Filmlğmd 250 milyon dıınlar kıyetinde mücevher kullanılıyor Film çevrilirken baştan aşağı silâhlı polisler stüdyo kapılarında nöbet bekliyorlar Öyle sanıldığı gibi filmlerde gördüğü - müz — mücevheratın çoğu taklid şeyler değildir. Bazı film - lerde bakiki mücev- herat dahi görülmek- tedir. Hollywoodda bundan bir ay kadar evvel (Doktor Cliter- house) adında büyük bir film çevrilmeğe ( başlanmıştı. — Filmin | vejisörü Anatole Lit- vak filmde başrolü yapacak olan — yildı- zın mutlaka hakiki müceyherat — taşımas- sını ısrarla istemiş - tir, İddlasına göre de filmde hakikt mü « cevherat — kolaylıkla farkedilebilirmiş. Bu- nuün üzerine Los An« geles şehrinin en bü- yük kuyumcusundan | 250,000 dolar kayme- | tinde mücevherat ki | Talanmış ve 30 moto- sikletli ve pürsilâh pölisin nezareti altın- da Varneis Brofheis lerin stüdyolarına götürülmüştür. - srr Norma Şirer «Moeri Antuvanet>» filminde milyonluk mücevherlerile Film| Cary Grant piyano çalmaktadır. Bu pi - çevrildiği ve mücevheratın istimal edil - | yano tam 50,000 dolar kıymetindedir. Ta- diği müddetçe stüdyo ve civarında yüz-| mamile oymadan yapılmıştır. Vaktile lerce sivil memur nöbet beklemişlerdir. | meşhur san'atkâr Janny Lindt bunu ken- Hollywoodda (Bayram günü) adında | disi için yaptırmış, bilâhare ölünce de büyük bir film daha çevtilmektedir. Bu filmde baş rolleri Katrin Hepburn ile Cary Grand yapmaktadırlar. Filmde | | varisleri müzayedeye koymuşlardır. (Ko- lombiya) film kumpanyası piyanoyu bu müzayededen satın almıştır. Yeni bir yıldız doğuyor Ann Miller yenüi filminin bir sahnesine başlamadan evvel makyaj mı'udıuun' tarafından göz den geçiriliyor. Ginger Rocers'in esmer arkadaşı — ve korkunç rakibesi Ann Miller, son çevir- diği filmlerde büyük bir muvaffakiyet Hiği; danstaki akıllara hayrot verecek mehareti bütün nazarları üstünde top- lamağa, herkesin takdir ve hayranlığını göstermiş ve san'at hayatının başlangı- | kazanmağa muvaffak olmuştur. cında iken birdenbire yüksek bir mer beye ulaşmıştır. Güzel Ann Miller, sinema âlemine yeni girdiği halde durmadan film çevirmekte- Ann Miller; yüzünün fevkalâde güzel- | dir. Ufanın üç güzel yıldızı * Soldan sağa doğru: İmperio Argenti- na, Hilde Sessak — ve billür vesli Zarah Leander Kay Francis'in Öpücük modası Kartpostal üzerine kon- durulan öpücükler müzayedeye kondu Amerikan yıldızları içinde cinsi cazi- besi ve vücudünün güzelliği ile birinciliği kazanmış olan Kay Francis yeni bir moda çıkarmıştır. Bu moda şimdi Hollywoodu istilâ etmiş bulunmaktadır. Geçenlerde bir «hâayır cemiyeti» menfaatine bir kon- ser verilmiş, Kay Francis bu konserde yalnız dört aded karipostal üzerine birer «öpücük> kondurmuş ve bunları müza - yedeye koymuştur. Bu sayede bir hayli para toplanmıştır. İş bununla kalmamış- tır. Meraklılar bu güzel dudak ve öpü - cük izlerini vaziyeti maliyelerine göre altın, plâtin, sedef, gümüş üzerine aldır - maktadırlar... Joan Cravford opera artisti | & » an Crawford, Clark Gable ile bir fimde Meşhur sinema yıldızı Joan Cravford hakkında Amerikada garib garib hava - disler çıkıyor. Bu havadislerden ciğden bizar olan şi- nema yıldızı bir Amerikalı gazeteciye pu beyanatta bulunmuştur: — Gazete muhbirlerinde akıl mı kal - madı bilmem, sinama yıldızlarının hu- susi hayatlarile o kadar uğraşıyorlar ki.., Yazdıkları