Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda & darağacı altında biten Devlet kapı memuriyet hayatı sında elli yıl 16 j Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım Odaya girdiğim zaman Mahmud - Said Paşa bana defterlerin bulunduğu köşeyi gösterdi: “Şuraya otu- runuz, evvelâ halef selef arasındaki devir ve teslim | muamelesini yapalım!,, dedi Paşa bazı makb Amiral: «— Ben, demiş son altesse valinin bu (Pensö delicate) «Nazikâne düşüncer- tinden son derece mütehassisim. Arzu- Su beni kendisine derin bir teşekkür barclandırmıştır!» Zaten bizim istediğimiz, tahmin etti- Ülmiz netice de buydu. Amiral da v: Ziyeti derhal kavramış, ve hazırladı. z emri vakli, kemali feraset ve noz ketle kabul etmişti. Bu suretle de, Ktnîl' bir Fransiz zabitinin hayatına mal olan bu menhus aşkın, iki millet arasındaki Göstluğu sarsarak ikinci ve daha büyük laya sebebiyet vermesini önlemiş Hatıralarımı nakle başlarken, Kon- Ya valisi merhum ve müşir Mahmud Bajid paşanın, beni maarif meclisi kü- Übliği ve vilâyet gazetesi mu İle Niğdeden Konyaya Yazmıştım. O zamanki memuriyet ha Barib hususiyetlerine Kony: Memuriyetim esnasında şahid oldum. Evvelâ kısaca, Konyada aldığımmı va- Zifenin mahiyetini izah edeyim: Kâtibliğine tayin olunduğum — mec- lis, valinin riyaseti altında toplanıyor-| du. Mecliste, vilâyetin adliye ve idare terkânile, Konya merkez livası muta-| darrıfı, Mevlâna Celâleddinin — post| heşini Saffet Çelebi, ve diğer çelebile- Tin, eşrafın, ulemanın ileri gelenleri ı'llılı.ır.uyııniu. Hattâ, Konyaya nefye- dilmiş olan âyan meclisi âzasından İn- Biliz Ali Bey (*) bile âza sıfatile mec- Mise dahildi. Bu itibarla, meclisin otuza Yakın fzası vardı. Ben Konyaya, bu meclisin teşekkü- lünden bir ay sonra gelmiştim. Ben o- Taya gidinceye kadar, meclisin kâtib- İk ve sandık eminliği vazifelerini de Vali paşa bizzat ifa etmişti: Bu itibar- la, onunla halef, selef olacaktık! Paşa, muvakkaten yaptığı bu işleri büyük bir ciddiyetle tutmuş, tıbkı bir Malf müessese idare eder gibi, varidât, Masarif, yevmiye, karar defterleri tan- Zim etmiş, her işe ayrı ve muntazam bir defter ayırmıştı. ' Halbuki, paşanım odasındaki küçü- €ük masa, bütün bu defterleri değil, Yazı takımile sigara tablasını güç isti- &b edebilecek genişlikteydi. Bu itibar- h, bütün bu defterler, paşanın oturdu- Ü keten örtülü uzun sedirin bir köşe- tine yerleştirilmişti. Benim Konyaya Varışımın ertesi sabahı, hükümet ko- hağına vali paşa İle birlikte gitr N Odasına girdiğimiz zaman, paşa bana, ::xmıum bulunduğu köşeyi gösterdi, — ,, — Şuraya oturumuz... dedi... Evve- H, halef, selef arasındaki devri teslim Tüamelesini yapalım! ,Bu emri alınca, gösterilen yere i! tim. Paşa defterleri birer birer aça Nna, kendi yazdığı masrafları ve var: di gösterdi. Defterlere gözünün ö- aai (*) Ahmed Rızanın uzları bana uzattı, |nünde geçirtmek üzere sakladığı bazı makbuzları zarflarından çıkardı. Ba- na uzattı, ve: — Haydi bakalım... dedi... Bunlar: 'dediniz! Ben, -odada bir masa bulunmadığı i- çin- defteri dizlerime yerleştirerek, akbuzları kaydetmiye başladım. F'a- t henüz ilk rakamları yazmıştım ki, paşa: — Durunuz! diye seslenerek, bana ıl.ulcmi bıraktırdı. Sonra: — Vakıâğ, dedi, odada, yazıhane, ma- yok. Bu itibarla, defteri dizleriniz üzerine yerleştirmeye mecbursunuz. Fakat böyle bir mecburiyet vardır di- , tıbki siyakat vavı gibi iki büklüm ne? Sen bu işlerde a- sa n mana: mıya devam edersen, az zamanda beli- lur, Onun için ben sana, yokluk içinde, «Sıhhi», «Fenni» çalışmanın yolunu öğreteyim de, ileride bana dua et!.. (Arkası var) | Üç defa Ayrılıp evlenen Karı koca Her ikisi de berberlikte şampiyon olan bu karı koca, bundan 7 sene evvel bir ba- İloda birbirlerine rastlamışlar, o anda se- | vişmişler, bir yıl sonra da evlenmişler. | Fakat aradan üç hafta geçer geçmez yıl- |dııl:ır: barışmadığından — ayrılmışlardır. İki yıl evvel, mektublaşma neticesinde, ye niden evlenmeğe kararlaşmış, koca Ame- |rikadan dönmüş, doğru eski karısının e- vine gitmiş, bir saat kadar süren gülüp eğlenmeden sonra tekrar kavga ederek karısından ayrılmış, mahkemeye müra - caat ederek boşanma davası açmıştır. Bu yıl, bir koşu yerinde gene eski karısına tesadüf eden koca, onsuz yaşıyamıyaca- ganı anlıyarak, gene âşık olmuş, ve ye- niden yuvasını kurmuştur, Londrada otomobil kurbanları Londrada neşredilen bir istatistiğe gö- re son on sene içinde Londrada vukubu- İan otomobil kazalarında ölenlerin, yı |hud ağır surette yaralananların | 500.000 1 geçiyormuş... Geçen nisan ayında tam 18119 aded ©- tomobil kazası olmuş... Bu kazalar neti- esinde 508 kişi ölmüş, geçen sene nisan ında ölenlerin sayısı ancak 463 imiş... nisin. Belli. Fakat bu şekilde çalış- ğ ni doğrultamazsın. Sıhhatin berbad o-|' f | Garib Haberler Kardeşlerinin ve kendi kendisinin babası olan adam 3 numaralı Amerikan tenis oyuncusu lâkabını almış olan Frank Parker yı_-mmı bir sporcudur. Son haftalar içinde bu sporcu hakkında Amerika salonlarını ve spor muhitlerini son derece alâkalandı - ran bir havadis dolaşmaktadır. Franciszek Andzei Pajkovaki namın - daki genç ve çok yakışıklı sporcu bun - dan az evvel üvey validesile evlenmiştir. F. A. Pajkovski yukarıda bahseyledi- ğimiz Frank Parkerin diğer ismidir... Bugün tam 22 yaşında olan Frank Par- |kor vaktile Amerikaya hicret eylemiş o- |lan Lehistanlı muhacirlerdendir. Küçük iken yegâne işi gücü büyük rağbet gören (Milkwaukee Tennis Club) sahasında oy- nanan tenis partilerinde düşen topları toplamak idi. Günün birinde klübün kâtibi Mercer Beasley onu klübe aylıklı olarak tayin etti... Bu sırada babası ölen Parker kim- Twesiz kaldı. Çocuğun bu haline pek acı « yan Mercer Beasley karısına rica ederek onu evlâdlığa kabul etti. Franciszek Andzel Pajkovski Leh is - mini Amerikanlaştırdı. Frank Parker ol- du... Aradan on sene geçti ve Frank A - merikanın en mühim tenis oyuncuların- dan