T Ağmstos «Son Fosla» nım aşk ve macera tomanı: 52 SON Yazan: Vedad Ürli Mısırın en güzel delikanlıları bin çılgı- saat- Hind- ülkelerinde, — varlığı bir sır taşıyan — bir ilim ni ile karşılaşıyorum. Yarım & tır, her şeyi unuttum: Para bolluğunu da, zenginliğimi de, içinde ynşızı'.ığ:m müuhteşem hayatı da.. çılgın kız!... Ye- yurdunun sâf saadetleri durufkcn Hind ülkelerinin esrarengiz de'rm.ıklı— rinde yuva sahibi olmıya heveslenmeX- te ne mâna vardı?. 'lbpmklnnr'ı mı gi zel değildi, insanların mı mes'ud yu - valar kurmakta âciz idiler?.. Seni bu yerlere- sergüzeştci -ruhun sgrıık.cğı. Sen, kitablarımı okumadılar diye bü tün bir insanlığa en küçük yardımda acak lğıdnr kin besliyen Ve na boyayan Hind sultanından nsın. Herkesten fazla kendime ç bes rum şimdi... Yarın, ün, düğünümüzde bulunmak Üü> Hindistana gelecek olan babamın ine bile bakamiyacağım... Ama, Hindistandah da, kadınlık gururumu kurtararak, prensin hayatının iç yüzü- nü, en gizli noktalarına varınc endikten sonra uzak tereddüd etmeden mermer SÜ - tunun nakşına bastım, gizli ;ennıîı.ı açıldı. Anahtarı kaptım. l)ınîlc'lv.m. Her yan salonun merdivenleri, mli - bir kapıya doğru çıkıyor. Yanı a t .7Haf:f. mavi bir ışık. Tam sütunun yanı başında, Çekmecedeki ysprakl_ı_(ıı— mesini kaptım. Tarihi bir eser, be Alıu—ı Eski Mısır dilile karalamalar. Bir ö yaz küğıd düştü. Kaptım. Guılc:.n:ı ıı ğ ümid parlattı. Bu, n:amıu,ca yazılmı ş' t. Bir sayfanın tcr—:umnsıy:ğı. Yazıyı| tanıdım: Prensin yazısı, okudum: z — Totames bir gece Mısırın en gü zel delikanlılatını sarayına çağırttı. Fir'a- vunun sarayı Habeş ülkelerinden ge- tirtilen en müstesna koku!?rla du!m__ııa- tu. Delikanlılar kraliçelerinin yüzüne bakamadılar, yere kzpav:.dılar. Onuı_: füsunu o gece o kadar göz kamaştırıcı ldi. Kraliçe: N « — Gençliğimin füsunu sönmede isterim ki vücudümü mumyıılî Tn a)î ve altın beşiğime yatırsınlar.. gş.ı:en.n Sözünün mânasını öğrenmek - istiye hlarının kollarında şehvetin son PZ saltanatını süren kraliçeyi, şafak sarar” ken kendi insanları ? Mmumyaladıktan sonra musl ri arasında altın beşiğine yatırd liçesinin bu bir anlatılışı idi, ; ahtarı kaptım. Sanki s-srzırcnlıîı_f rüzgâr, gizli dairelere .-.-,ılzml ğ doğru beni attı. Anahtarlı at her şeyi göze almıştım. ©0 açıldı. Bir koridor.. © tam karşıda Fir'avun r timsali.. kapıyı tekrar dım. Bulunduğum koridt s Undu ve yerlere kalın halılar serilmiş- ti. İlerledim. tek h doğru iniyordu. Merdivenin iki haşında gene iki Fir'avun hf-ykelı.. akşamdanberi heykellerin donus.' ama korku verici bakışlarına öyle alıştım ki titremedim bile. bütün varlığım Simdi bir noktaya saplı — İdi. -Prensîn iatbud Ps'ırcng;z dairelerinin baş Sâ” Onlarına ulaşmak. K !»!udwo»ııp_—; indim, lndimhîır e il diyordu. t i.-î %eîî ;);s yok. Denedim: aladım, gözetledim.. bir kori- a.. ayni kırmızı ışik Ve duvarla- sir tarihine âld canlı oyma'ar. dorun sonunda bir merdiven daha.. tım. Ansızın durdum. en diken kesildi. Bir & i Uğur idim. Dinledim. Bu,_mh.'