“Son Posta,, SİGARA YÜ «Marsilya - Paris» ekspresi son sür'at. de ilerliyordu: «Sigara içmiyenlere mahsustur». Yazılı vagondaki yolculardan biri ce- binden bir gümüş tabaka çıkardı, için- — den bir sigara aldı, yaklı; içmiye başladı. — Yaşlı bir kadın sigara içene döndü: — Mösyö, lütfen sigaranızı söndürü - nüz.. Başını sekiz tarafa salladı. Belki sekiz- den fazla olan ayni büyüklükteki lev- haları titriyen ellerile belki seksen defa- dan fazla gösterdikten sonra, ilâve etti — Bu vagon sigara içmiyenlere mah- sustur. Öteki yolcular, bir koronün şarkı na - karatını tekrar eden koro kalabalığı gi- bi bir ağızdan tekrarladılar: — — Bu vagon sigara içmiyenlere mahsus- Sigara içen, bu yek âvüâz ihtar karşısın- da mağlüb olmuştu. Pes dedi: - — Mademki bu vağgon sigara içmiyen- Tere mahsustur. Ben de sigaramı söndü - rüyorum. — Elindeki sigarayı yere attı, üslüne ba- Bıp söndürdü. Sağdan soldan konuştular: — Böylelerine, böyle yapmak lâzım. — Terbiyeli adammış, fazla ısrar etme- di. — Sanki ne yapabilirdi. Bu kadar in - — san onu bir kaşık suda boğardık. — Ya aksilik etseydi?.. — Aksilik mi kendine güvenirse etsin. Buüu lâflar oluzken biraz evvel sigara - sıni söndüren yolcu cebinden bir koca - Mman yaprak sigarası çıkarmış, dilile tükü- — Tükliyerek yumuşatıyordu. Öteki yolcular - süsmüşlar ona bakıyorlardı. Yaprak siga. Tasını ağzına aldı, Bir kibrik çaktı, yaktı. Bir nefes çekti, dumanını ağzından bur- hundan salıverdi, En cesur yolcu, en ev- vel konuştu. — Bir koku var. ç İkinci derecede cesur yolcu, kokunun vasfını söyledi: — Yaprak sigarası kokusuna benziyor. Yaşlı katın yolcu, her ikisinden daha — Gesuür çıktı. — Gene o... Sesini biraz yavaşlattı. — — Şimdi do yaprak sigarası içiyor. mülâyim göründü. — Ne işi? — Haçan bir yerde marebe o - lursan, musivi - rada iş bulmasın olmaz. Kuyu su - yu satar gene da para yapariz. — Ya bu sefer ben öküzü öldü - Teceğime o benim canıma okursa?! Olura: Haritada hep- — sini yazar. — Ayda, be! Senin yibi adam ulum- den korkar mi? Böyle fenaliklari unut, — akilinden çikar! — — Hele bâkalım.. önce şu bizim dö- — küntüleri bulalım bir. Rıhtıma ulaşmışlardı. Lâkin Gurabi — efendi takımından oralarda bir iz bile yoktu. Kimbilir, başlarını alıp da ne- Telere gitmişlerdi? Şekil ve şemaillerini Moize tarif ederek, onu araya koydu, — Önüne gelene sordurdu. Herkes de du- — dak büküyor, bilmediği, görmediği ce- vabını veriyordu. Daha öteye gittiler. Ucuz otellerin lunduğu Hman civarındaki bütün sokakları dolaştılar. Kapısında levha — taşıyan otellerden bir bir sordular. Da- â menfi cevablarla karşılaşıyorlardı. — Moiz: — Haydi, artik sana, oturacağın yeri - yostereyim.. yec kalırsak, belkimda K k;cr'vv:— almazlar, belâya yireriz. Niçin asin derler? Eda- Örel ovr ye vardir. 