Subat İnsan cesedlerinden meyva veren ağaç İstanbulda 284 yıl önce kopan ihtilâlin korkunç hikâyesi (“Son Posta,, nın tarihi bahisler muharriri yazıyor | SON POSTAa Başı istenilenlerin ossedleri birer birer aşağı, ihtilâlcilerin önüne atılmaya başlandı On yedinci asır ortasında dördüncü! rilmesini emretti. Hüseyin Paşa gelinci-;liyerek kendisini paralamak istediler. Ce- Mehmedin çocukluk devrinde İstanbul en | ye kadar Zurnazan Mustafa Paşa kayma-|leb Hasan Ağa mâni oldu. Nişancı Paşa- karışık yıllarını yaşamıştır. Padişahın ço- | cukluğundan istifade ederek hükümeti kam oldu, Fırsattan istifade ederek sa - dareti eline geçirmek isted.. yı geri bırakmadılar, Yanlarında alakoy- dular. Bunu haber alan Kızlarağan ta - evvelâ Yeniçeri ocağırın ileri gelen ağa-| Martm birinci Salı günü Giridden iki) vukçu Musatafa Paşa ile bir hattı şerif ları nüfuzları altına almışlar, Her şeyden evvel şahsi menfnatlerini düşünerek mem leketin perişanlığına sebeb olmuşlardı. Fakat çok sürmemiş, sarayın hazırladığı bir ihtilâl ile ocak ağaları tepelenmiş, fa- kat bu sefer de onların yerine saray er » lnunı teşkil eden kara hadımağaların ta» dallüb ve saltanatı başiamıştı. Sniistimal. İer alabildiğine genişlemiş. devler zenci İerin elinde kalmıştı. Nihaye*, Sipahilerin önayak olmalarile bir kanlı ihtilâl daba kopmuş idi. Bu sefer de kara ağalar öl - dürülmüştü. Amma devlet gene kurtul - mamıştı. Hüküm ve nüfuz «Meydan ağa- Jarı> adını alan ve bütün meziyetleri ka. badayılık olen bir takım cahil Sipahi ağalarının ve onların ayakdaşları bir ta - kım baldırıçıplakların eline geçmişti. İşle kara ağalar saltanatını yıkan kan- h ihtilâle tarihimizde «Vak'ai Vekvaki- ye» denilir. Sebebi, ihtilâlde öldürülen - İerin cesedlerinin Atmeydanındeki bir çı- Bar ağacma asılmasıdır: Eski mailerda meyvaları bir takım çıplak irisanlar olen Vakvak ağaçlarından bahsederler. İstan- bul halkı da bu tarihi çinara Vakvak a -| ğacı demişti. Milâdın 1655 yılında olan bu | ihtilâl günlerinde Mösyd Jan dö Teveno adındaki meşhur bir Fransız seyyahı İs- tanbulda bulunuyordu. Bu seyyahın ihti. İl hakkındaki notlarını Son Postaya nak- Tediyorum. «Şubatın yirmi sekizinci Pazartesi gü nü padişah Giridden gelmiş olan Ömer Paşa ile diğer zabitleri dinledi. Bunlar Giriddeki askerin imdadsızlıktan inim İnim inlediklermi arzettiler. Bunun üze- rine padişah müftiyi, veziri, kazasker - leri, Yeniçeri ağasını, altı bölük ağaları. nı, Sipahi ağalarını huzuruna çağırdı. Hepsinin önünde #adrazama Kandiye şeh- rinin zaptolunmasını arzu ettiğin söy - ledi. Buna karşı: «Allah muradırızı hâsıl etsinl» cevabından başka bir şey söyliye. memesinden ssjrazam Süleyman Paşa - dan mühürünü derhal aldı. Zira sadra - zamlar bu-mühürü her zaman koyunla « rında taşırlar. pıcılar üdasını ça » ğırarak mühürü, Hemen de gidsrek Gir ordusunun serdarı Pasava ve « .İceğini s5yletti. Fakat berikiler yüz Yeniçeri geldi. Bunlar beş altı sen: denberi orduda kalmışlardı: Her yıl hak- ları için esvablık çuha ile part almamış. lardı, Birikmiş para ve çuha hakları var- dı. İstanbula Yeniçeri ağasına derd yan- mağa gelmişlerdi Ağa onlar Yeniçeri kâhyasına gönderdi, derdlerini bir kere de ona açtılar, Para ve çuha istediler. Kâhya bey bunları huzurundan kovdu: «Defolun baldırıçıplaklar, serserileri.. yoksa hepi- nizi boğdurur. leşlerinizi denize altırı - rım, Meyhanelerde sarhoş olur, sonra bâ- na gelir para ile çuha istersiniz. dedi. Zavallılar şaşıp kaldılar, Atmeydanına gittiler. Orada cebeci ve topçulara rast - Jadılar. 400 kişi kadar idiler. Onlar da gayri memnun idi İstihksklarını alama- mışlardı, Fakat ayım dördüncü Cuma gü- hüne kadar hiç bir şey olmamıştı. O gün öğleden sonra Atmeydanında 5009 den fazla Sipahi, Cebecı, Yeniçeri ve topçu toplanmıştı. Kendilerine yapılan kötü muâmelenin intikamını alacaklarına ye. min ettiler. Cumartesi günü ayni yerde ki kalabalık 10009 kişi olmuştu. İçlerinde! bir Sipahi vardı. Adı Celeb Hasan Ağa idi Günde alı akçelik bir timarı vardı. Zarif bir adamdı. Gayet güzci konuşu -! yordu, gayet zeki v3 kurnazdı. Cemiyetin başı oldu. Gene Sipahilerden Şam'ı Meh. med Ağa, diğer bir Mehmed Ağa da ce - miyete katıldılar, hep birden, padişahı bir ayak divanı toplaması için zorlamağa ka - rar verdiler. Bü toplantıdan haberdar o- lan ve devlet işlerindek: yolsuzlukların da başlıca omüsebbiblerinden bulunan Kızlarağası fle diğer hadımağalar Na kibüleşraf Efendiyi cemiyet? gönderdi - ler. Bu adamların maksadlarını öğren - mek istediler, Berikiler arzuların: bir kâ. ğıda yazarak Nakibüleşrafın eline verdi- lez ve doğruca padişaha götürmesini em- rettiler, Fakat kızlarağası bu haberin pa.| dişahın kulağına gitmesinden korktu, Nakibüleşrafı: «Mazulsün!s deyip saray- dan kovdu. Cemiyete de Nişancı paşayı gönderdi. Dağılmalarım, Yeniçerilerin hakları olan paralar ile çuheların verile- Nişancı Paşayı taşa tuttular, Padişah tarafından değil, Arablar tarafından geldiğini söy. yolladı. Padişah askerlerine yedikleri tu- zu ve ekmeği hakkı için dağılmalarını emrediyordu. Onları mennun etmek için Yeniçeri a- ğası ile Kâhya azlolundular. Fakat ihtilâl ciler bunun kâfi olmadığını bağırmağa başladılar. İdamlarını istediler ve bir 2- yak divanı yapılmasında ısrar ettiler. Ha- zineyi bir takım hırsızların soymakta ol- duğunu, verilen ulfenin hep kalp akçe olduğunu söylediler, Ve kısaca bildirdi. ler: Mademki padişahları idi, kendisini görmek istiyorlardı, Ayni gün ikindiden sonra ortaya bir kur'an, bir kılıç ve tuz ile ekmek getirildi. Bir Yeniçerinin kılı na hata gelirse uğrunda baş verecekle - rine yemin ettiler. ayni şekilde Sipahiler de yemin ettiler, Yeminden sonra dua e dildi. Bütün ihtilâl rücsası sabaha kadar Yeniçeri odalarında kaldılar, Sabaha kı. dar kendilerine teslim edilmesini istedik. leri kimselerin Hstesini yaptılar, Bunlar: Kızlarağası, Kapıağası, padişahın hocası Bilâl Ağa, müsahih Yusuf Ağa, Valide Sultanın baş haremağası Caco İbrahim Ağa, tersaneemin! Salih Efendi, Şabar, kalfa, Şaban kalfanın karısı Mülklü ka- dın, Delibirad Hâmid Ağa, Çavuşbaşı Ağa, Kara Abdullah vesaire... Altmıs kişi idiler, hattâ dediler ki, listeye padişahın anasını da yazmışlar, fakat kendisini kur. tarmak istiyenler büyük bir Para vererek çıkartmışlar. İşlerini bitirince Etmeydanında toplan- dılar, Oradan Atmeydanına gittiler, Fa. kat kendilerini tatmin edecek hiç bir ted. bir alınmayınca kuvvet kullanmağa ka » rar verdiler, Saat onda üç defa «Allah, Allah.» diye bağırdılar. Bu müthiş sesi işitince padişah hayret içinde kaldı. Ne Yapacağını bilemediğinden Kızlarağasın- dan sordu. O da bu adımların validesile berâber en sadık bendelerinin başlarını istediklerini söyledi. Bunun üzerine pa- dişah kendi el yazısile bir hattı şerif gön. dererek maksadlarını sordu. Eğer kendi. sinden bir şey istiyorlarsa Alay köşkü al. tına gelmelerini emretti. Bu müthiş kalabalık Alay köşkü altın ekmağa başladı. Öyle ki Cebeciler çorba ası sıkışmadan boğulup öldü, (Devamı 13 üncü sayfada) Misefitlerim var. misafirlerim anlatı - yorlar, ben dinliyo - rum. O geliyor. Ben — Ne işin var? Uyku — Sana gel dım, Ben — Şimdi sıra. s m, misafirlerim olduğunu görmt, iyor rum amıma, dün ak - şam da bu saatte gel- dim, Gene, misafir » lerim. var, dedin; at- lattın., Ben — Ne yapa « yım, kabahat bende mi? Davet etmedim ya.. kendiler: geldi » ler, Uyku gelmeselerdi. Bu srada erkek isafir yüzüme bakı. yor: — Ne buyurursunuz? Ona: — Ha evet! Diyorum, uykuya dönüyorum: Ben — Baksana, seninle lâta dalmış - tım, ne dediğini anlamadım; haydi git! Uyku — Sen de fazla geliyorsun, bari #öylediği bir şey olsaydı. Karısının mah- tosunun düğmesinden bahsediyordu. Ben — Neden bahsederse etsin, misa - fire karşı kabalık oluyor, haydi git. Uyku — Yok yok. Pek gitmiye niyetti değilim! Ben — Ayıp oluyor. göz kapaklarıma vturmaktar vazgeç. Uyku — Şimdi sem bir esneteyim de e — Yapma kuzum Ne olur, onlar gitsin, seh sonra gel Uyku — Hep senin dediğin olacak de- gil ya Misafirin karısı konuşuyor: — Beyefendi biraz rahatsız gallba?.. — Hayır, hiç rahatsız değilim, Uyku, tam bu esnada bır azizlik yapıp beni esnetiyor. Misafirim gülüyor: — Uykusuzsunuz zannederim. Hemen cevab veriyorum: — Kat'iyyen! Göz kapaklarımı gitgide bastıran uy - kuyu oradan kaçırmak için gözle kaş ara- sında gözlerimi oğuyorum. Uyku — Nafile, ne yapsan kaçacak de- ğilim.. Ben — Bu akşam yaptığın azizliğe di. yecek yok. Uyku — Azizlik, mazizlik bilmem.. her zaman şenin dediğin olscak deği yal. Bak misafirlerin