D” “Çon 'Pusla,, nin Hikâyesi — StANaSaEdIN NIN ASN ea HÜSÂMED Bay Necati Giler, aynanın ka na — geçti. Karısının bir cezve içinde getirdi ği sıcak suyu traş tasına boşalttı. ÜÇ se- ne evvel aldığı için şimdi kıllarının sa- yası otuzu geçmiyen traş fırçasını suya — daldıcıp yarım kalıibin yarısı çamaşır sa- — bununa sürdükten sonra yüzünü sabun- < ladı. Usturayı bel kayışında biledi; şaka- — ğina dokundurdu. Tam bu sırada odanın kapısı açıldı; karısı göründü: — Haberin var mı ayol! — Duydum, duydum, bizim karşıki evde oturanların gelinleri evden kaçmış. —- Onu da mı duydun?, — Ben her şeyi duyarım, bilirim.. « Ayol ben seninle alay ediyorunı; o- nu duymıyan dünyada bir sen kel- Müştın.. mahalleden geçen eskiciler bile duydular.. hele 6 niyetçi yok mu, hani beytt söyliyerek geçer, o da biliyor. Hat- Vâ geçen gün ikindi vakti geçerken; ev- lerinin önünde durdu da: — «4li Beyin karısı> «Kaçtı gece yarısı. «Diliyorum yenisinin» «Başınadır. darısı.» Diye beyit söyledi. — Sanki sen ne duydun, ne biliyorsun da.. — Daha ne duyayım, ne bileyim.. sc- in amcan yok mu? — Benim amcam var, ne olacak. Nere- de olduğunu bir bilsem. — Bir bilsen ne olurdu? ı — Ne olurdu da söz mü, milyon sahibi — olurduk. Benim amcam senin kokoz am- çalarının e:nsinden değil. milyoner.. er... Anladın mı? — — Anladım.. sana ne faydası dokunur. — — Bir görsem.. hiç olmazsa elinden bin Tira, iki bin lira, üç bin lira da almaz de- Hilim yal — — Üç bin lira mı dedin? — -- Âz mi, bu para gerçi amcam için — pek az bir şey.. beş bin lira da alırım ya.. zaman, kendime güzel bir ev yaptırır, —bu kıra evinden çıkarım. Hem hepsi bu / kadar da değil, kendime güzel bir elbise. palte da yaptırırım.. artık 0 zaman a bir kürk manto alırım, Hakat hanım, bir şey söylemek isti- 'ı'ı fakat buna bir türlü nefsinde cür- g. F et bulamıyan bir ; : insan vaziyetin - de idi. Oturdu - ğu yerde yutku - nuyar, sıkılıyor, #çini çekiyor, sa- ğa sola sallanı - yordu. — Kocası - nın: — Yatacaksan, S gel yat. Orada ku- imav gibi oturmanın mânası yok! Demesi üzerine, kalktı. Entarisinin düğmelerini çözdü, durdu. — — Ne duruyorsun? İçini tazyik eden derdi dökecek, dili- yakan sırrı ifşa edecekti. Artık ta - Ülü kalmamıştı. Kısık bir sesle: — Efendi!. dedi. Ne var? — Ben.. günahkârım. Gurabt efendi anlamamazlıktan gel Çeviren : — Ya.., Demek amcanı görürsen bütün bunlar olacak. ” — Olacak ta söz mü?... Hüisamededin amcanın ne adam olduğunu sen o zaman anlarsın.. ben na şu kadar, üç karış ço- cuktum, O koskocaman adamdı, o zaman komisyonculuk yapardı. Gene paralı in- sandı. Fakat şimdi. — Paralı olduğunu nereden &ğren- Miştin. — Babamın sağlığında, babama mek- tublar gelirdi. Amerikada bir çiftlik sa. hibi idi. Sonradan daha başka işler öe yapmış, milyoner olmuştu. Sen milyo- ner, bilhassa Amerikalı milyoner ned'r bilir misin? — Onların milyonu bizim milyondan daka mı fazla? — Tabit fazla, yani demek ıstediğim malüm ya, Amerika parası.. — İşte o amcan şimdi İstanbulda. — İstanbulda mı? Çıldıracağım; sıka etmiyorsun ya. — Şaka etmiyorum.. işte gazeteye bak.. «Amerikadan henüz geldim, adım Hü- sameddindir. kardeşim Nihadın bir- oğtu | olduğunu bilirim, onu arıyorum, adresi.» — Aman adrese dikkat et! — Yeşilköy. sokağı.. No, 73.. — Haydi kadın, haydi karıcığım, hav- di canım.. çabuk çabuk giyin.. hen: en iyi elbiselerini giy.. amcam ayıblamasın.. dür ben de giyineyim.. hemen bır nto- mebile atlarız, — Otomobile mi atlarız, otomobille mi gideceğiz, — Milyoner amcaya giderken de trene binilmez ya.. haydi, diyorum.. ne duru- yorsun? * Karı koca evlerinden çıktılar.. b'r tak- siye atladılar. Taksi yavaşladıkça Bay Necati Giler şoföre bağırıyordu: — Hızlı, daha hızlı. Fırın sokağına geldiler, Büyük köşk- lere bakıyorlar, bahçe kapılarındaki nuü- maraları okuyorlardı: — 65, 67, 69, TI, işte bu köşk olacak.. 75. — Peki amma yetmiş üç nerede? Birdenbire, koc! karı, kendini yere Attı, kocasının a - yaklarına kapandı | hıçkıra hıçkıra ağ - lamağa, yalvarma - ğa koyuldu. Gurabi efendi, önünde seri- li duran bu insan enkazına metli baktı. merha - bir - nazarla —Yahu! Neye böy le yapıyorsun? Sa- ü — na ben ağız açma - — Hepimiz, Allahın günahkâr kulla- |dım, bir kuru sitem- rıyız /de dahi bulunmadım - — Benimkisi öyle değil. Ben sana | Başıma gelen her şe- arşı âsilik ettim.. hainlik ettim, yin müsebbibi biz - —a Haydi, yat, uyu! Bunun hesabını |zat- ben, kendim ol- ya, İstanbula hayırlısile dönelim, |duğuma çoktan hük- görürüz. mettim. Senin gibi saçı uzun, aklı kısa, Kadın ışrar ediyordu. altmış küsur yıllık ömrünü kafes arka- —— Zaten ben de hesab verecek deği-|sında, kapkera cehalet içerisinde geçir- Buna hiç mecalim yok, Ancak, ge- | miş bir mahiüku, birdenbire azad eder, affını dilevorum. başka bir âleme götürür ve kendi ha- İstanbu'da sörüsü vasına koyuverirsen elbette böyle o - — Sade şunu bil ki, pirüpâ k lur, Ben bunu idrak eylemiyor değilim, —— İyi ya, işte? Sana benim bir şey| Alahtan ki yaşını, başını almışsın da, duğüum var mı? senin atıldığın âlem seni istemiyor. — Bu gece pek zavallıyım ben. İçim| Yoksa, genç ve güzel olmuş olsaydın, yor. Beni affedip de bağrına bas -| bupün sefahat ve sefalet gayyâsının tâ izsan, elimden her türlü fenalık ge-|dibine kadar yuvarlanmıştın. Anladın 1 mı? Kabahat sende değil, ben olacak Gurabi efendi başını iki tarafa sal -| tereste. Sen, arkasından bağteten itilip g de zorla çirkefe yuvarlanan adam gi - |— Fesüphanallah!. Haydi yat, uyu| bisin. Bir güna sun'u taksirin yok.Bina- liyo hat ve huzurumu selbetmniye mi geldin?|diğın harekâta mahal yoktur, Bunlar, SON POST 4 AMCA İsmet Hulüst — ni l Şaför bakındı: — Burası! İki köşk arasına' sıkışmiş bir kulübeyi gösteriyordu. — Bir yanlışlık... — Acaba yanlış sokağa mı girdik? — Hele bir bakalım. Bay Necatinin titriyen elleri kapıya da- kundü. «Tak tak.» — Kim 0? — Burada kim oturuyor. — Ne olacak. Ben oluruyorum. — Sen kimsin, adını söyle.. — Hüsamaddin. Kapı açıldi, eski püskü elbisel!; saçı sakalına karişmış bir ihtiyar göründü. — Sey. Hüsameddin amca siz misniz? — Benim yeğenim sensin ha, Nihadın ne kadar da büyümüşsün. Şey.. .ne yı ettin