Ş MAĞLÜB MELLİNGİ NASIL ETTİM? YAZAN: DÜNYA AĞIR SİKLET BOKS ŞAMPİYONU Nev-York, (Kablo e) — Aşağıda oku- yacağınız — satırlar, |Mak ling) i ye a şampiyo- hu zenci lnksor Joe Üc ilk ı_.ırdıh yen- Küiklen sonra... Oh bu 1 görünüyor. Öyle hissediyorum Şamda her vakitkin- Üen daha sağlam dür- Mmaktladır. Dövüş ta- Mamen hesabladığım Bibi cereyan etli, şu larkla ki Maks tah- Enin ettiğim kadar da Maçın Amerikadan Gayanamadı. İki de- da 1 .w kındı, ve hesabının tamam olduğu- | Hu biliyordum, fakat gene daha dövlş- devam ı:*lcıceğım düşünüyordum. Maksı Şi korün- gumla ).ık.;ı mesafoden bir se- dirmeyi tasarlamıştım. Bu pto- je tamamen muvaffak oldu: Hasmımın Sol kolunu ittim ve sol kroşemle çene- Sine lendim, Sonra kendini koruma- ya teşebbüs ettiği zaman ka''i mahi haiz yumruğumu bedel Bana r'leîlr'r ki, yamruğum sol t için Şimeling bunu nizam ha- nişan al- mıştım. Biz memleketimizde böyle dö-| Wüşürüz ve Maksa hatırlatmak — isterim ki 2 yıl evvel beni beşinci ravundda yere fndirdiği zaman bütün bu hikâyeleri vnp— Mamiıştım, Başlangıçtaki yumruk - teatilerinden Bonra mevzuu bahsolan şey ihtiyar <cen- ftilmen» in işini bitirmekten ibaretti. Çe- Hesine inen bir sağ yumruk gözünü per- Üeledi. Dövüş esnasında bana bir tek «punç>, kısa bir sağ savurdu ki bir kıs- mından korundum, bir kısmımı da üst Gudağıma yedim. Ben Maksın bilhassa sağ yumruğunu kullanmasını istiyordum, fakat asıl yüm- ruğu ben indirdim ve © yumruktur ki o- Nu burün üzeri yere serdi, Ayağa kalktığı zaman gerilemekten başka bir şey yapamadı: Üzerine )ı.zmux Bibi yumruk indirdim, San: melinge ağa kalkışından sonra sağım- Ya beş defa dokundum. Yekün olarak ona V4 sağ vurduğumu sanıyorum. Bundan Gdolayı müftehirim, zira 1938 da o da an- cak sağını kullanmıştı. Şimdi bana fena tesir yapan şey has- Tumin gayri nizami yumruk kullandığı- Mmı iddia etmesidir. Artık arzum gelecek yıl için Fakolesin bana dört dövüş hazırlamasıdır. Bunla- fın başında eylül ayı için Maks Baer bu- lunmalıdır. Şimelingin bir intikam maçı daha iş- tediği söylendi, fakat lâzım mıdır? İngiliz gazetelerine göre müsabaka Diğer taraftan büyük İngiliz gazetele- rinin bu müsabaka için Amerikaya gön- derdikleri spor münekkidleri maçı şöyle anlatmaktadırlar: «Bir şimşek gibi vaki olan ve zenci bok- Sör Joe Louls bir kere daha şampiyonluk tahtına çıkaran nakavt tek bir yumrukla elde edildi. Bu maçın ikinci yumruğu Idi. Louis, Şmelingin sol böbreğine doğru ezi- ti bir sol indirdi ve anide Şmelingir: ba- Budığını, acı ile yüzünü buruşturduğu- | Hu gördük. Bu darbe o kadar an! oldu ki, | Seyircilerin hemen hepsi bir lâhza nefes alamadılar, sonra garib bir aksülâmel ile hep bi len ayağa fırladılar, Maç azami an yarat kadar ki Bayet kısa kib, artık müdafaa edemiyordu. O n bu anı mütca- Almanın vücudü bir pınçmgholuk Avrupaya tele foto ile nakledilen ilk rmrı Alman boksör yerde Zenci indiriyor, Alman hep rzediyordu. Şmeling ilkönce yere yıkıldı. Hakem üçe kadar saydı. A man büyük bir cehd ile kıvrıla büküle a: yağa kalkmıya uğraştı ve gene boş bir çuval gibi ringe serildi. Hakem bu sefer beşe kadar saydı, Şmelingin köşesinden havlu atıldı. Bu mağlübiyetin kabul e- dildiğini gösteriyordu. Nevyorkta bu şe- mediği için hakem, bu (pes) deyişi gör- memezliğe geldi. Fakat Şmelingin devam edemediğini görünce, oyunu dur- durdu ve onun teknik bir nakavatla mağ- lüb olduğunu ilân etti. * İki şenedir. hem intikam hissi ile çalı- (san ve maça hazırlanırken de hep ayni hislerle yaşıyan zenci boksör, gonk ça- lar çalmaz, köşesinden bir kaplan gibi fırlamış ve bomba gibi savurduğu sağ ve 80l yumruklarını Almanın yüzüne, vü- ctüdüne tutturmuştu. Bütün bu hengâme- de yalnız bir yumruğu boşa gitmişti. Maç bitliği zaman, koca zenci terleme- mişti bile, Bir kere olsun yumruk yeme- Mmiş, şöyle ikinci bir soluk bile alma- Mişti. maça (Devam: 10 ncu sayfada) Hayvanlardan iğrenen kadın hayvanat cemiyetine 100,000 lira bıraktı Kap Tavn'da 70 lik bir kadın, fena halde hayvanlardan iğrenirmiş. Köpek besledikleri için akrabalarile görüşmez, evlerine ayak atmazmış. Kocasının sev- diği kediyi bile bir çuvala koyarak, uza- Ra attırmış. Komşuları, zavallı ve fakir bir kadın sanarak, kendişine yiyecek, içecek verir- lermiş. Son günlerde ölen kadının metrukâtı arasında âdi bakkal kâğıdına yazılmış tname çıkmış. Vasiyernamede ka- |dimın 22256 İngiliz lirası (40 bin Türk lirası) bıraktığı anlaşılmış. Kadın akra- balarına 400 İngiliz lirası bırakmış, ge- risini de himayel hayvanat cemiyetine teberrü etmiş. i|kilde bir mağlübiyete ehemmiyet veril- | * eeaeeAEEELLALA.ERLELEEEAL A DAALLA. Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İıtınbuldı F darağacı altında biten memunyel hayatı : 22 Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım Bir gün Konya kadısı Emin Efendi beni şer'i mıhkemeye çağırdı: “ Gazetede bir gazelini gördüm oğlum, dedi. Eski kadılar olsa, seni buraya, haddi şer'i ile cezalandırmak üzere celbederlerdi. ,, Fakat buna rağmen, Niğdede bulundu gum sıralarda, okuduğum, ve okuyaca- ğım şiirlerin inlerini anlamak mak- dile İstanbuldan bir Aruz kitabı ge- tirtmiştim. Nâzım beyin teşvikleri fazlalaşınca: — Ben, dedim, şiir yazamam... Hat- 1â Aruzu bile bilmem! Fakat Nâzım bey: — Oğlum... dedi, Aruzu, İâyıkile ben bile bilmem!. Fakat yazdıklarım, ona muvafıktır. Bu, basit bir dikkat ve mümarese meselesidir. Bir müddet, devamlıca şiir okursanız, sizde zun yazmak kabiliyeti kend! hasıl olur. Nâzım bey, bu sözleri söylediği gün bana, kendi yazdığı gazellerden birisi- ni de okutmuştu. Ben gazeli okuyup bitirince: — Alâ... demişti... Mükemmel oku- yabiliyorsunuz... Sonra bana, Ziya paşanın Haraba- tından bir cild hediye etmiş, ve ilâve etmişti Bunu alın... Geceleri okuyun Halbuki, ben, Ziya peşanın Adana va- iken bastırıp parasız dağıtlığı şii: | Kadının sesi de, yüzü,; olarak da, Murad beyin tarihi umumi- sini verdiler. O senelerde, Konya kadılığında, Ernin efendi adında pek vakur bir zat 1. Maarıf meclisi âzasından olduğu haftada bir defa görürdüm. Dere- mecmuasını, Niğdedeyken okumuş, o- nun içindeki bütün şiirleri ezberlemiş hattâ «t» kafiyesinin nihayetine kadar Hafız divanını iyice bellemiştim. F buna rağmen, aruz vezinlerin iyamamıştım. Bugün de, hâlâ, o hal- kat sayesinde, gerek Konya vilâyetinde, t mülhakatında bir çok şai r türemişti. Bunların arasında, daha doğrusu bunların başında merhum Ga- Lb bey () vardı: Gel, ne korkarsın ecel, simayı zerdimden benim, Kurtar Allah aşkına dünyayı derdimden benim. Matlalı gazeli zamanın meşhur ha- nendeleri tarafından gramofon plâk- larına okunup dillere destan olan bu zat, çok müstaid ve kıymetli bir şairdi. Nâzım bey, beni bu zatla da taniş- tırdı Ben de bu teşvikler neticesinde, rek vilây hete sayarak gazel ve mesnevi tarzın- © da manzume taslakları yazmıya başla- dım. Bu manzumelerim, vilâyet gaze- | tesinde neşredilirdi. O tarihte, yani 1883 de, Namik Ke- mal merhumun arkadaşlarından nafıa |* muhasebecisi Mahir bey menfi olarak Konyada bulunuyordu. Şairler, edebi- yat heveskürları, haftada bir gün, Ma- hir beyin evinde toplanırlardı lantılara, herkes bir yemek Getirilen yemekler ortaya konulup y nilir, içilir, gece yarılarına kadar € nilirdi. Bu ev, şiir ve edebiyat dergâ sayılırdı. Mahir bey Namık Kemalin arkadaşı (2) olduğu için bu dergâhın post neşini addedilirdi. Kendisine, içinde: €Neşve bahşı bezmi sahba » « Elfakiri Mahir baba! Yazılı büyük bir mühür yaptırılmış- tı. Mahir baba, fevkalâde ictimalar için gönderdiği davetiyelerin altına bu mü- hürü basardı. Bu ietimalardan birisinde, acemane mübalâgalı bir gazel müsabakası ya; tılar. Bu müsabakaya ben de ister is- temez iştirak ettim. Ve: Ol kadar ettim taali lamekânı aşkükim Arşı âlâ en pesin bir asistanımdır benim! Diye garip bir beyti de bulunan bir gazel yazdım. Mahir beyle eşraftan Tahir paşa ve Galib bey hakem oldular, Bu beyitteki mübalâgadan dolayı, mü- sabakayı bana kazandırdılar. Mükâfat (D İkincl meşrutiyet üyanından, İstinaf müddetamumisi Galib bey, ba bahsettizim tarihlen 25 sene sonra Taksimdeki Fransız hastanesinde vefat etti. İhtizar hali tam üç gün sürdü. Zavallı şair, bir türlü ölüp de, ıtarabdan kurtalamadı. Ben hergün bir kaç saat onum başı ucunda bulunur, ve aaralli davet eden bu iki musramnı, büyük bir teeç- İsürlte hatırlardım! | (2) Hatırımda yanlış kalmamışsa, Namık Kemal merhumun bir eseri aMahir» imzasile intişar etmişti. cesini takdire muktedir bulunmadı - ğım ilminden ziyade, simasının meha- betli güzelliğini, kıyafetinin zarifli - ğini ve temizliğini severdim. Müsaba- kayı kazanan gazelimin, vilâyet gazete- sinde intişar ettiği gün bu Emin efendi mahkemeye çağırdı. Güzel yüzünde, az çok iğbirar asarı belirmiş- ti. Sesi de, yüzü gibi hiddetliceydi: m, dedi. Eski kadıla: seni bu mahkemeye haddi şer' zalandırmak üzere celbederlerdi. Ben, muhakeme, ve ceza için değil, babaca nasihatle seni ikaz etmek maksadile çağırdım. Gazetede bir mmlınl gör- düm. Çok teessüf ettim. Hiç a «Benim en alçak bir eşiğimdi: Mi? H men, töbe ve istiğfar et, badema da, şeyler yazma. — Halisane ihtar buyurmanıza te - şekkür ederim, dedim. Fakat bu arşı Alâ aşk lâmegânının arşı Glüsıdır. Asil jle bir münasebeti yoktur. Kadı efendi, kaşlarını çatlı: — Ne olursa olsun!.. dedi... Arşı âlâ, dxşı âlâdır. Onun hakikisi, mecazisi |falanı yoktur. Göztepede Işıksız bir sokak tepede oturan bör okuyucumuz yazıyor: Göztepe, İstanbulun rağbet gö- ren sayfiyelerinden biridir. Bilhassa sahile yakın olan kısımları, yaz mev « siminde bir hayli kalabalık olur. Burada Kadirağa sokağı denilen ve içinde benim de oturduğum ev bulu - nan bir sokak vardır. Uzunluğu 1000 metre kadar olan ve iki sıra evlerden teşekkül eden bu kalabalık sokakta, bir tek sokak lâmbası dahi yoktur. Ka- ranlık gecelerde, bu sokağın eğri büğ- rü kaldırımları üzerinde yürümek bir hayli müşküldür. Bu sokağın ortasın- daki evimize gidinciye kadar kâh bir hendeğe yuvarlanmaktan kurtulmak, kâh bir köpeğin hücumundan sakın - mak için uğraşır, bir hayli yücek çar- pintısı geçirir, ter dökeriz. Kadirağa sokağına amut bir vaziyet. te bulunan dar bir sokak daha var - dır. Bu dar sokağı, sayısı beşi - geç- miyen yeni evler teşkil eder. Bu so - kağa elektrik lâmbası konulduğu hal- de Kadirağa sokağına niçin konulma- lığını benimle beraber bütün mahâl- leli de anlamamıştır. Kadirağa soka - ğının da tenvirini bütün mahalle na - gibi hiddetli idi Bu konuşmadan bir iki ay sonra, bir hâdisenin ilhamile, ve kadıya verdiğim söze rağmen, Allaha hitaben bir gazel yazdım. İkinci Abdülhamid devrinın korkunç matbuat sansürü, ve jurnal edilmek korkusu, o devirde daha henüz başlamış, ve bir taun mikrobu gibi, vilâyetlere kadar sirayet etmemişti. Nitekim, bu gazelimin gazetede intişar edebilmesi de, buna delildi. Bugün beni kadı ile ikinet defa karşılaştıran o gazelin ancak şu mısralarını hatırl:ya- biliyorum: Zalimleri ikdar We sen azlem edersin. Mazlümü tazallümda dahi epkam eder- sin Hem zalimi sevmem dersin sen kur'anmda Hem rütbel zulmunca onu burrem edersin Etmezse eler şekva zahimdarı musibet Bir yaret diğerle ona merhem edersin! Her kim ki olur satına bizâne ilâhi, Sen şahidi ikbale emu mahrem edersin! Bu gazelin gazetede intişarından sonra Yüİvali paşanın odası önünde, muhteşem ya rastladım. Görünmemiye, kaç- mıya imkân yoktu. Kadı hemen kolum- dan sımsıkı yakalayıp: — BSen, dedi, çok sevimli, terbiyeli bir çocuksun! Fakat kaleminde garip bir azgınlık var. Ben mahkemede sa- na ne demiştim? Sen bana ne söz ver- miştin? Verdiğin sözü ne çabuk unut- tun? Bugünkü gazeteye gazel diye bas- tığın 6 hezeyanlar nedir? (Arkası var) muna alâkadarlardan rica ederim, M. D. Eğlence yerlerindeki pahalılık Okuyucularımızdan Naci yazıyor: e— Belediye yaz gelince şehirde eğ- lence yerlerindeki pahalılıkla mücade- leye geçer, fakat flatlarda hiç bir fark görülmez. İşte size bir misal: Geçen pazar günü Suadiye gazino- larından birine gittik. Üç arkadaş üç şişe rakı getirttik. Aslı 49 kuruş olan bu rakıların gazinodaki fiatı 120 ku- ruştu. Mezeye de ayrıca para alını - yordu. 25 gram gelen beyaz peynire 30, ufak bir kâse cacığa 40, 4 parça - dan ibaret bir şiş kebabına 40, iki kü- çük yuvarlak dilim ekmeğe 5. iki şişe terkos suyuna 10 kuruş alındı. Bu pahalılık değil de nedir? Hepsi 70 kuruş tutmiyan bu ufak tefeğe beş lira vermek doğru mudur? Biliyoruz, belediye faaliyettedir. Fakat bu yeni faaliyet her seneki fasliyet gibi olma- malı, Müsbet netice, ucuzluk bekliyo- Tuz. Okuyucularımızın sorgularına cevablar Elâzığ cezaevinden mektub gönde- Ten okuyucularımaza: Sırası gelince neşriyat yapacağız. İstanbulda H. O. ya: İstediğiniz kattan çıkmış bulun- duğu için sevinebilirsiniz