'ı'ı_neş batincaz so » kaklarda adam yezdirmezler.. dedi. sözüne istikamette Tak tahsis ettiği yer eski komü bü idi. Nasyonalist hareket başlar 'ba: 'amaz klüb dağılmış, binasına hükü - tçe vaz'ıyed edilmişti. nın Hikâyesi Çeviren : İlk seferde, ilk ihtarda bulunan yaşlı kadın gene ihtar otti: Mösyö lütfen yaprak sigaranızı sön- dürünüz. Başını sekiz tarafa salladı. Asılı olan levhaları titriyen ellerile gösterdikten sonra ilâve etti: — Bu vagon sigara içmiyenlere mah - sustur. Yani burada ne basbayağı sigara içilebilir, ne de her biri bir paket siga - raya muadil olan yaprak sigarası. Öteki yolcular, gene, bir koronun şatkı nakaratını tekrar eden koro — kalabalığı Bibi tekrarladılar: — Bu vagon sigara içmiyenlere mah - sustur. Yani burada ne basbayağı sigara içilir, ne de her biri bir paket sigaraya muadil olan yaprak sigarası. Yaprak sigarasını içen yolcu, yaprak si- garasını da yere atlı ve ayağile basıp sön- dürdü. Yolcular gene aralarında konuştular: — İyi oldu. — Böylelerine böyle lâzımdır. — Sanki bizimle alay ediyor. Bu arada yaprak sigarasını söndüren yölcu cebinden bir pipo, ve bir kese tütün çıkarmıştı. Keseyi açtı. Bir kaç tutam tü- tünü pipoya verleştirdi, bir kibrit çaktı, piposunu yakmıştı. — Bir bu eksikti. — Artık fazla ileri gidiyor. Cesur bir yolcu bağırdı: i dürecek misin, söndür -| pipo içenden evvel lo - komotifin ğü cevab verdi. ÜNDEN İsmet Hulüsi gae |0!€ roı'n — Pipo mu içiyorsun? — Evet! — Söndür o pipoyu, — Söndürmiyeceğim. — Sana söndür diyorum. — Sana ne oluyor, söndürmiyeceğim. — Ya... Demek öyle... Sen görürsün. Kollarının bazularımı şişirdi. — Ne o, bana ne ya lirsin ki?.. — Sen görürsün dedim. Yolculara döndü: Burada, hepinizin a- rasında ona bir şey yapmak istemem. Fa- kat ilk istasyonda alacağı olsun. Tren ilk istasyonda durduğu zaman in- san azmanı yolcu öteki yolculara küçük bir konferans verdi: — Bayanlar, baylar; bu adama terbi - yesini vereceğim... Fakat bunu hepinizin arasında yapmak istemem. Tren burada beş dakika duracak, lütfen siz inin, onun.- la ben hesablaşacağım. Yolcular indiler ve sigara söndürüp, yaprak sigarasını yakan, onu söndürdük- ten gonra da pipo içen yolcuyla, iriyarı insan azmanı vagonda kaldılar, Ve tam tren hareket edeceği sırada önde pipolu, arkada İnsan azmanı merdivenlerden in- diler, Pipolu önde koşuyor, insan azmanı onu kovalıyordu. Fakat nedense het iki- sİ de biraz evvel olduklarından çok şiş- man görünüyorlar, Ve güçlükle koşabi - liyorlardı. Löokomotif düdüğünü çaldı, yolcular da- ha fazla bakamadılar, vagona girdi Ve o zaman iş anlaşıldı. Bütün yolcuların valizleri açılmış, uık. Tiraat: Memlekette yulaf ziraati inki (Baştarafı 8 inci sayfada) b) İkinci sebeb basit, fakat mühimdi. Bununla beraber devlet müesseselerinin yulafla beslenen hayvanlardan bir çok iyi örnekler göstermesi, yavaş yavaş arpanın yerini sarsmıştır. Diğer taraftan ordunun da arpa yerine yulaf yedirmiye başlama- sı, dahtli istihlüki birdenbire arttırdığın- dan, piyasayı canlandırmış ve köylüyü yulaf zirantine teşvik etmiştir. Yulafın böyle pazurda çok aranması onun kıyme- ti üzerinde de köylüye iyi bir fikir ver - miştir. Bu güzel hareketle de yulaf ziraa- ti derhal