Mücadele etmeliyiz! Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) mış. Yanımdaki daha genç hanımın BÖZ- lerinden kendi şahsiyetini daha iyi an - Jıyacak hükümler çıkaramadım. Fakat, zarar yok, mevzu çok entere - gsandı. Karşımdaki hanım, Bursada çızl sıkılıyormuş. Sebebi de basit: Henüz muntazam bir poker karesi tertib eğeme- mişler, Bir haftada yalnız iki defa oynı- yabilmişler! Halbuki, pokersiz de hayat olur mu? Zavallı hanım, pokerin bir türlü iyi te- Tâffuz edemediği fransızca ıstılahlarını da kullanmıya çalışarak anlatıyor: e— Aman kardeş, instu yabancılarla oynarken bir tuhaf oluyor., Bir arahk, hani «tapi» mi diyorlar ne duayorlar, işte ondan olmuştum. Yani önümde hiç pa - ra kalmamıştı. O sırada elime bir () ka- ra gelmesin mi? Aman o kadar üzüldüm, © kadar üzüldüm ki..3 Bu tarzda hikâyeleri, şimdı o dakikada da sanki poker masasında imliş gibi, bele- can ve heyecanla anlatığ gidiyor, ya - bol bol poker tertibat alındı; falan yerde, fiiân yerde... Program yapıldı, vapur da Kadıköyüne ve kafaları tahrib etmektedir. «— Nasıl vakit geçirirsinle?» Diye bir sual sordunuz mu, ekseriya alacağınız cevab şudur: e— Sık sık toplanır, poker oynarız! Eğer o da olmasa insan sıkılmaktan Çat- Jıyacak!'» Halbuki poker bir eğlence değildir; bir ihtirastır, masanın etrafına geçip te sü- bahlara kadar poker oynuyan insanlur as- la eğlenmiş değillerdir; yurulmuş, ha- rab olmuşlar ve kısa ömürlerinin kıymet- Hi saatlerini israf etmişlerdir. Bunu dü - ı"menpelıd.ır.xı_vm:diı'ımrünbuı- Cıklı israfının daha derin tahlillerinc gi- Fişmek islemiyorum; hattâ bu yüzden aile münasebetlerinin nasıl harab olduğuna, büdoelerin nasıl bozutduğuna dalr a7 çok herkesin bildiği misalleri de batırla - maktan korkuyorüm. Yalrız şunu söy - Jemek isliyorum, memlekette hüitlm sü- ren bu salgın ile mücadele etmek Vâzım- dır. * Neden dolayı poker yegâne eğience ol- sun? İnsanlar başka türlü eğlerice bul - maktan neden dolayı bu derece üciz ol - sunlar? Okumak güzel bi: eğtence değil midir? Eğet mutlaka sinirlerı uyanık ve gergin tutmak insan için bDic - ihtiyaçsa bunu, ilim veya cemiyet mezeleleri et - rafında yapılacak münakaşı'arla tat - min etmek neden dolayı mümkün olma» Bin? Öyle zannediyorum ki bu salgınla mü- cadele etmek bir ihtiyaç ve zarürettir. Bu Resimli Makale: Çağlıyan halinde görünan her his yalancıdır, hem sahi- bini aldatır, Hem de muhitini... Cenub kutbuna Gitmeği kararlaştırdı Amerikalı kâşif Lincoln Ellsworth, ya- mında karıst olduğu balde Amerikadan Sutamptona gelmiştir. Yakında, dördün- cü seferine başlıyacaklır. Niyeti sonba- harda cenub kutbu civarında Enderoy adasında araştırmalar yapmaktır. Bu maksadla iki tayyaresini birlikte getir- miştir. Soğuk algınlığına karşı yeni bir ilâç: Aşk Almanyanın Kolunya şehrinde yaşıyan bir Fransız doktoru soğukalgınlığına karşı yeni bir ilâç keşfettiğini, bu ilâcın saşk» ve binnetice nişanlarmak olduğu- nu, heyecan duyan, bir çiftin, soğukal - mıya karşı mukavemet hâssalarının art- tığını iddia etmektedir. 