BSON POSTA A OR Futbolümüz için yeni ve yerli hakemler yetiştirildi Eğer bu hakemler içinde vaktile bu sahada bir hayli ter dökmüş, iyi ve kötü bir şeyler yapmış olanlar ekseriyeti teşkil ediyorsa, istifademiz büyük olabilir Xazan: Sapper Uykusunda gezinen genç kız. Mücadele ancak birkaç saniye sür-| Algi sabah kahvaltısı için bir saate|larak kaldı ki gördüklerimi âdeta ya- dü. Zira genç kız merakla kapıyı tek-|yakın bir teahhürle aşağı indiği zaman tar açtığı için Alginin kolları arasındalerkekleri masa etrafında toplanmış sıkmakta olduğu adamın harbiye ne-|buldu ve tabaklara alâkalı bir göz ata- zareti zabitlerinden genç Talbo oldu -|rak: ğunu tanımıştı. Kollarını gevşeterek: — Bonjur, diye selâm verdi. Bu sa- — Burada ne arıyorsunuz? diye sor- şamış gibiyim, Budala mıyım nedir? Menalin konuşmıya müdahale etti: — Bayan Kasteldon hiç de budala değilsiniz. Beni çok — alâkalandırdınız, sebebini de söyliyeyim. Fakat odada Bizde bir takım imkânlar dahilinde sis-|lender mezunen Viyanaya gitmiştir. tematik bir şekilde çalışabilen fcderas - Beş eylülde tekrar Ankaraya dönecek- yonların başında futbol federasyonu ge- | tir. lir. Memleketin her köşesinde büyük bir bah ne yiyoruz? gördükleriniz bundan mi ibaret? ğ ; Burton: — Hayır, bir adam daha gördüm ki | "ağbet görmekte olan futbolün daha sü- Bugünkll gmşı" . Sesinin tonu gayri ihtiyari olarak| — Yumurtadan beşlıyacağız, diye|bir sedirin üzerinde uyuyordu. KREMEİRİEREEİ ŞÜNT FERTE, ÜS APEEERİ KÜ v l şüpheli idi. cevab verdi, Bu sırad kapı açılmıştı,| — Menalin tekrar etti: vadili: dodeçişyan. “ÜReÜn NĞ ğ şese yeüşürmdüıııurhınıddıllhıuı- belediyesi festival kamitesinin tertib el y tiği serbest güreşler yapılacaktır. Ko « Muhtelif vesilelerle İstanbuldan Ana- mite başpehlivan namzedleri arasında bif 'Talbo kaşlarını kaldırdı. Algi alnını|gelen Molly idi, ev sahibi yemek liste- | n — Çok enteresan değil mi Çarls? çattı. Şimdi anlıyordu ki bu sual bir|sinin geriye kalan kısımlarını saymak- n.değ ee başkası tarafından kendisine de tevcihtan vaz geçerek ona döndü: edilebilirdi. Derken genç kızın zabiti tanımadığını hatırlattı: — Bu uşak hakikatte yüzbaşı Talbo- dur. Genç kız derhal zabtedilen hafif bir kahkaha kopardı: — İkiniz de pek müşkül bir vaziyete düşmüşe benziyorsunuz? Odama giri - — Bonjur bayan Kasteldon! dedi. Genç kız daha içeri girerken yorgun görünüyordu, elini de yorgun bir hare- ketle alnına götürmüştü. Bu görünüş Burtonu hayrete düşürmedi: — Rek iyi görünmüyorsunuz, diye sordu, erkekdler sandaiyelarini iterek ayağa kalkmak — hareketindeydiler. niz, bu koridordan daha rahat konuşa- |Genç kız: biliriz. Kapı üzerlerine kapandığı zaman yüzbaşı Talbo anlatmıya başladı: — Drummond beni üzerinize mukay- yed olmıya memur etmişti. Sizi Burton ile porkta dolaşırken görmüş, ben de bilârdo salonunun önünden geçerken... Sizi gene onunla gördüm ve sandım ki Gaha yakınlarda bulunarak.. Mofiy zabitin sözünü keserek: Çarls Burton müsbet cevab yerine başımı salladı. Moliy hayrete düşmüş bir çocuk rolündeydi: — Ne demek iztiyorsunuz? diye sor- |du. Menalin cevab verdi: — Şunu demek istiyorum ki bütün gördükerinizi rüyada görmediniz, fa- kat bana söyleyiniz. Ara sıra uykuda i- ken yürüdüğünüz olur mu? — Rica ederim kalkmayınız, dedi.| — Hayır, değil mi baba? — Ne oldu? Sir Corc Kasteldon okumakta oldu- — Fena bir rüya gördüm, beni çoklğu gazetenin arkasından doğrularak: yordu. — Nasıl, nasıl? diye sordu. Uykuda Burton alâka ile: iken yürüdüğünüz olur mu diye sor- — Sahi mi? dedi. Ümid ederim ki bu fena rüyada yemeklerin tesiri ol - mamıştır. Moliy devam etti: — Hem sizi gördüm, hem de Bay . — Çok teşekkür ederim, dedi, zira|Menalin'i. Bir odadaydınız, bir masa anlamış olacaksınızdır ki bu zat çabuk | vardı, etrafına daha altı kişi toplan- tecavüzkâr olmıya müstaittir, ve görü- yorum ki bu düşünce ile kendi kendi- nizi bana muhafız tayin etmişsiniz. Zabit kabul etti: — Aşağı yukarı. B — Mükemmel, o balde şimdi karar verdiğimi Algi size anlatsın. İzahat bittiği zaman Talbo: — Mükemmel, dedi. Bayan Kastel - don müsaade ederseniz sizi bu mükem- mel fikirden dolayı tebrik edeyim. Algi suratı asmıştı: — Ben o fikirde değilim. Bence ken- disini tehlikeli bir teşebbüse atmamalı- dır. Molly: — Azizim, nafile ısrar ediyorsunuz, kararım verilmiştir. — Ben gene söyliyeceğim Genç kız gülerek: — E sonra? dedi. Ve ayağa kalkarak somnambül va- ziyetinde dışarıya çıktı. Bir müddet sonra Algi odanın penceresinden genç kızın o esrarengiz köşk odasına tevet- cüh ettiğini gördü. Endişe içindeydi. Hâdiseyi ıztırabla takip ediyordu. Oda- nın içine hiç beklenmedik bir zamanda ve gayet garib bir vaziyette bir genç kız girince Menalin bir yay ile müte - harrik imiş gibi birdenbire geri dön- müş, diğerleri de ayağa kalkmışlardı. Hayret içindeydiler. Algi bu mesafe - den dahi genç kızın kolları ileriye doğ- ru uzatılmış, bir heykel vaziyetini bü- tün inceliği ile görebiliyordu. Genç kız ağır ağır masanın çevresini dolaştı. Kolları gergin, bakışları sabitti ve Burton birdenbire üzerine çöken hâyretten kurtulmuş göründü, ayağlı kalktı, diğerlerini susturmak için âmi- rane bir işaret yaptıkltan sonra genç kızı önledi. Ve mülüyimetle elini tuta- rak kapıya doğru yürüttü. Bu dakikada 'Algi de pencerenin önünden ayrılarak kendi odasına döndü. Genç kızın gös- termiş olduğu cesaretle soğukkanlılığa Kayrandı. Ertesi sabah Talbo gene uşak kayafetinde onu sarsarak — uyandırdığı zaman rüyasında bile bu meseleyi gör- müştü. — Nasıl olmuş da bu kadar uyumu- şum, diye söylendi. Mollynin rolünü ne güzel oynadığını gördünüz ya? — Doğrusunu sorarsanız ben Bur - tonun bir münasebetsizlik etmemesi endişesile görmekten ziyade işitmiye çalışmakla meşguldüm, maamafih her şey yolunda gitti. Algi geniş bir nefes alarak: — Allaha şükür, dedi mıştı. Konuşuyordunuz. Yanımızda da dular. Evet küçükken yapardınız ama sonraları geçti. Burton müdahale etti: — Bununla beraber dün gece yeni- den somnambül olmuştu. Biz toplan- mış, iş üzerinde konuşuyorduk. Birden kapı açıldı, kızınız göründü. Sir Core Kasteldon hayretle haykır- bir yığın kâğıd duruyordu. Sonra hep|dı: birden ayağa kalkmıştınız, bana bakı- yordünüz. Affınızı rica ederim, bu mü- nasebetsiz rüya bende © kadar canlı o- Günün Bulmacası HLĞ S OA e B BSOLDAN SAĞA: 1 — Lâle devrinin meşhur şalri - Renk. 2 — Kapı altındaki tahta - Umku Tfazlk olan. 3 — Bir kadın ismi - Buzağın büyüğü, 4 — Çift - Cenbeden. 5 — İtalyada bir şehir. 6 — Kırmızı bir taş - Verme. ? — Hiç olmazsa - , 8 — Nefer - Hayret etme. 9 — Bir erkek ismi - Taharri ot. 10 — Bir şöyin iki yanında. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Nazım olmuyan - Kazı şişmanlandır- mak için koydukları yer. 2 — Merkeb - Baş taramıya yarıyaa çey. 3 — Karpuzdan kesilen bir parça - Bir nota, 4 — Yapmak «cürümlerde kullanılır» - Yağkı. $ — Bir nola, OOAAS AA MA MK l İLESİE İM A | — Ne diyorsunuz? Yıllar var ki bu hastalık geçmişti. *(Arkası ver) Bir doktorun günlük notlarından Güneş Banyolarına dair Fennli bir surette yapılan bir güneş ban- yosu sağlam vücudlü çocuklarda ve bü- yüklerde mevzli ve umum! olmak üzere tesirler yapar. Bütün adalât yani etler büyür ve kalınlaşır. Bütün kelot ke- mikleri sertleşir, hazım cihazını faaliye- te getlrerek Iştihayı artırır. İdrar fazlala- şarak bu sayede zehirlerin vücudden gikmazını temin eder. Teneffüsün derin ve sık olarak âlınmasını temin ettiğin- den kanın çoğalmasına yardım ve bütün elildin kan damarlarını genişlettiğinden bu sayede kalbin yükünü hafiflendirir. Kanın taryikı azalır, tansiyon düşer ve cümlei asabiye üzerine münebbih gibi bir tesir yaptığından tekmil vücüdün Iyi bir surette- çalışma kuvvetini artırır. U- müumi neşvünema üzerine gayet müsbet ve canlı bir süretta tasir eder. Bu kadar güzel tesir eden güneşin yuka- rıda saydığımız evsafı yalnız sıhhatli in- sanlar üzerinde tecelli etmez, hasta olan kimselere de ayrıca tesiri vardır. Bunu da yarın göyliyeceğiz. İstanbul cihetindekiler: * (Pertev). Alemdarda: (Eşref Neşet). Beyazıdda: (Asador). Bama'tya- da: (Ridvan). Eminönünde: (Benzason), Eyübde: (Hikmet Atlamaz). Fenerde: (B- milyadi), Şehremininde: (Hamdi), Şeh- zadebaşında: (Üniversite), Karagümrük- te: (Fuad). Küçükpazarda: — (Hulüst). Bakırköyünde: (İstepan). cihetindekiler: Beyoğlu * İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Dalrede: (Güneş). Topçularda: (Sporldis). Tak- gimde: — (Nizameddin). (Nihad). Şişlide: — (Halk). (Nall Halid) . Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İttihad), Sarıyerde: (Nurl). Kadıköyünde: (Büyük - Üçler). Büyük- adada: (Şinasi Rıza), Heybelide; (Ta- naş) M Beşiktaşta: dolu ıçlaı'nıyıyılınshh&olenhnn turnuva tertib etmiş, üç hafta devam e“ decek bu turnuva galibine de (500) lirâ mükâlat vermeği kararlaştırmıştı. Bu turnuva için bu hafta karşılaşacak pehlivanlar şunlardır; hafta Tekirdağlı Hüseyinle 45 dakikalık bir güreşten sonra berabere kalan Ba * baeskili İbrahimle Mülâyimin güreşiniğ enteresan olacağı muhakkaktır. Bu güreşlerin müddeti birer saat ola * rak tesblt edilmiştir. Serbest güreşlerde iki pehlivandan birisi yenilmeyince be « rabere kalmdığına göre, bu turnuvanıll sonu nasil alınacaktır, bilmiyoruz. Bi « naenaleyh güreşlerde sayı hesabile ka « zanmayı ortaya koymak lâzımdır ki ne * tice alınabilsin. Günün en mühlm güreşi Kara Ali ile dünya güreş şampiyonlarından Çek Şeri arasında yapılacaktır. Bizim pehlivanların kıymetini ortayâ kayacak olan bu güreşin fevkalâde güzel alacağını şimdiden tahmin edebiliriz. B güreş için müddet konmamıştır. Yani ikl pehlivan de yenişinciye kadar güreş yı'l pacaklardır. Biz. bunun ne derece doğru olduğunu | kestiremiyoruz. Dünyanın hiç bir tara “ fında yenişinciye kadar güreş yapılma * dığına göre çok mühim olan bu güreşil bu şekilde tesbit edilmesi doğru olmasıl gerektir. Madem ki müddet tayin edil « memiştir. Bu tarzda bir güreş Üç saalı beş saat devam edebilir demektir. Böylt bir güreşin de neye benziyeceğini tah « min edebilirsiniz. Hem güreşen pehli '% vanlar, hem de seyirci için sakat olan bi bimmet ve gayretile dört tarafta iyi kö- sız bir mesai ile bugünden daha iyi ola - bilmesine imkân yoktu. Otuz küsur seneyi bulan futbol urlı-. ğımaz bu programsızlık yüzünden bir tür- | lü hakiki istikametini bulamamış, zaman zaman yetişen yıldızların şöhretli devir-| lerinde parlamış, onların oyun, kudret ve kabiliyetleri azaldıkça, futbol da yük- gekten aşağılara kadar sukut edivermiş - tir. Beş on sene evveline kadar İstanbul gibi belli başlı büyük şebirlerimizde tat- bik edilen futbolün biraz mübalâğa da olsa köy içlerine kadar yayılmış ve ya - yımakta olduğuna hiç şüphe yokter. Yüz yirmi yardalık bir saha dabilinde ayaktan ayağa, vurulan bir top oyunun- dan ziyade, artık bir fen baline girmiş olan futbolün İngilterede bir mektebi bi- le olduğunu düşünecek olursak, memle - kette inkişafını çok arza ettiğimiz bu sporu — gelişi güzel oynamakta hiç bir fayda aramamalıyız. Merrlekette fetbolü en iyi bir tarzda oynıyan büyük klüblerimizden ancak bir kaçı parlak muvaffakiyetlerini muha - faza edebilmek kaygısile büyük feda - kârlıklar ederek şuradan, buradan ge - tirdikleri hocalara senelerdenberi avuç dolusu para vermektedirler. İki sene, beş sene ve daha uzun sent- ler ayda bir kaç yüz lira mukabilinde antrenör tutmağı - bulunduğu —mevkli teabı - ancak bir kaç klübümüz yapabi- liyor. | Şehirlerimiz arasında oynanmakta o- lan huzsusi ve resmi maçların bir taraf a- leyhine ne kadar büyük farklarla bitti- gini şimdiye kadar yapılan Türkiye bi- rinciliği ve son iki senedenberi yapıl - makta olan milli küme oyunları pek açık bir şekilde isbat etmiştir. Eğer futbolümüzün her tarafta mü - gavi bir şekilde inkişafını bekliyecek olsaydık buna seneler kâfi gelmezdi. Fut- bul federasyonunun pek isabetli ve pek yerinde verdiği bir kararla antrenör ye- tişlirme kursunu açmış olmasını biz ya- rınki futbolümüz için en ciddi bir adım ve hareket olarak mütalea ediyoruz. Bir iki mütehassıs elinde, altı ay ka - dar kısa bir zaman olmasına rağmen mun- tazam ve ciddi bir kursa devam etmiş o- lanların bugün muhtelif şehirlere yayıl- dıklarını haber aldık. Mautteessüf kursa devam etmiş olan- Jarın futbol ile münasebet — dereceleri meçbulümüzdür. 4 Eğer içlerinde vaktile bu sahada bir hayli ter dökmüş iyi ve kötü bir şey yap- mış olanlar bir ekseriyet teşkil ediyorsa, futbol federasyonunun himmeti var ol- sun. Ömründe spor yapmamış olan idareci- lerin o sahada muvaffak olmalarına na- sil imkân yoksa futbol çayırından hiç de- Hilse geçmemiş olanların da bize pârlak eserler verebilmesine imkân yoktur. Yerli antrenörlerin kimlerden ibaret olduklarını anlamağa intizar ederken, hepsine yolunuz açık ve işleriniz hayırlı olsun demeği bir vazife bildim. Ömer Besim * Altı aydanberi devam etmekte - olan futbol antrenör kursu nihayetlenmiş ve ehliyetname alanlar muhtelif vilâyetle- re gönderilmiştir. Futbol federasyonu başantrenörü Hir- det tayin edilmesi iyi olacak kannatin * deyiz. Galatasaray su - topu —— şampiyonu oldu | Su sporları ajanlığı tarafından tertif edilen sutopu şampiyonası Şeref stadı hit vuzunda Galatasarayla, Beykoz takımlafi arasında yapılmıştır. Çok heyecanlı bir oyundan sonra Ca * latasaray 5-3 galib gelerek şampiyon ot Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yörebatan, Çatalçeşme sokak, 25 İSTANBUL kararın değiştirilerek muayyen bir müd ! |