UYKU 1İAl ün, bir dostumu eczaneden çı- karken gördüm. Elinde bir ku- tu vardı: — Geçmiş olsun, dedim. Hasta mı - sın? — Yok, hasta değilim! — Çoluk çocuktan biri mi hastalan- dı? — Onlar gayet iyiler.. — Elinde ilâç kutusu, eczaneden ç- kıyorsun da... — Bir iki gecedir uyku ilâcı aldım. — Ben de mühim bir şey zannet - miştim. Dostumdan ayrıldıktan biraz sonra vapura bindim. Karşımda — oturan iki kişi konuşuyorlardı. Her ikisile de göz üşinalığım vardı. Biri bir doktordu. Ö- tekinin ne olduğunu bilmiyordum. Ne olduğunu bilmediğim, doktora: — Doktor, birkaç gecedir uy şorum, bana bir ilâç veremez misin? Dedi, doktor cebinden kâğıd kalem çıkardı. Reçete yazdı. Vapurdan indim. Evimin — yolunu tuttum. Komşumun hizmetçisi, elinde cicili bicili kâğıda sarılmış, bir şişe ya- nımdan geçiyordu: Hanife. Durdi — O elindeki ne? — İlâç! — Sizde hasta mı var? — Hayır, bizim bay birkaç gecedir, uyuyamıyor da.. Uyku ilâçı aldırdı. Kendi kendime: uyuyamıyorum.. İLÂCI — Gınb, dedim, bugünlerde de her- kese bir uykusuzluk ârız olmuş. e Vakit gece yarısı idi. Yattım. Dışar- da rüzgâr vardı. Ca hafif hafif tı- kırdıyordu. Biraz üm, Yorgâ- nı üzerime çeklim: lerimi yumdum: — Bu böyle giderse bir hafta sonra şehre inmeli. Düşündüm: — Şehirde apartıman — bulmak da güç iş.. Haydi bulduk diyelim. Taşın - mak için bir alay para lâzım. Tekrar gözlerimi yumdum; rüzgür, pencereleri bir kere daha tıkırdattı: — İki ton kömür bize az geliyor, bu sene üç ton almalıyım.. ama para ne - rede? Gözlerimi açtım. Sandalyanın üze - rine astığım beyaz keten elbisem gö - züme ilişti: — Kışlık elbisem de yok... Karımın da kışlık mantosu yok. Hele çocuğu - mun.., Gözlerimi bir kere daha yumdum.. fakat nedense bir türlü uyuyamıyor - dum, — Öf, içime sıkıntı bastı: Saate baktım. Dört olmuştu: — Ben bu gece hiç mi uyuyamıyaca- Bim! Yataktan fırladım, arkama rob dö şambrımı giy Çıngırağı çektim.. kapının üzerindeki pencereden bir baş uzandı: — Affedersiniz sizi rahatsız ettim, dedim, bana uyku ilâcı verebilir misi- niz? İsmet Hulüsi V Bunları biliyor mu idiniz? — | İnsan azmanlarına mahsus terzi Amerikanın Nev york şehrinde bir terzi vardır. Bu a- damın ihtısası 1,80 metre boya ve on- dan daha fazlasına malik olan İnsan- lara elbise yap- maktır. 1,00 metre boyu olmuyan in- sanlar, bu terziye elbise yaptıramazlar. * 200 bin kilometre yol yürüyen posta müvezzii 1904 de posta müvezziliğine giren bir Amerikalı bugüne kadar 200 bin kilomet- re katetmiştir. Müvezzi, memur bulum- duğu nahiyenin hududlarından asla dı- şarıya çıkmamıştır. Müteşebbis Bir genç Adı M. G. harflerile başlıyan bir genç erkek bana küçük bir hikâye an- latıyor ve arkasından bir sual soru- yor. Hikâyesi basit: — Tramvayda gözüme bir genç kız ilişti. Çok beğendim ve ilk fırsattan is- tifade ederek konuşmaya çalıştım. E- hemmiyet vermedi, ısrar ettim, bun- dan da fayda çıkmadı. Tramvaydan in- mişti, takib ettim, bir eve giriyordu, arkasından koştum: <Adınızı öğrenmek İstiyorum, söy- lJemezseniz evden soracağım, dedim.» «Söylemezler, mukabelesinde bu- kındu ve eve girdi.» «Fakat bilâhare ben de istediğimi öğrendim ve kıza dört tane mektub yazdım, dördünden de cevab çıkmadı.» Okuyucumun hikâyesi burada bitti, sualinin me olduğunu tahmin etmişsi- nizdir: — Cevab almak ve kızla daha yas Bir pire için bir yorgan Amerikanın Kan sas eyaletinde otu- ran zengin bir a- dam civardaki gö- le yüzüğünü dü- gürmüş. Yüzüğün kendince — büyük bir hatırası oldu- ğundan bunu bul- mak için gölün sularını — kâmilen boşalttırmıştır. Bu adamın adı Riperstir ve kendisi büyük çiftliklerin sahibidir. * Denizaltılarla posta nakliyatı yapılıyor İspanya cumhuriyet hükümeti, denizal- tı gemileri ile posta servisine başlamış- tır ve ilk seferde de bin mektub naklet- kından tanışmak için ne yapmalıyım? diyor. Çh Okuyucum, bana mektubunun ba- Şında anlattığı hayatından da anlaşılı- yor ki müteşebbis bir gençtir, ne yap- ması lâzım geleceğini kendisinin keş- fetmesi lâzundı. Haydi ben söyliye- yim — Kızın ismini olduğu gibi babası- nın ismini de öğrenmişsinizdir. Bir gün gider, bu zatı evinde veya işinde ziyaret eder, çok meşru bir niyetle kı- zını yakından tanımak istediğinizi söy- lersiniz, mesele de bitmiş olur. * “Ü.,R., ye talib çıktı Bay O. P. bana yazdığı bir mek- tubda: «— Ü. R. İnisiyali ile mektub yazmış olan genç kızın istediği hayat arkada- gı ben olabilirim» diyor. Pek müm- kündür, fakat Bayan Ü. R. hüviyetini saklıyan bir âdama nereden ehemmi- yet versin? Orasını bilmiyorum. TEYZE m, Evden çıktım. Ya -| £ kın eczaneye gittim. Eczane kapalıydı. | * Kadın Köşesi Damalı kumaştan kısa manta — Yaz bitti, dedim, kış geliyor. Göz- | - y | B ! İ Sonbahar yaklaşıyor. Şu damalı ku « maştan kısa manto verev dikilmiş iri, dört köşe cepleri, geniş reverleri, kalkık yakası, geniş kollarile ne sada ne kulla- nişlı bir #por kıyafeti olur. Tayyör, rob rYob manto, bütün sonbahar elbiselerinin üstünden ne rahat rahat giyilir. Bilhassa sık sık sokağa çıkmak mecburiyetinde o- lanlar için fevkalâde elverişlidir. Bu ka dar rahat giyilen bir elbise muhakkak ki insana tabiiliğin sevimliliği: Tayyör içine giyilecek bir jile Kahve rengi tayyör altmdan giyilen bu güzel jilenin arkası düz sarı, önü kahve rengi kareli sarı renktedir. Kenarlara kahva rengi sık iğne geçirilmiştir. Düğ - meleri de kahve rengidir. Örgüsü düz jerse örgüsüdür. Çizgiler | Kıskançlık yüzünden Altınbakkalda işlenen cinayet adliyeye intikal etti Suçlunun Arnavudluktan gelen karısının başka erkekle ” münasebette bulunduğunu işiterek rakibini ortadan kaldırdığı anlaşıldı Beyoğlunda, kıskançlık — yüzünden Arnavud Said isminde bir sebzeciyi öl- düren, Arnavud Maksud, Beyoğlu sulh ceza hâkimliği tarafından tevkif edil - miştir. Suçlu, dün İstanbul adliyesine teslim edilmiştir. Hâdisenin tahkikatı- nı idare eden müddeiumumi — muavini Fehmi, suçun sübut delillerini topla - Yüış, cürmü meşhud kanununa göre id- dianamesini yazarak, Maksudu teczi - yesi talebile Ağırcezaya sevketmiştir. İstenilen ceza ölümdür. Ancak bu, bazı tahfif sebeblerile, mukayyeddir. Mahkemede okunan iddianameden anlaşıldığı üzere, hâdise şöyle cereyan etmiştir: Maksudun Arnavudlukta Erveke is- minde bir karısı vardır. Maksud kayın- pederine 300 lira vermiş, bu para ile karısının İstanbula gönderilmesini is - 'temiştir. Erveke İstanbula gelince Zey- nel isminde birinin evine gitmiştir. Ve kocasından ayrılmak niyetindedir. Bu maksadla Beşiktaş hukuk mahkemesi - ve müracaat etmiş, mahkemede yapı - lan sulh teşebbüsü bir netice verme - miştir. Maksud, karısının Said isminde birile de münasebette bulunduğunu an Tamıştır. Vak'a günü Beyoğlunda Altınbak - kal sokağında Saide rastlayan Maksud arkasından yürüyerek, birdenbire önü- ne çıkmış ve derhal tabancasını çeke - rek, iki el ateş etmiştir. Kurşunların i - sabet etmemesi üzerine tekrar ateş et- meğe devam etmiş, fakat tabanca pat- lamamıştır. Bu sırada Said de kaçma - ğa başlamışsa da, Maksud tabancanın topunu çevirmiş, peşinden — yetişerek, silâhı Saide karşı boşaltmış ve nihayet onu yere sermiştir. Sald sırtından ağır yaralanarak, kaldırıldığı hastanede öl- müştür. Suçlu, dün mahkemede relisin sual- lerine cevab vermemiş, sadece: — Hastayım. Ağzım tutuluyor. Di- nim hakkı için, bir şey anlatamıyaca - ğim. Vekil tutacağım. Demiştir, Reisin ısrarı üzerine de, Şşu cevabı vermiştir: — Öyleyse, beni bir doktora gönde - rin. Müsaade edin.. yarın — anlatayım. Bugün bir şey söyliyemem.» Bunun üzerine, —müddeiumum?tnin teklifile, suçluda ifade vermesine ma- ni bir halin mevcud olup olmadığının tahkiki için, adliye doktoruma muaye - ne ettirilmesine karar verilmiştir. Muhakemeye bugün de devam edi- lecektir. Rüşvet cürmümeşhudunun muhakemesine dün de devam edildi Rüşvet cürmü meşhudunun muha - kemesine Asliye üççüncü ceza mahke - mesinde dün de devam edilmiştir. Dünkü celsede gümrük — muhafaza teşkilâtından Aziz — ve muhafaza ku - şöyle yapılır. Her on sarı ilmikte iki tane| mandanlığından Necmi, şahid olarak, kahve rengi ilmik örülür, Her ikinci sıra|dinlenilmişlerdir. Şahidler, eski celse - bu birinci sıranım tıpkısıdır. Her üçüncü |lerde dinlenilen şahidlerin anlattıkla - sırada kahve rengi ilmiklerden bir ta -|İrını tekrarlamışlardır. nesi sağa, öbürü sola kaydırılır. Mahkeme suçlu vekillerine tevsil İj bıçağile beraber yakalanmıştır. tahkikat hakkında yeni bir talebleri o- lup olmadığını sormuş, vekiller bir is- tekleri olmadığını beyan etmişlerdir. Muhakeme, iddin makamının mü'a- leasını hazırlaması için, talik edilmiş - tir, Başkalarına aid emlâki satan iki kişi yakalandı Polis ikinci şübe memurları mühim bir sahtekârlık hâdisesini — ortaya ç: < kartmışlar ve hâdise derhal adliyeye — intikal ederek, tahkikat safhasına gir miştir. Vaki ihbar ve iddiaya nazaran, sah- tekârlığın mahiyeti şudur: Kirkor ve Andon isimlerinde iki kııı 1926 senesinde, 'Türk pasaportile Pa « Tise gitmişler ve o vakittenberi İstan “ © bula dönmemişlerdir. Andonla, Kirkorun Şişli cnurındı( bir çok emlâk hisseleri vardır. Bu müddet zarfında Flibos ve Ova- kim isimlerinde iki arkadaş, sahte nü- * fus tezkereleri tanzim etmek ve nü fus kütüğündeki kayıdlara kendi re “ simlerini yapıştırtmak suretile, kendi- lerini Andon ve Kirkorun yerine ge « | çirmişlerdir. Sonra da bir noter daire- sinde Bedros adlı bir diğer şahıs namı- na, vekâletname çıkartmışlardır. Bilâhare, muhtelif emlâk üzerinde * ki hisseler bu suretle satılmış, suçlu - lar paraları almışlardır. Fakat, yapılan bir ihbar üzerine tah kikat yapılarak, suçlular Beyoğlu ad « liyesine sevkedilmişlerdir. Beyoğlu müddeiumumiliği hâdiseyi tedkik et « miş, suçlular hakkında ilk tahkikat a « çılmasına lüzum görmüşlür, Hâdise İs- tanbul sorgu hâkimliğine — intikal et * miştir. Hâdisenin mahiyeti ve teferrü- atı, tahkikatın tekemmülü neticesinde, Gümrüklerde : Ekspres yolcularının - eşyaları trenlerde munyene edilecek i Gümrükler Vekâleti tarafından Toros ve Semplon ekspreslerile seyahat edecek yolculara bir kolaylık olmak üzere yol- cuların gümrük tesmine tâbi eşyalarının trenlerde, yolculuk esnasında muayeneti için verilen kararın tatbiki etrafında ya- pilmakta olan hazırlıklar — bitirilmiştir. Bu kararla muaâyene memurlarına trans lerde para tahsil etmek salâhiyeti verik miş ve bunun için makbuzlar bastırılı mıştır. Ekspres yolcularının gümrük rese mine tâbi eşyalarının tronlerde muaye* nesine, bir eylülden itibaren başlanas caktır. Alacak yüzünden bir yaralama vak'ası Arabeamlinde Kalafatyerindeki 8 nama” ralı evde oturan Nazım ile Galatada Rize 04 telinde mukim Dayud arasında alacak yü “ zünden çıkan bir kavgada Davud, Nazımı bİ | çakla koltuğu altından ve omuzundan ağır” ca yaralamıştır. Yaralı sıhhi imdad otomü*t bilile Beyoğlu hastanesine kaldınlmış, suç 1 —— —— e e a e ı Bacaksızın maskaralıkları : Oltaya takılan mayo | İ