de beni aradın. Eğer bugün gel- meseydin halim çok Yena idi. Amerikada ifiâs eti'kten sonra, buraya gelmiştim. Birkaç kuruşum da bitti. İki göndüz ağ- zıma yiyecek koymadım. Necati Gilerle, karısı bakıştılar, Necati , Giler elini pantalonunun cebine « Bie gümüş lira çıkardı. İhtiyara uratlı ve etomobile doğru yürüdü. Karıstı oru ta- k'b elti. İhtiyar bir şöyler - söylüyordu anmıma onlar duymadılar: — Şoför çabuk yürü. Bir müddet her ikisi de konuşmadılar. Netati Giler neden sonra karısına döndü: — Bu ay biraz daha idareli dıvı—ınmı-' hyız. — Evet.. gtomobil parası; üstelik bir | de lira!. — Amma gene ucuz kurtulduk. Kendi. miz gitmeyip te, mektubla adresimizi bildirseydik. — Hakkır. var!. YARINKİ NÜSHAMIZDA : Hepsi şifa n yetine Yazan; A. Çehov Çeviren: H. Alaz merguptur. Kalk.. ve soyun, yat! CÂK ise mâyup, hakiki ise gundonl-l Hâlâ yerlerde sürünen kadına yar - dim etti; kaldırdı. O esnada, yatağın|lâve etti: baçı ucunda duran telefon çaldı, — Alo! Gurabi beyzadem, ondasın? Beni aramışın dediler, — Neredesin yahu? Azadım, tabil. Gol de konuşalım. Yarın gidiyoruz. — Yarın, dedin? Etme, Ben yarın, öbür gün gidemem, — Sebeb? — Bebebi vardır. Seni gördüğümde derim. — Şimdi söyle, — Deemem. Yalnız değilim, Yanım- m sana! Burava, gece vakti ra -|en alâzâlik şimdi, şu anda ihtiyar eyle-| da karı vardır. — Boynu altında kalsın! mE oldu. Arkasından da derd — dökmeğe|dt bulunur. Fransa güya — demo halime, ahvalime bak. Bende dşık ola- Fethiye Belediyesince günde bin kılo istihsal edilebilecek kudrette ve 231/400 voltluk üç safhâlı mütenavip cereyanlı, bilezikli Re: slı Elektromotörle işler buz makinesi alınacaktır. Takblerin mezkür belediyeye teklifte bulunmaları ve tekliflerine makinelerinin husust ve fenni evsafını resim ve fotograflarını iliş- tirmeleri. — (9088) Bursa Nafıa Müdürlüğünden: 1 — Eksiltmeye konan iş: Karaçabey harasında Grom hastanesinin ikmal ve Hâvci ihşaatı olup 20,337 Jira 56 kuruşluk esas keşfinden 15,000 liralık miktardır. 2 — Muhâmmen keşif bedeli üzerinden yapılacak tenzilât nisbeti vahid fate lardan her birerlerine ayrı ayrı teşmil edılerek bulunacak miktar bu eksiltme. nin keşif bedelidir. 38 — Bu işe ald keşif, metraj. proje, fenni, umum! fenni, kapalı zarf usulile ek- siltme, yapı işleri fenni ve Bayındırlık işleri genel şartnameleri ile mukavele projesinden ibaret evrakı nafia dairesinde görebilecekleri gibi arzu edenler 75 ku- ruş mukabilinde birer örneklerini alabilirler. 4 — Eksiltme 5/1/939 Perşembe günü saat 16 da Bursa Nafıa Müdürlüğü ek- stitme komişyonu odasında kapalı zarf usulile vapılacaktır. 5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 1125 lira muvakkat teminat ver meleri, üçüncü maddede yazılı evrakı kabul ve imza etmeleri ve bu inşaatı ya- pabileceklerine dair ehliyet vesikası (bü vesika eksiltme yapılacağı günden en az sekiz gün evve) bir istida ile vilâyet makamına müracaat edilerek alınscak tır.) Talibler şirket halinde iseler 2490 sayılı kanunun üçüncü maddesinin A, B fıkralarında yazılı ve 938 yilı Ticaret Odası belgesini göstermeleri lâzımdır. 6 — İsteklilerin, dış zarfı mühür mumu ile iyi kapatılmış teklif mektubları- z 6/1/980 Perşembe günü saat on beşe kadar komisyon reisliğine makbuz bu- katilinde vermeleri icab eder. Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. (9061) ile AZAH, ÖĞLE ve AKŞAM | Her yemekten sonra muntazaman - dişlerinizi fırçalayınız. Devlet Di Muhammen bedeli 60.:000 lira olan Avrupa hattı lokomotiflerine aid yedek ak- sam 6/Şubat/1939 Pazartesi günü aat 15 de kapalı zarf usulü ile Ankaradâ | İdare binasında satın alınacaktır. , | — Bu işe girmek istiyenlerin 4250 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14 e kadar Komisyon Reisliğint vermeleri lâzımdır. Şartnameler 300 kuruşa Ankara ve Ha ydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. (: Buz makinesi alınacaktır: cak bir cihet göroorsan söyle, Gelge * — lelim, karı yanoor, tutuşoor.. enksemt — kere gibi yapışmıştır. Sülük — gibi e * — moor. İki takke rahatım, yoktur, Gözlerimin tak içerisine — bâ * koor. Sanırsın ti ben bir tatlıyım, © dâ yalnızlığım — çoktanberi perhizdir de beni gözleri * ler yemek isteor. Gurabt efendi acı acı gülümsedi. — Avrupanın havası, maşallah, he * Sabilayın gelir, öe- ize yaradı.. dedi. ni ilen koni ğ — Olmaz! Şimdi | $ina neler geldi ise, duydun? gel — Hayır. — Bakayım. Eğer| — Dur, ağrattırayım. Koskocam T0 başımdan savabilir -| mandır. sem, yarım saat |— — Sen nereden biliyorsun? ; tanapdayım, — Bizimki söylemiştir. O, gastact — Bekliyorum. - -| har bi şeyden hnlîın vardır. Banâ Telefonu kıpıdık: ax evvel hikâye etti. tan sönra, Gürabi| —— Söyle bakalı G G Torikzadem, hajan Parisdödlt — Şimdi sen 0 -| — Ne? dana git, dedi. Tak-| — He, ya! Parize gitmiştir. Hem de Vor gelecek. Söyli -|kiyak bir angajman ilan. yeceklerini ihtimal| — O da m: karı dalgası? — Gibidir. ki senin — yanında | söylemekten - çeki -| . Anlat öyle ise de, dinleyelim. l k "e ledi ; İfakat hanım, kocasının yüzüne istir-| — AYütücağ yok Önge a e hamkâr bir nazarla baktı. İhtiyar, bu| ©' sade bir şey İsieie 'dolan” nazardaki manayı anladı, ve hilmile i- bir takım avantürye insanların d0' d ğ dığı meydandır. Bunların — içerisit! karı kısmısı erkeklerden - ziyade OlUP Hepsi de kendine orijinal birer tan€ gık, koca, arkadaş arar, Amerikalı I": tacı benim gibisini bulur. Milyard€ ” okrat peşindedir. H"“'l Ş dan mensubu, külhanbeyi ister; KÜl ” hanbeyi, aksinc kişizade — peşin a Burası, bahusus Fransa, acayib bİT ı:, nayır yeridir sanırsın. Her çeşid mb'“”_ u, her biçim müşterinin mı'lh.d — Bir saat sonra gene döner gelir - sin. Biz o vakte kadar lâfı bitirmiş o - Juruz. Kadımcağız, mütevekkilâne: — Peki! dedi. Kalktı, giyindi, sessizce odadan çık- tu Biraz sonra Takvor da gelmişti. İlk sözü: — Öll Aman! Sevdanın bu türlüsün- der, de, allık bıkkınlık geldi. demek başladı: bir devlettir, değil? Şimdik, şuraa — Azizim! Önce şu benim - stfatıma, | Yazaya çıkayım. (Arkan var) — Ne demezsin? Bizim Toriğin ba * Srt * B &ç PU 2f PS GA S yT VEİTLİ aa Ç FB BEELERE Z Ra PEF>fç £ v SA v ZŞ Kİ S L | EEŞPE 17 .