de kalkıyorlar, Ben — Hep sen'n yüzünden Uyku — Fazla ileri gitme, sen de mem- nunsun.. bana hasretsin. Ben — Öyle amma ne yapmalı? Misafirleri kapıya kadar teşyi ediyo - rum. Odama çekiliyorum. Soyunacağım, kapımın zili çalınıyor: Uyku — Ben şimdilik gidiyorum. Ben — Neye? Uyku — Bu zamanda kapı çalınması sinirime dokunur. sonradan gelirim. Ben — Çok geç kalma ha. Uyku cevab vermeden kayboluyor, Ka. pıyı açıyorum: Tanımadığım bir erkekle bir kadın: — Affedersiniz, yanlış oblu; zannede- riz, Nihad Beyleri arıyorduk, — Altımızdaki katl — Affedersiniz. Tekrar odama giriyorum: — Hay Allah tam yatacağım sırada geldiler, Yatağıma giriyorum, Uyku gelmiyor: — Uyku neredesin? Cevab yok; — Uyku, kuzum uyku, canım uyku ge- liver, Dakikalar geçiyor. Nihayet onu gözle. rimin üzerinde hisseder gibi oluyorum: Ben — Geldin mi? (LD MİZAH Uyku ve Ben YAZAN: İSMET HULÜSİ Saye 1“ —j Uyku — Geldin Tam zamanı deği mi? Ben — Aferin sana Uyku — Gene m olsa seni severim bele şimdi seni nı güzel uyutacağım... ni, güzel rüya göstereceğim tâ sabaha kadar Ben — Sabah oluncıya kadar dedin de şimdi aklıma geldi. Sabahleyin bir işim var, Bizim ev sahibine kira vermek lâ nm. Halbuki cebimde beş lıradan başka para kalmamış. nereden bulup vermeli? Uyku birdenbire ortadan kayboluyor. düşünmiye başlıyorum: — Acaba Aliden borç istesem “veri? mi? — Acaba Hasana söylesem ne der” — Hiç kimseden de alacağım yok W gidip istiyeyim! Doluya koyuyorum olmuyor, boşa ko, yuyorum; olmuyor. Velhasıl aklıma, sad. râ şifa verecek bir çare gelmiyor. Bağırıyorum; — Uyku neredesin? Cevab yak, tekra: bağırıyorum: — Ne olursun uyku gel; Gelmiyor bir türlü.. tek o gelir ümidile Horhor hamamının kurnalarını saymıya başlıyorum. — Kapıdan girince sağ taraftaki hal - vette üç'kurna, sol tarafındaki küçük halvette iki, göbek taşının etrafındakiler; Bir, iki, üç, dört, beş... Uykunun geldiğin: hisseder gibi olu « yorum, Ben — Kuzum uyku, nerey kaçtın, hele gel, hele geli Uyku — Geliyorum.. kapa gözlerini, Gözlerimi kapıyorun uyuyacağım. Be sırada yanlış kapı çalanlar gidince arka larmdan kapıyı sürmelemeyi unuttuğu mu hatırlıyorum. Ben — Dur, uyku; iki dakikada kapış sürmeler gelirim. Uyku — Artık bu kadarı da fazla, ba banın uşağı yok. Ben — Canım uyku, cicim uyku, n yapayım.. kapıyı sürmelemezsem, gözü me giremezsin., malim ya, geçen akşam karşımızdakileri hırsız soydu. Kalkıyorum, kapıyı sürmeliyor, dönü yorum, yatıyorum. Ben kalkınca uyku d kayboluvermiş, Ben — Uyku neredesin? Ses vermiyor: Ben — Uyku neredesin, saate baksana iki buçuk oldu, yazıktır bana. Gene ses vermiyor: — Kuzum uyku, canım uyku, bana kıy. ma, bana acı, ocağına düştüm. Başımı yorganın altına saklıyorum. Uy ku geliyor. Uyku — Artık kara» venin ha? Ben — Nerede ka seni bekliyor. dum. haydi, haydi kendini göster,” © (Devamı 14 üncü sayfada)