DELİLER «Dünyada deliler günden güne ço - ğalmaktadırlar.» Gazetelerden birinde okuduğum bu haber bir türlü aklımdan çıkmıyor... Kendi kendime: — Acaba doğru mu? Diyorum. Fakat sualime cevabı ben vermeden gözlerim karşıdan gelen bir kadına ilişiyor. Başına koyduğu şapka yeşil - sarı ve kırmızı karışık bir kumaştan yapıl mış, şapkanın üstünde bir demet çiçek var. Bluzunun yakasi turuncu, bir ko- lu lciverd, öbür kolu beyaz! Ve yü - rürken nedense gökyüzündeki yıldız » lârı koklamak ister gibi burnunu ha -| vaya kaldırıyor. — Doğrul Diyorum. Biraz yürüyorum. Gene soruyorum: — Acaba hakikaten doğru mu? Cevabırlı vermeden, yanı başımda konuşanların seslerini duyuyorum: Erkek sesi — Bonjür.. Kadın sesi — Bonjur.. Erkek sesi — Ayakkaplarınız , Kadın sesi — Kırk raya dım! — Doğru! Diyorum. Bir kasabın önünde gözlerim müş- terilere flişiyor. Biri: — Halis kıvırcık isterim! çok yaptır » iy Diyor, kasab bir koyundan bir par- ça kesiyor: İşte halis kıvırcık — Sağ ol! Gülüyorum, yürüyorum: — Doğru! Diyorum. Bende de bugün nedense şunu bunu İdirlemek merakı var. İşte iki delikanlı konuşuyorlar. Adımlarımı yayaşlatıyo- rum: Biri — Evlenmeye karar verdim. Öteki — İyi edersin. Biri — Azizim biraz rahatlayayım. Öteki — Hakkın var. Biri — Fakat iyi bir ev kadınile ev- lenmek istiyorum. Yanlarından ayrılıyorum: — Doğrul Diyorum. Dikkat ettim, yorulmuşum; bir oto- büse binsem fena olmuıyacak. Nerdeyse otobüs gelir.. işte geliyor. Motörünün sesi duyuldu; nihayet geldi. Bakıyo - rum: Yürürken iki tarafa yalpa vuru - yor, her vidası, her civatası ayrı ayrı oynuyor, bir camı kırık, kapısı tutmu- yor, Ve'fren yapınca on metre uzağa gittikten sonra durabiliyor: — Tevekkeltealâllâh! Deyip biniyorum, ve bir kere daha tekrarlıyorum; — Doğru, dünyada delilerin günden güne çoğalmaktadır. sayısı | Bunları biliyor mu idiniz? > Sarmısak seven memleketler Sebebi o malüm değildir. Fakat s- cak Avrupa mem- leketleri sarmısa - ğa çok düşkündür- ler. Dünya üzerin- de en ziyade sar - inısak yiyen mem- leket İspanyadır. Mamafih İspan- ya istilâsında kal mış olan cenubi Amerika memle - ketleri de sarmı - sak tiryakilerinin başında gelir. * Nihilistler kimlerdi r Rusyada Çarlık devrinde vücude gelen bir teşekküldür. Esasında örf ve âdetle - rin zulmüne, ailevi tahakküme ve içti - mai telâkkilere muhalefet ederdi. Mü - rüru zamanla hükümeti ve mevcud olan müesseseleri devirmeğe, yıkmıya çalışan gizli bir siyasi teşkilât halini aldı İlk Önceleri üniversite muhitlerinde kendi « Okuyucularıma Cevablarım Şişlide Bay Tayfun Ceme: * Bu sütunlarda çıkan yazınız bazı kız babalarmı alâkadar etmiş olacak ki sağdan soldan hakiki adınızla adresi- niz soruldu. Bana gelen ehemmiyetli ehemmiyetsiz her mektubu cevabını verir vermez unutmak esaslı kaidem- dir. Bunun için soranlara bilmediğimi söyledim, münasib görürseniz bildire- bilirsiniz. * Beşiktaşta Bayan 8. C. ye: — Bir kız niçin çabuk evlenir? Öte- ki neden yıllarca koca bulamaz? Bu öyle bir sualdir ki yüzde yüz isa- bet ile cevabı hiçbir zaman verileme- miştir. Çirkinliği, güzelliği, zenginliği, yahud fakirliği, yüksek tahsili veya cehaleti, ayni suretle zekâ ve gabaveti de kat'i birer âmll diye sayamam. Bu meziyet veya noksanlardan her bii Tehde yahud aleyhde birer rol oynıya- bilirler. Fakat kat'i birer âmil olma- © Odikldrını gözlerimizin önünde duran canlı misallerile görüyoruz, Buna mu- kabil itimad veya korku verme bahsi eketler /Meşhur bir meçhul: Ahmed paşa Bugünkü istik. kâm fenninin ik Avru « palılar meçhul gösterirler. Bu şe- refi bazan Bohem- yalı Jan Ziska'ya İ ve yahur San Mi şeli isminde bir mühendise maletmek is- terler. Halbuki ilk topun icadile beraber eski usul istihkâmların para etmiyeceği- ni anlıyanlar Türkler olmuştur. 1460 da Otrantayı tahkim eden Ahmed Paşa, munsif bütün Avrupalıların, ilk istih - kâm fenninin banisi olarak kabul edil - miştir, Otranta istihkâmları, uzun zaman Avrupa kumandanlarının takdir ve hay- retini celbetmişlerdir. mucidini ni gösterdi. 1870 de İşçi sınıfı arasında to- humlarını saçtı. 1881 de hükümet, bu te- şekkülü bastırmıya çalışınca da, tedhiş- çi hüviyetini takındı; ve bunun neticesi olarak da ikinci Aleksandr katledildi. Nihilistler umumi harb zamanına ka- dar Rusyada müessir roller Maş ile rölasion denilen fazla tanıdığı ma- lik olmak bahsi vardır ki talib çıkıp çıkmama sahasında bütün diğerlerin- den daha ehemmiyetlidirler. Hayatınızı gözden geçiriniz, her saf- hası üzerinde durunuz, eksiğinizi ken- diniz bulacaksınız. * Sultanahmedde Bay (Talat) « — İki üçten biri: Erkek ya fazla ti- mad gösterir, bu takdirde abdal yeri- ne geçer, yahud da fazla müvesvistir, bu tskdirde bayatı kendisine zehir e- der. Her şeyde olduğu gibi bu bahiste de vasat noktanın en iyi nokta oldu- Hunu düşünerek ona göre hareket ede- mez misiniz? * Niğdede Bay P. B. ye. Küçük düşühmeyiniz, bilhassa tabi- atin hilâfına muhakeme yürütmeyin!z, Kadın hayatta her şeyi unutabilir, ih- mal edebilir. Fakat annesinn mahru- miyetine asla lâkayd kalamaz. Ben sizin yerinizde olsaydım, bu ha- reketinden dolayı kadını takdir eder- dim. TEYZE SON POSTA Kadın Köşesi Yazlık elbiseler Solda: Gri keten tayyör. gömise, Sağda: Beyaz öeket,ekose etek. Ceke- tin reverleri ayni ekoseden. Etek plili. Her iki model de şıktır, gençtir, güzel- dir. Sağdaki tamamen yazlıktır. Eylül- den sonra giyilemez. Sağdakinin ömrü daha uzundur. Açık renk Plâj veya yazlık spor mantonuzu elde örebilirsiniz Yazın ya plâjda, yahud akşam üst - leri hemen herkese ince bir manto lâ - zımdır. Bunu meselâ bir bluz, bir rob örer gibi kendi elile örmek ne tatlı zevk. Gerçi bluza nazaran biraz daha uzun süreceği muhakkak. Buna muka- bil daha çok işe yarar, daha da yeni bir fikirdir. İster plâj, ister spor mantosu, han - gisi olursa olsun'en yaraşacak yün bu- tone yani boğumlu yündür. Başda be- yaz gelmek üzere bütün açık renkler - den yapılabilir. Plâjda mayonun, öbü - ründe alttan giyilecek elbiselerin ren- gini göz önünde tutmalıdır. Bir İşçi şefini öldürmek İstedi, fakat muvaffak olamadı Bir dalgınlık tecavüze maruz kalanı olduğu kadar suçluyu da sevindirdi Karamürsel mensucat fabrikasında | çalışan İbrahim izminde bir işci, işin - den çıkmış, bu yüzden de fabrikanın u- mumi şefi Hayriye muğber olmuştur. Bir müddet başı boş gezen İbahim, Fatihte Hayriye rastlamış, yanına yak- laşarak, yeniden işe alınması için rica- larda bulunmuştur. Fakat, Hayri buna karş; — Ben karışmam, müdüre müracaat et, Cevabını vermiştir. Hayri Fatihte tramvaya binmiş, İb- rahim de binerek peşi sıra Veznecilere kadar takib etmiştir. Veznecilerde, tramvaydan inince ge ne yanına sokulmuş ve ayni talebi tek- rarlamıştır. Fakat, gene ayni şekilde red cevabı almıştır. Bir müddet daha Hayriyi takib ederek, tam Süleymani « yedeki fabrikaya gireceği sırada ta - bancasmı çıkarmış ve arkasından bir el ateş etmiştir. Fakat çok büyük bir hüsmü talih e » seri olarak Hayri mutlak bir ölümden kurtulmuştur. İbrahim, sâf bir adam olduğu için tabancasını, diğer bir (tabancaya sid kurşunlarla 5 öldümü ur, İnfilik ve 9 ku bulunca, kurşunlar silâhın gis “, dan ufak olmaları dolayısile, kâfi der# cede sür'atle ileri r yüzden biri Hayrinin kumaşı içinde kalmış, diğeri de çarp yere düşmüştür, Sadece, ette hafif İz ve yanıklık hâsıl olmuştur, Müddeiumumiliğe sevkedilen suç i Tu, Sultanahmed 2 “nci sulh ceza kimi Salâhaddinin kararile tevkif 0“ Tunmuştur, Fakat, bu işde İbrahim de mem ve müsterihtir. Çünkü, ayni tesadüfi onu da katil olmaktan, kurtarmıştır. Memnu mıntakada dolaşan bir adam tevkif edildi Çekoslovak tebaasından (o Vilhel9 Herbert Pinaynert Küçükçekmece Ci” varında memnu mıntaka dahilinde laşırken yakalanmış, müddelumi ğe sevkedilmiştir. z Bu adam fkinci sorgu hâkimliği 18 rafından ikametgâhı tesbit edildiktğİ sonra serbest bırakılmak şartile tevi edilmiştir. Vilhelm memnu mıntak8! bilmeden girdiğini söylemiştir. Çin Baş Kumandanı Çan - Kay - Şek | aslen Slovenmiş ! Belgrad (Haziran) — Hayatım, Slo- ven ailelerinin tarihi asılları hakkında tedkikat yapmaya basretmiş bir Slo - ven Âliminin bulduğu vesikalara baki- lacak olursa bugün Japon ordularına karşı memleketini müdafaa etmekte 0- lan Mareşal Çan - Kay - Şek aslen Slo- ven'dir. Sloven tarihcisinin bulduğu vesika- larin en mühimmi Nazaret şehri evrak mahzeninde ele geçirilmiş bir sened - dir. Bu kâğıda göre Kay - Şek Fran - suva - Mari isminde biri 1610 tarihin- de İgnyak adı altında evvelâ Fransis - ken, sonra da Cizvit mezhebine girmiş, 1620 tarihinde misyoner olarak Çine gitmiş ve orada bir Mandaren'in kızına âşık olarak Konfücius dinine geçmiş, genç kızla evlenmiş, sonra Çin impara- torunun müşaviri olmuştur. İşte Sloven âliminin iddiasına göre bugünkü Çin kumandan: bu eski Slo - ven muhacirinin çocuklarındandır. Gene âlime göre bu Iddiayı teyid eden bir nokta vardır ki oda bir çok Çin Mandarenlerinin iki üç bin sene - lik şecereleri olduğu halde Çan - Kay- Şek ailesinin ancak üç yüz senelik ma- Mareşal Çan-Kay-Şek Diğer taraftan Sloven âlimi bugüf dahi Slovenler arasında sonu o Şek Vİ Çek ile neticelenen bir çok ile isim * leri bulunduğunu kaydetmektedir. zisi malümdur. y > Babasının malını pers Boyabaddan yazılıyor: Kasabamız ta- cirlerinden Hüseyin Yaylânın oğlu Hüs- nü, arkadaşlarından Hasan Koyun ile Rahmi Demirerin teşvikile babasının mağazasından muhtelif zamanlarda ka- lay, tiftik, makara vesair eşya çalmış, arkadaşlarının yardımile bazı kimselere satmıştır. Jandarma bunları tesbit et- miş, satılan mesruk eşyala beraber hirsiz Bacaksızım maskaralıkları : Sivasta mekteb sergileri Sıvas (Hususi) — Sıvas ve çevresi il okullarında ders sonu münasebetile w lebenin büyük bir muvaffakiyetle yapti" İh elişi ve resim sergileri açılmıştır. Sef" gilerdeki zevkle sıralanan köşeler #7 ayrı birer güzellik eserleridir. a a ve yatakları yakalanarak adliyeye ie” Him edilmişlerdir. Arı kovalarken