16 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

16 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Kömür istihsalâtımızı Artırmak zarureti — Yızan: Muhittin Birgen ürkiyenin sanayileşmesi lâzımsa, Türkiye sanayiinin ucuz mali - yetle bol istihsal yapması, eğer Türkiye- nin iktısadi kalkımma siyasetinin uzmı—l_- lerinden biri olmak icab ediyorsa Türki- yenin bol ve ucuz kömür istihsal etmesi lâzımdır. Bir sanayi teşebbüsünde mali- yet üzerine daimi surette, bütün *ı'uy—neu fle tesir yapan maddelerden biri kömür- dür; gu halde Türkiyenin fabrikası, demiryolu, vapuru kabil olduğu kadar ucuz bir fiatla, kabil olduğu kadar bol kömür bulmalıdır. Bu kaideyi cumhuriyet devletinin iktı- sadi teşkilât erkânıharbiyesi pekâlâ bili- yor, Bunu bildiği de kömür istihsalâtının arltırılması için devletin ötedenberi bu işlere karşı gösterdiği alfika ile sabit olur. İkide birde Başvekillerimizin, İktısad Vekillerimizin kömür havzamıza seyahat ettiklerini ve her seyahatten sonra da kömürü çoğaltmak veya ucuzlatmak ba - kımından bir takım tedbirler aldıkları- nı görürüz. Vâkıâ, Türkiyenin kömür istihsalâtı es- kisine nisbetle bugün çok yükselmiştir; fakat memleketin kömür ihtiyacatı da mütemadiyen artmakta olduğundan Tür- kiye kömürü Türkiyenin ihtiyaçlarına tekabül edecek seviyede değildir; önü - müzdeki her sene kömüre ihtiyacımızı arttıracak olduğuna göre, gayet kolay| satılabilir bir ihracat maddesi olan kö- mür istihsalâtımızı ne kadar arttırsak o kadar kârlı oluruz. * Fakat, madencilik te güç iştir. Maden- de büyük istihsal, ancak büyük tekniğin ve senelerce çalışma mahsulü olan kuv-| vetli ihtisasın yardımı ile mümkün olur. | Bizde büyük teknik yeni kuruluyor; kuvvetli ihtisas ta ancak zamanla elde edilir. Şu halde bu işin halledilmesi de- ancak tefriç ve zaman işi olacaktır. İktısad Vekilimiz bugünlerde gene z»n—W guldak havzasında bir tedkik seyahati yapıyor. Bu seyahatin müsbet neticeler vereceğini ümid etmemek için e de hiç bir sebeb yoktur. Eminiz ki Şakir Ke-| sebir, mahallinde yaptığı ve daha da ya- pacağı tedkiklerle istihsalimizi arttırmak için ittihazı lcab eden tedbirleri görecek ve bunların birer birer ittihazını te edecektir. Buna şiddetle de ihtiyaç var- dır. Devlet demiryollarımız bugün ha -| riçten kömür idhal etmekte olduğu gibi| yeni işlemeğe başlıyan Tabrikalarımızın bir kasmı da, kömür ihtiyaçlarını günü gününe tedarik gailesi içinde bulunu - yorlar. Türkiyenin her tarafı bir başka türlü kömür hazinesine malik olduğu halde bunlardan şimdiye kadar istifade etmek- te gecikmiş bulunmamız ne kadar acıklı ise bundan böyle istifadede gecikmemiz | de o kadar teessüfe lâyıktır. * Şakir Kesebirin dikkatle tedkik edip meydana çıkaracağı hakikatler — çoktür. Etrafında bir ihtisas erkânıharbiyesine ve kendisinde de müsbet iş me bakı « mından yüksek kabiliyetlere malik olan bir İktisad Vekili elbet bizim uzaktan gördüklerimize nisbetle cok geniş ve çok derin müşahedeler yapacak ve kanaatler alacaktır. Fakat, uzaktan görenlerin de eğer bir kaç fikir ileri sürmelerine gene cevaz rilirse biz de şunu söyliyebiliriz ki kö - mür istihsaldtımızın artmasında kuvvetle müessir olan ve teknikle teşkilât ve ih- tisas bahislerinin haricinde bulunan baş: Resimli Makale: İnsanların çoğu kendi kendilerini tahlil ederlerken mey- dana zevklerine göre tadil ve rötüş edilmiş bir fotograf çıkarırlar. Yirmi dokuz buçuk Saat mütemadiyen Yüzen genç kız rdüğünüz Jenny Kammeri- gaard, daha küçücük bir kız iken dok-|i torlar, kendisinin deniz banyosunu yapâ- mıyacağını, zira pek zayıf bünyeli oldu- unu söylemişlerdi. Halbuki, geçen sene 18 yaşma basan ayni genç kız Jutland ile Zealand arö- sındaki 112 kilometrelik mesafeyi yüzdü ve bir dünya rökoru vücude getirdi. Patates ve domates yiyerek 29 buçuk saat mütemadiyen yüzen genç kız, şimdi, Danimarkadan hariç yerlerde - talihini denemeği düşünmektedir. Niyeti, şimal denizini yüzerek geçmek ve Londraya varmaktır. Jenny takib edeceği yolu daha hâlâ kararlaştırmış değildir. Fakat en kısa yolun 175 kilometre olduğunu hesabla- mıştır. ——— bu kutu içinde de bir potas maddesi var- dır. Almanlar bunlara Kalipatron derler. Bu patronlar, küçük bir himmetle Tür- kiyede de yapılabilir. Bunların bir tanesi Almanyada nihayet 50-60 kuruştur. Ev- velce bunlar Türkiyede de gayet ucuz satılırdı. Şimdi bunların inhisarını Kı » zılay cemiyeti almış, bir patronu beş li- raya satıyor. Halbuki bu patronlar, ma - denlerde ekseriya lâzım olan ve çok kul- lanılan şeylerdendir. Kızılaya para lâ - zımsa, bunü ta edelim. Fakat amele- nin sıhhati ve maden ocaklarımın selâ - meti bakımından bu kadar mühim bir maddede böyle bir fiat farkı yapmak ne- den | n olsun? Bu iki misal gösterir ki kömür İstihsa- Vâtımızın artması için alımacak serm: teknik ve ihtisas tedbirlerinin yanıbaşın- hca âmll, bizim varidat alma sistemimi- da daha bir takım ufak tefek görüne SON FPOSTA — — Kuvvetinizi ve zâfınızı biliniz — meti ile bilendir. görmekten ileri gi (_Hergün_pir fıkra Bu bir sene içinde Adamın biri sancılanmış, daktora koşmuştu. Doktor muayeneden son « ta: — Apandisit! Dedi. Hasta sordu: — Şimdi ne olacak? — Ameliyat edip kör barsağı ala - cağız. Hasta düşünmiye başladı. Doktor: Korkmayın, dedi, apandisit ame- liyatı o kadar güç değildir. : Korkumdan — düşünmüyorum doktor, bu kör barsağı oraya kim ; koydu, onu düşünüyorum. — Kim koyar, insan doğduğu za - man kör barsağı mevcuddur, — Öyle amma, geçen sene beni a- meliyat etmiş, kör barsağımı almış- lardı. Bu bir sene içinde kimim ora- ya bir kör barsak koyduğunu düşünü yorum, $ ; İkizdir diye Kocasından ayrılmak İsteyen kadın Parisli bir kadın çok sevdiği kocasın- dan ayrılmak için mahkemeye müracaat etmiştir. İstidasında şöyle demektedir: ecevEEEYLELELERLEEEEAEELERAEKEAENEÇR ÇK — Kocam ikiz doğmuştur ve kardeşi- nin de bizimle birlikte yaşamasını isti- yor, Halbuki iki kardeş birbirlerine o ka- dar çok benzemektedirler ki, hangisinin kocam olduğunda şaşırıyorum. Üstelik, bir derdim olsa han,; e söyliyeceğimi bilemiyorum. Ekseriya, kainbiraderim çıkıyor. Hem, kainbiraderimin bir sev- gilisi var. İkide birde bize geliyor ve ben Şübhe ve tereddüdde kalıyorum: — Acaba onunla tenha tenha köşelere |çekilerek sevişen kocam mı, yoksa kar- deşi mi diye içimi kurd yiyor. Mahkeme daha bir karar verememiştir. Gözlerini satmak isteyen kadın | Sadaka ile yaşamaktan bıkmış olan zin ötedenberi göze çarpan sakat taraf -| ve fakat hep bir araya geldiği zaman bü-' Glaskovlu bir kadın, 7200 Türk lirası larıdır. İki misal zikredeyim: Kömür işlerinde çalışan m kazanç, buhran ve ilh izin hesabsızlığı yüzünden daima tembel olmıya meyleden bir pisikoloji içindedir. Bir amele, vergi verme haddi- ne kadar çalıştı mı, ond. a kazana- amelo, vergi- de ameleyi tembel olmıya zc Bunun için ocaklarımız da!- K içinde kalıyorlar. 2 — Maden ocaklarında zehirli gaz - lara karşı kullanılır bir maske ve bu maske içine oturtulur bir teneke kutu ve yük tesirler yapabilen bir takım tedbirler de vardır. Bay Şakir Kesebirin bir kere de bu tarafa göz atmasını diliyebiliriz. Muhittin. Birgen İSTER İ Dün öğle üzeri çıkan muhterem bir okuduk: «Pek değerli tayyare mühendislerimizden Salâ lan çarşamba sabahı «İnönü» nde birdenbir a, tir. Merhum orta tahsilini Almanı Fransada büyük bir muvaffakiyetle t ne kadar İski, üş ve Türkiyede ilk defa İSTER hirde askeı verecek olan herhangi bir kimseye, _,qnzlerin:icn birini satacağını ilân et - miştir. Kati NAN, İSTER gazete arı | ' olmuştu. rikasında teslimi için Eskiçel Halbuki bu muh tün diğer gazetele mizi mateme addin A- at etmiş- y tahsilini amamladıktan sonra re mühendisi sıfatile yaptığı e İ İNAN, İSTER Yolunda sendelemiyen yolcu kuvvetini ve zâfını tam kıy- Düşmelerin çoğu kuvveti çok, zâfı az Meşhur bir Alman Muharriri Alman Tebalığından çıkarıldı Hitler mevkil iktidara gelelidenberi Almanya hududları dışında yaşıyan ve Alman tab'alığını muhafaza etmekte bulunan (Garb cebhesinde yeni bir şey yok!) Tomanının meşhur muharriri E- ria Remargue Alman tab'alığın- arılmıştır. Bir sünger kâğıdı bir Caniyi mahküm etti Geçen haftanın son günlerinde Lon- drada bir cinayet davası görülürken hâkim : — Fennin harikaları önünde baş eğ- dedi. Tenvirine çalışılan muamma gerçek- ten mühimdi: Ceyms Graves isminde İbir zat 14 aylık çocuğunu boğarak öl- dürmekle müttehemdi, Cinayetin se- |bebi aşikârdı. | Seyms Graves karısından ayrılmış- tı ve çocuğu büyüyünceye kadar karı- sına nafaka vermiye mahküm olmuştu. Çocuğunu da bu nafakadan kurtulmak İiçin öldürmüştü. Fakat aleyhinde kat't? delil yoktu. İddia makamı sadece mantığa, muha- kemeye ve bazı tesadüflere istinad edi- yordu. Bu şerait altında jüri heyetinin mah- kümiyet kararı vermesi beklenemezdi, ıııdıım beraet edecekti, İşte fen mesele- ye bu noktada müdahale etmiştir. Ceyms Graves kendisini ele verebi- lecek bir mektub yazmıştı. Fakat inkâr ediyordu. Mektub kaybolduğu için de eksi isbat edilemiyordu. Fakat fenni fotograf işleri İle meşgul olan bir genç yeni icad edilen «Mail ziyar isminde bir usul ile mektubun kurutulduğu sünger kâğıdının resmini almış ve göz- le görülmesi imkânsız olan yazılar bu fotografta sarih surette görülmüştür. İNANMA! Cumhuriyetin 10 uncu yıldönümünde uçmaya muvaffak larda fabrikatör — Nuri Demirağın fab- r tip mekteb tayyaresi yapmış ve bunun ire gitmiş bulunuyordu.> terem arkadaştan evvel intişar eden bü- de, ölümü jle bütün tayyarecilik âlemi- sokmuş olan kıymetli gencin bir tâyyare ka- zasına kurban gittiği yazılı idl İNANMA! Sözün Kısası Eşyalar ve havadisler **kk eşilköyde, istasyona doğru yü « Tüyordum: — Koş koş gazeteci! Bana böyle hitab eden samimi bir dos- tamdu: Ne oldu, dedim, trene daha vakit Vâr. — Trene vakit var amma, havadisi ka« çırırsın. — Gene komşulara yirmi kişi birden misafir mi geldi? — Şâaka etmiyorum, ciddi bir şey.. — Ne olmuş? — Şimdi İstanbuldan gelenlerden duy- dum, Sultanahmed camil birdenbire çöke müş. — Ne diyorsun — Orada hafriyat yap: zedelemişlermiş, cami bu yüzden “çök « İnsanca da epey zayiat varmış. Vay vah... 'Trene bindim, tren Bakırköye yaklaşı« yordu. Karşımda oturan iki ötekine anlattı: — Yazık, artık dayanmaz.. Bu kadara kadar müsaade etmemeliydiler, Temeller zedelenince bir yana çökmüş. Söze karıştım: —— Atffedersiniz, yıkılmış değil mi? — Hayır yıkılmamış, yalnız bir eğilmiş, Ve yan duvarlar da biraz çatla « mış. — Vah vah. Tren Yediküleyi gi anlığa çıktım. baktım; camli büs tün heybetile yerinde duruyordu. Sirkecide trenden iner inmez ğ Sultanahmede çıktım. Camlin etrafını dolaştım. Ne bir yana eğilmişti, ne de du« varlarında bir çatlak vardı. nlar, temelleri müş.. Matbaaya geldim. Arkadaşlara sordum ve hakikati anladım. Hafriyatın devamı cami için tehlikeli olabilirmiş. Hafriyat durdurulmuş. Bu « günkü vaziyette hiç bir tehlike yokmuş! * Arkadaşlardan bi: zu hakkında diğe kaşa ediyordu: — Bşyalar, dedi, uzaklaştıkça küçülr görünürler. — Havadislerin zıddınâ Dedim. Yüzüme baktılar; devam et « tim.. bilmem hangi meve e arkadaşla müna « — Havadisler de uzaklaştıkça büyüyar. lar, *kk Deniz tarife komisyonu dün toplandı Altı aylık deniz ve liman tarifeleris it edecek olan komisyon dün de«< ğünde toplantılara d Vekâleti tarifeler Di Muhsin Naim Se ren'in reisliği altında yapılan topl ya İktısad Vekâletinden Muzaffer, De-« niz Ticareti Müdürü Müfid Necdet De- niz, Denizbank namına, Denizbank U« mum müdür muavinlerinden Hamdi Emin ve Tahir Kevkeb, Ticaret Oda" dan Suad, Kara Osman iştirak et « mişlerdir. Komisyon dünkü toplantıdı liman iş « Jetmesi, fenerler ve tahlisiye tarifeler! üzetinde umumf hükümler dahilinde bazı ufak tefek değişiklikler yapmış « tır. Komisyon ikinci toplantısını çare şamba günü yapacak ve Akay, Şirketi Hatriye ve Denizyolları tarifelerini tedkik edecektir. 18 İkindi | Akşam ı !

Bu sayıdan diğer sayfalar: