22 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

22 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BON POSTA Yazan: Vedad Ürfi Baş döndürücü bir gezıntı Ruhsarla babası telefon — etmişler, «Kafe- Dölape»rde doktorla beraber bi- zi bekliyorlarmış. Bugün Parisi şöyle bir dolaşacağız. Fransada tuvalet aynası karşısına oturan üç saatten önce yerinden kımıl- danmazmış ama ben on beş dakikada işimi bitirdim bile!.. suratı sekiz kat kremle sıvamadan tuvalet yapmak ne kolay iş!. ne uysam, Ruhsariın çekeceği vardı. Akşama kadar gezinoda bekliye dur - sunlar!.. Babamla hemen bir taksiye atladık. Ruhsar sabırsızlanmış bile, — Aşkolsun!, diye haykırdı... Gece yarısı gelseydiniz!.. Fazla söyletebilir miyim?... Bir ö- pücük. Barışıverdik. Günlük programı- mız epey dolgun. Az yer gyezmiyeceğiz. Luvr müzesi, Bastil kalesi, Eyfel kule- si ve daha bilmem nereleri?... İlk işi- miz, yeraltı şimendiferile bir tanışmak oldu. Opera meydanının tam ortasında, yeraltına inen geniş bir merdiven, bi- zi bambaşka bir âleme sürükledi. Bu- rası sanki her katı Parisin binbir buca- ğona kol satmış bir apartıman. Duvar- ların taşlığını, en usta ressamların clin- den çıkmış boy boy reklâm tabloları belli etmiyor bile. Bilmem kaç tane ge- çidler, kaç türlü merdivenler!... Bun- ların istikametlerini iyice bellemek ge- rek. Anlaşılıyor: Parisin yeraltı şimen- diferlerinde yolculuk edebilmek için yepyeni hir haritay! aylarca uğraşa- | rak ezber etmeli. Parisin yerlileri bile çok defa şaşırarak istikameti bulabil- mek için memurlardafı pardım dilerler- miş. Burada öyle bir taksimat var, ki, en küçük bir yanlışlık, şark - tarafına gitmek isteyeni iki saat ötedeki parb| mahallelerine savurabilir. Doktor dc tumuz, yeraltı Parisinin hayli usta bir Aşinası gibi. Döndük, dolaştık, saptık, yürüdük, yürüdük, gene saptık ve kim- seye sormadan sayısı bilmem kaçı bu- lan istasyon rıhtımlarından birisine u- daşlık. Etrafımdaki reklâmların ikisini ekumağa vakit bulamadım, bir kas rga, bir kıyamettir koptu, bir gölge or ğ kapladı, bir insan seli boşaldı, san ordusu da içeri tıkıldı. Tren hi ket etti bile. Nasıl bindik, ne oldu, na- &l ezilmedik, ben de farkına varama- dım. Bu yolculuk ayrı bir san'at, Alış. mıyanların kârı değil. Hele sinir has- talığına uğramak için birebir. «Metro> yürümüyor, sanki uçuyor. Bir sürü tayyare elele vermiş, uzun mahzenlere tıkılmış, yeraltında bir hava hattı kur- muş gibi. Bu vagonların öyle acele işi var ki insan, istasyonlarda mola verilip verilmediğini çok defa farkedemiyor da. Yarım dakika içinde yüz elli kişi i- niyor, iki yüzü biniyor. İnilecek İstas- yonu kaçırmamak için her an tetik ol- mah. Yeraltı şimendiferinin kendi de gıkmtılı galibak Başdöndürücü mah- zenlerde uçarken birdenbire caddele- Yin tepesine doğru açılıyor. Bu sefer Gört yan, Paris. Aşağıda bulvarlar ince bir şerid, bütün hızile giden otomobil- ler metronun hızı önünde birer öküz a- rabası haline geliyor. Ansızın doktorun sesi aksediyor: — İneceğiz!... Kapı dibindeki istife biz de katıldık. Sıradayız. | — Etuval!... Kapılar otomatik açıldı, kapandı. Bo-. Şanan sel arasında biz de inmişiz. Bizi buraya atan canavar ortadan kâyboldu bile, Geniş merdivenler, bizi yeniden dünyaya kavuşturdu. Geniş bir nefes aldım. Rühsar güldü: — Başm döndü galiba?... — Yalnız başım olsa!... İçim, tersi- ne döndü!... Koca zafer âbidesi, «Etuval» meyda- :ıımn göbeğinde bu halime gülüyor gi- re- Duraklamışım. Yanımdakiler gülme- ğe başladı: — Ne arıyorsün?... Fransız kadmlarının usulü- | Metrodan boşalan sel ar asında biz de indi fv— Hiç?... dedim... Çıktığımız tara- , LEREE 'Teşbihte hata olmaz derler. Yürüyen bir kırkayağın ayakları sayılabilir mi?.. Hani resimler, portreler vardır: Ressa- mın ustalığı gözlerden belli olur. Tab- loyu salona asarsınız. Hangi yandan baksanız resim size bakıyor gibi gelir. Pariş böyle işte, Neresine baksanız ay- ni cadde, ayni sokak size bakıyor. Hep- si de birbirinin benzer, Sayabilene aş- | kolsun!... Şunu seyredeyim, bunu reyim derken on dakika ileri düştüğü- nün insan farkına varmıyor bile. Çıktı- Başvekil Partide mühim beyanatta hulundu (Baş tarafı 1 inci sayfada) lavı Hasan Sakanın Tiyasetinde toplandı. Celse açılır açılmaz kürsüye çıkan Baş- vekil Celâl Bayar İstanbuldan bugün av- |det ettiğini ve grup âzalarına Şefimiz A- tatürkün selâmlarını getirdiğini bildir - gesi üzerine alkış tufanile karşılandı. Herkes Büyük Öndere şükran ve saygı- dJarının arzedilmesini istiyordu. Başvekil İstanbulda bulunduğu sırada dost ve müttefik Romanya kralı majeste ikinci Karolun İstanbulu ziyaretinden ve kendisinin arkadaşı Arasla birlikte kar- şıya gittiklerinden, majeste kralın A - tatürkle mülâkatından bahsetti. Grup, bu ziyaret ve mülâkat haberini alkışlarla karşıladı. Hatay işi Bundan sonra Başvekil, Hepimizin fikirlerinân her an meşgul olduğu me - seleye geçiyorum» diyerek, Hatay işi - nin geçen haftadanberi geçirdiği saf - hayı anlattı. Esaslı hatları itibarile te- mas ettiği harici işler hakkında daha fazla tafsilât istenirse içtimada hazır bulunan hariciye vekili Dr. Arastan sorulabileceğini söyledi. Kamutayın her sene Haziran sonu- na- doğru mutadı olan tatiline işaret e- derek bu hafta içinde Hatay işi hakkın- da Büyük Meclise kat'i beyanatta bu - lunabilecek vaziyette olmazsa, mesele- nin inkişafına göre Fransa ile aramız - da mevcud veyahud feshi ihbar - edil - miş fakat henüz mer'i bulunan mua - hedeleri kaldırmak veya temdid et - mek ve yapılacak harekete göre vazi - yetin istilzam edeceği tedbirleri almak hususunda Kamutaydan salâhiyet ve (itimad isteyeceğini haber verdi. ğınız caddeyi yeniden bulmak dahi baş- h başına bir iş. Zafer âbidesinden süzülen bulvarlar- dan birisini takiben aşağı doğru indik, sağa saptık, yeryüzünün en çalımlı ku- Jesi «Eyfel» in gölgeleri süzülmeğe baş- ladı. Küçüklüğümde ne vakit bir dolab beygirinin Önünden geçsem, gözünün neden bağlı olduğunu sorardım. Babam da üşenmeden ayni nekaratı tekrar e- derdi: — Başı dönmesin diye!... (Arkan var) Ankara borsası İ & D IB ELI Grup umum! hey'eti uzun alkışlar - la tasvib cevabı verdi. Nazarı Dikkatine ! Fabrikamızın BAŞKURT marka- h yerli mamulâtımızı görmeder ÇATAL KAŞİK ve BIÇAK takımlarınızı - alma- Blth mallarımız hem kalite itibarile Av- Atatürk - I(ral Sayfa $ , Karol mülâkatı mühim akisler uyandırdı (Baştarafı 1 inci sayfada) Mâkatın ve bu iş birliğinin Balkan paktı çerçevesinin de fevkinde bir yakınlığa varacağı söyleniyor. Bükreşte çıkan Semnalül gazetesi de diyor ki: «Bu mülâkat arsıulusal bugünkü vazi- yette Türk - Rumen münasebatı dosta - nenin takviyesi ve tavazzuhu için mes'ud bir vesiledir. Bu takviye keyfiyeti ise iki memleketin birbirinden ayrılmaz olduk- larına ve ayni barış gayesini gütmekte hemfikir ve hattâ yevvücud bulundukla- rına delildir. Kral Karol yüce müttefikini ziyaret et- mekte cihana karşı bunu teyid etmek is- | temiştir. Politika gazelesinin Bükreşten istih - barına göre Titülesko kral tarafından mü- him bi rvazife ile Londraya gönderil - miştir. Bu vazife Karadenizde İngiltere donanması için bir Üssübahri tesisile a - Tâkadardır. Ercümend Ekrem Talu... * Geçen Cumartesi günü mütenekki - ren şehrimizi ziyaret ederek, Cumhur- relisi Atatürk tle fikir teatisinde bulun- muş olan dost ve müttefik Ilnmıııyı] Kralhı Majeste Karol'ün seyahati, ta |fedilmesine vesile olmuştur. mamen hususi mahiyette olmakla be « raber, şehrimizdeki siyasi mahfellerde büyük bir alâka uyandırmıştır. Romanya hükümet ricalinden bazı | zevalın da Majeste Karolü hümil «Lu- ceşfarul» yatımda bulunmaları, bu zi « yarele daha şümullü bir ehemmiyet at- Bu münasebetle, Yugos!r vyanın Şöe valye Kralı müteveffa >ksandır'ın yarı resmi surette Cumhurrelsimizi zi « yaretini hatırlatan siyasi mahfeller, bu ziyareti müteakib Balkan Antantının kurulduğunu beyan ederek, Atatürk ve Majeste Karol arasında cereyan eden fikir teatisinden de Balkanlardaki sul hün tarsin ve takviyesi için hayırlı ne« ticeler beklenmesinin tamamen doğrü olacağı kanaatini izhar eylemektedir « ler. Kral Bükreşde Bükreş 21 (A.A.) — Rador alansı bildiriyor: Kral Karol, Luceafarul yatı ile, Ka- $ radenizde ve Boğaziçinde yaptığı ge « zintiden sonra bu sabah — Köstenceye dönmüş ve 21 top atımı ile karçılan « mıştır. Kral, hususi treni ile öğle üzeri de Bükreşe muvasalat etmiştir. Genevreye bir nota daha verdik (Baş tarafı 1 inci ıavladc) zifesinde mündemiç olan bitaraflıktan in- hiraf eylemiş olmakla muahaze eylemek- tedir. Enternasyonal mehafil, Türk hükü - metinin bu teşebbüsünün daha ziyade iş'ari ve sembolik bir kıymeti haiz oldu- ğu mütalcasındadır. Filhakika Ankara hükümeti Milletler Cemiyeti komisyonu ile ancak fiili münasebatta bulunuyor - du. Mezkür komisyon hukuki olarak mün hastran mandater devlet olan Fransa ile münasebatta bulunuyardu. Uiusun başmakalesi Ankara 22 (Telefonla) — Ulus bu sa - bahki nüshasında Falih Rıfkı Atayın YTesbit edelim> başlıklı bir başyazısını neşretmektedir. Atay bu makalesinde Hatay milli davamızın bir tahlilini ya - parak ezcümle demektedir ki: «Bu şaşırtmaca oyununun artık niha- yet bulma zamanı geldiğine şüphe yol: - tur. Fakat yarından öbür güne yeni zu - hurat karşısında kalmıyacağımıza na - a1 insmabiliriz? İtiraf etmek Jlâzımdır. —ki halkda müsbet vak'alardan gayri her şeye iti- mad kaybolmuştur. Hususf veya res « mi sözleşme, yazılı veyahüd — yazısız ahıd, hepsi aylardanberi — tecrübe ve imtihandan geçti. Hayal sukutlarından başımız dönmediğine biz de hayret e « diyoruz.» «Dikkat edilecek bir nokta var: Dün Garo, bugün komisyon, fakat âarada Ha tayın bir çok yerlerinde seçim - kaydi Türkler aleyhine müdahalelerle devam. etmiştir. Bu müdahaleler rakam şekli - ni almıştır. Garo yerinden gitmekle ne defterler battal olmuş, ne hileler düzele tilmiştir.» «Bayarın s#özünde bizim tarafımız « dan gayet açık bir hakikat vardır: Ha- y meselesi sür'atle hâllolunmak mus adderdir. Bu hal ne gecikebilir, ne de Türk hakkı aleyhine olabilir. — Millet Atatürk'e karşı hududsuz bağlılığını va onun hükümetine tam itimadı — ile bu mukadder neticeyi beklemektedir.» İspanya ve Çin harbi Avam Kamarasında fırtınalar kopardı (Baş tarafı 1 inci sayfada) pılmasını, Frankoya gönderilen eşya ü - zerine ımhırıo konmasını, Çine para ver mek suretile yardım edilmesini ve İspan- ya limanlarında İngiliz gemilerinin ba - tırılmasından dolayı mukabelei bilmi - silde bulunulmasını istemişlerdir. Başvekilin cevabı Bu tenkidlere cevab veren Ba: Çemberlayn gerek Çinde, gerek yada sivil halka karşı yapılan bombar- dımanların teessüfe şayan olduğunu fa- kat buları önlemek için beynelmilel bir akit bulunmadığını ve hükümetin hava bombardımanları hususunda beynel- tmilel bir anlaşmaya varılması için te- şebbüsler yaptığını söylemiştir. Başvekil, muhalif mebuslar tarafın- Avukatlara bir takım (Baştarafı 1 ünci sayfada) âmme hizmeti haline koyan bu projenin değertni anlatacaktır. Ağliye encümeninde müzakeresi tap mamlanarak matbaaya verilmiş bulunan projeye bazı yeni hükümler ilâve olun- muştur. Âmme hizmeti mesabesinde te - lâkki edilen avukatlık mesleğinin gayesi lüyiha maddelerinde tesbit olunmuş ve buna göre avukatlara bir takım hukuk ve vedibeler vedtildiği gibi onlara bazı külfetler de tahmil olunmuştur. Bu kanun mucibince tesis edilecek ve dalmi olarak Ankarada kurulu buluna - cak barolar haysiyet divanı, bazı salâhi- yıduh techiz W Bu arada ir - Ber öKENĞUĞN ekil dan ileri sürülen diger taleblere de temas ederek, bu taleblerin tatbiki neti- cesinde umum! bir harb çıkmasının mu- hakkak olduğunu ehemmiyetle beyan etmiştir. Loyd Core kürsüde Bu müzakereler esnasında eski Başı vekil Loyd Core söz almış ve Çember- layın beyanatını çok acıklı ve teessüfe - |şayan bularak demişitirki: — Şimdiye kadar hiçbir İngiliz hü- kümeti, İngiliz gemilerine yapılan bu gibi tecavüzlere karşı bu kadar aciz hhııumılır. Eğer ben başvekil olsaydım, gemi < lerimizi bombardıman eden tayyare « leri takib ettirerek, bu tayyarelerin Üs- lerini tahrib ettirmiştir.» vecibeler veriliyor (tica, millt vahdet ve şuura muhalif da- vaları kabulü itiyad edinen avukatların haysiyet divanı kararile meslekten çıka- rılmaları esas bir madde halinde lâyiha- ya konulmuştur. Bundan başka milli ve mesleki mendan! bakımından bir mıntaka dahilinde avu - katlık etmeleri muvafık görülmiyen a - vukatlar gene haysiyet divanının kara - rile o mıntakada meslek icrasından men- olunabileceklerdir. Ancak bu kararın ve- rilmesi muayyen formalitelere tâbi tutul- muştur. Lâyihaya bazı disiplin cezaları için de hükümler konmuştur. Baro reislerinin 100 liraya kadar para cezası vermeğe sa- lâhiyetleri- bulunacaktır. îî HAŞ SAKA SERRTAR £

Bu sayıdan diğer sayfalar: