Yer yüzünün meselelerine Bir de muhacirler Meselesi ilâve olundu Yazan: Muhittin Birgen ügünlerde — Cenevre — gölünün Fransız sahilinde, maden suları ile meşhur Evian şehrinde enternasyo - nal bir konferans kuruldu. Konferansı toplama fikri Amerika cumhurreisi Roo- sevelt'e aiddir. İnsaniyet meselelerine karşı Avrupalılardan ziyade şlükadar | görünen Amerikalılar namma Bay Roo- sevelt, adedleri yer yüzünde çoğalmıya | başlıyan siyasi muhacirlerin hayatlarını ! tehvin edecek bir takım tedbirler itti - hazını düşünmek lüzumunu hissetmiş ve bu maksadla enternasyonal bir konfe - ransı toplamıya teşebbüs etmişti. Son günlerde Evian'da içtima etmiş olan kon- ferans da bu fikrin ve bu teşebbüsün mah sulü oldu. İlk bakışta, menşeleri hemen kâmilen Avrupada olan siyasi muhacirlerin hal- lerile Amerikanın bu kadar ehemmiyetle alâkadar olması garib bir fikri ortaya atan memlel Teceye kadar insani hislerle dolu olması lâzım geleceği düşünülerek insanlık na-| mına ferah ve memnuüniyet bile hissedi- | lir. Fakat, işleri biraz karıştıracak olur- sak şuna da dikkat edi riz ki her tarafta insandır. Amerikanın bu mı selede fazla | insan k mesele tamam | arda mikdarları çok irler Yahudilerdir ve, malüm olduğu veçhile, Amerikada Ya - hudilerin devlet ki tesirleri d& büyüktür. Şu halde, bbüsü An kalıların insanlık duygularının bizim - kine nisbetle derinliğinde ve yüksekli - ğinde aramaktan ziyade Yahudi nülu - zunun Amerika devleti üstündeki tesi le izah etmek daha tabif olur. Bundan dolayıdır ki bu konferansa Al- manya iştirak etmedi ve Alman matbua- tı, konferansın bütün hareketlerini daha ziyade istihza ile takib ediyor. Fakat, sa- de Almanya değil, bu konferanstan Çe- koslovakya ile Rusya da uzak kalmışlar- dır. Her birinin bu mesele karşısında ay- Ti ayrı sebebleri var. * Hakikaten, cihan harbinin icad ettiği meselelerden biri de bu oldu. İlk ham - lede kütle kütle Ruslar hicret ettiler. Bu | muhacirleri oraya buraya nakleden te - şpebbüsler gördük. Siyasi sebeblerle yurd- larından hicrete mecbur kalan bu zava!- hıların büyük ekseriyeti gittikleri yerler- de sefil oldular. Bir kısmı işleme kud- retinde olmadığından, bir kısmı işlemeğe | hiç alışmadığından ve bir kısmı da iş bu- lamadıklarından, muhtelif tarzda hayat | güçlüklerine uğradılar ve yavaş yavaş eridiler. Yirmi sene sonra; bugün, yüz binlerle sayılan bü muhacir kafilelerin - | den dışarıda yerleşmeğe ve yaşam:va | müktedir olanların sayısını Allah bilir; fakat, çok azalmış oldukları muhakkak- tır. Siyasi muhacir, rejim davaları ve içtimaf inkilâblar esnasında daima kaıa- balık bir kütle vücude getiren bu bed - baht bugün bir de Yahudi şeklinde göze çarpıyor. Yahudiler yavaş yavaş daha umumi şekilde bir muhacerete uğrayor- lar. Dünyadaki sayıları 16 milyon kadar tahmin edilen Yahudilerin en kesif ika- met merkezlerini istatistikler şöyle gös- teriyor: Leningrad - Viyana - Odesa - Leningrad murabbaı. Yarıdan fazla nü- fas burada yaşadığına ve bu memle - ketlerde Yahudiler için sakin köşeler pek az bulunduğuna göre Yahudi muhace - retinin ne büyük bir mesele olduğu aşi- kârdır. Bunlar hep Fransaya, İngiltere « ye, Amerikaya doğru hicret ediyorlar. E- ğer hicret ederken mallarını, mülklerini tasfiye edip sermayelerini götüreBilseler zarar yok. Fakat, Almanya başta olduğu halde, hiç bir taraita buna imkân bula- mıyorlar, Bu unsur, eğer hicret esnasın - da parasını beraber götürebilse hiç bir şeyden korkmaz. Fakat, buna imkân bula- mıyor. İşte Evian konferansının devasını aradığı derd de budur. Deva olarak bil - hassa Almanyadan rica edilmek isteni - yor: «Paralarını alıp çıkmalarına müsaa- de ediniz!. Halbuki Almanya oralarda | Resimli Makale: Arkadaşınıza yardım etmeniz insanlı! yaptığınız yardımı ona hissettirmemek karşı vazifenizdir. 27 sene bekledikten Sonra emellerine Kavuşan âşıklar Seksen beş yaşında bulunan bir İngi- Hz gsilzadesi ile, orta yaşlı sevgilisi 27 sene bekledikten sonra geçenlerde evlen- mişlerdir. İhtiyar âşık bu müddet zarfın- da,-bir şifa evinde tedavi gören ve has- talığı asla geçmiyecek olan karısından boşanmak için uğraşmış, nihayet emeline mail olmuştur. | değil, o kendi bildiğini okuyor. Kıssadan hisseler çıkaralım: 1 — Beynelmilel siyas! muhacirler kon- feransı bir Yahudiler konferansıdır. 2 — Dünya dünya olalı kütlelerle si - yasi muhacirler zuhur etmiş, fakat hiç bir zaman böyle konferanslar tertib edil- diği görülmemiştir. Yahudiler, böyle bir koanferansı tertib ettirmeğe muvaffak ol- dular. Kuyvetlerini ve tesanüdlerini ib- retle seyretmek Vâzımdır. 3 — Fakat, dünya eski dünya değil - dir. Ekalliyetin kuvvet ve tesanüdü iş- leri bir dereceye kadar idareye kâlid'r. Üst tarafına imkân yoktur. Konferans, Şeyh Sadinin meşhur mısramı hatırlata- rak «oturacak, konuşacak ve dağılacak» ğ . — Çok şükür, Türkiye bütün bu gü- rültülerle uzaktan bile alâkadar değil - dir. Yer yüzünde siyast muhacir olara't on beş sene evvel 150 insan vardı. Bunların hayatta kalanlarına da, «yüzlerini kasab süngerile silenlere memleketin kapıları açıktır!» dedik, bu meseleyi de kaldırdık. Yegüâne derdimiz, memlekete siyasi de- ğil, milli muhacir celbetmektir. Elim!ze para geçtikçe onu da yapıyoruz. Demek ki, Türkiye bu bakımdan (i.ıı dünyanın en rahat memleketidir! Muhittin Birgen İŞTER Ankaradan gelen bir dostumuz anlatt Yüksek Ziraat Enstitü de nasılsa Abdülhak Hâmidin «Eşber> 1 İSTER İNAN, ü muazzam bir devletin Ihtiyar ettiği büyük fedakârlıklarla tesis edilmiş- tir. İçinde her dilden binlerce kitab vardır. Fakat geçenler- k borcudur, fakat te kendi kendinize pan & Fmeiraa Bir Japon fıkrası Japonyalı babasının mezarını ziya- j rete gitmişti. Mezürın üzerine bir tas i pirinç bıraktı, çekildi. Avrupalı, Ja- ; görmüştü. Yanına sokuldu: mezar kimin? — Babamın! i İ tığınız pi Japonyalı sordu! — Siz ölülerinizin mezarlarına bir ! şey koymaz mısınız? : — Çiçek koyarız. İ — Sizin ölüleriniz kalkıp çiçekleri £ kokladıkları zaman, benim babam da £ kalkıp pirinçleri yiyecektir. İ Y S Şarlo evlendi mi? (Asri Zamanlar) filminde, Şarlo ile beraber — oynuyan Mis — Polet God- vard, beş seneden- beri maruf san'atı kâr ile yaşıyor, bu. na rağmen, Tresmi surette evlenip eve lenmedikle- rini, kimse bilmi- yordu. Amerikada yaptıkları son se- yahatlerinde —ak- trisin, ismini (Ma- dam Şarli Şaplen) diye kaydettirmesi üzerine etrafta gene şaylalar dönmeğe başlamıştır. Birçok kimseler: «Akıllı kadın, Şarloyy nihayet kafese koydu> demektedirler, Hiçbir memleketin istemediği 5İ yahudi Pari-Suvar gazetesinin (Prag) & yolla- dığı bir muharririn anlattığına bakılırsa bugün Tuna nehrinin orta yerinde eski bir vapur içinde yaşıyan 51 tane Yahudi vardır ki vatandan mahrumdurlar, Tu-| nanın suladığı memleketlerden hangi bi- rine gitseler kendilerini jandarmâ karşı- lar, hududu kapalı bulurlar. Gidecekleri yer, iltica edecekleri memleket yoktur. Âkıbetlerinin ne olacağımı yalnız Allah bilir. Bu Si Yahudi Kittsee köyünde oturuyorlarmış. Avus- turya Almanya ile birleşince bir gün köylerine bir polis müfrezesi gelmiş, Ya- hudileri toplamış, kendilerine: Bütün setvetimizi çalarak evvelce Avusturyanın yaptık, İSTER ilim ocağıdır ve | pnstitüsünden geti: lâzım olmuş, .m»—İ ları arasında Türk İNAN, İSTER & Dost kaçıran iyilik.. — Unutmıyalım ki irsanların çoğu minnettar kaimasım ge. mezler, sevmedikleri için yapılan iyiliği unuturlar ve ya- an kaçarlar. l1 kişiyi zehirliyen Kadın idama Mahküm oldu VI kişiyi zehirliyerek öldürmek, be- şini de zehirlemiye lLeşebbüs suçile 6 haftadır muhakemesi görülen 59 yaş- larındaki Belçikalı kadının muhakeme- si bitmiş ve cani kadın idama mahküm edilmiştir. Kararname okunduğu sırada 59 luk katil hüngür hüngür ağlamış ve bayıl- mıştır. Belçika kralmın idam cezasını, müecbbed ağır cezaya tahvil etmesi u- mulmaktadır. Zira, Belçikada idam et- mek teamülden değildir. — şimdi Alman hükümetine hediye ediyo- ruz, şeklinde bir kâğıd vermiş, korkula- rından imzalamışlar ve bunu müteakip bir kamyona doldurularak Tuna kenarı- na götürülmüşler, yanlarına elbise, eşy ve -para namına hiçbir şey alınmasına müsaade edilmediği cihetle perişan bir vaziyette gelmişler. Nihayet bir sal bul- muşlar, içine binmişler, Macaristana geç- mişler, orada Macar Yahudilerinin yardı- mı ile vapur bozması bir tekneye geç- mişler ve ister Macar, ister Romanya, is- ter Çekoslovakya olsun bir toprağa ayak basmıya teşebbüs etmişler, fakat müm- kün olmamış. Şimdi Macar Yahudilerinin yardımları ile yaşıyarak talihin inkişafı- nı bekliyorlarmış. Pari-Suvar muharririnin anlattığı bu hikâyenin Alman bakımından görünüş şeklini anlatan kısım maalesef elimizde değildir. İNANMA! mış, taranmış, bulunmadığı görülmüş, nihayet Gazi Terbiye rtilmiş. Bir enstitü kütübhanesinin sayısı an binleri geçen kitab- klâsiği sayılanların bulunmayışına: İNANMA! Sözün Kısası ——— Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Görülmemiş bir dava (Baş tarafı 1 ııışeı sayfada) Fatihte oturan İsmail isminde biri, evlenmeğe karar vermiştir. Tanıdıği bir zatın da, Nüzhet ve Nezahet ismin- de iki kızı dır. Nüzhet güzeldir ve İsmailin arkadaşı olarak bir kas dında aradığı bütün hususiyetler kene disinde vardır. İsmail Nüzhet ile izdivac etmek iste« diğini kızın pederine bildirmiş, teklifi kabul edilmiştir. Derhal hazırlıklar& başlanmış ve Nüzhet i il merasimleri ya; kâh memurluğuna gidilmi muamele de tamamlanarak, iş bi tir. Hâdise, buraya kadar tabil takib etmektedir. Fakı rası, bir tiyatno vodvil bilecek bir garabet arzetmektedir. Yeni damad, evlendiği günün akşa« mı mes'ud ve memnun, müstakbel sa« adetini yaşıyacağı eve gitmiştir. Karie sına bir an evvel kavuşmak heyecanı içinde sabırsızlanmaktadır. Fakat, eve girince karşısında evlendiği kızın kâre deşini bulunca birdenbire şaşırm — Kardeşin nerde?... diye sormu tur, Aldığı cevab İsmaili, şaşkınlığ mertebesine vardırmak için kâ — Kardeşim burada değil. müstakbel karınız karşınızda. İşte bu cevabı alan damad, beynin« den vurulmuşa dönmüştür. Hâdiseyi tahkik etmiş ve evlenme memurluğune daki muamelenin de, bu ikinci ve belie lemediği neticeyi teyid ettiğini göre müştür. Yani, evlenmek istediği kızın karde« şi ile resmen evli bulunmaktadır. Halbuki, İsmail diğer kızı beğenmiş- tir. Nişan ve nikâh merasiml de ©- num huzurunda icra edilmiştir. Bugün kendisine nikâhlanmış bulu« nan kardeşi ise ondan nile farklı dır. Bü karışık iddla, şimdi asliye 6 nct bukuk mahkemesine aksetmiş ve du« ruşmaya başlanılmıştır. Mahkemede İsmailin karısı Nezaheti — Kocam yalan söylüyor. O, benime le evlendi... demişti İsmailin veki müvekkilinin ©e kuma yazma bilmediğini, evlenme defe terindeki imzanın kime aid olduğunu tefrik edemediği cihetle, ıldığıni söylemiştir. Hâdisenin hakikat olup olmadığ hidlerin dinlenmeleri neticesinde, laşılabilecektir. Duruşma, bunün için tâlik edilmişe tir. / A , Adapazarında tuğyan (Baştarafı I inci sayfada) 1 yapmış, hattâ birçok köylüler köyleri« ni terkederek dağlara - sığınmışlardır, Yağmurlardan Hendek kaza mı Fakat, şas ş an« deki derenin taşmasile dere kı ki mahalleleri sular basmış, üç saman« hk, iki ev yıkılmış, tütün tarlaları ha« rab olmüştür. , Akyazının Küçücek köyü civarındar geçmekte olan Mudurnu suyu üzerin« deki demir asma köprü süların şidde« tinden yıkılmıştır. Bedil köyünün sağe mal hayvanlarını da sular alıp götüre müştür. Çıldırlar, Küçücek, Hasanbey, Bedil köyleri tarlalarını sular istilâ et miş, biçilmiş bulunan buğday yığınla« rımı tamamile silip süpürmüştür. Yağmurlar düağlarda da tahribat yap: İmıştır. Birçok yerlerde hazırlanmış o< tan keresteler derelere sürüklenmiş, bu arada keresteci Şabana âid hızar yikıle mış, !0.000 Hira kıymetinde kerestelen Sularla birlikte gitmi Diğer taraftan yağmurlar esnasında Adapazarına mebzul mikdarda kurbağlı yağmış ve kasaba sokakları #deta gee çilmez bir hal almıştır. .* Yağmurların bütün bu saydığım mım takalarda yaplığı zarar 100,000 Hra ge larak tahmin edilmektedir.