SUN FUSTA - - sagustos Hergün Türkiye İş Bankası 15 yaşına bastı V—. Yazan: Mühittin Birgen (Baştarafı 1 inet sayfada) içinde boğulup kayboldular. Halbuki İş Bankası böyle inkişaf etmedi; 'Türkiye- deki inkılâbın iktısadi gayelerine doğru inkişaf edecek milli bir iktısad hareketi- mün sağlam temelli ilk müessesesi olmak azmile meydana çıktı ve kendi inkişafımı milli Türkiyenin inkişaf ihtiyaçlarına a- yar ederek onunla beraber, dev adımla- rile, seneden seneye İlerlemeğe başladı. İş Bankasının dinamik vasfını bu suretle en doğru olarak ifade edebiliriz. * İş Bankası sermaye kuvvetile meyda- fa atılmış ve kayıd ve şart tanımıyan bir kazanç hırsının zebunu olarak çalış- mış bir müessese değildir. Kurulurken zayıf bir sermaye sahibi ldi. Sermayesini artırdıktan ve İtibarı Milli Bankasile bir- leştirildikten sonra dahi, bugün, İş Ban- kasının sermaye kuvveti büyük değildir. Onun asıl kuvveti, kendisini memleketin bankası yapmasında ve kazanç fikrini hedeflerinin ikinci plânında tutmasında- dır. Yani, bu bankanın kuvveti ruhun- dadır; idaresine hâkim olan zihniyette ve bu zihniyeti gıdalandıran — inkıl&b ruhunda! Bu banka, işe başladığı günden #tibaren, kazancını memleket iktısadiya- tına faydalı olan bir faaliyetle mükay- yed tuttu ve gene sırf bu kaydın tesiri altındadır ki etrafına mütemadiyen em- niyet telkin eden ve bu emniyetin tesiri altında kasalarına mütemadiyen tevdiat geldiğini gören bir malt mücssese oldu. Bugün beş milyon lirâ sermayesi ve bilr ©o kadara yakın ihtiyatı olan bu banka- ya, Türk halkı kırk milyon liraya yakın bir para emniyet ediyor. Bu emniyet ve itimad ne haksız, ne de sebebsizdir. Çün- kü banka bu emniyeti kazanacak tarzda Adare edildi; kazanç hırsına kapılarak kasalarını boş, teşebbüslerini ve cüz- danlarını dolu tutmadı. İlk gününden iti- baren bugüne kadar İş Bankasının ne za- man kasalarına baksanız bunların dolu olduğunu görürdünüz. Banka emniyeti bu sayede kazandı ve bu suretle muha- faza etti. Artık onun idare an'aneleri yer- leşmiş, rutin denilen ve kendi kendisine Resimli Makale: Para bir genç kız gibidir, kendisini sevene, okşayana, saklayana koşar, kendisini hiçe say'nnd:ın iğrenir, kaçar, kendisine lâyik bulduğu kucağ Sesi ile bütün Amerikayı Büyüleyen zenci Amerikalıların çok sevdiği zenci caz dönen nizamı tamamen teşekkül etmiş- 'eliCıhCılld'ıy*mııeıi.bümnAmerlî tir. İş Bankası, sağlam temel ve sağlam |kayı büyülemektedir. Usta, ve hünerli hesab üzerine oturan salim ruhlu — bir maliye müessesesidir. * 'Başka bir bakımdan, İş Bankası, Tür- Kiye inkılâbının maliye ve iktışad saha- Bında, aslına tamamen mutabik bir en- muzeeldir. Türkiye inkılâbı ne bir blöf, ne bir spekülâsyondu; bir milletin tepe- den tırnağa kadar değişmesi hareketi idi. İş Bankası da bir bankerlik müessesesi doğü, kendisini inkilâba ayar etmiş milli bir maliye mücssesesi oldu. Hattâ, hattâ, İş Bankası, Türkiye inkılâbının, milli ik- tısad ve maliye meselelerini hal için vü- cude getirdiği bir manivelâ vazilesini gördü. İş Bankasından evvel, bu memlekette bankacılık ve bankerlik beynelmilel Ya- hudiliğin elinde bir kazanç vasıtası idi. İş Bankası, Türkiyede bankacılığın, «Türk milletinin sermayesini bir araya toplıyan ve bu sermayeyi "Türkiyenin yükselmesi uğurunda bir takım teşebhüs- lere yatıran» bir toplama, biriktirme ve yapma kudreti oldu. Hiçbir şeyi beğenmiyen bir takım in- sanlar, İş Bankasına «çok kazanıyor!» dediler. Bunlar düşünmediler ki İş Ban- şebbüslerine iştirak etti. Bankanın ger- mayedarları hiçbir zaman bir ev veya bir apartıman iradından fazlasını almış de- Billerdir; fakat, bu memlekette bu ban- kanın etrafına topladığı maliye kuvveti sayesinde hayırlı olarak görülmüş ne ka- dar çok iş vardır! * İşte, İş Bankası böyle bir banka oldu. Türkiyeden topladığı kazancı Türkiyeye vermek programile yürüyüşünde âmil o- lan ilk kudret Atatüörktür. Banka Ata- zenci, altın sesini çıkarmak için, burada gördüğünüz gibi ağzını açmakta, gözleri- ni şehlâlandırarak o serin bir su gibi kalbe dökülen türkülerini çağırmaktadır. ——— türkün bankası ve Atatürkün istediği gi- bi bir banka oldu. Bugün bütün Türk gönüllerini kendi etrafında toplamış ©- lan Atatürk, Türkün iktısadi kuvvetleri- ni de bu banka etrafında toplamak ve sonra da bu müttehid kuvveti Türkiye- nin iktısadi canlanması işinde kullanmak istiyordu. İşin bütün hikmeti ve kera- meti buradadır. Sırf böyle bir inkılâb müessesesi kur- mak istediği içindir ki Atatörk onun ida- resini de Celâl Bayar gibi bir inkılâb ço- cuğuna verdi. O da bu-işi bu ruh içinde kurdu, işletti, yürüttü. İş Bankasında pi- şen Celâl Bayar, bugün Türkiyeyi ayni rüh ile idare eden hükümetin reisi bulu- nuyor. Orada da, burada da hesab, prog- ram, hedef hep eyni şeydir: Türkten kuvvet toplamak ve Türke kuvvet ver- mek! * iltica eder. ğunu unutmayı RöRAReRRaneAe Hergün bir fıkra Edibane sövüş i ' Ali Emiri efendi Ali Kemale kız- g maşfı, ornun hakkında yazdığı bir ya- İ : î î ; İ zıda «Nısfı ahiri zıddı müevvel» tâ- birini kullandı. Müevvelin mddı mü- ğ, ahhar, müahharın ntsfi ahiri de har olduğuna ve har kelimesi isadende | eşek manasmma geldiğine göre Ali Ke- | male edibane bir tarzda «eşeke demiş $ oluyordu. $ Na e LA Yaşmak ve ferace kullanan hindiler Bu hindinin sahibi, kümes hayvanları- Çok derin bir mevzu üzerindeyiz, Sö-|Jna ziyadesile meraklıdır. Tavuklarına, zü lüzumundan fazla uzattım. İş Banka-|kaz ve ördeklerine türlü türlü elbiseler sının muvaffakiyet seneleri yalnız geç-| diker. Bu arada hindileri daha çok sev- miş olanlar değildir. Bir kısmını da gele- | diğinden onlara, resimde gördüğünüz gi- cek senelere İSTER Bir arkadaş anlattı: — Bir şişe bira, dedim, Fakat tam sordum: — Bir şişe bira 80 kuruştür, dedi. — Sebeb? İSTER Akşam saat dörde doğru İstiklâl caddesinden geçiyor- dum, karşıma bir dost çıktı. Bir yere oturup beş on daki- ka konuşmak iğtedik, ve ilk gazinoya girdik. Garson geldi: Hiat listesine ilişince, bir yanlışlık olacağına hükmederek — Bu akçam müzik var, müzik olduğu zamanlar fiat bi, yaşmak ve ferace giydirir. Giyimli bir Muhittin Birgen — İsurette gezmeğe ulışan hayvancıklar, el- İNAN, İSTER iki mislidir de ondan! — Müzik kaçda — Sekizde, © dakikada gözüm | . B gideceğiz. Garson şaşırdı, Âmirinden sormak lüzumunu hissetmiş olacak ki gitti, geldi ve: — Mazur görünüz, fiat lislemizde tadilât — yapılamaz, İNANMAL cevabını getirdi. İNAN, İSTER Parayı ne istihfaf, ne de hapsediniz. Birinci takdirde insanın istikbali şüpheye düşer, ikinci takdirde ise hayâ- tı iztirabla geçer. Paranın bir gaye değil bir vasıta oldu - — Fâakat şimdi saat 4, bizise beş on dakika — sonra — Para bir vasıtadır.. — Sözün Kısası Kadına d;ı_ E Talu ariste çıkan haftalık mecmua# lardan birinde kadın hakkıne da aşağıki hükümlere rasgeldim: — Kadının göz yaşları, şeytanetinin tu« zu, biberidir. (Publlus Syrus) — Kadına inanan bir haramiİye inan- muş gibidir. (Hesiod) — Kadın, en küçük yağından itibaren, tlerde ifa edeceği bizmetkâr rolüne has zırlanmakla mükelleftir. (Göte) — Kadınlık tarihi, en şeni mezalimin tarihidir: Zayıfın kavi üzerindeki meza- liâmi ki en devamlısı da budur. (Oskanş Vayild) — İki kadın arasındaki dostluk, dak ma bir üçüncü kadının gljeyhine tertib edilmiş bir suikasddir. (Alfons Karr) — Ey kadın.. kadın.. kadın! Ey sukutu hayale uğratıcı küçük » mahlük! (Be- marşe) — Kadın, iddialarında, hudud — tanı« Mmaz! (Bualo) — Kadım, saçı uzun, aklı kısa bir mah- İçtikleri su a Ka BK SĞ Ayrı gitmeyen selşelsiği alsileri NN Kedi ile fare darbı meseli). zi ç. — Her kadın, az çok bir Daliladır. (AlL4 İred dö Müse) ' — (spanyada bir diz bağının üzerinde / kunmuştur): Bu kapana tutulmayı gör, Yoksa, yavaş yavaş, fakât muhakkak suç rette boğulursun. Allaâh veri, göğü yarattı, dinlendi, |Denizi, balıkları yarattı, gene dinlendi, jSonra adamı, atı, köpeği ve diğer hay- vanları yarattı, ve bütün kâinat dinlenci. Nihayet, Allah kadını yarattı.. ve ondan sonra artık. kimse, ebeden dinlenemedi. (Afrika darbı meseli) — Allah evvelâ erkeği, sonra kadın yerattı, - isil ki önce kule yapılır, üze- el leki firıldak ta sonradan dikilir. (Ser- vantes) * — Arada bir karına mükemmel bir s04 pa'çek. Sen anu niçin dövdüğünü bilmez« Bin ama, o niçin dayak yediğinin elbette farkındadır. (Lacs adâları darbı meseli). — Bütün insanlar yalancı, kararsız, sahte, geveze, müraf, mütekebbir, kahba Burada ayni zamanda kedi ile can ciğer | Vi ve mukaddes bir şey vardır ki, o da dost olan, yanından hiç ayrılmıyan beyaz | bu kadar kusurlu ve korkunç iki türl bir fare müşterilerin dikkat nazarını çe- | mahlâkun birleşmesidir. (Alfced dü ker, Filhakika kedi, beyaz fare yavru » | Müse), : teki yoktur. Kadının saçı uzun, aklı kısz hakkında yeni kararlar — |olduğuna dair meşhur kelâmın dahi te« Alman kabinesinin tanzim ettiği yeni| mellük hakkı Alman feylezofu bir kararname ile Alman çocuklarına Ya- | hauer'e tefviz olunmuştur. hudi isimlerini andırır küçük isimler ve-| Bir de, kadınları hakir gören, onlara rilmesi yasak edilmiştir. Alman arkı ile| asırlarca zülmeden Türklerdir diye fren- Yahudi ırkı arasında mevcud ayrılığı art- | gistanda ötedenberi bir rivayet dolaşır.. tırmak için diğer bir kararname ile de| değil mi? Alman ismi taşıyan bütün Yahudiler 1 E. Talu ikincikânun 1999 tarihine kadar — birer Yahudi ismi almıya mecbur tutulmuş - Deniz Ticeareti okulu İktısad lardır. $ z ü Vekâletine bağlı kalacak Yüksek Deniz Ticareti okulunun De nizbanka bağlanacağı etrafında çıkan şak yialar alâkadarlar tarafından tekzib & dilmektedir. Devlet büdeesile idare edik * Viyanadan bildirildiğine göre Yahudi tacirlerine 25 ağustos tarihinden itibaren gerek perakende olarak satmak, gerek- se şekerleme gibi mamulâtta kullanmak üzere şeker satılması menedilecektir. Maksad Yahudi tacirlerini şeker sana - yiinden ve ticaretinden uzaklaştırmaktır. ee — biseleri çıkarıldığı zaman nezleye tutul- maktadırlar. İNANMA! başlar? eranel BEaaRED AAT A ŞED A MARETA GEAaAED AŞ AD