biri oldu... Bugün Amerikanın en büyük klüble- Tinden biri olan (Bermuda Golf and Ten- nis Club) un meneceri bulunan Mercer Beasley karısından boşanmıştır... Fır sattan istifade eden kadın da göz koy - |duğu üvey oğlu Frank Parker ile evlen- Pmiştir... Bu suretle Frank Parker üvey valide- sinin kocası, yani kendi babası olmuş - tur ki ayni zamanda erkek ve kız kar - deşlerinin de babası demektir. * On altı yıl bir sır gibi kalbte saklanan aşk Bundan 16 yıl evvel, bir yüzbaşı, çok sevdiği bir arkadaşının nikâhında şahid- lik etmiş, geliniz görünüz ki, nikâh gü- nü, geline vurulmuş. Fakat bu aşkını kalbinde saklamış, Aradan yıllar geçmiş, arkadaşı karısile bağdaşamamış ve ara- dan beş sene geçtikten sonra ayrılmaı, Şimdi nikâhta şahldlik eden ve 54 yaş- larında bulunan mütekald yüzbaşı, sev- gilisi ile evlenmiştir ve gayet mes'ud bir hayat sürmektedir. * Günlerdenberi devam eden bir aile ziyafeti Budapeşte (Haziran) — Uzunluk reko- runu kıracak ziyafetler arasında garbi Macaristanın Sopronk kasabasında veri- len ziyafetin de mühim bir yer işgal ede- ceğinden şüphe edilmemek lâzım. Bu kasabada haziranın 15 inci günü zen gin çiftlik sahiblerinden Bay ve bayan Balog 76 ncı yıldönümlerini tes'id odi - yorlardı. Ayni günde bu ailenin çocukları 50 inci yıldönümlerinin bayramını ya - pıyorlardı ve torunlarından 4 tanesi de evleniyorlardı. Haziranın 15 inci günü öğleden 4 saat *|sonra başlıyan ziyafet elün bitmemiştir. Davetliler bu müddet zarfında 3 öküz 8 'du—.ı. B domuz, 40 kaz, 160 güvercin, 800 kiloluk balık, kentallarca sebze ve ek - mek yemişler, (4000) litre şarab içmiş - lerdir, Delilerin adedi yüzde otuz arttı Pariste toplanan Payeholoji kongresinde Amerikayı temsil eden Profesör Eberheard Amerikada mevcud hastane — yataklarında yürde (61) ini akıl hastalarının işgal ettik - lerin! söylemiş ve dellliğin gittikçe artmak « ta olduğunu ilâve etmiştir. Doktorun yuptığı bir istatistiğe göre dün- yada delilerin nisbeti yüzde 80 derecesinde artmıştır. Hırsızlık yapan polis müfettişi Nevyorkta 16 günde 28 yeri soyan ve hiç yakalanmıyan bir hırsıaz, mütemadi — araş - tırmalar neticesinde, gene bir hırsızlık ya « parken sıkıştırlmış, tabancasına davranır - ken, bir polisin attığı kurşunla — ölü olarak ele geçmiştir. Hırsızın polis müfettişli biri! olduğu meydana çıkmıştır. L Bilmediğimiz şeyler — —| Binalar, sahiblerine ne getirirler ? New-York iktisad Alimlerinden birinin yaptığı hesablara bakılacak olursa Ame- rikalıların Kök tırmalıyan adını ver « dikleri çok yüksek binalar pek kârlı iş değildir. İşte size vasati bir besab: 8 katlı bina yüzde 4 » 6 & 9 10 15 30 350 65 İrad tamin eder. Fakat kat adedi 68 1 | geçince inşa ve idame masrafı arttığı için gelir nisbeti derhal eksilir. İşte istax tistiğin devamı: 100 katlı bina yüzde 7 NK Ş a Ü 130 » 3 » 1 getirir. DU biğey ei A T L ae EETAZ | Kimlere nasıl görünürsünüz? —| < - B ü dirdük ll süer, ÜSÜi DA deskadi a Cai $i