Trende Kontrolör, yolcu « nun biletine baktı: — Sizin biletiniz, sürat katarı için de - Bü, halbukt bu sürat katarı. Yolcu cevab verdi: — Zarar yok. Ben acele etmiyorum ki.. Makinist treni yavaş Üerletsin. İtiraz Ayyaşa söylediler: — Senin aklın, fik- rin hep rakı kade - binde kalıyor. İtiraz etti. — Hiç te değil, ben kadehi daima sonu - na kadar boşaltırım. Doğru sözlü — Kaç yaşındası- nız? — Kırk. — Hakikaten doğ- Tu sözlü —insansınız. Üç sene evvel de ba- na gene ayni cevabı wermiştiniz. Hoş sözler Konuşmuyorlar Kavanozda bir çift balık vardı. Eve gelen misafir, ev sahibinden sordu: — Bu iki balık iyi geçinirler mi? — Bize geldiklerindenberi — dargınlar, birbirlerile hiç konuşmuyorlar, * — Bu şapkanın da pek çabuk modası geçti, Bana yeni bir şapka yaptırmalısın! - Çıngırak Erkek, eve bir çıngırak getirdi, karısı sordu: ae e — Bu çıngırak ne işimize yarıyacak? — Hizmetçiyi çağırmak için çalacağız. — Bizim hizmetçi yok ki? — Çıngırağımız var ya.. Çalacağız ge- lecek., SAAT — Söyle bakayım, bunlardan hangisi #ana. bu son moda süç tuvaletini yap- * i H, Z . : Bekledim — Kaç yaşındasınız? — Seksen! — Bu yaşa gelmek için ne yaptınız? — Bekledim. * Pokerde — Rest. — Gördüm. — Nen var? — Üç birli, ya senin? — Bir tabancam. — Sen kazandın! * Büyük adamlar Gazeteci bir şehirde, yerlilerden birine sordu: Hasta — Doktar kaç? Nabzı dinliyen doktor — On ikiyi on #ki dakika geçiyor — Sizin bu şehirde hangi büyük adam- lar doğmuşlardır. — Hiç.. Bizim şehirde daima çocuklar doğar, * Hiç! Ressam yaptığı tabloları gösterdi: — Şimdiye kadar, dedi, hiç bir tab - lomu dört yüz liradan aşağı satmadım.. — Şimdiye kadar kaç tane tablo sattı- f | , p | t , k l F b l | | t l yi mi, fenamı? İ Meselâ bir doktor, ne hastanın ya- mıma gidecektir, ne de hastası ona ge - lecektir, Bu iyilik torafı, fakat fenalık tara- h da yök değildir. Evin bayamı televiz- yotda evinin mutfağını bulduğu za « man mutfakta çalışan aşçıyı, o gece mi- safir gelecekler için alman iyi cins şa- rabı içerken görecektir. Filânca müessesenin direktörü bir koza geçirmiş, ayağından yaralanmış olabilir. Bir kaç gün için evinde kalmı- ya mahkümduür. Bugünlerde müessese- sinde neler olup biltiğini öğrenmek ter, televizyonu açar ve gördüğü man- zaranın karşısında şaşırır kalır.. nız? — Hiç AT T ü Değiştirecek Bir erkek, bir mağazaya girdi: — Bana bir çift kadın eldiveni verir misiniz? — Kaç numara olsun.. — Kaç hnumara olursa olsun., Eline uy- gun gelse de, gelmese de karım değişti- tecektir. » — Teldşa mahal yok, oyuncak dai- resinin tezgâühtam müşlerilere oyun - saklar hakkında izahat veriyor, Hizmetçi kız da televizyonu karıştır- | ğaların yulafla beslendikleri zaman aş - miya merak sarmıştır. Açar ve görür. Gördüğü hiç te hoş bir şey değildir. Her gün eve hâliş süt getiren sütçü, süt güğümlerini terkös musluğu altına dizmiş su ile doldurmmaktadır, ğ arzuladığımız turfanda kuzular için, boy- Memlekette yula inkişaf ediyor * * * Hayvancılığın ıslahı meselesinde ehemmiyetli bir rolü olan M yurdda gittikçe daha çok ekilebilmesi bu yoldaki çalışmanın mav fakiyetine delildir. Islah edilmiş yulaf tohumlukları yurda yayttd yulaf ziraatimizin bir kat daha inkişaf ettiğini görec Eldeki istatistiklere göre, memleket hayvancılığının ıslahı meselesinde bü - yük bir ehemmiyeti haiz olan yulaf zi - raatimiz; gerek ekim sahası, gerek hası- lât mikdarı itibarile mes'ud bir inkişaf içerisindedir. Düne kadar yulafı yemden bile saymıyan köylümüzün, böyle her yıl biraz daha fazla yulaf ekmesi, onun de- ğer ve ehemmiyetini artık anlamış oldu- ğunu gösterir. Hayvanlarımızın daha can h, daha verimli olması yolundaki mesai - nin; bu ilk muvaffak adımıdır. Ötedenberi «can boğazdan gelir» di - ye herkesin hayvan bakımında gıdaya e- hemmiyet verdiği malümdur. Fakat bu kaideyi üstünkörü ele alarak, rastgele Köylümüzün onu benimsemesi, Jğ hayvanların gittikçe yozlaşmaktaf ”g tulmasına, yeniden Ldineceğlı;ümi damızlıkların da clinde kı yardım edecektir. Yani eldekilerlü Fi runması kadar, yeniden alınat vW faydalı olması, onların yalnız temiz » ırktan olmalarna değil, ayni lah edici gıdalar almasına bağlıdı” Kısacası memleket hayvanlarının çot bir çok şartlara dayanmakta, yulaf , selesi de onların bir tanesini, Mw ehemmiyetli bir tanesini teşkil çimii dir. Yazımın başında yulaf zirsâ” ” oo genişlemekte olduğunu söylemiştim. " dile almadan şimdiye kadar ileri beslenen hayvanların, buğazlarından gi-| mesi sebeblerini araştıralım. —— D yab ren ambar dolusu yemlerle hiç te canlan-| Memleketimizin yulaf zira&ti iki madıkları çok görülmüştür. Demek ki ca-| den geri kalmıştı: Wd. nın boğazdan geldiği asıl olmakla be -| a) Yulaf, biyolojik vasıfları :"U,b raber,; istenilen canlılık ve verimliliğin | soğuktan — pek — korkan, — KU A elde edilmesi, yemleme bahsinde apayrı|tan da hiç hoşlnnmıyınekun:“w bir bilgiyi de icab ettiriyor. Bu bilgi, hiç | battır. Bu yüzden müte İyerler, ancak mem'eketin havâsi dil, ilkbaharları yağmurlu ııhıl;;: Kışı sert olan yerlerde, yulafı ?' da ekmek mecburiyeti duyu_l:';:ldj defa bu yerlerdeki kuraklık yit izakân bırakmadan mahsulü en asâği | teye düşürüyordu. Ve bu İ yısile de köylümüz yulaf ekemiyöf: v lafı yeteri kadar bulamıyordu. ı“' ©) Asırlardanberi - sürüp gelef ©D vy nek, yulafın aleyhinde idi. KÜŞ'M ye latı arpadan aşağı bilirdi. Ona !“”:ın tünlüğünü gösterecek şahidler Kat Devletin bir kaç yetiştirme M bu uğurda çok çalışıyor, fakat W bit vE şüphesiz hayvancılık ilminin uzun yıllar çalışarak meydana çıkardığı esaslarda - dır. Bu esaslar dahilinde bakılacak hay - vanların mutlaka daha çabuk serpildikle- di, daha çok verimli oldukları görülmüş- tür. İşte yulaf, o fennf araştırmalar neti - vesi listeye alınmış bir yemdir. Düne ka- dar arpa ile bir türlü varılamıyan neti - ceyi yulaf derhal temin etmiştir: Bir de- ,fı arpa, genç hayvanlara verilemiyordu. Bunu olduğu gibi yiyemiyor, kırılıp ezil- dikten sonra yiyebildikleri, çoğunda ha- zımsızlığa sebebiyet veriyordu. Hiç bir ürıza göstermeden yiyebilen müstesna hayvanların da serpilip büyümeden, se - mirdikleri görülüyordu. Halbuki yulaf, henüz süt emen taylardan başlıyarak, en yaşlı hayvanlara kadar her yaştakilere emniyetle verilebilen bir yemdir: Genç yavrular bunu kolaylıkla hazmettikleri Bibi, ihtiva ettiği kıymetli maddeler do- layısile de mütemadi bir inkişafa mazhar olurlar. Arpanın büyütmeden semirttiği yavruyu, yulaf hem geliştirir, hem bes - ler, Demek ki bir an evvel büyümesini artmadığı için yulafın piyasası da yi teşvik edemiyordu. En son “d;b hayvanlarına arpa yedirmekte idi. bir * ziyette yulaf zirastinin inkişafına zum hissedilmemişti. M g Cümhuriyet hükümeti yulafın ıl“' miyetini düşünerek meseleyi- €€ ? el zaman derhal bu iki sebebi ortadif dırmıya savaştı: B a) Önce yulaf tokumluğunu İA 3- mek, onu kıştan kuraktan korki LA rine göre sonbaharda ve iîkh'-'h“;:,t& iğr kân hâsıl olursa - arpadan daha ;;j: lerde de ekilebileceği için - ken bir teşvik görecekti. Bunu bilen Y"»:" ve Eskişehir tohum ıslah istasyoP D o < mevzu üzerinde senelerce çal hayet arzu edilen gayeye ulıâ;;':y Yeşilköy tahum ıslah istasi elde etmeğe muvaffak olduğu !“wğ di kışlık olarak ekilmekte ve ıyn:w,n' dahilinde diğer yerli yu:.nı;M daima © 20 fozla mahsul # A Eskişehir tohum I6lah — istasyonÜğle * f" lanması istenilen danalar, taylar için yu- laf birebirdir. Dabha yaşlı olanlarda da arpa ile yula- fın mukayesesi aynidir: Arpa yiyen hay- vanların semirdikleri, fakat adali kuv - vetten mahrum kaldıkları görüklmüştür. Halbuki yulaf, onları muhtaç oldukları kararda besledikleri gibi, yeteri kadar da kuvyetlendirmektedir. Bu bakımdan ko- şuya salınan, arabaya koşulan atlar için yulaf en esaslı gıdadır. Hele sarfedecek- leri kuvvet, başkalarına bakarak daha üs- tün olan ordu hayvanları için, yulaf moc- burl bir ihtiyaçlır. Bunu takdir eden hü- kümetimiz de 934 den scnra ordu hay - vanlarının esas gıdasını arpadan yulafa gevirmiş bulunmaktadır. Damızlık koyunların - lüzum hâsıl ol- dukça - yulafla beslenmesi çok iyi neti- ce vermiştir. Böyle koyunlar hiç aksama- dan koça gelmekte, hiç düşürmeden yav. ru vermektedirler, Damızlık aygır ve bo- ıslah ettiği (Sazova - Bozkır) VE va - Apak) yulafları da kışları ları kurak olan orta Anadolu “::Öd ekimini kolaylaştırmıştır. Bu ikİ laftan birincisi yerti çeşidlere " var * & 30, ikincisı $ 45 fazla mahtil Co e mektedir. «Kurak iklim ziraati” (3"# numuzun Amerikadan getirttiği b yştır ta) adlı yulaf çeşidi de, ikiilıl:;'" rilmiş ve ütekileri gibi köyl ye> yf 4 tıkları kısrak ve inek sayısı, başka yem- lerle beslendikleri zaman aşabildiklerinin hemen iki mişline yakın olmuştur, Görülüyor ki her boyda ve her cins hayvan için yulaf mümtaz bir gıdadır. miştir. Bu himmetler sayesinde raatimizin genişlemesine engel rinci sebeb ortadan kalkmıştır" (Devamı 12 nci ö0i