ik Vİ . Vahşilerin hük A) fake İM u Ri EM Çetinin büyük babası eski . — Haydi çabuk kacalım. iciydi. Her akşam ye- ps Sonra anlatırım dedi. , büyük babası . bir masal arilatmazsa Çetin u- * yuyamazdı. Çetin gene birgün: — Büyük baba ille bana bir masal anlat, diye tutturmuş du, Büyük baba, bülün bil - diklerini anlatmış olduğu için kendi başından geçen bir şe « yi anlatmağa karar verdi. Çe- tin sevincinden ellerini çırpa- rak büyük babasının dizleri « nin dibine oturdu. «Ben daha mektebe gider » ken, çok sevdiğim bir arka « daşım vardı. Amma hiç bana mi .. " bi m esi İN 6 j vi HE n benzemezdi. Ben ne kadar denizi, gemiciliği seversem, © da o kadar denizden gemi - tilikten korkardı, Büyüyünce gemici olacağımı söyledikçe beni vazgeçirmek için hep na- sihat verirdi. İkimiz de bü - yüyüp mektebi bitirdik. Ben Gediğim gibi gemici, arkada » şım da muallim oldu. O zaman yelkenli gemilerle seyahat edilirdi. Birçok yelkenlisi olan zengin bir tüccar bana gemilerinden birinin kaptanlığını verdi. Ben de bu haberi koştum arkadaşıma müjdeledim. Zava! h okadar üzüldü ki, sanki beni bir daha göremiyerekmiş gibi az daha ağlıya - caktı, Ertesi günü kalkan va kadar gideceğimi günü beni vapura kadar geçir » için arkadaşım evime geldi. Ben ket etmeden evvel gemi o sahibi in, bavullarımı srka de demirledik. Akjam (üzerine doğru fırtına biraz dinince bir (kayığa binip tayfalar gemiyi. hazırlayıncaya kadar uzaktan pek hoşuma giden ormanı ge xeyim dedim. Sahile çıkıp kayığı kumsala çektim, gidip güzel bir palmiyenin altına yan gelip oturdum. Çok uykusuz olduğum in şöyle biraz içim geçerken bi d, Bir de ne gö Gayet scö; ellerinde biçal kendimi toparlamağa kalr Ben m ü diler. Burada a ahtın üstünde oturan başka bir vahşinin önüne bıraklılar. Bu adam bir nâra atıp bir şeyler söyledi, vahşi. lerin hepsi çil yavrusu gibi dağıldılar. | tanımadın mı? âğmez mi. e olarak, Ağzım bir ka - Şaşkınlıktan gözümü; um, Vahşi bâşindan o! armem (altından kim ye yolladım ve beni Xa maramda beklemesini söyledim. Gemi sahibi, fikrini değiştirdiğini, beni Hin- distana gidecek bir vapura vereceğini hem de hemen hareket oetmem lâzım geldiğini söyledi. Eşyalarım; bile al - mağa vakit kalmadan öteki (gemiye gittim, hareket ettik. Arkadaşım bekler bekler gelmediğimi görünce gider de dim. Hindistana gittik, alacağımızı al . dık, döndük. Arkadaşımı görmek için evine gittim, Kimseyi bulamadım. A - ramak için hiç vaktim yoktu. Hemen o gün hareket edip, bu sefer Afrikaya gidecektik. On beş gün sonra Pir fir -| Kaçmak bile gelmiyor tınaya tutulduk. Sahile yakın bi i eli Mükâfatlı bulmaca Bu sefer, bilmece yerine sizin sayfanı: za bir bulmaci koy - duk. Bu bulmacayı doğru halledenlerdsn bir kişiya bir futbol topu vereceğiz, bir iye Son Posta bir uk abone kayde « dilecektir. Ayrıca yüz kişiye de güzel ve çok beğenecekleri bir çok hediyeler veri - lecektir. Şimdi bu bulma - cayı nasıl halledece Binibi size öğretelim: Resimdeki tahta ü- zerinde hulunan u - fak dör köşelerin iç Ter: harflerle doldu - rulacaktır. Fakat bu harfler o tarzda olacak ki soldan sağa Hem de rış açık çıksa beğe' haften ödü kopan arkadaşım. . Hemen rimi çözdü. Şaşkı Birinci sıra — Tki tarafı da keskin bir okunduğu zaman: biçak. ç iri Ki h i da İkinci sıra — Bir saati alıp, doğru gi- ei den bir saate bakıp o süate uydurmıya emri hazır, ne derler? Üçüncü sira — Bu da bir nevi bıçak. Eskiden kullanılırdı. Dördüncü sıra — Azmak masdarından ismi fail, coşan manasına gelir. İkinci sra — Rüzgârlı soğuk. Üçüncü sıra — Sıvacıların kireci sıva- dıkları âletin adı, Dördüncü sıra — Aranmak masdarın dan erer! hazır. Yükarıdan aşağı okunduğu zaman da: | siniz ve bize gönderiniz. e “iy iniz? O denizden, seya «| Ben kendisine gemiye gidip beni kamarada beklemesini söylemiştim ya, beklerken u » yuya kalmış, Hareket zamanı gelince, gemi sahibi benim geimiyeceğimi İkinci kaptana bildirmiş olduğu için kamara ma bakmadan içinde eşyala « rım olduğunu da bildiklerin - den kapıyı üstünden kilide - yip hareket etmişler. Neden sonra oarkadaşım uyanmış. Bakmış kapı kilidli. Sarsıntı - den geminin gittiğini enla - hir oyun oynadığımı zanne - «. , Jerek kızmış, kapıyı tekme « lemeğe başlamış, Gürültüye gelenler kapynı açı niş rana “ anlaşılmış. Denizden çok korkan öarkadaşm kaptana ken - disini hemen karaya çıkarmasını söy « . Fakat gemi sahibinden izinsiz lis- n bir iskeleye uğramak yâ- lemiş tede olm: sak olduğu için kaptan sabretmesini amış. na dü ıcışlar. A: Ş tim diye sevinirken benim. âkibetime uğramış, Fakat onu bağleyıp pişirmeğe kalkmamışlar. Bilâkis izzet ikram, el - biselerini çıkarıp kendisini yeşile bo - yamışlar. Sonra bohcu takıp acayib elbiseleri gibi bir de şler. Kendilerine hüküm | ışlar. Meğer o gün hüküm - üş. Onun bir mucize e » , kendilerine mdarlık etmek için gökyüzünden gönderildiği - ne inanmışlarmış. Afama — Biz ikimiz de aktörüz. Tiyatronuzda' bir iş varsa. lar: takıp Afacan — Odanın kapısı mi dar, ben mi fazla şişmanla - Bulmacayı hallettikten sonra resmi kes) gm? Bir türlü dışarı çıkamıyorum. İÇ NER ÜZEL mdarı (Yıldız, Ha İ geldik.. Hele helz bak. Afacan — Napolyon rolü « nü bana verdiler. Şu yastık. 4 j vanat Bahçesinde || i j i i tedi ÖN ÖN Mlz, Yıldız — (Kardeşine) kardeşim Av. Yıkiız — Sen, deve gördün değil mi? rupanın bütün büyük şehirlerinde hay- (o Onun ne cinsleri, ne cinsleri vardır. vanat bahçeleri vardır. Bak bugün (Gel hepsini seninle birlikte seyrede biz de böyle bir bahçeye geldik, ne hay. o İlm. Gel gel.. gidelim buluruz. vanlar, ne hayvanlar göreceğiz. Yıldız — Haydi gidip görelim. i Kardeşi — Görelim, ben senin peşine den geliyorum. : Yıldız — Affedersiniz bay memur, develer ne tarafta? Memur — Bu tarafu doğru gidin, gö- rürsünüz, Yıldız - İşte deve Yıldızın elile işaret ettiği taraftan gelen bayan — Deve geliyor diye beni gösteriyorsun ha, terbiyesiz; al sana ir tokat! Yıldız — Bu kadın del mi idi acaba, neden bana terbiyesiz; dedi, bu da yes tişmemiş gibi yümüze tokat vurdu. Afacan — İşte oldu, Na -- polyona benzedim. biraz şişmanı - Müşteriler — Püralarımızı geri isteriz, oyunun yarısın » da perdeyi kapadınız. Buradan da atik ne yapaceğ lili Afacan - dık, şimdi mem