60 bin fare bir şehre hücum etti Amerikada Bostonda şehirlerden biri 60 bin farenin hücumuna maruz kalmış - tır. Halk askerlere yardım ederek tüfek, kasatura, makineli tüfeklerle müstevlile- ri defetmeğe çalışmaktadırlar. 100 üncü transatlantik üçüş Alman hava pilotlarından yüzbaşı mücadeleyi her tarafta her atâkadar teş- Blankenberg yüzüncü, transatlantik Kilât yapmalıdır. Bilhassa, Halk Fırkası|uçuşunu muvaffakiyetle bitirmiştir. Halkevleri teşkilâtile bir taraftan her » kesi irşad edici faaliyeti ile, diğer taraf- ftan kendi muhiti dahilinde herkese te - miz, faydalı, ruhu yükselten, kafayı ge - gbetifle FĞi Silseda, temini gi Orada annesi Prenses Helen bi tedbirlerle bu mücadeleyi pek güzel yapabilir. Ayni mücadeleyi maarif teşkilâtırmiz da yapabilir. Maarif teşkilâlımnzın — bu gibi ahvale, kendi katdrosu içinde müni olabilmek üzere bâzı prensipleri vardır. Ancak bunlar iyi tatbik edilmez. Bir ta- raftan bu prensipleri iyi tatbik ettirmek, diğer taraftan her maarif mubhitinde fik- *i bir hayat ve hareket uyaadırmak su- Tetile alabileceği bir hayli tedbirler var- dır ki bunlar bir arayâ geld'kleri zarcan | iyi bir mücadele yapılmış olabilir. Böyle bir mücadeleye çok şiddetli ih - tiyaç vardır. Çünkü yoökyere memleketin ginirleri, keseleri, hattâ aile otakları ha- rab oluyor. Yazıktır! Muhittin Birgen Romanya veliahdi Romanya Veliahdi Mişe?, bir ay ka- dar kalmak üzere İtalyaya — gitmiştir. ile birlik- te oluracaktır. İSTER koymuş, üstüne de: Soruüyor, İSTER İNAN, Bir gazete ilk sayfasına muazzam bir binanın resmini — Burası yıkılmıya mahküm mudur? cümlesini yazmış. Resmi kanulan bina «<Âli Paşa» konağı adı ile avılır. Üniversitenin Uzunçarşıya bakan cephesi önündedir. vakitler Sadaret konağı imiş. Sonra Mercan idadisi olarak xullanıldı, rihayet meşratiyetin ilk yıllarında yandı, © vakittenberi metruk, fakat elân dimdik olarak durmaktadır. Anlıyanların ortaya attıkları iddiaya bakılacak büyük bir yangın geçirmiş olmasına rağımen binanın bütün SUN USLA . Hergün hir fıkra Madem ki benim yediklerimi beğenmedin Aktör Naşid, bahçeli bir lokantada oturmuş yemek yiyordu, Bir kedi ma- sasının yanına geldi, miyavladı. Na- #id bir lokma ekmek koparıp aktı. Ke- di kokladı, yemedi. Ekmeği yemedi ğini görünce bir parça et attı, kedi onu da yemedi. Bu sefer elini cebine götürdü. Beş kuruş çıkardı, omu attı: — AL, dedi, madem ki benim ye diklerimi beğenmedin, bununla be gendiğin şeyi alır, yersin! $ N LA Çifte tayyarelerin Hava seferleri İngiliz tayyareciliğinin son keşfi oları meşhur ikiz tayyare denizler aşıt) ilk şe- ferini muvaffakiyetle bitirerek Fuynes istasyonuna dönmüştür.Bu tayyarenin küçüğü büyüğünün kanadları #srasında bülunmaktadır. Uçan makinelerin birincisi yere sühu- detle inmek içindir. Yolcular ile eşyalar da ikinci makinede bulunmaktadır. Rendi makinesile yere inemiyen ikinci tayyare muayyen bir yükseklikte büyüğünden ayrılıp kendi başına uçmaktadır. İkiz tay- yare bu ilk seferinde birbirinden sühu - letle ayrılıp ayrıca uçtuktan sonra gene birleşerek hava istasyonuna İnmişlerdir. İnsanın men'şei anthropoidler midir? Cape Townda bulunan bir tenubi Af - rikalı fen âlimi, insanın kafâtasına en çok benziyen, fosijli bir kafatası buldu - ğunu iddia ederek demiştir ki: Cenubi Afrikada Pleistoscene devrin- do şempanze veya gorilden ziyade insz- na benziyen kocaman — Anthropoidlerin yaşamış oldukları kat'idir. İnsan ihtimal 2 milyon senedenberi mevcud olan bu Anthropoidlerden — doğmuştur. Kafatası, Cape eyaletinde Sterkstroomda bulun - muştur. Yüzü yassıdır. İnsan yüzünden daha büyük olmakla beraber, şayanı hay- ret derecede insana benzemektedir. Baldvin'in sırları Eski İngiliz Başvekili Lord Baldvin, malikânesinin bahçelerinde tertib et - tiği bir toplantıda şöyle demiştir: 18 senedenberi birikmiş olan kâğıd- larımı gözden geçirecek, ve içlerinden bir çoğunu da yakacak, yırtacağım, Bu suretle sırlarımdan ekserisi mahvol - muş olacak, bu iş benl üç ay kadar meş gul edecektir. IŞ TER Bir | muhtaçtır. olursa İNAN, İfrata giden his maskelidir.s Ayni derecede samim? görünen iki kişiden hişlerinde mu- tedil olanım tercih ediniz. SÖZ ARASINDA - Amerikalı bir kâşif W erree YA YEREYULERA LA ELELESELELEYE YA LA İNANMA! duvarları o derece sağlamdır ki sadece sakfinın Örtülmesi, döşemelerinin yapılması ve pencerelerinin tamir edilmesi ile mevcudlarından elbette daha muhteşem bir lise, veya Üç beşi bir yerde bir ilk mökteb binası olarak kullanılması mümkündür ve o muhit te böyle bir mektabe gerçekten Eğer bu iddla doğru ise ve derhal gözönüne albmnırsa bu yıl şehrimizde sırf binasızlıktan ve parasızlıktan dolayı yeni mekteblerin açılamamış olmasımın zararlarını gelecek yıl hiç değilse bu sem*te telâfi etmenin mümkün olabileceğine biz inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNANMA!| | <. .. Sözün Kısası a— , Geceler Kaç saattir? E Talu ünyada, tuzu kuru, ötesi Berisine | denk, başı tasasız, gönlü ferah ol- mak ne iyi şeydir! ! Haniya eski zamanda iki kapı kulu ko- İmuşuyorlarmış. Söz arasında biri ötekine demiş ki: — Bal ile kaymak bir arada çok lezzete li oluyor. — Nereden biliyorsun, Mehmed? Yedin mi? — Hayır amma, bizim efendi yerken, kapının aralığından seyrettim! Benimkisi de şimdi öyle. Şu, uzunca ömrümde hiç bir vakit ne tuzum kuru, ne ötem berime denk,ne başım tas; ne de gönlüm ferah olmadı amma, b: rında görüp, işitip, hazin hazin iç çeki « yorum. Fakat, biliyor musunuz? Tıpkı ikbal ve servet gibi, bazılarına tasasızlık, kay « | Bir zenginin kâtibesi (Esdk, kata ve gönül rahallığı ödeta batıyor. ÖOlmadık şeyler icad ederek, ken- dilerini zorla hihuzur ediyor, tatlı uy « kularını kaçırıyorlar, Biisali şu iki Amerikalı âlim, Bu zatlat yıllardanberi merak, tasa edinmişler: A- caba gün denilen şoy, gerçekten, herke- gin bellediği gibi 24 saat midir, yoksa da- ha