvakkat temi. nat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinda bulunan vesikalarla birlikte bir dilekçe ile Nafıa Vekâletine müracaaı ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şart. tır, Bu müddet içinde vesiki talebinde bulunmıyanlar eksilimeye iştirak ede. mezler, 5 — İsteklilerin teklif mektublarım ikinci maddede yazlı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri 1& zımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez İ (863) İstanbul C, Müddeiumumiliğinden : İstanbul Cezaeviria bulunan mahkümları ziyaret maksadile gelip üzerlerinin aranmasında zuhur eden eşyalardan biçek, çakı, makas, ip ve çekicek vesair buna mümasil eşyalar uzun müddettenberi sahiblerinin müracaat etmemesi yi. zünden idarede kaldığı ve bu eşyanın hıfzının külfeti mucib olduğu gibi müruru zamanla bozulup çürüdüğü cihetle sahiblerinin ilân tarihinden itibaren bir ay içinde müracaatla büviyetlerini isbat ederek bıraktıkları eşyayı almaları lüzumu ve aksi takdirde medeni kanunun ukayata dair ahkâmının tatbik olunacığı ve «1321, bilmüzayede satılarak bedelinin haz'neyetevdi edileceği ilân olunur. Diş, Neze, Grip, Romatizma kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. Em HE İcal ında günde 3 kaşe alınabilir. BEHEEN Erem Sedadın gözleri kararmağa başlamış - «Sedat artık sakat (o bir insan oldu, Bultu Bundan sonraki kelimeler bulanık dinç ve güzel vücudü bu halde görmek) birer çizgi halinde gözlerinde titreşiyor - beni ne kadar üzüyor, Fakat böyle oldu-|iardı. Fakat bütün metanetini toplayarak i gü halde'mna gözlerimde toplanan yaşları | okumağa devam etti: göstermemeğe çalışarak daima...» «Sedada nasıl haftanm ekseri akşam . Sedat heyecan içinde başka bir say -|ları bir şirketin tercüme işlerini yapmak fayı çevirdi: için bir iki saat çalıştığımı söyliyebil! » «Sedat benden şüpheleniyor. Bunu his. ' rim... Oh hayır bu sevgili çehrenin bun- ları okuyabilmişti: sediyorum. İşte bu akşam gene ERİ nazarlarla beni süzerek neden geç kaldı -| ımı sordu. Ona cevab veremedim... Ona | nasıl cevab verebilirdim?.. Ne diyecek - tim? Hakfkati söylememe ipikân yoktu ki..> Bu kelimeyi söylerken sesi sakin fas kat ateşliydi. Zavallı Müfid bey bu akşam hayret. ten hayrete düşüyordu. Esasön Ceva - dın hususiyetlerinden biri de, karşısın- dakileri böyle hiç beklenmedik zaman- larda, bir sözile şaşırtmak, onlara her zaman yeni sürprizler hazırlamaktı. Müfid bey fikirlerini bir araya top- lamak istiyormuş gibi başını salladı — Çok âlâ, çok âlâ oğlum. Yurd sev- gis, yurd ideali en asi) bir bağlantıdır. Fakat başka ideallerin yok mu? — Belki! Kimbilir! Her şey kabil! Bu sözlerin sltında ümidsiz, meyus, müstehzi bir-mâna: gizli idi. O sırada otomobi! Müfid beyin evi. nin önünde durduğu için amca ile ye- Zen birbirlerine veda ederek ayrıldılar ve Müfid bey biraz. heyecanlı, biraz Şaşkın duyguların tesiri altında ağır ağır merdivenleri çıkarak apartımanı- na girdi, Karısını uyandırmamak için gürülü etmemeğe gayret ederken ya- tek odasının aralık kapısından dışarıya bir ışık sızdığını ünce hemen seri adımlarla yaklaştı; Naile hanım kocssmi bekliyerek ki- tab okuyordu. — Döha uyumadın mı Naile? — Uykum kaçlı.. okuyorum, Nasıl eğlendiniz mi? — Çok iyi vakit geçirdik. Cevadın bu akşam keyfi pek yerinde olduğun- dan meclisin ne derece şenlendiğini tahmin edersin. Ne harikulâde çocuk bu! Yolda beni hayretten çay dü. şürdü, — Uykun yoksa ne odağını anlat, Müfid bey yarım saattenberi kendisi. ni işgal eden bir meseleyi başkasına an latmak için zaten (o sabirszlanıyordu. Karısının teklifi üzerine hiç naz etme- den bir koltuğa yerleşti. — Vereceğim hâvadisi bilsen... Kırk yıl bulamazsın. Senin İzmit. kısmeti açıldı; belki de öyle parlak, öy- düşünsen teki akrabanın kızı Muallânın belki deldir. Jarı duyarak karşımd ıztırabis kıvran - dığını görmeğe tahammül edemem. Genç adamın gözlerinde biriken yaş » lar yanaklarından satırların üstüne yu varlandılar, Hayret ve saadetin birbirine karışmasından doğan göz yaşları. le harikulâde bir izdivac yapacak ki.. Naile hanımın ağzı açık kalmıştı. — Cevaddan bahsederken birdenbire Muallayı ortaya atmakta mâna ne? Müfid bey kurnazca gülerek ellerini uğuşturuyordu, — Anlamıyor musun? Halbuki me . sele çok sade: Cevad ikinei defa evlen. mek istiyor, ben de kendisine Muatlayı sağlık verdim. Naile hanım büsbütün şaşırmıştı. — Çıldırdın m: Müfid? Böyle şaka olur mu? — Şaka falan değil yavrucuğum.. İş pek ciddi. Yarın Cevada Muallanın fotogra! i bile yollıyacağım, Bu sözlerden sonra Müfid bey Ce - vadla aralarında geçen muhavereyi ka rısına uzun uzun anlattı, Bitirdiği za « man Naile hanım başını iki tarafa sal- uyarak: — Muallâ için hakikaten bulunma», bir fırsat .. dedi, Fakat taşrada büyü- müş sade bir kızcağız Cevad gibi her hususta müstesna bir insanla mes'ud 0 labilir vat acaba? — Cevadın husust hayatına aid hiç bir dedikodu işitilmemiştir. Bunu iti - raf etmeliyiz. — Hakkın var.. burası doğrudur; fa kat onun ilk izdivacmın çok bedbaht olduğu da muhakkaktır. — Müzeyyen hoppa, beyinsiz, kukis gibi bir kadındı. İfrad derecede has - saslıkları, kıskançlığı, kocasının işle - rile meşgul olmak iddiası (ve arzusu, Cevad gibi serbestliği seven, kimseyi işine karıştırmıyan ve —bunu da ili - raf etmeli — fevkalâde hodbin olan bir adamı çileden ie kâfi geliyor. du. — Cevad hakikaten kendisinden baş kasını düşünmiyen hodbin bir adam - (Arkan var)