ALTI AY apüurda yanımda oturuyordu. Son Postanın birinci sayfasına Köz gezdirdi. Beşinci sayfayı açtı. Bir yazıyı dikkatli dikkatli okudu. Gazeteyi katladı, cebine koydu. Kendi kendine söyledi: — Tam yerinde bir karar. Dedi. Sağına soluna bakındı: — Tam yerinde bir karar. Benim yüzüne baktığımı görünce, bir kere daha etrafa bakındıktan sonri — İstanbula turist celbi için en iyi ça- re budur. Son Postayı baştan sona kadar oku- muştum, fakat bu havadisi hatırlıyamı- yordum. Nasıl olmuş ta gözümden kaç- mıştı. Merak etmiştim: — Affedersiniz bay, dedim, turist cel- bi için bir çare mi bulunmuş! — Evet, hem de fevkalâde mel.. altı ay geçsin. — Altı ay sonra ne olacak? — Göreceksiniz bayım, dünyanın dört köşesinden hareket edecek olan saray büyüklüğünde gemiler İstanbula binler- ce, yüz binlerce, milyonlarca seyyah ge- tirecekler. — Ne diyorsunuz, milyonlarca mı? — Evet, milyonlarca seyyah.. bir kafi- le gidecek, öbür kafile gelecek, Sokaklar seyyahtan geçilmez olacak, hiçbir otelde boş oda bulunmıyacak, lokantalara giri- Jemiyecek. Karşımdaki zatın saçmaladığına hük mükem- SONRA medeceğim geliyordu. — Lâütfen, dedim, çu gazeteyi verseniz de baksam, turist celbi için bulunan ça- reyi ben de öğrensem. — Hayhay! Katladığı gazeteyi açtı, uzattı. Aldım, baktım.. fakat bir şey göremedim. — Bu havadis nerede? Birinci gayfanın altındaki bir serlev- hayı işaret etti: ! Okudum ve onun saçmaladığına artık hükmümü vermiştim, — Bayım, dedim, burada sayyahtan, turistten bahis yok. Şehirdeki ondülüs- yon makinelerinin kullanılmasına müsa- ade edilmiyeceği için bundan sonra ka- dınların saçlarını kıvırtamıyacakları ya- zılı. — İşte bu ya! — Efendim. — Anlamadınız mı? Bugün dünyada saçı kıvrılmamış kadın var mı? Nereye giderseniz gidin, kıvırcık saçlı olmıyan bir tek kadın göremezsiniz. — Evet öyle.. — Şehirdeki ondülâsyon — makineleri- nin kullanılması yasak edilince altı ay sonra şehirdeki kadınların ekserisinin saçları dümdüz olacak. — Orası da öyle! — Dünyanın her tarafından — buraya düz saçlı kadın görmiye gelecekler.. Vapur iskeleye yanaşmıştı. Gazetesini aldı ve yürüdü. İsmet Hulüsi D Bunları biliyor mu idiniz? — İngilizlerin bazı garib âdetleri Biliyor musu- nuz ki: Kibar İn- gilizlerin ziyafet- lerinde peynir yenmez, — İngiliz- ler Avrupanın 8- dını — anmazlar. Hemen — hemen x hiç el sıkmazlar. L 'î; Ber tiyatro ve si- &tx nema celsesinden sonra iz marşı çalınır ve ayakta dinlenir, İn- gilterede kadın berberleri daima kadın- dır. Kadının elini öpmezler. Pazar günleri posta tevzi edilmez. Avrupa- Dın diğer yerlerindeki âdet hilâfına İn- “Sevmiyorum, Acıyorum Kastamonudan bir mektub aldım, beyaz zarf içinde mavi kâğıd, kasden gekil değiştirilmemiş ise çirkin bir ya- zı, imza yerinde, T ile D ye benziyen iki harf.. Sabırla ve.. güçlükle okudum. Üç beş satırla hülâsasını yapabilirim: » — Münasebetimiz benim tarafım- 'dan sırf bir gönül eğlendirme şeklinde başladı. Genç kız bir yerde çalışıyor- du, ben de o yere günde birkaç defa uğruyordum, Münasebetimiz - dikkate çarpınca kız işinden çıkarıldı, şimdi muztarib ve perişan, benden meded umuyor. Benim kalbimde ise — sevgi yok, merhamet var, Sadece acıyorum. Bu kızı alırsam mes'ud olebilir miyim? * * Mektubda kullanılan yazının tanır.- maması için kasden değiştirilmişe ben- zediğini söylemiştim. Yazısını değiş- tiren, hüviyetini gizliyen, imza yerine okunmaz iki harfle iktifa eden birisi anlattıklarında hakikati aksettirmiş olabilir mi? Çok şübh Fakat al- “ Okuyucumun bana — sorduğu — sünle müsbet veya menfi tek kelime ile ce- vab verebilmek için hem k bem de meselenin diğer alâ yakından tanımak lâzımdır. Vaziyet böyle olmayınca meseleyi mutlak ola- rak mütalea etmek icab eder. Bu tak- Londra kulesi yükselir ve alçalır Londranın meş- hur külesi, yük- selir ve alçalır. Fen bilginlerinin yaptığı en ince a- taştırmalar neti- cesinde — Londra gtulesi med esna- larında her gün bir milimetrenin dörtte üçü kadar yükselir ve cezir olunca da eski vazi- yetine döner. Bilinen şey bundan iba- rettir. gilteredeki büyük mağazalarda ve tü- nellerde sigara içilir, dirde iki türlü düşünmek mümkündür. 1 — Karşılaştığı ilk erkekle konu- şan, münasebetini dikkati çekecek de- receye götüren, etrafta ne söylenebi- leceğini düşünmiyen genç kız hareke- tinin riskini göze almış demektir. Ne- ticesine katlanmalıdır. Bu netice um- duğuna uygun çıkmayınca karşısında- kinden bekliyeceği «vazife» değil, «lütuf» tur. Erkek bu «lütf» u yapma- h mıdır, yapmamalı mı? Karar genç kızın vaziyetine bakar, Hayatta bazı yükler vardır ki zamanla hissedilmez olur, bazıları ise gülle tesirini Cıınxmılveu.ıımndıdumıbıınu— bet bulunması lâzım geleceğini unut- mayınız. Erkek bir hata işlemiştir, ce- zasını çekmelidir. fakat bu — cezanın bütün bir hayata malolması şar tile, 2 — Genç kız hareketinin vereceği neticeyi henüz fark ve temyiz edecek Vaziyette değildi, karşısına tecrübe ve muhakemece pişkin bir erkek çıkınca uçurumu görmeden içine düştü, bu takdirde erkeğin vereceği karar «lü- tuf> olmaktan çıkar, vazife halini a- hr. Vazifenin bahis mevzuu olduğu za- manda jse genç kızın tahammül edilir bir yük olup olmıyacağı düşünülemez. Okuyucum: — Sevmiyorum, acıyorum, demisli. Sevmek ile acımak arasında büyük bir fark olduğu iddia edilse bile sev- giden doğan bağın acımaktan doğan bağdan daha kuvvetli olmadığı da bir hakikattir. TEYZE Kadın Köşesi Çok şık bir yazlık takım yöLimenmi ae Beya2 benekli kahverengi fular — Tob, kahverengi biyeli bej yünlü manto, kah- verengi kordelâlı bej şapka, Yeni jilelerden iki örnek Jilelerin biçimleri gene klâsik, fakat kumaşlarında çok değişiklik var. Süsleri de türlü türlü. Saten, kalın keten, düve- tin, grogren, ince yünlü hemen her çeşid kumaştan jile yapabilirsiniz. Abiyye tay- yörünüzün altından - dantelle, pli ile süs- lenmiş - beyaz jile giymelisiniz. Daha şık görünür, Şu üç modeli bu yaz - çok moda olduğu için - jile şeklinde giyersiniz. Sanra da istediğiniz vakit uzun veya kısa kol takar, bluz gibi kullanabilirsiniz. Yukarıdaki jile grogrenden sıkı biçim- dir. Reverlerine datnel konulmuş, üstüne de gene grogrenden çiçekler dikilmiştir. Bir metre eninde kumaştan 1,45 almalı. Aşağıdaki jile satenden, kalın keten- den, düvetinden olabilir.. Kenarındaki band kendi kumaşının koyusundandır. 9 santimetre enindeki kumaştan takri- ben 1,90 ister. Ölmüş adamın arsasını belediyeye satmışlar Tevkif edilen suçlulardan biri “ Fotoğrafımı haberim olmadan kglla_ıı!rıfçlııı » diyor Bir arsa sahtekârlığı etrafında müd- deiumumilikce yapılmakta olan tahki- kat neticelenmiştir, Hâdise şudur: Bugün sebze halinin bulunduğu, Çöplük iskelesi mevkiin- de Bartınlı Keleşoğlu Ahmed isminde birine aid bir arsa vardır. Fakat arsa- nın sahibi Ahmed ölmüş, bazı kimseler sahte tapu senedi çıkartmak suretile arsayı belediyeye satarak, istimlâk be- delini almışlardır. Bu sahte muamelede Kayserili Mehmed isminde - biri ölü Ahmed rölünü oynamış, Anargiros, ka- rısı Eftalya ve Despina isimlerindeki dıgerıkik!şıde.noterdıımmdnlın- zâim edilen sahte vesikada şahid mev- klini almışlardır. Bunlar muamelenin diğer safhalarında da, ayni şekilde sü- ça iştirak etmişlerdir. Hâdiseyi haber alan müddeiumumi- lik birinci tedkik bürosu şefi derhal vaziyetten zabıtayı haberdar etmiş, suç Yular yakalanarak, adliyeye sevkedil- mişler ve haklarında kanunt takibata başlanılmıştır. 'Tevkif edilen suçlu Mehmed, müd- deiumumilikte verdiği ifadede: — Benim, bu olup biten işlerden malümatım yok. Beylerbeyinde bir dük kânım vardır. Bu dükkâfinm bazı mua- melelerini ikmal maksadile, Anargirosa fotografımı vermiştim. Anargiros bu fotograftan istifade ederek iddia edilen sahte muameleyi yapmış olacak, demiş- tir. Diğer suçlular ve Anargiros ise, bu iddiayı tamamen reddetmişlerdir. Müddeiumumilikce yapılan tahkikat neticesinde, hâdiseyi sabit gösterecek deliller elde edilmiştir. Suçlular hakkında sorgu hâkimliğin- ' F de açılan ilk takibat da hitama ermiş, muhakemeleri ve tecziyeleri talebi ile Ağırcezâya verilmişlerdir. Muhakemeye bugünlerde başlana- caktır. İki mecmua hakkında adliyece tahkikat yapılıyor Yüzelliliklerin affedilmeleri müna- sebetile, Akbaba ve Modern Türkiye mecmualarında görülen bazı neşriyat- tan dolayı müddelumumtlik takibata başlamıştır. Takibat yapılmasına başlıca sebeb, daha kanun mer'iyete girmeden, bu gazetelerde Refik Halide dair yazıla- rın intişarıdır. Müddeiumumtllik 2 nci tedkik bürosu tarafından yapılan tahkikat neticesin- de, her iki mecmuanın da sahib ve neş- riyat müdürlerinin muhakemelerine karar verilmiş ve evrak asliye ceza mahkemesine gönderilmiştir. Bir erkeğe bıçak çeken kadın mahküm oldu Receb isminde birine bıçak çeken bir kadının Ağırceza mahkemesinde duruş- ması yapılmıştır. Marika ismindeki suçlunun, iddiaya göre, Kadıköyünde bir evi vardır. Ma- rika bu eve uzun zamandanberi kiracı bulamamaktadır. Sebeb de, komşusu Recebdir. O, kiracıları kaçırmaktadır. Bir gün, evin kapısı önünde Marika ile Receb karşılaşmışlar, aralarında esasen eskidenberi münazaa olduğundan kav- gaya tuluşmuşlardır. Genç kadın bu sırada elindeki ekmek bıçağını çeke rek, Recebin üstüne yürümüştür. Hâdise derhal zabıtaya ve oradan & Kadıköy sulh ceza mahkemesine inti kal etmiş, genç kadın mahkemede ya pılan duhakemesi sonunda 6 ay müd detle hapse mahküm edilerek, tevkif o- lunmuştur. Marika ayni zamanda Türklüğü tah- kir eder mahiyette sözler de sarfetli- ğinden muhakemesine Ağırcezada baş- lanılmış ve şahidlerin celbi için mah- keme tâlik edilmiştir. Kendisi, hakkındaki ıcdııyı reddet- mektedir. İki kadına sarkıntılık eden Boğos mahküm oldu Şehzadebaşında bir sinemada Lü ye ve Belkıs adında iki kadına sark tılık eden Boğos, Sultanahmed 2 nci sulh ceza mahkemesinde yapılan mu- hakemesi sonunda, | ay 11 gün müd- detle hapse mahküm edilmiştir. Çocuğunu inkâr eden baba Asliye üçüncü hukuk mahkemesinde dün bir neseb davası neticelendirilmiş- tir. Hayri isminde birinin, di ile birlikte yaşadığı Emineden bir çocuğu dünyaya gelmiş, İsmini de Bin- g_föı koymuşlardır. Küçük Bingöl şim- di $ yaşına varmış bulunmaktadır. Fa- kat, zamanla ana ve babanım araları a- çılmıştır. Emifle de çocuğa nafaka bağ- lııcımk için, mahkemeye başvurmuş- evlenmek vâ- kat Hayri mah le Ççocuğunu inkâr etmiş, kendisinden olmacdığını söylemiştir. Bu “karışık davaya bir müddettenberi devam olunmuş, neti - cede şahidler ve raporlarla Bingölün Hayrinin sulbünden geldiği sabit ole muştur. Bu defa Hayri de, eski iddia« sından vazgeçerek, çocuğu kabul etmiş ve bu karışık neseb davası dün netice- ye varmıştır. Poliste : Bir yaralama vak'ası daha Dün Bakırköyde gene bir yaralama vüak'ae B1 olmuş, Fatma Özecan isminde genç bir ka- din vücudünün muüuhtelif yerlerinden ağırca yaralanmıştır. Vak'anın tafsilâtı şudur: Çakmakcılarda Valide Hanında otaran Fatma, dün hemşerisi Niyazi e Bakırköye gezmeğe gitmişlerdir. Bir müddet orada dolaşıp istasyon civa- rında bir gazinoda oturduktan sonra evleri- me dönmek üzere yola çıkmışlardır. Bu sıra- da Bakırköyde fırıncılık eden Mehmod bun- Jarın peşine takılmış ve kadına harfendazlık yapmıya başlamıştır. Niyazi sakin bir deli- kanlı olduğu için yanındaki kadına söz atl- masına rağmen sesini çıkartmamış ve Fat- İmaya da sabır tavsiye etmiştir. Pakat Meh- med bir türlü kadının peşini bırakmamış ve Fatmaya ilâmaşk etmekte devam etmiştir. Bir uralık artık aabri tükenen Fatma geriye dönerek Mehmade küfretmiye ba)lamıştır. Ve bu suretle başlıyan kavga gittikce büyü- müş, bu sırada Mehmed biçağını — çekerek Fatmanın üzerine hücum etmiş ve bıçalı rastgele yerlerine sokup çıkarmıya başlamış- tir, Kadının feryadına yetişen zabıila carihi yakalamış, kadını da cankurtaranla Haseki hastanesine kaldırmıştır. | Bacaksızın maskaralıkları : Tecessüsün zararları l