Her denizciyi işgal eden bir sual: Büyük top mu, küçük top mu? Büyük topun mahzurlarını bütün denizci milletler Bir seyahatin hikâyesi Bu Yaz Bursaya gittiğim zaman gençlikte yaptığım “Hey gidi günler hey dem i — Meşrutiyeti Osmani tiyatrosu Hasan Efendiyi burada bırakarak tek» 4 bize dönelim, | rken tansikat yapıldı. Ti vedildi. Biz de serbest kal hiçbir al e halk ar- “larak ortaya çıkabilirdik. Ben gene başma firma yapmaktan çekiniyor- Pek genç olmam dolayısile bunun ve garay €tinden korkuyordum. Arkadaşlarım ayrılmamak kararımı verdim. Ağ“ İbrahim Bey namında bir ser- Yedar var, mızıkadan ayrılanlarla, di- da çalışan birkaç san'atkârı ir araya lâdı ve böylece (Meşrutiyeti Osmani Pulrosu) teşekkül etti. Tensikatta kad- Bari kalanlardan Halim Bey, Hilmi Bey, Vasıf Bey, Ahk İhsan Bey, Habib Beki, yardan da Aleksanyan, Nureddin hi “İ, Kemal Daveri, Kadıköylü siş- kg Refik, Dümbüllü Muhtar, süflör Üs- <*hk Mehmed, Hekimyan, Eze Bine- m Araksi ve Mari (Meşrutiyeti Os- er tiyatrosu) nun kadrosuna dahildi- Yep © bir merkez lâzımdı. Bu iş için de) ty Balıkpazarında Habib Bey apars| ağ bir daire kiraladık. İlk temsi- değ Şehzadahaşında yanan tiyatroda N © İki oyun oynamıştık. Biri dram- “İğeri de komedi sin adı (Maktuel), komedininE! de, Big, 271 pantalon), Piyeste küçük bir Ma Vardı, Kamedide ise bütün yük) “pi Beyle bendeydi. aş İeşkilâtın içinde bir de orta oyunu | > Yardı. Husus ve umumi orta oyun» kı,» Bidiliyordu, Pişekâr Habi , Ku da Hilmi Beydi. Taki uy yordum. İlk orta oyununu, meş- tap, ve halkın ziyaretine açılan Yıldız ti, da, bahçenin ortasındaki havus| tir, “2elhde Adana muhtacinine öyna- tin Y LU Bir ti Me Serbest faaliyet te bir sene kadar tı , dağıldık. O zamanlarda bir tiyat- metinin doğmasile ölmesi bir olur. Ni Svamlı ekkül hiç görülmezdi. itsiz doğmuş çocuk gi- Pura atma gözlerini ei, raf» elemanları öteyo beriye dağı da, İlk taşra seyahatim yg burada biraz durarak, ilk taşza bey Atimi ve birinci defa olarak halk key SURda bütün taklidleri yaptığım ge- Me latayım, Bry tiyeti müteakib İstanbulu bir te. ten, merakı istilâ etmişti. Her tarafa k e tertib ediliyor, halk bu uzak- dag lere fazlaca rağbet ediyordu. Yaş ola in Çemberi arasında sıkışıp kal Mer, e. halk, biraz nefes almak, serbest be memek, dolaşmak istiyordu, İşte #öng, #den olmak üzere harbiye neza- tifpg 9 Sevki Bey isminde bir zat ta- Miş © bir Bursa tenezzühü hazırlan» Man 2 Susanın o zaman henüz genç 1 *Heleb» vapuru kiralanmış, Da- inin heyetinin o müessisi san'atkâr bi Kresinde, içinde kemant Haşim, İRİ, Mer gibi tamnmiş musikişi- ki, Münan bir saz, mükemmel bir Bi, Yer, i kten, bi tü VEL ne ix Bakin edense caymışlar, mazeret- Miğler ederek gelemiyeceklerini söy. * SUNUN üzerine ressam Muazze- lanmak, provalarımızı yapmak için! | Naşid «Sekizincin de Habib Necccr rolünde zin etekleri tutuşmuş. Biz de o akşım Küçükpazarda Yağcı İbrahim Beyin sün- net düğünündeyiz. Hususi bir orta oy -| nu faslı yapıyoruz. Kavukluyu Hilmi İ Bey. pişekârı Kımab İsmaf, zen kır Rifat Bey oynuyor. Nazif B. de muhtelif teklidlere çıkıyoruz. Ressam Müazzez burada bulunduğumuzu haber almış, etekleri zil çalarak koşmuş. Oyu- nu müteakib bize rica etti. Beraber Bur- sâya gelmemizi teklif eyledi, Fakat ar- kadaşlarının döneklik ettiklerinden hiç ilk seyahati hatırladım. Fakat edim! ,, zira o zamanlar; bugün, benim için bir gaye idi söz açmadı. Biz onlar da gelecek bili- yorduk. Kabul ettik bu teklif. sabahleyin ala-) turka üçte Köprüde buluşacaktık. Dü- ünden sonrs Şehzadebuşındaki evde fki saat uy kestirip, Süleymaniyeden kas- tirme Köprüye indik, O zaman yenilik var serde, gözümüze uyku girer mi?. He- vesle koşuyoruz. Vapur hareket etti. Deh- şetli kalabalık. Fırtına Haydarpaşa, Kadıköy, Moda iskelele- rine uğrandı, derken burnumuzu Mudan- yaya çevirdik. Hafif bir lodos var amma korkulacak gibi del Fakat Adaları geçtikten sonra deniz bir şiddetlensin. bir azsın; vay efendim vay. vapur ha battı, ha batacak. Bir paniktir başladı vapurun içinde. akşamdan kalmayız şmalâm yal. Daha mahmurluğu bozmamışız, bunun için işin alayındayım. Bir aralık kamaraya girdim. Biri yüzükoyun uzanmış yalıyor. Tanı- mıyorum. Lâkin kamaranın içinde bir köpek sesi var. Mütemadiyen havlıyor. Aratıyorum, meydanda köpeğe benzer bir şey yok. neden sonra anladık, yüzü- koyun yatan zat Erenköylü eczacı Atıf Beymiş. Ha an da o. o kadar tabif havlıyordu ki, bir köpek te ancak böyle havlıyabilir. Benim mükemmel köpek taklidi yapışım bu seyahatin yad Havlamamın dir. İkindi üstü perişan bir vaziyette anladılar, buna rağmen toplar gene büyüyor (“Son Posta,,nın deniz işleri mütehassısı yazıyor ) Toplarının büyüklüğü yüzünden 22 milden fazla sürat temin edemiyen Nelson Bazı denizcilere göre top, büyük gemi ile beraber yürümez, Gemisi küçük. fa- kat topları büyük bahriyeler çok olduğu gibi, bilâkis gemisi büyük, topu küçükler de pek çoktur. İşte bu iki vasıta arasındaki nisbet ne- dir? Gerçi Vaşington ve Londra silâhları azaltma konferanslarında bu hususta da bir anlaşmaya varılmış ve demişti ki: 1 — Büyük zırhlılardakı toplar 35 san- #lmetreyi. 2 — Büyük kruvazörlerdeki toplar 203 santimetreyi. 3 Küçük kruvazörlerdeki toplar | 15 santimetreyi geçmiyecek. Ve bundan başka müsellâh ticaret ge- W.İmilerinin bile taşıyacakları ve kullana. ocası da eczacı Atıf Bey-|cakları toplar tahdid edilmişti. Fakat bu- gün bü rile yarış eder gibi, bu hudud deniz kuvvetlerinin yekiiğe- o dısına danya iskelesine çıktık. Lâkin bütün $€-! çıktıklarını ve topları 45.8 santimetreve arkadaşlarımızı göstermemisti, nlıkta farkedemedik sanıyoruz. Mudaryadan irenlere binildi. Amma ne iten.. yanı sira yürümek ni arabaları bü trenin yanında eski Roma- nm yarış arabaları kadar süratli kalır. Hepimizin kollarında hürrivet kordelâ- ları geç vakit Bursaya geldik. Bursada İspilândid otelinde yem-kler yendi. Bursa gezildi, Akşamleyin