9 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

9 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir okuyucuya cevabım Yazan: Muhittin Birgen 3 ir okuyucum bana uzun bir e mektub yazmış, siyasetten, Tür- «iyenin mili varlığını s#lâkadar eden masnevi müdafaasına eği fikirlerinden bahsediyor ve bazı susller soruyor. Bu satırları o uzum mektuba cevdb vermek üzere yazıyorum. Fakat, evvelâ bir istitrad yapacağım: İttihad ve Terakki tarihini okuyucum iyi amamıştır. Tarihin Osmanlı imparâ- ğunun tasfiyesine memur ettiği İt - tihad ve Terekki belki fena bir likidatör oldu. Fakat, bu tasfiye memuru, ne oku- yucumun zannettiği kadar budala ve toydu, ne de Tarih, o devirde ondan daha iyi bir ikidatör bul Dahliçd an gebeb olan âmilleri bilirim; İttihad ve Terakki kendisini ânlatmaya ve yaptığı işler hakkında hessb venmeğe vakit bulmak: gazın, bir fırtına içinde batıp gitti. Son radan ondan bahsedenler de yalnız gür lük hisler içinde ve yalnız roman mak- sadile hareket etiler. Tarih İttihad ve Terakkiyi izah ettiği zaman, okuyucun| En güzel Kalkalar » eğer o vakit hayatta ise - onu büsbütün Başka türlü anlıyacaktır. * Şimdi okuyucumun nazik suallerine cevab vermeğe geçiyorum. Arz denilen şu dünya üzerinde millet. | ler için yaşamak güçtür. Bütün aa unsurları, bütün mahlüklar gibi mület- ler de yaşamak için mücadeleye mecbur- durlar. Bu mücadeleyi kim iyi yaparsa o kâzanır, müreffeh olur, mes'ud yaşar. Dünyada «hak, diye mutlak bir prensip yoktur; «hak» rinyet «edilen» bir mües- sese değil, hürmet ve riayet «ettirilen bir içtimsi prensiptir. Bir mület, eğer başkasının kendi hakkına riayet setme- sini» beklerse gaflet içindedir. O, kendi hakkını kersi kafası ve kendi kolile mü- dafna edecek ve herkese hürmet ettire- cektir. Bu prensiple hereket ettiğimiz ve da- vayı umumi olarak ele aldığımız z8man şunu unutmamalıyız: Hiçbir millet hiçbir milletin samimi dostu değildir. Her mik let her millete karşı siyaset sahasında başk türlü söyler, başka türlü düşünür. Ferdler arasmda bunun aksi mümkür- dür; fakat, milletler arasında hakikat bu- dur. Şu halde Türkiye için bir dost bul. mak mutlaka lâzımsa, bu dostu ancak gene Türk milletinin kendisinde arama» ya mecburuz. Türk milletinin dostu, yal nız Türk milletidir. * Fakat, bu fikirde olmak. bu hak'kati İyi anlamak bizi ecnebi düşmanı vapma- ya kadar sevketmemeliğir. En, fena Wir şeydir; bu asırda yasıyan milletler ken. dilerini bu nevi duvgmelara kaptırırlarsa medeni dünyanın ileriye doğru yaptığı yürüyüse adım uvduramaelar. o Fenebi reilletlerle, menfaat icrblarma göre, si- yasi ve “kheadt dostluklar vapmak, bi- zim gibi hudndları icine bol miktarda medenivet ithal etmek mecburiyetini bulunanlar icin detil, herharsi bir mil Jet için hir zarurettir. Meselâ, Türk enil- İett. medeni reviyesin* vükseltmek icin ecnebi mütehessisa muhtactır; bunlar memlekete mebzulen getireceğiz. Bu mütehassısın su vee bu milletten olma- $ı hlebir ehemmiveti haiz değildir. Cün- 'kü bize karsı heor avni h'deri beelerler. Biz, bunlar arasında en İvi mütehosem ve en ucuz çalışan» tercih edeceğiz. Ru- pin haricinde kalın milâkazalara hirbir kıymet vermiveceğiz. Türkivenin Trk. Tüğünil her nevi ecneb' oözünden kokan. mak bahsinde ise mer'leka kend! kendi- mize güveneceğiz. Föesr biz Tüsklüğü. müzü iv! duvuvor. Türk olarak vasama- ya a'ytetmis bulunuwersek kimse bize kem gözle bakamaz. Türk olarak vesa- mak istiyen Türk olersk ölmesini bilen bir millet demektir. Föer bi” bövle isek, böyle bir millete kimse el süremez! * Misal: Abiülhamid devrinde Osmanlı İmparatorluğu, büvük devletlerin lütfen müsaadelerile yasardı. Cünkü imparator- Yuk içinde «Osmanlı namını taşıyan ve «Osmanlı. olarak ölmeğe azmetmis bu- lunan yekpare bir kütle yoktu. «Osman- ayım, Osmanlı kalncağım ve bunun için, icab ederse, o ölecrö'm'; dive bu şuuru temsil" ettiğinden dolayı mukaddes olan Resimli Makale: Herhangi bir işte olursa olsun küçük şeyi yapmaya fazla ehemmiyet veren büyüğünü başarmaktan âciz kalır. Sigara dumanından | Çıkaran adam Her sigara içen, dumandan halkalar yapmak sevdasındağır. Resmin! gördü- ğünüz zat ta gerçekten bu işin ustamdır. | Bakınız ne güzel halkalar çıkarıyor! İsviçre ordusu kuvvet lendiriliyor İsviçre ordusunun en büyük rüknü bir kaymakamdır ve ancak harb zamanında mili meclis bir general seçebilir. Birçok sübaylar, orduya yeni bir başkumandan tayin olunmasını istemektedir. Bu yüz” den de erkânıharbiye birkaç general ara. makta, ayni zamanda orduyu Lensike bü- yük bir ehemmiyet vermektedir, İsviçre hükümeti orduya 17 buçuk milyon İngi- Wz Tirası sarfetmeği düşünmektedir. Ha- va kuvwetlerini ve tayyare müdafaasını da arttıracaktır. bir bavrağın gölgesi altında birleşmiş bir kütle bulunmadığı zaman, eğer etra- fımızdaki büyük kuvvetler, lütfen mü- saade çderlerse yaşarız; aksi takdirde parçalarırız. İrihad ve Terakki, impas! ratorluğu müstakil ve kimsenin müsaa- desine muhtaç olmaksızın yaşatmak ate- şile harekete geldi. Fakat, bu davayı Türkten başka kimse butmadığı, Türkün kuvveti de buna kifayet edemediği için imparatorluk parçalandı. Buna mukabil Türkün kuvveti, Türkiyeyi müdafâa e- debilir bir kuvvet olduğu zaman da, bü- tün zıd ve düşman kuvvetlerin #tihad- larına rağmen, Türkiye kuruldu, yaşadı, büyüdü, ilerledi. Şu misale bakarak içinizden her nevi korku ve endişeyi atabilirsiniz; Türk milleti Türk olduğunu bildikçe ve Türk olarak ölmeğe azmetmiş bulundukça ona kimse bir şey yapamaz. İşte Belç'ka, işte (Devamı 10 uncu sayfada) İSTER Hükümet para ve altın kaçakçılığını; için birçok kanumlar yaptı, Yakalananlaı meye, paralarını da müssdere etmeye başladı. Fakat ya, teşebbüsleri esnasında yakalanmıyarak parayı ve altını kaçırmaya muvaffak olanlara Bir meslektaş: — Bu adamlar kumnazlıklarının mükâfatını görür gibi bir İSTER gana i İ | ispor icad etmişlerdir. Bu spor bisikletle INAN, SON POSTA Lİ Küçük iş, büyükiş Ee Hergün bir fıkra Üç lira veriniz Bir doktor hasta olmuştu. Derece koydu. Dereceye baktı, harareti otuz i sekizdi. Nabzını dinledi, Nabe Yazla $ atıyordu. Aynanın karşısına geçti. : dilini çıkardı bakti; ve oturdu, bir? reçete yazdı. Reçeteyi bitirip #mzasını | attığı zaman karısı kolundan yaka İ ladı; — Üç lira veriniz, dedi, kocamın vizitesi üç liradır. j ve benzi Kayak Sporu icad edildi Kış mevsimini en tatih bir şekilde ge çıren Avrupalı apor âşıkları yeni bir buzda kaymakta ön ve arka tekerlekle- rin atma konan patenler, bisiklete ol. dukça sürat vermektedir. Almanyada hizmetçi buhranı başgösterdi İngiliz gazetelerine göre Almanyada yeni çikan bir emirname ile 25 yaşından aşağı ve şimdiye kadar evlenmemiş olan genç kızlar, başka bir mesleğe girmeden evvel, bir sene müddetle «mecburi hiz- meter tâbi tatulacaklardır. Bü da, Al manyada baş gösteren hizmetçi bulıranı- nı önlemek içindir. İSTER n. önüne geçmek rı mahkemeye ver- Jiyiz» diyor, ne dersiniz? Bizim bildiğimize INAN, ISTER Küçük şeyi imal etme, ikisi birleşince büyük olur, Fa- Kat üzerinde fazla durma. Atı alan Üsküdarı geçer, SOZ ARASINDA Gardiyanının Ağzından yemek Yiyen pelikan Landra hayvanat bahçesinin sevimli kuşlarından olan bu pelikan kuşu, sabah yiyeceklerini muhakkak surette kendisi- ne bakan gardiyanın ağzından alarak yer, Aksi takdirde titizlenir, bağırır, ça- ğırır, kanadlarını çırpar! 65 bin azalı yalancılar klübü Amerikada Wisconsinde 65 bin azalı bir «Yalancılar Klübü: vardır. Bu klüp her sene en mükeramel yalan mrüsaba- kası terilb eder, 1938 yıl yalancılık şam- Piyonluğunu 6500 kişi arasında 27 yaş larında Gilbert Böçer isminde bir deli- kanlı almıştır. Kendisine 1000 Hira para mükâfatı verilmiştir. 70 saat bıçak altında yatan bir hastanın yolculuğu İngilterede, bir adam hastalanmış, ge- len doktor, vakit kaybetmeksizin bir &- meliyat yapılması icab ettiğini söylemiş, can kurtaran otomobili çağrılmış, hasta otomobile konulmuş. Operatör de içine binmiş. Hastanın evinden en yakın has taneye üç saatten evvel varılamıyacağı- nı hesablıyan operatör, kollarını sıvamış, hemen faaliyete geçerek hastasını ame- Myat etmiş, bitirememiş. Hastanede de|” buna devam etmiştir. 10 saat bıçak altın- da kalan hasta, şimdi bastalığının iyilik devresine girmiştir. İngiliz kabinesi ne suretle teşkil edilebilir ? Deyli Ekspres gazetesi okuyucuları a- rasmda bir anket açarak onlardan 1939 yılında İngiliz kabinesinin ne suretle teş- kil edilmesini istediklerini sormuş. Ekse- riyeti kazanacak olan listeye rey veren- ler arasında kur'a çekilerek birinciye 100 İngiliz Urası mükâfat verilecektir. INANMA! vaziyettedirler, düşüncesini ileriye sürerek teklif ediyor: «— Bir kanun yaparak ecnebi memleketlerinde, ecnebi bankalara para yatıranların pâralarımı devlete mal etme- göre bir devletin yaptığı kanunlar an- cak kendi hududları dahilinde müessirdirler. Binaenaleyh arkadaşımızın yaptığı teklifin fayda vereceğine: INANMA! İle İgüzel ilâve baştanbaşa, mesleğine İbiz hafta Bu ilâveyi âşıkane bir ihtö İla, öz evlâdani süsler gibi, üzerinde İraşarak hazırlar, resimlerini, mündert İtik. Bu arada, kasd! değilse bile, Sözün Kısası Muziplik E Tolu Mkarada çikan Ulus haftada bir gün köylüye ve İ cuklâra mahsus bir ilâve neşreder. Bi il bir gazeteci olan kıymetli arkadaş Cemal Kutay'm eseridir. Cemal, bü catını geçer. 1 Son nüshasında gene o meslek sevk sinin güzel verimlerini zevkle » se; halde «muzibi'k» tavsifine seza ibi gözümüze çarp: İlâvenin bir köşesi güzel bir kış manzarası konmuş. Çi koca gövdeli bir ağaç. altında da Ş kir ibare yazılı: «Kışın cümle âlem $'€ Bir. Palto, fanilâ, kalın çamaşır, fali filân.. halbuki ağaçlar © ayni mevsii bilâkis tepeden köklerine kadar soyüğ nur. Bunun sır ve hikmeti nedir? Düş nün bakayım!ı İlâhi, Bay Cemal! İşin yok mu pi Zavallı köylüleri. çocukları böyle gib” maza ne diye sukarsın? Şimdi bir yurddaşını, el şakakta, lüzumsuz düşünceye daldırmağa lüzum var mi Bir fıkra hatırladım: Komisyoncu Salamonun, karşı kom su Yasefe iki yüz lira borcu varmış. nun da vâdesi ertesi gönmüş. Dore yarısını bile toplayamamış olan Saj& mon fena halde kedere düşmüş. Geç W kit evine dönmüş, derin bir yele içi ne yemiş, ne de içmiş, yatağa girmiş W kin göz yummasına imkân yok. BiçMi, mütemadiyen sağa sola dönmede,, ah, dg etmede, karısı sormuş: — Neyin var, Salamon? 3 — Sorma. Namusum iki parahk ol8 * cek. Protesto edileceğim.. iflhsa sürü neceğim.. — Sebeb? — Bezin komşu Yasefaçiye iki yöz B* borcum var; vâdeşi yarın. ödeyemiye * ceğim, — Ya! Bu mu? Dur öyle ise! Kadın hemen yataktan fırlamış, Koğ” muş, pencereyi açmış ve karşıki, Yosi fin evine seslenmiş: — Yasef! Hay, Yasefi! Yasef uykusundan uyanıp, kendi penceresine gelmiş? — Ne var, bayan Salamon? — Benim kocasının sana iki yüz 4 borcu var, değil mi? — Evet, var! — Vâdesi yarın yeliyor, öyle mit — Öylet — E. oylesan habarin olsun; Sala bu parayı sana vermiyecek! 4 Kadın bu lâfın üzerin pencereyi $# payıp yerine dönünce, Salamon soru Divane misin be karı? Bunu pl söylemeğe ne Ilizum vardı? Bayan Salamon cevab vermiş: — Ne lüzum vardı, ne demek? şimdi o herifin uykusu kaçsin. sen yerinde rahat uyumana bak! Acaba Cemal Kutay arkadaşımız. yg: | tün bir hafta sarfettiği emeklerin, çek, seti — Şimdi, bir hafta da siz bu hi keşfe çabalayın, Oben de o esnada © tatlı başımı dinleyim.. mi demek ist miş? i

Bu sayıdan diğer sayfalar: