Acıklı bir v Gerek Mığırdıç ve gerek Dikran tev- kif edilerek şiddetli bir isticvab altına Alındıkları takdirde, hiç şüphesiz ki metlerini itirafta bulunacaklardır. Berber Vahram, bana söylediklerini İnkâra kalkışsa bile, tesirli bir istievab #ltında, o da bildiklerini söylemiye Moecbur kalacaktır. DAVUSUN TAHMİL ETTİĞİ ACIKLI BİR VAZİFE Davusun evindeki keşiflerim. Ber - T Vahramdan işittiklerim.. madam spinanın evinde gördüklerim, artık benim mâneviyatımı o kadar kuvvet - dirmişti ki; hiç tereddüd etmeden derhal bir kapalı arabaya bindim. Doğ- Tuca doktorun muayenehanesine git - tim, Merdivenlerden çıkarken, memnun Bir tebessimle gülüyordum.. doktorla hrş:ıaşıığımıı anda: — Azizim!,.. Tamamile muzaffer o - lüyoruz. ' Diye bağırmamın onun üzerinde hu- | sır Süle zelireceği tesiri düşünüyordum. Kalbim çarpa çarpa kanının zilini Saldim. Kapr açılır açılmaz hizmetci izin şu sözlerile karşılaştım.: Efendim.. doktor bey. bu sabah Bursaya gittiler. — Yaaa... Çok kalacaklar mı?... — Belli değil. Fakat, bir baftadan *Vvvel gelemiyeceklerini söylediler. — Bir hafta mı? — Evet efendim. — Giderken adres bıraktı mı?, — Hayır efendim. Artık sözü uzatrmıya lüzum görme - “_'n- Fena halde canım sıkılarak mer - Givenleri indim. Köşe başında bekli - *#n arabaya bindim. Doktorun bu vakitsiz seyahati, bütün Beş'emi altüst etmişti. Derhal zihnim- & Şu korkunç sual belirmişti: — Kendimi büyük tehlikelere atarak llEındığını bu muvaffakiyetlerin de - , doktorun avdetine kadar, muh - ğm sebeblerle ortadan kalkabilir... Zaman ben ne yaparım?. H?“ sualin dehşeti karşısında, manevi “mhisıin ilhamile kendimi teselli et- —* Ne yapalım?. Mukadderatın önü- Zeçmiye imkân yok... Doktor gelin- * &e kadar, ne yapıp yaparak şu Ada- | muhabere merkezini de hallede - ğ“- Artık kendisine, tam bir tekmil beri veririm. 'dim. * ı’llruiyann gelir gelmez sordum. He- beni arayan, soran olmamış... y Orgunluktam, bitkin bir halde idim. €mek yemiye lüzum bile görmeden, şhal yatağıma girdim. Ertesi sabaha | ” lar deliksiz bir uyku çektim. n“&bıbleyin erkenden (Luna) geldi. ım:“!)tun rTuhhi kız, bugün — mutadı dma olarak, tamamile sakindi. )ı.ııhr zaman saatlerce odamda kaldığı &.'k bugün, beş on dakikadan fazla TTnadı, Şiddet! bir baş ağrısından ve *l';mma kadar yapılacak işlerinin çok - dan bahsetti: k* Tam saat ikide, Kroker otelinde, ©er Nizameddini göreceksin. Bitir rini telfliğ ettikten sanra, çıkıp "Mık siz buna zekâ deyin, ilham de- 'N ne derseniz deyin.. bu kızın bu Bun halinden: İı; Acaba benden şüphelendiler de, b mi ettiler. 4ve, icime bir kurd girdi. ı'h;f şüphelendiler, ve takib ettilerse, B'N emeklerim ve fedakânlıklarım B Bidecekti. Bu casus sürüsüne kar- L:'?h-unık istediğim oyun, belki de Mm sleyhime neticelenecekti. q.h:"!llhh. ne olursa olsun, metin hııgq"m-" ve hadisatı büyük bir s0 - Üm nlılıkla karşılamıya karar ver - * Sabırsızlıkla, sastin iki olmasını » casğıi (3 azife 'Tam saat ikide, Kroker otelinde Ni -| gezdirirken konuşmakta devam etmiye zammeddin ile karşılaşlığımız. zaman he> şeyden evve! onun çehresini tedkik ettim. Fakat, sükünet ve tabillikten başka bir şey göremedim. Nizameddin, ateşli gözlerini bana çe- kin bir eda jle küçük yazı ma- sasını bösterdi. — Lütfen oturunuz. Dedi. Ve sonra, önüme Fransızca ya- | zalmıs bir mektub uzatarak ilâve etti: — Bunu, imza edeceksiniz. Mektuba, sür'atle göz gezdirdim. Bir| hamlede, su satırları okuyabildim: (Cevad bev! Meş'um bir talihsizlik eseri olarak, © gece kumarda bütün paralarınız: kay- bettiğiniz esnada, size bore olarak ver- d bin beş yüz Hrayk yarın aksama kadar inde etmenizi kat'iyet. K | nız, size bu mektubumu takdim eden za'ın sifahen size arzedeceği mesele - borcunuzun tesviyesine kâfi gelecek - tWr) Ja beraber. bir ihtima'ine bi tihandan recirilmek sen basımı kaldırdıim. ameddin!. İTmza edana- muhteviyatını bilme! “ Aramızda, şu kssa muhavere cereyan | ett: — Otudunuz. Palki anlarsınız. — Fakat, mümkün deği?... Ne kadar az Fransızca bi tme vakıfsınız. — Şu halde, verilen emre it2at edi-| niz... Şuna emin olabilirsiniz ki, şah- sen size zararı dokunmiyacak bir şey- dir. — Size itimad ediyorum. Derhal kalemi hokkaya batırdım. itidal ve sükünetle (Friza) imzasını at- tım. Nizameddin mektubu aldı. İmzanın yas mürekkebi üzerine sünger kâğıdını İ başladı: — Bu akşam saat heşte Ada vapuru iskelesinde hazır bulunacaksınız. Si - zinle, Adaya gideceğiz. Kendimi son derecede cebretmemeo rağmen, bir türlü heyecanımı zabte - demedim. Adetâ boğulur gibi bir ses - le:; — Adaya mı?. Ded'm. Nizameddin gülümsedi. — Niçin, bu kadar hayret ettiniz Yoksa, benimle gitmekte bir mah- zur mu tasavvur edivorsunuz?, Dive, mukabele etti mı temir etmek istedim: Henüz bu hayata alısamadığ'm için, içimde hafif bir ür- | küntü hissettim. Nizameddin, kayıdsızca — omuzlarını e'dırdı. Ürküntü hissedecek ne var?. Herhalde artık yavaş yavaş anlıvarsu - puz, Bu meslek 6© kadar tuhaftır ki, tıpkı ertistlerin hayatı gibi, insana çok aman cinsiyeti cinsiyetinin hisleri- : ünüttürür. Davusun evinde vattığım gereyi ha- tırıma getirdim. Önüme bakarak gü - sedim. Hafif bir sesle cevab ver - dim: —Hakkınız var. Onun tcin, icinizde en kücük bir elirhe bile beslemeviniz. Sadece, vazife hislerinize ohemmivet vosiniz... Adada sArülecek müh'm bir is'miz var. Siz Soceksiniz. Yalnız, dik- Y n bazı noktaları ürutmavınız: ' Meselâ bu - aksam. hiç kimsen'n neverı dikkatini ce'betmive - cek derecede basit ve #avet kovu renik- H -bir elbise giyeceksiniz. İskelede ve venurda, bana asinalık röstermivecek- siniz. Vapurdan cibtbtan sonra da vir- mi adım kadar geriden beni takib ede- ceksiniz... Kana vardm « ket edilmesi ! (Arkası var) —e z Hakiki dostun tavsiyesi budur Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra SLAB) e)i Yurdda ittifak halie gğlen ' tesise niçin ve nasıl muvaffak oldu ? Çünkü « Radyolin » in terkibi yük- sek bir kimya şaheseridir. Çünkü bütün «Radyolin» kulla- nanların dişleri temiz, sağlam ve güzeldir. Çünkü «Radyolin» emsalsiz rağ- beti dolayısile hiç stok yapma- mînaati diği için mültemadiyon taze piya- saya çıkar. Çünkü «Radyolin » diğer macun- lara nazaran çok ucuzdur. Arfık bütün bunlardan sonra «Radyolin» kullanan on binlerce kişinin ne kadar haklı olduğunu anlamak kolaylaşır. Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra |min ederek, 1904 te Anglo-Persian Com- ,mmı Ingiltereye bırakmağa hazır idiler, 0 SARKA AİD KAYNAKLARI. Cahi Yazanı jmpiıâı_ Tercüme edeni Afüdeyin Cuhut YJalçın Denizlere hâkimiyeti İngilizlerin elinden almıya hazırlanan Almanya ma zot temini ile uğraşıyor ve gözlerini Mezopotamyaya dikiyor 28 Mart 1901 de, İngiliz tebaası Avus- r mühendis, Willliam HKuox altmış sene müddetle, n işletilmesi imtiyazını iyordu. Yalnız - şimaldeki beş vi- lâyet, Azerbaycan, Ghilan, Asterabad, Mazenderan ve Khorassan — bu initiyaz hududlarından hariç bırakılmıştı. D'Arey 'Türk - İran hududlarında - sondajlarma | başlıyarak Hankin kurbunda Kasrışirin- de mebzu! bir tabaka buldu. Maamafih neft tabakalarını denizden ayıran mesa- fonin çokluğu yüzünden, bunun işletil- Taes:ne teşebtüs olunmadı. Bunun üzerine d'Arey araştırmalarını cenuba doğru u- zatarak Ahwaz ile Chouster arasında, Karoun boyunca, birincisi kadar mühim yeni bir tebaka nefi buldu. Buraya yer- Eler pek doğru olarak «Yağ vadisi» adı. n: vermişlerdi. Bir İngiliz sendikası işi derhal eline aldı. Bu sendika biraz sonra Hindistan- daki Burmah-Oil şirketinin iştirakin| te- pany'yı tesis etti. Bunun üzerine kuyu- ların çoğunun bulunduğu Karoun vadi- sinde büyük inşaata geçildi. Bilhassa zen- gin olan Chouster havalisini Şattülârab ağrına yakın Abadan adasında yapılan iyehanelere rapt için nehrin boyun. € bir «pipe-line» tesis edildi. Manrcafih, ©o sırada şŞirketin daha birçok noksanları vardı. Bu, bahri devletlerin harb zuhurunda Jâzım olan mazotu temin için çareler a- ramağfa basladıkları devre idi. Onun i- çin, 1918 de, İngiltere bahriye nezareti amiral Slade'ı, Anglo-Persian Company- ron idaresine hükümetin iştiraki irmkân- lerinı mahallinde tedkik etmeğe memur eyledi. İngilizler 0 zaman, bir harb tak- dirinde, donanmalarının şüphesiz Akde. nize hâkim olacağını ve İran petrelünün naklin! temin öedebileceğini düşünüyor- kü Süveyş tarikile nakli kat bir zaman için sekteye uğr bile onlara o büyük Okyanus yolu her zaman açık bulunuyordu. 1914 te, Slade heyetinin tetkikatı neticesinde, Londra kabinesi Anglo-Persian'ın âdi — tahvilâ- tızdan elli milyonunun ve beş nillyon obliğasyonunun iştirası için 2.000.000 lıra tehsis etti ve biraz sonra bu miktar 5.000.000 a çıkarıldı. Artık mali endişelerden kurtulan şir- ket derhal yeraltından kanalizasyan ile *tasfiyehaneler yapmağa başladı. h, Britanya hükümetinin İran petrollarını işletme işine müessir ve faik bir surene iştiraki Petersburg hüküme- tinin protestosunu davet ediyordu. Çün- kü Karoun petrol damarları 1907 itilâfı- nn tesbit ettiği bitaraf mıntakada bulu- nuyorlardı. Fâkat, Ruslar petro) husu sunda gayet zengin oldukları için, Tibe ve Efganistan hududlarında bazı tavi a mukabil, bitaraf mıntakanın bu kıs- muv! , İngilizlerle Ruslar arasındaki ları tetkik ederi nmumi harbin halledilmek üzere inin tadili için açı- | ceye iktiran ede. tek hale geldiğini görmüştük. * miyeli — İngilizlerin e - Tinden almağa hazırlanan Almanya da mazot temini mesclesi ile meşguldü. Fa- kat, Büyük Britanya dikkatini Irana tev- cih ertiği sırada Almanlar gözlerini Me- zopotamyaya dikiyorlardı. $.Mart 1903 te, Bağdad şimendiferinin imtiyazı Alman kumpanyasına yolun her iki tarafında yirmi kilometrelik me- safedeki madenlerin işletilmesi hakkını da — verdi. 1904 te, — şirket Bağ - dad ve Musul vilâyetlerinin her tarafın- da petrol tarlalarını istikşaf için de iki sene müddelte bir hakkı hıyar elde etti Oralara bir tetkik heyeti gönder!idi. Bu sayede Alman mühendisleri Musut kur- bunda Dicle boyunca mebzul damarlar keşfettikleri gibi Zahko, Kerkük, Kiftri, Hankin ve Mendeli cihetlerinde de pet- rol keşfetliler. Maamafih, şurasını da kaydetmek icab eyler ki, ertesi senelerde — ve gilhassı 1909 senesinden sonra, başka milletlere mensub kimseler Mezopotamyada maden işletme hakkını istihsal etmişlerdi. Bune Tarın arasında d'Arey'ın — Anglo-Persian grupunun mümessilleri ile Royal, Dutch « Shell mümessilleri ve İngiliz maliyecile.- rinin hökimiyeti altındaki Türkiye millf bankası mümessilleri de vardı. Maamafih, 1912 de, Bağdad şimendifer kumpanyasını temsil eden Deutsehe Banli Londrada Alman hisselerini Türkiya Milli Bankasının hisselerile ve Royal Duteh-Shell'in şubesi olan Anglaı-Saxan Company'in hisselerile birleştirerek Ture kısh Petroleum Company'ı kurmağa müs« vaffak oldu. İngiliz tebaası bir Ermenl olan Gulbenkian bu işin tesviyesi için Mütevassıt rolünü ifa etmişti. $ Sermayenin taksimi şu suretle vukua geldi: — Deutsche Bank: Yüzde 33,33, — Anglo-Saxon — Campany — (Royal Duteh-Shell): Yüzde 33.33. -- Türkiye Millt Bankası: Yüzde 32,33, 1918 te, büyük bir müşkülât zuhür ets ti Türk - İran hududunu tahdid eden koe misyon, Hankinin şarkımda, d'Arey'nin Anglo-Persian imtiyaz mıntakasına ald, İran petrolu havalisinin bir kısmını Türe kiyeye verdi. Ayni zamanda, ikinci Gull. Jav'se sultandan Nissibin'i Kürdüstan tarıkile Bağdada bağlıyacak yeni bir dee miryolu umtiyazı ile Samarradan Hanki« ne sir demıryolu şubesi inşası imtiyazını aldı. Alman kompanyası bütün hatların iki tarafında yirmi kilametrelik bir kıe sım dahilindeki bütün madenlerin işlete me !mtiyazına sahib olduğu için. İran tâe rafından şimdi Türkiyeye terkedilen ara zi Güzerinde kâin damarların inıtiyazımı da otomatik surette elde ediyordu. Çün: kü bu yeni arazi ahiren Almanlara ve- rilmiş olan yolların iki tarafında inhisar altında bulunan mıntakaya ithal edile. ceklerdi. Fakat o devirde, Büyük Britanya İs tanbul kükümetile gümrük zammı mese: lesini müzakere ediyordu. Binaensleyli Anglo-Persisn Company'in —hukukuna Tlayeti temin için iyi bir vazıyette bus lunuyordu. 19 Mart 1914 te, bir uzlaşma net'cesine de, Türkiye Mili Bankasının hissesi d'Arey'nin Anglo-Persinn grupuna intie kal etti. Bu grup artık Turkish Petro- leum'un yüzde elli nisbetinde hisse &öe nedine malik bulunuvordu. Şirketin mü- dürünü de o tayin edecekti. Bu müdür fagiliz olacaktı. Diğer iki grup, yani An- El-Saxon grupu ile Deutsche Bank gru- pu bisselerinin yüzde yirmi beşi nisbe« tinde tesbit edilmiş olduğunu gördüler. (Arkası var) Resimli zabıta hikâyemizin hal şekli Bü cinayetin keşfini temin eden şey Robert'in verdiği ipucu oldu. $ numaralı resimde Süs'ü. bastonuna —dayandığıni görüyorsunuz, Halbuki Robert, Şila'in eve geldiği Raman elinde baston bulunmadı- &mi hatırlamıştı. (3 numaralı resme ba- kımız) Binaenaleyh bundan şu netlce çı- kardı ki: Şila, Robertten önce eve gelmiş, tekrar döğarı Çıkmış, çikarken bastonu - nü orada birakmişli. Filvaki hâdise de şu şekilde cereyan etmişti: İ Bils Lorü Ferer'e telefon etmiş ve ran- devuyu saat 7,15 e tebdil etmişti. Lord o * Saatte eve varınca — da ona ateş etmiş, yakutları çalmış, ve eve hırsiz girdiği sü- | sünü vermek için de odaları karıştırmış, fakat bu hengâmede evden uzaklaşırken, | bastonunu, port mantoda — unutmuştu. | (2 numaralı resim)Robert'in — geldiğini görünce de, sanki eve daha yeni varmış - gibi hareket etmiş, ve Robert polis getir- | meğo gidince bastonunu almıştı. (4 nu - müral resimde port mantoda — baston | yoktar). Sils'in bastonunu unutuşu ve Lord Fe- rer'in de ölmeyip, randevu saatinin de - #iştirildiğini bildirmesi usta hirsizi ele vermiş oldu. ; Ddi d aS ÜÜ y da ü ğği n ind ea eHe iN HEidüni d b eli aei şüm ği