Hayırlı netice, Muhakkak netice! Yazan; Muhittin Birgen wvelki gün, mühim bir toplantı- dan çıktıktan sonra bep birden Ankara yolunu tutan devlet adamları - mız, gazetecilere, birbirlerini teyid ede- rek tekrar tekrar ayni şeyi söylediler: — Hatay işi yakın zamanda hayırlı ne- ticeye varacaktır. Atatürke ve onun gözünün önünde ça- lışan inkılâb hükümetine, bütün 'Türkle- rin hududsuz bir emniyet ve itimadları vardır. Atatürkün riyaseti allında yapı- lan ber toplantının yalmız hayırlı netice- ler verdiğini binbir misal ile bu memle- ket çok iyi bilir. Onun verdiği veyâ tasvib ettiği her karar, ancak hayırlı nı tice verir; bütün bunları çok iyi bildiği- miz için, Hatay işinin şu dakikadaki tefer- rüatına vâkıf olmadığımız halde ve verilen kararların mahiyetini bilmemek- liğimize rağmen, gözümüzü kapar ve bu dhayırlı netice> vâdine inanırız. Bugünkü Türkiyenin büyük kuvveti de buradadır Atatürke inanmal Çünkü © milletin kuvvet ve kudretinin nerelere kad debileceğini Cen iyi anlıy ins milletin kudretini en güzel ölçen onun zi 1 ve milletin tubunu en kuv- vetle duyan kalb onun kalbidir * Hiç şüphe yok, bir saniye bile şüphe etmiyoruz; Hatay işi hayırlı bir neticeye yaracaktır. Bu, muhakkak olan bir ne - tice, mümkün olan yegâne neticedir. Bu neticeye varmak için gide veya yollar değişebilir; az ve: kül, az veya çok pahalı olabilir; fakat, | hangi yol bizi bu hayırlı neticeye götü- rTecekse Türk milleti o yolu bulacak ve oradan maksadını istihsal edecektir, Bizim için bu hayırlı netice, ne bir ha- yal, ne bir romantik duygu, ne de bir ede- biyat mevzuu değildir. Hayırlı — netice, Hatay istiklâlinin ve Türk hâkimiyetinin tahakkuku demek olan gayet — öbjektif, gayet muhakkak bir âkib Biz bu neticeye hangi yoldan v: ğız? Bugünkü hukuki vaziyet, bugünkü enternasyonal şartlarda hiç bir zorlama, hiç bir nizamsızlık vermeden, hukukun ve politikanın tabil bir mecra içinde, yan yana ve elele akıp gitmesini temin eden yoldan mı? Böyle olursa ne âlâ! O zaman Türkiye, kendi davasının halli için dünyayı hiç ra- hatsız etmemiş heyecana ve telâşa ver- | memiş, şu esnada çok yorgun bulunan devlet adamlarının mutad tatil haftaları- na mâni olmamış bulunacaktır. Bu; bizi elbet memnun eder ve eİbet bu yoldan gitmeği çok tercih ederiz, Fakat, bu yol, bizi istediğimiz hayırk neticeye götürmek kabiliyetinde değil midir? Daha başka bir yoldan mı gitmek Mazımdır? Türkiye, onu da yapmıya muk- tedirdir. Vaktile galib milletlere karşı |yolara baş vurmuş ve bir filmde figü - ranlık yapmıştır. Hünerini daha ilk o - i isyan etmekten korkmamış olan Türkiye, elbet varlığı bir heyulâdan ibare: olan | Milletler Cemiyetine karşı da isyan et- | mekten çekinmez. Böyle bir vaziyetin tahaddüs etmiş olmasından dolayı ow' edebiliriz; fakat mecbur olduğumuz za- | man da yapmaktan çekinecek — değiliz. Çocuk değiliz; kendi kuvvetirnizi de, kar- şımızdakilerin ve karşımızdakinin kuv- | vetleriği de pekâlâ biliyoruz! * Geçen hafta bir devlet adamımızla bu