Son Posta'nın hikâyesi TT H Alına Pronina, iri siyah gözlü, kıvır- cik siyah saçlı güzel bir şofördü. Pek sıkı ve pek sert olan seyrüseler nizam- namesinin en ehem- miyetsiz. maddele- Tine bile bugüne ka- dar harfi harfine ri- Ayet etmiş, bir defa olsun en ufak bir İhtar almamıştı.. vakâ güzel Alinayı çekümiyenler, bu iş- de genç kızın iri si- ah gözlerinin mühim bir rol oynadı- | Alinanın uzattığı kıymetli vesika po- ir oto BON POSTA Tn — Çok iyi şu halde. Hemen herifin ğını iddia etmiyor değillerdi.. bu kem |lisin cebinde kayboldu. Polis, ehliyet- |evine git! Kendisine meseleyi aç. Belki dillerin söylediğine göre Alina yanlış, İnameyi aldıktan sonra kazaya uğrıyan de, mahkemede doğruyu söylemeğe ve üsüle uymiyan bir harekette bulun- duğu zaman, bu hareketini ihtar etmek için yanına yaklaşan seyrüseler me- murlarına © harikulâde güzel gözleri- le bakınca, memurlar âdeta , ipnotize olmuş gibi söyliyecek bir tek söz bu- lamazlar, sadece: — Şoför yoldaş, seyrüsefer nizam- namesini biliyor musunuz? Demekle iktifa ederlerdi. Alina bu sözler karşısında, ürkek ve masum bir eda ile: — Aftfınızı çok rica ederim, diye ce- vab verirdi, fakat dün buradan geçer- ken bu işaret henüz konmamıştı.. ben bugün de böyle bir şey yok sandım. » Alina bu sözleri söyledikten sonra, insanın ruhunda binbir fırtına tutuşlu- ran o güzel bakışlarile memura bakar, ve masumane, verilecek kararı bekler- di. Memur, derin derin içini çeker, ve: — Peki, diye işi geçiştirir, bu defa- lik böyle olsun, Gidiniz!. Fakat bun- dan sonra da her yeni işarete mutlaka dikkat ediniz!. Buğgüne kadar işler hep böyle git- miş, Alina bir defa olsun ceza almamış- tı. Fakat bugün... Öyle mühim bir hâ- dise, öyle mühim bir kaza oldu ki, işin içinden, her vakitki gibi, sıyrılmak ka- bil olmadı. Saat akşamın beş buçuk - sularıydı. Alina her vakitki «Emoçka» markalı o- tomobili ile Rahmanovka sokağından Petrovka caddesine doğru geliyordu.. daha sokağın köşesinden, Petrovka caddesine sapacağına dair işaret verdi. Kornasını öttürdü.. fakat buna rağmen, Petrovka caddesine sapar sapmaz, kaş- la göz arasında, siyah ceketli, siyah pantalonlu yirmi beş yaşlarında kadar bir delikanlınımn, otomobili altına yu- warlandığını farketti. Delikanlı düşerken hafif bir feryad koparmıştı. Alina sür'atle fren yap'ı, Bu gibi vak'alarda âdet olduğu üzere derhal büyük bir insan kalabalığı oto- mobili çevirdi.. her kafadan bir ses çık- mağa başladı. Bilhassa, eski zaman modasına göre bir şapka giymiş olan » ihtiyar bir kadın, herkesten fazla bağı- Tp çağırıyordu. Herkesten önce de de- likanlının imdadına koşmakla kalma- mış, ağzına gelen şeyleri de, bağıra ba- Hıra, söylemeğe başlamıştı: — Öldürdüleri. Aslan gibi delikan- lıyı öldürdüleri, Hiç böyle delişmen kızlara otomobil emniyet edilir mi i- miş?. Baksanıza kızın gözleri bile göz değil.. Adeta canavar gibi insana bakı- yor.. tutun beni; nerdeyse yere yıkıla- cağım.. bayılacağım!. , Halkın toplanışından bir kaza oldu- ğunu anlıyan köşe başındaki polis, ko- fa koşa geldi. — Ne var, ne oluyoruz?.. diye soruş- turmağa başladı.. , İşte tam bu esnada, kazaya kurban Bgiden delikanlı, yattığı yerden, yavaş yavaş doğruldu.. mütereddid ve sallan- filı bir hareketle ayağa kalktı; ön ça- murluklardan birine dayanarak durdu. Alinanın güzel gözlerinden yaşlar a- kıyordu. Fakat ağzından bir tek söz, hattâ bir tek sada bile işitilmiyordu. Polis, vak'a yerine biriken halkım an- lattıklarını dinledikten sonra Alinaya döndü; — Şoför yoldaş, dedi, lütfen ehli- yetnamenizi verir misiniz?, |delikanlıya döndü: | — Yardıma, tedaviye falan ihtiyacı- |nız var mı?, Delikanlı, menfi manada başını sal- ladı; ve: — Hayır, dedi, hiçbir şeye ihtiyacım yok.. kendimde her hangi bir ârıza gör- müyorum.. işime bile gidebileceğimi zannediyorum. Polisin gelişindenberi sesini kesmiş ve eski zaman modasına göre şapka giymiş olan ihtiyar kadın karga gibi sesile, gene cırlamağa başladı: — Ne işi delikanlı, ne işi?, Şu panta- lonunuzün haline baksanızal. Bunlar pantalon olmaktan çıkmış da serepan- tin veyahud konfeti haline gelmişler.. Koca karının bu sözleri üzerine deli- kanlı pantalonuna bir göz attı. Panla- lonunun sağ bacağı hakikaten boydan boya yırtılmıştı.. yırtık tek bir yerden değildi.. vak'anın fecaatine rağmen in- sana gülme hissi veren uzun ve munta- zam şeridler halinde idi.. Delikanlı bu gülünç vaziyetinden pek utandı. Ellerile yırtiıklarını tutmağa çalıştı. Polis de bu arada defterini çı- kardı ve delikanlıya sordu: — Sizin adresiniz nedir? Delikanlı hafızasını toplamağa çalı- şarak: — Lenivka caddesinde, 17 numaralı apartımanın 3 üncü dairesinde oturu- yorum. Adım Makarov'dur. Bu adres bir anda, hem de bütün ha- yatınca, Alina'nın hafızasında yer etti. Polis delikanlının söylediği adresi dikkatle defterine kaydettikten sonra, halka hitaben: — Arkadaşlar, dedi, artık dağılabi- liriz, Siz de şoför yoldaş, yolunuza de- vam ediniz! Koca karı karga sesile gene ötmeğe başladı: — Ne demek «Yolunuza devam edi- niz?.» Belki ben daha hmcımı alma- dım.. belki şoföre birkaç söz söylemek istiyorum. Sonra benim adresimi de yazınız!, Ben mahkemede şahadet et- mek isliyorum, Alina, polisin koca karıya verdiği cevabı işitmedi. Ağır bir yürüyüşle o- tomobilini garaja sürdü.. * Alina, büyük bir şirkete ald husus! bir otomobilin şoförü idi. Şimdi ona muvakkaten işden el çektirmişlerdi. Mahkemenin sonuna kadar, bâyle işsiz olarak beklemeğe mecburdu.. halbuki onun müdhiş surette canı sıkılıyordu.. vakit geçirmek için hergün şirkete aid umumi garaja geliyor, diğer şoför arka- daşlarile çene çalıyor, zaman zaman da kendi halini, yaptığı «Kaza» yı düşü- nüyor, kederleniyordu. Ne yapması lâ- zm geleceğini, nasıl hareket etmesi i- cab edeceğini bir türlü kestiremiyor- du. Bu sırada garajın en şen şoförlerin- den Grigoryev, ortaya şöyle bir fikir attı: — Yahu, bana baksana Alina, dedi, neye öyle suratını asıp duruyorsun?. Ortada sıkılacak ne var sanki?. Elbet- te bir kolayı bulunur!. Sen, şu abdal- hk edip de otomobilinin altına yatan e- nainin ismini biliyor musun? Alina otomatik olarak: — Lenivka caddesinde 17 numaralı herifi kandırırsın!. Alina bütün gününü kararsızlık için- de geçirdi. Nihayet akşama doğru Le- nivka caddesine yollandı. Apartımanı buldu. Kapıyı öona, yüzünü iyice farket- mediği birisi açtı.. yarı karanlık kori- dordan geçerek Makarovun odasını çal- dı. İhtiyar bir kadın sesi: — Girinizi, dedi. Alina odadan içeri girdi. Odada, |sempatik yüzlü ihtiyar bir kadın iki misafirile sohbet ediyordu.. Alinanın içeri girdiğini görünce: — Siz Vasyayı mı görmek istiyorsu- nuz?, diye sordu. O şimdi gelecek. Bak- kala kadar gitti.. bak, maşallah ne de güzel!, Vasya da böyle güzel kızlarla nerde tanışır, bilmem ki?l. İhtiyar kadın genç kıza bakarak bun- ları söylediklen sonra tekrar misafir- lerine döndü ve yarıda bıraktığı sözü- ne devam etti: — Evet, nerde kaldımdı?.. Ha işte böyle. Vasyam dalgın dalgın Petrov- İkadan gidiyormuş.. yavrucuğun üstün- de en iyi elbiseleri vardı.. hani daha harbden evvelki iyi kumaştlan bir el-' bise.. merhum kocam Vasili Nikotaye- | viç bu elbiseleri on beş yıl giymişti.. Kİ Alina ile Makarov Kremlin bahçesindeki bir kanapede yanyana oturuyorlardı ölünce de elbiseler miras olarak Vasya- ma kalmışlardı. İşte böyle Vasyam dal- gin dalgin Petrovkadan giderken ner- den çıktığı belli olmıyan bir otomobil birdenbire köşe başında görünmesin mi? Vasyam kımıldamağa vakit bul- madan kendini otomobilin altında bu- luvermiş.. otomobil dört tekerleğile, hattâ frenlerile falan evlâdımın üstüne çıkıvermiş.. otamobili de bir kız şoför, sizin anlıyacağınız bir şırfıntı idare e- diyormuş.. İhtiyar kadın sözün burasına gelin- ce Alina titrek bir sesle: — Ben gitsem daha iyi olur, dedi. — Nereye canım?, Vasya şimdi ner- de ise gelir. Oturun da dünyada ne çe- şid şırfıntıların bulunduğunu dinleyin! Evet, ben her şeyden habersiz evde o- turuyordum. Birdenbire kapı açıldı. Bir de baktım ki koltuklamış getiriyor. Alina boğuk bir sesle: — Koltuklamış getiriyorlar mı, de- diniz?, Benim bildiğime göre o kendi ayağile gitmişti.. İhtiyar kadın ellerini salladı: kızım, ne tuhafsınız, dedi. Size «Vasyayı getiriyorlar» deyen kim? Ben diyorum ki: «Koltuklamış getiri- yor.» Vasya kendi pantalonunu koltuk- mob CARTAATCAR AAA CACAK AAAT I ka I E Çeviren ; ğının bir tek yeri bile sağlam kalma- mış.. Misafirler de lâfa karıştılar.. onlar da Vasyanın haline acır yollu birkaç söz söylediler, İşte tam bu sırada kapı açıl- dı. Elinde paketler olduğu halde içeri- ye Vasili Makarov girdi, — Vasya, bak sana kim geldi.. güzel bir kız.. biz onunla arkadaş bile olduk.. Vasya hayretle Alina'ya baktı. iAlina çabuk çabuk: — Makarov yoldaş, dedi, bir mese- le hakkında sizinle görüşmek istiyo- rum. Arzu ederseniz dışarı gidelim?, Koridora çıktıkları zaman Alina ona: — Beni tanımadınız mı?, diye sordu. — Hayır, tanıyamadım, — Hani Petrovka caddesinde bir o- tomobil kazamı geçirmiştiniz ya,?. İşte sizi altına alan o olamobilin şoförü ben- dim., — Allah Allah... Ben bunu tama- men unutmuştum bile.. Alina titrek bir sesle: — Siz unuttunuz ama, ben unutma- dım. Çünkü beni bu yüzden işimden çıkardılar.. yakında muhakemem ola- cak... Alina elile göz yaşlarını sildi. Deli- kanlı ise: — Ne diyorsunuz Allahaşkına?, di- ye bağırdı. Ufak bir tereddüdden sonra Alina sordu: — Bu hususta sizin ifadenizi aldılar mı?, — Hayir, henüz almadılar.. maama- fih celb geldi. Öbür gün saat onda müstantiğe çağırıyorlar, — Şayed benim hakkımda fena bir ifade verirseniz beni mahküm eder- ler.. — Ne münasebet, ne diye mahküm etsinler?. Ben açıkca söyliyeceğim: Pantalonumdan mâda hiçbir yanım za- rar görmedi.. esasen kabahat bende. — Doğru mu söylüyorsunuz?. Haki- katen böyle mi söyliyeceksiniz?. — Başka türlü söylememe imkân var mı?, Bunun aksini söyleyip de ne diye mahkemeyi aldatayım?. Hem biz niçin burada konuşuyoruz?. İçeriye misafir- Jerin yanma girelim.. birer bardak çay içeriz. — BHayır hayır, ben içeri girmem.. biraz önce anneniz benim için şırfıntı olduğumu onlara söyledi.. iyisj mi gide- yimi, Makarov iki elini de kaldırarak: — Nereye gireceksiniz?. dedi. Hem niçin?. İçeri girmek istemiyorsanız si- zinle bir sinemaya gidelim; olmaz mı?. «Udarnik» sinemasında «Katerina» oy" nuyor. İ Alina kararsızca sordu: — Saat kaçta başlıyor?. Çok bekle- miyeceksek gidebiliriz. a A Yukarıda kaydettiğimiz ziyaretten birkaç gün sonra -resmi ifade ile söy- lemek lâzım gelirse,> M. Z. 2735 nu- maralı otomobilin şoförü Alina ile, mezkür otomobil tarafından çiğnenmiş elleri arasında idi. Genç kız şen bir ta- vırla: — Biliyor musun, diyordu, o kaza günündenberi mütemadiyen geceleri uykumdan sıçrıyorum, Galiba sinirle- apartımanın 3 üncü dairesinde Maka- |lamış getiriyordu. Pantalonun halint |rim çok bozulmuş.. sende böyle bir şey rov, dedi. bir görseydiniz: Lime lime.. sağ baca- olmuyor mu? AaSıI H. Alaz l Makarov, henüz yeşermiş olan ların dalları arasından yıldızlara Tak: Hİ lll — Hayır, GW vab veriyordur de böyle İ muyor.. hattli sunu — isterstl bu kazayı, sevinçle tırlıyorum.. za olmasaydi — mamıza bilir mi idi?, Birdenbire Vasyanın kaşları $& — Yalnız bir nokta beni dü Yüyor ve carımı sıkıyor. — Şu senin pantalonun yi meselesi mi?, 1 — Ne münasebet?, Pantalonuf) nuhla ne alâkası var?. Ben şü Pi düşünüyorum: Şayed sen bana ÖfT bir başkasına çarpmış olaydın Üğ fer onunla tanışmış olacaktın, Ğ M. Z. 2735 numaralı otomo” förü Vasyanın çenesini okşxylf; — Vah bebeğim vah, dedi, kıskançlık? Mahkeme reisi: | — Şoför Alina Pronina aleyiiş çılan «Dikkatsizlikle kazaya $8 gi verme» davasına başlıyoruz, gedi nina burda mı? Alina utanarak: — Burda efendim, dedi. — İyi. Makarov da burda mi? — O da burda. — Şahid Koçevrogina da gel’. Eski zaman modasına göre giymiş olan karga gibi sesli İBÜY kadın kürsüye doğru yaklı — Eyet, evet, ben de buradayif" ses verdi. Reis: ) — Siz Maksrovla Koçevrogifi, fen dışarı çıkar mısınız?. Siz na biraz daha kürsüye yakl soyadınız nedir? Alina kat'i bir sesle: — Makarova, dedi. Reis başını evraktan kaldırdı ” du: Ş — Müsaade ediniz, dedi. sizin çiğnedi ğil mi idi? Halbuki siz şoföl le değil mi? — Evet, ben şoförüm. — Sizin soyadınız Pronina € — Evet, eskiden Pronina idi. şimdi kocama tab'an Mak' — Doğrusü sözlerinizden © anlamıyorum. Yani siz bir neticesinde kocanızı mı ÇiS7 yorsunuz?. — Hayır. Ben bir çiğnemt neticesinde kocaya varmış © — Ne, ne?. Ne dlyorsunü” vatandaşlar, lütfen gülmeyi (j Size gelince şoför vatanda$ı * mufassalan mahkemeye a! — Reis yoldaş, siz hang yorsunuz?. Kazayı mi, yöğ varma hüdisesini mi? — BHer ikisini de.. * ? Reis, ayakta olduğu halde © okudu: 4 çi — Sovyet sasyalist f ci riyetler birliği namına mk:ı’ p Moskovanın on beşinci halk mahkemesi, şoför Proflf ne açılan davanın sukutuna miştir. Karar on gün zarfında edilebilir.. Şahidler yerinde oturl karga sesli ihtiyar kadın: — Fakat bu nasıl olur”- kırdı, Ben gözümle gördüm dan oluk gibi kan akıyordü. ne bir katar değil.. ben bü yiz edeceğim.. — Vatandaş gürültüyü F di, iki semaver çalmaktani