Fransızların Maginot hattını gezen gazetecinin gördükleri Toprak altındaki istihkâm- larda bütün esbabı istirahat mevcud... Fakat gökyüzünü görememek yok Mu.. Maginot hattında hizmet, müstemleke hizmetine muadil tutuluyor Londrada çıkan (Daily Mati) gaz nin Fr;msay: gönderdiği muharriri Yaâ- Zıyor: îîuıün Maginot hattı, modern l]ıi;rbılî Yaratacağı en korkunç taarruz teh ;.Ln Tine karşı hazırlanmış bekliyor. Ora Beliyorum. Ziyaret ettiği: Merhof gibi noktala! liğine gömülmüş ve bi ©o uzanan bu yol yeral irmü muyorum. mkljî:ıwuığm 3 bin metre yük- tekliklerde, ebedi karların hîyuhkl:m altındaki kayaların derinliklerinde lmlri- ler oyulmuştur. Ve buradan, hat îî- fortu geçerek, şimale doğru uzanmakta, her bayıre bir gizli kale saklıyan Rhein (Ren) sahilini hududlıyan yeşil çimen - liklere kadar varmaktadır. —— Bu kaleler böylelikle Lauterin dar ne- hirleri boyundan Ardennesin ıgıglıru kümeli tepelerine — dolaşmakta, pmıik' doğru Belçikanın buğday tarlalarile dolu h“l::: u:;:::;lh. her makineli tüfek mevzii, o kadar derine gömülmüş, ve her yakınlaşma, o, kadar ustalıkla saklı tu - tulmuştur ki, hat boyunda kilametreler- ce gittiğim halde 30 metre yakınlarımda, her hangi bir etesi. m Hochwald veya Zim- nda, G0 metre derin - ir çok kilumetreler- Mti istihkâmlarını Medim, Bütün Avrupadaki istihkâm sistemle !- rini görmüş, gezmiş bulunuyorum. Fakat, harbiye nazırı Maginot'nun fikri dddi 0 kan Maginot hatlarının benzerine rastla- Tış değilim. z Brkâmnharb - zabitlerinden biri, harlç- ten bana bir top mevzil la'*"d’ür::*; Man, bütün görebildiğim, yerde, tP! hafif bir ivicaç oldu. Tinlerde, kendilerine tahsis olunan meY” kilerde beklemektedirler. Bu tştihikâm t8- lar fesi, rolü, kör otomatların harekâtına benzetilebilir. Askerler, makineli tüfek, ve tOPSU Mevzilerine girdikleri, istibkâmları, Ka Ordu, di; liriz. ..,—""" “lmî:ı.w bunlar .ııı.ııııı'iı_ı;i ı:ğr- a erini görünmiyen bir ordu gibi, B0 * Yalmiyen düşmana b:;ukh"l'“ Büu Ytraltı askerlerinin, dikiz edebilecekleri bir delik yoktur. Her fetha â? kalınlı ımkzlirîlnüâ e :l"“"mıı. în::.- tap otomatik olarak u'" Ve nişan alır, hale konmuştur. Yal- k'î tarassud sübayları yer yüzünde ne - Olduğunu görebilirler. Sir ir çoklarını tedkik etmek imkân Ve Satını bulabildiğim bu istihkâmların be, Püyük yeraltı demiryol istasyonuna Mzer. Buralarda her yerinde insanlar ve :.T“""' toplarla dolu. Bölmeler bulu- Yanan Sid yolları vardır. Şurada burı:ıf. Tamolar 1 lâmbalarla mırıldanan Gi -|caddesi): “Son Posta,, Son günlerde seyahat ufukları Üzerin- de birbirini kovalıyan bulutların, nere - deyse boşanacağı söyleniyor. Her büyük siyasi hâdisöde olduğu misillü (bir harbi umumi doğurmak için) en öne geçilmez bir sebeb addedilen Südet me- selesinde de diplomatlar beyanı mütalea eylediler. Harbin bir gün meselesi oldu - ğunu söylediler. (Avrupa nazik — günler yaşıyor) buyurdular. Avrupanın nazik gün yaşamadığı var mıdır, bilmiyoruz. Bunu geçelim. Fakat son zamanlarda âdeta klişe haline gel - miş (Harb tehlikesi) manşetlerini okuya okuya kanıksamış olan halk acaba bu se- ferki büdiseleri nasıl karşılıyor? Bunu hiç merak ettiniz mi?.. K_ısaı;ı halk gözile dünya hâdiseleri ne şekilde - ? dnl;ün bunu muhtelif meslek ve san'at- taki V. sorduk. Aldığımız ce - ları “İyablar içinde cidden enteresan — olani VIİXIW sualler ve aldığımiz cevablar; Galib (sebzeci, Aksaray Ordu » lardan y t çok iyi.. Hele yağmur! .v;;lyem her şey bereketli olacak. BN yetiştirir. bu. yağmurlar.. :î.;ıış Almanlar Çekoslovakya üzezine yürüyecekmiş!.. Sebzeci dostum' fadaki ınlıyııı;dın D“dışlı:;ıdlm::u;n siz de.. dedi. Harb çık- sa;lı şimdiye kadar çoktan çıkardı. Or- tada da kimse kalmazdı. Si Siz bizim gazetelerin yızdığ.nn_ yazış yahu. Yazdıklarına yirmi otuz harb olması lâzım- dı. Hani ya! Hoş onlar da bğımex)cr, Ala- nan © öylediğiniz, hangi milletti, 0 yonu evaklı» milletin değil, bu işe ruı: b yanların toprağına girse bharb-gene Ç uz sualimizi, birinci de- ehemmiyetsiz buldu. görülür. Küçücük elektrikli Tenler, diğer küçük istasyonlara erzak Ve (Devamı 10 ncu sayfada) | — maz. Neden acaba « Bir Ingiliz mecmuasına göre Ma ginot hattından bir parçanın maktarı U GakareseesaNAKaNRA NYSGUNUKEE BEReNELARAŞEK YA KAn AA KAEAERSKNNK D ö venae eee LERanenEE L ee DaSErNENERRRA Ka ArnenBeKeLEnaNAAAKeK sanebaNdenkanaaaneeEEeNeneLEnEEme K kenee ee beeneRe e AA v asenemnain ae senenenenmnNeNüne ee se a erKKRRN aS ee yEnEESETENEKKSN Harb için diplomatların söylediklerini biliyoruz; ya halk ne diyor? Muhtelif san'at ve meslek erbabı İstanbullular . .. ya goruş ve yoğurdu üfleyerek içiyorlar. — Siz olsanız Südetcilerin istediğini yapar mısınız?.. — Bü işin sütle ne alâkası var?.. — Hangi sütle.. — Siz olsanız «sütcülerin istediğini ya- par mısımız?» demediniz mi?... — Hayır, canım, hani Çekoslovakya- mütalealarını anlatıyorlar — Vüallahi orasını bilemem. Ben cahil| ni bilen mahir talih oyuncusu Hitler mü-|söz aklınızdadır değil mi?.. Ne güzel, ne bir'esnafım. Harb çıkmak mümkün ölsay- | temadiyen blöf yapmakta ve ne var yok dı, çoktan çıkandı. Sütten ağızları yandı, | çilip süpürmektedir. Mesele budur. — Acaba bu talih oyuncusu kazanıyor mu dersiniz?... — Kaybettiklerini evet, yenisini hayır, — Sizce İngiltere ile Almanya anlaşa- mazlarsa harb olur mu?.. — Milletler harbin manasını anladılar. ' nin veciz, Fransadan büyük bir söz: «Bir devlet reisi için en büyük şeret analara göz yaşı döktürmemektir.» Gidiş çok analara göz yaşı döktürecek, çok mil. letleri ağlatacak vaziyettedir. Fakat bu hale daha evvel dünya diplamasisi ağla. malıdır. Çünkü tereddüd, tevekkül, sabır ve şöhret düşkünlüğü işi bu raddeye ge- tirmiştir. Südetlere bugünkü istedikleri. hepsini vermek, bence Avrupada daki Almanlar var ya! Onlara Südetler | Pek kolay kolay meydanâ atılacak baba-|harb yolunu açacaktır. deniyor. Muhtariyet istiyorlar. — E canım bir mühtarlık da onlara vermeli. Gönülleri olsun. Cöatla Bay Ziya Çaytaş (Çapa Ördekka- sap mahallesi, memur): — Vallahi bayım bendeniz memu- rTum. Malümu âliniz beyanatta bulunmak yasak., — İsmimi, memuriyetimi yaz - mMmamak lütfunda bulunursanız birkaç ke- Tümecik söylemek isterim. Evvelâ abdiâciz koca İngiltere devleti- nin başvekili Çemberlayn'in Hitlerin a- yağına gitmesini bir türlü hazmedemiyo- rüm. Bu, yanilmıyorsam tarihte iIk defa vuku bulmaktadır. Bu hareket dünya sulhünü kurtarmaz, bilâkis tehlikeye ko- yar gibi geliyor bendenize, Çekoslovakya- daki bir avuç Almana muhtariyet ver mek doğru olmaz. Başka memleketler, ve başka memleketlerdeki ekalliyetler de ayni talebde bulunmıya kalkacaklar, Ba- |kınız Südetler evvelâ mühtariyet isti - |yorlardı. Bugün okuduğumuza bakılırsa lovakyanın yerinde olsanız ne yaparsı- (maz, ben size sual edeyim?., Catla ! Rasim Ergenekon (Üniversite ta- lebesi): — Bayım siyaset adamları bir poker masasının başında oturuyorlar. Çoğu or- tadaki parayı kaldırmak için dolgunca bir el, bir floş veya floş ruyal bekliyor- lar. Bundan. başka bir elle kâğıd açmak istemiyorlar. Onların bu hâleti ruhiyesi- Hilhak taleb edeceklermiş. Şimdi siz Çekos- | | Koca İngiltereyi ayağına getirdi. Hayret! Yahudiler ortada kalacaklar. Bir gün ge- Ama mademki arada İngiltere var o ne| J€cek onları hiçbir memleket kabul etmi. yapar, ne eder arayı bulur. Kan dökme- Ye©ek, 0 zaman ne yapacaklar? Güneşe, meli efendim. Yazık değil mi elâleme... 8Y0 Müşteriye gidecek değiller ya... yiğit çıkmaz. — Südetler haklı mıdır?.. — Yarı yarıya.. onlara imtiyaz verme- li. Fakat muhtariyet asla.. o zamanı filân- İfakat Türegün (Sultanahmed ca memleketteki dört beş Alman da bu| Akbıyık caddesi): muvaffakiyetlerden sarhoş olarak muhta- — Vallahi oğlum ben ev gailesini dü- riyet istemeğe kalkacak. Bütün mesele | fitmekten sokak, dünya gailesini düşün- Almanyayı frenklemektedir. Çünkü Çek manlası son değildir. Dava yürüyocektir ve yürürse harb çıkar. öt Hulüsi Cansever (şerbetçi, Nu - raosmaniye caddesi): — Algçamları bizim oğlan okuyor da dinliyorum. Allah göstermesin, Bgüya ç- :kıukım; bir harb. Bir taraf Alaman ola- eakmiş, diğer taraf bütün dünya, Hemen |Cenabıhak memleketimizi muhafaza bu- yursun, Şimdi sen sual ediyorsun ki, harb |çıkar mı çıkmaz mı diye... Ermez benim | imiş. Hitler dedikleri adam yaman şey hani. Bir çocuk nası) dünyaya geliyor, nas:l ye tişiyor. Yazık efendim oturmalı rahat ra- hat, çalışmalı... Çöetia, | | — FPransız sefirinin Hitlere — söylediği | İzzet U)!aı' Sarp (muallim, Sul *İyandırmasaydı imkânı t meğe vakit bulamıyorum ki., hem benim aklım ermez. Malüm ya işinize gelmediği zaman kadın kısmımın saçı uzun, aklı ki- sa dersiniz. Nasıl olur da benim kısa ak- hma danışırsınız? — Harb olursa en çok siz üzülmez misle niz?... — A, ne yalan söyliyeyim iki elim ya- nıma gelecek, harb demiyorlar mı ödüm kopuyor. Harb isteyenler inşallah emelle- rine muvaffak olamazlar, Cöetla Nesim Kazan (Manifaturacı): — Asıl dünyayı korkutacak harb Ak aklım ama, oğlan diyor vaziyet tehlikeli | man - Çek ihtilâfı değildir. — Ya nedir?.. — Yahudilere iyapılan —muameledir. Cörta Rahmi Ketencioğlu (Aksaray Şe. kerci sokak): — Fransa şimdiye kadarki dahili buh- ranları ile kuvvetinden haricde şübhe v- yok — Avrupada böyle korkulu rüyalar görülmezdi. Gö « (Devamı 10 ncu sayfada)