inkişafa başladı. Aşağıdaki istatistik bunu açıkça gös - termektedir: Ekilen caha — Alınan mahsul 928 de 135200 hektar — 78422 ton 929 da 175100 141250 » 930 da 116400 163119 şaf ediyor 117756 125762 208443 158748 931 de 932 de 923 de 934 de 933 de 229119 231988 936 da 44842 » — 215484 Bu istatistikte ekilen sahanın gittili? genişlediği bariz bir surette a tedir. Hele istihlâkin orduca daha ziyadi arttırıldığı yıllardan sonra bu fark kat daha açık görülmektedir. Islah edil * miş yulaf tohumluklarımız yayıldıkçâ İr mahsulün hektar başıma düşen nisbet (d barile artmakta olduğunu gönler yakındır. Bununla birlikte haf * van neslimizin de gitlikçe 1slah olduğu na şahid olacağımız muhakkaktır. Tarımmöü (*) Hava şartları fena gittiğinden mah * sul ae ölmüştür. a 101875 RADYOLİN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra muntazaman dişleri fırçalayınız. —— | Lc_:vlememıryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ılânlarll “w — Düt? Tren bir istasyonda durmuştu. İnsan Jazmanına benziyen biri vagona girdi: — Bu ne koku! te hafif, pahada ağır neleri var; neleri yoksa hepsi yok olmuştu. Bulundukları mahal senelik muhammen İcar karşılığı ve teminat mikdarl&fi aşağıda yazılı gayri menkuller 1/1/939 ta rihinden itibaren birer sene müddetle VE ayrı ayrı olmak üzere pazarlıkla kiraya verilecektir. Pazarlık 14/X11/1938 ÇAf * şamba günü saat 10,30 da Sirkecide 9 işletme binasında arttırma ve eksilimt Vagondaki pipo içenden gayri bütün| yolcular; birden izah ettiler: — İşte bu adam. Evvelâ bir sigara yak-| tı, burada sigara içilmiyeceğini söyle -| dik; söndürdü. Arkadan bir yaprak si - Rarası yaktı. Sigara içilmiyen bir yerde yaprak sigarası da ıçilmiyeceğini söyle dik; onu da söndürdü, amma, arkadan pi-| posunu doldurdu; pipo içiyor. İnsan azmanına benziyen, pipo içene baktı: YARINKİ MNÜSHAMIZDA: Yumuşak başlılık A, Çehov | | | | Yazan: Çeviren: H. Alaz Jaldığım beraet zimmet ınım.ıım zi |tim. Yenisini alacağımdan — cskisinin hl)l- mü yoktur Mubasebel Hususiye tahsildarı M. Emin ' komisyonunda yapılacaktır. Şartnameler tedir. — (0642) Bulunduğu yer Küçükçekmecede Otel, büde ve bahçe büfe ve bahçe içinde kübik baraka 3 içinde kübik baraka M2 baraka kübik SON OSTANh EDEP POMANI Burada bir yatak odası, geniş iki tane salon, ve icab eden her türlü ieferrüat vardı. Bir bacağı kesik ve bir gözü kör bir harb malü - lü bu binada kapıcı- lik ve hademelik va- zifesi görüyordu. Tuhaf bir tesadüf o- larak bu adam bir kaç kelime de Türk- ©e biliyordu. Vakti- le, bilmem hangi bir sefirin maiyetinde, seyis olarak İstan - bula gelmiş, beş se- ne oturmuş, sefir değişince memleke - tine dönmüştü. Türklere ve İstanbula karşı gönlün- de samimi blr temayül, bir sevgi taşı - yordü. Toriği sevinçle karşıladı. Tahta bacağını bır havan eli gibi avlunun taş- Jarına vüra vura koştu, geldi, iki elle- rini,birden tutup : — Sen Türk.. dedi. Ben, Türk çok sev. Ben beş sene İstanbul otur.. Bü - yükdere otur.. ben, sen, öp! Zavallı adamcağız Türkce fiillerin yalnız emri hazır sigalarını biliyördu. Üsttarafı zamanla hafızasından tama- |men kaymıştı. Onun bu çetrefil türk İçesi Toriğin hoşuna gitti. Sarmaşıp ö- püştüler. Herif: — Sen burda rahat et. ben sana hiz- met yap.. ah İstanbul! Büyükdere, ben hiç unut.. sen gör, ben hatırla., Yeni » PN di Mfz çarşı.. Beyoğlu.. Galata.. ! n hepsi gez.. hepsi bil.. gel Senin oda ben göster. Çok çok temiz.. ne zatr n söyle sen gel. Türk gel. Toreador büyük, ben alafranga apsihane boz, yap alaturka.. hepsi sök, baş aşağı. ( ye, misafirini ağırlamak için neler y: ptığını anlattı. Ve Toriği kolundan yukarıya, yatak odasına sürükledi. 'Tam sahanlığa geldikleri zaman dur- du.. — Ha! dedi. Gel bir ihtiyar.. bir de *|karı burda.. bir de başka adam.. sana sor.. ben, de onlara sen yok gel, sonra gel, onlar git.. ama bir saat geç, onlar gene'gel.. Torik onun ne demek İstediğini an « lamıştı, Demek ki Gurabi efendi ile o- nun takımı takla « vatı biraz evvel bu- raya gelip kendisini Eksik olma, babahk! Gene ge - lirlerse, doğruca buraya benim yanı- ma çıkar; diye tem- bih etti. Moiz de, ertesi sa- bah tekrâr uğramak vâdile çekildi. Torik yalnız kalınca, ka - piciyı tekrar çağır - di. — Benim karnım acıkırsa ne halt edeceğim? diye sordu. — Ne, aç senin karnisi, ben ver ye - mek sen. Hepsi hâzır. Ben al emir be- lediye sana iyi bak. Her ne iste, ben ver. — Anzorot var mı? — Ne anzorot? — Carmakçur., Ulan! Anlamıyor musun?. Pıyız.. — Vallah, bilmel! — Akcimni... — İmam suyu! — Hamam su? Sen, hamam yap?. Ben harır et şimdi.. sen yap! — Tuh, Allah kandilini üfürsün, be parasız olarak komisyondan Senelik muhammen kira karşılığı 2021 L 228 L. K h 20 1L. 6305 L 6305 L M0 L. herif! Rakı, bel! Rakı var mi, dlY"r“d v — Hal Rakı? Yok burda rakı. Var #F rap, Ama, güzel şarap! — Getir bakalım! Koyunun uhnla, ç yerde keçiye Abdurrahman çelebi ©7 ler. — Sen tanı Abdurrahman efendif ğ — Hangi Abdurrahman efmd"sj - — Bizim sefarethane kavas. yi ';î çok iyi ahbab ©. Çok hovardalık Dİ" barabar. Çiçek sokak, Timoni, sokak, Arkadi, Şerbethane... — Şimdi oraları hep hpındı- n — Şişman Katina, KMM (ı na, Adalı Manyo, Kör Surpik — Vay canma, be! Herif mdh; sicil memuru sanki! Daha yok mik ” diklerin? —- Var, çok! Ah, İstanbul!. &i — Bir defa daha: «Ah İstanbul! din mi ben buradan palamarı 9”" gitti. İçimdeki memleket yuna körükleyip duruyorsun.. namam sonra! Haydi, şarap eli — Ah! sen bil rumca?, Matyam' # — Ti telis? Amesos.. NısehlI;M Ş tospiyos.. Postileni.. Apukato.. F sa!, Daha sayıp dökeyim mi, M tates? Urumca dedin-mi? bizde Hİ ffı' tiz. Kâfirin elânikasını bilirim, 4f Jah! Lâkin çok konuştuk, dilim ğima yapıı Kerahat vakti esniyorum. Şu zıkkımı gel getir! — Getir, gimdi! Herif seke seke gitti. Biraz teneke tepsinin üzerinde bir $İŞ€ ibir tek te kadehlo, döndü, geldi- — AL, iç! — Olmaz! Bir kadeh daha getif- tek başıma pıyız kaymasın! elfkârlanırım sonra) Haf 'Ör. CTT a ı | LT 1L /| £Fi ı!ai/!?ı!iz/ı/a LdeL AFTE, Sofi v ıfğgi;