fettiler. İkisi de Ayni senede 1917 de öldüler, SON POSTA | Garib ve inanılmıyacak şeyler | Ameriki — Cumburreisi Ruzveltin — küçük oğlu Cos- 13 Mart :9 kansı 13 Temmuz 191 doğdular. Bu çiftin ev- leame tarihi de 13 Ey- Hül 1937 dir Fransalı Heroult ile Amerikalı Hall Ayni yılda (1868) de doğmuşlardır. Doğ - dukları kasabanın ilk hurfleri aynidir. Soy adlarının ilk harf- leri birdir, 1886 yılının ayni ayın- da, ayni gününde, ikisi de birbirinden uzakta — ve habersiz alominyomu vücude getirecek olan ameliyeyi keş- * Üçü de birden #ayui günde İj öldüler gekliler İngilterede bulu- Ban bu merar taşı her yıl ietikame- 'Vini değiştirmesile göhret : bulmuştur rnest ile Conaton iki kardeştir- ler. Ernest paralı bir adamdır, ça- lışkandır. Conaton ise gayet üz bir aylıkla kardeşinin yanında kâtib gibi çalışıyordu. Delikanlı böj parazit y gibi yaşamaktan, ağabeysine muhtaç olmaktan nefret ediyordu. Fakat çok müsrifti. Elinde, avucunda ne varsa yerdi, Hiçbir baltaya sahib olamaz, başka bir işde bir haftadan fazla di- kiş tutturamazdı ve tekrar ağabeysi- 'nin yanma dönerdi. Bir sabah, Conaton polis müfettiş- liği dairesine müracdat etti: — Kardeşim Ernest kayboldu, dedi 3 — Müfettiş, çifilik sahibinden ayrıldı. Tarlaya saparak, maktulün çalıştığı mahalle kadar yürüdü. «Belki bir ayak izine ratsgelirim!» diye düşündü. Metruk ve kuru bir kuyu- nun etrafında dolaşırken yerde bir pipo gözüne ilişti ve eği- Hp aldı. (Köşedeki resme bakınız), 5 — Operatör, maktu. Tün cesedinde gördüğü garib bir yırtığı müfet- tişe görterdi. Müfettiş, bir müddet — düşündü. Sonra operatörle — bir müddet konuştu. 1 — Dün öğleden sonra idi. Yanımız- daki çiftliğin sahibi, Ernest'in Alsaslı köpeğini fena halde dövdü. Ernest bu- nu gece haber aldı. Akşam üzeri, işin- den dönünce, gidip çiftlik sahibini gö- Teceğini söyledi. O zamandanberi de Börünmedi. 2 — Müfettiş, ilk iş olarak çiftlik sahibini ziyaret etti, çiftlik sahibi, kızgın kızgın: — Hayır, dedi, Ernest buraya gelmedi. Gelseydi Erneste o ma- hud köpeğinin beni fena halde si- nirlendirdiğini söyliyecektim. 4 — Piponun üstünde E. F. harfleri vardı. Müfettiş pipoyu muâyene etti. Sonra kuyuya baktı. <Ataba burada neler Var?» diye düşündü. Yarım saat sonra, kuyunun içine bir polis indirdi ve polis, kavradığı bir cesedle yukarıya çıka- Tıldı. Bu cesed, Ernestin cesedi idi, Bağına bir kurşun sıkı- larak öldürülmüştü. 6 — Ve hemen onunla bir- 7 - Komiser, müfettişe döndü. Conatonun elinden alınan pi- jama ceketini müayene ederek: — Güzel bir buluş doğrusu üstad, dedi. Birkaç dakika geç kalmış olsaydımnız, bu mühim delil ortadan yok edilecekti. Conaton'un katil olduğunu nasıl anladınız?.. Hayreti. © Evet, müfettiş katilin Oonaton eldağunu masıl anlamış- tıf. Resimde dikkatle göz gesdiriniz. Olnayeti hallede « mezseniz lütfen (13) üncü sayfaya bakınız. likte bir otomobile atlıyarak, maktulün çalışlığı yere geldi. Tam zamanında yetişmişler. di. Conaton, maltızda bir şey- ler yakıyordu. $ Hindli kendi & zusile ve 40 sene oturduğu sor " i ( Ş den bir an bile ı n kıpırdayıp kalk- yer - mamıştır. Şimdi, ayak - Osenanlı padişehlarından ları tutma - y — *i Ahmed 4 yer Ü — şioda tahta geçmiş, M maktadır, ber a p L KA ben yere araballe 7 — Çuğımn M üncü güü götürülmek- Â Slmüştür tedir Tarihten sayfalar: Dünyamın ea büyük elektrik ampulü Amerikada New Jersey'de, Edisca kulesladedir. Yüksekliği 4 buçuk metredir. 6,000 Hibre ağırlığındadır. Erkeğe şiirlerile ilânı aşk eden kadın şair... » *« * Bir rivayete göre Amasyada görülen eski su bendi Şirinin koyunla- rından sağılan süt için Ferhad tarafından kaya içine oyulan mecradan başka bir şey değildir. Bundan başka Kanlıpınar denilen mesire de Ferhadın, bir kocakarıdan, kazmasının üstüne atarak intihar duyduğu haber üzerine kendisini güzel öldüğü — hakkında Şirinin ettiği yerdir. Yazı Kadircan Kaflı Yeni tâbirle söyliyelim: Aşkta erkek | mal ederler. Bir rivayete gö aktif, kadın passiftir. Erkeğin bir kadına: — BSeni seviyorum! Demesi tabif görülür. Fakat kadın er- keğe böyle şey söylemez; yahud söyliye- mez, Bu bir alışkınlık ve telâkki mese- lesidir. Kadın çılgınca sevmiş olsa bile bunu kendi dilile açığa vuramaz. Ancak ayni sözleri karşısındaki erkeğe söylet- mek için jestler yapar. Bunun zararı mı, faydası mı var? Tahlili uzun sürer ve ye-| Ti de burası değildir. Fakat her şeyde ol- duğu gibi bu işde de istisna oluyor. Bun- ları nasıl tefsir etmeli? Derler ki ruhu kadın, fakat vücudü erkek, yahud vücu- dü kadın, fakat ruhu erkek olanlar da vardir, Bu istisnalar belki de onlardır. Biz burada tarihe geçmiş, usta bir şair kadından bahsedeceğiz. Sevdiği erkek için yanıp tutuşması fevkalâde değilse de bu gönül yangınını, hem de sevgilisinin adını haykırarak ilân etmesi cidden fev- kalâdedir. Hem de bu iş bugün veya pek yakın bir mazide olmuyor. En az dört yüz elli beş yüz sene evvel... Kadının kuytu odalarda, bir çocuk veya eğlence vasıtası gibi hapsedildiği zamanlarda... * On beşinci asırda Amasya şehri Ana- dolunun en mühim Merkezlerinden biri idi. Padişahlar şehzadelerden birini de vali olarak buraya gönderirlerdi. Yıldı- rımm Ankara bozgununda kaçan Meh- med Çelebi buraya çekilmiş, Aksak Ti- mur Anadoludan gidinciye kadar Amas- ya külesinde ve selâmette kalmişti. Amasya iki dağ arasındadır. Ortasın- dan Yeşilirmak akar. Baharı fevkalâde güzel olur. Meşhur olan «elma> sından başka birçok çeşid yemiş yetişir. Yazları gıcaktır ve bu sırada ahali «Çakallar» denilen yere ve bağlara çıkarlar, Evliya Çelebi Amasyanın güzellerin- den bahseder. «Cihannüma» da epeyce malümat verir. On beşinci asırda bu şehirde bir kağdı vardı. Şiir okumaya ve yazmaya merak- h bir adamdı. Belâyi adı altında piirler yazıyordu. Bu adamın bir kızı oldu. Küçük yavru babasının okuduğu piirleri dinliyerek bü- yüdü. Az zamanda düzgün yazı yazmaya, hattâ manzumeler karalamaya başladı. Yeşilirmağın akışı, yalçın ve kayalık dağlar, yeşil bağlar, sonsuz gibi görünen meyva bahçeleri, serin yaylâ ve kartal| yuvasını andıran kale, onun ruhunda hep birbirine zıd intıbalar bırakıyor, fa- kat genç kız bunların arasından aşka da- ir olanları seçiyor, benimsiyordu. Ferhad 've Şirin hikâyesini Amasyaya |görülen eski su bendi Şirü rından sağılan süt için Fer! kaya içinde oyulan mecradan başka bir şey doğildir. Bundan başka Kanlıpınar denilen güzel mesire de Ferhadın, bir ko ca karıdan, Şirinin öldüğü hakkında duye duğu yalan haber üzerine kendisini kaz- masının üstüne atarak intihar ettiği yer- dir. (Hammer, cild 1, sayfa 272), Yalnız kadınlardan ibar mazon denilen halk ta ora larmış. Bunlar erkek çocuklar ta ve bakımsız bırakırlar, kızların da sağ memelerini yakarlarmış. Böylelikla ok atarken yayları daha kolay ve iy bilirlermiş. «Amasya» adının da zon» kelimesinden geldiğine şübhe yok gibidir. Fakat bu rivayetler şarktan de garbda ve Yunan mitolojisinde meşe hurdur. Ne Amasya kadısının ne de c nun küçük kızının haberdar olduğunu sanmıyoruz. «Kadı» nın kızı Ferhad ile Şirin hikâ-« yesinin de tesiri altında kalmış olacak ki aşk duygularının kalbinde çağladığını hissetti. Bu heyecan ona coşkun şiirler yazdırdı ve yazılarında «Mihri> imzasını kullandı. : O sırada İstanbulda Ahmed Paşa ve Necati gibi kuvvetli şairler vardı. Mihrii bir zamanlar © kadar kudret gösterdi Ki Necatinin: Narı gayrette kebab oldu ciğer döne döne Narı göyrette kebab olduğu ciğer döne döne Mısralarının bulunduğu ve herkes tas, rafından hayranlık ve coşkunlukla nup dinlenen çürlerine nazire yazdı: Ateşi gamda kebab oldu ciğer öküe düne, döne Göklere çıktı duhanımla şerer döne Dil derünumda tutuştu gene bir 'a, gibi Ten hayalinle fener oldu yanar döna Bundan ve diğer şlirlerinden d gılıyar d n er ba olsun İ nun Kastamonulu olduğunu yazarlar; fakat yanlıştır. Mihrtnin güzelliği de şiirleri do sinde parlaktı. Bu iki meziyet onu ranlarını büsbütün çngıhnıuu Sultan Mehmedin hocası ve meşh Sinan Paşa bunların arasında bulunuyı du. Zamanın şair ve edibleri ortasında bir güneş gibi parlıyordu. Paşa Çelebi (Devamı 13 ncü sayjada)