29 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

29 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta,, nın Hikâyesi “umumun KISMET OLUNCA mmm NM. Çevirer: İsmel Hulüsi mmm Odette, Madam Tuldirat'nın söyledikle- i yordu. Madam Tuldirat, atını yere yaydıktan son- ile bir kupa kızını şte bu sensin, demişti, sana bir yol| var. Bu yol çiçekli bir şehre çıkar, Bu şehirde sen bir erkekle yüz yüze gele - peksin., Erkek seni sevecek, sen bu er - keği seveceksin. Bir kalabalık var. Dü - 3ün var. Ondan sonrası. aydınlık, Hem bu evleneceğin adam muhakkak bir dok- nüyordu. Kocası öldüğü gündenberi her şeyden, hattâ dünyasın - “dan elini eteğini çekmiş sayılırdı. Ar - * kadaşlarının — toplantılarına (gitmezdi. "Terzilerde, moda mağazalarında dolaş - mazdı. Fal doğru çıkarsa Odette'in hayatında © büyük bir değişiklik olacaktı. Genç dul için yeniden bir hayat mı başlıyordu? Bir? doktorla mı evlenecekti? Acaba hangi! doktor olabilirdi? Madam Odette kenâi doktorundan baş- ka hiç bir doktorla konuşmuyordu. Ken- di doktoru ise çoktan ellisini geçmişti ve| hastaydı, bu mümkün değil, * Günler geçti. Odette birdenbire hasta- Indi. Bu hastalık mühim değildi. Dok “toru baktı, — Merak edilecek bir şey değil, dedi, in içinde iyi olursunuz. Yalnız Size ti em.. İyi olur olmaz bir su şeh-| © rine gitmenizdir. İ Odette doktorunun tavsiyesini dinledi.| Yanına Dims'i aldı, Dims ufak bir Rus © köpeği idi. Yaşı epey İlerlmişti. Pek te gü- © zel sayılmazdı. Fakat Odette onu çok se-| verdi! Bir kere sadık köpekti. Sonra 'Dims'i ona hediye eden kocasıydı. | Dimsle birlikte otele indikleri zaman | © Odette falı hatırladı... Çiçekler içinde bir © şehir. İşte burası öyle bir ş»hirdi. Bir © doktor. Eğer kendi doktoru da beraber gelmiş olsaydı. Kısmetinin o olduğuna hükmedecekti amma, Hastalıklı ihtiyar doktoru gelme- © mişti. Gelmesine de imkân yoktu. Böyle « yerlerde o büsbütün hastalanıyordu. O- dette güldü: — Ben de bir fala inanıyorum... Yemekten sonra otelin taraçasında o - turuyordu. Esmer, uzun boylu, yakışıklı © bir erkek masalar arasından geçerken © hemen herkese selim veriyordu, Odette'e de selâm vermişti. Ve Odette bu tanımadığı yakışıklı er- “keğin selâmına mukabele ederken yüzü- ş ne çok dikkatli bakmıştı. Tam manasile güzel bir erkekti. Çok zarif gülüyordu. Yüzünde ince bir mana vardı, Odette ma- sa komşusuna sordü: — Kimdir? k 7 lin dokforu, çok kibar bir insan. Doktor Falguet. wi mi? yır bekâr. bunu sorduğuna pişman olmuş- —EH Odet tu. Lİ “O gece Dims hastalandı. Odette köpe-| Bini hasta hasta bir kenarda birakamazdı. “ BABA GRE ARE LAL EKA güzel o yatımın romanı yarabbi, benim ha- çin ne güzel bir netice idi bu... Hiç umulmıyan bir ne- b) otice mes'ud bir nihayet. Senelerce ü- 7 an sonra... Sabahi eyin Örüm zannettim, Gi © dim. Sizden adresimi yazmamış... bana ge bana hiç ş ge i den geçen on şu kadar re silindi onu terkedeli bir çmemiş gibi geldi. Kalbimde yen terkettiğini zannettiğim ğin bütün uyanışını duydum. Kalbim bir daba böyle ılık böyle tatlı > çarpamaz zânnediyordum Halid.. ah bilemezsiniz onu ne kadar seviyorum... «— Doktor köpeğim hastal.» Bir baytar bulup göstermek lâzımdı. Odasından, bir baytar bulması için otel İ kapıcısına telefon etti. Otel kapıcısının İ cevabı hiç te hoş bir şey değildi: Bu kü- çük şehirde baytar yoktu. Fakat her hal- de bir şeyler yapmak lâzımdı. Bir doktor. Odette telefonla doktor Falguet'yi a - radı. İtor işi ise ben yapayım. SON POSTA yar doktor vardır. Epey zamandır dok - torluk etmiyor. Belki o köpeğinize bakar. | Yalnız telefonu yok, ker niz, Odette köpeği kucağında bir otomobile bindi. Doktorum kapısında durdu. Ürke- rek zili çaldı. Kapıyı açan genç bir erkekti. — Ben doktoru arıyordum. — Babamı mı? — Evet. — Yeni yatmıştı kaldırayım . Bir dok- Kendini tanıttı: — Doktor Desrentier, ihtisas imtihan- Jarımı verdim ve bugün Paristen buraya geldim. — Nasıl anlatayım doktor.. Odette anlattı, — Hay hay madam, ben, babam, an - nem hayvanları çok severiz. Hem bu - rada bırakınız biz bakalım. Otelde lâzım gelenleri yapmak sizin için güç olur. * — Doktor, köpeğim hasta! — Madam fakat ben doktorum, baytar “İdeğilim. — Biliyorum doktor!.. — Fazla ısrar etmeyiniz madam. Odette'in canı sıkılmıştı. Amma her! halde bir şeyler yapmak lâzımdı. Doktor | Falguetten başka bir doktor. Şehirdeki bütün doktorları Hepsile ayrı ayrı konuştu! t madam ben doktorum. mı ediyorsunu Hasta kö - İ peğinizi siz doktora mı tedavi et Hasta pireleriniz, tahtakuruls onları da tedavi edelim mi? Bunlar ne ruhsuz insan burada kendine koca olacak doktoru bun- ların arasından mı bulacaktı? Asla. İz - tırabını unlamıyanlarla © hiç anlaşabilir miydi? Nihayet gene kapıcıya derdini dö Şimdi aklıma geldi. Şehirde bir ih öğrendi. | Müsabaka imtihanı Bir ay sonra Odette, kocası genç dok- tor Desrentier il€ birlikte Parise dönü - yordu. YARINKİ NÜSHAMIZDA; Doktor Dumoise Yazan: Rudyard Kipling eviren: Hatice Hatip Bu bir fenni hakikattir ki; EREM PERTEV Cildi temizler, gergin pürüzsüz ve tutar. Buruşuklukları giderir, tabif güzelliği muhafaza eder. iz gitmelisi -| | İİ t CERİT LL TERLİK Zira İTİ a a dü . , .|- Avrupa ve Amerika'ya talebe gönderiliyor Maden tedkik ve arama enstitüsü Genel i Direktörlüğünden : I — Avrupa ve Amerika'ya tahsile gönderilmek üzere müsabaka ile 20 talebe seçilecektir. Bunlardan 12 si maden işleri veya maden endüstrileri Jâkader muhtelif ihtısasları elde etmek üzere mühendisliği ve 8 i de Jeolojik ilimleri tahsil ede- ceklerdir. P TI — İsteklilerin aşağıdaki' şartları haiz olması lâzımdır: a — Madenlerde veya saha üzerinde çalışabilecek kabiliyette ve sıhhati tam olmak «Sıhhi muayene Ankarada yapılacaktır. c — Lâakal Lise veya Kollej mezunu olup, olgunluk vesikası haiz bulun- mak, d — Yaşı 18 den aşağı ve 25 den yukarı olmamak. II — Her istekli, mühendislik veya jeologluk mesleklerinden hangısıni seçtiği- nl vereceği istidada açıkça bildirmeğe mecburdur. Müsabaka notlarının tasnis fi, her iki mesleğin imtihanlarına girilmiş olsa dahi, seçilen mesleğe göce yapılacaktır. Mühendislik veya jeologluk kaydını taşımıyan istidalar kabul edilmiyecektin, IV — Müsabaka şu derslerden yapılacaktır; a — Cebir Her iki meslek için mecburi b — Hendese , » , e — Fizik d — Kimya e — Ecnebi bir dil 1 — Nazart hesap g — Müsellesat h — Mihanik i — Jeoloji j — Zooloji k — Botanik > > , V — Açılacak müsabakada Üssü mızanı kazanmış olmakla beraber, gönüeris lecek talebelerin, ihraz ettikleri derece itibarile, mühendislik için kazananların ilk si ve Jeologluk için de, ilk 8 i arasında bulunmaları şarttır. İssü mizafın he: k mi — , , » m ». * , , , iş > , Yalnız Mühendislik için mecburi > , » , > » > , > Yalnız Jeologluk için mecburi » > da, ecnebi lissndan kazanılan numara abakalarını kazanan 12 kişiden ilk 8 1, mühendisi doğruya teknik branşlarında tahsil ettirilecek ve 9 uncudan 12 hciye kadar olan 4 kişi de, maden işletmelerile madeni endüstrilerin idari ve ticari vazifelerine hazırlanmak üzere «Ticaret ve Organizasyon mühendisis olarak yetiştirilecektir. vi Tahsile gönderilecek olanlar ileride tahsil müddetleri kadar Devlet em- rinde mecburi hizmete tâbi olduklarından bu hususta mükellefiyetlerini tevsik etmek üzere bir taahhüjname verecekler ve bunun için de muteber kefil göste receklerdir. VII — Müsabaka imtihanları Ankarada yapılacaktır, Tarih ve mühlet şunlardır: a— M.T. A, Enstitüsüne son müracaat tarihi: 24 Ağustos 1938 sayılacaktır, #in doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasından: 1.— Bankamıza müsabaka ile «10» müfettiş namzedi alınacaktır. 2. — Bu müsabakaya girebilmek için Siyasal Bilgiler veya Yüksek İktisad ve Ticaret okullarından veyahud Hukuk Fakültesinden veya bunların yabancı mem- leketlerindeki muadillerinden diplomeli olmak lâzımdır. b — Sıhhi muayene tarihi: c — Müsabaka imtihanları: nüfus hüviyet cüzdanını, hüsnühal gehadetnamesini veya bunların tasdikli lekçelerini, son müracaat ta 3. — Müsabaka 7, 8 ve 9 Eylül/938 günlerinde Ankara ve İstanbul T, C. Zirsat Bankalarında yazı ile yapılacak ve kazananlar Teşrinievvel içinde sözlü bir im- tihana tâbi tutulacaktır. 4, — Müfettiş namzedleri: zere ayrılan müfettiş namzı sayılırlar” Müfettiş namzedleri iki senelik bir stajdan sonra müfettişlik imtihanına tâbi tutulacaklar ve kazanırlarsa «175» lira aylıkla müfettişliğe terfi ettirileceklerdir. «Yeni kanunumuz mucibince bankamız memurları da tekaüdlük hakkını haiz- dirler.» 3. — İmtihan programı ile sair şartları gösteren matbuâlar Ankara, İstanbul ve İzmir T. C. Ziraat Bankalarından elde edilebilir. 6. — İstekliler, aranılan ve ların asıllarını vi noterden tasdikli suretle- rini bir mektubla Ankarada Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Teftiş Heyeti Reisliğine vermek veya göndermek suretiyle müracaat etmelidirler, Bu müra- cant mektubiyle vesikaların en geç 24/8/9838 tarihinde Teftiş Heyet! Reisliğine gelmiş olması meştuttur. o «2397 «4402. OĞUL 140, lira aylık verilir. Askerliki, yapmak ü- dleri askerlikten avdetlerine kadar maaşsız mezun Şan ellerinden daha sıcak... Halidin elle rini taze bir yaradan akan kan gibi $i- cak, sıcak aslatıyordu. Helidin içinde ne hercümere vardı. miyordu. Iztırab çekiyordu. Mânasını cümle ile Made edebilmek kabiliyetini kaybetmiş Yalvarırım size siz de büyük olunuz. | bir ıztırabdı. Duygusu, daha fazla madei büyük olunuz. hakkımız yok, yemin |di bir acıya benziyordu. ederim ki beni bedbaht etmeğe hakkı-| Ne fena şeydi bu sevgi, ne korkunç, nız