İ Rmnyanın halis Türkleri: Gagavuzlar rada bir vatandaşım elime rılamî;;nm:ı" harflerile basılmış fakat ış bir risale.. Hayretle okudum Romanyadan ay bir risale tutuşturdu. hâlis Türk dilile yazılm —— Dost Rumen topraklarından ayrıla * cağım sıralarda, oraları çok dn':g;: bir vatdndaşım, elime küçük bir tutuşturdu. Rumen hlrsr_f"ğ:w.mn“' ş':ıîııielo yazılmış oldu- Ze olan bu risaleye bunun hâliş Türk ğunu hayretle gördüm, ve Me' kumağa koyuldum. Birinci sayfa şöyle «Nice Basarabyada, cada var çok köy, yaşarlar sade Gagav tutarlar hıristiyan dinini, krmglma e e netli insanlardır. Türkçe, öyleeamhmıl ederlermiş eski zamanlarda > : çekilmiş Türk h;lbndmı Tumm dan. Gagavuzların dili, lâfı, a Türkçedir, daha paktir Osmanlı Türl lerin dilinden, zira Osmanlılar çok lâf, Çok söz almışlar Farslar lardan...» : Kitabın müellifi profesör Mı_hzlıhtı::e- kır adında bir papaz. Kapağın üzer Tesmi l:ıı— Bu resme dikkatli bakınca, izgileri adama aslâ yabancı gelmiyor. Mihail Çakır yanyana, şeref mevkdinde asılıdır. Hem rdan bem Arab- u, iki devlet arasında teessüs eden sa- mimi ve mes'ud dostluktan, ittifaktan- beri değildir. Rumen devletinin en gn- dık teb'aları sıfatile harbıumumide biz- terle - talihin garib cilvesi olarak - sa- vaşırken bile, bayrağımız, ocak başın- n în;dom?; W: gördüm! - |da, evi uzak kalan ihtiyar ea: l;u veren yurddaşa: — |annelerle babalara teselli olurmuş! _'Kmı dedim. Bu ne kadar ente-| , Oralara mutlaka gitmelisin, azizim. resan şey! Şul :'Y'k“dm tanışıP | çat'iyen yadırgamıyacaksın. Özlürkce görüşemez .i .|soy adlarını: Kaygı, Çakır, Komanoğlu, — Hay, hay! Ni TU Çobanoğlu, Kutlu, Malkoç, Oğuz.. ora- in? Onlar bir Türkle buluştukça gonsuz sevinç duyarlar. İçlidirler: Zirâ bizi ndilerini ihmal ettiğimizi, ta- nımadığımızı söylerler. Halbuki ruhan bize o kadar bağlıdırlar ki! İslersen &ana Komrad belediye reisi Bay xıB_y— gıya bir tavsiye mektubu vereyim. bi: arkdaşımız çok nazik, mi_s:ı_tîrperver 5 adamdır .Fakat daha iyisi, tavsiyesiz git. O vakit bu Öztürklerin mezıyel:;— rini, hasletlerini daha iyi anlarsın. i: benim gibi, göreceğin ve İşitecei şeylerden sonsuz hıyeu;:n:ızmm. B lik mıdır, a ai ğ;ı;lşıınomınyıdı yüz elli lııı!n_::ie: fazla Gagavuz ernsu);;ö x: Ayvdarma, Baurci, B T Gaydar, Coltay, Dizginci, Kazıl, — yet Lunga, Başköy, Komrü w.v, Ceadır rile on beş, boki, Volkaneşti, Yeniköy, da işiteceksin. Atilâ ordularile burala- ra göçtükleri gündenberi ruhları ayni karakteri, gönülleri ayni ideali, çebre- leri ayni çizgileri muhafaza eden bü kardeşlerimizin arasında, tarihinin aza metini daha İiyi hissedeceksin. Bak, Türk varlığı nerelere kol ve kök salmış, İşiteceğin temiz türkce kelimeler kula- ğına dünyanın en tatlı müziği gibi ge- Jecek. Kalbden kalbe işleyen insiyaki sevgi seyyalesinin tatlı sıcaklığını du- yacaksın. Ve yüreğin ancak, uzun yi lar, hattâ asırlarca süren bir ihmalin ve tegafülün ezasile burkulacak.. Dostumun bu kadar heyecc_m)ı anlat- ümend Ekrem Talu Sıhhat vekâletinde yeni tayin ve tekaüdlükler — Sıhhat ve İçtimaf A“hnı z'nck(î:â“n:;kl tayin ve tekaüdlük- Ha ; Mütekald askeri tabib Hâ- Bergama hastanesi ceki ta- yAKHÜ Trakya, Ankara belediyosi ürü İbrahim Akman Anka- kirman (Alba Julia) sancağında da: S9 tilik Hacı, Dimitrovça, Kubey, B"m;ü_ kca ve Tatar Kopçak adlarile beş Si Yük köyleri olduğu gibi Dobruca “w_ İlstro havalisinde de kesif Gagavu7 leleri vardır.. v? — Bunlar sade Romınyi*i:c mlh'i;m — Bulgaristan dahilinde ceki sihhat müdi SERİ tane Gığg:vnı köyü bulunuyor. B iki |EA %îmfnc:ll Torgay — Sandıklı, le bizde Edirne vilâyetinde de bir 5 |gan hül tabibi Veysel Öke, Gürün t Aardıhan hükümel g iklerine, Gülnar belediye ta- Hüküme aa a rma, Kadıköy bele- Hasib Eminönü belediye tabib - memleket hastanesi operatörü Breğlisi opera - mektebi 1837 mezunların- ma, — mütekald cezacı ğl::nd. Bolvadin — beledi- Derman Yozgad memlexet tayin eöllmişler - bin Gagavuz yaşarmış, Umumi hll'bde: Ütihatcıların valisi Hacı Adil bey, bun ları, hiyanetlerinden korktuğu için hu dud. dışarısına Ve Bulgarla' da, bunlar Türktür diye kabul € İstememiş! — Ne söylüyorsun? - — Evet, azizimt Bu hâtiş Tüğder&. bu (Gagauğuz) ı"; ğ Zamanki hükümetin kapkara - Cehâi ai Yüzünden kapıdışarı — etmişiz. Şı“;.ı— İnşallah bir gün gelecek ki bepsin Gden içimizde, aramızda eğİz. — Anayurda kavuşma ı? giye tabibi liklerine, VAn Ruhi törlüğüne, Bezati süt besüt p ümüne Baydarpaşa Nİ ; Ağaba tehassısi k ğıiyorhr cezacısı Bedil İ Bursa belediye tabibi Kat — Ne diyorsun? Kısmı âzâmı TÜC |e tal a. belediye — tabibi Yeyi, Autü’rk ülkesini bir arzı ’“fı;’e";ıd Hüseyin U’ğ”’;;,,,.nnn belediye tabibi Zeki biliyorlar. Gencleri bizim mektf:hm Remal Kural gıtma Tizde, Üniversitelerimizde, bill Aksı, F İstra Tuallim mekteblerimizde okumak, yö g1 4'-!4'“;, tephirhane tabibi İzget Süley- işmek içiü her yıl, başmpadlir SAĞ İvr, ÜĞ G Gaygyaas eanes ĞĞ ğ ae y evinde |man, tabibi. Basiım giderler. Her Gagavuz — 'a Kaml, Dikili belediye Uyku kurbanları Senelerdenberi uyuyan ve gene senelerdenberi gözle- rini kı rpamıyan insanlar Son günlerde Amerikada (Şikago) da | Mis Patriecla Macgiure adında genç bir | kadın vefat etmiştir. 37 yaşımnda olan bu kadın beş seneden fazla bir zamandan- beri uykuya dalmiş bulunuyordu... 15 şubat 1932 de Mis Patricia Macgiure | yazı makinesinin önünde çalışırken hafif hafif esnemeğe başladı ve arkadaşlarına: — Öyle tatlı bir uykum var ki... Dedi, &kabinde de uykuya daldı... U- yandırmağa uğraştılar muvaffak olama- dılar... Hastaneye nakledildi. Yeniden kan verildi, seromlar yapıldı, fakat hiç | birşey fayda vermedi. Genç kadın nihayet gözlerini hayata büsbütün kapadı. * Bu kadından bahsederken aklımıza bu- na benzer bazı uyku vak'aları geldi, bun- ları okuyucularımıza anlatalım: | Fransada madam (Roz Löjandr) na- mında bir kadın 1883 sgenesinden 1903 se- nesine kadar uyumuştur. Almanyada madam (Klara Rozma adında genç bir işci kızı fabrikada çalış- makta olduğu sırada birdenbire yere yu- varlanmış, 1919 senesi mayısından 1927 senesi haziranına kadar uyumuş, uyan- dıktan sonra bir müddet sıkı bir müşa- hedo altında bulundurulmuş, sonra ta- mamile serbest bırakılmıştiır. Londrada bundan üç sene evvel nalık hisseden adam uykuya dalmış, tam iki sene bu halde kalmıştır. Uykuyu unutanlar... Uykuya dalanlardan bahsettik. Bir de uykuyu unutanlardan bahsedelim: 1932 senesinde Macaristanda Peştede (Honyadi Rober) namında bir adam ve- fat etmiştir. Harbi umumi sırasında A- vusturya - Macaristan ordularında âas- kerlik yapan bu adam 1916 da başından bir şarapnel yarası almış, tedavi edilmi, iyi olmuş, fakat bir daha uyku uyuma- mıştır. Sinirleri fevkalâde muhtel olan bu adamcağızı bir müddet uyutabilmek için yüksek derecelerde uyku ilâçları ve- rilmiş, nihayet zavallı hayata güzlerini kapamıştır. İngilterede Workosopta bir fener ya- kıcısı tekaüde sevkedildiği tarihten iti- baren uykuya veda etmiş, geceleri evin- de, kışın ocağı başında, yazın lâmbası ba- şında sabahlamıştır. Paul Kern adında bir Macar, 1915 se- nesinde harbi umumi sırasında başından bir şarapnel parçasile yaralanmış, o ta- bir hırsız yakalanmış, yakalandığı sırada te- |* Tarihten sayfalar: Köprülü Mehmed paşa nasıl sadrâzam oldu? * *k * Valide sultan yapılan tâvsiyeyi on yaşındaki padişaha söyledi. O da kızlar ağasını çağırtarak: «Köprülü namında birisi varmış, muktedir adammış. Onu kubbealtı veziri edelim> dedi. Süleyman ağa: <«Münasib, ben de bir sorayım!> dedikten sonra Gürcüye haber gönderdi. İkisi bir oldular, Köprülüyü tavsiye eden mimar Kasım ağayı Yedikulede kanlı kuyuya indirdiler. Yazan: Kadircan Kaflı İmparatorluk tahtında henüz on ya- şında bir çocuk oturuyordu. Sık sik isyanlar oluyor, gerek Anadoluda ve gerek İstanbulda yağmalar ve haydud- iukların ardı gelmiyordu. Devlet ida- resi padişahın annesi Turhan sultanın elinde bulunuyordu. Bu kadın padi « şahın büyük annesi Kösem sultanı per- de bağlarile boğdurduktan sonra başlı başına harekete başlamıştı. Maamafih sadece şahsi ihtiraslarını düşünmüyor- du. Devletin kuvvetlenmesini, ortalı - ğin yatışmasını da istiyordu. Halbuki sadarete getirdiği adamlar bunu yapa- mıyorlar, düşmanlarinı ezmekten baş- ka şey düşünmüyorlardı. Çünkü azim- kâr, namuslu, dürüst ve imparatorluğu sevmesini bilen adamlar değildi. 1651 senesinde Siyaveş paşa sadra - zam bulunuyordu. Valide sultanın nü- fuzu, kızlar ağası Süleyman ağanın şahsında kendisini gösteriyordu. İkide bir sadrazama haberler yolluyor, onun h işleri bozuyor, yahud cezalan- darılacak adamları kurtarıyordu. Bir gün sadrazam defterdar Emir paşayı hapsetmek ve mallarına el koymak is- tedi. Süleyman ağa: — Bundan vaz geçsin; hayırlı olmaz! Diye haber gönderdi. O zaman sad- razam fena halde kızdı: — Bu nasıl Sadarettir ki ben bir ara- bın mağlüp ve mahkümu olayım! diye bağırdı, Bundan başka devlet işlerinde başlı ' İ j î Köprülü Mehmed Paşa — Halk, Kasım ağa mührü - padişa- hın mührünü —yani sadrâzamlığı - — Köprülüye almak için sultanıma beş yüz kese para vermiş, diyorlar.» Deyince Turhan Sultan kızdı. işi iyi- ce tahkike lüzum görmeden buna inan- di: — Elbet cezasın veresiz! Hapsedesiz! Dedi. İftiraya uğrayan z hemen yakalandı. Bütün malları zap- tedildikten başka kendisi de Yedikule- de kanlı kuyuya indirildi. Öldürmek başına ve dilediği gibi hareket edebil- istiyorlardı, fakat valide sultan böyle mek için İbşir paşaya mektublar yazdı. |bir emir vermediği gibi daha sonra a- Bu mektublar sadrazamın düşmanları 'cıyarak hapisten çıkartması da muhte- tarafından tutuldu. Süleyman ağaya meldi. Bunun için çekindiler. götürüldü. Süleyman ağa Valide sul-| Ayni zamanda Köprülü Mehmed pa: tana Siyaveş paşayı azlederek yerine 'şa «Köstendil» e sürüldü. Gürcü Mehmed paşayı getirmesini tek-| — Aradân beş sene geçti. Kargaşalıklar lif etti. Gürcü Mehmed paşa doksan | devam etmiş, bu aralık Kasım ağa suç- yaşında bir bunaktı. Paşalar hakkında 'suz olduğunu isbat ederek eski yerine fikri olmıyan, hattâ hiç birine güvene-|dönmüştü. Her fırsatta Köprülünün miyen Valide sultan tereddüd ediyor- | sadrâzam yapılmasını tavsiye ediyordu. du. Bu tereddüdü ihtiyar mimar Ka-| Avyşe Sultanın kocası ve aslen Ermeni sım ağaya açtı. Kasım ağa: olan Süleyman paşa sadrâzamlıktan is- — Siyaveş paşa, Gürcüden bin kat 'tifa edeceği zaman kendisinin yerine üstündür. Eğer sadrazam değiştirile -|Köprülüyü getirm&sini de gene Kasım rihtenberi uyku uyumamıştır. Paul Kern Peşte civarında ikamet ı.-_v-i lemektedir. Günün yirmi dört saatini ü- çer saatlik sekiz devreye taksim etmiş- tir. Her devrenin başında yemek yer. (İç- timaf sigortalar) dairesinde çalışmakta- | dır. Cümlei asabiyesini, ayni zamanda gözlerini korumak için günün bir iki sa- atinde yatağa uzanır ve gözü kapalı ol- duğu halde istirahat eder... İngilterenin belli başlı şahsiyetlerin- den Lord Nutfield pek büyük bir hayır sahibidir. Çok faal bir adam olan bu lord uykudan hoşlanmaz'.. Hiç uyumaz.., E- vinde yatak odası bile yoktur... Ön ya- şındanberi senede ancak bir ay uyudu- ğunu söylemektedir. Meksikada 1000 metre irtifaında bir dağ kaydı Meksiko 20 (A.A.) — Jalisko hükü- metj dahilinde kâin Guadalajara'dan öğrenildiğine göre, Kolovlan kasaha - sından bin metre irtifaında bir dağın kayması hakkında telâş uyandırıcı ha- berler alınmıştır. Bu kayma hâdisesi, günlerce süren ve yer altından gelen gürültülerden sonra vukua — gelmiştir. hastanesi kulak mü | Kasabanın etrafındaki bütün mıntaka- memleket |da kayalar parçalanmış ve Guadaljara- müstafi addolunmuşlar, | Zakateka yolunu kapamıştır. Telefat tabibi İsmall Hakkı, Nik (pikdarı ve hasaratın ehemmiyeti tas - aziz Ülker, Develi bele- İrih edilmemektedir. Defterdarlar . arasnıda mücadele tabibi Ham-| —Ankara, 20 (Hususi) — Ödemiş mal-| müştür. nea dispanser tabibi Avni Ak-| / . 0 pi a Geçkin Burdur defterdar- hığına, Burdur defterdarı Abdullah Ak- tug Kırklareli defterdarlığına tayin edil- cekse geniş fikirli, doğru ve.sarsılmı -(ağa ona teklif etmişti. Fakat şu cevahi yan bir adam seçmek İâzım gelirl, aldı: Dedi. — Köprülü gibi servetten n Kasım ağa bu sözleri söylemekle her |bir ıclıılııplıug'üııgI devleti nasıl id:'::::- iki paşada da sadrazam olmağa liyakat | bilir? bulunmadığını anlatıyordu. Bekliyordu| Günkü kargaşalıkların ve derdlerin ki Valide sultan: büyüğü parasızlıktı. — Peki ama, dediğin gibi bir adam| Köprülü gene sadrâzam yapılamadı. var mı? Varsa kimdir? Bunuünla beraber Kasım ağa sarayda Diye sorsun. — — ve dışarda birkaç fikir arkadaşı daha © zaman Köprülü Mehmed paşadan (kazanmıştı. Sadrâzam Boynueğri Meh- bahsedecek, onun sadrazam yapılma |med paşa Suriyeden gelip Eskişehir - sını tavsiye edecekti. Fakat Valide sul- |den geçerken Köprülü Mehmed paşaya tan beklenen suali sormadı, hürmet göstermiş, beraber — İstanbula Köprülünün sadrâzam olması bah- | getirmişti. Fakat İstanbulda onun sad- sinde tarihci Naimâ da şny_k yazar: — (yâzam yapılması için çalışıldığını anla. «Valide sultan Kasım ağanın tavsi- | yınca hemen Trablusşam valiliğine ta- yesine cevaben: yin ederek emir verdi: — Halk arasında ismi malüm olmı-|” — Hemen gidesin! yan bir adam nasıl sadrâzam olur? rülünün dostları bir manevra çe- — Demesi üzerine Kasım ağa: wâı—. Valide sultana söyliyerek Si- — Evvelâ kubbealtı veziri yaparsı- Jâhdarı Şam beylerbeyi yaptırdılar. nız! Şam valisi Haseki Mehmed paşayı İs- Demişti. Valide bu sözü padişaha |(tanbula çağırttılar. Eğri Mehmed paşa, söyledi. Padişah ise kızlar ağasıflı ça- | Köprülü Mehmed paşanın kendisine ra- Bırtip ihtiyatsız: kib olmadığını sandı. Gözlerini Haseki — — Köprülü namında birisi varmış,|Mehmed paşaya çevirdi. Köprülünün muktedir ve sahibi rey imiş. Onu kub- | düşmamı olan silâhdardan başka Yeni- bealtı veziri edelim! çeri ağası da atlatıldı. O gün Köprülü Dedi. Süleyman ağa: Mehmed paşa gizlice saraya getirildi, — Münasib, ben de bir sorayım. — |Valide sultanın huzuruna - çıkarıldı. Dedikten sonra hemen Gürcüye ha-|Köprülü sadrâzam olmayı şu şartlarla ber gönderdi.» kabul etti: Kendisinin istedikleri her Bundan anlaşilıyor ki Gürcü Meb-|halde kabul olunacak; memuriyetleri med paşa sadrâzam olduktan sonra bir|dilediğine vermekle serbest olacak; hiç fırsat bulan Kasım ağa Köprülü bahsi-|bir vezir veya büyük memur onunla ni tekrar Valide sultana açmış, onu hiç | mücadele edemiyecek; şahsı hakkında- olmazsa südarete yaklaştırmayı düşün-|ki iftiralar padişah tarafından dinlen- miyecek. Saray müneccimi Köprülüyü tam öğle ezanının okunduğu sırada sadarete — getirmenin uğurlu olacağını söylemiş: (Devama 10 ncu tayfada) h Fakat Süleyman ağa ile Gürcü paşa, on yaşındaki padişahın pek tabii olarak aptığı ihtiyatsızlıktan istifade ettiler, isi beraber Valide sultana gittiler;