- ; Fren harb sonu statüsünün umumi karak- SON POSTA Hergün Resimli Makale: Yeni bir Avrupaya doğru Yazan: Muhittin Birgen ihan Harbi geçip gideli yirmi sene oldu; dünyanın — üzerin- Gen yıkıcı ve yakıcı bir kasınga halinde, gelip geçen bu harb, 914 tarihine kadar hüküm sürmüş olan Avrupa nizamımı, gerek milletlerin dahili hayatları itiba- rile ve gerek milletler arasındaki harici münasebetler bakımından altüst etmişti. Aradahn geçen yirmi sene zarfında, Avru- pa, kendisi için yeni bir nizam aradı ve gimdiye kadar da bulamadı. Her biri Pa- ris etrafında bir yerin ismini alan sulh muahedeleri, ortaya kâğıd üzerinde key- Hi olduğu kadar fantezik bir Avrupa mü- vazenesi kurmuşlardı. Bir takım millet- leri aşağıya koyan ve bir takımlarını da bunların üstlerine oturtan bu nizam ya- şıyamazdı; yaşamadı. Münihte tarihe defnedilen bu nizam, Avrupanın beynel- milel siyasi statüsü idi. Bu etatüyü boz- mak için başta Türkiye almak üzere, 919 tarihinden 938 tarihine kadar bir takım milletler mücadele ettiler. Bu mücadele- yi yapanlar arasında sade mağlüblar de- Bi İtalya gibi galibler de vardı. Avrupa- yı Fransaya, dünyayı da İngiltereye ve- Birçok kimseler hakiki dosttan mahrumdurlar, kendilerini ihata eden yüzlerce tanıdık sima arasında yalnız yaşadıkla. rından, güvenilebilecek tek arkadaş bulamadıklarından şi- kâyet ederler ve unuturlar ki bu acı vaziyetin yegöne mes'u- lü kendileridir. Oğlunun mektebi Civarına düşüp Ölen tayyareci Ç ZZZ ' Hergün bir fıkra İnanmazsanız bakınız Saf bir eczacı bir saç ilda keş- fetmiş, duvarlara: «Bir defa süren her saçsızım saçı ç- kayor.. Yazlı afişler asıırmıştı. Dükkânına ilk gelen mişteri saf eczacıya baktı: — İlâcının faydası olsaydı, kendin kullanır, böyle saçsız olmazdın! Dedi, Eczacı o gün hemen peruk ya- pan bir berbere koştu. Kendine bir peruk yaptırdı. Dükkânma gelen i- kinci müşteriye: — Ben de sizin gibi saçazdım, de- di, bu Hldeş Jeullanmca saçlarım çıktı. Müşteri müşkülpesenddi, fazla iza- terini ifade etmek lâzım gelirse buna va- gif olarak şunu söyliyebiliriz: Avrupa- nin ömrü ancak yirmi sene vefa eden ve Ahtiyarlamaya değil, yaşamaya bile vak- #i olmıyan nizamı, bir İngiliz - Amerl- kan - Fransız kapitalizmidir. Liberal ik- tısad nizamı denilen bir sistemi müdalaa eden ve garb demokrasisi diye tanınan bu sistem, karşısında, muhalif ve rakib olarak evvelâ sosyalizmi buldu. Şarki Avrupada patlayıp Merkezi Avrupaya doğru sokulma tecrübelerine girişen Rus- ya komünizmi ve Alman marksizmi harb Bonu devrinin ilk zamanlarında bu em- peryalist ve kapitalist garb demokrasile- Fi ile şiddetli bir mücadeleye girişti. * flk hamlede muvaffak olur gibl görü- nen bu mücadelede komünizm pek kısa hat istiyordu: bir çarpışmadan sonra mağlübiyete uğ- — Benim gibi sizin de hiç saçınız radı ve yerini sosyal demokrasiye terke- l yok muydu. derek kenara çekildi. Fakat, sosyal de- mokrasi de uzun müddet tutunamadı. Bir taraftan faşizm, öbür taraftan nasyonal sosyalizm, tedrici surette komünizmi ve — Yoktu, inanmazsanız bakınız. Elini başına götürdü, perukunu çı- ğ kardı ve saçsız başını gösterdi. Kekezel İngiltere başvekili Çemberlayni AL sosyal demokrasiyi yenerek — Avrupanın | manyaya götüren, İngiliz hava yolları şe- ortasında hâkim mevkie geçtiler ve şar- ka doğru akisler yaptıktan sonra Millet- ler Cemiyetini öldüren, Avrupanın harb sonu haritasıniı ve müvazene sistemlerini bozan bir hareket vücude getirdiler. Bu suretle, nizam ve intizam, küçük mülkiyette emniyet ve kıvam istiyen kü- Çök burjuvazi Avrupayı yeni bir nizama, yeni bir Avrupa statüsüne doğru götür- mek istiyordu. Sovyetler, bir aralık buna mâni olmak istediler, Bu arzu ile, bir za- manlar aleyhinde bulundukları Milletler Cemiyetini ve onun bazı premsiplerini sımsıkı tuttular; ayni zamanda gene bir zamanlar aleyhinde bulundukları kapi- talizm ve kapitalist demokrasi âlemi ile elele verd'ler; fakat, bunların hiçbir fay- dası görülmedi. Avrupanın göbeğinden fışkıran küçük burjuva haraketi, yani fa- şizm ile nasyonal sosyalizm, sağa ve sola yaptıkları Kuvvetli tazyikler ve hamle- ler neticesinde, gayri tabil surette birbir- lerine el uzatan iki kuvveti, yani komü- fi Robinson, oğlunun okumakta olduğu bir mektebin civarında uçarken alevler içinde yere düşerek ölmüştür. Baldvin Yahudi mültecileri için bir iane listesi açıyor İngiliz gazeteleri Alman Yahudi mül- tecilerini dünyanın başka yerlerinde yer- leştirmek üzere Lord Baldvinin, millt bir iane listesi açacağını haber vermektedir. Eski başvekil, bu * listeyi 7 ilkkânunda resmen ilân edeceklir; bu — teşebbüse «Lord Baldvinin Yahudi mültecilerine maahsus iane teşkilâtı» ismi verilecektir. ——— S ve bü suretle anlaşan büyük kuvvetler Mrasında, yeni esaslara göre, yeni bir an- laşma ve yeni bir sulh yapmak azmin- dedir. Dörtler paktının derin manası ve hakikf mahiyeti de bundan ibaretlir. Bu pakt olacak mı? Dört büyük Avru- pa kuyvveti aralarında — anlaşabilecekler nizm İle kapitalizmi birbirlerinden avır- | Mi? Ne zaman ve hangi esaslar üzerinde maya muvaffak oldu. Münih konferansı, anlaşacaklar? Bu suallerin henüz kat'i ve hem komünizm ile kapitalizm arasındaki son siyasi ittifakı bozuyor, hem de Av- rupanın harb sonu statüsünü — ortadan kaldırıyordu. Şu halde küçük burjuvazi Münihte e- meline nail olmuş, Avrupanın köntinan- tal hakimiyetini ele almıştı. Bu, o kadar kat'i idi ki, Münih anlaşmasını müteakıbh. Hberalizmin en müstahkem kalelerinden biri olan Fransada-bile bir dümenli iktı- sâd fikrinden bahsedilmeğe başlandı. ve halk cephesi kısmen yıkılmış oldu. * Şu halde Avrupanın vaziyetini yeni- en tedkike *htiyaç hâsıl olmuş bulunu- yor. Avrupaya yeni bir içtimaf nizam, yeni bir siyast ve beynelmilel statü ver. mek lâzım geliyor. Bunun da beynelmilel diplomasi tarafından adı konulmuş gibi- dir: Dörtle paktı. Avrupadaki küçük bur- ? a hareketi, nihayet dar sosyalizmi bir kenara atarak bütün Avrupayı — içtimaf bir rejim anlaşması üzerinde toplamak vazıh cevablarını vermeğe imkân olma- makla beraber bu dört büyük kuvvet a- rasında bir anlaşmaya doğru gitmekte olduğumuz muhakkaktır. Belki bu anlaş- ma kat'i şeklini almak için pek büyük müşkülât devirlerinden geçecektir. - Fa- kat, dünya kuvvetlerinin bu bahis üze- rinde işlemekte oldukları muhakkaktır. Bu dört devlet haricindeki milletlerin ve bu arada Türkiyenin bu yeni Avrupa hareketini fevkalâde dikkatle ve ehem- miyetle takib eylemesi lâzım geldiğini söylemek içindir ki bu satırları yazıyo- ruz. Avrupa yeni bir kalıba dökülmek İSTER | İstanbul şehrinde işliyen otobüslerde tır, Bunu otobüse girer girmez gözünüze İSTER hada yazılı olarak görürsünüz ve elinizde sigara varsa der- hal atarsınız, aksi takdirde biletc'nin ihtarı ile karşılaşırsı- Norveç Kraliçesinin Hayatındaki Hususiyetler Ajanslar, — Nor- weç kraliçesi Mo- dun Londrada bir ameliyat neticesin. de, — beklenmiyen bir ihtilât yüzün- den uyküsü ara- sında öldüğünü yazdılar. Norveç kraliçesi, şimdiki İngiliz kralının ba- bası beşinci Cor- |eun — yegâne kız İkardeşi idi. Daha ziyade annesi kra- (liçe Aleksandraya benzerdi. 69 yaşın- şında bulunuyordu. Çocukluğundanberi mükemmel surette ata binerdi. Harikulâ. de güzel oyma işleri yapardı. Olgun bir atletti. San'at merakı fazla idi. Şiirlerini hususi surette bastırdığı birkaç külliyat. ta toplamış olan kraliçe, roman da yaz- der, bilârda, eskrim oynardı. Kocası Da- |atmarka prensi Şarl ile, bisiklet aşkı yü- zünden sevişmişler, ilkönce afleler razı 'ulm.ırnıı iseler de, sonraları 1906 da o- nunla resmen evlenmişti. —— ——— üzeredir. Bu yeni hareket içinde Türkiye ve Türkiye vaziyetinde bulunan devlet- ler için oynanacak gayet mühim roller bulunduğu muhakkaktır. Muhittin Birgen NAN, İSTER sigara içmek yasak- çarpan koca bir lev- İNAN, İSTER mıştı. Yüzer, kürek çeker, kotra idare e-| nız, fakat biraz sonra görürsünüz ki şoförün yanında yer almak için kendilerinde salâhiyet görenler sigaralarını fo- surdatmakta devam etmektedirler. Anlaşılan goför yeri oto- büsln içinden madud değildir, Meşhur içtimalyatçı Emersan: " *— Güvenilebilecek dost edinmenin tek çaresi, insanın tik | veriyor: adımı kendisinin atmasıdır, der, dostluk yapmiz, dostluk bu- lursunuz, himaye ediniz, müzaheret bulursunuz, dost muhiti |pek yenidir.. içinde yaşamak kendi elinizdedir. | Her gün jimnâstik i| Yapan ! 80 lik kadın ! ; | ıı ( l! # Lj : ! NF ; “ngiliz izcilerinin piri 5: da değme atletleri geride bırakan bır kadındır. Seksen yaşında olmasına Baden Pavelin Tüğmen, gündelik — jimnastiklerini asla ihmal etmez. Resimde kendisini en güç ekrzersizlerden birini yaparken görüyor- sunuz. Rokfeller giriştiği işlerde bir defa yanılmış ! * Bundan bir buçuk sene kadar evvel ve- fat eden ve dünyanın en zengin adamı olmakla maruf bulunan meşhur Rokfel- lerin mirasına aid muamele nihayet bir kaç hafta evvel ikmal edilmiş ve hak sa- hiblerine hakları verilmiştir. Rokfeller ölmeden evvel servetinin büyük bir kıs- mımı birçok yakınları arasında taksim et- miş olduğu için resmi muameleye tâbi tutulan serveti ancak (26,905,182) dolara inhisar etmiştir. Amerikanın miras ka- nunları çok ağırdır. Bu sebeble bu para- dan devlete sid vergiler tarhedildikten sonra Rokfellerin mirascılarına ancak (5.108,393) dolar kalmıştır. Bu paranın büyük bir kısmı Rokfetlerin torunu ile torununun iki çocuğuna kalmıştır. Küçük |kardeşine bıraktığı para takriben (400) bin liradır. | Ömründe her giriştiği işi muvaffaki- yetle başarmış olarak tanman Rokfelle- rin vasiyetnamesi açıldığı zaman, haya- tında yalnız bir defa giriştiği işde aldan- diği görülmüştür. Çünkü Rokfellerin 1904 de alıp elinden bir türlü çıkarmaya razı olmadığı bir hisse senedi paketi bu- lunmuştur ki bunların bugün beş paralık kıymetleri yoktur. Halbuki Rokfeller, vaktile bu tahvillere bir milyon dolar. dan fazla para vermişti. İNANMA! İNANMAL Sözün Kısası Beşerin Velinimetlerinden: Pastör ört, boş yaşlarında bir çocuğu? başıucunda hisli bir ana, izti * rabdan kıyranarak, karşısındaki doktoff yalvarıyor: — Şu seromu henüz gelmi di mi İstanbula? İyi biliyor musunuz? — Gelmedi, hanımefendi! Hem gı'"“” olsa da, ne faydası olacak? Bunlar henlif müsbet netice vermemiş, aslı faslı olM” yan şeylerdir. — Ayaklarınızı öpeyim, doktor! Be * nim itimadım var.. İçimde bir his, bu S” romu bulup ta yaptıracak olursam, €V dırmın kurtulacağını söylüyor bana! h Hekim nevmidane bir tavırla, cevab — Burada bulamayız sanıyorum.. Dahâ — Yarına kadar aratır, buldururuz ben. Geç kalmış olur muyuz acaba! — Biz, bir yandan da kendi usul tedâ * vimize devam ederiz, Siz aratın gene- Kırk beş sene evvel, kuşpalazının " mansız pençesinde inliyen © çocuk bel idim. Nur içinde yatsın, anacığım, gaze” telerde okuyup haberdar olduğu ıttw ne yaptı yaptı, buldurdu., Ve ben dum. Bir ay sonra, anacığım, cihan değlf keşfi lle kendisine yavresunu bağışbıyt? büyük Pastöre-minmet ve muhabbet dol? /bir mektub yazıyor ve ondan şu cevabi #” tıyordu: «Madamı ğ «Hakkımdaki güzel sözlerinize teşek * kür ederim. Memleketimden bu kadar W zakta bulunan bir anaya, bir evlâd kazali" dırmış olmakla bahtiyarım. Lâkin Ş! arzetmek isterim ki bu mes'ud netli benim ve mesaj arkadaşlarımın şahısla * rımıza değil, ilme ve ilmin kudretine ©* lan kendi imanımıza borçlusunuz. KÜÇÜ * ğünüze sihhat ve üzun ömürler diler, BW zuru maderanchizde hürmetle eğilirim? Lül Pastör* * Önce kuduz.. Sonra, sırasile mikrob Nü Zzariyesi, ve bu nazariyeye dayanan palazı Seromu, Kalmef aşısı vesaire.. | fasanlığı birbirinden yaman bir Yıl |derdden kurtarmağa ve korumağa mu ” vaffak olan Büyük Dâhinin kurmuş ol ğu müessese bu ay zarfnda ellinci yılıff bastı. Dünyanın her köşesinde milyonlarla # na - babanın, bugün, minnet dolü nafif” ları Parise, Pastör müessesesine tevei etmiştir. Her taraftan yağan tebrik telgraflaft «beşerin velinimeti büyük Pastör» ün i8 * mini hürmetle anmada, bütün ayni içten duygularla o büyük namın & rafında bir hâleji tazim teşkil eylemekt dir. Pastör gibi adamları insanlık mısl’l pek nadir yetiştiriyor. Fakat onlar dâ TMasa, biz talfimizden şüphe eder, son! bir yeis içindo, bedbaht, yuvarlanındık Bir otomobil bir adama çarpıp yaraladı Şoför Mehmed Yavuzun idaresindi ki 3067 numaralı opmobil, Tarlabi” şında Mehmed isminde birine çarp! li tır. Suçlu şoför yakalanmış, ve yarf tedavi altma alınmıştır. bereseeseseceeraemeerAErLErErERE LA SArE ASA rERLALALEL .. TAKVİM İKİNCİTEŞRİN