ıîb_ır EFultuya benziyordu. İlerideki kapının Udinda bir hareket / vardı tür- Geçtiğim koridorlar, saray wlun;ariîe esrarengiz kimya daireleri arasında bir bağdı. Kimya âlemine asıl şimdi var - mak üzere idim. İlerideki kapıya yak laştıkca uğultular daha iyi %şıdıl:b*.h yordu. Bu kapıya gözüm ilişir ilişmez niden titredim, Mahud korkunç ha- 1 buraya da nakşedilmişti: Her yan- da rastladığım ölü kafası,. Oyuk sii h göz yerleri, gelen yabancıları san- kuvvet vermiye çalıştım ve.. yavaşca merdivenlere doğru ilerledim. Aşağılarda başlı başına bir kimya â- lemi serili idi. Sendelediğimi hissetti- ğim için bir parmaklığa dayandım. Gördüklerim o kadar çoktu ki başım dönüyordu. Sonsuz görünecek kadar geniş ve mermer döşeli bu mahzenler- Sayfa 13 Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda darağacı altında biten memuriyet hayatı: 58 '- Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahili!o Nazırı-veeski meb'us Ebîbekir Hâzım Nişanlısını elinden alan bir adamı öldürmekten suçlu adama cinayetinden pişman olup olmadığını sordum: * Hayır, diye bağırdı. Hiç pişman değilim. Ona can | verilse gider, vallahi billâhi yeniden öldürürüml!,, |'_ Bu mahkümun böyle pek zalimane| — Bacağın kesildiği ve mahpusluğun :'xir kin ve husumete, işkenceye maruz | on seneye yakınlaşmakta — bulunduğu kalmasının sebebi şu imiş: Zati bir men | için inşallah, yakında affedilirsin. Kö- foat vesilesi olmak Üüzere —mutasarrıf ye dönünce, Ayşeni başka kocaya var- tarafından, Sinobun umum ahalisin - | mamış görürsen, onunla evlenir misin? den her ferd için üç kuruş alınarak, ka- — Başına bir tas su dökerek alırdım, sabadan galiba iki kilometre uzaktaki | Yazık ki, çok yazık ki zavallı Ayşe şüp- de muhteşem bir kimya enstallasyonu | Se) vardı. Her yanda, uğultulu makineler, K& ndekten her ne çıkmış ise üs- -İdim. Kapıyı araladım. Az ıiuıııımmmıııımununmıuunuıııı ki geri fırlatacak bir korkuyu vermeğe memur birer azrail gölgesiydi. Bu korkuya öyle alışmışım ki ilerle- kaldı, bir & koparucaktım. Muazzam — bir kimya dairesinin balkonunda bulunu- ardum. Her yan demir parmaklıklar |d rdu, Gözümün önünde aşağıya sevkeden cam borul. bu yer, kaynar mâyilerden akla gelmedik maddeler çı- karan muazzam bir fabrikayı andırı- yordu.. yalnız... amelesi yoktu., bütün bu âlemi, bir elin idare edebileceğini mek bile bir uki buralara bir kişiden ba: nin girmediği, giremediği muhak O bir kazanın y bir sup Başdöndürücü bir uğultu her yana içinde 1. İlk önce olduğum yerde dur am. — Niçin?. Kendim de bilmiyordum. Bu boğuk hava, bu inliyen buharlı muhit, beni « etmiş gibi idi.. ulaşmak istedi e, bütün fedakârlıklarına T! i âleminin d diği esrareni dim., Rüya i bu?,, Azmin en büyük engelleri lduğ Şt boy cam borular, kireç su g deyi, belli, birç ordu. Heyecan veri çerçevesi içinde tek yoktu, İlâhi bir el, bütün bu muaz lonun da bir elektrik düğmesi var. Bas-| & Keşif bedeli 6354 lira 38 kuruş olan Kadık İl inci mektebinin tamiri açık ek- siltmeye kon tur. Keşif evrakile şartnamesi Levazım Müdürlüğünde - görü- lebilir. İstekliler o, hh kanunna yazılı vesi n başka en az 5 bin liralık bu işe benzer iş yaptığına ve eksiltmede n bir hafta evveline kadar Nafıa Müdür- lüğünden alacakları fen ehliyet vesikasi le 476 lira 58 kuruşluk ilk teminat mak- buz veya mektubile beraber 9/8/938 Salı günü saat 11 de Daimi Encümende bu- Tunmalıdırlar, — (İ) —— (4763) vvva Keşif bedeli 8500 lira olan Eminönü, Fatih, Beyoğlu, Bakırköy, Kartal Kadı- köy. Beykoz, Çatalca, Sarıyer Üsküdar, Eyüb Adalar, Silivri — Şi- le kazalarındaki ilk mekteb — binalarının — yaptırılacak — soba — baca - Jarı açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnsamesi Levazım Müdürlüğünde görüle- bilir. İstekliler 2490 No. li kanunda yazılı vesikadan başka Sen işleri müdürli- ğünden alacakları fen ehliyet vesikasile 637 lira 50 kuruşluk ilk teminat mak- buz veya mek'ubile beraber 9/8/938 Salı günü saat 11 de Daimi Encümende bu- Tunmalıdırlar ” (.) — (4762) aa Küçük Mustafapaşada yapılmakta olan okul inşaatına ilâve olarak yapılan ve keşif bedel 87880 lira 16 kuruşa baliğ bulunan ikmali inşaat kapalı zarfla ek- siltmeye konulmuştur. Eksikme 12/8/938 Cuma günü saat 11 de Daimi Encümen- olacaktır. Şartname ve buna aid projeler 190 kuruş mukabilinde Nafıa 1 lacı de yapi! alı vesikarlan Müdürlüğünden alınabilir. İstekli olanlar 2490 sayılı kanunda ya başka 25000 Hralık bu işe benzer iş yaptığına dair 938 yılına aid Nafra Vekâle- tinden alınmış ehliyet ve Ticaret Odası vesikalarını ve 2842 liralık —muvakkat teminat makbuz veya mektubile beraber teklif mektublarını havi kapalı zarfları yukarıda yazılı günde saat 10 na kadar Daimi Encümene vermelidirler. Bu sa- alten sonra verilecek zarflar kabul olünmaz. (4880) _.-—————-'—'l'—___ n moma—muamamm Baş, diş, nezle, grip, romatizma kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. H İcabında günde 3 kaşe alnabilir. N EE BH â—ıîu'lilllllllllllllllllllllHIIIIIIIIIIIIIIIHIİIIIIIllllllllllMIIIIlllllllllllllllllllllllllllllll|I|â Hava Kurumu BÜYÜK PİYANGOSU 4 üncü keşide 11/ Ağustos/1938 dedir. Büyük ikramiye: 50.000 £iaarr... başka: 15.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle B(:)':.vne 20.“0(”) liralık iki adet mükâfat vardır... (14 diye kadar binlerce kişiyi zxengin eden bu piyangoya GW ak etmek suretile - siz de talünizi deneyiniz... H Ğ;mııı demek!.. duman saçıcı kazanlar, kaynar sular | insan |* tüne atılmak ve mahkümlardan bir ana ihale edilmek suretile yaptı- rılan şosenin bir kısmı bu zavallı ma verilmiş. O da, emsali vechile tü- | tün parasından başka kendisine bir şey memesini mutasarrıfa şikâyet et - niş, Sinobda mahiyı iyen kim- se bulunmıyan bu aleni sırrı - ifşa et- ,|mek cürmie gazaba uğramış! Hapishane müdürünü arattım. Fa - na girer girmez savuşan de derdest ettir Otuz beş müazlüm mal yemişti. yaşlarında görünen bu sun bir katilden dolay şılmıştı. O inlerine ve detlerinin üçte ikisini bitirenler salıve- iliyordu. İsmi Ali olan bu mahpus da, şu hale nazaran bir ik; sene sonra affe- dilecekti. Ali, diz kapağından kesilen bacajı - nın yarası lunca, teşekkür kol- tuk değneği ile bana geldi. Kendisile uzunca konuştum: — Bak, dedim, bunca senelik hapis- ten, ikj ay sürmüş olan zindan işken - celerinden sonra bu genç yaşında bir bacağını da kaybettin. Belki ilerisini, gerisini düşünmeğe vakit bulmaksızın, öfke ile yaptığın bu cürümden şimdi kim bilir ne kadar pişmansındır! Ali, şiddetle: — Hayır, cevabını verdi. Hiç pişman id Bilâl türbesine, iki tarafında | hesiz benim ve kendisinin uğradığı be- Tâlardan içlenerek ince hastalığa (ve- reme) tutulmuş, bir sene -babasının İ ktan sonra ölmüş! Ali ağlamağa başlamıştı. Kendisini o zamanki tabirle meriyülhatır zevata mahsus odada yatıp kalkmak üzere ue mumi hapishaneye Jade ettirdim. İlk fırsatta affına çalışacaktım, Katlin ta- savvür ve taammüm ile ika edilmiş ol- masma göre, Alinin kanunen idam ce- zasına mahküm olması lâzım g dinayet temyiz mahkemeler açık olan esbabı muhaffefeyi Z dikkate alarak muvakkat kürek ceza- sına hüküm vı Ben her ne E imizde e mücrim de « Bilsem de, eğe 1 cari olsa, Al n |mezlerdi. 294—- BİR CÜR'ETİ LİSANİYE MAHPUS HAMLACİ BEKİR VE Sinobda, umumi hapishane denilen kale zindanlarından sonra, liva hapis- 8 ini ziyaret ettim, Bugün bile ha- pishane deyince, ilk bakışta dikkati celbeden şey, maddi ve manevi bir se- falet ile mahkümların on altı, ilâ otuz, otuz beş yaşlarındaki insanlardan mü- rekkeb olmasıdır. (Arkası var) Deniz — Bu güzel deniz mecmuasının otuz sekizinci sayısı çok zengin münderecatla, birçok süvarilerimizin yazılarile İntişar et- miştir. Ülkü — Halkevleri merkezinin çıkardığı bu san'at, fikir ve kültür mecmuasının 66 nci olmadım ve olmam da! Kesilen bacağı- mm evvelki gibi sapasağlam yerine yapıştırılması mümkün olsa, cezam hü- tün bütün affedilse, öldürdüğüm kuduz köpeğe yeniden can verilse vallahi, bil- lâhi gene öldürürüm! Sonra da güle oynıya gelir, gördüğün zindana girer, çıkarttığın zinciri topuğuma takar, lâ- leyi boğazıma geçirir, o hasır eskisinin üstüne gene yatarım!, — Demek, bu adam öldürmedin? r, beyim, üç gün, üç gece dü- üşüne köyünün kenarında, evi- nin etrafında bekliye bekliye öldür- düm. Bu kadar şiddetli ileri geliyor? rdim. Beş sene ka lamıyarak Yemen çöll âni bir öfke ile düşmanlığın r tezke- rinde kal- Bayısı zengin bir münderecatlâ Intişar et- “miştir. Tedavi Kliniği — De. Akil Muhtar Özden'in çıkardığı tıb mecmuasıdır. 29 uncu sayısı İn- tişar etmiştir. Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumunun çı« kardığı bu çocuk meemuasının 08 incj sayi- S1 birçok güzel yazı ve resimlerle İntişar et- miştir. Altan — Elâzığ Halkevi mecmuasıdır. 36 - 97 - 88 inci sayıları bir arada çıkmıştı: Ertuğrul Sadi Tek Tiyatrosu Pazartesi (Yeşilköy) de Sah (Suadiye Plâjj da Çarşamba — (Büyükada) da Perşembe (Heybeli« ada) da SÜT KARDEŞLER Resimli zabıta m Ayşenin hayali, bir 3 Si endisi gibi, benimle be raberdi, Zavallı kız, senelerce — bemi |sadakatle bekledi. Ben tezkeremi ala- rak köye dönmeden üç yıl önce bu ca- navar, onu, babasının evinden zorla dağa kaldırmış. Hattâ o sırada parma- ğini da kırmış. Halbuki ben, Yemen ellerinde o parmakların kınalı, kına - $ız güzelliklerini T hatırlıya yaşadım. Evet, ğa — kaldırmış, ırzına geçmiş, sonra babasından iste - miş. O ihtiyar baba da ne yapsın? Ar- dan bunalmış, kızını artık benim ka- bul etmiyeceğimi düşünerek ister iste- mez nikâhlamıya razı olmuş. İşte, onu o canavarı bunun için öldürdüm, Be-| jnim yerimde olsan, sen, ne yapardın |beyim? Ali, son sözünü, gözlerini gözlerime rek söylemişti. Haleti — ruhiyesi, ki, bana geçmişti. Hiç düşünmeden cevab verdim: . ptiğını! , dedi, uzun bir nefes al- tayf gibi, hikâyemizin hal şekli Komiser mutfağa girdiği zaman, elek- trik ütüsünün daha sımsıcak olduğunu farketmişti. (4 numaralı resimdeki hara- ret endikatörünün vaziyetine bakınız). Mutfağa ikinci defa döndüğü vakit ise, ütü soğumuştu ve endikatör de en aşağı dereceyi gösteriyordu. Madam Müurlel sü- at üç gularında ölmüştü. Halbuki karâ- kola saat 6.30 da haber verilmişti. Bina- enaleyh komiser ütünün ölümden sonra | kullanılmış olduğunu anladı. Bebeb açıktı. Mister Murlel karısını Öl- dürmüş, pantalanüna sıçrayan — lekeler. çıkarmak için'iki çareye başvurması icab etmişti. Ya pantalonu yok etmek, veya- | hud da lekeleri ailerek pantalonunu ütü- lemek, Mürlel ikinci şıki tercih etil. (1 | ve 2 numarak resimlerde, Muriel'in pan- talonu Ütüsüz, 6 numaralı resimde ise ütülüdür). Binaenaleyh ütüyü pirlze taktı ve komlaer evine geldiği zaman, ü- tü daha soğumamıştı. Hâdise biraz da- ha elenince, bazı kan izleri daha bülün- du. Murlel de cinayet mahkemesine ve- | rildi.