fazla veya daha eksik midir?. Buyurun, işte! Meşhur Lâz fıkrasında- 10,000 sterlin Mirasa kondu ki: , — Temelun sakalu var miydi., yok miye di?.. Kabilinden bir — — Bu, bizim iki âlim efendinin kafalarına iyice yer etmiş, ni« |hayet dağ başında bir mağaranın içine tam bir ay kapanmışlar, ve neticede fet« vayı da vermişler: — Bir gün 28 saat, bir hafta da 6 güne dür! Bu hükmün ne gibi esaslara dayandığte | ni bilemiyorum. Minareyi çalan elbette ki İ önceden kılıfını hazırlar, Bundan evvel — — haftayı yedi güne, günü de 24 saate tak- b sim edenler, nasıl esbabı mucibe güs « eemini lüğünüz Londrs- | termişlerse, bunlar da öylesine bir ta « h !:mgınlmw :":-um kam masal tcad edeceklerdir. Zaten insan l kâtibeliğini yapmış, sonunda, bu daimi denilen saf mahlük kendisine sunulan il. çalışmanın mükâfatını kazanmıştır. Zira,| mi hakikatlere inanmak - için pek o ka- Londralı zengin ölünce, «En mükemmel | dar ince eleyip sık dakumaz, kâtibem>» diye vasıflandırdığı genç kıza| Dünyada yapacak işleri kalmadığı için, tam 10 bin İngiliz Mrası mires bırak-| günü uzatıp kısaltmak maksadile dağ mıştır, başında mağaraya kapanmış olan akıl Bunu haber veren İngiliz gazetesi, bir| deryası Amerikalılar bereket ki gene ça kâtikenin en mükemmel clabilmesi içia|buk çıkmışlar. Eğer orada bir ay daha ne gibi vasıflara malik bülunması içab| kalmış olsalardı, ihtimal ki zihinlerini ettiğini araştırmış ve bu vasıflardan her | biraz daha oynatır, haftanın gününü bire, birini genç kâtibede bulmuştur. Vasıflar | indirir, günün saatlerini de kim bilir ka- şunlardır: ça arttırırlardı. Anlayış, kavrayış, usul ile iş görmek,| Maamalib, günün ve bitahsis gecenin tddiacı olmamak, sükünet, elbise temiz-|kaçar saat olduğu ötedenberi halledil « Nği, sadeliği, tatlı sesi, kabiliyet, İş hak-| memiştir. kında etraflı bilgi. Vaktile bir Osmanlı şairi: Z b «Şebi Yeldüyi müneecimle muvakkit İngilterede 15 milyon ğ Yo Gedlür, elma yakıldı «Mübtelâ-i gama sor kir geceler kaç Avustralyadan İngiltereye gönderilmiş saul!> olan 20 bin İngiliz lirası değetinde ve tam 15 milyon tane elma, sıhhiye idaresinin emrile yakılmıştır. Görünürde. çürük ol- mıyan elmaların yenmeğe salih bülün - madığı anlaşılmış ve bu karar verilmiş - tir. Şimdiye kadar böyle çok mikdarda el- manın ifna edilmiş olması vâki değildir. Dememiş mi? GönedrevartELARLARAA AA DABLEAEAAALALALELARAEEAAARE DEEERENANR. Kütahyada on beşinci yıldörümü hazırlıkları Kütahya (Hüusüsi) — Cumhuriyetin on beşinci yıldönümünü parlak bir su: rette kutlulamak üzere şimdiden koml- teler seçilmiştir. Bu komiteler hazır- ladıkları program -dahilinde fazliyete — geçmişlerdir. 13 rakamının şeameli İngiliz zenginlerinden bir kadının evin- den bundan tam 13 sene evvel yangın çıkmış, bu arada kadıncağız diri diri yan- maktan zor kurtulmuştu. Hâdisenin üze- rinden 13 sene geçer geçmez oturduğu evde yangın çıkmış, bir çok kıymetli mü- cevherleri, antika koleksiyonları harab olmuştur.