meseleler hakkında uzun uzadıya görüş- mek - vesilesini bulmuştum. Mücadsle içinde yorgun, fakat içindeki serin ka - naat sayesinde neticeden lam manasile emin olan bu devlet adamımız, davanın bütün unsurlarını birer birer gözden ge- çiriyor, bütün safhaları ve ihtlmalleri a- rasında dolaşıyor ve neticede hep ayni kanaate varıyordu. «— Bu mesele, diyordu; Türk milleti için artık millf bir mesele olmuştur. Türk hükümeti bu meseleyi halletmeğe mec - burdur. Züf gösterdiği takdirde Türk milletine lâyık bir hükümet olduğunu iddia etmek hakkını kaybeder. Mesele, Hatay davasınım, bizce matlüb olan şe- kilde halledilmesinde değil, hal metodu- nun, muhtelif vaziyetlere gö bu şekilde tadilindedir. İcab kararları bile vermekten çekinmemeğe hazır olduğumuz içindir ki sabrımızın geniş, tahammülümüzün- kuvvetli oldu - | mizdeh geliyor!» Bunu görüyorsunuz. Telfş, ancak neti - ceden ümidsiz olanlarda ve kendilerini kâfi derecede kuvvetli hissetmiyenlerde Resimli Makale: Avrupada seyahat acentaları trene biniyorsunuz, nereye gideceğiniz, nasıl öğleneceğiniz sizce tamamen meçh bahtıma, diyorsunuz. Ve akşam mehini olarak evinize dönüyorsunuz. bir sürpriz katarı ettiler: Muayyen bir para vererek acentanın — hazırladığı SON POSTA e Güzergühı bilinmiyen seyahat.. — icad nasıl vakit geçirip huldür,. Ne çıkarsa un, yabud sıkılmış kinizi pro adamdan farkınız madığa» da biraz deeelelammadika c Küçük Şirleye Yeni bir rakib çıktı Hollywoodda Şirleye yeni bir - rakib çıkmıştır. Bu altı yaşlarında sarışın, ma- vi gözlü Canet Çepmendir, Canetin hiç bir pistonu yoktur. Kendi başına stüd- yunile gösteren küçük san'atkâr, kendi- sini etrafa tanıttığı zaman babası işsiz kalmış bulunuyor, annesi de hastanede k uzun süren bir hastalık ile pençeleşiyor- du. Uzun yaşamak için ne yapmalı?.. 101 yaşındak! Amerikalı Raymond «Bu yaşa geldim. Çünkü ömrümde ağzıma iç- ki ve sigara koymuş değilim» demiş, 108 lik Oklahamalı bir kadın da «Uzun öm- rümü on altı yaşımdanberi içtiğim bira ile dumanını keyifle savutduğum sigara- ma borcluyum» iddiasını gütmüştür. Hangisi doğru, dersiniz?.. ——— bulunur. Bizde gördüğünü? süküa, sabır | ve tahammül, zâfımızdan değil, kuvve' Bu sözleri söyliyen insan, inkılâbın, kablettarih devrine mensub kahraman - lardan biri idi. Huzur içinde, yorgun, fa- kat o kadar serin bir iman ve kanaatle söylüyordu ki bu, ancak feleğin her cil- vesine karşı lâkayd gözlerle bakmasını bilen bir Türk ruhunu gösterebilirdi. Bu- nun için ben de müsterih oldum, Ben müsterih olduğum gibi, okuyucu- larım da müsterih ve neticeden emin ola- bilirler; bilhassa iki haftadanberi her gün birbirlerine «Hatay meselesi ne zaman halledilecek?» diye soran vatandaşlarımı bir kere daha temin edeyim! O, mukad- olan hayırlı âkibete varacaktır. Çün- | ARAS Hergün bir fıkra Uğursuzluk Bir hükümdar ava gidiyordu. Yolu üzerinde bir tek gözlüye tesadüf etti, Hükümdar tek gözlüyü görmesi yü zünden avda bir uğursuzluk çıkaca ğım düşündü. Ve onun hapsedilme: ni emretti. Fakat o gün her vakittekinden Ja la av vurdu ve sarayına neş'eli döndü. Saraya döner dönmez, tek gözlünün hapisten çıkarılıp huzuruna getiril mesini istedi, Tek gözlüyü getirdiler, hükümdar: — Ben seni gördüğüm için avda bi uğursuzluk çıkar sanmıştım. Bu yi den hapsedilmiştin. Fakat uğursuz değilmişsin. Tek gözlü hükümdara baktı: — Her halde sizi görmek; insana, başkasının beni görmesinden daha fazla uğursuzluk getirir, dedi. — Ne diyorsun? — Tecrübeyle sabit hükümdarım. Sizi gördüğüm için bütün bir günü hapiste geçirdim. Resim yapmak için Yirmi senesini Fasta geçiren ressam Yirmi yıl Faş or « manları içinde ya « şayarak, sırf yap « tığı resimlerle ka « bile reislerinin ilti fatını ve — itimadını kazanan Fransız res samı Majorelle By » delizlo, Parise dö - aerek oralarda yap - tığı resimlerden mü rekkeb bir sergi aç - mıştır. Ressama (Fa an Lavrensi) * de nektedirler. Fas — içerlerinde |sergüzeşt aramaya çıkan ressam, arab- Öörf ve âdetlerini bellemiştir. Şimdi her kabi- le reisinin odasında kendi resmi ile, re: isin bizzat yaptığı resimleri bulunmak- ca öğrenmiş, Fas kabilelerinin tadır, Dünyada ne kadar radyolu otomobil var? Si Hayatın esas battı için program elzemdir, yapacağınız şeyi bilmezseriz akıntıya kapılmış bir sandala benzersiniz. Fakat en küçük eğlencelerinize varıncıya kadar her zev- ramlaştırdığınız takdirde de makineleşmiş bir kalmaz, hayatta «beklenmediğe», «umul- yer veriniz. Saatte 634 Kilometre sür'at Alman tayyareciliği başdândürücü bir sür'atle ilerlemektedir. Bu cümleden ola- rak Alman tayyarecileri içinde mühim bir mevki Işgal eden ve umum! harbde fevkalâde cesareti ve muvatfakiyeti ile temeyyüz eden General Udet geçen haf- ta tek satıhlı bir Hetinkel avcı tayyaresi- |le saatte 634 kilametre 370 metre sür'at elde eylemeğe muvaffak olmuştur. General Udet, İtalyan tayyarecisi Fu- rio Niclot'un sahib bulunduğu 554 kilo- metre 357 metrelik kara tayyaresi reko- runu ve gene İtalyan tayyarecisi Casl- nelli'nin sahib bulunduğu 629 kilometre 870 metrelik deniz tayyaresi rekorunu kırmış bulunmaktadır. İlalyan tayyare- cilerinden Ağello şimdilik 709 kilometre 209 metrelik şür'at rekoruna malik. bu- lunmakta ise de Fransız tayyarecilerinin kanaatlerine göre pek yakın bir zaman- da Alman tayyarecileri bu rekoru dahi kıracaklardır. İngilterenin en meşhur avcısı nasıl öldü ? binbaşı Robert Haslat müdhiş bir av ka- zasına kurban gitmiştir, Robert Haslat Hindistanın Jalpur ha- valisinde avlanıyordu, karşısına birden- bire çok büyük cüsseli bir kaplan çıktı, Son istatistiklere göre 1938 yılı içinde| binbaşı üstüste iki defa ateş etti, fakat Amerikada 3 milyon otomobil yapılmış-| Hayvan sadece hafif bir yara almakla tır. Bu otomobillerden 2,250,000 tanesi | kurtuldu, kan kaplanı hırsından deli gibi kü, Türk için, bu netice, muhâkkak ve | radyoludur. Ayrıca elyevm işlemekte bu-| etmişti. Binbaşınım Üzerine saldırdı ve mümkün olan yegâne neticedir Muhittin İSTER İNAN, lunan 25 milyon eski otomobilin ön mil-| etraftan müdahale edilinciye kadar avcı- | e radyo konmuştur. İSTER İyı hemen hemen tamamen yedi. İNANMA! Sanayi Birliğinin idare heyeti toplandı, Yerli Mallar ser- | sergi şimdıye kadar açılmış olanların onuncusudur ve bu gisinir bu sene 22 temmuzda ve gene Galatasaray binasın- da açılmasına karar verdi. Bir ay sonra İSTER SET; açılacak — olan İNAN, rin on tanesine takriben bir milyon lira gitmiştir. Halbuki daimi bir sergi sarayı inşası için gideceği tahmin edilen para 750,000 liradır. İSTER İNANMA! |le bir endüstri kredi bankası tesi! İngilterenin en meşhur avcısı sayılan | * e Hazıran Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamacı ee Sabiha Gökçenin muvaffakiyeti Balkan turunu muvaffakiyetle ikmal eden kahraman tayyarecimiz Atatürk B Sabiha Gökçen d t on yedi bucuk_îl Yeşilköy tayyare una — inmiştik a Gökçen, Riyast' Hasan Rıza, Riyâ * seticumhur seryaveri Celâl, saylavlardal Ali Kılıç, Sâlih Bözok, muhafız alayı Ki” mutanı albay İsmail Hakkı, küçük Ülkük İstanbul vali muavini Hüdai Karatabâlt İstanbul komutanı Korgeneral Hülis, niversite rektörü Cemil Bilsel, pol: dürü Salih Kılıç, Türk Hava Kurun kanı İsmail Hakkı, Yeşilköyden bir BE yet, Pdrti, vilâyet, bele halk tarafından Karşılanmıştır. ran balk eti muvaffakiyetle dönen / kışlamıştır. Atatürk kızı Bükreşten dün sâat biri yirmi geçe tayyaresile ayrılmış! Saat on üçe doğru tayyare Yeşilköy mesi lâzım gelirken puslası Arıza YAP” tığı için Gökçen Bükreş zeo tayyare İsta: inmek mecbü'| riyetinde kalmıştır. Bu esnada Bükreşitf le derhal Büzeoya giden BW Büzet| civarmdaki B” etmiştir nundan saat 14, ve 15 deki hava vaziye' sormuştur. İstenen malümat d€” hal gönderilmiş ve gene telsizle Türkkü" Şşu başmualliminin saat 16 da Rüzeodi tayyaresile İstanbula müteveccihen B” ket ettiği haber verilmiştir. Kıym“n_ ve cesur tayyarecimiz Rumen hududuli kadar bir Rumen hava filosu tarafın! uğurlanmıştır. Büzeodan itibaren ârızasız bir uçuş Y” ıypan Gökçen böylece bir buçuk saat sonif> İstanbula varmağa muvaffak olmuştur Yeşilköy hava istasyonundan ayrılır ! ken kendisini gören bir muharririmize Â? tatürk kızı seyahat ihtisaslarını şu l“i cümlelerle ifade etmiştir: «— Bu sabah Bükreşten İstanbula N” mek üzere tayyaremle ayrıldım. Fakal tayyarenin puslası ârıza yapmıştı. pt şekilde yoluma devam etmek imkânı mamış olduğundan Büzeo hava istasyi” nuna indim. Pusla tamir edildikten s0f” ra da yola çıklım ve geldim. Seyahatifl * den çok memnunum, Bilhassa Balkan hirlerinde çok büyük hüsnü kabul göf * düm.» Mısır milli müdafaa tahsisatını artırdı Kahire 21 (A.A.) — Başvekil hammed Mahmud paşa, büdoe pro B ni parlamentoya tevdi etmiştir. l müdafan tahsisatı, büdcede 2,5 mily? lira tutmaktadır. Bu münasebetle söylediği numk”_ Başvekil, ezcümle bir devlet bani Ü” zumunu işaret etmiş, vergilerde is!ihd ulmasının âcil — mahiyetini tebaft miş ve sözlerine memleketin ©0f | li vaziyeti iyi telâkki edilebilir, diy€ rek nihayet vermiştir. geei çiein ee A TAKViİiM 5