de Ahmed Ve- fik Paşanın yaptırdığı tiyatroda orta ©- yunu oynahılmasına karar verildi Saz heyeti Belediyenin daveti üzerine Belediye dairesinde konser” veriyor. Be.) “ lediye dairesindeki konser bitedursun ti- yatro kapılara kadar dolup taşıyor. Vali, Bursanın ileri gelenleri herkes burada... Sahneye geldim. Bir de na bal İsmafl, bir Muazzez bir eczacı Atıf, bir de ben... Çifte nara ile zurna da har. #aşırdım. İsmail de benden evvel şaşır. Mağ. Sorduk: — Hani arkadaşlar yahü! Bu kadar ki- şi mi oynıyacağız bu oyunu?. Ressam Muszzez baklayı ağzından çi- kerarak, arkadaşlarının gelmediğini itiraf etti. Ne yapacağız şimdi?.: Yapılacak bir şey yok. Halk bekliyor. Bu kadro ile oy- nanacak. Ben evvelâ zenne ile koca karıya, son- râ Sıra ile bütün taklidlere çıkmağa baş- yorum, Giyinineiye kadar muhavere yapıyorlar, Koca karıda kimse beni tanı- Zaten o zaman benı kaç kişi ia- fakat fkinci, üçü; gonrs halk arasında fısıltı! Takdir ediliyor, alkışlanıyordum. Bursadan dönüş Ressam Muazzezin vâdini yerine geti- rememesile müşkül vaziyette kalacağını Zenneden tenezzüh relsi Şevki Bey mem- nun, tabif işi kurtardığından dolayı Mu- azzez de memnun. Oyun muvaffakiyetle sona eriyor. Gelirken bize üçüncü mev. kide yer bulunmazken bu sefer arabalar edilerek, birinci mevkilerde yer gösterilerek dönüyoruz. Gece yarısı Bur. adan hareket edildi, Bu sefer vapur hal (Devamı 12 nci sayfada) İyahat boyunca ressam Muazzez bize or-| kadar bü l NK bip iletinin 4500 tonu ya “İiktısad memba toplardır; İşte İzi, daha iyi anlatabilmek kasdile. iyüttüklerini görüyaruz. Japon gemilerinde 45,6 santimetrelik gemi, büyük top nazarivesi bü. yük Amiral Barbaros zamanından kalma bir esastır, Bu esası Nelsonun Trafa), Toganun Çuştması (Rus - Japon harbi) ve nihayet Bü etmiştir. Bununla beraber, bugün, deniz kuvvetleri topların aded ve cestmetin!, gemilerin diğer vasıfları ile kom mek mecburlyetindedir. Söyledikl sale dersek top cesametinin büyümesin- zararları görürüz, lizlerin en büyük zırhlısı (Lord Nelson) dridnotunum beher tareti 1500 ton. kadardır. Böylelikle ge miştir. ölan gi z topa ver Şu halde 42000 tondan fbarı pin onda birini ağır cosametteki teşkil ediyor: Bu yüzden gerai' saatle yir- mi iki mil sürat yapıyor. Bü sürat, bu- günkü denizaltı tehlikes! ve deniz hare- kâtı ihtiyacı için kâfi bir hır değildir. İ- falyan, Fransız vesair diğer mil'etl gemileri saatle (30) mil yapar. Bu si ancak gemilerin top ve zırh müdaf dan iktısad etmekle temin edilmiş Bugün, Büyük Harbden ders almış o- lan. bütün devletler zirh kalınlığından fedakârlık yapmak istemiyorlar. Bilâkis gemilere, 1914 den evvelki gemilerde ol. miyan zırh güverteler ilâve toj ediyorlar, Zırh güvertesi olmıyan gemilerin tayya- |" relere karşı pasif müdafaası yok demek. tir, O balde sürati çoğaltmak için yegâne bundan dolayıdır ki Büyük Harbi takib eden se. nelerde top cesametini tahdid ekle gemilerin büyümesine ve dolayı umsuz masrafların önüne geçilmişti. Her ne sebebdense bugün top cesams- tinin 30,5 santimetreden 40 santimetreye çılsrılmak arzusu mevcuddur. Bu arzu- dur ki gemi cesametini 28,000 tondan ev- veli 35,000 ve sonra da 42,000 tona çıkar mıştır. Hattâ bugün İngiliz, Amerika ve! Japonlarm 48,000 tonluk gemi inşa et- mekte oldukları söylenmektedir. Bu ha- lin başlıca sebebi top ve top cesametinin Almanya olsun, Amı dü-| zırhlısı büyümesidir. Yani gemiler topu değik toplar gemileri büyütmüştür. ! w Bununla beraber Almanyı gibi Ame. İrika gibi devletler zırhlıların büyümesi İne mâni olmak meeburiyet'nde olan dev« Jetler de vardır. Bu iki devletten birinci Kiel kanalı, diğeri de Panama kanalı do- ilayısile gemilerini ancak bir hadde kada? büyültebilirler. Bu münasebetle Büyük Harbe ald bir hatıra nakledelım. «— Büyük Harb başlarında Alman bü. İyük gemileri şimal denizi limanlarında bulunmakta idiler, Bir aralık İngiliz ge jmilerinin Baltık deniz'ne geçmekte ol. duğu raporu gelmiş ve Aimen filolarının Kiel kanalından bu denize geçmeleri | emredilmiştir, Ne yazık k. Kiel kan. nın derinliği, gemilerin diblerinden az- yet Alman filoları aldıkları cep- hane ve kömürü, Baltıx üssünde itmam etmek üzere, böşaltmağa ve ancak bu suretle kanaldan geçmeğe karar vermiş- lerdir... Sonraları bu haberin yanlış olduğu meydana çıkmış. Fakat haber doğru ol saydı, herhalde, filolar hazırlanıncıya ks- dar Almanlar müşkül duruma girerler dl...» * Görülüyor ki gerek gemi ve gerekse top cesametlerinin büyümesine coğrafi İdurumlar da mâni oluyor. Nitekim bugün a olsun gemileri cesametlerinin büyüdüğü nisbette kanal. I genişletmek derinleştirmek buriyetini duyuyorlar, srafın, hör iki kanalın uzunluğu #zönünde tutulursa, yapılan donanma» kadar olduğu anlaşılır. Bu işden kaçmak için başka bir çare yok mudur? Gerçi Büyük Harbde Al marlar. mükemmel bir cephane kullan» rlardı. İngiliz ve Fransızlar tarafından miyen bu mMâlzeme dolayısile, onlar, birçok ta muvaffakiyet istihsal Jerdi. rına elmiş- Kronel, Folkland ve Yotlant gib: bü - k deniz muharebelerinde Alman do nanmasınm 28 sant'metrelik topları İn- gilizlerin 305 santimetrelik ve 45 santi- metrelik mermilerine karşı kullanılıyor. du. Buna rağmen, İrgiliz mermiler! leb. bi tesiri yaptığı halde Almanyanın kü- çük mermileri ölüm tesiri bırakıyorlardı. Gucer Mary, İnflexibie dritnotları bi- r Alman'grup ateşils batmışlardı Fakat bugün için Almanlardan ayni tes beklemek hata olu Çünkü bütün ler işin künhüne vâkıf olmuşlar, milletler hi tecrübesi elde et- lerdir. Herhalde modem bir İngiliz mermisi, modern bir Alman mermis, modern bir Fransız vesaire arasındaki farklar pek çok değildir. Binaenaleyh her devlet komşuları ile ayni cesamette gemi, ayni cesamette top ve ayni cesamette mermi kullanmalıdır. * Maamafih iktisadın her şeye hâkim ok duğu bugünkü dünyada bu büyüme letler aleyhine netice verir. Bu fenal iki cephesi vardır: (Devams 10 unci sayfada) ğın