havadisleri okudukça kendim- den iğreneceğim geliyor doğrusu... Meğer ben ne mata imişim?!. Arkadaşlarınızdan birinin yazdığı doğ- rudur, şarkı söylemekten büyük bir zevk duyuyorum. Bunun için de har gün pro- valar yapıyorum. Nevyorkun Metropo - Hten operamında yakında La Bohâme © - perasını söyliyeceğim, e— emer reamir aa —a (Artletler pansiyonu) - Rodlo City Re- vels - ve (Fred Aster) Ile çevirdiği «Dam- sel in distress» filmlerinde çok ehemmi- yetli rollar almış ve hepsinde de muvaf- fak olmuştur. C EDE İYAT İ Unutulmuş bir eser!. “Küçük paşa,, Yazan: Bay Ebubekir Hazımı ben yalnız ismi- le tanırdım. Bu isim bana daima iki ha- yali musallat ederdi. Biri Ebubekir keli- mesinin hatırlattığı akelli, beli denbi- yeli, gözleri sürmeli bir bedevinin göl- gesl idi, öteki bunun tam zıddı idi. Tür- kiyede oturup frenkçe şüiirler basttratı bir tath su Türkü. Birbirine raptedeme- diğim, biri diğerini nefyeden hayaller ortasırtda Ebubekir Hazım bey benim için bir meçhuldü. Siyasi hayatını göyle böyle kulaktan dolma lâflarla tahayyül edebiliyordum: Vali ve nazır olmuş, darağacına git- miş, sonra gene sağ kalmış bir adam! Vali ve nazır olmuş diyordum. Bu, in- sanın üzerinde durması için bir sebeb değildir. Darağacına kadar gidip gene o- nun altından sağ dönmek emsalsiz bir talihtir. Fakat bu talih sırrını da ilk gü- nünde faş etmiştir, ben de onu ipten kur- tulmuş bir insan oğlu diye tanıyordum. Bu talihinden sonra onun başka mezi- yetlerini aramaya lüzum görmüyordum. ö Geçen gün evinde güzel bir kütübha- nesi olan bir arkadaşı ziyaret etmiştim. Duvarlarında genç ressa: tablolar ve büstler arasından kütübhane | odasına geçtiğim zaman, romanlar için- de «Küçük Paşa> yı gördüm. Kitabı şöy- le bir çevirdim. Baktım, muharriri Ebu- bekir Hazım bey. İhtiyarsız sayfaları çe-| wirdim. Mukaddemesini okudum, içinden parçalar beni oltaya tutulmuş bir balık yavrusu gibi yakaladılar, kitabı aldım, okudum. Bitirdiğim zaman iki hissin te- siri altında idim; birincisi, güzel, olgun bir esere kavuşmanın verdiği haz. Diğeri 1326 şenesinde basılan bir kitabı 28-30 sene sonra okuyacak kadar ihmalci, ve | münevverlik sifatını sulistimal etmiş ol mamın verdiği azabdı. Küçük Paşa 30 sene evvel basılmış A- ğ nadolunun, ve köyün romanıdır. Ne 908 devrinin, ne de ondan sonra gelen devir- lerin edebiyatçıları bu kitab hakkında bir iltifat göstermişlerdir. Edebiyat ta- rihleri ondan bahsetmez, kıraat kitabla- rında ondan parçalar yoktur. | Küçük Paşa, devrinin güzel üslübile | yazılmış bir kitabıdır. Üslübu devrine aid | kaldığı halde ünvan itibarile canlı ve bu- gün kendisinden bahsettirecek bir kud- rettedir. Muhtevanın kudreti kendisini derhal mevzuile hissettiriyor. Roman bir Anadolu köyü ile, bir Şişli Konağı arasında geçer. Abdülhamid pa- şalarından birinin konağında bir sütni- neye ihtiyaç vardır. Köylü bir asker İs- tanbuldadır, muvazzaf hizmetini kara- kolda görmektedir. Köyde karısı ve çocu- u vardır. Hemşerilerinden biri sütnine aratan konakta uşaktır. Arkadaşının em- zikli karısı olduğunu bildiği için askere müracast eder, askar muvafakat verir, Kadın şifre vasıtasile davet edilir. Konağa yanındaki çocuğu ile birlikte gelir. Büyük paşa köylünün çocuğunu kendisine evlâdlık edinir ve çocuk toru- nu ile birlikte büyümektedir. Çocuğun adı Küçük Paşadır. Bu Küçük Paşaya yapıları ihtimam ona da gösterilmektedir. Çocuk yeni bir muhit içinde inkişaf et- mektedir, Kadın sütninelik müddetini bitirir, ko- cası da tezkeresini alır, köye dönerler, bir gün koca İstanbuldan bir mektub a-| lır, karısının kendisine hiyanet ettiği, a-| rabacı yamağının karısının yüzünden öl-| düğü anlatılır. Koca derhal kadını boşar, başka bir kadımla evlenir, kadın da bir başka erkeğe nikâhlanır. Büyük paşa bir müddet sonra ölür ve| çocuk himayesiz kalır. Hanımefendi se- kiz yaşındaki Küçük Paşayı köye gönde- rir. Mürebbiyelerle, hizmetçilerle büyü- tülen Küçük Paşa köyde muztaribdir. Ü- vey baba ve Üvey ana arasında bir ava- redir, bir sefildir ve köye intibak edemi- yen bir zavallıdır. Küçük Paşa, <Şehir İşıkları» filminde Şarlonun bir gecelik Sadri Ertem Bay Ebubekir Hazım varmıştir ve iki çocuk düşürmüştür. li:; ti çocuğu düşüreceği zaman büyük buldran geçirmiştir. Buhran esnasındü ilk kocasını, kocasının sevgisini, K“" Paşaya gösterdiği alâkayı hatırlar, çük Paşanın köyden getirilmesini ”4 Bu arzu onda büyük vicdan azablari birlikte ayaklanır. Gene İstanbuldan # reler çekilir. Fakat Küçük Paşa geri Sö, mez. Çünkü onu bir kış günü kü'ug parçalamıştır. t Bu mevzuun muharrire ald olan Wi talcaları, 324 devrinin güzel, fakat BZ gün için tahammül edilmez dili ile Y7 zılmıştır. Ağır Osmanlı cümleleri, ve * manlı kitabeti sayfalarda yer yer n çarpmaktadır. — Romanın müşahedef?? tahlile, halk hayatında, köylünün Mi nlafi |tıkını anlatmıya tahsis edilen kısım âlâ üzerinde orijinalitenin dumanı Ü n, tazeliğini ve heyecanımı muhafaf” etmektedir, ğ Müşahede kudreti bu eserde bizim ” debiyatımız mikyasında emsalsiz bir € hikadır. Anadölemum, köyün, devle! ın, tahsildarın maktaı bif terilişi, köy evinin detaylâfü mantığının çerçevesi, kadın zihnif ti harikulâde denecek bir <reel» hissi kavranmıştır. Realitenin bu emsalsiğ zameti, tazeliği, orijinalliği senelerin » tünden geçmiş olmasına rağmen eseri * yakta tutmaktadır. Bu müşahede küdretini gönül verı""" bir tez tamamlamaktadır. Tez bir hâ siyet ve ihtirasla muharririn ruhunu $4 Mıştır. Eserde, psikolojik bazı vakıâların SYi7 & hâdiselere benzetilerek yapılan İt bihler ve arasıra bir makale hüviyeti ';, lveren mütalealar bir tarafa bırakıladt olursa, «Küçük Paşa» kökü köyde © Osmanlı münevverinin şaşkın ve aV& halinin, soysuzlaşmasımın sembolik iHadesidir. Edebiyat tarihlerimizin hataların! ğ rükte gecikmiyeceklerini yeni bir yat çağının kıdemli eserine lâyık olf mertebeyi vereceklerini ümld edelini Sadri Ertemi Edirnede bir orkestra takıml teşkil edildi Edirne (Hususi) — Edirne Hall de 22 kişiden mürekkep bir ork teşekkül etmiş ve muhitte mühim g boşluk doldurulmuştur. Bu orkesti | Halkevinde herkesin 2€* mserler Ver"”s ihtiyacını tatii etmektedir. Manisada imar faaliyeti Manisa (Hususi) — Manisanın Yü |ranı için hazırlanan bu y « bikine başlanmış Be sabakada birinci gelecek olan mimM' | yaptırılacak olan Atatürk heykeli iç şehrin en işlek yeri ayrılmıştır. Ana yolların elektrik santralın! şası işlerine de | Modern bir da kararlaştırılmıştır. Hususi idare büdcesi yıldan yilâ hayatını sşekiz sene sürdükten sonra kö- ye, tezeğe, tarlaya dönmüştür. Büyük paşanın hanımı genç bir kocaya inkişaf göstermekte bu inkişı!tlf'w memleketin bayındırlık işlerinde fade edilmektedir,