yok... Sizin bütün hayatınız! bir azabdi bu sevgi. var. henüz ne kadar gençsiniz.. henüz | rdu. Omuzları titriye, öyle gençsiniz ki... Fakat benim hiç|titriye hıçkırıyordu, küçük bir çocuk bir şeyim kalmadı. Eriştiğim zannelti- | gibi omuzları titriye, titriye yüksek ğim bu saadeti elimden alırsanız benim | sesle ağlıyordu. Bu göz yaşlarının senelerdenberi tu- tulmuş, senelerdenberi salıverilmemiş göz yaşlarının mânası açıktı, — Babamı ne çok seviyor! diye dü - şündü, Bu kadar sevdiği halde, ıztırab çektiği banıza; «Onu sev n: banız sizi bedbaht edecek bir saadet istiyebilir mi? Genç adamın tuttuğu ellerinin üstü- ne alnını dayadı. Hıçkırıyordu. Genç bir kız gibi omuzları göğsü sarsıla, sar- sıla ağlıyordu. Göz yaşları ne sıcaktı... Ne kadar sıcaktı bu gözyaşları... Halidin tutu - bilmişti. Bu kadar sevdiği halde kaybolmayı çekilmesini bilmişti, Ne düşündüğünü, ne düşüneceğini bile- ! halde için! bir sfenks gibi vermemesini | Direktörlüğüne göndermeleri ve sıhhi 28 Ağustos 1938 20 ve 31 Ağustos 1838 varakasını, mekteb birer suretlerini, 4 kıt'a fotograf ve di- ine kadar Ankarada M. T. A. Enstitüsü Genel muayeneleri için de tayin edilmiş olan günde öğleden evvel Bay Hasan apartımanındaki Enstitü merkezinde bulun- maları ilân olunur, (2007) (3822) GRiPi Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alımabilir. Halid annesini düşündü. Bütün ha - yatınca bu macerayı öğrenmemiş, bü- tün hayatınca hiç bir şey bilmediği için mes'ud yâşıyabilmiş olan annesinin ha- yali gözü önünde canlanıyordu, Afyon yolumu görür gibi oluyordu. Afyondaki çadırlara yapılmış olan has- taneyi, babasını... Ve o günden sonra kendileri için, e vet, anavi'e kendisi için hiçbir tarafı aksamıyan saadet günlerini... Bunların hepsi annesinin sukutu ha- yale uğramadan yaşamış ve ölmüş olu- u yalnız bir tek şeye medyundu, öy- le m1?, Şimdi kendi önünde yalvaran ve hıçkıran bu kadının susup, yok ol mağ: bu kadar iyi bilişine: — Ne kadar ıztırab çektim. diye in- liyordu. Ona yazmasmı ne kadar çok istedim. Ne mfişkül günlerim oldu. Hepsinden kendi nefsime hâkim olarak çıktım ve onu karşımda gördüğüm za- man bütün bu feragatimin mükâfatıdır diye sövindim, Artık saadet beklemi- yordum, Saadet kendisi bana onu İravhatmali mesi kinenin yeknasak hayata, güneşsiz, ışıksız, s0- ğuk, buz gibi soğuk bir hayata dön- mekten korkuyorum. Hıçkıriyordu. Hıçkırıkları arasında lâkırdılarının sonu anlaşılmıyordu. Onda nasıl biçare, nasıl himaye dile- nen bir hal vardı. Bütün varlığının sır rıni, bütün içinin derdlerini bir Sfenks gibi harice sezdirmeden yaşamış olan İbu kadının birdenbire bu kadar telâşa İdüşmesi ve bu kadar heyecana gelmesi, heyecanına bu derece hâkim olmaması m çok korkması lâzimdı. Halid birden ona merhametle baktı ve elleri arasından ellerini çekti; geniş İkollarile onun ince vücudünü sardı, O“ İmun başını kendi göğsü üzerine çekip tatlı tatlı kokan siyah saçlarından öper ken heyecandan değişmiş bir sesle: — Anne... Anne: Benim küçü- cük anneciğim, dedi e Ve sonra göğsü üzerinde ağlıyan ka- dını yavaş yavaş kolları arasından bir göründü. raktı, Yerinden kalktı, Havaya ihtiyar iu me

Bu sayıdan diğer sayfalar: