26 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

26 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- “Son Posta,, nın Hikâyesi BENZEDİĞİ (İÇ Yazan: Kipling -Tercüme eden:H.H. ,.ı-ıî (Hannasyde) in başından geçen küçük | ve kısa, pek kısa bir zaman için eski sev- | ğunu, eskiden nasıl bir hayat geçirdiğini aşk onun için Allahın bir Jütfü olmuştu. Bu hâdise geçeli dört sene oluyordu. Ve epey zamandanberi genç adam artık bu- nu düşünmüyordu bile, Genç kız evlenmişti. Onun bir sürü yeni derdleri ve üzün - tüleri vardı. İlk zamanlarında Han - nasyde onun için bir kardeşten başka bir şey olmamakla beraber istikbaldeki sadetile çok yakından alâkadar olacağı - Hi» söylemişti. Bu yepyeni ve son derece orijinal söz-| Ter iki seneden fazla bir zaman onun ta- hayyülâtına mevzu olmuş ve yirmi dört ay bu sö: n verdiği gururun tesiri al- tında kalmıştı. İyi doldurulmuş bir pipo ile meşgül ©- şkıni ümidsizce muhafaza etmiş Simlorda bir mevsimi mes'u - dane geçirmek imkânını mişti. Hannasyde hiç te svimli bir adam de- Bildi. Harekâtında çiylik vardı. Kadın - lara ata binmeleri için yardım ederken gösterdiği sert tavırlar onları kendisine Celbedecek gibi değildi. Fakat o buna e- bemmiyet bile vermiyordu. Kalbindeki yara daha tazeliğini mu - hafaza ediyordu. Hannasyde, bir sabah iş arasında te -| penin üstünde dolaşırken bir ır.-ıbamn*l sür'atle geçtiğini gördü. İçinde bir kadın vardı; ve bu kadın onu böyle tatlı bir bedbahtlığa sevketmiş olan kadının can- hh, çok canlı bir portresi idi. Hannasyde heyecanla nefes alarak par- maklıklara dayandı. İlk aklına gelen şey arabanın peşinden koşmak oldu. Fakat bu imkânsızdı, şakakları patlıyacakmış gibi atıyordu. Oradan ayrıldı. Bir çok sebebler, arabada gördüğü ka- dınin evvelce tanımış olduğu genç kız ol- masını imkânsızlaştırıyordu. Sonradan öğrendi ki bu Dindigul, Coimbatose, ya- hud da bunlara benzer uzak bir yerde oturan Lomdys Haggert isminde bir a - damın karısıdır, mevsim başında Simlor- ya kendini tedavi ettirmek için gelmişti. Mevsimin sonunda Dindigul'a veya baş- | ka bir yere dönecek ve belki de bir da - ha hiç Simlor'ya gelmiyecekti. Mister Lomdys Haggert ile tanışmıştı — Ondan yana korkma dedim a? — Peki, Eksik olma, Yasefaçi. Lâ- kin.. — Yene war? ne ha- tun.. £ — Buyuk ha- num mu? Onu da Ğ yezmeğe yönderi- tiz. — Geceyi ha riçte — geçirirsem, şübhelenir. — Senin neyine lâzum? Ben her şe- yin çaresine bakarim. Ötele döndüler. İfakat hanım öğle uykusuna yatmış, Takvorla Torik de gezmeğe çıkmışlardı. Usulcacık hole girip, oturdular. Gurabi efendi bir ala- turka kahve ısmarladı ve Yasefle ko- nuşmağa başladı: —— Baksana, mirim! Biz, İstanbuldan çıkarken beraberimize beş yüz lira al- dık. Şöyle böyle bunun altmış, yetmişi eridi. Acaba geriye kalanı, gideceğimiz | yere kadar bizi götürüp getirir mi? — Evropaya siyahata çikan adam, parayi hisap edersan, daha iyi yeriye donsun, İş için yeldiysan, o başka. A- a eğlenmeğe içunsa elini siki tutmak olmaz, Ta Parize, Vişiye kadar, dort ki- şi, en azdan bin, bin iki yuz papel ister. — Aman! Ne söylüyorsun? — Doğrusunu soyliyorum. Benim tecrubelerim var. — Takvor, beş yüz lira yeter, de- z onun da güya bu işlerde tecrü- ade imiş. — Bir zamanlar belkim da oyleydi. Şimdi para er bir tarafta kiymetini kay- betti.. duştu. Vaktiylan bir leu bir frankti. Dort kuruş otuz paraya yeçer- di. Buyun kirk paradir.. — Öyle ise, en hayırlısı gerisin geri- ye memlekete avdet etmek.. — Sakin ha! Divane misin? Hanumu istersan yonder. Fakat sen hazir bura- ya yelmişken yoluna devam et. Para- gilisi Alice Chisane'nin yanında l)ulıl.'ı-ı mak vehmini duymak çok zevkli olacak- | tı. Misters Lomdys Haggerte takdim edi- lebilmek için bütün tedbirleri aldı ve iş te istediği gibi oldu. Bu kadını mümkün olduğu kadar sık görmek imkünlarını da bulmuştu. Gardenpartiler, tenis partileri, açık ha- vada öğle yemekleri, nişancılık müsaba- kaları ve akşam yemekleri, balolar ve bü- tün bımlardan başka da yaya veya at gezmeleri.. Hannasyde bu işe bir benze- yiş aramak arzusile girişmiş, fakat çok daha ileri gitmişti. Bu kadın sadece Alice'in çizgilerine ve tavırlarına değil, ayni zamanda sesinin ahengine de malikti. Hattâ yavaş sesle konuştuğu zaman bile. Kullandığı keli- meler; yürüyüşünün, hareket edişinin hu- süsiyetleri bile o kızın hususiyetlerinin ayni idi. Beraberce yapılacak bir at gezintisi içih kendisini almağa geldiği zaman Lomdys Haggert bitişik odada, aymi sesi hususiyetlediği ahenkle Alice'in Lon - Hrada yarı karanlık bir salonda ona söy- lemiş olduğu (Zavallı mahlük) - şarkısı- nın sön misralarını mırıldandığını düy - muştü. Fakat asıl ruh itibarile birbirlerine en ufak bir benzeyişleri bile yoktu. Misters Lomdys Haggert ve Alice Chisane büs- bütün ayrı birer hamurdan yapılmış - lardı. Hannasyde sadece bir şey bilmek, gör- mek ve düşünmek istiyordu! Bu da çeh- renin sesin ve harekâtın insanı çıldırta- cak derecedeki müşabeheti idi. Bu noktada kendi kendini de aldat - mak için büyük bir arzu duyuyordu. Bu- na tamamen muvaffak ta oldu. Bir kadına gösterilecek merbutiyet, hangi erkek tarafından gösterilmiş olur- sa olsun, onun hoşuna gider. Fakat Lomdys Haggert monden bir kadın ol - duğu için Hannasyde'in hayranlığından hiç bir şey anlamıyordu. Her zaman için egoist olan Hannasyde bu kadının her iİş- teğini yapıyordu. INMi? öğrenmek istemiyordu. * Bir gün yeni postahane binası önünde Misters Lamdys Haggert'e tesadüf ettiği zaman genç kadın her zaman yaptığı gi- bi kısaca ona düşüncesini söyledi: — Mösyö Hannasyde, benim böyle sa- dik bir kavalyem haline gelişinizin sebe- bini bana açıkça söylemek nozaketini gösterir misiniz? Bu sebebi anlamıyorum. Fakat şunu da mükemmelen biliyorum ki bana en ufak bir ehemmiyet te vordi- in soğukkanlılıkla her şeyl e eri ine Mistrs Haggert inde hafif bir istihza sezilen bir sesle: O halde, dedi, ben, yamalı aşkınıza bir manken © yde verecek cevab bulamıyor - du. Gayetle umumt bir cevab verdi ve Alice Chisane'i metheden birkaç söz söy- ledi. Bütün bunlar vaziyeti kurtarmış de- ğildi. Burada şunu da kat'iyetle söylemek lâ- zımdır ki Mistrs Haggert Hannasyde için en ufak bir alâka bile hissetmiyordu. Yalnız... Yalnız hiç bir kadın kendisile başka bir kadının gölgesi olarak meşgul olunmasına tahammül edemer. Mevsim sonunda Hannasyde Holanda- ya ve Misters Haggert te kendi şehrine döndü Genç adam: — Bu biraz bir hayaletle sevişmeğe | benziyordu diye düşünüyordu, fakat şim- di hiç bir ehemmiyeti kalmadı. Artık ça- lışmağa başlıyacağım. Fakat Haggert - Chisane hayaletini dü- şünmekten kendini alamıyor ve güzel ha- yaletin terkibinde Haggert ve Chisane - den hangisinin daha büyük bir hissesi olduğunu kestiremiyordu. Bunu bir ay sonra öğrendi. Haggertin tâbi bulunduğu vekâlet Din- digul'den hududa gitmesi icab ettiğini iki gün evvelinden kendisine bildirmişti. Zavallı adam Lucknowdan — geçerken Mişters Haggerti orada bazı dostlarının nezdinde bıraktı. Kadın burada (Büyük (Devamı 13 ncü sayfada) SON EDEPİ RPOMANI —S dan yana yoynunu yiniş tut. Ben sana bin lira veririm. İs- tersan nakit, ister. san çek, havale.. Dunyanin er tara- finda bezin ortakla- ri var. Beş kuruş fa- iz alirsam, yozun kör olsun. Salt bir kuru genet. Kifil mifil da istemem. Konsolatoda bir taz- dik.. o kadar. — Bin lira çok, yahul! — Ne diyorsun? Bakalum o da yiti- Şir mi? Bir daha bu- ralara yelmeye kis- met olmaz. Bak, ar- tik ehtiyar oluyorsün. Bu, son bir fur- sattir. Akilini başinda topla! Gurabi efendi ağır ağır başını salla- di: — Hakkın var, Yasefaçi! Hattâ, böy- le âhirı ömrümde, Cenabıhakkın bu serveti ihsan buyurması, dünyadan kâm almaklığım için nevamâ bir işa- reti rabbaniyedir. Akçe tamam olunca- ya kadar ömrüm de ihtimal ki tamam olacaktır. — Aklina öyle şeyler yetirma. Didi- ğinin birinci kismi duğru, alt tarafi ya- landir. Yez, eğlen, yoreceksin ki, yoy- nun ferahladikcez, omrun da uzanir, — Hâzâ hikmet savuruyorsun. Dedi- ğin gibi hareket edeyim. Pendin ile â- mil olayım. Ucunda ölüm yok a? — Tabif yok. Olsa belem, yule yule ölmek, duşune duşüne yaşamaktan iyi- dir. — © halde.. bu akşam nasıl edelim? — Hiç! Usulcacik kaçariz, Sora, sen yolunu kaybetmiş, sabaha kadar bitun sokaklari dolaşmiş olursun. — Ya, merak edip de polise, kara- kollara müracaat ederlerse?, il bilmezler. Buranin polisine laf ağnattirincez kadar, sabah ulur. — Bizim Necmi kurnazdır.. onu at- latamayız, sanırım, — Kurnazin atlamasi daha kolay! Em, bir tefa da atladi mi, yitti yider. — Ya, Takvor? — Artik, bir yahudi da bir ermeni- yi çuruk tahtaya bastiramaz olursan, Dahiliye vekâletinden: 1 — Vekâletin 938 mali yılı ihtiyac. için alınacak 450 ton antrasit» kömürünün mübayaası kapalı sömikok «<Türk zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur. 2 — Eksiltme 1/9/938 tarihinde Porşembe günü saat 11 de Ankarada Yenişe hirde Vekâlet binasında toplanacak satınalma komisyonunca yapılacaktır. 3 — Muhamn 4 — Muvakkat teminat 868 liradır. 5 — İsti maları lâzımıdır. 6 — İsteklilerin 1/9/938 saat 10 a kadar teklif mektublarını satın alma ko- misyonu reisliğine makbuz müukahilinde vermeleri icab eder. 7 — Posta ile gönderilecek teklif mektublarının 6 ncı maddede yazılı saate kadar komisyon reisliğine gelmiş bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler muteber değildir. «3090» «544Ba n bedel 11587 lira 50 kuruştur. klilerin bu babdaki şartnameyi Vekâlet Levazım Müdürlüğünden al- Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. WE EE G İcabında gönde 3 kaşe almabilir. g İ — Şartname ve nümunesi mucibince 500 metre tek katlı ince çivili kayış açık eksiltme usuliyle satın alınacaktır. H! — Muhammen bedeli sif İstanbul lira ve muvakkat teminat 55,87 Hiradır. beher metresi 149 kuruş hesabile 745 Hİ — Eksiltme 31/VTT/938 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 10 da Kaba- taşta levazım ve mübayaat şubesindeki IV — Şartnameler parasız olarak her alım komisyonunda yapılacaktır. gün sözü geçen şubeden alınabilir. V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme pa - ralarile birlikte yukarıda adı geçen kamisyona gelmeleri ilân olunur. «5281. vane I — İdaremizin Paşabahçe fabrikasındaki tahammür dairesinin şartname ve projesi mucibince tevsil ve Bodrumda armbar tesisi işi her ikisi birden kapalı garf usulile eksiltmeye konmuştur. 1I — Keşif bedeli tahammür dairesinin 14374 lira 838 kuruş, Bodrumda ambar tesisi işinin 707,30 lira ki cem'an 15082 1131,15 liradır. Hira 13 kuruş ve muvakkat teminalı HI — Eksiltme 10/1X/938 tarihine rastlıyan Cumartesi günü saat 11 de Kaba- taşta levazım ve mübayaat şubesindeki IV — Şartname ve projeler 78 kuruş ve Mübayaat Şubesile, Ankara ve İzmir Ahm komisyonunda yapılacaktır. bedel mukabilinde İnhisarlar Levazım Başmüdürlüklerinden alınabilir. V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyen lcrin fenni evrak ve vesaikini ihale gü - hünden 3 gün evveline kadar İnhisarlar İnşaat Şubesine ibraz ederek ayrıca mü- nakasaya iştirak vesikası almaları lâzım dır. VI — Mühürlü teklif mektubunu kanuni vesaik ile V inci maddede yazılı ehliyet vesikası ve 96 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka mektubunu ihtiva edecek olan kapalı zarfların eksiltme günü en geç saat 10 a kadar yukarıda adı geçen Komisyon Başkanlığına makbuz STANIN ZN vay onun yahudili- ğine! Gurabi efendi ke- yifleniyordu. — Tatlı tatlı gülümseyerel — Vallahi, ömür- sün, bazirgân! dedi. O kadar 1Vâtif lâtif konuşuyorsun — ki, insan senin sözleri- ne kanmamak müm- kün değil. Öyle ise, kararımız karar, — Ben şimdilik, yideyim bezin otele kadar. Akşam vaki- tinda yelirim. Alla- ha emanet olasin! —12— Öğle uykusundan uyanan İfakat hanı- min karşısında Gürâbi efendi, kendi tersi ile karnını döyurmuş ispinoz gibi, düşünceli duruyordu, Kocakarının üst- : «Neyin var, efendi?» sorularına: cevabını vermekle iktifa etmiş, o gece başından geçecek tatlı macera- nın hayalile tekrar kendinden geçmiş- ti. Aman Allahım! Ne olurdu, şu devlet kuşu, başka kuşların da canlı canlı öt- tükleri, cıvıldadıkları bir zamanda ba- şına konmuş olsaydı da, bundan bol bol, ve daha müsbet ve şümullü bir bir tarzda istifade etseydi! Vaktile, Gurabi efendi, kalem arkadaşlarından, hoş sohbetliğile meşhur birisinden bir fık- ra dinlemişti: Softanın biri boyuna şey- hislâm olmak iştiyakile yanar ve be- mukabilinde verilmesi lâzımdır. «5730> yaz feraceyi rüyasında görüp buhran- lar geçirirmiş. Elli yıl bu ateşle çayır çayır yanmış. Derken, tam seksen yaşı- na bastığı gün, saraydan gelen bir hattı hümayun ile şeyhislâmlığa nasbolun- muş. Arkasına, sırma işlemeli fervel beyzayı, başına da taylasanlı kavuğu giydirmişler.. köşeye oturtmuşlar.. e- lerini, eteklerini öpüp tebrik etmisler.. Akşam olunca, şeyhislâm efendi, harem dairesine girip de, sıra sıra cariyeleri karşısında görünce, kavuğunu başın- dan ,feracesini de sırtından çıkarıp ye- Te atmış ve bunların üzerinde ter ter tepinerek: «Sekseninden sonra gelen devlet yerin dibine geçsin'» diye bağır- miş. İşte, bu fıkra, zavallı Gurabi efendi- nin sulanmıya yüz tutmuş ihtiyar bey- ninde dolaşıp duruyordu. Ve bir taraf- tan, üç çeyrek asır tatmin edilememiş bir nefis, diğer taraftan da, akşama mahcub olmak korkusu o ayni dımağın içinde mücadele halinde idiler. Maa- mafih, nefis dalma galebe ediyordu; 6 zaman da Gurabi efendi, akşamı iple çekmeğe başlıyordu, 'Torikle Takvor kapıcıya moeçhul bir yerden telefon ederek, akşama gelmi- yecek olurlarsa merak edilmemelerini bildirmişlerdi, Bu da Gurabi efendinin ekmeğine yağ sürüyordu. Çünkü böy- lece, atlatılacaklardan ikisi bertaraf e- dilmiş oluyor, ortada sade bir İfakat hanım kalıyordu. Bir hayli düşünüp de, nihayet kendi- ne geldikten sonra, ihtiyar mümeyyiz, karısını no şekilde atlatacağını tayin eder gibi oldu. Onu erkenden, otelin altındaki Jokantaya indirecek, kendisi iştihasızlık bahanesile yemeklere el sürmediği halde İfakat hanımı yedire- çekti. Sonra da, para bozdurmak lâzım geldiğini ileriye sürüp: — Sen yat! Biz şimdi geliriz.. biraz gecikirsek, bil ki parayı bozduracak o- lan adamı bekliyoruz.. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: