POYRAZ ALi Yazan: 4 B Madmazel Civanna, yüzündeki kalın peçeyi kaldırarak küçük salona girdi . Sonra endişeli bir sesle: “ Şövalyeyi ne zaman görebileceğim? ,, diye sordu — Bonjur Hartans!. — Bonjur, aziz patronum. — Bonjur Polin.. nasılsın?.. — Ah aziz patronum.. ne cevab ve- receğimi şaşırdım.. bonjur mösyö.. sizi Miyette....ssse. — Bonjur Gaston.. ben gideli biraz daha ihtiyarlamışsın?.. — Ah, Mösyö Antuvan.. sizi tekrar görmek saadeti — Bonjur Gaspari. Çocukların iyi mi?.. Karınla barıştın mı?.. — Ah muhterem patronum.. ne saa- det...... — Polini. Hortanst. Yukarıya koşu- nuz. Geçme odaları derhal bir yatak o- dası haline koyunuz... Size.. azami, ya- at müsaade. Muhterem misafiri- raz fazla yorgun... Gaspar!, Koş.. az Ali Reisi ara.. bul.. benim geldi- Antuvan, bütüm bu sözleri birbiri- asından, âdeta nefes almadan y rdu, Lokantanım içi birbirine girmişti. Garsonlar, oradan oraya ko- şuyorlar.. koşarlarken birbirlerine çar- pıyorlardı. — Gaston!.. Ben, tam kırk iki- gün- dür açım... Lokantamın güzel yemekle- rinden mahrum kaldığım gündenberi âdelta yemek yememişim — zannediyo- rum. Mühterem misafirimiz de kaç gündenberi lâyikile bir şey yemedi... Çabuk.. hazırda ne varsa, küçük salo- na getirin, | Antuvan, bu son emri de verdikten | sonra: | — Muhterem Madmazel Civanna!. Size, şerefinizle mütenasib bir surette izaz ve ikramda bulunamıyacağımı bi- l m, Fakat, her halde beni affede- den eminim... Lütfen şu salona geçiniz. Biraz istirahat edip, birkaç lok- ma bir şey yiyinceye kadar odanız ha- zır olacak . Deâ çük için, bu küçük salon bomboştu. Civan- na, içeri girer girmez, yüzündeki kalın peçeyi kaldırdı. Geniş bir nefes aldı. Ruhundaki sabırsızlığı gösteren en- Gdişeli bir sesle: — Şövalyeyi ne zaman görebilece- ğim? Her şeyden evvel onu görmek is- tiyorum. Diye mırıldandı. Antuvan, ellerini yukarı kaldırdı: — Yooook, Madmazel., o kadar ace- le etmeyiniz. O sizi bu kadar zaman bekledi. Şimdi de, siz onu biraz bekle- yiniz. Diye bağırarak gülmiye başladı. Son- ra birdenbire ciddi bir tavır aldı: — Madmazel.. lâtifeyi bir tarafa bı- rakalım. Biraz ciddi kanuşalım... Şö- valye ile karşılaşmanız, çok mühim bir an olacaktır... Şövalyemin bugünkü vaziyeti, büyük heyecanlara müsaid de- ğildir. Onun için çok ihtiyatlı davran- malıyız... Zannederim ki, siz de benim bu fikrime iştirak edersiniz. — Hakkınız var, Ântuvan... Evvelâ, | onu hazırlamalısınız. Zavallı şövalye i- çin yeni bir felâkete sebeb olmak iste- mem. — Bakalım.. şimdi, şövalyenin de nasıl olduğunu öğrenebiliriz... Hah, iş- te Gaston geldi. Gaston, güçtükle taşıyabildiği büyük bir tepsi ile gelmişti. Antuvan, derhal ona sord. — Gastonl. sıl? Gaston, tepsinin üzerindeki yiyecek- leri, içecekleri masanın üzerine sıralar- ken cevab verdi: — Muhterem patronum!. Dün ak- şam, şövalye hazretlerinin burada pi- şen hususi yemeklerini şatoya bizzat kendim götürdüm. Kendileri, tamami- le sıhhat ve âfiyette, Havanın biraz se- zin olmasıma rağmen, tarasada oturu- yorlar.. uzun uzun denişi temaşa edi- yorlardı. Beni görür görmerz, sizden bir Şövalye hazretleri na- zaman, öyle zannederim ki, biraz mah- zun oldular. — Öyle ise, şövalye hazretlerinin yemeklerini bugün de sen götürecek- sin. Fakat, benim geldiğimden kat'iyen bahsetmiyeceksin, Sadece, «Sadık ben- deniz Antuvandan bugün haber geldi. Galiba pek yakında gelecekmiş» diye- ceksin. — Emredersiniz, muhterem patro- num. — Aradan beş on dakika geçtikten sotra da «Öyle tahmin ediyorum, şö- valye hazretleri; Antwvanın yarın gel- mesi İhtimali de mevcud.» sözlerini i- lâve edeceksin.. — Anladım, aziz patronum., maksa- « Hiç merak etmeyiniz, arzunuz vechile hareket e- derim. Masa hazırlanmıştı. Antuvan, yerlere kadar eğildi: — Buyurun, Madmazel Civanna, Lokantamızda Adettir. Üzerinden sekiz saat geçmiş olan bıldırcınlar, tavaya konulmaz. Onun için şu bıldırcınların taze olduğuna emin olabilirsiniz... Şu börekler de fena değildir. Diyebilirim ki, bu börekler bütün Tulanda yalnız bizim mutfağımızda bu derece maha- retle pişirilebilir. Hele şu bademli cl- ma tatlısı, mutlaka kalbinize bir ferah- hk verecektir. Müsaade ederseniz, ü- |zerine biraz tarçın ekeyim... Bardağı- nıza, hangi şarabdan koymamı emre- Günün Bulmacası 6 7 B 9 ol sİmi s. V 3 A || . »b İ L I BOLDAN SAĞA: 1 — Güzel öten tüyleri sarı kafes kuşu- | evet münasına kaba bir söz 2 — Ufuklar - cereyan. 9 — Bir uzuv-alay. 4 — Türkce bir isim-insanların yaptıkları bofa: 8 — Dünyazın batışı-bir nata. © — Bolli bir soydan gelen-dost. 10 — Bir yerden bir yere taşınma-ev. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bara benzer bir yer-damardaki mayi. 2 — Yaramaz çocuk. 8 — Palto-yürüm'ye yarıyan uzurv. 4 — Akar getiren- lyan edon. $ — Tamam. ©— Hayret nidası-her birinde beş par- mak bulunan uzuvlardan biri. ? — Güneşin battığı zaman-beygir. 8 — Meal - Hayret nldası, # — Hükümdar-akış. haber olup olmadığını sordular... He- mnüz hiçbir haber olmadığını söylediğim Evvelki bulmacanın halledilmiş gekli dersiniz?.. Bana kalırsa, şu hâlis mis-> ket şarabını tercih ediniz. Hiçbir ser- semlik vermeden bütün şişeyi emniyet- te içebilirsiniz. Madmazel Civanna, minnettarane bir nazarla bakarak cevab verdi: — Antuvan!. Size, esasen minnmetta- rım... Çok rica ederim, bana bu kadar fazla alâka göstererek, minnettarlık yükümü ağırlatmayınız... Bilmiyorum, size olan boreclarımı ne suretle ödeye- bileceğim?. — A, çok kolay Madmazel. — Nasıl?.. — Muhterem efendime gösterece- Biniz şefkat ve muhahbet, benim için en parlak mükâfat teşkil edecek. — Ah, Allahım!. Siz; ne temiz, ne yüksek kalbli adamsınız. Antuvan, kalbinde bir damar kopmuş gibi titredi. Bir anda, şövalyeye tesa- düf etmeden evvel geçirdiği hayat aklı- na geldi. Civannanın bu sözlerini, ade- ta bir istihza gibi telâkki etti. Başını pençereden tarafa çevirerek: — Ah Madmazel.. Eğer bende haki- kâten böyle bir meziyet görüyorsanız, bundan dolayı muhterem şövalyemi takdir ve tebrik etmelisiniz... Ben, ona tesadüf edinciye kadar, ölülerin ayaklarındaki papuçları, — sırtındaki gömlekleri çalan bir serseriden başka bür şey değildim... Onun yüksek ruhu, temiz telkinleri, benim ruhumu bütün bunlardan tathir etti. — (Arkam var) Bir doktorun günlük notlarından yoramı basa;'ye Basur memelerinin başlıca sebebi ci- haz hazmi bozuklukları ve bilhasss dal- Tt inlobasdır.Dalmi inkıbaz ve eforlar yavaş yavaş bu memelerin meydant çık- masına sebeb olmaktadır. Basur olma- mak için günde bir hatta iki defa kolay bir surette helâya gitmeği temin edebil- melidir. Bunun için sellülzu çok alan seb- zelerin terelh edilmesi şarttır, Bırf etle geçinen. köpek, kedi gibi hayvanatın büyük abdestlerine dikkat edilecek oluc- se bunların datma kabız oldukları ve müşkülütla abdest ettikleri görülür. Bilâkiş yalnız ot ile yeşillik He geçinen koyun, inek, sığır ve diğer hâytanatın büyük abdestleri hem mebzuldür hem de mülâyimdir. Tabif kabır olan inmsanlar bundan nümune almalıdırlar. Ve ona göre daima sebzeleri yemeği tercih «t- malidirler. Evramı basuriye bir defa yec. leşti mi? Artık onların kendi kendilerine zall olması hemen hemen mümkün değil- dir. Ameliyat lâzımdır. Basur ameliyeti çok güzel, çok radikal bir ameliyatlır, Mütemadiyen kan zayi eden, zaman za- man büyük ıztırablar veren basurlardan bir kaç günlük bir amoliyat tedavisinden sonra temamen kurtulmak mümkündür. Küçük ve çok olmiyan memeleri de yeni üsüllerle ve İlâçla kurulmak müm- kün olabilir. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yelinmalarını ries odariz. Aksi tak- dirde İstekteri mukabelesiz kalabilir. Nöbetci eczaneler Bu gece nübetei olan cerzancler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda; (Bir- rı Asım), Beyazıdda: (Haydar), Samat- yada: (Ridvan), Eminönünde: — (Beşir Kemal: Eyübde: (Arif Beşir), Fenerde: ( Emilyadi ), Şehremininde: ( Nazıma ), || Şehzadebaşında: (Hamdi), Karagümrük- İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Gala - tada: (İşmet), Taksimde: (Nizameddin), Kurtuluşta: Needet, Yenişekirde: (Paru- nakyan), Bostanbaşııda: (İtimadi, Bu- şiklaşta: (Nall Halld). €Nurt). Kadıköyünde: (Sıhhat - Rifat). Büyükadada: (Halk), Heybellde: (Halk), İtalya - Macaristan final maçı nasıl cereyan etti? Birinci devrenin ortalarında İtalyan muhacimleri Macar kalesini şüt yağmuruna tuttular ve üç golü de bu devrede attılar Macaristan - İtalya final maçından heyecanlı bir safha Dünya kupası final maçı Pariste 70000 se- yiret önünde İtalya - Macaristan milit te- Kumları arasında cereyan etti. Fransa Relsl- Çeumhuru, nazızlar, meb'uslar, — kordiploma- tik geref tribününde hazır bulunuyaorlardı. Sext on yedide milli marşlar çalındı. Halk selâmlandı. Oyun başladı. İlk hücumu İtal- yanlar yaptılar. İlk dakikalarda her iki ta- |rafa da birer körner oluyor, Fakat derhal de- |Hedlllyor. Maç müsavl şekilde ve çok seri ce- İreyan ediyor. Fakat hâkimiyet yavaş yavaş İitalyanlara geçiyor. İtalyan muhacimleri Macar sahasına yerleştiler. Altıncı dakika- |da sağ muavin Berantoninin sağ açık Biava- |e verdiği pusı hemen merkez muhacim Plo- xlıyı geçmiş gördük. O da sol açık Kolaussi- ye yerinde bir pas veriyor. Kolmusst kuvvetil völe bir şütle İtalyanlara birinci gölü ka- | zandırdı. İtalyanların böyle mükemmel 0- yanuna mukabil halk Macarları tutuyor. On- ları candan alkışlıyor. Top ortada iken Ma- darların $0 açıkları Tetkor ân! bir hücumda turuyor. Fakat İtalyanlar yavaş yavaş tek- rar hâkimiyeti elde ediyorlar. Meamza, Fer- rart ve bilhassa Piolanın şüt yağmuru direk- İlere çarpıyor. Bu şiddete acaha kaleci nasıl dayanabilir?.. On altıncı dakikada top Aayaklan ayağı dolaşırken Plola İtalyanın ikinci gölünü a- tıyor. İtalyanlarn şült bocubardımanı tekrar başladı. Bu arada Macar müdafaası yorulu- yor. Fakat gene mükemmel çalışıyor. Otuz beşinci dakikada Kolaussi, Menzza- dan aldığı bir pasla üçüncü gölü atıyor. Bi- rinci devre bu şekilde 3-1 İlalyanın galibiye- Üle bitti. İkinci devrede Macarların şiddetli ve gü- zel hücumlarile karşılaşıyoruz. Fakat bu - kınlar Bir türlü gölle bitmiyor. Nihayet 24- üncü dakikada Sarasi sağ iç Vinezeden aldığı bir pasla rahatca Macarların ikinci gölünü atıyor. İtalyanlar arada sırada indikleri Macar kalesi önünde iken Plola otuz altıncı daki- kada futbol hilgisinin bir netlcesi olarak Gördüneü golü attı. Artık hükimiyot İtalyanlara geçti. Çok se- ri ve güzel bir kupa final maçı olan bu o- Tekirdağlı Çoban Mehmedle karşılaşmayı kabul etti Dün Tekirdağlı Hüseyin ile Çoban Mehmed arasında ağustos içinde bir karşılaşma ya- pılacağını yazmıştık. —Türkiye — profesyonel başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyin, dün Bur- sadan şehrimize döner dönmez bize bir mek- tub göndermiştir. Tekirdağlı mektubunda kı- İsaca şunları söylemektedir. e— Böyle bir karşılaşmaya federasyonun müsaade verdiğini ve mütehassısların Çoba- nin benlm sırtnı 10 dakikada yere getire- ceğini söylediklerini okuyunca hayret ettim. Fakat hasımlarımı hiçbir saman istihfaf el- İmediğim için Çobanın bu teklifini kabul odi- . Zaten ben de - uzun böyle bir karşılaşmayı arzu ediyordum. Yal- nız ben, Türkiye başpehlivanı, Çoban Meh- med gibi hiçbir taraftan yardım görmüyo- rum. Ekmek paramı pazamın kuvvetlle çıka- rıyorum. Hayır cemityetlerinin tertib ettiği güreşlerden aldığım para He — geçiniyorum. Birfaenaleyh bentm göstereceğim — yerde, tesbit edilecek kazançla Çoban Mehmedle güreşmeğe bazırım. Güreşin temmuz Iptida- larında yapılmasını da arzu etmekteyim. An- cak © zaman kimin kuvvetli, kümn!in Leknik olduğu meydana çıkacaktır.» Diğer taraftan dün kendisile görüşen spor yunu hakem Capderille mükemmel idart ” derek İtalyanların 4-2 gallbiyetlerini tân ” den düdüğünü öltürdü. Relslcumhur Löbrön takım kaptamı MeSf” zaya altın kupayı verdi. İtalyanlar şu şekilde sahaya çıkmışlardır” Olivleri - Poni, Rava - Lerantoni, Andredli Licatelli - Biovani, Measza, Plola, Pertüfk Kolausst. Macarlar ise: Lanbo - Polgar, Biro - Lasbay, Latcs - V7 zar - Las, Vineze, Barosi, Laengeller, T” kos'dan mürekkebdi. Hakem: Capdevtlle (Fransız) dı. Şampiyonluğu kazanan İtalya takımı 19tf / danberi Macaristanla 16 defa kar; Bu maçlarda İtalya sekiz galihiyet razf” miş, 32 gol atmıştır. Macaristan ise dört galibiyet almış, 30 La atmıştır. İki takım dört defa berabere KA" beraberlik gölünü atıyor. Bu gol halkı c0ş- | TüStir. 1910 dam 1925 senexine kadar İtalya MMCi” ristanı hiç mağlüb etmemiştir. Buna mokabil 1926 den 1937 senesine B” dar Macarlar da İtalyanları mağlüb edemif” lııı saat beş buçukta Taksim stadında BEP” samandanberi | İçin çok gayret sarfedeceğini ve bu İmüihim bir kuvvet olduklarını bir kere d8lü mişlerdir. 16 maçın tarihlerini ve neticelerini ayntf neşrediyorur: Macaristan — İtalyt 1910 1911 1923 1924 1925 19265 1928 1980 1681 1933 1832 1833 1934 26 Mayıs 6 Kânunusaani 4 Mart 18 Nisan 18 Kânunusani 8 'Teştinisani 25 Mart 11 Mayıs 13 Kânunuevvel B Mayıs 27 Teşrinisani 20 Teşrinlevvel # Kününuevvel 1936 24 Teşrinisani 1886 31 1937 26 n İtalya - Macaristan dünya kupası maçif” da 630923 frank hasilât olmuştur. Beyoğluspor Yunan muhtelitini yene- bilecek mi ? Atinadan gelen karışık Yunan takımı Ü” oUN oM Na gHa nunenakuatuursck oğluspor takımlle ikinet maçını Fenerbahçe ile Kadıköyde yaptığı maçta Pöf eraslı bir şekilde oyun kabiliyetlerini göslü” remiyen Yunanlıların, biraz da çimen #ö” katacak (€ ehemmit! haya alışık olmadıklarını hesaba hursak bugünkü maça ayrı bir isbat edeceklerini bildiğimiz için maça ebemmiyet vermek lâzımdır. İki takım muhtelit! olarak şehrimize ı'. Yunanlıların da Ük mağlübiyetlerini n gayesile oynıyacakları oyunun her parıli” dan tatlı ve beyecanlı olacağı muhakkak yılmaktadır. muharririmize Çoban Mehmed de: — Tekirdağlı ile memouniyslle güretti ve onu yeneceğim..» demiştir.