Bir Saraylının Hatıraları 5 Yakın Osmanlı tarihine aid ifşaa; & Abdülhamid beni SON POSTA istinta etti ve Medineye sürdü NAKLEDEN : SUAD DERVİŞ tremeneranasasa see sessansame0, © Dünkü Kısmın ' hülâsası i H Mdveyi padişah Muradın ca? den birinin ağrır | MyormENz. Bu kadın elgevm ve İstanbulda bulunmak- Mi «9, eüiy, Yar ti haedilmiş, velihadi Mus | Mk say, isin sarayından alınd- Pe izl Sikarılmaştır. Eski padişih Midi; e intihar etmiştir. İntihar ME ölen, #mci Muradın zaten bo- Didin Aradın: Büsbütün bozmuş, Bağlam elömetleri gözterme- | Mi, e © da tahttan indiri. | Abay, SAN sarayına kapatılmıştır. | *vza) beşinci : 1 ölag, nci Muradı br an İçin çağ; MEK istemektedir. Buram | Mia Padişah ve saray halk! Mderiari e SEZVİLe martız birrkitmek- Dz olaya sarayı tam bir mah- : *YİN hikiyesine devam ediyer) | air Sir içindeki bayat nakabili u Idü. Abdülhamid, Suk taç ölmesi için elinden gelen Yordu. Hastalığını teşdid et- bi VEL İnhimaki olduğunu pek Mig rle onu zehirlemek isti- İçki e arzusuna da nail oldu Yeke brekleri bozulan Sultan Brmeg hastalığ ğına tutuldu ve teda- öldü Korkunç çünler Sarayının korkunç günlerini bitimmiag, de artık hayalta ne bir “- İstikbale emniyeti kalmıştı. içinde öleceğimiz günü Madu, Ütiyari zın gelmesiri bekli- Çek By yem bir arkadaşım vardı. Jımda İdi. Belki benden kü- Günün 3. ipi nde hastalandı, Bu bir i BğI mıydı, bir barsak de- » bilmiyoruz. aşacılaniyordu. Hemen koş- Ntik, bir doktor getirmelerini ete, Ğ bizi dinlemediler, «İnsan ö- A vvelâ harem ağaları, son- im > kadınları yalvardık, ya- Rengi bize merhamet etmedi. İşi N Mosmor kesiliyordu, Bır a- öldürdü üzüne baka baka basit bi ük. Hiçbir şey yapama- Can ç.,.. 1Cdavi usulü tatbik et eş Sekismes ni seyrettiğimiz bu ii lümü bana müthiş tesir et Büyreğ; g ahammül için yaptığınız ma Kü kardı, tn “Run, ime düşünmeğe başladım: ai Etemek te haydi saltanat için, iktı- : le mi çin, şunun için, bunun için Bayi Ücadele ediyor, kâh bir am- A Al #rkek kardeşi böyle diri di- » çekinmiyorlar. Fakat biz... AT Bibi ayni felâketlere ma- öle ye. bi 2. Bizi kim isterse hi Ün, “STİ isterse saraya, is Atay , çe koysunlar, o esir olduk- Hile adim duyabilir mi im kalemi gbi bi: de efen Söahatlerini, yahud kötü ta- N Ganımızla iğ ediyordum. Daha doğ- Bibi yasinda bulunmaktan, ar- İç“ çeke, Berhangi bir “hastalıklan Maggi kıvrana kıvrana, tepine te Morara en ufak bir yardım yelim... a korkuyordum, ÖL| Ona o anda bircok k evvelin Almanyanın yapacağı şeyleri daima 6 ay den bilirim! YAZAN ingiliz muharriri R. G. K. Ensor Iman erkânıharbiyesi 1864 ten a . Ser be vininin 1 gı.) FE a ği ve 'plânın: çok evvelden hazırlama- dığı hiç bir harbe girmemiştir. Bunun Çıruğan sara yısıın eski hali dükten sonra bu meş'um sarayın bir oda- İİ sında ötekiler için yeni bir işkence olmak üzere, cürüyünce, kurdlanıncıya kader kalmaktan korkuyordum. yan ediyordu. Beşinci Muradın metaneti Şehzadeliği zamanında o kadar asabi, padişaklığınds o kadar hasta olan Sultan Murad hu mahpusiyeti herkeslen daha büyük bir soğukkanlılıkla karşılamıştı. İmek istiyordum. İstiyordum amma Gençliğim, yaşamak iştiyakım buna is-İhareketimi Abdülhamid nasıl bulacaktı? | | Bu sözlerimin onu memhun etmesine im- çektiğimizi bütün anlatmak «sayei şaha- nede biz kurtulduk, fakat orada olanla- ra merhamet buyurun padişahım» de- bu kân yoktu. Muhakkak suretle kızacaktı ve belki de beni tekrar oraya,o sefalet'n içine gönderecekti. Burun için 6na söylemek istediğim şeyi söyliyems- dim. Sade önünde eğildim: — Sayel şahanede Murad fendinin hiç! Hepimize cesaret veriyor, hiçbir şeyse ibir şeyleri eks'k değildir. diye cevab fazla telâş göstermiyordu. Kendi çocuk- yerdim, larına kendisi dersler veriyor, onlara pi- yano, keman ve org öğretiyordu. Gece- leri tek basıma bir odaya kapanıyor. bir mum ışığında uzun saatler org çalıyordu. Fekvalâde kötü şeyler yiyen Sultan Mu- rad istediği zaman, istediği kada” şam-; panya İçivordu. Çıreğın sarayından nasıl çık'ım ? Gürün birinde, bir haber geldi Çıra- Bar sarayında buluman halayıklardan çı- rak olmasını İstiyenleri Abdülhamid çı- rak edecekmiş. Bu heberi duyar duymaz brırzdan kur- tulmaktan başka hiçbir şey düşünmedim. Çırak olmasını istiyenlerin içinde Salâ- haddin efendinin gözdeleri bile vardı. Birkaç saraylı, geçmiş gün şimdi iyi hatırlamıyorum, belki on, on beş kişi sa- raydan çıkarıldık. Evvelâ Yıldızı götü- rüldük. teker teker Abdülhamidin kârsi- neler sordu bilmiyorum. Beni de yalnız olarak karşıma aldı ve dedi ki: — Nasıl Çırağan sarayında biraderi. mizin h'ebir şeyi eksik değil ya! Abdülhamld çok kısa boylu bir adam- du. İri siyah sakalı vardı. Üstünde düz siyah bir esvab bulunuyordu. Kırmızı fes almna doğru inmişti. Çok keskin ba- kışlı kapkara gözleri vardı. Ayaklarında uzunca Ökçeli iskarpinler bulunuyordu. Ve: — Çırağan sarayında biraderimizin hiçbir şeyi eksik değil yal. Sorarken, zerrece hicab duymuyor, Çi- ruğan sarayından gelen bir insana bunu sormayı, biraderine karşı bu cali alâka- yı söştermeyi, yahud da onun sefaletile böyle eğlenmeği çirkin bulmuyordu. Gözlerim yerde idi, Üstümde - yırtık, pırtık bir esvabım vardı. Çehrem, çehre- min çizgileri, yaşımın gençliğine rağmen omuzlarımın çöküklüğü elbette ona Çı- rağan sarayının dahili vaziyetinin iyi bir nümunesini veriyordu. “akat o bütün bunları görmemezliğe, bütün yaptırdığı işkenceleri bilmemezli- ğe geliyor ve cevabım geciktiği için ha- fifçe psabileşen bir sesle ayni suali tek- rarlıyordü: — Biraderimizin hiçbir şeyi Bil yat ke seyler söylemek, eksik de- Fakat sonra artık efendilerim değil, mahpes arkadaşlarım, felâket yoldaşlar rm olan genç sultanların hali gözümün önüne geldi ve hafif bir sesle ilâve et- tim: — Yalnız Çırağan sarayının kömürü bitmişti, Boğaz sahilinde kış çok şiddetli oluyor. Murad efendi ve çocukları soğuk- İtadırlar Bumu kendisince malüm olmıyan bir şey dirler g'bi alâka ile dinledi ve bana: — Pekt, bir çares'ne bakarız! di. Dışarı çıktım. Daha 6 gece bi- zim hepımizi Yıldızdan Topkapı sarayı- na pönderdller. Topkapı sarayındı biz- den başka saraylılar vardı. Yıldızdan be- zı genç kızlar, veliahd Reşad efendinin dairesinden bazı Çerkes kadınları... Biz Çırağandan çıkanlardan bir ikimiz bir lütfü mahsus olmak üzers Bursaya yollandık, Fakat ben ve benim gibi daa bir çokl . Reşa Ni rldir sına çıkarıldık. Abdülhamid #tekilere | ER a ve za Yirçok halayıklarını bir gemiye bin- dirdiler, Meğer çırak etmek sözü boş Jâkırdı İmiş. Suitan Muradın maphesinden çi- kânları hiç Ab3ülhamlid çırak ederek halk arasına salar mı idi? Sürgün hayatı Bizi Medineye sürdü. Medinede hatır- kyamadığım kadar uzun seneler sürgün hayatı geçirdik. Şunu itiraf ederim k: bu sürgün hayatı bizim Çırağan sarayında geçirdiğimiz hayatın. yanında fevkalârle serbest ve rahat bir hayattu Hepimize evler verilmişti. Saraylılar arasinda ev- Jenenler de oldu. Kaç sene olduğunu bilmiyorum, Fakat daha uzun seneler Medinede kaldık. Sonra günün birinde hürriyet olmuş, bir takım 'nsanlar bize geldiler: «Esaret. ten. sürgünden kurtuldunuz. : Artık şiz bundan sonra memfeketin gözbebeği ol. dunuz» dediler, Bizi bir vapura doldurdular, Böylece İstanbula getirdiler. İstanbulda her biri- mize dörder yüz kuruş maaş bağlanıldı. Abdülhamid ve besinci Muradın kızları İstanbula geldikten sonra saraylılar. dan öğrendim. Sultan Muradın ölümün- den sekiz dokuz sene evvel Abdülhamid genç sultanları kendi sarayına çağırtmış, içindir ki, gerek Cihan Harbinin, gerek son Avrupa buhranının tarihini Al - manyann yaptığı hazırlıklara baka - rak, gününden önce tayin etmek müm- kündü. Netekim böyle oldu. 1913 yılında idik. O sırada Berlinde bulunan George Renwick adında bir gazeteci arkadaşım bana, Almanların o Ağustosta harb çıkaracaklarını söyle- di. Görüşü çok kuvvetli olan bu adam bu fikri, «Müdafaa vergisi» nin top - lanma zamanına ve sarfediliş tarzına bakarak ileri sürüyordu: «Alınan şey- lerin çoğu bir mevsimliktir. Bü mev - sim geçer de harb edilmezse hepsi bo- şa gider» diyordu. İkinci bir sebeb ola- Tak da şunu gösteriyordu: Ağustos ayı büyük manevralar zamam idi. Yeni kur'a efradının talim ve terbiyesi de © ay bitmiş olacaktı. Böylece harb dev- tesi temmuz iptidalarında başlıyabile- cek, - ve eğer pek uzun bir plân kurul mamıssa- Eylül sonuna kadar sürecek- Renwiek'in kehaneti ile Serajevo cinaveti arasında, Almanya daha bir cok hazırlıklar yantı. İnsan bunları hep birden gözönüne #etirince, Cihan Harbi nin cikmasnda $ahmik edici sebebin mühim bir rolü olduğuna pek de inana- mıvor, * Simdi selelim (1933)e: Cakları bilir, ben daha o tarihte (yani bundan altı yil evval) Almanların 1938 de Avru - pavı bövük bir harble tehdid edecek- lerini anlamış.ve sövlemistim. Bu ori- önel keefim ilk zamanlar - bir il kıvmetli habere davanan - bir tahmin- den ibaretti. Fakat Alman hükftmetinin 1916 da ela aldığı dikkate değer siva- set: bn tahmini hakikate cok vaklas - tırdr. Sonra da hârisat sözlerimi harfi harfina tevid etti, Bu nasıl oldu bakı- nr? Mitine #ktıdara secliği zaman ben 0- nun «Main Kamrfnı ana dilinde oku- mus bulunuyordum. Bu, burünün ha- rici meselelerini tetkik (bakımından nek favdahdır. Zira Alman devlet sefi bu kitehds bir devlet adamında çörü- lebilecer en büvük samimiyeti pöster- mistir, Mein Kampf bana şu kanaati verdi: Tütler yalnız sözle kalmıvan, de- diini vanan bir adamdı. Dediğini de ancak Avrupayı harble korkutarak ya- vabilecekti, * 1933 sonlarina yaklasıyorduk. Füh - verin Almanvayı yeni baştan silâhlan- masına ses çıkaran yoktu. Kendi ken - dime sordum. «Alman devlet reisi harble meydan okumıya acaba ne vakit başlıyacak? İngiltere ile Fransavı baş eğmiye veya harbi #öze olmiya mecbur edecek kat'i adımını ne zamsn atacak?» Sualimin cevabını « Mein Kampf » verdi: İmkân bulur bulmaz. İmkânm bulunduğuna kim hükmedecekti ? Sünhesiz Alman erkânıharbiyesi. O vakit sklıma şu geldi: ilüler Alman erkânharbiyesi arasında Erkânıharbiyeler umumiyetle ihti - yatkârdırlar. Bir yandan makineyi, ma- kineleşmeyi benimserken bir vandan da dört elle İnsan kuvvetine * Bu düşünce ile zihnimde -: en kat'isi belirdi: Şu halde Alman er kânıharbiyesi; harbe girmiye karar ve- rince, en az kaç sınıf talim ve terbiye görmüş askere ihtiyac gösterecekti? Araştırdım Ve mütehassslarm bunu İşimdiye kadar hep «altı sınıf» olarak gösterdiklerini anladım. Bunun üstü - ne 1932 de, Fon Pâpen hükümeti za - manında, ilk sıntf silâh altına çağırı - lınca, ufek bir hesnb'la şu neticeye var- dım: Altıncı sınıf 1937 de toplanacak, harb de 1938 de patlak verecekti. Bu hesabı, Hitlerin 1938 yılında sık sik tekrarladığı şu cümlede kuvvetlen- dirir gibi oldu: «Almanya rejlmimin bes senelik bir tecrübe devdesi geçir - mesine müsaade ederse, beş sene son- ra neler yapabileceğimi görecektir.» Bundan sonra bazı yeni yeni şeyler daha, harb için kararlastırdığı “tarihe İuygun düstü, 1936 Evlü'üne kadar bu- nu tam manesile doğru cıkaran bir vak'a olmadı, Fakat o Evlül, Alman erkânıharbivesi bır kararile her şeyi açığı vurdu; İki sınıf birden silâh altı- na çağırlıyordu. Hem de yalnız 6 son- bahar askere alınacaklar değil, 1937 senesine ayrılmış olanlar da.. böylece fki yıl talim ve terbiye görmüş efrad sayısı 1938 de eskisinin iki misline çıkmış olacaktı. Bu tertib 1938 de as- kere çağırılacakları 1937 de toplamak suretile tamamlandı. Ve netice şu ol du: 1914 de iki ay talimden sonra alelâ- cele İper cephesine sevkedilen toy de- Hkanlılsra mukabil, 1938 de harbe gi- recekler on avlık team bir kurs devresi- ni bitirmiş olacaklardı. Ve bu ilk kuv- vetler normal o zamanındakine yüzde elli üstün olacaktı. . Bütün bu hazırlıklarm en manidar tarafı valnız bir mevsime, 1938 harb mevsimine mahsus oluşları idi. Saved bu mevsim geçer de harb olmazsa, yap- tığı hazırlıklar Alman devletinin başı: na ne büyük güçlükler çıkaracaktı. * 1936 sonlarına kadar tahminimin € günkü Abdülhamide Beşiktaş muhitin-| konomik bakımdan teyidi güçtü. Vakıâ deki dedikodular jurnal edilmekte im!$.' Almanya bütün harici gelirini «tereyağ Sultan Muradın ölmesi matlabmuş, f3-İ yerine top» almak yolunda sarfederek kat ayni zamanda mahpusiyet hayatını! olanca bizile silöhlanıvordu. Amma bin mahrumiyet içinde genç sultanların | doktor Sehacht el altında daima ihti - dı çekmesi, Çırağan sarayma karşı hal-| yat tutmanın yolunu biliyordu. kın hissett'ği merhameti ve ba merha-| 1937 yılı basından itibaren İş değiş met dolayısile sevgiyi arttırıyormuş. ti. Almanya bazı malzemeyi sade kul - Gürün birinde bir harem ağası Çırağan |llanmak için değil depo etmek için de sarayına gelerek Abdülhamtdin birader-| almıya basladı. Meselâ: Bakırla lâsti- zadelerini çok özlediği ve çok görmek is-İ ğf,., 1938 başmda memlekette lâstik tediği haberini getirmiş. Sultanları zor'a| ihtiyacın. karşılayacak büyük bir da- Çırağın sarayından alıp Yıldıza gütür-| hili mamulât stoku vardı. Bunu koru - müşler. Yıldız sarayında Hatice sultan|mak için haricten pstirtilenlere yük - ve Fehime sultan Abdülhamidin bütünİsek bir gümrük resmi konuldu. Bu se- iltifatlarına rağmen Yıldızda kalmak :8-İralt altında dahilde lâstik istihtikinin temediklerini, pederlerinin yanına dön-| artacağı askla bile gelmez. Öyle iken mek istediklerini söylemişler. Almanyanın 1936 da 72.000 ton olan (Arkan var) (Devamı 12 nci sayfada)